Merhaba Arkadaşlar; Bir All-Star şenliğini daha geride bıraktıktan sonra, oturup sevgili çaylaklarım hakkında bir şeyler yazayım dedim. Aslında bu görev bana Batuğ tarafından verildi, ancak vermese de zorla yazacaktım... Elbette Cumartesi oynanan bu maçın, yorumu en geç Pazartesi yayınlansa iyi olurdu ama, ne yapalım ikide bir kesilen Kablonet sağ olsun... Her neyse sonuçta bu yazıyı yazmaya başlayabildim ya, buna da şükür... Rookies: 103 - Sophomores: 97 Evet çaylaklar, sophomore'ları maçın ikinci yarısında resmen dağıttı ve rahat yendi. Açıkçası "Bu maçta, şu iyi oynadı, bu, şu kadar sayı attı, ribaunt aldı." Şeklinde bu maçla ilgili istatistiksel bilgiler verip, yazıyı dolduracak değilim. Birazcık Hidayet'ten ve bu maçların tarihinden söz edip, sonra bu maçın bana düşündürdüklerini, dile getirip yazıyı bitireceğim. Öncelikle işe Hidayet ile başlayalım isterseniz... HİDAYET TÜRKOĞLU Aslında Hidayet'in, hiç bir önemi olmasa da, bu maçın kralı olmasını, 30 sayı ve 10 ribaunt ile falan oynamasını dilerdim, ama elimi vicdanıma koyduğumda, aslında Hidayet'in beklediğim gibi oynadığını söylemek zorundayım. Sakın yanlış anlamayın, maçta ön plana çıkan MVP çaylak Jason Richardson, Quentin Richardson, Darius Miles'ın, ya da bu maçta oynayan herhangi diğer bir oyuncunun, Hedo'dan daha iyi olduğunu anlatmaya çalışmıyorum, ancak Hedo'nun da hiçbir zaman "maçın yıldızı", "en çok sayı atan oyuncu" gibi apoletlere sahip olabileceğini sanmıyorum ki, bu da bence son derece normal... Neden mi? Çünkü maçın yıldızı olabilmek, genellikle diğerlerinden biraz fazla sayı atmayı gerektiriyor, fazla sayı atmak da diğerlerinden fazla şut atmaktan geçiyor elbette. Bence bir oyuncunun fazla sayı atarak yıldız olması için biraz bencil olması şart (Jason Kidd gibi istisnaları saygıyla anıyorum tabii). Hedo da bu bencillik yok. Şut kaçırmazsan, şut sokmayı öğrenemezsin. Dün MVP seçilen Jason Richardson tam 18 kez şut kullanmış. Bu adam ligde de, hep çok şut kullanan biri. Bu maç oldukça yüzdeli attığına bakmayın, normalde 10'da 1 attığı maçlar az değil... Şimdi Hedo, hücumundan çok, savunması etkili bir oyuncu ve oynadığı takımda baba şutör Stojakovic var. Bir de Sacramento'nun kaybedeceği çok şey varken, diğer takım oyuncuları daha rahat oynuyorlar. Büyük takımda ve etkili bir şutörle beraber oynamak, bence Hedo'yu biraz strese sokmuş. Şimdi bunları yazdığım için, Hedo'yu eleştirdiğimi düşünebilirsiniz. Ama yanılıyorsunuz. Ben sadece hayalimdeki 30 sayı, 10 ribauntluk Türk oyuncuyu eleştiriyorum, bir hayali yani... Oysa gerçek dünyada Hedo'yu son derece başarılı buluyorum ve çok skorer olmaması yüzünden Sacramento'daki yerini kaybedeceğini de zannetmiyorum. Bazı arkadaşlar, çaylak Gerald Wallace'ın, Hedo'nun yerini kapabileceğini düşünüyorlar. Wallace'ın çok iyi bir oyuncu olduğunu kabul ediyorum. Hücum yönünden ve seyir zevki açısından daha iyi bir oyuncu, ancak şu an Hedo'nun savunmasını yapması ve Hedo'nun takım içinde aldığı ve katlandığı görevi yapması imkansız. Hedo, bir takım oyuncusu, Wallace ise atletik bir çaylak, o kadar. Ben şahsen Hedo'nun, Kings'teki yerinin sağlam olduğuna inanıyorum. Yalnız hayalimde hep bir All-Star maçında MVP seçilecek bir Türk oyuncu var... Rookie Challenge Tarihi Evet Hedo'ya bayağı bir yer ayırdık, şimdi kısaca bu müsabakaların tarihine göz atalım. Çaylak maçları 1994'ten beri düzenleniyor. 1999 hariç her sene de oynandı. Yalnız 2000 senesine kadar, bu maçlarda çaylaklar karşılıklı oynuyordu. Bu da her sene lige, bu maçta oynayacak kalitede 18 çaylak gelmediği için, maçların çok zevkli olmamasına yol açıyordu. 2000 yılında bu maçların, şu anki haliyle oynanmasına karar verildi ve bence de doğru bir iş yapıldı. Bugüne kadar oynanan üç maçın ikisini çaylaklar, birini ise sophomore'lar kazandı... Bu Maçın Bana Düşündürdükleri Evet Batug.com'da benim bir işim Denver Altıncı Adamlığıysa, bir diğeri Çaylak Köşesini hazırlamak... Bu yüzden Çaylakların yaptığı her işi gözlüyor, araştırıyorum. Bu Rookie-Sophomore maçları da uzun zamandır, bana bir şeyler yazmam için ilham veriyordu zaten. Ve işte o vakit geldi. İlk rookie-sophomore kapışması 2000 yılındaydı ve o sene çaylakların kadrosu Andre Miller-Elton Brand-Lamar Odom-Steve Francis-James Posey-Adrian Griffin-Todd McCulloch-Wally Szczerbiak'tan oluşuyordu. 2001 senesindeki Sophomore takımında ise bu 8 isimden sadece 5'i yerini koruyabilmişti. Bunlarda Miller, Brand, Odom, Francis ve Szczerbiak'tı... Bu 5 oyuncudan 3'ü 2002'de All-Star oldu zaten... Benim burada vurgulamak istediğim, çaylak sezonlarındaki performanstan, ki All-Star'da yarım sezonluk performansa bakılıyor, bir oyuncunun geleceğine dair, çok önemli deliller elde edemiyoruz. Ama iki sene üst üste bu maçın kadrosuna seçilenler gayet başarılı... Şimdi bunun bir tesadüf olduğunu düşünüyorsanız, bir de daha kısır bir draft olan 2000 draft'ının oyuncularına bakalım. 2001 Rookie takımı kadrosu, Marc Jackson-Morris Peterson-Kenyon Martin-Mateen Cleaves-Quentin Richardson-Khalid El-Amin-Stephen Jackson-Darius Miles-Mike Miller'dan oluşuyordu. Bu sene bu oyunculardan kaç tanesini Rookie Challenge'da gördünüz. Bir bakalım, geçen senenin çaylağı Mike Miller, takipçisi Kenyon Martin, Clippers'lı Richardson ve Stromile Swift'in sakatlığı dolayısıyla oynayan Darius Miles, eh bir de sakatlığı dolayısıyla oynayamayan Toronto'lu Peterson'ı da sayabiliriz... Peki nerde diğerleri? Marc Jackson, bu sene takımı Golden State'in kurbanı oldu. Diğerleri, oynadıkları takımlarda küçük roller üstleniyorlar. Bu sene yerlerine Hedo, Nailon gibi isimler geçti... Şimdi bir de bu senenin çaylaklarına bakıp, seneye sophomore takımının nasıl şekilleneceğini düşleyelim... Bir kere gelecekte All-Star olacaklarına da inandığım Jason Richardson, Pau Gasol, Shane Battier, Brendan Haywood, Jamaal Tinsley ve Kirilenko'nun yine bu takımda yer alacağına eminim... Rebraca baba ise yaş haddinden emekli olmazsa bile diğerlerine göre alacağı süre kısıtlı olacağından bu takıma giremez. Joe Johnson'ı ise hiç saymıyorum bile... Tony Parker'da işte guard yokluğundan ya girer, ya girmez. Bana göre gelecek senenin sophomore takımı aday adayları; bu sene sonradan parlayan Eddie Griffin, Nets'li Jefferson, Utah'dan Jarron Collins, Golden State'li Troy Murphy, Seattle'lı Radmanovic, süre alabilirlerse Portland'lı Randolph, Philadelphia'lı Dalembert ve Sacramento'lu Wallace olacaklar... Ne diyeyim, bekleyip göreceğiz... İstemeye İstemeye Kobe-Shaq Son olarak, laf etmeyeyim dedim ama etmeden de duramayacağım, All-Star maçından kaçan Shaq, baktı ki tepkiler acayip, kalkmış maçı izlemeye gelmiş... Yani hesapta, gerçekten sakatım, bakın oynamayacağım halde geldim, ayağına yatacak... Bir de daha kimse sözünü etmedi ama, Shaq'in üstündeki o acayip kostüm size de Batman filmindeki Joker'i ya da Penguen Adam'ı hatırlatmadı mı? O kıyafeti giymek için paramı verdi, yoksa para mı aldı merak ediyorum... Bence palyaçoluk yapacağına, adam gibi çıkıp oynasaydı, bari biraz saygı görürdü... Belki takım arkadaşı Kobe, MVP ödülünü almasına rağmen yuhalanınca, kafasına bazı şeyler dank etmiştir... Ben seyircinin bu davranışını çok da onaylamasam da, Kobe gibi bir herifin, kariyerinin en parlak anlarından birinde, böyle bir tepkiyle karşılaşmasının suçunun hepsini seyirciye yükleyemeyeceğim. Kardeşim biraz adam olun da, seyirci sizi bağrına bassın. Siz farklı yerlerden gelmiyorsunuz, onların arasından çıktınız... Ayrıca ben de elime geçen her topu asist ve sayı için kullansam, ben de MVP olurum... Her şey bu kadar basit değil... Elinizde MVP ödülü olabilir, ama kalbimizin MVP'si asla olamayacaksınız... Ali Umut Yorulmaz (12 ŞUBAT 2002 SALI) |