Balık Adam |
SCUBA:
Scuba teriminin açılımı 'Self Contained Breathing Apparatus' tur. Bunun Türkçe'si bağımsız sualtı solunum cihazıdır. Bu da dalgıcın hava kaynağını yanında taşımasına imkan veren dalış şeklini tanımlamak için kullanılır. 19. yy başlarında Charles Conder adlı Amerikalı bir mühendis vücuduna sardığı bakır borularla hava depolayarak ilk denemeleri yapmıştır. İlk cihazlardan biri de Rauquayrol ve Denayrouze tarafından bulunan Aerophore'dır. 1918 yılında Japon Ohgusi hava kaynağından gelen hortumdaki havanın akışını dişleri ile kontrol ederek dalışlar gerçekleştirmiştir. 1933 yılında Le Prieur dalgıcın göğsüne bağlı hava tankının vanasını açıp kapatarak hava akışını kontrol eden bir cihaz gerçekleştirmiştir. 1943 yılında biri deniz subayı, diğeri de mühendis olan iki Fransız, Alman işgalindeki küçük bir kasabada zor şartlar altında ekipman çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu iki kişi Yves Jacques Cousteau ve Emile Cognan'dır. Bunlar çalışmaları sonucu bu gün kullanmış olduğumuz açık devre SCUBA sistemini geliştirdiler.MALZEME
BİLGİSİ
ABC
MALZEMESİNİN SEÇİMİ,UYGUNLUĞU,KULLANIMI: MASKE:
Sualtında
cisimleri net bir şekilde görebilmek için kullanılır. Sıvı ortamla
çıplak gözün teması halinde ışığın kırılma açısı değişeceğinden,hava
ortamında görmeye uygun olan gözlerimiz,suyun daha yoğun ortamında
net bir görüş sağlayamaz. Bu nedenle maskeler su ile gözümüz arasında
bir hava boşluğu yaratarak görmemizi sağlarlar. BİR
MASKEDE ARANACAK ÖZELLİKLER: MUHTELİF
MASKE ÇEŞİTLERİ: SNORKEL:Bir
dalıcının kafasını suyun üzerinde tutarak uzun mesafeler yüzmesi
oldukça yorucudur.Bu nedenle dalıcının kafasını sudan çıkarmadan
hava almasını sağlayan borulara SNORKEL
denir. ARANILAN
ÖZELLİKLER: PALET:Dalıcının
su içindeki hareketini sağlayan en önemli araçtır. Paletler
yorulmadan uzun mesafeler yüzmemizi sağlar. Palet,ayağa oturan bir kısım
ve pala denilen bir uzantısı olan kısımdan oluşmaktadır. Paletler
temel olarak ikiye ayrılır. Paletler
ayrıca Kullanım amacına göre üçe ayrılır. 1-Düz
yüzlü Düz
yüzlü paletler başlangıç aşamasında SCUBA ve serbest dalışlar için
idealdir. Deneyim arttıkça hız ve manevra gereksinimine cevap
veremeyeceğinden kanallı paletlere yönelmek ihtiyacı doğar. Off-set
paletler uzun ve geniş palalı olup Apnea denilen nefesli dalışlarda
kullanılır ve yüksek hız sağlar. Ancak SCUBA dalışlarında hareket
serbestliğini sınırlayacağı için pek tercih edilmezler. Kramplara
neden olabilirler. PALET
ÇEŞİTLERİ: DALIŞ
GİYSİLERİ (ELBİSE): a-Islak
elbiseler. Bunlar da 3,5 ve 7 mm. kalınlığındadırlar. Bahçevan(tulum) ve ceket olmak üzere iki parçadan ibarettir. Ceket kısmında başlık mevcuttur. Sıcak sularda veya yaz aylarında kullanılan 3 mm. shorty modelleri de bulunmaktadır. TÜPLER:SCUBA dalıcısının sualtındaki hava kaynağıdır. Çelik ve Alüminyum olmak üzere iki tipte imal edilirler. 7-10-12-15-18 litre hacmindedirler. Tüp hakkındaki bilgiler üretici firma tarafından tüpün boyun bölgesine gömme harflerle yazılmıştır. Buna tüpün künyesi denir. TÜP
VANALARI: REGÜLATÖRLER:Tüpte
bulunan yüksek basınçlı havayı mutlak (ortam ) basıncına düşürerek
dalıcıya verir. Minimum direnç göstermelidir. Bu nedenle regülatörler
dış ortamdaki basınç değişikliklerine duyarlı olarak imal
edilirler. Ayrıca değişik miktardaki hava ihtiyacını karşılıya
bilmektedirler. Çünkü su altında güç harcayan dalıcının sakin bir
dalıcıya oranla daha çok fazla havaya ihtiyacı olacaktır. Dalıcı
solurken güç sarf etmemelidir. Yani nefes alıp verirken yorulmamalı,regülatör
REGÜLATÖRÜN
SERBEST AKIŞA GEÇMESİ: Birinci kademenin serbest akışa geçmesi biraz daha ciddi bir durum olup,bakımsızlıktan ve donmadan kaynaklanır. Böyle bir durumda satha çıkmak en doğru harekettir. Serbest akışa geçen regülatörden hava solunabilir ancak dikkat edilmesi gereken nokta fazla havanın rahatça çıkabilmesi için dalıcı ağzını kapatmamalıdır. GEYÇLER: a-
Hava Geyçi: Tüpün içindeki hava basıncını gösterir. Tüpteki hava
rezerv (50 bar) gösterdiği zaman lidere bildirip
birlikte çıkışa geçmelidir. DALIŞ
BİLGİSAYARLARI: B.C.D (DENGE YELEĞİ):Sualtında ağırlık eşitlememize ve uygun sephiye(yüzerlilik) elde etmemize,gerektiği hallerde yüzeyde kalmamıza yarayan bir dengeleyicidir. Suda her türlü hava ve görüş şartlarında görülme ve izleme olanağı sağlayan fosforlu ve frapan renkler tercih edilmelidir. Tüpün monte edilebilmesi için bir sırtlık ve kayış sistemi mevcut olmalıdır. Vücut yapımıza uygun olmalıdır. İnfilatör sisteminde doldurma ve boşaltma butonları sağlıklı çalışmalıdır. Her dalıştan sonra tatlı su ile yıkayarak gölge bir yerde hafif şişirerek kurumaya bırakılmalıdır. Her sene yetkili bir servise bakımı yaptırılmalıdır. AĞIRLIK
KEMERİ VE AĞIRLIKLAR: DALIŞ
KAYIT DEFTERİ:Kurs
bitiminde alacağınız sertifika sizin Balıkadam olduğunuzun kanıtıdır.
Ancak ne kadar dalış yaptığınız,bu dalışların derinlik ve süresi
bir dalış kayıt defterine yazılmalıdır. Böylece dalış tecrübeniz,tedavi
gerektirecek dalışlarınızda tedavi biçimi bu defter sayesinde değerlenecektir.
Her dalıştan sonra dalışlarınızı çıkış harf gurubunuzla
birlikte dalış kayıt defterinize işlemeyi ve Dalış Amirinize
imzalatmayı alışkanlık haline getirmelisiniz. DALIŞ BAYRAĞI:Genellikle dalış için güzel olan bölgeler, tekneler ve balıkçılar için de güzel olan bölgelerdir. Sualtındayken tekne kaptanlarının sizi görmesi imkansızdır. Bundan dolayı emniyet için dalış yaptığınız bölgeye işaret koymalısınız. Bunlar dalış bayrakları ve dalış şamandıralardır(üzeri dalış bayraklı). Dalış bayrağı dikdörtgen kırmızı zemin üzerine diyagonal beyaz bantlı veya çift kuyruklu mavi beyaz flama şeklindedir. Uluslar arası bayrak kodu A (alfa) olan bu bayrak,aşağıda dalıcı var uzaktan geçiniz anlamına gelir. Tekne dalışlarında bayrak radyo anteni veya direğe monte edilir. Kıyıdan veya tekneden uzak olan dalışlarda ise dalış şamandırası kullanılır. Yasalara göre dalıcı bayraktan 15 mt. Uzaklaşabilir. Seyir halindeki tekneler ise 30 ila 60 mt. uzaktan geçmelidir. Dalış bayrağı sadece dalıcılar sudayken kullanılır. Dalış bittiği zaman yerinden alınır. DALIŞ
EMNİYET KURALLARI: Grup
lideri en az 3 yıldız dalıcıdır. Tecrübeli 2 yıldızlar lidere
asistanlık yaparlar. BİLGİ
KAYNAKLARININ PLANLAMASI: *Sahil
kılavuzluk yayınları. TÜM
DALIŞ OPERASYONLARI İÇİN BİLGİLER: *Satıh
koşulları. DALIŞ
PLANLAMASI: *Amacın
belirlenmesi. DALIŞ
EMNİYET KONTROL LİSTESİ: *İlk
yardım seti. DALIŞ
SONU RAPORU,GÖZLEM VE DEĞERLENDİRME. DALICININ
DALIŞA HAZIRLANMASI: 1-MALZEME
KUŞANMA SIRASI: *Bahçıvan
tulum. 2-DALIŞ
ÖNCESİ DİKKAT EDİLECEK KONULAR: *Dalıştan
12 saat öncesinden itibaren uykunuzu iyi alın,asla içki içmeyin,ilaç
kullanmayın,efor sarf edici hareketlerden kaçının. 3-DALIŞ
ESNASINDA UYGULANACAK KURALLAR: *Dalışa
dalış liderinin komutu ile girin. Liderden önce asla suya girmeyin. 4-ÇIKIŞ
SIRASINDA UYGULANACAK KURALLAR: *Dalış
liderinin dalış bitti komutunu almadan çıkışa geçmeyin.
Liderinizden hızlı ve önce çıkmayın. 5-DALIŞTAN
SONRAKİ DAVRANIŞ VE HAREKETLER: *Dalıştan
sonra temiz havalı yerde dinlenin. SUALTI
PROBLEMLERİ : Stres
sualtında karşılaşılabilecek problemlerden biridir. Stres fiziksel ve
kimyasal hissi faktördür. Vücutta
gerilimi arttırır. Stres fizyolojik ve psikolojik olarak ikiye
ayrılır. Fizyolojik stres deniz tutması, hipotermi, yorgunluk
belirtileri ile sonuçlanır. Psikolojik stres ise kendini yeterli
bulmama, korku, utanma, heyecan ve panik şeklinde sonuçlanır. Dalışta
psikolojik stres nedenlerinde narkoz özel önem taşır. Narkoz yalnız
fiziksel olarak etkilediği gibi negatif tepkiler
yaratır. Bunlar genellikle kaybetme,
kaybolma korkusu olarak ortaya çıkar. Kontrol edilemeyen stres
sonucunu
gösterir. Ve gerilim arttırarak kişiyi paniğe sürükler. FİZYOLOJİK
STRES : Stres
halinde insan bünyesinde fiziksel olanlar cereyan eder. Örnek olarak
adrenalin denen hormon vücuda dağılır. Bu hormon kalp atışının hızlanmasına
sebep olur. Kan damarları uyarır ve vücudun acil durumlarda kendisini
koruması gereken sistemi harekete geçirir. Örnek olarak nefes almanın
hızlanması bu solunum efektif olamayan bir tarz olduğundan O2 ihtiyacı
arttığı durumda kandaki CO2 miktarı çoğalır. Dalgıç adeta nefes
alamaz hale gelir. Panik durumu ortaya çıkar. STRESİN
KONTROL ALTINA ALINMASI :
Yapılacak üç olay vardır; DUR, DÜŞÜN ve HAREKETE GEÇ şeklindedir. Önce hareket yavaşlatılır, nefesin normal hale gelmesi sağlanır. Emniyetli bir şekilde dalış terk edilir. Belli bir dereceye kadar stres hemen hemen her dalışta mevcuttur. Yetişmiş dalıcının vazifesi bu aktivitelerde yer alan kişilerin stres ve ilişkilerinin tehlikeli bir duruma dönüşmeden önlemek ve stres belirtilerini önceden tanımaktır. Önlem,dalış öncesi dalışı iptal etmek, sualtında ise satıha çıkışı sağlamaktır. BASINCIN
VÜCUT BOŞLUKLARI ÜZERİNE ETKİLERİ VE BASINÇ DEĞİŞİMİ:İnsan
vücudu büyük oranda su ile kaplıdır. Bu nedenle dalış sırasında
ortaya çıkan BASINÇ-HACİM ilişkisinden etkilenmez. Ancak;
BOYLE-MARIOTTE kanununun vücudumuzda
etkileyeceği gaz boşlukları bulunmaktadır. Dalış bu boşluklar sıkışmaya,çıkıştada
genleşmeye eğilim gösterirler. VÜCUTTAKİ
HAVA BOŞLUKLARI: *Orta
kulak boşlukları. 1-Dış
kulak ve boşluğu. Kulak
zarı,dış kulağı orta kulak boşluğundan ayırır. Orta kulak ise
buruna ve geniz boşluğuna,dar bir hava yolu ol Eustachi
borusuna bağlanır. Dalış yaparken basınç altında kulak
zarlarımız orta kulağa baskı yapar ve basınç arttıkça bu baskı da
artar ve acı verir. Biz böyle bir durumda Eustachi borusundan orta kulağa
hava üfleyerek kulak zarlarımızı eski durumuna getiririz ki buna KULAK
( Eustachi) EŞİTLEMESİ diyoruz. KULAK
EŞİTLEME TEKNİKLERİ: VALSALVA
MANEVRASI:
Ağız ve burun kapalı iken dışa nefes vermeye çalışmak. Bu durumda
dışarı çıkamayan hava Eustachi borusu yoluyla orta kulağa
gidecektir. Eksik orta kulak basıncını tamamlamak için kullanılır. FRENZEL
MANEVRASI:
Ağız ve burun kapalı iken ağız tabanındaki adaleleri kasarak
genizdeki havayı Eustachi borusuyla orta kulağa yollamak. Eksik orta
kulak basıncını tamamlamak için kullanılır. EDMONS
TEKNİĞİ:
Valsalva yada Frenzel manevralarını yaparken alt çeneyi öne doğru çıkartmak
manevranın etkisini arttırır. TOYNBEE
MANEVRASI:
Ağız ve burun kapalıyken yutkunmak orta kulak basıncını artırır. Dalgıçlar
genellikle Valsalva manevrasını kullanırlar. Ancak bu,aşırı zorlamalı
bir tekniktir. Kulak zarı ve iç kulakta yırtılmalara yol açabilir.
Ancak yeni dalıcılar tarafından öğrenilmesi ve uygulanması daha
kolaydır. SİNÜS
BOŞLUKLARI:
Kafa kemiklerinde bulunan sinüs boşlukları normalde burun kanalına bağlı
birer hava keseleridir. Buraları eşitlemek için dalıcının bir şey
yapmasına gerek yoktur. Buralara hava kendiliğinden girer çıkar. Ancak
sinüzit ve nezle gibi durumlarda dalış yapılınca yüzde ve alında ağrı
hissedilir. Dolayısıyla bu tür durumlarda dalış yapılmamalıdır. TEMEL
DALIŞ FİZİĞİ: SUALTINDA SES: Hava ortamında yayılan sesin normal sıcaklıktaki hızı 350m/dk dır. Bu ortamda yayılan ses iki kulağımıza ayrı zamanlarda ulaşır. Beynimiz bu arada geçen süreyi algılayarak sesin geliş yönünü bulabilmektedir. Sualtında ses havadakinden 4 kat daha hızlı hareket ettiğinden iki kulak arasındaki ses erişim süresini algılamak çok güçtür. Bu nedenle sualtındaki ses sanki aynı anda her yönden geliyormuş gibi algılanır. Seslerin kaynağını ve yönünü algılamak güçleşir. SUALTINDA
IŞIK:
Işık su tarafından hem soğurulur,hem dağıtılır. Gün ışığında
bulunan renklerin her biri farklı derinliklerde soğurulacağından,derinlik
arttıkça sualtında ışık azalır. İlk 10 metrede kırmızı ve
Turuncu renkler soğurulur. 20 metrede Sarı ve Yeşil renkler solar. 20
metreden sonra Mavi ve Gri renkler hakimdir. Sualtındaki nesnelerin doğal
renklerini yapay ışık kaynağıyla (fener) görebiliriz. Örneğin 15
metrede vücudumuzdaki herhangi bir kanamada kanı yeşil renk olarak görürüz.
Ama bir fener tutunca kan kendi rengi olan kırmızı olarak görülür SU
ALTINDA ISI: Deniz
ve iç sulardaki ani değişiklikler gösterir. 1-2 metreye kadar
mesafeler arasındaki sıcaklık farkı kimi zaman 10 dereceyi
bulabilmektedir. Bu ani değişiklik sınırına kristal tabaka
(thermoclean) adı verilir. TEMEL
FİZYOLOJİ: İnsan
vücudu oldukça karmaşık bir yapıdadır. Yüzlerce doku ve milyonlarca
hücreden meydana gelmiştir. Bir hücrenin hem yaşamını sürdürmek
hem de türünün devamlılığını sağlamak için belirli işlevleri
yerine getirmesi gerekmektedir. Bunlar;beslenme,besinlerden enerji sağlamak
için solunum,dolaşım ve boşaltım,zararlı canlılardan korunmak için
savunma ve üretimdir.
Kendi başına yeterli olan hücreler bir araya gelerek organizmayı
oluştururlar. Bu şekilde canlı türleri oluşurlar. Böylece düşünebilen,uygarlıklar
oluşturan ve kendi yaşamının dışında örneğin sualtında yaşayabilen
bir canlı türü var olabilir. Ancak,ne kadar mükemmel hale gelirse
gelsin insan organizması da tek bir basit hücre gibi yaşamının temel
işlevlerini yerine getirmek zorundadır. Enerji sağlayabilmek için
beslenme besinleri yakmak için solunum dokular arası ilişkiyi sağlamak
için dolaşım ,atık maddeleri uzaklaştırabilmek için boşaltım,kendini
diğer canlılardan ve dış dünyadan koruyabilmek için savunma ve türünün
devamlılığını sağlamak için üreme basit bir hücre için
olduğu kadar insan organizması içinde yaşamının temelidir. İnsan
vücudunda her bir işlev için bazı hücreler özelleştirilmiş böylece
farklı işlevlere sahip dokular ve organlar ortaya çıkmıştır. Bu
organlar işlevlerini yerine getirebilmek için bir araya gelerek
sistemlerini oluşturmuşlardır. Bu kadar farklılaşmış bir
organizmada
her bir hücre, hem kendi başına yaşar ve görevini yerine
getirirken,bir yandan da diğer hücrelerin çalışmasına bağımlıdır.
Bu sistemlerin herhangi birinde bir bozukluk, kısa veya uzun bir dönemde
canlının yaşamını tehlikeye sokar. Özellikle dolaşım ve solunum
sistemlerinin bu açıdan özel bir önemi vardır. İnsan yaşamı bu
sistemlerdeki bir aksaklığa dakikalarla ifade edebilecek bir zaman
diliminde yanıt verir. SOLUNUM
SİSTEMİ:Bu
sistem dış dünyaya ağız ve burun yoluyla açılır. Ağız ve burun
boşlukları genizde birleşerek TREKEA adı verilen soluk borusunu oluşturur.
Soluk borusunun
başlangıcında yer alan LARENKS isimli kıkırdak yapı,bir
yandan gerektiğinde bu boruyu kapalı tutmaya yararken , diğer yandan da
konuşmamız için gerekli sesleri çıkartma işlevi taşır. Soluk
borusu göğüs boşluğunda sağ ve sol akciğerlere gidecek ana Bronşlara
ayrılır. Ana bronşlar bir ağaç gibi dallanarak Alveollere ulaşır.Alveoller
soluma işleminin yapıldığı küçük keseciklerdir. Böylece ağız ve
burundan alınan bir soluk bu yollardan geçerek alveollere ulaşır. DOLAŞIM
SİSTEMİ:Dolaşım
sisteminin ana organı, bir pompa gibi çalışan kalptir. Dört boşluktan
meydana gelmiştir. Sağ bölgede sağ kulakçık ve karıncık ,sol bölgede
sol kulakçık ve karıncık yer alır. Kalpten pompalanan kan atar
damarlar aracılığıyla dokularda bulunan kılcal damarlara ulaşır. Bu
sayede her hücreye ulaşan kan, kalbe toplar damar aracılığıyla döner.
Dolaşımın amacı akciğerlerden alınan oksijeni dokulara taşımak,
dokularda oluşan karbondioksiti akciğer yoluyla dışarı atmaktadır.
Dolaşım ikiye ayrılır: BÜYÜK
DOLAŞIM: Akciğerlerden
oksijen olarak sol kulakçığa gelen temiz kan buradan sol karıncığa
geçer. Kalbin kasılmasıyla birlikte ana atardamar aracılığıyla
dokulara yollanır ve kılcal damarlarla hücrelere taşınır. Oksijen
dokularda bırakılarak yerine karbondioksit alınır. Böylece kirli kan
olarak adlandırılan kan,toplardamar yardımıyla kalbin sağ kulakçığına
gelir. Buna büyük dolaşım denir. KÜÇÜK
DOLAŞIM:
Büyük dolaşımın sonunda dokulardan sağ kulakçığa gelen kirli
kan,buradan sağ karıncığa geçer. Kalbin kasılması sırasında bu
kan,Akciğer toplar damarı aracılığıyla Akciğer kılcal damarlarına
taşınır.
Akciğerlerden oksijen alarak karbondioksitini terk eden kan, akciğer
toplar damarı aracılığıyla
büyük dolaşımı başlatmak üzere kalbin sol kulakçığına
gelir. Dikkat ederseniz büyük dolaşımın aksine,küçük dolaşımda
atardamarlarda kirli,toplardamarlarda temiz kan vardır. Ancak dolaşım
sisteminin tek görevi bu değildir. Atardamar aracılığı ile
dokulara,oksijen ile birlikte sindirim sisteminde emilen besinlerde kan
yoluyla hücrelere ulaştırılır. Kanda oksijeni ve karbondioksiti taşıyan
madde alyuvarlarda bulunan ve kana kırmızı rengini veren HEMOGLOBİN
dir. Atardamarda oksijen ile birleşik halde bulunan OKSİHEMOGLOBİN açık
kırmızı renktedir. KORBONSİHEMOGLOBİN 'in rengi daha kırmızı olduğundan
toplardamar kanının rengi daha koyudur. ZARARLI
DENİZ CANLILARI Konuya
yabancı olanların ürkütücü ve korkutucu bulduğu deniz; yıllar
süren deneme ve çalışmalar sonucu saptanmış kurallara uyan, bilgili
ve bilinçli bir dalıcı için
güvenli bir ortamdır. Sualtında olabilecek kazaların ve tehlikeli
durumların yaratıcısı, genellikle dalıcının kendi kusur ve hatalarıdır.
Sualtında meydana gelen yaralanmaların çok küçük bir kısmı zararlı
deniz canlılarından kaynaklansa da
bu çoğunlukla dalıcının deniz canlılarının iyi tanınmamasından
ve onlara nasıl davranmaları gerektiğini bilmemelerinden meydana gelir.
Onlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini veya bir yaralanma sonucu
tedavi yöntemlerini bilmedikten sonra bu tehlikelerde ortadan kalkacaktır.
Gerçekte denizlerde yaşayan canlıların on
bin de biri ancak dalıcılar
için tehlikeli olabilir.
Dünya
denizlerinde dolaşan 350 den fazla değişik türdeki köpekbalıklarının,
insanlar için çok zararlı olacak tür sayısı sadece 4 tür.
Milyonlarca insan her gün dünya denizleri ve okyanusları kullanmaktadır.
Bir balıkadam veya dalgıcın köpekbalığı saldırısına uğrama olasılığı,
başına yıldırım düşme olasılından daha azdır. Bütün bir yılda
köpekbalığı saldırısı 40-50 iken, ölümle sonuçlan olay sayısı
10’ u aşmamaktadır. Ülkemizin sularında rapor edilmiş köpekbalığı saldırısı yoktur. Boyları 5 m ye kadar ulaşabilen büyük köpek balıklarıdır. 6 çift solungaç yarığı ve sırtlarında bir yüzgeç bulunur. Küçük gözlü olup, alt ve üst çenelerindeki dişler değişiktir. Ilıman ve tropik kıyısal denizlere dağılan Boz camgözlere Ege ve Batı Akdeniz kıyılarımızda rastlanabilir. Yetişkin olanları derin suları sevmelerine karşın genç bireyler zaman zaman kıyılara yaklaşabilir. Genellikle gündüz derin sularda yaşayıp geceleri avlanırlar. Derin sularda yaşadıklarından dalıcılardan dalıcılarla pek fazla karşılaşmazlar. Ürkütülüp, rahatsız edilmedikleri sürece saldırmadıkları bilinmektedir. İri olanlar potansiyel olarak tehlikeli oldukları düşünülebilirler. KÖPEK
BALIKLARINA KARŞI BAZI ÖZLEMLER: DENİZ KESTANESİ : Dikenlerinin
deriye temas ederek batmasıyla bulgu verilir. Patik ve eldiven kullanmak
koruyucu olabilir. BELİRTİLERİ
: Dikenin
battığı yerde ani ve şiddetli yanma hissi, kızarıklık, şişlik
daha sonra da şiddeti 15 dakikada azalan ve tamamen kaybolması saatleri
bulan ağrı ortaya çıkar. Dikenin battığı yerde nokta
vari Kahverengi – Siyah renk değişimi mevcuttur. Ülkemiz sularında
rastlanmamakla birlikte uyuşukluk, kas krampları, solunum sıkıntısı
şeklindeki vakalar azda olsa literatürlere girmiştir. TEDAVİ: Dikenin battığı bölge kalp hizasından yukarı kaldırılmalı ve ağrıyı kesmek için 30-90 dakika 40-45 derece sıcaklıkta suda bekletilmelidir. Görünen diken varsa kırmadan cımbızla çıkarılmalıdır. Ayrıca, bölge musluk suyu ile sabunlanıp, durulanmalıdır. Diken büyük ve eklem bölgesindeyse röntgen çektirmek gerekebilir. Bazı durumlarda cerrahi müdahale dahi yapılabilir. Ağrı kesici ilaç kullanılabilir. Yarada kızarıklık ve enfeksiyon bulguları varsa mutlaka antibiyotik kullanılmalıdır. DENİZ ANASI ( MEDUZA ): 200’
ün üzerinde çeşidi olduğu bilinmektedir. Bazı türleri zehirli olup,
temas halinde değil bulundukları yerin 15 m çevresinde etkili
olabilirler. Bununda sebebi kapsüllerinin canlı dışında serbestçe
bulunabilmesindendir. BELİRTİLERİ:
Daha çok cilt
reaksiyonu şeklindedir. Kızarıklık, şişlik, yanma ve batma hissi, bıçak
saplanır gibi ağrı başlıca belirtileridir. Ağrı sadece temas
yerinde değil kasık, karın ve koltukaltlarına yayılabilir. Daha ciddi
olgularda
kas krampları, bulantı, kusma, boğazda sıkıntı hissi, şok,
solunum güçlüğü gözlenebilir. Bu gibi durumlarda en yakın sağlık
kurumuna sevk gerekir. Ülkemizde rastlanmamakla birlikte ender ölüm
olayları kayıtlara geçmiştir. TEDAVİ: Yaralanan bölgeyi hemen deniz suyu ile yıkamalısınız. Asla tatlı su ve buz kullanmayınız., ovalamayınız. Ağrı kesilinceye kadar sirkeyle veya % 40 – 70’ lik alkolle bölgeyi banyo yaptırınız. Eğer, şişme varsa o zaman buz paketi kullanılabilir. Deriye saplanmış uzantı kolları varsa cımbızla çıkartınız. Tedavi yapan mutlaka eldiven giymeli çıplak elle lezyonlu bölgeyi tutmamalıdır. Bölge üzerine talk, tuz veya ince deniz kumunu yemek sodasıyla bulamaç yapıp sürünüz, daha sonra bıçak ile tek yöne sıvazlayınız. 15 dakika süre ile tekrar sirke banyosu yaptırınız. Eğer, yaralanma ağız boşluğundaysa bol köpüklü içeceklerle gargara yaptırınız. Göz, etkilenen bölgeyse 1-2 litrelik musluk suyu ile çalkalayabilirsiniz. Ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Daha ciddi durumlarda hastaneye sevk gereklidir. İSKORPİT ( SCORPAENA SP. LİNNAEUS 1758 ): Rengi
esmer kahverengi olup boyu 20 cm’ yi pek geçmez. Özellikle sırt
yüzgeçleri zehirlidir. Bütün
denizlerimizde bulunur. Çok etkin bir zehir içermemekle birlikte
dikenleri battığında, kişinin duyarlılığına bağlı olarak çok acı
veren ve geç kapanan bir yara oluşmaktadır. BELİRTİLERİ:
Şiddetli ağrı ile birlikte genellikle şişlik görünür. Ağrı
süresi birkaç saat ile birkaç gün sürebilir. Yaranın üzerine
morluk, sıcaklık, uyuşma olabilir. Bazı hallerde iyileşme aylarca
sürebilir. TEDAVİ: Yaranın 40-45 derecelik suda 30-90 dakika yüksekte bekletilmesi gerekir. Diken varsa çıkartılmalı, yara bol sabunlu su ile yıkanmalı çok ağrı varsa yaranın üzerine uyuşturucu pomad ( Anestol v.s. ) sürülmeli. Yara derin ve enfeksiyon bulguları mevcutsa antibiyotik kullanılmalıdır. ÇARPAN BALIĞI / TRAKONYA ( TRACHİNUS ST ) : Denizlerimizde
üç türü yaşamaktadır. Birbirine çok benzerler. Vücutları yanlarda
hafif yassılanmış olup, gözleri başın üzerinde yer alırlar. Renk
üst kısımlarda mavi-kırmızıdan, kırmızı-gri’ ye değişmekte
karın kısımları da beyazdır. Göğüs ve özellikle sırt
yüzgeçlerinin önde
yer alan dikenlerinde çok etkin zehir içerirler. Boyları nadiren 40
cm’ ye ulaşabilir. MÜREN ( MURAENE HELENA – LİNNAEUS, 1758 ) : Derisi
bıçak işlemeyecek kadar kalındır. Yaklaşık 20 türü mevcut olup,
boyları 1.5 m’ ye kadar uzayabilir. Göğüs yüzgeçleri olmayan
müren in çok kuvvetli, keskin dişleri ve çene yapısı vardır.
Genelde renkleri esmer kahverengi, bordo
olup benekleri mevcuttur. Zehirli değildir, ısırmak sureti ile
zarar verir. Daha çok kaya altlarında ve kovuklarda yaşarlar. Rahatsız
edilmedikçe saldırmazlar. Koku alma duyguları gelişmiş olduğundan
zıpkınla balık avcılarının yanlarında taşıdıkları
balıklarla uyarılabilirler. Bir kez ısırdıkları zaman
ölünceye kadar çenelerini açmayabilirler. Ağzındaki bakteriler
nedeniyle ısırılan yer genellikle iltihaplanır. TEDAVİ:
Yarayı bol sabunlu su ile temizleyip kalan diş parçalarını çıkarınız.
İyotlu ve antiseptik sıvı ile yarayı tekrar temizleyiniz. Mutlaka hekim
nezaretinde antibiyotik kullanılmalı, yara asla dikişle kapatılmamalıdır.
Tetenoz aşısı yaptırılmalıdır. MIĞRI
: Yılana
benzer ve silindiriktir. 3-4 boylara ve 15-20 kg’ ye erişenleri vardır.
Derisi sülük gibi çok kaygan olup, çok küçük pullarla kaplıdır. Sırtı
ve yanları füme gri, karın kısmı kirli beyazdır. Ağzında sivri ve
kısmen yassı dişler bulunur. Kovuk ve kaya altlarında yaşar,
denizlerimizde sıkça rastlanırlar. Isırmak suretiyle zarar verirler.
Dişlerinde bol miktarda bakteri barındırdıkları için ısırılan yer
derhal enfeksiyon kapar. TEDAVİ
:
Müren yaralanmaları gibidir. VATOS
( RAJA CLAVATA ) : Genellikle
kumlu, 100 m’ ye kadar derinliklerde yaşarlar. Görüntü olarak yassı
olup, üst tarafı koyu kahverengidir. Alt tarafı kirli beyazdır.
Disk genişliği 50 cm civarında olup nadiren 2m’ ye ulaşır.
Kalkan balığına benzer ancak kuyrukludur. Kuyruğundaki diken ile zarar
verirler. A.B.D. de yılda ortalama 1.500 vatos sokması rapor
edilmektedir. BELİRTİLERİ
: İlk 10
dakikada artan 6-10 saat zarfında şiddeti azalabilen keskin spazm şeklinde
ağrı oluşturur. Yara derinde bir delik mevcuttur. Şişlik, gerginlik,
morarma daha sonra da kızarıklık oluşabilir.
!
D İ K K A T ! *İSTEMİYORSANIZ, *NORMAL
OLMAYAN BİR YORGUNLUK HİSSEDİYORSANIZ, *K.B.B.
PROBLEMİNİZ VARSA, *ANORMAL DERİ
PROBLEMLERİNİZ VARSA, *BOĞAZ AĞRISI, *GELİŞEN MİKROBİK
HASTALIK, *ALKOL VE
HAP BAĞIMLILIĞI, *SONRAKİ 12
SAAT İÇİNDE UÇAK YOLCULUĞU YAPACAKSANIZ,
.......İYİ
DALIŞLAR.......
|