SAHNE FOTOĞFAFI ÜZERİNE

Gelin, "Sahne Fotoğrafı" konusuna, çekim amacımızı belirleyerek girelim. Bu her alanda olduğu gibi, burada da çok önemli. Bence biz "Sahne Fotoğrafı" diyerek, amacımızı zaten belirlemiş oluyoruz ; belgelemek. Yalnız dikkat edilmesi gereken bölüm burası. Çünkü, bir de sahnenin fotoğraflanması var. Bu iki sahne belgeleme olayının birbirine karıştırılmaması gerekiyor. İşte her şey bu ayrımın iyi yapılmasına bağlı. "Sahne Fotoğrafı" çekilirken, -belgelenirken- o an sahnede yatanan duygunun da hissettirilmesi gerekli. Bir tiyatro oyununun, bir operanyn, bir balenin, bir konserin coşkusunu, heyecanını, korkusunu, güzelliğini, zorluğunu, karmaşasını o fotoğrafı izleyen kişiye başarıyla aktarabilmek, kanımca çekilmiş olan fotoğrafın tanımını belirliyor. Belkide, "Sahne Fotoğrafı"nen tanımını.

Peki bu duyguları fotoğraflamak kolay mı ? "Sahne Fotoğrafı"nı tanımayan kişiler için cevap :Evet. Karşınızda sizin fotoğrafını çekmenizi bekleyen, hazırlanmış bir dekor önünde, dekora -genellikle- uygun kostüm giymiş, makyajını yapmış kişiler var. Dans ediyorlar, çeşitli mizansenler meydana getiriyorlar.Işık özel olarak yapılmış. Düşünsenize, her şey tamam, basın artık şu düğmeye.Ama bu "Sahne Fotoğrafı" ile ciddi olarak uğraşan kişiler için pek böyle değil. Her şeyden önce, oyuncunun, dansçının, solistin, belki başka bir değişle sanatçının, görevini doğru ve ruhunu katarak yapması gerekiyor. Dediğim gibi bu en önemli ve en can alıcı kısmı. Bale fotoğrafı çekiyorsanız, hareketlerin doğru olmasına da dikkat etmeniz gerekiyor. Hangi hareket nerede başlıyor, hangisinden sonra ne olacak? Elin ve ayağın duruşu doğru mu? Sonrası sanat teknik bölümünün işi (doğrusu teknik sanat olsa gerek) ; ışık, dekor, kostüm, makyaj. Yukarıdaki şartlara sahipseniz, artık siz ve kameranız baş başa kaldınız demektir. Pardon, unutmadan bir de şansınızın açık olması gerekiyor. Tiyatro için düşünürsek; dublajdan vakit ayırıp, asal işine tiyatroya gelen sanatçının keyfinin, ışık, kostüm ve dekorun tamamlanmış olması gerekiyor. Birde çekimlerin son günlerde olması nedeniyle, bunların hepsinin tüm çalışanlarda yarattığı stres de cabası. En önemlisi rejisörün ve tüm ekibin "fotoğrafa" bakışı, "Sahne Fotoğrafı"nah verdiği önem. Sahne üzerindeki her tey, "Sahne Fotoğrafı" için, teknik kadar önemli.

Sahne üstü tamam diyelim. Şimdi şu tiyatro,opera,bale fotoğrafını çekmenin zamanı geldi. Bu hareketli sahne sanatlarının bir anını dondurmak için en iyi yol, akış halinde iken çekim yapmak. Sanatçı; kendini rolünün, söyleyeceği aryanın duygusuna, yapacağı figürün ritmine kaptırmışken çekmek. İşte o zaman, o sanatçının değil, canlandırdığı karakterin fotoğrafını çekmiş oluyorsunuz. Akış halinde çekim yaptığımız için, ışıkla oynama şansımız genellikle olmuyor. Ve bence sahnenin konsantrasyonunu bozmamak için de flaş kullanmak pek doğru değil. Kullanılan filmi doğru seçmek gerekiyor. Yani yüksek asalı bir film. Haydi birlikte bir tiyatroya, çekime gidelim.

Bu maalesef pek mümkün olmuyor ama ben yönetmenden oyunun teksini istiyorum. Hangi diyalogların önemli olduğuna bakıp, çekim yapacağım oyunun en az iki provasını izlemeye gayret ediyorum. Bu provalarda hangi sahnelerin, nerelerden çekilmesi gerektiğine karar veriyorum. Çünkü çoğu zaman telafi imkanı olmuyor. Çekimleri 'Genel Provada' yani son üç-dört gün içinde yapıyorum (yapabiliyorum). Provalarda dekor ve ışık tasarımına bakarak hangi asada film kullanmam gerektiğine karar veriyorum. Dekor, yansımaların ölçüme etkisi ve alan derinliğinin gerekliliği konusunda önemli. Oyunların konusu da karar için etkili. Sonuçta asa değeri 400-6400 asa arasında değişiyor. Yüksek asa kullanıldığı zaman karşımıza çıkacak sonucu da düşünerek asa değeri kesinlik kazanıyor. Oyununa, sahnesine ya da konuya göre, 400 asa ile çekebileceğim yerde, 3200 asa tercih ettiğim de olmuyor değil. Işık sorunu olursa, ışık kumanda daki arkadaşlardan biraz takviye istiyorum (genellikle bu da mümkün olmuyor). Sahnedekileri rahatsız etmeden, salonun her köşesinden, kulislerden çekimimi yapıyorum. Bazen merdiven bazen de bir sandalye kullanabiliyorum. Fotoğrafa önem veren bazı yönetmenler, benim istediğim ve onun önemsediği sahneleri tekrar alarak, fotoğrafların başarısına yardımcı oluyorlar.

Çekimden sonra sıra baskıda. Biz Devlet Tiyatroları'nda, sadece Siyah-Beyaz baskı yapabilme şansına sahibiz. Yukarıda 400-6400 asa kullandığımı söylemiştim. Bu değeri filmin hızıyla oynayarak (zorlayarak) elde ediyoruz. Ve banyoda da müdahale etmemiz gerekiyor. Ben bazen ekstra müdahalede de bulunuyorum. Bu da tabi sizin -oyunununa bağlı- tercihiniz. Baskı sırasında, oyunların bazı sahnelerinde genellikle aynı problemle karşılaşıyoruz. Bu; sahne ışıklarının, fotoğraf çekimine uygun olmayacak şekilde, düzensiz dağılımından kaynaklanıyor. Dolayısıyla baskıda, bildiğimiz tüm baskı tekniklerini dikkatle kullanmak zorunda kalıyoruz. Sahnenin önünde ki gece mizanseni esnasında arkada köşede bir yerde, bir hayal beliriyor ve güneş gibi, neredeyse tüm ışıklar onun üzerinde parlıyor. Böyle bir zamanda hangi ölçümü tercih ederseniz edin, ortalama bir değer tutturamıyorsunuz. Işık kumanda, son provalar olduğu için kendi derdinde. Baskıda ön tarafa yaptığınız gölgelemeye dikkat etmeniz gerekiyor. Bazen normal pozlama 10 sn. iken baskının tamamı 2 dk. sürüyor. Buna benzer örnekler saymakla bitmez.

Benim dileğim, Türkiye'de ve özellikle de sanat kurumlarında, bir eserin oluşumunda eli değen herkese aynı değerin verilmesi, bir tiyatroda, bir balede, bir operada sahne üzerindekilerin, sahne gerisinde çalışanlara saygı göstermeyi öğrenmeleri. Bu sayede daha başarılı, daha keyifli temsiller meydana getiririz.

Tabi "Sahne Fotoğrafı" ile uğraşan herkesin ortak problemi olduğuna inandığım konular üzerinde ve sanırım dikkatinizi çekmiş olduğunu sandığım ilgisizlik, alakasızlık hep bizim ama sadece bizim tek başımıza çözmek zorunda bırakıldığımız, çoğu zaman da yıldıran dertleri paylaşmak istedim. "Sahne Fotoğrafı" nın ufkunun açılabilmesi; birlikte çalışmakla, çalışabilmekle mümkün.

Bir kaç soru size:

*Sahnede çekilen her fotoğraf "Sahne Fotoğrafı" mıdır?

*Neden tiyatro fotoğrafını sokakta, bir ağacın altında çekmeyelim?

*Neden Kuğu Gölü'nü tarlada çekmeyelim?

* Bunların "Sahne Fotoğrafı" olup, olamayacağı neden tartışmayalım?

Birlikte daha iyiye...

 

Görüşmek dileğiyle...

 

 

Home Page / Gökhan Yolcu / Some Of My Photos / Turkish State Theatre

Turkish Art Page / Ara Bul / TOBAV / Links