Balık Adam

SCUBA:
Scuba teriminin açılımı 'Self Contained Breathing Apparatus' tur. Bunun Türkçe'si bağımsız sualtı solunum cihazıdır. Bu da dalgıcın hava kaynağını yanında taşımasına imkan veren dalış şeklini tanımlamak için kullanılır. 19. yy başlarında Charles Conder adlı Amerikalı bir mühendis vücuduna sardığı bakır borularla hava depolayarak ilk denemeleri yapmıştır. İlk cihazlardan biri de Rauquayrol ve Denayrouze tarafından bulunan Aerophore'dır. 1918 yılında Japon Ohgusi hava kaynağından gelen hortumdaki havanın akışını dişleri ile kontrol ederek dalışlar gerçekleştirmiştir. 1933 yılında Le Prieur dalgıcın göğsüne bağlı hava tankının vanasını açıp kapatarak hava akışını kontrol eden bir cihaz gerçekleştirmiştir. 1943 yılında biri deniz subayı, diğeri de mühendis olan iki Fransız, Alman işgalindeki küçük bir kasabada zor şartlar altında ekipman çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu iki kişi Yves Jacques Cousteau ve Emile Cognan'dır. Bunlar çalışmaları sonucu bu gün kullanmış olduğumuz açık devre SCUBA sistemini geliştirdiler.

MALZEME BİLGİSİ

ABC MALZEMESİNİN SEÇİMİ,UYGUNLUĞU,KULLANIMI: Nefes tutularak yapılan dalışlarda kullanılması gereken temel malzeme;Maske,Snorkel ve Paletir. Bu donanıma ABC denir.

MASKE: Sualtında cisimleri net bir şekilde görebilmek için kullanılır. Sıvı ortamla çıplak gözün teması halinde ışığın kırılma açısı değişeceğinden,hava ortamında görmeye uygun olan gözlerimiz,suyun daha yoğun ortamında net bir görüş sağlayamaz. Bu nedenle maskeler su ile gözümüz arasında bir hava boşluğu yaratarak görmemizi sağlarlar.

BİR MASKEDE ARANACAK ÖZELLİKLER:
1-Burnu içine alacak şekilde olmalıdır.
2-Maskenin camı ısıl işlemden geçmiş ve basınca dayanıklı olmalıdır.(Tempered Glass)
3-Yüz yapısına uygun olmalıdır.
4-Gözleri bozuk olanlar için numaralı cam takabilme özelliğinde olmalıdır.

MUHTELİF MASKE ÇEŞİTLERİ:
1-Tek camlı kauçuk,
2-Üç camlı silikon,
3-Tek camlı silikon,
4-Çift camlı numaralı cam takılabilir silikon.

SNORKEL:Bir dalıcının kafasını suyun üzerinde tutarak uzun mesafeler yüzmesi oldukça yorucudur.Bu nedenle dalıcının kafasını sudan çıkarmadan hava almasını sağlayan borulara SNORKEL  denir.

ARANILAN ÖZELLİKLER:
1-30-45 cm. boyunda ve 2-2.5 cm. çapında olmalıdır.
2-Snorkel borusunda çap değişikliğine neden olan ekler olmamalıdır.
3-Snorkel Mapsı ağıza iyi oturmalıdır.
4-Maskeye bağlantı parçası olmalıdır.

PALET:Dalıcının su içindeki hareketini sağlayan en önemli araçtır. Paletler yorulmadan uzun mesafeler yüzmemizi sağlar. Palet,ayağa oturan bir kısım ve pala denilen bir uzantısı olan kısımdan oluşmaktadır. Paletler temel olarak ikiye ayrılır.
1-Açık Paletler          
2-kapalı paletler
Açık paletler patik giyilebilmesi açısından vücut ısısını koruyacağı için SCUBA dalışları için idealdir.

Paletler ayrıca Kullanım amacına göre üçe ayrılır.

1-Düz yüzlü
2-Kanallı               
3-Off-set

Düz yüzlü paletler başlangıç aşamasında SCUBA ve serbest dalışlar için idealdir. Deneyim arttıkça hız ve manevra gereksinimine cevap veremeyeceğinden kanallı paletlere yönelmek ihtiyacı doğar. Off-set paletler uzun ve geniş palalı olup Apnea denilen nefesli dalışlarda kullanılır ve yüksek hız sağlar. Ancak SCUBA dalışlarında hareket serbestliğini sınırlayacağı için pek tercih edilmezler. Kramplara neden olabilirler.

PALET ÇEŞİTLERİ:
A-Termoplastik düz yüzeyli açık. 
B-Termoplastik düz yüzeyli kapalı. 
C-termoplastik off-set kapalı. 
D-termoplastik kanallı kapalı. 
E-Karbofleks kanallı açık. 
F-kauçuk düz yüzeyli kapalı. 
G-Termoplastik kauçuk off-set açık. 
H-Termoplastik kauçuk off-set kapalı.

DALIŞ GİYSİLERİ (ELBİSE): Su,vücut ısısını havadan 25 kat daha hızlı emer. Bu nedenden başlangıçta su ılık bile olsa dalış giysisi kullanmak zorundayız. Neopren adlı kumaştan yapılan dalış elbiseleri vucut ısısını koruduğu gibi ayrıca  bize artı bir yüzerlilik sağlar. Üç tip elbise vardır.

a-Islak elbiseler.
b-Yarı kuru elbiseler.
c-Kuru elbiseler.

Bunlar da 3,5 ve 7 mm. kalınlığındadırlar. Bahçevan(tulum) ve ceket olmak üzere iki parçadan ibarettir. Ceket kısmında başlık mevcuttur. Sıcak sularda veya yaz aylarında kullanılan 3 mm. shorty modelleri de bulunmaktadır. 

TÜPLER:SCUBA dalıcısının sualtındaki hava kaynağıdır. Çelik ve Alüminyum olmak üzere iki tipte imal edilirler. 7-10-12-15-18 litre hacmindedirler. Tüp hakkındaki bilgiler üretici firma tarafından tüpün boyun bölgesine gömme harflerle yazılmıştır. Buna tüpün künyesi denir.

TÜP VANALARI: Dalış tüplerinde genellikle iki vana vardır. Küresel vanalar ve çapraz geçişli vanalar. Çapraz geçişli vanalar yaygın olarak kullanılmaktadır. Her iki tip vanada yüksek basınç altında çalışacak şekilde üretilir. Çok küçük bir güç harcanarak hava akışı açılıp kapatılır. Vanalar tüplerin en hassas bölümüdür. Taşıma ve saklama şartlarında çok dikkat edilmelidir. Vanalara Regülatörün birinci kademelerinin bağlandığı kısımlar DIN (Alman) veya ITN standartlarında üretilirler ve sızdırmazlık sağlamak için çıkış kısmında ORİNG bulunur.

REGÜLATÖRLER:Tüpte bulunan yüksek basınçlı havayı mutlak (ortam ) basıncına düşürerek dalıcıya verir. Minimum direnç göstermelidir. Bu nedenle regülatörler dış ortamdaki basınç değişikliklerine duyarlı olarak imal edilirler. Ayrıca değişik miktardaki hava ihtiyacını karşılıya bilmektedirler. Çünkü su altında güç harcayan dalıcının sakin bir dalıcıya oranla daha çok fazla havaya ihtiyacı olacaktır. Dalıcı solurken güç sarf etmemelidir. Yani nefes alıp verirken yorulmamalı,regülatör  İsteğe bağı bir vana gibi çalışmalı sadece nefes alındığı zaman hava vermelidir. Her dalıştan sonra toz kapağının kapalı olmasına dikkat ederek tatlı su ile tıkamalı ve havadar gölge bir yerde kurumaya bırakılmalıdır. Her sene periyodik olarak yetkili bir serviste bakımı yapılmalıdır.

REGÜLATÖRÜN SERBEST AKIŞA GEÇMESİ: Kolay nefes almayı sağlayan bu özellikler bazen serbest akışa yol açabilir. Serbest akış regülatörün sürekli hava vermesi demektir. Biraz gürültülü olmakla beraber tehlikesi yoktur. Serbest akış genellikle Regülatörün ikinci kademesinde görülür. Yapılacak işlem, İkinci kademenin içine hava üflemek,ters çevirmek veya eksoz çıkışını kapamaktır. Bu sayede ikinci kademedeki ytakılan yaylı valf eski haline dönerek hava akışını düzenli hale getirecektir.

Birinci kademenin serbest akışa geçmesi biraz daha ciddi bir durum olup,bakımsızlıktan ve donmadan kaynaklanır. Böyle bir durumda satha çıkmak en doğru harekettir. Serbest akışa geçen regülatörden hava solunabilir ancak dikkat edilmesi gereken nokta fazla havanın rahatça çıkabilmesi için dalıcı ağzını kapatmamalıdır.

GEYÇLER: Dijital ve analog tipleri mevcuttur. Derinlik ve hava miktarının gösteren ikili geyçler en çok kullanılan modelidir. Ayrıca pusulalı olan üçlü tipleride mevcuttur.

a- Hava Geyçi: Tüpün içindeki hava basıncını gösterir. Tüpteki hava rezerv (50    bar) gösterdiği zaman lidere bildirip birlikte çıkışa geçmelidir.  
b- Derinlik geyçi: Dalış esnasında yaptığımız derinliği ve yapılan maksimum derinliği gösterir.
c- Pusula: Su altında yön bulmamıza yarar.

DALIŞ BİLGİSAYARLARI: Derinlik geyci ,saat ve dekomprasyon tablosunun görevlerini yapar. Bileğe takılan saat tipleri ve konsollu tipleri mevcuttur.

B.C.D (DENGE YELEĞİ):Sualtında ağırlık eşitlememize ve uygun sephiye(yüzerlilik) elde etmemize,gerektiği hallerde yüzeyde kalmamıza yarayan bir dengeleyicidir. Suda her türlü hava ve görüş şartlarında görülme ve izleme olanağı sağlayan fosforlu ve frapan renkler tercih edilmelidir. Tüpün monte edilebilmesi için bir sırtlık ve kayış sistemi mevcut olmalıdır. Vücut yapımıza uygun olmalıdır. İnfilatör sisteminde doldurma ve boşaltma butonları sağlıklı çalışmalıdır. Her dalıştan sonra tatlı su ile yıkayarak gölge bir yerde hafif şişirerek kurumaya bırakılmalıdır. Her sene yetkili bir servise bakımı yaptırılmalıdır.

AĞIRLIK KEMERİ VE AĞIRLIKLAR: Genellikle suya dayanıklı özel bir kumaştan yapılırlar. Plastik ve metal tokalı olanları mevcuttur. BCD yeleğine monte edilmiş olan tipleri de mevcuttur. Dalış elbisesinin sağlamış olduğu artı yüzerlikten dolayı suya batmamızı sağlarlar. Ağırlık kemeri tokası  forası kolay  olmalı ve solumuzda kalacak şekilde bağlanmalıdır. Kemer belimize uzun olsa dahi herhangi bir şekilde bir yere sıkıştırılmamalı ve düğümlenmemelidir. Ağırlık kemerine takılacak olan ağırlık miktarını iyi ayarlamalıyız. Bunun için en pratik yöntem;B.C deki tüm havayı boşalttıktan sonra,nefes aldığınızda su maske hizasında kalmalı,verdiğiniz zaman ise batacak kadar ağırlık takmaktır.

DALIŞ KAYIT DEFTERİ:Kurs bitiminde alacağınız sertifika sizin Balıkadam olduğunuzun kanıtıdır. Ancak ne kadar dalış yaptığınız,bu dalışların derinlik ve süresi bir dalış kayıt defterine yazılmalıdır. Böylece dalış tecrübeniz,tedavi gerektirecek dalışlarınızda tedavi biçimi bu defter sayesinde değerlenecektir. Her dalıştan sonra dalışlarınızı çıkış harf gurubunuzla birlikte dalış kayıt defterinize işlemeyi ve Dalış Amirinize imzalatmayı alışkanlık haline getirmelisiniz.

DALIŞ BAYRAĞI:Genellikle dalış için güzel olan bölgeler, tekneler ve balıkçılar için de güzel olan bölgelerdir. Sualtındayken tekne kaptanlarının sizi görmesi imkansızdır. Bundan dolayı emniyet için dalış yaptığınız bölgeye işaret koymalısınız. Bunlar dalış bayrakları ve dalış şamandıralardır(üzeri dalış bayraklı). Dalış bayrağı dikdörtgen kırmızı zemin üzerine diyagonal  beyaz bantlı veya çift kuyruklu mavi beyaz flama şeklindedir. Uluslar arası bayrak kodu A (alfa) olan bu bayrak,aşağıda dalıcı var uzaktan geçiniz anlamına gelir. Tekne dalışlarında bayrak radyo anteni veya direğe monte edilir. Kıyıdan veya tekneden uzak olan dalışlarda ise dalış şamandırası kullanılır. Yasalara göre dalıcı bayraktan 15 mt. Uzaklaşabilir. Seyir halindeki tekneler ise 30 ila 60 mt. uzaktan geçmelidir. Dalış bayrağı sadece dalıcılar sudayken kullanılır. Dalış bittiği zaman yerinden alınır.

DALIŞ EMNİYET KURALLARI:

Grup lideri en az 3 yıldız dalıcıdır. Tecrübeli 2 yıldızlar lidere asistanlık yaparlar.

BİLGİ KAYNAKLARININ PLANLAMASI:

*Sahil kılavuzluk yayınları.
*Haberleşme kayıtları.
*Akıntı tabloları.
*Hidrografik yayınlar.
*Seyir haritaları.
*Gel-Git kayıtları.
*Görsel kerterizler.
*Meteorolojik raporlar.

TÜM DALIŞ OPERASYONLARI İÇİN BİLGİLER:

*Satıh koşulları.
*Sualtı koşulları.
*Olanaklar.

DALIŞ PLANLAMASI:

*Amacın belirlenmesi.
*Bilgilerin toparlanıp analiz edilmesi.
*Dalış guruplarının uygun seçimi ve teşkili.
*Dalış tekniklerinin plana göre seçimi.
*Son hazırlıklar ve emniyet tedbirlerinin kontrolü.
*Dalış araçlarının hazırlanması.
*Acil durum planlaması.

DALIŞ EMNİYET KONTROL LİSTESİ:

*İlk yardım seti.
*Oksijen seti.
*Kurtarma halatı.
*Dalış işaret,bayrak ve şamandıraları.
*3 metrede yedek regülatör bağlı deko tüpü.(Tekne dalışında ipe bağlı olarak sallanacak)
*3 metrede yedek ağırlık.(Tekne dalışında ipe bağlı olarak sallanacak)
*Hazır dolu yedek tüp.
*Dalış amiri.(En yüksek broveli)
*Dalış liderleri belirlenmesi.
*Asistan dalıcıların belirlenmesi.
* Hazır dalıcı.
*Dalış doktoru.
*Kayıt tutucu.(Nitelikli bir dalıcı)
*Dalış malzeme listesi.
*Fiziki yetenek ve tecrübelerine göre dalıcı listesi.
*Dalıcı olmayanların listesi.
*Görev programı.
*Kayıp dalıcı planlaması.

DALIŞ SONU RAPORU,GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME.

DALICININ DALIŞA HAZIRLANMASI:

1-MALZEME KUŞANMA SIRASI:

*Bahçıvan tulum.
*Yelek-ceket.
*Patik.
*Bıçak.
*Eldiven.
*Dalış bilgisayarı/saat.
*Maske/snorkel.
*Ağırlık kemeri.
*SCUBA ekipmanı.
*Palet.

2-DALIŞ ÖNCESİ DİKKAT EDİLECEK KONULAR:

*Dalıştan  12 saat öncesinden itibaren uykunuzu iyi alın,asla içki içmeyin,ilaç kullanmayın,efor sarf edici hareketlerden kaçının.
*Kendinizi formsuz hissediyorsanız dalış yapmayın.
*Dalış öncesi hafif yemek yiyin ve gazlı içecek ve yiyeceklerden kaçının.
*Malzemenizi dikkatle gözden geçirin. Daima bakımlı ve tam malzeme ile dalın. Tanımadığınız yada eğitimini almadığınız malzemelerle dalış yapmayın.
*Palet,maske,snorkel ve bıçak kayışlarınızı kontrol edin ve eskimişse değiştirin.
*Tüpünüzdeki hava miktarını kontrol edip dalış liderinize bildirin. Daima dolu tüp ile dalış yapın.
*Regülatörü kontrol edin. Birkaç kez nefes alıp verin. Rahat nefes alıp vermelisiniz. Regülatörde kaçak varsa değiştirin.
*Tüp O ringinizi kontrol edin. Kaçak varsa değiştirin.
*B.C nizi kontrol edin. Muhtemel bir valf kaçağına dikkat edin.
*Regülatörünüzün su yapıp yapmadığını kontrol edin. Ekipmanlarınızı çaparız olmayacak şekilde düzeltin.
*Ağırlık kemerinizin tokası öne gelmeli ve kolayca fora edilebilmelidir. Kemer fazlalığını asla bir yerlere sıkıştırmayın.
*Dalış arkadaşınızla malzeme kontrollerinizi yapın.

3-DALIŞ ESNASINDA UYGULANACAK KURALLAR:

*Dalışa dalış liderinin komutu ile girin. Liderden önce asla suya girmeyin.
*Her zaman Body sistemini uygulayın. Body nizden bir kol mesafesi uzaklaşmayın Asla yalnız dalmayın.
*İniş sırasında kulaklarınızı eşitleyin. Maskenizin içine zaman zaman burnunuzdan hava üfleyin.
*İniş hızınız 25mt/dk. yı geçmesin.
*Dalış liderinizi takip edin. Asla liderin 1 mt altına dahi düşmeyin ve gurubu terk etmeyin.
*Bir sorun esnasında asistanınıza ve liderinize haber verin. Asla yalnız çıkış yapmayın.
*Rezerve geldiğinizde (50 bar) lidere haber verin. (50 bar da dalış biter)
*Dalışta liderinizin veya tecrübeli dalış eşinizin kara tarafından yüzün.
*Dalışta hiçbir zaman efor sarf etmeyin. Yorulduğunuz zaman lidere haber verin ve onun kontrolünde durup dinlenin.
*Dinlenirken yavaş ve düzenli derin hava soluyun.
*Eğer gurubunuzu kaybederseniz  etrafınıza bakıp 1 dk sonra kontrollü bir şekilde 10 mt/ dk. hızıyla satıha çıkın.
*Sportif dalış limiti olan 30 mt. yi geçen derin dalışlar yapmayın.(Bu 1 yıldız dalıcı için 18 mt dir)
 *Derin ve uzun süreli  dalışlardan kaçının.
*Sualtında asla nefes tutmayın.
*Dekomprasyonlu dalışlar asla yapmayın.
 

4-ÇIKIŞ SIRASINDA UYGULANACAK KURALLAR:

*Dalış liderinin dalış bitti komutunu almadan çıkışa geçmeyin. Liderinizden hızlı ve önce çıkmayın.
*Çıkışa geçmeden önce B.C nizi boşaltın.
*Çıkış esnasında normal soluyun. Asla nefes tutmayın.
*Çıkış hızınız 10mt/dk olmalıdır. Satha varmadan son 3 metrede bir kol  yukarda,surat satha dönük,kendi etrafınızda 360 derece dönerek çıkış yapın.

5-DALIŞTAN SONRAKİ DAVRANIŞ VE HAREKETLER:

*Dalıştan sonra temiz havalı yerde dinlenin.
*Bol su ve bir aspirin için.
*Dalış sonrası efor sarf ettirici hareketlerden kaçının.
*Mükerrer dalış yapacaksanız fazla güneşte kalmayın. Vücudunuz su kaybeder.
*Mükerrer dalış yapacaksanız,tabloya uyun ve ilk dalışınızdan daha derine dalmayın.
*Dalış tablonuza dikkat edin ve uçak yolculuğu yapacaksanız tablonuza uyun.
*Dalışa hazırlanan yada sudan çıkan arkadaşlarınızı engelleyecek yerlerde durmayın.
*Sudan çıkan arkadaşlarınıza ihtiyaç varsa yardım edin.
*Başka dalış yapmayacaksanız, malzeme ve ekipmanlarınızı toplayıp temizliğini yapın.
*Malzeme ve ekipmanlarınızı güneşte kurutmayın. Gölge ve kuru yerleri tercih edin.

SUALTI PROBLEMLERİ :

Stres sualtında karşılaşılabilecek problemlerden biridir. Stres fiziksel ve kimyasal hissi faktördür. Vücutta  gerilimi arttırır. Stres fizyolojik ve psikolojik olarak ikiye ayrılır. Fizyolojik stres deniz tutması, hipotermi, yorgunluk belirtileri ile sonuçlanır. Psikolojik stres ise kendini yeterli bulmama, korku, utanma, heyecan ve panik şeklinde sonuçlanır. Dalışta psikolojik stres nedenlerinde narkoz özel önem taşır. Narkoz yalnız fiziksel olarak etkilediği gibi negatif tepkiler  yaratır. Bunlar genellikle kaybetme,  kaybolma korkusu olarak ortaya çıkar. Kontrol edilemeyen stres sonucunu  gösterir. Ve gerilim arttırarak kişiyi paniğe sürükler.

FİZYOLOJİK STRES : Stres halinde insan bünyesinde fiziksel olanlar cereyan eder. Örnek olarak adrenalin denen hormon vücuda dağılır. Bu hormon kalp atışının hızlanmasına sebep olur. Kan damarları uyarır ve vücudun acil durumlarda kendisini koruması gereken sistemi harekete geçirir. Örnek olarak nefes almanın hızlanması bu solunum efektif olamayan bir tarz olduğundan O2 ihtiyacı arttığı durumda kandaki CO2 miktarı çoğalır. Dalgıç adeta nefes alamaz hale gelir. Panik durumu ortaya çıkar.

STRESİN KONTROL ALTINA ALINMASI :  

Yapılacak üç olay vardır; DUR, DÜŞÜN ve HAREKETE GEÇ şeklindedir. Önce hareket yavaşlatılır, nefesin normal hale gelmesi sağlanır. Emniyetli bir şekilde dalış terk edilir. Belli bir dereceye kadar stres hemen hemen her dalışta mevcuttur. Yetişmiş dalıcının vazifesi bu aktivitelerde yer alan kişilerin stres ve ilişkilerinin tehlikeli bir duruma dönüşmeden önlemek ve stres belirtilerini önceden tanımaktır. Önlem,dalış öncesi dalışı iptal etmek,  sualtında ise satıha çıkışı sağlamaktır.

BASINCIN VÜCUT BOŞLUKLARI ÜZERİNE ETKİLERİ VE BASINÇ DEĞİŞİMİ:İnsan vücudu büyük oranda su ile kaplıdır. Bu nedenle dalış sırasında ortaya çıkan BASINÇ-HACİM ilişkisinden etkilenmez. Ancak; BOYLE-MARIOTTE  kanununun vücudumuzda etkileyeceği gaz boşlukları bulunmaktadır. Dalış bu boşluklar sıkışmaya,çıkıştada genleşmeye eğilim gösterirler.

VÜCUTTAKİ HAVA BOŞLUKLARI:

*Orta kulak boşlukları.
*Sinüs boşlukları.
*Üst solunum sistemindeki boşluklar:Gırtlak,nefes borusu,burun delikleri.
*Akciğerler.
*Mide ve bağırsaklar.
*Maske.
*Elbise.
*Diş.
Serbest (nefesli) dalıcıda hava boşluğu sıkışmasından en çok etkilenen organlar;Kulaklar,Sinüsler ve Akciğerlerdir.

KULAKLAR: Üç ana bölüme ayrılırlar.

1-Dış kulak ve boşluğu.
2-Orta kulak boşluğu ve Östaki borusu.
3-İç kulak. İşitme ve denge kuyularını kapsar.
 

Kulak zarı,dış kulağı orta kulak boşluğundan ayırır. Orta kulak ise buruna ve geniz boşluğuna,dar bir hava yolu ol Eustachi   borusuna bağlanır. Dalış yaparken basınç altında kulak zarlarımız orta kulağa baskı yapar ve basınç arttıkça bu baskı da artar ve acı verir. Biz böyle bir durumda Eustachi borusundan orta kulağa hava üfleyerek kulak zarlarımızı eski durumuna getiririz ki buna KULAK ( Eustachi) EŞİTLEMESİ diyoruz.

KULAK EŞİTLEME TEKNİKLERİ:

VALSALVA MANEVRASI: Ağız ve burun kapalı iken dışa nefes vermeye çalışmak. Bu durumda dışarı çıkamayan hava Eustachi borusu yoluyla orta kulağa gidecektir. Eksik orta kulak basıncını tamamlamak için kullanılır.

FRENZEL MANEVRASI: Ağız ve burun kapalı iken ağız tabanındaki adaleleri kasarak genizdeki havayı Eustachi borusuyla orta kulağa yollamak. Eksik orta kulak basıncını tamamlamak için kullanılır.

EDMONS TEKNİĞİ: Valsalva yada Frenzel manevralarını yaparken alt çeneyi öne doğru çıkartmak manevranın etkisini arttırır.

TOYNBEE MANEVRASI: Ağız ve burun kapalıyken yutkunmak orta kulak basıncını artırır.

Dalgıçlar genellikle Valsalva manevrasını kullanırlar. Ancak bu,aşırı zorlamalı bir tekniktir. Kulak zarı ve iç kulakta yırtılmalara yol açabilir. Ancak yeni dalıcılar tarafından öğrenilmesi ve uygulanması daha kolaydır.  
Yükselme sırasında meydana gelebilecek problemlerde (ters sıkışma) daha çok Toynbe manevrası yararlı olacaktır.
 

SİNÜS BOŞLUKLARI: Kafa kemiklerinde bulunan sinüs boşlukları normalde burun kanalına bağlı birer hava keseleridir. Buraları eşitlemek için dalıcının bir şey yapmasına gerek yoktur. Buralara hava kendiliğinden girer çıkar. Ancak sinüzit ve nezle gibi durumlarda dalış yapılınca yüzde ve alında ağrı hissedilir. Dolayısıyla bu tür durumlarda dalış yapılmamalıdır.

TEMEL DALIŞ FİZİĞİ:

SUALTINDA SES: Hava ortamında yayılan sesin normal sıcaklıktaki hızı 350m/dk dır. Bu ortamda yayılan ses iki kulağımıza ayrı zamanlarda ulaşır. Beynimiz bu arada geçen süreyi algılayarak sesin geliş yönünü bulabilmektedir. Sualtında ses havadakinden 4 kat daha hızlı hareket ettiğinden iki kulak arasındaki ses erişim süresini algılamak çok güçtür. Bu nedenle sualtındaki ses sanki aynı anda her yönden geliyormuş gibi algılanır. Seslerin kaynağını ve yönünü algılamak güçleşir.

SUALTINDA IŞIK: Işık su tarafından hem soğurulur,hem dağıtılır. Gün ışığında bulunan renklerin her biri farklı derinliklerde soğurulacağından,derinlik arttıkça sualtında ışık azalır. İlk 10 metrede kırmızı ve Turuncu renkler soğurulur. 20 metrede Sarı ve Yeşil renkler solar. 20 metreden sonra Mavi ve Gri renkler hakimdir. Sualtındaki nesnelerin doğal renklerini yapay ışık kaynağıyla (fener) görebiliriz. Örneğin 15 metrede vücudumuzdaki herhangi bir kanamada kanı yeşil renk olarak görürüz. Ama bir fener tutunca kan kendi rengi olan kırmızı olarak görülür
Öte yandan sualtında gözlerimiz cisimleri odaklayamaz. Uygun optik ortam maske olarak sağlanır. Ancak ışığın su ortamından,maskenin içindeki hava ortamına geçerken kırılmasından ötürü cisimler su altında %33 oranında büyük,%25 oranında yakın görünürler.

SU ALTINDA ISI: Deniz ve iç sulardaki ani değişiklikler gösterir. 1-2 metreye kadar mesafeler arasındaki sıcaklık farkı kimi zaman 10 dereceyi bulabilmektedir. Bu ani değişiklik sınırına kristal tabaka (thermoclean) adı verilir.
Su havaya göre ısıyı 25 kat daha fazla iletir. Bunun doğal sonucu olarak Su altında daha güçlü bir yalıtım gerekir. 30 derecenin altında yapılacak dalışlarda mutlaka ısı yalıtımını sağlayacak elbiseler giyilmelidir.

TEMEL FİZYOLOJİ:
YAŞAM DESTEK SİSTEMİ,SOLUNUM VE DOLAŞIM SİSTEMLERİ VE METEBOLİZMA :

İnsan vücudu oldukça karmaşık bir yapıdadır. Yüzlerce doku ve milyonlarca hücreden meydana gelmiştir. Bir hücrenin hem yaşamını sürdürmek hem de türünün devamlılığını sağlamak için belirli işlevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Bunlar;beslenme,besinlerden enerji sağlamak için solunum,dolaşım ve boşaltım,zararlı canlılardan korunmak için savunma ve üretimdir.  Kendi başına yeterli olan hücreler bir araya gelerek organizmayı oluştururlar. Bu şekilde canlı türleri oluşurlar. Böylece düşünebilen,uygarlıklar oluşturan ve kendi yaşamının dışında örneğin sualtında yaşayabilen bir canlı türü var olabilir. Ancak,ne kadar mükemmel hale gelirse gelsin insan organizması da tek bir basit hücre gibi yaşamının temel işlevlerini yerine getirmek zorundadır. Enerji sağlayabilmek için beslenme besinleri yakmak için solunum dokular arası ilişkiyi sağlamak için dolaşım ,atık maddeleri uzaklaştırabilmek için boşaltım,kendini diğer canlılardan ve dış dünyadan koruyabilmek için savunma ve türünün  devamlılığını sağlamak için üreme basit bir hücre için olduğu kadar insan organizması içinde yaşamının temelidir.

İnsan vücudunda her bir işlev için bazı hücreler özelleştirilmiş böylece farklı işlevlere sahip dokular ve organlar ortaya çıkmıştır. Bu organlar işlevlerini yerine getirebilmek için bir araya gelerek sistemlerini oluşturmuşlardır. Bu kadar farklılaşmış bir organizmada  her bir hücre, hem kendi başına yaşar ve görevini yerine getirirken,bir yandan da diğer hücrelerin çalışmasına bağımlıdır. Bu sistemlerin herhangi birinde bir bozukluk, kısa veya uzun bir dönemde canlının yaşamını tehlikeye sokar. Özellikle dolaşım ve solunum sistemlerinin bu açıdan özel bir önemi vardır. İnsan yaşamı bu sistemlerdeki bir aksaklığa dakikalarla ifade edebilecek bir zaman diliminde yanıt verir.

SOLUNUM SİSTEMİ:Bu sistem dış dünyaya ağız ve burun yoluyla açılır. Ağız ve burun boşlukları genizde birleşerek TREKEA adı verilen soluk borusunu oluşturur. Soluk borusunun  başlangıcında yer alan LARENKS isimli kıkırdak yapı,bir yandan gerektiğinde bu boruyu kapalı tutmaya yararken , diğer yandan da konuşmamız için gerekli sesleri çıkartma işlevi taşır. Soluk borusu göğüs boşluğunda sağ ve sol akciğerlere gidecek ana Bronşlara  ayrılır. Ana bronşlar bir ağaç gibi dallanarak Alveollere ulaşır.Alveoller soluma işleminin yapıldığı küçük keseciklerdir. Böylece ağız ve burundan alınan bir soluk bu yollardan geçerek alveollere ulaşır. Akciğerlerin süngersi olan yapısı, soluk ile alınan havanın mümkün olan en geniş yüzeyde alveollerle  kan damarlarını karşılaştırır. Her bir alveolü açıp birleştirmek mümkün olsaydı insan akciğerlerinin yüzeyi, yaklaşık bir futbol sahasının yarısını kaplardı. Bu olağanüstü yapı sayesinde bir solukta alınan yarım litre hava bu kadar geniş bir yüzeye yayılabilmektedir.

DOLAŞIM SİSTEMİ:Dolaşım sisteminin ana organı, bir pompa gibi çalışan kalptir. Dört boşluktan meydana gelmiştir. Sağ bölgede sağ kulakçık ve karıncık ,sol bölgede sol kulakçık ve karıncık yer alır. Kalpten pompalanan kan atar damarlar aracılığıyla dokularda bulunan kılcal damarlara ulaşır. Bu sayede her hücreye ulaşan kan, kalbe toplar damar aracılığıyla döner. Dolaşımın amacı akciğerlerden alınan oksijeni dokulara taşımak, dokularda oluşan karbondioksiti akciğer yoluyla dışarı atmaktadır. Dolaşım ikiye ayrılır:
          
a-Büyük dolaşım

          
b-Küçük dolaşım

BÜYÜK DOLAŞIM: Akciğerlerden oksijen olarak sol kulakçığa gelen temiz kan buradan sol karıncığa geçer. Kalbin kasılmasıyla birlikte ana atardamar aracılığıyla dokulara yollanır ve kılcal damarlarla hücrelere taşınır. Oksijen dokularda bırakılarak yerine karbondioksit alınır. Böylece kirli kan olarak adlandırılan kan,toplardamar yardımıyla kalbin sağ kulakçığına gelir. Buna büyük dolaşım denir.

KÜÇÜK DOLAŞIM: Büyük dolaşımın sonunda dokulardan sağ kulakçığa gelen kirli kan,buradan sağ karıncığa geçer. Kalbin kasılması sırasında bu kan,Akciğer toplar damarı aracılığıyla Akciğer kılcal damarlarına taşınır.  Akciğerlerden oksijen alarak karbondioksitini terk eden kan, akciğer toplar damarı aracılığıyla  büyük dolaşımı başlatmak üzere kalbin sol kulakçığına gelir. Dikkat ederseniz büyük dolaşımın aksine,küçük dolaşımda  atardamarlarda kirli,toplardamarlarda temiz kan vardır. Ancak dolaşım sisteminin tek görevi bu değildir. Atardamar aracılığı ile dokulara,oksijen ile birlikte sindirim sisteminde emilen besinlerde kan yoluyla hücrelere ulaştırılır. Kanda oksijeni ve karbondioksiti taşıyan madde alyuvarlarda bulunan ve kana kırmızı rengini veren HEMOGLOBİN dir. Atardamarda oksijen ile birleşik halde bulunan OKSİHEMOGLOBİN açık kırmızı renktedir. KORBONSİHEMOGLOBİN 'in rengi daha kırmızı olduğundan toplardamar kanının rengi daha koyudur.

 ZARARLI DENİZ CANLILARI

 Konuya yabancı olanların ürkütücü ve korkutucu bulduğu deniz; yıllar süren deneme ve çalışmalar sonucu saptanmış kurallara uyan, bilgili ve bilinçli bir dalıcı için güvenli bir ortamdır. Sualtında olabilecek kazaların ve tehlikeli durumların yaratıcısı, genellikle dalıcının kendi kusur ve hatalarıdır. Sualtında meydana gelen yaralanmaların çok küçük bir kısmı zararlı deniz canlılarından kaynaklansa da bu çoğunlukla dalıcının deniz canlılarının iyi tanınmamasından ve onlara nasıl davranmaları gerektiğini bilmemelerinden meydana gelir. Onlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini veya bir yaralanma sonucu tedavi yöntemlerini bilmedikten sonra bu tehlikelerde ortadan kalkacaktır. Gerçekte denizlerde yaşayan canlıların on bin de biri  ancak dalıcılar için tehlikeli olabilir.


KÖPEKBALIĞI : 

Dünya denizlerinde dolaşan 350 den fazla değişik türdeki köpekbalıklarının, insanlar için çok zararlı olacak tür sayısı sadece 4 tür. Milyonlarca insan her gün dünya denizleri ve okyanusları kullanmaktadır. Bir balıkadam veya dalgıcın köpekbalığı saldırısına uğrama olasılığı, başına yıldırım düşme olasılından daha azdır. Bütün bir yılda köpekbalığı saldırısı 40-50 iken, ölümle sonuçlan olay sayısı 10’ u aşmamaktadır. Ülkemizin sularında rapor edilmiş köpekbalığı  saldırısı yoktur.

BOZCAMGÖZ: ( Hexanchus griseus – Bannaterre, 1788 )

Boyları 5 m ye kadar ulaşabilen büyük köpek balıklarıdır. 6 çift solungaç yarığı ve sırtlarında bir yüzgeç bulunur. Küçük gözlü olup, alt ve üst çenelerindeki dişler değişiktir. Ilıman ve tropik kıyısal denizlere dağılan Boz camgözlere Ege ve Batı Akdeniz kıyılarımızda rastlanabilir. Yetişkin olanları derin suları sevmelerine karşın genç bireyler zaman zaman  kıyılara yaklaşabilir. Genellikle gündüz derin sularda yaşayıp geceleri avlanırlar. Derin sularda yaşadıklarından dalıcılardan dalıcılarla pek fazla karşılaşmazlar. Ürkütülüp, rahatsız edilmedikleri sürece saldırmadıkları bilinmektedir. İri olanlar potansiyel olarak tehlikeli oldukları düşünülebilirler.

KÖPEK BALIKLARINA KARŞI BAZI ÖZLEMLER:

1.    Asla yalnız dalmayınız. Yalnız dalıcılar, kalabalık gruplara olanla daha büyüktehdit altındadır.
2.    Köpek balığı olduğu bilinen yerde dalmayınız.
3.    Dalış esnasında her hangi bir nedenle suya karışabilecek kan köpek balıklarını saldırıya yöneltebilir. Dalıcı bu gibi durumlarda hemen suyu terk etmelidir.
4.    Eğer dalış esnasında çevrenizdeki balılar birden bire düzensiz ve ürkekçe hareket etmeye başlayıp kaçışırlarsa suyu terk ediniz.
5.    Dalış sırasında olabildiğince dikkat çekici  parlak cisimleri taşımamaya özen gösteriniz.
6.    Eğer köpekbalığı ile karşılaşacak olursanız, davranışlarını dikkatle inceleyiniz. Köpekbalığının geçişini engelleyecek bir  konumda kalmayınız. Eğer, hayvan birden hareketlenir, yüzüşünü değiştirirse hemen o bölgeden uzaklaşın veya suyu terk ediniz.
7.    Köpekbalığı görüp, suyu terk ederken sakin ve gürültüsüzce hareket edip, su dışına kadar köpekbalığının hareketini izlemeyi sürdürünüz.
8.    Köpekbalığı ile karşılaşırsanız soğuk kanlı olup paniğe kapılmayınız. Yapılacak bilinçsizce hareketler köpekbalığını uyarabileceği gibi çok ciddi dalış kazaları ve hastalıklarına sebep olabilir.
9.    Köpekbalığı saldıracak gibi görünüyorsa onu zıpgınlayıp, bıçaklamak en son hareket olmalıdır. Onu sizden uzak tutacak bir cisim kullanmayı yeğlemelisiniz. Köpekbalıklarının  solungaç ve gözlerinin olduğu bölgeler çok hassastır.
10.  Pek çok olayda köpekbalığı saldırısına uğrayan insanlar iyileşmiştir. İlk yapılması gereken kanamayı durdurmaktır. Kazazedenin en yakın sağlık kuruluşuna götürülmesi gerekir.

DENİZ KESTANESİ : 

Dikenlerinin deriye temas ederek batmasıyla bulgu verilir. Patik ve eldiven kullanmak koruyucu olabilir.

BELİRTİLERİ :  Dikenin battığı yerde ani ve şiddetli yanma hissi, kızarıklık, şişlik daha sonra da şiddeti 15 dakikada azalan ve tamamen kaybolması saatleri bulan ağrı ortaya çıkar. Dikenin battığı yerde nokta vari Kahverengi – Siyah renk değişimi mevcuttur. Ülkemiz sularında rastlanmamakla birlikte uyuşukluk, kas krampları, solunum sıkıntısı şeklindeki vakalar azda olsa literatürlere girmiştir.

TEDAVİ: Dikenin battığı bölge kalp hizasından yukarı kaldırılmalı ve ağrıyı kesmek için 30-90 dakika 40-45 derece sıcaklıkta suda bekletilmelidir. Görünen diken varsa kırmadan cımbızla çıkarılmalıdır. Ayrıca, bölge musluk suyu ile sabunlanıp, durulanmalıdır. Diken büyük ve eklem bölgesindeyse röntgen çektirmek gerekebilir. Bazı durumlarda cerrahi müdahale dahi yapılabilir. Ağrı kesici ilaç kullanılabilir. Yarada kızarıklık ve enfeksiyon bulguları varsa mutlaka antibiyotik kullanılmalıdır. 

DENİZ ANASI ( MEDUZA ): 

200’ ün üzerinde çeşidi olduğu bilinmektedir. Bazı türleri zehirli olup, temas halinde değil bulundukları yerin 15 m çevresinde etkili olabilirler. Bununda sebebi kapsüllerinin canlı dışında serbestçe bulunabilmesindendir.

BELİRTİLERİ:  Daha çok cilt reaksiyonu şeklindedir. Kızarıklık, şişlik, yanma ve batma hissi, bıçak saplanır gibi ağrı başlıca belirtileridir. Ağrı sadece temas yerinde değil kasık, karın ve koltukaltlarına yayılabilir. Daha ciddi olgularda  kas krampları, bulantı, kusma, boğazda sıkıntı hissi, şok, solunum güçlüğü gözlenebilir. Bu gibi durumlarda en yakın sağlık kurumuna sevk gerekir. Ülkemizde rastlanmamakla birlikte ender ölüm olayları kayıtlara geçmiştir.

TEDAVİ: Yaralanan bölgeyi hemen deniz suyu ile yıkamalısınız. Asla tatlı su ve buz kullanmayınız., ovalamayınız. Ağrı kesilinceye kadar sirkeyle veya % 40 – 70’ lik alkolle bölgeyi banyo yaptırınız. Eğer, şişme varsa o zaman buz paketi kullanılabilir. Deriye saplanmış uzantı kolları varsa cımbızla çıkartınız. Tedavi yapan mutlaka eldiven giymeli çıplak elle lezyonlu bölgeyi tutmamalıdır. Bölge üzerine talk, tuz veya ince deniz kumunu yemek sodasıyla bulamaç yapıp sürünüz, daha sonra bıçak ile tek yöne sıvazlayınız. 15 dakika süre ile tekrar sirke banyosu yaptırınız. Eğer, yaralanma ağız boşluğundaysa bol köpüklü içeceklerle gargara yaptırınız. Göz, etkilenen bölgeyse 1-2 litrelik musluk suyu ile çalkalayabilirsiniz. Ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Daha ciddi durumlarda hastaneye sevk gereklidir. 

İSKORPİT ( SCORPAENA SP. LİNNAEUS 1758 ):

Rengi esmer kahverengi olup boyu 20 cm’ yi pek geçmez. Özellikle sırt yüzgeçleri zehirlidir.    Bütün denizlerimizde bulunur. Çok etkin bir zehir içermemekle birlikte dikenleri battığında, kişinin duyarlılığına bağlı olarak çok acı veren ve geç kapanan bir yara oluşmaktadır.

BELİRTİLERİ: Şiddetli ağrı ile birlikte genellikle şişlik görünür. Ağrı süresi birkaç saat ile birkaç gün sürebilir. Yaranın üzerine morluk, sıcaklık, uyuşma olabilir. Bazı hallerde iyileşme aylarca sürebilir.

TEDAVİ: Yaranın 40-45 derecelik suda 30-90 dakika yüksekte bekletilmesi gerekir. Diken varsa çıkartılmalı, yara bol sabunlu su ile yıkanmalı çok ağrı varsa yaranın üzerine uyuşturucu pomad ( Anestol v.s. ) sürülmeli. Yara derin ve enfeksiyon bulguları mevcutsa antibiyotik kullanılmalıdır.

ÇARPAN BALIĞI / TRAKONYA ( TRACHİNUS ST )  :

Denizlerimizde üç türü yaşamaktadır. Birbirine çok benzerler. Vücutları yanlarda hafif yassılanmış olup, gözleri başın üzerinde yer alırlar. Renk üst kısımlarda mavi-kırmızıdan, kırmızı-gri’ ye değişmekte karın  kısımları da beyazdır. Göğüs ve özellikle sırt yüzgeçlerinin   önde yer alan dikenlerinde çok etkin zehir içerirler. Boyları nadiren 40 cm’ ye ulaşabilir. Çoğunlukla kuma gömülü olarak yaşayan bu balık üzerine basıldığında yada çıplak elle tutulduğunda dikenleri batar. Hemen çok şiddetli ağrı başlar. Yaranın çevresi kızarıp, şişer. Kişinin duyarlılığına bağlı olarak bulantı, kusma, adale seyirmesi, solunum bozukluğu, kalp durması, şok ve koma gibi çok ciddi olaylar olabilmektedir. Tedavisi İskorpitte olduğu gibidir. Ancak ağır vakalarda hastaneye başvurup ağrı kesici ve anthistaminik ilaçlarla birlikte kalbi güçlendirici ilaçlar verilebilir. Şişen yerlere buz ve alkol pansumanı yapılabilir. Bu balıkların  zehirleri ölümlerinden sonrada çok uzun süre aktif kalabilir.

MÜREN ( MURAENE HELENA – LİNNAEUS, 1758 ) :

Derisi bıçak işlemeyecek kadar kalındır. Yaklaşık 20 türü mevcut olup, boyları 1.5 m’ ye kadar uzayabilir. Göğüs yüzgeçleri olmayan müren in çok kuvvetli, keskin dişleri ve çene yapısı vardır. Genelde renkleri esmer kahverengi, bordo  olup benekleri mevcuttur. Zehirli değildir, ısırmak sureti ile zarar verir. Daha çok kaya altlarında ve kovuklarda yaşarlar. Rahatsız edilmedikçe saldırmazlar. Koku alma duyguları gelişmiş olduğundan  zıpkınla balık avcılarının yanlarında taşıdıkları  balıklarla uyarılabilirler. Bir kez ısırdıkları zaman ölünceye kadar çenelerini açmayabilirler. Ağzındaki bakteriler nedeniyle ısırılan yer genellikle iltihaplanır.

TEDAVİ:  Yarayı bol sabunlu su ile temizleyip kalan diş parçalarını çıkarınız. İyotlu ve antiseptik sıvı ile yarayı tekrar temizleyiniz. Mutlaka hekim nezaretinde antibiyotik kullanılmalı, yara asla dikişle kapatılmamalıdır. Tetenoz aşısı yaptırılmalıdır.

MIĞRI :

Yılana benzer ve silindiriktir. 3-4 boylara ve 15-20 kg’ ye erişenleri vardır. Derisi sülük gibi çok kaygan olup, çok küçük pullarla kaplıdır. Sırtı ve yanları füme gri, karın kısmı kirli beyazdır. Ağzında sivri ve kısmen yassı dişler bulunur. Kovuk ve kaya altlarında yaşar, denizlerimizde sıkça rastlanırlar. Isırmak suretiyle zarar verirler. Dişlerinde bol miktarda bakteri barındırdıkları için ısırılan yer derhal  enfeksiyon kapar.

TEDAVİ :  Müren yaralanmaları gibidir.

VATOS ( RAJA CLAVATA ) :

Genellikle kumlu, 100 m’ ye kadar derinliklerde yaşarlar. Görüntü olarak yassı olup, üst tarafı koyu kahverengidir. Alt tarafı kirli beyazdır.  Disk genişliği 50 cm civarında olup nadiren 2m’ ye ulaşır. Kalkan balığına benzer ancak kuyrukludur. Kuyruğundaki diken ile zarar verirler. A.B.D. de yılda ortalama 1.500 vatos sokması rapor edilmektedir.

BELİRTİLERİ : İlk 10 dakikada artan 6-10 saat zarfında şiddeti azalabilen keskin spazm şeklinde ağrı oluşturur. Yara derinde bir delik mevcuttur. Şişlik, gerginlik, morarma daha sonra da kızarıklık oluşabilir. 

 ! D İ K K A T !

*İSTEMİYORSANIZ,

*NORMAL OLMAYAN BİR YORGUNLUK HİSSEDİYORSANIZ,

*K.B.B. PROBLEMİNİZ VARSA,

*ANORMAL DERİ PROBLEMLERİNİZ VARSA,

*BOĞAZ AĞRISI,

*GELİŞEN MİKROBİK HASTALIK,

*ALKOL VE HAP BAĞIMLILIĞI, 

*SONRAKİ 12 SAAT İÇİNDE UÇAK YOLCULUĞU YAPACAKSANIZ,

  ASLA     D A L M A Y I N. . .

 

.......İYİ DALIŞLAR.......

 

anasayfa