![]() İstihbarat Teşkilatlarının Beyin Kontrol Silahlarını üzerimde kullanmaları ve şahsi deneyimlerim.
George Farquhar'dan |
İsmim George Farquar. o6.07.l955
Edinburg, İskoçya doğumluyum.
l984'ten beri "Beyin
Kontrol Polisi" ismini verdiğim istihbarat ajanları tarafından
UZAKTAN MONİTÖRLE TAKİP
EDİLDİĞİME İNANIYORUM.
MİKRODALGA RADYASYON SALDIRILARI
ve BEYİN KONTROLÜ DENEYLERİ 1997'DE ben Kanada2da iken başladı, Avrupa'da devam
etti. Ayrıca l994'ten beri polisin takip, taciz ve gözaltıları ile "siyah
helikopter" tacizleriyle karşı karşıyayım.
1988 yılında "Uzaktan Beyin
Kontrolü Projesi"ni ifşa etmeye ve bununla mücadeleye karar verdim.
"PROJECT FREEDOM/ÖZGÜRLÜK PROJESİ" İSİMLİ WEB SİTESİNİ KURDUM. O
zamandan beri aile bireylerim de polis tacizlerine ve psikotronik saldırılara
maruz kalmaktalar.
l9 Ocak l999'da Londra, Avam
kamarası'nda bu durum "İNSAN HAKLARININ TÜYLER ÜRPERTİCİ BİR VAHŞİLİKLE
İHLALİ" olarak değerlendirilip protesto edildi.
Şimdi yaşadıklarımla ilgili çok
karışık ve garip bir hikayenin anahatlarını okuyacaksınız. Yaşadıklarım bundan
ibaret ve bu kadar yüzeysel değildir. Çok daha derin ve çok daha vahim şeyler
yaşadım.
1982'de ailemin yaşadığı
Avustralya'ya göç ettim. Orada sahip olduğum arazinin parasını ödeyebilmek için
bazı suçlar işledimden l992 yılının başında tutuklandım. Kefaletle serbest
kaldıktan sonra yargılanmamak için Avustralya'yı terketmeye karar verdim ve iki
hafta sonra yerleşmek üzere İngiltere'ye gittim. İngiltere'ye gelince ailem
beni aradı ve havaalanına gitmek üzere evden ayrılmamdan iki saat sonra polisin
beni yeniden tutuklamak üzere eve geldiğini söyledi. O zaman bunun, kılpayı bir
kaçış olduğunu sanmıştım. Ama şimdi biliyorum ki, POLİS BENİM ÜLKEYİ TERKETME
NİYETİMİ BİLİYORDU VE KAÇIŞIMA BİLEREK GÖZYUMDU. VE O ZAMANDAN BERİ, BENİM
BÜTÜN HAREKETLERİMİ İZLİYOR , NEREYE GİTTİĞİMİ VE NE YAPTIĞIMI BİLİYOR.
"SİYAH HELİKOPTER"
TACİZİ: 5 Yıl önce, Mart l994'te İkoçya'nın Parth şehrinde basit bir sahtekarlık
suçundan 7 aylık bir ceza için hapse girdim. Bundan (mart l994) aşağı yukarı 3
hafta önce, 24 saat kesintisiz polis takibi altında olduğumu farkettim. Bu
takipte, anti-terör operasyonlarında kullanılan "siyah" bir
helikopter de vardı.Bu helikopterr sürekli olarak tepepemde dolaşarak beni
taciz ediyordu. BASİT BİR SAHTEKARLIK SUÇU İÇİN NEDEN BİR ANTİ TERÖR ARACI OLAN
BU HELİKOPTERİ KULLANIYORLARDI?... Son araştırmaların ışığında ortaya çıktı ki;
bu siyah helikopterler sadece "anti-terör" taktik araçları değildir
Bunlar içlerinde "Uzaktan Beyin Kontrol Pojesi"nde kullanılan
cihazlarla da donatılmışlardır.
Bir iki hafta süren bu
tacizlerden sonra onların eline düşmektense kaçmaya karar verdim. 24 saat
izlendiğim için bu çok zor bir işti. Kardeşim Alex'le birlikte gece sık
ormanlık alana gelebilmiştik. Ormana ulaşmadan önce, beni takipte kullandıkları
ve üzerinde hiçbir yazı ve işaret bulunmayan büyük minibüs (van) farkettim.
Aynı araç kaçış yolumuz boyunca bir kaç yerde önümüze çıktı. Bu tepesinde iki tane
uydu diski olan beyaz bir arabaydı. İçine bakmak için iyice yaklaştım, kabinde
siyah önlük gibi birşeyler giymiş olan 2 adam oturuyordu, bana dik dik
baktılar. Bu adamların benim takibimle ilgili olduklarını biliyordum ama ne
yaptıklarını bilmiyordum. Son araştırmalat gösterdi ki; BU ARAÇ, UZAKTAN BEYİN
KONTROLÜ TEKNOLOJİSİYLE DONATILMIŞ CİHAZLARIN BULUNDUĞU ÇOK ÖZEL BİR ARAÇTI.
Orman içindeki birkaç saatlik
yürüyüşümüzden sonra, iyice yorgun düştük... Hava kararmıştı ve çalılar
yürüyüşümüzü engelliyordu. Tam bu sırada bir düzineden fazla polis bizi
kuşattı. Ellerindeki fenerleri üzerimize tutarak 30 mete kadar yakınımıza
geldiler ve ıslıkla birbirlerine işaret vererek fenerler söndürdüler. Beni
hemen tutuklayacaklarını umuyordum ama öyle olmadı. Gün ışıdığında şaşkınlıkla
gördüm ki; ortada bir tek polis bile kalmamıştı. Bu hadiseden bir hafta sonra
tutuklandım. Beni niçin hemen oracıkta tutuklamamışlardı?
POLİS TACİZLERİ: Bu bir hafta
boyunca, birlikte yaşadığımız anne ve babamın daireine polis tarafından evde
olmadığımız satlerde zorla girildi. Etraf dağıtıldı aile fotoğraflarımız
ortalığa saçıldı ama bildiğim kadarıyla hiçbir şey alınmadı. Niçin bunu
yapıyorlardı? Basit bir sahtekarlık suçunun üzerine niçin bu kadar öldüresiye
düşüyorlardı?
Bunun sebebini 4 yıl sonra
anlayabildim...
Sonunda Parth şehrinde
tutulandım. Garip olan şu ki benimle aynı anda kız arkadaşımı da
tutklamışlardı... Halbuki o buradan 300 km uzakta Manchester şehrinde
yaşıyordu, benim işlediğim suçla hiçbir ilgisi yoktu ve ben onu 4 haftadır hiç
görmemiştim. Bütün bunları polis de en az benim kadar biliyordu. Ama yine de
onu hemen, okumakta olduğu Manchester Üniversitesi'nde tam da final sınavı
sırasında tutukladılar ve benimle işbirliği yapmakla itham edip hapse attılar.
Daha sonra serbest bırakıldı ve beraat etti. Birbirimizi çok seviyorduk. Son
kez hapisanedeki bir mazgal deliğinden birbirimizi görebildik.
Tutuklanmadan önce üç ceza
avukatı ile beş defa görüştüm. Gayem, ortada haklı bir sebep yokken polisin
beni niçin bu kadar ağır şekilde taciz ettiğini öğrenmekti.
Edinburgh'lu George Moore isimli
bir avukat -ki kendisi sonra benim davamı üzerine aldı-, 30 yıllık savunma
avukatlığı boyunca hiçkisenin polis tarafından bu kadar ağır taciz edildiğini
görmediğini söyledi.
MEDYANIN YANLIŞ BİLGİLENDİRMESİ:
Mahkemem bittikten sonra medya, he zaman yatığı gibi, benim davam ile ilgili
"gerçeler"i halka aktardı. Ama yapmadığı bir şey vardı; tutulanmamdan
önceki bir kaç hafta boyunca polisin bana reva gördüğü ağır tacizleri
anlatmak... "Resmi" polis açıklamasına göre ben, "güya"
gizli bir bilgi üzerine aniden yakalanmıştım. Polisin neyi saklamaya
çalıştığını 4 yıl sonra anlayabildim.
HAPİSTEN ÇIKTIKTAN SONRA: Bu
hapihane tecrübemin son olmasına dair yemin ettim. Fakat dışarıda pek çok
şiddetli ve olağandışı hadiselerle karşılaştım...
Bu hadiseler benim şunu tam
olarak anlamamı sağladı: Biz insanlar eskiden inandığım gibi sadece vücut,
beyin ve duygulardan ibaret değildik ÇOK BOYUTLU RUHİ VARLIKLARDIK.
İkinci olarak; zihnim yeni
keşfettiğim bilgilere açıldıkça, herbirimizin bir parçası olduğumuz şu FİZİK
DÜNYANIN, DRAMATİK BİR DEĞİŞİMDEN GEÇMEKTE OLDUĞUNU ANLADIM. BU DEĞİŞİMİN
İÇİNDE UZUN ZAMANDANDIR SAKLANMAKTA OLAN GERÇEKLERİN SU YÜZÜNE ÇIKMASI DA VAR.
bU GERÇEK ŞU: iNSAN IRKI "ELİT BİR DÜNYA HÜKÜMETİ" TARAFINDAN, KONROL
EDİLEBİLİR HİYERARŞİK BİR YAPILANMAYA DOĞRU MANÜPLE EDİLİYOR. (..) BU YAPILANMA
"GÜÇ"ÜN ÇOĞUNLUĞUNU BİR AZINLĞIN TEKELİNE VERMEYİ HEDEFLİYOR. Bu
konudaki uygulama insanların çoğunluğundan gizleniyor.
Hapishane tecrübem bunları
anlamamda çok yardımcı oldu. Çünkü hapishanedekiler, oynanan oyunların ve
döndürülen dolapların çoğunun farkındalar.
Orada birinci elden öğrendiğim
gerçeklerden biri de şu: Polis psikiyatrisleri, ilaç bağımlısı veya psikopat
"potansiyel" kaatillere -ki bunların bazılarının elinde ateşli
silahlar da var- hiçbir müdahalede bulunmuyorlar. Onların serbestçe dışarıda
dolaşmalarına gözyumuyorlar. Bu "potansiyel" kişiler talep ettikleri
halde tedavileri reddediliyor.. son araştırmaların ışığında gördüm ki; bu
kişiler bilerek tedavi edilmiyor ve ileride bu proje kapsamında, bunların
içlerinde bulunan katliam isteği "uzaktan Beyin Kotrolü" yoluyla
manüple edilp kullanılacak YENİ DÜNYA DÜZENİ'NİN KURULUŞUNDA BUNLARDAN DA
İSTİFADE EDİLECEK.BU YENİ DÜNYA DÜZENİ, 2005 YILINDAN ÖNCE DÜNYADA TEK BİR
MERKEZİ HÜKÜMET VE BUNA BAĞLI ORDU, BANKACILIK SİSTEMİ, ELEKTRONİK İSTİLA VE
MİKROÇİPLENMİŞ BİR İNSANLIK OLUŞTURMAYI HEDEFLİYOR
Vardığım bu sonuçtan sonra,
hapisten çıkınca, hem kendimi hem de başkalarını daha derinden tanımak ve anlayabilmek
için dünyayı dolaşma isteğim doğdu. Ayrıca açık görüşlü ve anlayışı kuvvetli
birilerini bulup, üzerimizde oynanan bu oyunu deşifre etmek istiyordum. Ama
cezamın bitimine iki gün kala bir sürprizle karşılaştım: İnterpol beni
istiyordu!..
Başgardiyan beni odasına
çağırarak İnterpol'den bir faks geldiğini ve Avustralya'daki suçlarım sebebiyle
tahliye edilmeyip iade edilmemi istediklerini ama kendisinin bu yazıyı dikkate
almayacağını söyledi. Bu bilgi doğrultusunda, tahliye edildiğim gün yeniden
tutuklanacağım belli olmuştu... Ama öyle olmadı...
Bu da polisin bana oynadığı ve
tahammül etmek zorunda kalacağım pis oyunun bir parçası idi...
1994 Eylülünde hapisten çıktım
ama polisin 24 saat kesintisiz takip ve tacizi sürüyordu. Nereye gitsem bundan
kurtulmak imkansızdı... Yutrdışında bile takip ve taciz sürüyordu.
İNTERPOL TAKİBİ VE HELİKOPTER
TACİZLERİ: 1995 Mart'ında, hapishanede başladığım, meditasyon, ruhi gelişme ve
yoga bilgilerimi arttırmak üzere Hindistan, Nepal ve Sri Lanka'ya seyehat
ettim. Bu seyahat boyunca polis ve helikopter tacizleri devam etti. Demek ki,
İnterpol'de işin içindeydi.
18 ay sonra Hindistan'dan
ayrılıp Tayland, Laos, Kamboçya, Vietnam, Çin ve Japonya'yı dolaştım. 2 Yıl 4
ay süren bu seyahat boyunca İnterpol peşimi bırakmadı; takip ve tacizler devam
etti. Polis helikopterinin tacizi özellikle ben meditasyon için inzivaya
çekildiğim zamanlarda yoğunlaşıyordu.
Asya'dayken herbirinde 4 ay
olmak üzere 4 ülkenin 7 meditasyon bölgesinde pratik yaptım. Kaldığım her
meditasyon yerinde polis helikopterleri beni taciz etti. BU TACİZLERDE ÇOK AÇIK
ORTAK BİR YÖN VARDI: HER MEDİTASYONA ÇEKİLİŞİMİN İKİNCİ GÜNÜ TACİZE
BAŞLIYORLARDI. Helikopter, önce meditasyon binası veya manastırın çevresinde
yarım ila bir saat arası daireler çizerek uçuyordu. Sonra tam benim bulunduğum
bölmenin üzerine 3-5 dakika kadar oldukça alçalıyordu. O kadar alçalıyordu ki
sanki çatıya inekcekmiş gibi oluyordu. Sonra tekrar yükseliyor ve bir kaç saat
boyunca bulunduğum binanın üzerinde daireler çizerek uçuyordu. Bunu aynı düzen
içinde süreki olarak ve günaşırı tekrar ediyorlardı.
Şüphesiz "Büyük
ağabey" beni gözetliyordu. Ama "Büyük Ağabey" bunu niçin
yapıyordu, işte bunu -o zamanlar- gerçekten bilmiyordum.
Japonya'dan Kanada'ya gidip 6 ay
Vacouver'de kaldım Bu süre boyunca fazla bir şey yaşamadım, sadece 1 haftalık
meditasyon çalışmam boyunca aynen Asya'daki gibi helikopter tacizi oldu, o
kadar.
Bu yaşadıklarımı gören bir
düzine şahit var. Helikopter tacizi dışında, polis takibi eskiye nazaran
azalmıştı. Bunun da bir sebebi olmalıydı. Kısa süre sonra onu da öğrenecektim.
UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ DENEYLERİ
KANADA'DA BAŞLADI: 1997'de Temmuz-Aralık arası Vancouver'de yaşadığım süre
boyunca HER AKŞAM ŞU SAYACAĞIM PSİKOLOJİK VE FİZYOLOJİK BELİRTİLER ZİNCİRİNİ
KESİNTİSİZ YAŞADIM:
SİNİRLİLİK VE TÜM VÜCUDU TAHRİŞ
EDEBİLEN FİZİKSEL DUYARLILIK... AÇIK SEÇİK DÜŞÜNMEDE ZORLUK, BAŞAĞRILARI,
BAŞIMDA YÜKSEK DİŞ GICIRTSI SESİ, KISA SÜRELİ HAFIZA KAYBI, DÜZENSİZ DÜŞÜNCE
KALIPLARI, UYUŞUKLUK, MİDE BULANTISI VE UYKUSUZLUK...
Eylül-Ekim aylarında
Avustralya'daki ailem 3 haftalığına neni ziyarete geldi. Onlar gidinceye kadar
bu üç hafta boyunca şu belirtileri gittikçe artan yoğunlukla yaşadım yaşadım:
SON DERECE NEGATİF VE HOŞ
OLMAYAN DUYGULAR, SANKİ VÜCUTTA BİR BÖCEK GEZİNİYORMUŞ HİSSİ, SİNİR BUHRANLARI,
KONSANTRASYON GÜÇLÜĞÜ, DİKKAT SÜRESİNDE KISALMA, SON DERECE DÜZENSİZ VE TAMAMEN
KİŞİLİK DIŞI DÜŞÜNCE, DUYGU VE DAVRANIŞ KALIPLARI, AKLİ MELEKELERDE BÜYÜK
ÖLÇÜDE PARÇALANMA, KENDİLİĞİNDEN OLUŞAN HAFIZA KAYIPLARI.
bu beleitiler, sadece öğleden
sonra geç saatlerde veya akşamın ilk saatlerinde ortaya çıkıyordu. Gün boyunca
normal, rahat ve sırtüstü yatıp keyif çatan halim sürüyordu. Ailem geri dönünce
şu sonuca vardım: Ben galiba deliriyorum... Çünkü günün belli saatlerinde ipe
sapa gelmez şeyler yaptığımın farkındaydım...
Son araştırmalarımın ışığında
görünen o ki: Kanada'da kaldığım sürece MİKRODALGA RADYASYON BOMBARDIMANINA
TUTULMUŞTUM VE ZİHİSEL VE DUYGUSAL OLARAK UZAKTAN "MİKRO DALGA BEYİN
KOTROLÜ SİLAHLARI" TARAFINDAN YÖNETİLMİŞTİM. Bu saldırıların ABD Milli
Güvenlik Ajansı (NSA)'nın KINNECOME GRUBU (Fort Meade'de) tarafından
yapıldığına inanıyorum. Bu grup (Kinecome) Amerikan halkına karşı da bu tür
saldırılar yapmakla tanınıyor.
1997 Yılının Aralık ayında
Avrupa'da seyehatime devam ettim. Gayem Kanada'ya dönmeden önce mümkün olduğu
kadar çok ülkeyi görmekti. 9 Nisan 1998'de Amsterdam'a ulaştım. Kısa sürede
gördüm ki, tekrar polis takibine alınmıştım.. Bu defa normal, gizli ve video
kameralarla görüntülerim alınıyordu. Bu seferki taciz ve takip 4 yıl öncekine
nazaran daha yoğun ve şiddetli idi. Çok açık bir güç gösterisi yapıyorlardı.
Peki bunu niçin yapıyorlardı? Bilemiyordum. Kısa süre sonra bunun sebebini de
öğrenecektim.
AVRUPA2DA MARUZ KALDIĞIM MİKRO
DALGA İLE UZAKTAN BEYİN KONROLÜ DENEYLERİ: Burada Kanada'dakilere benzer fiziki
ve psikolojik belirtilerle tekrar karşılaştım. Ancak farklı şeyler de vardı:
UZAKTAN KONUŞAN BİRİNİN SESİNİN
DUYULMASI, FAKAT KONUŞAN KİŞİNİN UZAKLIĞI VE ETRAFINDAKİ GÜRÜLTÜLER SEBEBİYLE KONUŞMASININ
ANLAŞILAMAZ OLMASI... bU KONUŞMAYI KULAKLARIMLA DEĞİL KAFAMIN İÇİNDE
DUYUYORDUM... sEYEHAT BOYUNCA KARŞILAŞTIĞIM KİŞİLERLE KONUŞURKEN, SÖYLEMEK
İSTEDİKLERİMİN TAM TERSİ ŞEYLER SÖYLÜYORDUM. mESELA BİR KONU İLE İLGİLİ OLARAK
ŞİDDETLE "EVET" DEMEK İSTERKEN, "HAYIR" DİYORDUM...
Bir keresinde Güney Afrikalı
turist arkadaşlarla YENİ DÜNYA DÜZENİ İÇİN TEK BİR MERKEZİ DÜNYA HÜKÜMETİ
planları hakkında konuşurken içlerinden biri aniden ve kendinden çok emin bir
şekilde; "POLİSİN, SENİN NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ, O DÜŞÜNCE SENDE OLUŞMADAN ÖNCE
BİLDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUN?" dedi. Şaşkın bir şekilde, az önce söylediğini
tekrarlamasını istedim. Tekrarladı. Sonra yüzünde şaşırmış bir ifade ile,
"BUNU BİLDİĞİMİ BİLE BİLMİYORDUM" dedi. Bu söyledikleriyle ne demek
istediğini sordum. "Bilmiyorum" dedi.
Bu kadar yoğun bir şekilde
kontrol altında tutlmam , bende zamanla çeşitli ama çok şiddetli duygusal
tepkilerin oluşmasına yol açtı. Bu tepkiler; korkuya karşı, kayıtsızlıkla
saldırganlık arasında gidip geliyor ama hepsi de çok kısa zaman dilmleri içinde
oluyordu.
Amsterdam'da kaldığım süre
içinde, bu ve benzeri pek çok garip psikolojik ve duygusal düzensizlikler
yaşamama rağmen, bu garip olayların ne dercede önemli olduğunun asla şuurunda
değildim. Ne zaman kişilğime uymayan bu garip hadiselerin sebebini araştırmaya
kalksam, SANKİ BEYNİM BİRDEN BİRE BOŞALIYOR VE OLUP BİTENİ HATIRLAYAMIYORDUM.
bU ANİ HAFIZA KAYIPLARI AİLEM BENİ kANADA'DA ZİYARET EDERKEN DE ORTAYA
ÇIKMIŞTI. hEM DE TAM BU GARİP HADİSELERİN SEBEBİNİ BULMAYA ÇALIŞIRKEN...
Çok uzun bir zaman sonra, 13
Nisan 1998 akşamı, bu garip hadiselerin ve karakter değişimi ve
dengesizliklerin sebebini öğrendim. Ertesi gün Amsterdam'dan ayrılacaktım.
Amsterdam'daki son gecem hayatımı ebediyyen değiştirdi.
"THE STİNG", POLİS
BANA "UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" KOBAYI OLDUĞUMU AÇIKLIYOR: Yoğun ve
kesintisiz polis takibi altında çok zor olmasına rağmen, sessiz caddelerde
saatlerce yürüyerek rahatlamaya çalıştım. Sonunda kaldığım pansiyonun yakınında
sessiz sakin bir kafeye geldim. İçeriye girerek bir kahve alıp oturdum. Bir kaç
dakika sonra, ANİDEN POLİSTEN TELEPATİK OLARAK GÖNDERİLEN MESAJLAR ALMAYA
BAŞLADIM. BU MESAJ BOMBARDMANININ MAHİYETİ VE SIRASI ŞÖYLEYDİ:
POLİS O ANDA BENİM BEYNİMİ
OKUYORDU. bUNU YÜKSK TEKNOLOJİ ÜRÜNÜ BİLGİSAYARLAR VASITASIYLA YAPIYORDU.
dUYGULARIMI DA OKUYORLARDI. AMSTERDAM'A GELİRKEN OTOBÜSTE TANIŞTIĞIM ADAM
ASLINDA ONLARIN AJANIYDI. O, "UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" PROJESİNİN
BİLGİSAYAR PRORAMLAMACILARINDAN BİRİYDİ...
BU AJAN KARŞIMA BİR TURİST
OLARAK ÇIKMIŞ VE TESADÜF(1)E BAKIN Kİ, KARDEŞİM ALEX'LE AYNI İSMİ TAŞIYORDU..
Bu ajan bana, kendisinin
Bilgisayar pogramcısı olduğunu kesin olarak empoze etti: YARDIMCILARIYLA
BİRLİKTE DÜNYADA TEK OLAN ÇOK ÖZEL BİR PROGRAM ÜZERİNDE ÇALIŞIYORLARDI; BU
PROGRAM DÜNYANIN HER YERİNDEN BİLGİSAYARLAR VASITASIYLA KULLANILABİLİYORDU.
ARTIK TAMAMLANMA SAFHASINA GELİNMİŞTİ. ŞİMDİ ANLIYORUM Kİ; BU AJANIN BAHSETTİĞİ
PROGRAM GERÇEKTE BİZZAT BENDİM VE BENİM BEYNİMİN ONLAR TARAFINDAN YÖNETİLİP
YÖNLENDİRİLMESİ
DEMEKTİ. VE
"PROGRAMIN" TAMAMLANMASI DEMEK, AZ ÖNCE ALMAYA BAŞLADIĞIM
"MESAJLARIN TELEPATİK OLARAK TRANSFERİ"YDİ...
BU TELEPATİK TRANSFER YALNIZCA
SÖZLERİ NAKLETMİYOR AYNI ZANAMDA BEYNİMİN EKRANINA GÖRÜNTÜLER DE
NAKLEDİYORDU...
Bu veriler bana sunulurken, ben
onları çok net olarak algılıyabiliyordum.
Bu hal bende tam bir şok etkisi
doğurdu. Hayatımın bir daha eskisi gibi olmayacağını anlamıştım. şimdi cevabını
bulmam gerkrn üç soru vardı: Bunu nasıl yapıyorlardı? Niçin Yapıyorlardı? Niçin
beni seçmişlerdi?
Çok derin araştırmalardan sonra
bazı şeyler kafamda yerine oturmaya başlamıştı.
FARKETTİĞİM HUSUSLARDAN
BAZILARI: 4 Yıl boyunca bir çok ülkede kesintisiz olarak sürdürülen polis ve
helikopter takip ve tacizlerinin gayesi benim nerede olduğum ve ne yaptığımla
ilgili değildi. Onlar benim bu takip ve tacizler karşısındaki psikolojik ve
duygusal reaksiyonlarımı elektronik olarak kaydediyorlardı.
Kanada2ya vardığım günden bu
yana bende ortaya çıkan son derece düzensiz psikolojik davranış kalıpları
önceden inandığım gibi benden kaynaklanmıyordu. Bunun sorumlusu Beyin Kontrol
Polisi'nin bilgisayar tekniklerini kullanarak yaptığı saldırı idi.
Avrupa'da Amsterdam'a varmadan
önce tanıştığım bir sürü insan, aslında İNGİLİZ İSTİHBARAT TEŞKİLATININ
AJANLARI İDİ. Bu ajanlar bana MCP (Beyin Kotrol Polisi) ile ilgili önemli bir
suç işletmek için talimat almışlardı. Mesela Kanada'da beni "deli"
haline getirmişlerdi. Ama polis hiyerarşisinin geleceğe dönük olarak planladığı
bu "oyun", benim durumu farketmeye başlamamla bozulmuştu.
MCP, son olarak yaşadığım gibi
ses ve görüntü kalıplarını kulak ve gözü atlayarak doğrudan doğruya beyine
göndermek sueretiyle bir insan diğerine nakledebiliyordu.
MCP, karşılaştığım herhangi bir
insandaki düşünce ve davranış kalıplarını da uzaktan ayarlayabiliyordu.(Yuarıda
anlattığım Güney Afrikalı arkadaşa yaptıkları gibi).
Avrupa'da bulunduğum süre
içinde, MCP beni bazı saldırgan insanlarla karşılaştırdı ve onları bana
sataşacak şekilde yönlendirdi.
Arık bütün benliğimle MCP
tarafından "uzaktan beyin kontrolü Projesi"nin bir kobayı olarak kullanıldığımı
anlamıştım. Ertesi gün Amsterdam'dan ayrılma planınımı değiştirdim. Yeni
verilerin ışığında durumu değerlendirmek üzere orada bir süre daha kalmaya
karar verdim. Yeni ortaya çıkan bilgiler hayatımın en travmatik dönemini
çözmüştü. MCP beni bir uçurumun kenarına kadar getirmişti. Ama bu yeni bilgiler
bana çok büyük bir güç ve cesaret kazandırdı. Ayrıca kendimi, isanlığı ve
yaratılışı bir bütün olarak daha derinden kavramaya başlamamı sağladı.
Takip tacizleri ve mikrodalga
şokları sürüyordu...
İYİLEŞMEYE DOĞRU: MCP'nin bana
telepatik mesajlar göndermeye başlamasından 1 hafta sonra, bütün yaşadıklarımı
günlük halinde belgelemeye başlayacak kadar güçlenmiştim. Not almayı hala
sürdürüyorum.
2 Hafta sonra takip ve tacizler
azalmaya başladı. Fakat helikopter takaip ve tacizi gün aşırı olarak aynen
sürüyordu. Rahatlamamın en büyük sebebi mikrodalga radyasyon saldırılarının
kesilmesiydi.
Gittikçe gücüm yerine geliyordu.
Normalleşiyordum. BU MCP'nin ne olduğunu, hangi kurumların bu işin içinde
olduklarını, kullandıkları teknolojinin mahiyetini, bu teknolojiyi kullanarak
insanlara niçin saldırdıklarını ve bu saldırılar karşısında nasıl bir savunma
mekanizması oluşturulabileceğini bulmaya yemin ettim.
Kendimi bu bilgiler araştırmaya,
insanlara MCP'nin varlığını ispata, onların saldırılarından korunma yollarını
bulmaya adadım...
Bunun için seyahati bırakmak,
yerleşik bir düzen tutturmak gerekiyordu.
13 Nisan'dan 3 hafta sonra, MCP,
beni uyurken bir takım programlanmış rüya senaryolarına maruz bıraktı. Bu rüyalar
oldukça berraktı ve hepsinde geçmişimin yeniden düzenlenmesiyle ilgili
olumsuzluklar taşıyordu. Her düzenlenmiş rüyadan uyanışımda çok büyük korku ve
suçluluk duygusuna kapılıyordum. Bu rüyaların bana ait olmadıklarını biliyorum.
Çünkü benim geçmişime dair gördüğüm rüya sayısı çok azdı ve hapsi de müspet
unsurlar taşıyordu. Geceler boyu bana ilka edilen bu olumsuz rüyalar MCP
tarafından tasarlanıyordu.
Kısa sürede MCP'nin gayesinin
bende korku ve suçluluk duygusu hasıl etmek olduğunu anladım ve bunu günlüğüme
yazdım. Ondan sonra bu rüyalar sona erdi.
Aradan çok geçmedi, bir sabah
erken bir saatte, tekrar İngiltere'ye dönüp araştırmalarımı orada sürdürmeyi
düşünürken; MCP'den tek kelimenin tekrarından ibaret bir telepatik mesaj geldi:
"Mermi... Mermi... Mermi... Mermi..."
İngitere'ye dönmemi istemiyorlar
ve beni ölümle tehdit ediyorlardı.
İngiltere'ye dönmeye ve MCP'nin
ipliğini pazara çıkarmaya karar verdim.
Page 10/19
AİLEME POLİS TACİZİ VE
PSİKOTRONİC ATAKLAR YAPILIYOR
9 Mayıs 1998 Avustralya,
Perth’de yaşayan kardeşim Alex’e o güne kadar tuttugum günlügün bir kopyasini
gönderdim. O anda, hapisten çiktigimdan beri polis gözetiminde/takibinde
oldugumu bilen tek kişi oydu. Son yaşadiklarimi ve polis hiyerarşisi tarafindan
Uzaktan Beyin Kontrolü deneyinde kullanildigimi bilmesini istedim. Ona bir
kopya göndermemin nedeni hem benim durumumu detayıyla anlaması, hem de beni
belki öldürülmekten koruması ihtimali idi.
13 Nisan gecesinden itibaren
kesinlikle inanıyordum ki, beni her an öldürmeleri ihtimali yüksekti.
Kardeşim günlügümü alir almaz
ani bir şekilde benim yillardir yaşadigim işkenceyle karşilaşmiş. Şu anda
sürekli polis takibinde ve sik sik tepesinde dolaşan polis helikopteriyle
gözdagi verilmekte.
Şu anda kendisi sürekli olarak
Beyin Kontrolü Polisi’nin belirli psikolojik saldırılarılarına maruz kalmakta,
bu değişken psikolojik durumlara alışmasının ise son derece zor olduğunu
söylüyor. MCP nin kardeşimi hedef almasinin nedenini biliyorum, çünkü polis
hiyerarşisinin geçmişte bana verdigi korkutma ve tacizlerle ilgili pek çok
olayin direkt tanigi. Kesinlikle inaniyorum ki, bana geçen yil yaptiklari gibi,
onu da bir uçuruma itmeye çalişiyorlar. Amaçları, eğer başarabilirlerse, polis
hiyerarşisinin beni korkutmasını ve bana yaptıklarını ispatlayacak bir kişinin
eksilmesi.
Son zamanlarda ailemin
diğer üyeleri de “ yabancı insanlar ” tarafından sürekli takip edilip
gözetlendiklerinden şikayet ediyorlar, fakat benim ve kardeşimin sürekli pols
gözetiminde olduğumuzu bilmiyorlar. Polis Hiyerarşisi, ailemi sürekli taciz
ederek bana korku salmaya ( en büyük silahları ) çalışıyorlar fakat bunlar
benim, onları ifşa etmekteki kararlılığımı daha da arttırıyor.
İSTİHBARAT AJANLARININ YAPTIĞI
UZAKTAN BEYİN KONTROLU İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARIM
MCP den telepatik olarak mesajlar
almaya başladiktan iki ay sonra, Ingiltere’ye yerleşip araştirmaya başlamam
gerektigine karar verdim.
21 Haziran 1998’de Londra’ya
gelip Glastonbury’de yerleştim ve o günden beri de zamanimin çogunu geçmişte
yaşadiklarimla ilgili olabilecek her şeyi gözden geçirerek
harcamaktayım.Özellikle de Seçkin Dünya Hükümeti’nin Yeni Dünya Düzeni
konusundaki planları üzerine yapılan araştırmalarla ilgili bilgileri analiz
ettim. Ayrıca Gizli Polis İstihbarat Birimlerini, onların Uzaktan Beyin
Kontrolu Silahlarını, toplumun davranışlarını kontrol etmek ve katliamlar
amacıyla insanları ve toplumu manipüle etmek için nasıl kullandıklarını
araştırdım.
İnsanların kendilerini bu
silahların saldırılarından nasıl koruyabileceklerini araştırıp bulmak
niyetindeydim. Yakın zamanda, değişik araştırmacıların bulgularını rapor
halinde yayınlamayı düşünüyorum.
İngiltere’ye geldikten sonra
polis takibi büyük ölçüde azaldı. Helikopter takibi seyrekleşti ama hala devam
ediyor. Evimin bahçesinin üzerinde dolaşan “ siyah ” helikopterin birkaç
fotoğrafını çektim ( fotoğraf ilişikte ). Şu an birlikte oldugum kız arkadaşım
da yalnız yürürken helikopter tarafından taciz edilmiş. Cesur Yeni Dünya’mızda
bu insanlar ne kadar “ cesurlar ”!
Beyin Kontrolu Polisi’nin beni
direkt olarak yönetmesi İngiltere’ye geldiğimden bu yana biraz azaldı fakat
hala arasıra programlı frekanslar halinde psikotronik saldırılara maruz
kalıyorum. Bu frekanslardan birini “ enkötü güç ” diye adlandırdım.Bu, aniden
bütün beynimi ve vücudumu sarıp son derece rahatsız edici bir duygu veren, çok
negatif ve hain bir enerji. Bu normalde, dışarıda arkadaşlarımla eğlenirken, en
iyi zamanımda oluyor. Tecrübelerimden çıkardığım sonuca göre de MCP nin
saldırmak için seçtiği en iyi zaman. Bu olur olmaz hemen anlıyorum ki MCP nin saldırılarına
maruz kalıyorum. Bu durumda sakin kalıp bir yerde duruyorum, hissettiklerime
reaksiyon göstermiyorum, sonra geçiyor.
Telefonumun sürekli olarak
dinlendiğinden şüphem yok. Arkadaşlarım ya da ailemle yaptığım konuşmalar Yeni
Dünya Düzeni, Beyin Kontrol Polisi, “ Siyah ” helikopterler, v.s. ile ilgili
konulara dönmeye başlayinca, hatlarda sürekli cizirtilar başliyor, bazen de
tamamen kesiliyor. Bu da polisin bana gözdagi vermek için yaptigi işe yaramaz
çabalardan biri. Ayrica bana gelen mektupların da çoğu kayboluyor. Bunun da bir
tesadüf olmadığına inanıyorum.
Aynı dertten muzdarip olanlar
birbirini bulur misali, şu anda Yeni Dünya Düzeni programını araştıranlardan
bir sürü arkadaş edindim. Onların da telefonları dinleniyor ve uzaktan
mikrodalga frekans ataklarına maruz kalıyorlarmış. Yaptıkları çalışmalardan
ötürü birkaç tanesi direkt olarak ölümle tehdit edilmiş.
ABD ULUSAL GÜVENLİK BİRİMLERİYLE
KARŞILAŞMA
BEYİN KONTROL ( M.C.P. )
POLİSİNİN “ KÖTÜLERİ ”
Şu anda mümkün oldugunca eskiye dönüp
ilk olarak nasil MCP nin deneyi oldugumu anlamaya çalişiyorum. Sanirim 15 yil
kadar önce uzaktan kaydedildim ve üzerimde deneylere başlandi. Avustralya’da
yaşarken 1984 yılında çok geniş bir seyahate çıkmıştım. Alice Springs’de Ayers
Rock’u ziyaret ettim. Burası çölde oldukça antik ve güçlü ( ! ) bir yer.
Ayers Rock’un yakınlarında ABD
Ulusal Güvenlik Birimleri’nce yönetilen Avustralya’nın Uzaktan Beyin Kontrolu
merkezi var, adı “ Pine Gap ” . Fakat ben o zaman ( herkes gibi ) çok saf bir
şekilde buranin sadece bir uydu iletişim merkezi oldugunu saniyordum. Merak
ederek, saf saf diş kapiya yaklaştim ve etrafa bir göz atmak için içeri girip
giremeyeceğimi sordum. Güvenlik görevlisi “ böyle bir soruyu sormaya nasıl
cesaret edersin? ” der gibi kaşlarini çatarak bana baktı. Cevap tabi ki HAYIR
idi. Ben de yoluma devam ettim. Şimdiki bilgilerim işiginda şu anda inaniyorum
ki, çok yüksek bir ihtimalle ben o anda kapıda iken uzaktan nöro-monitor
yoluyla kayda geçirildim. Son derece ilerlemiş Uzaktan Beyin Kontrolu
bilgisayar teknolojilerine bir kere kitlenince de artik ömür boyu onlarin “
network ” lerindeyim, bu da bir ömür boyu Uzaktan Beyin Kontrolu kobayı olmamı
sağlamlaştırıyordu.
O zamandan beri kayıtlara geçen
bir gerçek; “ Pine Gap” in önünde protesto gösterisi yapan barış faaliyetçileri
mikrodalga radyosyonlar nedeniyle yanıklar, kan kanseri ve çok hızlı ilerleyen
kanser gibi değişik belirtilerle karşılaştılar.
Garip ama MCP’ye “ minnettar ”
olmam gereken bazı şeyler var. Bunlar gibi çok zeki(!) insanların, beni Uzaktan
Beyin Kontrolu deneyinde kullandıkları bilgisini telepatik olarak bana sürekli
göndermekle gösterdikleri küstahlıkları tersine benim için son derece verimli
oldu.
Eğer bunu yapmamış olsalardı,
böyle bir teknolojinin varlığından hiç haberim olmayacaktı. Takip edildiğimi,
polis ya da “ siyah ” helikopter tarafından taciz edildiğimi farkettiğim her
anı hayatım boyunca korku içinde geçirecektim. Her an zihinsel ve duygusal
olarak tamamen kontrol edilebilen bir “ robot ” haline dönüştürülebileceğim
gerçeğinin, ki, bunu geçmişte yaptılar, asla farkında olmayacaktım.
Yıllar boyu sürekli olarak
korkutularak yaşadigim travmatik tecrübelerden, fiziksel ve psikolojik olarak
kötü davranılmasından, sonra da telepatik olarak polis hiyerarşisinin Uzaktan Beyin
Kontrolu deneyinde kullanıldığımı bana söylemelerinden sonra hala bugünkü kadar
güçlü olamazdım.
Beyin Kontrolu Polisi, en büyük
silahı olan bende korku yaratma amacının tam tersine bir sonuca ulaştı.
Şu anda hayatim boyunca
oldugumdan daha güçlü ve daha hürüm.
Saygılarımla, barış ve sevgiye
doğru, George Farquhar
Şunu da kaydedeyim: 43 yaşindayim, çok zinde ve saglikliyim
ve çok uzun seneler yaşamak niyetindeyim.
Kaybolmak, ölümcül bir kaza
geçirmek, intihar etmek ya da migrodalga radyasyonun neden olduğu hızlı
ilerleyen bir kansere filan yakalanmak gibi bir niyetim hiç yok.
En Son Kişisel Rapor ( 17
Eylül 1999 )
Sonunda Yine Polis Takibinde
6 aydan beri polis tarafından
gizlice takip altında değildim.Tabii “ biz seni gözetliyoruz senin de bunu
bilmeni istiyoruz ” türünden, daha önce yaptıkları şekilde, belirgin bir takip
değildi.
17 Eylül Cuma günü, gece saat 10
civarında bir arkadaşımla dışarı çıktım. Gittiğimiz yer, sigara-içki içilmeyen,
son derece rahat, dostça bir aile ortamıydı.
20 dk. Sonra 6 tane gizli polis
farkettim. Sudan çıkmış balık gibidirler, çoğu ya çok sinirli ve huzursuz, ya
da çok kurumlu ve kurnazdır.
Artık “ takipte ” olduğumu
anlayacak kadar tecrübem olmuştu ve o gece boyunca sürekli takip edildigim çok
kesindi.
Saat 12’de eve gitmek üzere
oradan ayrıldık. Binadan çıkarken aniden iki polis belirdi, biri önümüzde, biri
arkamızda, başka kimse yok çevrede. Bu bir tesadüf müydü? Sanmıyorum.
Arkadaşimin evine dogru yürüdük.
Eve gelmeden önce bana dik dik bakan iki sivil polisin önünden geçtik. Tam
önlerinden geçerken,direkt olarak “ biliyorum biliyorum ” dedim. Bununla demek
istedim ki, kim olduklarını, oyunlarını, biliyorum, beni artık
korkutamayacaklar ve onları ifşa etmeme engel olamayacaklar.
Yol kenarında biraz durduk.
Birkaç dakika sonra, üzerinde iki mavi lambası olan ön ve yan pencereleri
karatılmış, yazısız beyaz bir polis kamyoneti 30 m. İlerde durdu. Ön koltukta
oyuran sivil polis bana dikkatlice bakıyordu. Beş dakika kadar kaldilar, sonra
gittiler.
18 Eylül
Öğlen 4.30 da dönüşüm deposuna
gittim. Arabadan inmemiştim ki birinin dikkatle bana baktığını farkettim. Ben
işimi yaparken 10 dk. Boyunca beni izledi. Sonra gri bir kamyonete binip
uzaklaşti.
Birkaç dakika sonra, şehir
merkezindeki şirkete gittim. Burasi depodan iki mil uzakta çok sakin bir
yerde.Saat 4.50 de şirketin bulundugu sokaktan aşagiya inerken ayni adamin ayni
kamyonetle yolun kenarina parketmiş olarak gördüm.
O anda gerçekten kafam atmıştı!
Kamyonetin yanından geçerken
adam tekrar baktı. Arabamı durdurdum. O arada kamyonet yavaşça ana yola doğru
hareket etti. Hemen sürücü camına koşup resmini çekmek istedim ama fotoğraf
makinem sıkıştı. O anda yüzünde panik ifadesi vardı, fotoğrafının çekilmesini
önlemek için yüzünü koluyla sakladı.
Gitmek için arabayı çalıştırdı.
Durması için yan cama ve kamyonetin yan tarafına vurdum. Durmadı.Ana yolda
giderken, arkasından koşup dönemeçte yakalamak istedim ama çok hızlıydı ve
kayboldu. Hemen arabama bindim, etrafı aramaya başladım fakat boşuna! Adam uzun
boylu ve zayıf, siyah saçlı, soluk benizli, 45 yaşlarında idi. Kamyonetin
plakası E57 MTC idi.
--------------
15/19
Ayrıca ( onlara ) yakın zamanda her
UK MP’ye ve tüm dünyada 500 kuruluşa birer rapor gönderdiğimi ve madalyonun
öbür yüzünde olup bitenlerle ilgili gerçeği herkese anlatan bir web sitemin
olduğunu söyledim. Yıllar boyu askeriye ve polisin takibi altında olduğumu,
mikrodalga tekniği ile radyasyona maruz kaldığımı anlattım. Kim olduklarını
ispatlamaları için kimliklerini isteyince vermeyi reddettiler ve yürüyüp
gittiler. Kendi hiyerarşilerinin onlara söylemediği bazı özel gerçekleri de
öğrenince çok şaşırmışlardı.
Peşimde dolaşanlardan çogunun
benim gerçekte kim oldugum hakkinda hiçbir bilgisi olmadığını biliyorum.
Kendilerini kontrol eden hiyerarşinin, onlara, benim bir suçlu olduğumu, toplum
için tehlike teşkil ettiğim, v.s. gibi pek çok yalan uydurduğundan eminim.
Halbuki ben sadece polise, askere ve yeni dünya düzeni için seçkin hükümet
yetkililerinin programlarına karşıyım. Bunlar bizlerde bir korku ve ilgisizlik
hali oluşturarak hepimizi tutsak alıp ancak statükolarını koruyabilir ve
yaşayabilirler.
4 Mart 2000 deki Echelon
Protestosundan hemen sonra eski bir istihbarat görevlisinden gelen, planlanmış
bir “ kaza ” ile ilgili mektup
8 Nisan 2000
George,
Menwith Hill’ deki NSA ( Ulusal
Güvenlik Birimi )’da yapılan son gösteri ile ilgili bir bilgi seni
ilgilendirebilir.
Bu gösteri için bir tür “ kaza ”
görev olarak verilmiş.Kazanin hedefi ya NSA ya da NSA’ dan birileri imiş.
İnsanın kanını donduran taraf, duyduğuma göre, bütün konuşmalarin kaydedildiği,
eğer ben de seninle gösteriye gelseydim, “ bir taşla iki kuş vurarak ” fırsatı
değerlendirecekleri idi.
Başka bir değişle, hedef BİZDİK!
Ayarlanması çok kolay bir araba
“ kaza”” sı, kendi deyimleriyle, iki “ boşbogaz ” ın ağzını kapatacaktı, eğer
işler umdukları gibi gitseydi. Şimdilik bu kadar, kendine iyi bak, en iyi
dileklerimle.
15/19
Temmuz 1997 den Haziran
1998’e kadar süren polis takibi, tacizi ve davranış düzenlemesi ( manüpilasyon
) deneyine yönelik Nöro-Elektromanyetik işkence ve saldirilarla ilgili bütün
bilgileri istemek amacıyla M15 / M16 ve ABD Ulusal Güvenlik Birimlerine gönderilen
mektup
Baş ( şef ) Müdürler
M15/M16
Londra
24 Mayıs 2000
Değerli Yöneticiler;
1998 Veri Korunumu ( Koruması )
Kanununun 22. bölümüne göre, ABD Ulusal Güvenlik Birimleri tarafından toplanmış
benimle ilgili bilgileri içeren verilerin bütün detaylarını, kanunun verdiği
haklara göre, resmi olarak rica ediyorum.
Genel bir araştirma istememe
ragmen, özellikle şu konulardaki kayitlarinizda yogunlaşmaniz gerekecek.
Hollanda, Amsterdam’a geldiğim 9
Nisan’dan, 20 Haziran 1998’de ayrılışına kadar geçen süre boyunca tutulan
kayıtlar.
Takip edildiğim süre boyunca
çekilen bütün fotoğraf, video ve ses kayıtları delillerini rica ediyorum. Bu
delillerin hepsi kurumunuz ve kardeşlik birimleriniz beni, - güya - “ öldürücü
olmayan / sessiz ” diye sınıflandırdığınız silahlarını kullanarak migrodalga /
ELF frekanslarıyla, benim normal olan zihinsel, duygusal ve davranış
kalıplarımı bozup yeniden düzenlemek amacıyla radyasyona maruz bıraktığınız
sürece elde edildi.
Özellikle, 9 Nisan’ dan 13 Nisan
1998 akşamina kadar olan beş günlük süre boyunca üzerimde denediginiz zihinsel,
duygusal ve davraniş manipülasyonu için, yogun olarak gönderdiginiz radyasyon
saldirilarıyla ilgili tüm delilleri rica ediyorum.
Bana Konu Giriş Formu
gönderebilirsiniz. Bunun için gerekli bilgiye ihtiyaciniz varsa lütfen
sorularinizi bir mektupla gönderin.
Ayrıca bilgisayar hard ve soft
diskleri, internet, web, kaset, CD gibi bilgisayar dosyalarının elektronik
kayıtlarını, görüntü ve ses tanıma sistemlerini, bunların yanısıra diğer
kaydedilmiş ve / ya da oluşturulmuş verileri, mesela, otomatik veri işleme
konusunda olabilecek “ Görüntü İşleme Sistemi Belgesi ” nde bulunan verileri de
rica ediyorum.
1998 kanunu verilerin elden
verilebileceğini söylüyor. Lütfen bunu cevabınızda göz önüne alın.
İstediğim verilerin sadece sizde
ya da bağlı olduğunuz oluşumda olması gerekmez. Sizin ya da o oluşumun bu
kayıtların içeriğini ve verilerin nasıl kullanıldığını kontrol etmeniz yeterli.
Bu yüzden üçüncü bir grubun elindeki verilerin de kanuna göre istenme hakkı
var. Eğer istediğim veriler bu kanunun izin verdiği verilerse onların
bilgisayar çıktılarını bana vermek zorundasınız.
Kanun size, istediğimi yerine
getirmeniz için 40 gün süre tanıyor. Kanuni olarak bu mektubu cevaplamaya ve
aradığım bilgileri vermeye mecbursunuz.
verilerin detaylarını bulmak
zahmetinden kurtarmaz. Aksine bu hareket, elinizdeki verileri bana vermemek
amacıyla yapılırsa, bu suç teşkil edecektir.
Saygılarımla
George Ferguhar, Project
Freedom.
Baş Müdürler
ABD Ulusal Güvenlik Birimi
Menwith Hill
Harrogate
Nort Yorks H63 2RF
24 Mayıs 2000
Değerli Yöneticiler
1998 Veri Korunumu Kanununun 22.
bölümü uyarınca, ABD Ulusal Güvenlik Birimi’nin elinde bulunan,benimle ilgili
bilgilerden kanunun izin verdiği bütün verileri resmi olarak rica ediyorum.
Genel bir araştirma istememe
ragmen, özellikle şu konulardaki kayitlarinizda yogunlaşmaniz gerekecek.
Hollanda, Amsterdam’a geldiğim 9
Nisan’dan, 20 Haziran 1998’de ayrılışıma kadar geçen süre boyunca tutulan
kayıtlar.
Takip edildiğim süre boyunca
çekilen bütün fotoğraf, video ve ses kayıtları delillerini rica ediyorum. Bu
delillerin hepsi kurumunuz ve kardeşlik birimleriniz beni, - güya - “ öldürücü
olmayan / sessiz ” diye sınıflandırdığınız silahlarınızı kullanarak migrodalga
/ ELF frekanslarıyla, benim normal olan zihinsel, duygusal ve davranış
kalıplarımı bozup yeniden düzenlemek amacıyla radyasyona maruz bıraktığınız
sürece elde edildi.
Özellikle, 9 Nisan’ dan 13 Nisan
1998 akşamina kadar olan beş günlük süre boyunca üzerimde denediginiz zihinsel,
duygusal ve davraniş manipülasyonu için, yogun olarak gönderdiginiz radyasyon
saldirilarıyla ilgili tüm delilleri rica ediyorum.
Bana Konu Giriş Formu
gönderebilirsiniz. Bunun için gerekli bilgiye ihtiyaciniz varsa lütfen
sorularinizi bir mektupla gönderin.
Ayrıca bilgisayar hard ve soft
diskleri, internet, web, kaset, CD gibi bilgisayar dosyalarının elektronik
kayıtlarını, görüntü ve ses tanıma sistemlerini, bunların yanısıra diğer
kaydedilmiş ve / ya da oluşturulmuş verileri, mesela, otomatik veri işleme
konusunda olabilecek “ Görüntü İşleme Sistemi Belgesi ” nde bulunan verileri de
rica ediyorum.
1998 kanunu verilerin elden
verilebileceğini söylüyor. Lütfen bunu cevabımnızda göz önüne alın.
İstediğim verilerin sadece sizde
ya da bağlı olduğunuz oluşumda olması gerekmez. Sizin ya da o oluşumun bu
kayıtların içeriğini ve verilerin nasıl kullanıldığını kontrol etmeniz yeterli.
Bu yüzden üçüncü bir grubun elindeki verilerin de kanuna göre istenme hakkı
var. Eğer istediğim veriler bu kanunun izin verdiği verilerse onların
bilgisayar çıktılarını bana vermek zorundasınız.
Kanun size, istediğimi yerine
getirmeniz için 40 gün süre tanıyor. Kanuni olarak bu mektubu cevaplamaya ve
aradığım bilgileri vermeye mecbursunuz.
Bu mektubu aldıktan sonra
elinizdeki verilerde silinti yapar ya da bozarsanız bu sizi, bana silinmiş ve
bozulmuş verilerin detaylarını bulmak zahmetinden kurtarmaz. Aksine bu hareket,
elinizdeki verileri bana vermemek amacıyla yapılırsa, bu suç teşkil edecektir.
Saygılarımla
George Ferguhar, Project
Freedom.
Project Freedom yukarıdaki
mektuplara cevap bekliyor.
AİLEME POLİS
TACİZİ VE PSİKOTRONİC ATAKLAR YAPILIYOR
9 Mayıs 1998
Avustralya, Perth’de yaşayan kardeşim Alex’e o güne kadar tuttugum günlügün bir
kopyasini gönderdim. O anda, hapisten çiktigimdan beri polis
gözetiminde/takibinde oldugumu bilen tek kişi oydu. Son yaşadiklarimi ve polis
hiyerarşisi tarafindan Uzaktan Beyin Kontrolü deneyinde kullanildigimi
bilmesini istedim. Ona bir kopya göndermemin nedeni hem benim durumumu
detayıyla anlaması, hem de beni belki öldürülmekten koruması ihtimali idi.
13 Nisan
gecesinden itibaren kesinlikle inanıyordum ki, beni her an öldürmeleri ihtimali
yüksekti.
Kardeşim
günlügümü alir almaz ani bir şekilde benim yillardir yaşadigim işkenceyle
karşilaşmiş. Şu anda sürekli polis takibinde ve sik sik tepesinde dolaşan polis
helikopteriyle gözdagi verilmekte.
Şu anda kendisi
sürekli olarak Beyin Kontrolü Polisi’nin belirli psikolojik saldırılarılarına
maruz kalmakta, bu değişken psikolojik durumlara alışmasının ise son derece zor
olduğunu söylüyor. MCP nin kardeşimi hedef almasinin nedenini biliyorum, çünkü
polis hiyerarşisinin geçmişte bana verdigi korkutma ve tacizlerle ilgili pek
çok olayin direkt tanigi. Kesinlikle inaniyorum ki, bana geçen yil yaptiklari
gibi, onu da bir uçuruma itmeye çalişiyorlar. Amaçları, eğer başarabilirlerse,
polis hiyerarşisinin beni korkutmasını ve bana yaptıklarını ispatlayacak bir
kişinin eksilmesi.
Son zamanlarda ailemin diğer
üyeleri de “ yabancı insanlar ” tarafından sürekli takip edilip
gözetlendiklerinden şikayet ediyorlar, fakat benim ve kardeşimin sürekli pols
gözetiminde olduğumuzu bilmiyorlar. Polis Hiyerarşisi, ailemi sürekli taciz
ederek bana korku salmaya ( en büyük silahları ) çalışıyorlar fakat bunlar
benim, onları ifşa etmekteki kararlılığımı daha da arttırıyor.
İSTİHBARAT
AJANLARININ YAPTIĞI UZAKTAN BEYİN KONTROLU İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARIM
MCP den telepatik
olarak mesajlar almaya başladiktan iki ay sonra, Ingiltere’ye yerleşip
araştirmaya başlamam gerektigine karar verdim.
21 Haziran
1998’de Londra’ya gelip Glastonbury’de yerleştim ve o günden beri de zamanimin
çogunu geçmişte yaşadiklarimla ilgili olabilecek her şeyi gözden geçirerek
harcamaktayım.Özellikle de Seçkin Dünya Hükümeti’nin Yeni Dünya Düzeni
konusundaki planları üzerine yapılan araştırmalarla ilgili bilgileri analiz
ettim. Ayrıca Gizli Polis İstihbarat Birimlerini, onların Uzaktan Beyin
Kontrolu Silahlarını, toplumun davranışlarını kontrol etmek ve katliamlar
amacıyla insanları ve toplumu manipüle etmek için nasıl kullandıklarını
araştırdım.
İnsanların
kendilerini bu silahların saldırılarından nasıl koruyabileceklerini araştırıp
bulmak niyetindeydim. Yakın zamanda, değişik araştırmacıların bulgularını rapor
halinde yayınlamayı düşünüyorum.
İngiltere’ye geldikten
sonra polis takibi büyük ölçüde azaldı. Helikopter takibi seyrekleşti ama hala
devam ediyor. Evimin bahçesinin üzerinde dolaşan “ siyah ” helikopterin birkaç
fotoğrafını çektim ( fotoğraf ilişikte ). Şu an birlikte oldugum kız arkadaşım
da yalnız yürürken helikopter tarafından taciz edilmiş. Cesur Yeni Dünya’mızda
bu insanlar ne kadar “ cesurlar ”!
Beyin Kontrolu
Polisi’nin beni direkt olarak yönetmesi
İngiltere’ye geldiğimden bu yana biraz azaldı fakat hala arasıra programlı
frekanslar halinde psikotronik saldırılara maruz kalıyorum. Bu frekanslardan
birini “ enkötü güç ” diye adlandırdım.Bu, aniden bütün beynimi ve vücudumu
sarıp son derece rahatsız edici bir duygu veren, çok negatif ve hain bir
enerji. Bu normalde, dışarıda arkadaşlarımla eğlenirken, en iyi zamanımda
oluyor. Tecrübelerimden çıkardığım sonuca göre de MCP nin saldırmak için
seçtiği en iyi zaman. Bu olur olmaz hemen anlıyorum ki MCP nin saldırılarına
maruz kalıyorum. Bu durumda sakin kalıp bir yerde duruyorum, hissettiklerime reaksiyon
göstermiyorum, sonra geçiyor.
Telefonumun
sürekli olarak dinlendiğinden şüphem yok. Arkadaşlarım ya da ailemle yaptığım
konuşmalar Yeni Dünya Düzeni, Beyin Kontrol Polisi, “ Siyah ” helikopterler,
v.s. ile ilgili konulara dönmeye başlayinca, hatlarda sürekli cizirtilar
başliyor, bazen de tamamen kesiliyor. Bu da polisin bana gözdagi vermek için
yaptigi işe yaramaz çabalardan biri. Ayrica bana gelen mektupların da çoğu
kayboluyor. Bunun da bir tesadüf olmadığına inanıyorum.
Aynı dertten
muzdarip olanlar birbirini bulur misali, şu anda Yeni Dünya Düzeni programını
araştıranlardan bir sürü arkadaş edindim. Onların da telefonları dinleniyor ve
uzaktan mikrodalga frekans ataklarına maruz kalıyorlarmış. Yaptıkları
çalışmalardan ötürü birkaç tanesi direkt olarak ölümle tehdit edilmiş.
ABD ULUSAL
GÜVENLİK BİRİMLERİYLE KARŞILAŞMA
BEYİN KONTROL (
M.C.P. ) POLİSİNİN “ KÖTÜLERİ ”
Şu anda mümkün
oldugunca eskiye dönüp ilk olarak nasil MCP nin deneyi oldugumu anlamaya
çalişiyorum. Sanirim 15 yil kadar önce uzaktan kaydedildim ve üzerimde
deneylere başlandi. Avustralya’da yaşarken 1984 yılında çok geniş bir seyahate
çıkmıştım. Alice Springs’de Ayers Rock’u ziyaret ettim. Burası çölde oldukça
antik ve güçlü ( ! ) bir yer.
Ayers Rock’un yakınlarında
ABD Ulusal Güvenlik Birimleri’nce yönetilen Avustralya’nın Uzaktan Beyin
Kontrolu merkezi var, adı “ Pine Gap ” . Fakat ben o zaman ( herkes gibi ) çok
saf bir şekilde buranin sadece bir uydu iletişim merkezi oldugunu saniyordum.
Merak ederek, saf saf diş kapiya yaklaştim ve etrafa bir göz atmak için içeri
girip giremeyeceğimi sordum. Güvenlik görevlisi “ böyle bir soruyu sormaya
nasıl cesaret edersin? ” der gibi kaşlarini çatarak bana baktı. Cevap tabi ki HAYIR idi. Ben de
yoluma devam ettim. Şimdiki bilgilerim işiginda şu anda inaniyorum ki, çok
yüksek bir ihtimalle ben o anda kapıda iken uzaktan nöro-monitor yoluyla
kayda geçirildim. Son derece ilerlemiş Uzaktan Beyin Kontrolu bilgisayar
teknolojilerine bir kere kitlenince de artik ömür boyu onlarin “ network ”
lerindeyim, bu da bir ömür boyu Uzaktan Beyin Kontrolu kobayı olmamı
sağlamlaştırıyordu.
O zamandan beri
kayıtlara geçen bir gerçek; “ Pine Gap” in önünde protesto gösterisi yapan
barış faaliyetçileri mikrodalga radyosyonlar nedeniyle yanıklar, kan kanseri ve
çok hızlı ilerleyen kanser gibi değişik belirtilerle karşılaştılar.
Garip ama MCP’ye
“ minnettar ” olmam gereken bazı şeyler var. Bunlar gibi çok zeki(!)
insanların, beni Uzaktan Beyin Kontrolu deneyinde kullandıkları bilgisini telepatik
olarak bana sürekli göndermekle gösterdikleri küstahlıkları tersine benim için
son derece verimli oldu.
Eğer bunu
yapmamış olsalardı, böyle bir teknolojinin varlığından hiç haberim olmayacaktı.
Takip edildiğimi, polis ya da “ siyah ” helikopter tarafından taciz edildiğimi
farkettiğim her anı hayatım boyunca korku içinde geçirecektim. Her an zihinsel
ve duygusal olarak tamamen kontrol edilebilen bir “ robot ” haline
dönüştürülebileceğim gerçeğinin, ki, bunu geçmişte yaptılar, asla farkında
olmayacaktım.
Yıllar boyu
sürekli olarak korkutularak yaşadigim travmatik tecrübelerden, fiziksel ve
psikolojik olarak kötü davranılmasından, sonra da telepatik olarak polis
hiyerarşisinin Uzaktan Beyin Kontrolu deneyinde kullanıldığımı bana
söylemelerinden sonra hala bugünkü kadar güçlü olamazdım.
Beyin Kontrolu
Polisi, en büyük silahı olan bende korku yaratma amacının tam tersine bir
sonuca ulaştı.
Şu anda hayatim
boyunca oldugumdan daha güçlü ve daha hürüm.
Saygılarımla,
barış ve sevgiye doğru, George Farquhar
Şunu da
kaydedeyim: 43
yaşindayim, çok zinde ve saglikliyim ve çok uzun seneler yaşamak niyetindeyim.
Kaybolmak,
ölümcül bir kaza geçirmek, intihar etmek ya da migrodalga radyasyonun neden
olduğu hızlı ilerleyen bir kansere filan yakalanmak gibi bir niyetim hiç yok.
En Son Kişisel Rapor ( 17 Eylül 1999 )
Sonunda Yine Polis Takibinde
6 aydan beri
polis tarafından gizlice takip altında değildim.Tabii “ biz seni gözetliyoruz
senin de bunu bilmeni istiyoruz ” türünden, daha önce yaptıkları şekilde, belirgin
bir takip değildi.
17 Eylül Cuma
günü, gece saat 10 civarında bir arkadaşımla dışarı çıktım. Gittiğimiz yer,
sigara-içki içilmeyen, son derece rahat, dostça bir aile ortamıydı.
20 dk. Sonra 6 tane
gizli polis farkettim. Sudan çıkmış balık gibidirler, çoğu ya çok sinirli ve
huzursuz, ya da çok kurumlu ve kurnazdır.
Artık “ takipte ”
olduğumu anlayacak kadar tecrübem olmuştu ve o gece boyunca sürekli takip
edildigim çok kesindi.
Saat 12’de eve gitmek
üzere oradan ayrıldık. Binadan çıkarken aniden iki polis belirdi, biri
önümüzde, biri arkamızda, başka kimse yok çevrede. Bu bir tesadüf müydü?
Sanmıyorum.
Arkadaşimin evine
dogru yürüdük. Eve gelmeden önce bana dik dik bakan iki sivil polisin önünden
geçtik. Tam önlerinden geçerken,direkt olarak “ biliyorum biliyorum ” dedim.
Bununla demek istedim ki, kim olduklarını, oyunlarını, biliyorum, beni artık
korkutamayacaklar ve onları ifşa etmeme engel olamayacaklar.
Yol kenarında
biraz durduk. Birkaç dakika sonra, üzerinde iki mavi lambası olan ön ve yan
pencereleri karatılmış, yazısız beyaz bir polis kamyoneti 30 m. İlerde durdu.
Ön koltukta oyuran sivil polis bana dikkatlice bakıyordu. Beş dakika kadar
kaldilar, sonra gittiler.
18 Eylül
Öğlen 4.30 da
dönüşüm deposuna gittim. Arabadan inmemiştim ki birinin dikkatle bana baktığını
farkettim. Ben işimi yaparken 10 dk. Boyunca beni izledi. Sonra gri bir
kamyonete binip uzaklaşti.
Birkaç dakika
sonra, şehir merkezindeki şirkete gittim. Burasi depodan iki mil uzakta çok
sakin bir yerde.Saat 4.50 de şirketin bulundugu sokaktan aşagiya inerken ayni
adamin ayni kamyonetle yolun kenarina parketmiş olarak gördüm.
O anda gerçekten
kafam atmıştı!
Kamyonetin
yanından geçerken adam tekrar baktı. Arabamı durdurdum. O arada kamyonet
yavaşça ana yola doğru hareket etti. Hemen sürücü camına koşup resmini çekmek
istedim ama fotoğraf makinem sıkıştı. O anda yüzünde panik ifadesi vardı,
fotoğrafının çekilmesini önlemek için yüzünü koluyla sakladı.
Gitmek için
arabayı çalıştırdı. Durması için yan cama ve kamyonetin yan tarafına vurdum.
Durmadı.Ana yolda giderken, arkasından koşup dönemeçte yakalamak istedim ama
çok hızlıydı ve kayboldu. Hemen arabama bindim, etrafı aramaya başladım fakat
boşuna! Adam uzun boylu ve zayıf, siyah saçlı, soluk benizli, 45 yaşlarında
idi. Kamyonetin plakası E57 MTC idi.
--------------
15/19
Ayrıca ( onlara )
yakın zamanda her UK MP’ye ve tüm dünyada 500 kuruluşa birer rapor gönderdiğimi
ve madalyonun öbür yüzünde olup bitenlerle ilgili gerçeği herkese anlatan bir
web sitemin olduğunu söyledim. Yıllar boyu askeriye ve polisin takibi altında
olduğumu, mikrodalga tekniği ile radyasyona maruz kaldığımı anlattım. Kim
olduklarını ispatlamaları için kimliklerini isteyince vermeyi reddettiler ve
yürüyüp gittiler. Kendi hiyerarşilerinin onlara söylemediği bazı özel
gerçekleri de öğrenince çok şaşırmışlardı.
Peşimde
dolaşanlardan çogunun benim gerçekte kim oldugum hakkinda hiçbir bilgisi
olmadığını biliyorum. Kendilerini kontrol eden hiyerarşinin, onlara, benim bir
suçlu olduğumu, toplum için tehlike teşkil ettiğim, v.s. gibi pek çok yalan
uydurduğundan eminim. Halbuki ben sadece polise, askere ve yeni dünya düzeni
için seçkin hükümet yetkililerinin programlarına karşıyım. Bunlar bizlerde bir korku
ve ilgisizlik hali oluşturarak hepimizi tutsak alıp ancak statükolarını
koruyabilir ve yaşayabilirler.
4 Mart 2000 deki Echelon Protestosundan hemen
sonra eski bir istihbarat görevlisinden gelen, planlanmış bir “ kaza ” ile
ilgili mektup
8 Nisan 2000
George,
Menwith Hill’
deki NSA ( Ulusal Güvenlik Birimi )’da yapılan son gösteri ile ilgili bir bilgi
seni ilgilendirebilir.
Bu gösteri için
bir tür “ kaza ” görev olarak verilmiş.Kazanin hedefi ya NSA ya da NSA’ dan
birileri imiş. İnsanın kanını donduran taraf, duyduğuma göre, bütün
konuşmalarin kaydedildiği, eğer ben de seninle gösteriye gelseydim, “ bir taşla
iki kuş vurarak ” fırsatı değerlendirecekleri idi.
Başka bir
değişle, hedef BİZDİK!
Ayarlanması çok
kolay bir araba “ kaza”” sı, kendi deyimleriyle, iki “ boşbogaz ” ın ağzını
kapatacaktı, eğer işler umdukları gibi gitseydi. Şimdilik bu kadar, kendine iyi
bak, en iyi dileklerimle.
15/19
Temmuz 1997 den Haziran 1998’e kadar süren polis
takibi, tacizi ve davranış düzenlemesi ( manüpilasyon ) deneyine yönelik
Nöro-Elektromanyetik işkence ve saldirilarla ilgili bütün bilgileri istemek
amacıyla M15 / M16 ve ABD Ulusal Güvenlik Birimlerine gönderilen mektup
Baş ( şef )
Müdürler
M15/M16
Londra
24 Mayıs 2000
Değerli
Yöneticiler;
1998 Veri
Korunumu ( Koruması ) Kanununun 22. bölümüne göre, ABD Ulusal Güvenlik Birimleri
tarafından toplanmış benimle ilgili bilgileri içeren verilerin bütün
detaylarını, kanunun verdiği haklara göre, resmi olarak rica ediyorum.
Genel bir
araştirma istememe ragmen, özellikle şu konulardaki kayitlarinizda
yogunlaşmaniz gerekecek.
Hollanda,
Amsterdam’a geldiğim 9 Nisan’dan, 20 Haziran 1998’de ayrılışına kadar geçen
süre boyunca tutulan kayıtlar.
Takip edildiğim
süre boyunca çekilen bütün fotoğraf, video ve ses kayıtları delillerini rica
ediyorum. Bu delillerin hepsi kurumunuz ve kardeşlik birimleriniz beni, - güya
- “ öldürücü olmayan / sessiz ” diye sınııflandırdığınız silahlarını kullanarak
migrodalga / ELF frekanslarıyla, benim normal olan zihinsel, duygusal ve
davranış kalıplarımı bozup yeniden düzenlemek amacıyla radyasyona maruz
bıraktığınız sürece elde edildi.
Özellikle, 9
Nisan’ dan 13 Nisan 1998 akşamina kadar olan beş günlük süre boyunca üzerimde
denediginiz zihinsel, duygusal ve davraniş manipülasyonu için, yogun olarak
gönderdiginiz radyasyon saldirilarıyla ilgili tüm delilleri rica ediyorum.
Bana Konu Giriş
Formu gönderebilirsiniz. Bunun için gerekli bilgiye ihtiyaciniz varsa lütfen
sorularinizi bir mektupla gönderin.
Ayrıca bilgisayar
hard ve soft diskleri, internet, web, kaset, CD gibi bilgisayar dosyalarının
elektronik kayıtlarını, görüntü ve ses tanıma sistemlerini, bunların yanısıra
diğer kaydedilmiş ve / ya da oluşturulmuş verileri, mesela, otomatik veri
işleme konusunda olabilecek “ Görüntü İşleme Sistemi Belgesi ” nde bulunan verileri de rica ediyorum.
1998 kanunu
verilerin elden verilebileceğini söylüyor. Lütfen bunu cevabınızda göz önüne
alın.
İstediğim
verilerin sadece sizde ya da bağlı olduğunuz oluşumda olması gerekmez. Sizin ya
da o oluşumun bu kayıtların içeriğini ve verilerin nasıl kullanıldığını kontrol
etmeniz yeterli. Bu yüzden üçüncü bir grubun elindeki verilerin de kanuna göre
istenme hakkı var. Eğer istediğim veriler bu kanunun izin verdiği verilerse
onların bilgisayar çıktılarını bana vermek zorundasınız.
Kanun size,
istediğimi yerine getirmeniz için 40 gün süre tanıyor. Kanuni olarak bu mektubu
cevaplamaya ve aradığım bilgileri vermeye mecbursunuz.
verilerin
detaylarını bulmak zahmetinden kurtarmaz. Aksine bu hareket, elinizdeki
verileri bana vermemek amacıyla yapılırsa, bu suç teşkil edecektir.
Saygılarımla
George Ferguhar,
Project Freedom.
Baş Müdürler
ABD Ulusal
Güvenlik Birimi
Menwith Hill
Harrogate
Nort Yorks H63
2RF
24
Mayıs 2000
Değerli
Yöneticiler
1998 Veri
Korunumu Kanununun 22. bölümü uyarınca,
ABD Ulusal Güvenlik Birimi’nin elinde bulunan,benimle ilgili bilgilerden
kanunun izin verdiği bütün verileri resmi olarak rica ediyorum.
Genel bir araştirma istememe ragmen,
özellikle şu konulardaki kayitlarinizda yogunlaşmaniz gerekecek.
Hollanda, Amsterdam’a
geldiğim 9 Nisan’dan, 20 Haziran 1998’de ayrılışıma kadar geçen süre boyunca
tutulan kayıtlar.
Takip edildiğim
süre boyunca çekilen bütün fotoğraf, video ve ses kayıtları delillerini rica
ediyorum. Bu delillerin hepsi kurumunuz ve kardeşlik birimleriniz beni, - güya
- “ öldürücü olmayan / sessiz ” diye sınııflandırdığınız silahlarınızı
kullanarak migrodalga / ELF frekanslarıyla, benim normal olan zihinsel,
duygusal ve davranış kalıplarımı bozup yeniden düzenlemek amacıyla radyasyona
maruz bıraktığınız sürece elde edildi.
Özellikle, 9
Nisan’ dan 13 Nisan 1998 akşamina kadar olan beş günlük süre boyunca üzerimde
denediginiz zihinsel, duygusal ve davraniş manipülasyonu için, yogun olarak
gönderdiginiz radyasyon saldirilarıyla ilgili tüm delilleri rica ediyorum.
Bana Konu Giriş
Formu gönderebilirsiniz. Bunun için gerekli bilgiye ihtiyaciniz varsa lütfen
sorularinizi bir mektupla gönderin.
Ayrıca bilgisayar
hard ve soft diskleri, internet, web, kaset, CD gibi bilgisayar dosyalarının
elektronik kayıtlarını, görüntü ve ses tanıma sistemlerini, bunların yanısıra
diğer kaydedilmiş ve / ya da oluşturulmuş verileri, mesela, otomatik veri
işleme konusunda olabilecek “ Görüntü İşleme Sistemi Belgesi ” nde bulunan verileri de rica ediyorum.
1998 kanunu
verilerin elden verilebileceğini söylüyor. Lütfen bunu cevabımnızda göz önüne
alın.
İstediğim
verilerin sadece sizde ya da bağlı olduğunuz oluşumda olması gerekmez. Sizin ya
da o oluşumun bu kayıtların içeriğini ve verilerin nasıl kullanıldığını kontrol
etmeniz yeterli. Bu yüzden üçüncü bir grubun elindeki verilerin de kanuna göre
istenme hakkı var. Eğer istediğim veriler bu kanunun izin verdiği verilerse
onların bilgisayar çıktılarını bana vermek zorundasınız.
Kanun size,
istediğimi yerine getirmeniz için 40 gün süre tanıyor. Kanuni olarak bu mektubu
cevaplamaya ve aradığım bilgileri vermeye mecbursunuz.
Bu mektubu
aldıktan sonra elinizdeki verilerde silinti yapar ya da bozarsanız bu sizi,
bana silinmiş ve bozulmuş verilerin detaylarını bulmak zahmetinden kurtarmaz.
Aksine bu hareket, elinizdeki verileri bana vermemek amacıyla yapılırsa, bu suç
teşkil edecektir.
Saygılarımla
George Ferguhar,
Project Freedom.
Project Freedom
yukarıdaki mektuplara cevap bekliyor.
Project Freedom
George Farguhar Tutuklandı
25 Haziran 2000
Glastonburg Festivalinde
Bu olayın tam
olarak hikayesi, tutuklanışım sırasında polisin uyguladığı şiddetin doktor
raporundaki detayları ve zihinsel sağlık durumumla ilgili psikiyatri raporları
yakın zamanda bu sayfada verilecek.
Bu hikaye ayrıca
“ küçük çocuklara uyuşturucu satarak ” “ işlerini yapan ” Güvenlik
Servislerine, ayrıca bu potansiyel çocuk katilleriyle direkt olarak işbirligi
yapan Yeovil Metropolitan Polis
Hiyerarşisine karşi kanuni işlemleri de içerecektir.
Daha fazla bilgi
için bu sayfayı hemen ziyaret edin!
YAŞASIN DOĞRULUK VE ÖZGÜRLÜK!