LÜMPEN BURJUVALAŞMA
Proleteryanın
da lümpeni olur, burjuvanın da. Ortaya çıkışı, neredeyse
Marx dönemi kadar eski olsa bile, lümpen burjuvazi
ancak 1970’lerde portekizli bir yazar tarafından tanımlaştırılmış.
Bugün
4 gazete aldım ve okudum: Radikal, Hürriyet, Yeni Şafak, Zaman.
1983
komünistleri liboşlaştırmıştı, görünen o ki 2003 de şeriatçıları
liboşlaştırmış. 2001’de okuduğum Yenif Şafak ile şimdiki arasında dağlar kadar
fark var. Tam sayfa turistik uçak yarışı haberi, ancak kitlesel eğlencenin
liboşlaşmasının bayrağıdır.
Paranın
Müslümanlar’ı teslim aldığını, en sert şeriatçılardan Mehmet Şevki Eygi ve
Abdurrahman Dilipak son 1-2 yılda kendileriyle yapılan
söyleşilerde birkaç kez dile getirdi. Çetin Altan ‘sosyalist ahlakı’ derdi
gerine gerine, onlar da ‘müslüman ahlakı’ derdi gerine gerine. Şimdi her ikisinin
de ahlakı YKR’luk olmuş.
Bu
durum beni üzmüyor. Tersine çok eğlendiriyor. 23 yıl göreli kısa bir süre. Bu
süreci 230 yılda da yaşayabilirdik. Düşünün ki AB G-7’leri 5.,
belki 10. liberalizm dalgasında. İngilizce Wikipedia modern anlamıyla ‘liberalizm’in
1801 tarihli ve Fransızca kökenli olduğunu yazıyor. Latincesi ise Roma’da
köle-sahip sınıfı çatışmalarına kadar geri gidiyormuş. Günümüzde ise yalnızca
burjuvazinin tüm, yani kendisi ve alt bölümleri de dahil,
sınıfları sömürmesi olarak anlaşılıyor. Düşünün ki TC’de 2003’ten beridir
yalnızca ilk % 1 gelir kümesi reel gelir artışı yaşıyor. Gerisi sınıf atlama
hayalleri ile avunuyor ve dibe batıyor ama bir bakıma haklılar, çünkü 1983’ten
beridir 3 milyon daire bedava arsaya yapıldı, 3 milyon vergi mükellefi adam
başı 1.000 küsur YTL vergi borcunun üzerine yattı, 3 milyon kaçak elektrik
kullanıcısı 20 yıldır ayda 50 YTL ödemiyor, ilah… Bu liberalizme ‘talan ve
yağma demokrasisi’ diyen de var. Calvino alaycı bir biçimde ‘çalmayanın cezalandırıldığı
hırsızlar köyü’ metaforu kullanıyor ki mafyası ve
yolsuzluğuyla İtalya bu konuda bir simge durumunda.
Eğlendirici
olan bunlar değil. Uyuşturucu zenginlerinin de uyuşturucudan ölmesi gibi,
zenginler orta vadede evlerini ısıtacak elektrik veya petrol bulamayacaklar,
çünkü liberalizm tüm doğal kaynakları somuruyor ve onları tükenmez bir kuyu
sanıyor. Örneğin, TC’de yeni bir İstanbul’daki liboşlaşma, yani
zenginkondulaşma 15 milyon daha nüfus demek ama zaten şimdiki 15 milyon kişi
için hizmet yok. 1960’ta İstanbul topraklarının % 95’i ormandı, 2060’ta bu % 0
olabilir.
Yukarıda
andığım 4 gazete de dahil olmak üzere, tüm medya bu
somuru / sömürü / tüketim hezeyanını körüklüyor. Borsa haricinde (ki o da
yalnızca bir dolandırıcılık), insanları tasarrufa yönlendiren haber medyada
yok, sağda da yok, ortada da yok, solda da yok.
Burjuva
1789’daki çıkışında devrimci bir sınıftı, Marx’a göre 1839’da, yani hepi topu
50 yılda çoktan gericileşmişti. Kolay ve çok hızlı kazanılan paranın
burjuvaziyi lümpenleştirdiğini hep biliyoruz. 1988’de
ENKA genel müdürünün (şimdiki deyimle CEO’sunun) evinde filipinli hizmetçi
gördüğümde çenem düşmüştü, 10 yıl geçmeden 1997’de Filipinli dolu bir sokağa
taşındım. Belki 10 yıl önce bile Türkiye’de dünyanın tüm ülkelerinden gelen,
asgari ücretin altında paraya çalışan 1 milyon kişi olmuştu. Kimbilir belki
şimdi 2 milyon kişidir, çünkü nüfusun % 10’unun, yani 7,5 milyonunun nüfus kağıdı olmadığını devletin kabul ettiği bir ülkede
yaşıyoruz. Yılda 100.000 kişi de TC’den transit geçiyor ama resmi kayıtlara
göre değil.
İstanbul’daki
500.000 yurtdışı doğumlu Alamancı’yı düşünelim. Toplamda kimbilir kaç tane lümpen burjuva kümesi oluyor: Alamancılar, kaçak yabancı
çalışanlar, zenginkondulular, anadolu kaplanları, rantiyeler. Hepsine 1’er
milyon kişi eder bile diyebiliriz. Kimi küçük, kimi büyük burjuva ama hepsi de lümpen burjuva.
Bu
durumda ne olur? İşte şimdi, bizde de vicdanı solda, cüzdanı sağda kişiler
sınıfı oluşmuştur, diyebiliriz. Bunlar MHP’den çok DYP’ye oy verirler. Savaştan
korkarlar, çünkü kaybedecekleri çoktur, ancak savaşın acısını 83 yıllık barışçı
Cumhuriyet unutturduğu için, seçim hatası yapabilirler.
Bu
sınıfın çocukları burjuva olamayabilir, çünkü 1 veya 2 ev, 2-3
çocuğu birden sınıf atlatmaya yetmez. Üstelik, tüm sınıflar
gibi bu sınıf da, kazandığından çok harcamaya eğilimli. Demek ki siyaseten 10-20 yıllık hakimiyetleri olabilir, tıpkı köylü oyverenin
artık sonuçları etkilememesi gibi.
Tutucu,
onlarca torunlu, aile hakimiyetli Koç-Sabancı tipi
büyük burjuvaların bu durumda başaltına kayacağı kesin, zaten Türkcell tipi
çıkışlar onları alt etti bile. Ancak Teknoloji Holding başarısız çıkışı türü
genç girişimcilerin önce kazanmalarına, sonra da elindekileri kaptırmamalarına
daha biraz zaman var.
Bugün
orta burjuvanın çocuğunun başka bir şehirde 5 yıl üniversite okuması, duruma
göre 2-5 ev parası yiyebilir, özel üniversitede bu 10
katı geçebilir. Ancak hiçbir ailenin, o parayı o sürede biriktirip,
çocuklarının bir lise mezunu olarak, 5 yıl hayat üniversitesinde, yani çıraklıkta
pişmesini yeğlemesi beklenmesin.
Ne
kaldı geriye? Dikkat edilirse, diğer ülkeleri bilemiyoruz ama durumu
araştırabiliriz, alaturka lümpen burjuvalar hep iki
arada bir derede salınacak gibi görünüyor. Şöyle örnekleyebiliriz: Özal dönemi
zenginlerinin bazıları fakirliğe geri döndü bile. Bunlar Kapalıçarşı üçkağıtçı bavul ticaretçileri veya borsa tüyocuları
olabilir. Hatta Çiller dönemi zenginlerinin bazılarının şimdilerde kafaüstü
çakılmakta olduğunu da söyleyebiliriz. Erdoğan dönemi zenginlerini bazıları ise
Yüce Divan’da ve hapishanede bitecek öyküler yazıyorlar şimdiden.
10
yıllık darbeler gibi, 10 yıllık liberalizmler hesabınca, bu öykünün kaba sonu
2013’te, kesin sonu 2023’te yazılmış olur. İkisini de yazacak kadar ömrüm
olacak sınırım. Hatam olursa da düzeltirim.