ABD Savunma Bakanı yardımcısı John Hamre, geçen hafta Fortune 500 listesindeki şirketlerin yöneticilerine tarihi bir konuşma yaptı. Pentagon'un iki numaralı sivil yetkilisinin konuşmasını tarihi kılan, "iki birey arasındaki iletişimin mutlak gizliliğinin, Tanrı tarafından bahşedilmiş bir hak olmadığı"nı savunması.
Hamre'nin böylesine radikal bir çıkış yapmasının arkasında, ABD hükümetinin enkripsiyon (şifreleme) teknolojileri konusunda izlediği politikalar ve bu politikalardan dolayı içine girdiği açmaz yatıyor. Halen 56 bit'in üzerindeki enkripsiyonların ihracının yasak olduğu ülkede, bu kısıtlama başlıca iki kesimin tepkilerine neden oluyor. Birinci kesim, Internet üzerindeki kişisel bilgilerini daha güçlü şifrelerle koruma hakkına sahip olmak isteyen kullanıcılar. İkinci kesim ise, ihraç yasağı nedeniyle yabancı rakiplerine karşı çaresiz kalan sektör kuruluşları.
56 bitlik şifrelerin bilgi korumada yeterli olduğunu iddia eden devlet yetkililerini asıl köşeye sıkıştıran gelişme ise, temmuz ayı başlarında Electronic Frontier Foundation adlı kuruluşun yaptığı şu açıklama oldu: "56 bitlik şifreleri en çok üç günde kıran, maliyeti 250 bin doların altında bir sistem geliştirdik!"
Internet üzerindeki kişisel bilgilerin dokunulmazlığı için mücadele veren EFF'nin bu açıklaması, ABD hükümetini tam anlamıyla çaresiz bıraktı. Ve 56 bit'in üstüne, "teröristlerin eline geçerse" diye itiraz eden hükümetin yıllardır izlediği politikanın özü, Hamre'nin açıklamasıyla ilk kez resmen dışa vuruldu: "Mutlak gizliliğe aslında kimsenin hakkı yok!"
Şimdi de 56 bit'in üzerine izin vermek durumunda kalırsa diye önlem almaya çalışıyor ABD hükümeti. 56 bit'in üzerindeki şifreleri açmalarını sağlayacak "anahtarlar"ın, bu tür şifreleri kullanan kuruluşlarca kendilerine "gönüllü" olarak teslim edilmesini istiyor.
Hamre konuşmasında, dünyada en çok kullanılan browser'ın üreticisi Netscape Communications'la bu konuda bir anlaşmaya vardıklarını ve sistemin ekim ayından itibaren yürürlüğe gireceğini de belirtti. Yani firma, Netscape kullanıcılarının Internet üzerinden yolladıkları bilgileri ABD hükümetinin "mahkeme kararıyla" denetleyebilmesi için gerekli yardımı sağlayacak. Netscape bu konuda henüz bir açıklama yapmış değil.
"Bari kapının anahtarını ver"
ABD, elinde tuttuğu ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı istihbarat tekelini sonuna kadar korumak için yıllardır inatla direniyordu. 1977'de ilan ettiği 56 bitlik şifre çözümü standardının (DES) "tamamen güvenli" olduğunu, kırılması için "olağanüstü pahalı donanım"a ihtiyaç olduğunu savunan Amerikan hükümeti bu kez çaresiz kaldı. Kişisel bilgilerin dokunulmazlığını savunan Electronic Frontier Foundation (EFF), geçen hafta 56 bitlik kriptonun kolayca kırılabileceğini kanıtladı.
250 bin dolardan ucuz, 1500 eski mikroçip ve basit bir donanımdan oluşan "EFF DES Cracker", dev kuruluşların da kullandığı DES şifresini 54 saat gibi kısa bir sürede kırdı. Washington'ın ihracatına izin verdiği 40 bitlik şifreyse 3 ila 12 saniye arasında çözülüyor. EFF bununla da yetinmedi, Amerika dışına satılması yasak olan "DES Cracker"in çalışma sistemini 30 dolarlık bir kitap haline getirdi. Amerikan bilgisayar şirketleri şimdi 128, hatta 256 bitlik kripto teknolojisinin serbest bırakılması yönünde önemli bir koz elde etmiş durumda. Ama hükümet şirketlerden bu kez de resmi yetkililerin şifreyi çözebilmesini sağlayacak bir "arka kapı" bırakmasını istiyor: "Yoksa bu teknolojiyi teröristler de kullanır!.."