AMERİKALI AGOPLAR
Ermenistan’ın ekonomik ve sosyal kalkınma hedefiyle yaptığı açılımları izliyoruz.
Her ne kadar şimdiye kadar pek de olumlu bir icraat yapılamasa da, Ermenistan Hükümeti bu yöndeki azmini hala koruyor.
Ermenistan dışına yaşanan yoğun göçe çare olarak yurtdışında öğrenim görecek gençlerden 15 bin dolar teminat almak, dış borçları nedeniyle ekonominin can damarı tesislerini alacağına mahsuben devretmek gibi icraatları olsa da, Ermenistan yönetiminin halkı adına iyi şeyler yapmaya çalışmadığı söylenemez.
Örneğin, daha geçtiğimiz günlerde, 05 Eylül 2003’te Ermenistan ile ABD arasında yoksullukla mücadelede işbirliği amacıyla bir anlaşma imzalandı. (Kaynak: Yerevan Noyan Tapan)
Ermenistan Başbakanı Andranik Markaryan ise, 20 Ağustos 2003’te Erivan’da, “Ermenistan ile ABD arasındaki ticari ilişkinin geliştirileceği ve ABD’nin Ermenistan’a 1,5 milyar dolar mali yardımda bulunacağı” açıklamasını yaptı. (Kaynak: Groong)
Görünen o ki, Ermenistan başarısızlıklarından yılmadan doğru birşeyler yapmayı öğrenme azminde.
27 Ağustos 2003 tarihli AZG Gazetesi’nde Ruzan Bogosyan imzalı bir yazıda, ABD’nin Ermenistan’a yapacağı sosyal amaçlı mali yardımlar ele alınmış.
Yazıda ABD, Ermenistan’da Kadın Hakları Merkezi’nin de dahil olduğu altı sivil toplum örgütüne yaptığı 500 bin dolarlık yardımdan dolayı “bonkör” olarak nitelendirilmiş.
Bogosyan, ABD’nin bu yardımını bakın nasıl değerlendirmiş:
“Yapılan maddi yardımların birkaç aileyi ayakta tuttuğu gerekçesine sığınsak bile, bu kabul edilemez. Zira bütün bunlar, ulusal karakteri kaybetme yoluyla olmakta. Ermenistan’da her tür şiddete karşı olmakla beraber, Ermeni ailesinin işlerine Amerikalı veya başka bir ülkeden kuruluşun karışmasını kabul edilemez buluyoruz. Ermeni insanı için aile kutsaldır ve öyle de kalacaktır. Sosyal ve ekonomik zor koşulların yarattığı sorunların çözümü içinse, bu ailelerin maddi teminat altına alınması tercih edilebilir.
Şiddete maruz kalan kadınlar için yaratılan geçici sığınma evleri, herşeyden evvel, ailenin temellerine zarar vermektedir. Zira eşinin dayağından kaçan Ermeni kadını baba evine gider ve daha sonra yaptıkları için af dileyen eşine döner. Uzmanların görüşüne göre, geçici sığınma evlerine giden Ermeni kadını, sorunun bu şekilde çözümü bize yabancı olduğundan, eşine geri dönmez. Burada unutmadan belirtelim, araştırmalar, ailenin bozulma risk derecesini arttıracağından, Ermenistan’da kadın sığınma evleri yapılmasına taraftar olanların çok küçük bir oran olduğunu göstermektedir.”
Bu yazının vurgulamak istediklerini birlikte analiz edersek, şu sonuçlara ulaşıyoruz:
1) ABD, Ermenistan’ın aile yapısı için bir tehdit unsuru konumunda.
2) Sosyal sorunların çözümü için, sosyal amaçlı kuruluşlar kurulması yerine, Ermenilere para verilmesi daha iyi bir çözüm.
3) Kadın sığınma evleri, Ermeni ailesinin temelini bozar.
4) Ermeni ailesinde, erkeğin kadını dövme ve kadının da baba evine kaçma hakkı vardır.
Belki yazar, ABD’nin Ermenistan’da kültürel bir emperyalizm yapmaya çalıştığını da düşünüyor olabilir. Ermeni halkının, Amerikan yaşam tarzını benimsemesinden çekiniyor olabilir. Agopların ulusal kimliklerini kaybederek Amerikalılaşmasından korkuyor olabilir.
İlginç bir yaklaşım Bogosyan’ın fikirleri.
Acaba Amerikalı yetkililer yardımlarının bu şekilde karşılandığını bilseler neler hissederlerdi?
Bogosyan’ın belki farkında olmadan verdiği çok önemli bazı bilgiler daha var. Ermeni halkının genel karakteristik özelliklerini yansıtıyor: Şiddet ve uzlaşmazlık.
Daha aile içinde başlayan şiddet eğilimi ve bunun meşrulaştırılması, toplumsal bir boyutta da Asala gibi terör örgütleriyle vücut bulabilmiş. Türklere yönelik katliamlar yapan Ermeni çetelerini ise bilmeyen yok.
Dayak yiyen kadın ile erkeği uzlaştırarak aile birlikteliğinin devamını sağlamayı hedefleyen sosyal kurumları, bir tehdit olarak algılayan bir mantık.
Şiddet ve uzlaşmazlık, bir Ermeni için ulusal kimlik olmuş.
Sözde soykırım iddiaları yalanlarıyla halkını kandıran ve sömüren, gerçeklerle uzlaşmaktan kaçan bu mantık değil mi?
Ermeniler, ABD’nin kadın hakları yerine sözde soykırım iddialarının yalan dolu propagandaları için mali yardımda bulunmasına daha çok sevinirdi galiba.
Ben tüm bunlara bakınca şunu bir kez daha anlıyorum: Ermenileri medenileştirmek yakın gelecekte mümkün görünmüyor.
Derya KENT
deryakent@yahoo.com