BM MAHKEMESİ, SOYKIRIMI TANIDI

 


 

Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak, Eski Yugoslavya ile ilgili savaş suçlularının yargılanması amacıyla Lahey’de kurulan “Yugoslavya Savaş Suçluları Mahkemesi”, Bosna’lı Müslümanlara yönelik olarak yapılan katliamları resmen “soykırım” olarak tanıdı.

Daha önce yapılan duruşmalar sonucunda 2001 yılında 46 yıl hapis cezasına mahkum edilen Sırp General Radislav Kristic’in karara itirazı üzerine dava, üst mahkeme tarafından yeniden görüldü.

19 Nisan 2004 tarihinde yapılan duruşmada Üst Mahkeme Başkanı Amerikalı Yargıç Theodor Meron, “Hakimler, Srebrenitsa’da (Bosnalı Müslümanlara karşı) bir soykırım gerçekleştirildiği hususunda oy birliğindeler.” açıklamasını yaparak, Kristic’in 35 yıl hapis cezasına mahkum edilmesine karar verildiğini açıkladı.

Kararda ayrıca; “Radislav Kristic’in 1995 yılında Srebrenitsa’da yapılan soykırımın asıl sorumlusu olmadığı, ancak soykırım suçunun işlenmesine emrindeki asker ve araç-gereçlerle katkıda bulunduğu için bu cezaya çarptırıldığı” belirtildi.

Mahkeme’nin bu kararıyla, Srebrenitsa’da 8 binden fazla Müslümanın katledildiği olaylar ilk defa “soykırım” olarak kabul edilmiş oldu.

Radislav Kristic’in karar üzerine yaptığı “yaşananların soykırım olarak kabul edilemeyeceği” yönündeki itirazı, Mahkeme tarafından kabul edilmedi.

Mahkeme’nin kararı, BM’in 09 Aralık 1948 tarihli “Soykırım Suçunu Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi” hükümlerine uygun şekilde verilmiş bir karar örneği teşkil ediyor. Katledilen Müslümanların sayısı az olarak görülse de, faillerin amaçları ve eylem yöntemleri, yapılanların tanımlanmasında “soykırım” ifadesinin kullanılması açısından zihinlerde en ufak bir soru işareti oluşmasını önleyecek niteliktedir.

Soykırımın mahkeme kararıyla tanınması ve faillerinin mahkum edilmesi, mağdur olan Müslümanlar için de gündeme getirecekleri tazminat vb. taleplerine dayanak teşkil edecektir.

Nitekim, Bosna-Hersek İslam Toplumu adına “Baş Ulema” İsmet Efendi, savaş zamanında 1.200 camiyi tahrip ettikleri gerekçesiyle Bosna-Hersek Mahkemesi’nde Sırp Hükümeti aleyhine dava açma hazırlıklarına başladı bile.

Görüldüğü gibi, adaletin tecellisi er geç gerçekleşmekte.

 

 

Günümüzde ise asılsız iddialarını sürdüren Ermeni fanatizmi, ülke parlamentolarından destek bulmaya çalışmakta ve tarihi gerçeklerden uzak bir şekilde sahte “hukuk” arayışlarına yönelmekte ve kendisine bu şekilde bir çıkış noktası aramaktadır.

Oysa, Ermeni iddialarının gerçek dışı olduğunun hukuki olarak ilk ispatı, bizzat olayların yaşandığı tarihlerde ifadesini bulmuştur. Ermenilerin sözde soykırım iddiaları doğrultusunda, İngilizler; olaylarda sorumluluğu bulunduğunu değerlendirdikleri 118 Türk sanığı, Malta’ya götürülerek yargıladılar. İngiliz yargıçlar, savaşa geç girdiği için 1916 yılına kadar açık olan Amerikan diplomatik temsilciliklerinden davaya delil teşkil edebilecek nitelikte bilgi ve belgeleri istediler. Hatta İngiliz bir uzman, Amerikan elçiliklerinin arşivlerinde bizzat araştırmalarda bulunmasına rağmen, 13 Temmuz 1921 tarihinde Londra’ya çektiği telgrafında, “Malta’daki sanıkları suçlamak için kullanılabilecek kanıt bulunmadığını” belirtti. Akabinde ise İngiliz savcı, 29 Temmuz 1921 tarihindeki raporunda, “... Şu ana kadar sağlanan yazılı tanıklıklarda, sanıklara yöneltilen suçları belli bir kesinlikle ortaya koyan bilgiler elde edilemediğinden, bana sunulan davaların başarısı hakkında herhangi bir beyanda bulunamayacağımı bildiririm.” ifadelerini kulandı.

İddiaların ortaya çıkışı ile aynı dönemde açılan bir davada dahi, Ermenilerin iddialarını kanıtlayabilecek delillerin olmadığı, Malta’daki mahkemede kesin olarak ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra, 1921’den bu yana da delil olabilecek bir bulgu tespit edilememiştir.

Kaldı ki, o tarihlerden günümüze değin tasniflenen ve tüm dünya araştırmacılarının kullanımına açılan Türk arşivlerinde veya diğer ülkelerin arşivlerinde sözde iddiaları destekler mahiyette bir belge bulunmadığı da açıklık kazanmıştır.

Kim bilir, belki de “soykırım” yalanlarına alet olan Ermenilerin bile sabırsızlıkla gün yüzüne çıkmasını bekledikleri bilgi ve belgeler, bugüne kadar araştırmacıların hizmetine açılmayan Erivan’daki Ermenistan Devlet Arşivi’nde muhafaza ediliyordur!!!

 

Ülkü ERYAMAN

Editör

 

Soykırım Kurbanlarını Anma Organizasyonu

(SKAO)

 

 

 

soykirkur@yahoo.com

soykirim@yahoogroups.com