TÜRKİYE BARIŞÇI MI SOYKIRIMCI MI?

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye'de yayımlanan Milliyet gazetesi'nde yer alan bir resim dikkatimi çekti. Ankara'daki Güney Kore Büyükelçiliği'nde bir araya gelen 1950-1953 Kore Savaşı Gazileri'nin yer aldığı fotoğraf beni çok duygulandırdı. Fotoğrafın alt yazsısında Kore Büyükelçiği'nin bu yıl Kore'de düzenlenecek olan dünya futbol şampiyonasına bir grup Kore Savaş Gazisi'ni gönderme yönünde bir karar aldığı haberi de yer alıyor. Bu nedenle gaziler, Büyükelçiliğe davet edilerek, seferi düzenleyen Kore turizm şirketi yöneticisi ile görüştürüldüler. Objektiflere yansıyan bu duygulu anlarda işte o zaman yaşandı. Fotoğrafta Koreli turizmci, eşi ve küçük kızı birlikte gazileri selamlıyordu. Selamlama da öyle böyle bir selamlama değildi. Başlarını yere kadar eğen Koreliler bu yolla vatanlarında ca n veren Türklere teşekkür ediyorlardı. Gerçekten de çok duygulu anlar idi. Belki de bu sahne Kore Savaşı'nda şehit düşen beş bin Türkün ruhunu huzura kavuşturur.

Bu fotoğraf bana üç yıl önceki başka bir olayı hatırlattı. 1999 yılının yazında Kanada'daydım. Türkiye'de yayınlanan Hürriyet Gazetesi'ni alıp ön sayfasındaki fotoğrafa bakınca kalbim gururla dolmuştu. O zaman Kosova olayları devam etmekte ve bölgeye barış güçleri gönderilmekte idi. Fotoğrafta on binlerce Kosovalının Türk barış güçlerini büyük sevinç ve çiçeklerle karşılama anları yansıtılıyordu. Kosovalılar Türkleri kendilerindenmiş gibi bağırlarına basıp "Hoşgeldiniz" diyorlardı. Aynı gazetede bir başka fotoğraf daha vardı. Burada da Rus barış güçlerinin Kosova'ya girişi tasvir edilmişti. Türklerden farklı olarak onları bir kişi bile karşılamamıştı.

Birbiriyle benzerlikleri olan her iki olay da birer göstergedir. Türklerin asıl kimliğini ortaya koyan bir gösterge. Türkiye ve Türk askeri, dünyanın her tarafında gerçek barış simgeleri gibi kabul edilir. Hem binlerce kilometre uzaklıktaki Kore'de, hem de komşu Kosova'da Türk'ün tek bir imajı vardır; barışçı ve kurtarıcı.

Dünyanın en medeni halklarından sayılan Fransızlar veya daha başka "medeni" halklar, Ermeni hilesine kanarak (aslında kendileri isteyerek) Türkleri gaddar, soykırımcı gibi tanıyorlar. Sözde bu millet dünyanın en mazlum milleti olan Ermenileri soykırıma tabi tutmuş. Hatta o zaman sayıları 1.5 milyona ulaşmayan Ermenilerden 1.5 milyonunu bu "vahşi Türkler" yok etmiş. Oysa bu soykırım sayıklamalarının temelsizliği 1.5 milyon rakamı ile onaylanmış oluyor. Ancak "medeni ve gelişmiş" Fransızlar bu basit gerçeği görmezlikten gelip Türklerin Ermenileri soykırıma uğrattıkları konusunda kanun çıkardılar.

Tarihi iyi bilenlerin ve milletlerin geçmişi ve karakterleri ile ilgili bilgiye sahip olanların kafalarında Türk imajı ile ilgili hiçbir soru işareti oluşmuyor. Türklerin barışçı oldukları konusu bütün dönemler için kanıtlanmış bulunuyor. Hatta diğer milletlerin kendi egemenlikleri altındaki milletlere dinlerini zorla kabul ettirmeleri tarihte sıradan bir durum sayılırken, Türkler Osmanlı gibi kudretli bir İmparatorluk olarak Ermenilere, Yahudilere ve diğer din mensuplarına karşı sabır göstermiş ve onların yaşam haklarını garanti etmiştir. Ortaçağ'da bütün Hıristiyan Avrupa'nın Yahudi kanına susadığı bir dönemde Osmanlı'nın Yahudilere sığınma sağladığı bir gerçektir.

Aslında Türklerin barışçı mı soykırımcı mı oldukları konusunda ortaya koymak için bu iki fotoğraf bile yeterlidir.Buna Türklerin Afganistan Afganistan'daki barış harekatına katılımını da eklersek belki o zaman "medeni" milletler asıl Türk kimliğini anlarlar.

Azeri Azatlık Gazetesi yazarı Azer Hasat'ın yazısı 17 Mayıs 2002