Malpractice ıssues in radiology.Are radiologists contracted by third parties to interpret radiographs liable for not communucating results directly to patients

AJR 2002;178:27-32

 

RADYOLOJİDE YAYINLANMIŞ HEKİM HATALARI

RADYOLOJİSTLER ÜÇÜNCÜ ŞAHISLAR ADINA OKUDUKLARI RADYOGRAMLARIN SONUÇLARI İÇİN HASTAYLA DİREKT BAĞLANTI KURMAKTAN SORUMLU MUDURLAR?

 

DAVA

 

65 yaslarında bir adam  Batı Virginiada  gazetede bir hukuk bürosunun   mesleklerinden dolayı  asbestosa bağlı hastalık gelişen pek cok çalışanın davasıyla ilgili bir ilan gördü. Hukuk firması çelik fabrikasında eski ve yeni çalışanların çekilecek röntgen filmleriyle asbestosisi tespit edilenlerin davacı olmalarını teklif ediliyordu. Yakın zamanda celik işçisi olarak emekli olan adam, hukuk firmasını aradı. Bunun sonucunda firma adamı göğüs radyogramı çekebilen yerel bir hastaneye gönderdi.

         Hukuk bürosu topladığı radyogramlar 100 adet olunca onları  asbestosis bulguları olanları B kategorisine ayırması için radyolojiste teslim ediyordu. Radyolojist yorumladığı radyogram sayısına göre ücret alıyordu.

         Radyolojist 65 yasındaki bu adamın PA göğüs radyogramını incelediğinde sağ orta zone akciğer alanında asbestosisle ilgisiz karsinom,kardiyomegali ve geçirilmiş by pass ameliyatı bulguları tespit etti. Radyolojist bunları hukuk bürosuna bildirdi ve hastanın  hekimi  ile görüşmesini söyledi. Hukuk bürosu hastaya ve aile hekimine  bu bulguları iletmedi. Radyolojist radyogramları tekrar incelemiyordu. Hastaların kimliklerini ve adreslerini bilmiyordu.

         Adam18 ay sonra aile hekimine  gitti çünkü göğsünde rahatsızlık hissediyordu, öksürüyordu ve kilo kaybı vardı. En yakın hastanede göğüs radyogramı çekildi. Radyolojist sağ akciğerde 6*8 cm ebatında kitle tespit etti. Biopsi sonucu adeno karsinom olduğu saptandı. Kapsamlı bir kemoterapiye rağmen hasta 8 ay sonra öldü.

         Ölen hastanın ailesi hukuk bürosunu ve radyolojisti hata yaptıklarını öne sürerek dava etti. Hukuk bürosu anormal radyolojik bulguları aile hekimine söylemediği için ihmalkarlıkla suçlanıyor ve tazminat talep ediliyordu ve davalı radyolojist bulguları direk hastaya söylemediği için ihmalkarlık etmişti. Sonuç olarak radyolojistin profesyonellikten bir miktar saptığı, hastanın fiziksel, mental ve emosyonel zarar gördüğü, acı cekerek öldüğü karara bağlandı.

                                                                        

MEDİKAL YASAL YAYINLAR

        

Hukuk bürosu hemen  tazminat ödeyip davanın kapanması için davacı ile görüştü. Hekim hatalarının tazminatlarını ödeyen sigorta şirketi tarafından atanan avukat radyolojistle görüştü ve davadan radyoloğu çıkartmak için mahkemeye başvurdu, çünkü radyolog  davacı olan hasta ile direk yada indirek hekim hasta ilişkisine girmemişti. Mahkeme savunmanın bu isteğini kabul etti ve yüksek mahkemeye gönderdi.

Federal mahkeme radyoloğu davadan çıkardı.karar açıklandı;Batı Virginiada veya başka bir yerde medikal hatalarda esas olan doktor hasta ilişkisidir. Görüşme olmadığı saptandığında yasal olarak birbirilerine  taraf olamazlar. Batı Virginia mahkemesi belirtirki doktorun herhangi bir  incelemesinden kaynaklanan bir ihmalkarlığı yada sorumluluğu yoktur. Kendisi olmayan hekim hasta ilişkisinden dolayı olusan zarardan sorumlu değildir. Böylece radyolojistin sorumlu olmadığı saptandı. Davacı ya doktor hasta ilişkisini yada muayene sonucu zarar gördüğünü kanıtlayacaklar. Çünkü davacı muayene edilmemişti bu nedenle zarar göremezdi. Sadece bu olguda doktor hasta ilişkisinin radyolojistle hasta arasında geçip geçmediği sorulabilir. Bize göre böyle bir ilişki yoktur.

         Davalı doktor hukuk firmasına asbestostan etkilenen çalışanların davacı olarak belirlenmesi için konsultan hekim olarak çalışmasını sürdürüyordu. Bu çalışanların hiçbiri doktoru görmemişti, doğrusunu söylemek gerekirse doktorun kim olduğunu bile bilmiyorlardı. Benzer olarak doktorun hastalarla ilgili herhangi bir bilgisi yoktu. Hastaların telefon numarası yada adreslerine sahip değildi. Doktor dava etmek isteyenlerin radyogramları arasından asbestosa bağlı hastalık gelişenleri belirlemeyi sürdürdü. Davacı radyolog hakkında hata yaptığına dair suçlamasını sürdüremedi, çünkü hekim hasta ilişkisi yoktu.

      

TARTIŞMA

 

Geleneksel radyolojik muayneye gönderilen hastalar ki bu hastalar bu muayneye bir doktor tarafından klinik semptom ve bulguların tanımlanmasında kolaylık olması için gönderilirler; mamografi gibi. Tarama muayneleri için ise hastalar kendi istekleri ile gidebilirler. Her iki durumdada doktor hasta arasında kurulan ilişki radyologla hasta arasındada olabilir. Bu durumda radyolog işini yaparken yeteneğini ve dikkatini hasta için göstermelidir. Hasta ile direk bir yakınlığı olmasa bile radyolog yapacağı uygulamaları makul bir şekilde yeteğini ve bilgisini kullanarak hastasına anlatmalıdır. Anormal röntgen bulguları konusunda hastalarını bilgilendirmelidir.

Radyologlar genellikle elde ettikleri bulguları hastaların doktorlarına söylemelerine rağmen bazı durumlarda direk olarak hastaya söylemelidir. ACR’ye göre radyolojik teşhis vakaya göre hastaya söylenebilir. Bazı durumlarda doğrudan doktorla görüşülmesi hastanın tedavisini doğrudan etkiler (örn tansiyon pneumotoraks). Bu yüzden görüşme direk olmalıdır. Eğer doktorla görüşülemiyorsa hasta yada refakatçılarına durum bildirilmelidir.

         Buna ek olarak yaygın görüş şudurki radyologlar hastalarla ilgili acil bir anormal durumla karşılaştıklarında hastalarla direk temas kurulmalıdır. Hastalarla direk temas kurulması gereken durumlardan biride mamografidir. Her mamografik uygulamanın sonucu hastaya 30 gün içinde bildirilmelidir. Şüpheli yada yüksek malinite durumlarındada hastaya en kısa zamanda bilgi verilmelidir.

Amerikan Radyoloji Koleji (ACR) etik kurulu OHRT tarafından belirtilen diğer durumlar olabilir. Radyoloğun inceleme sonuçlarını hastalara açıklaması etik ve hukuksal olarak uygun görülmektedir. Mamografi çektiren kadınlarda yapılan bir inceleme sonucu halkın  artan bir çoğunlukla incelemenin sonuçlarını direk olarak radyologtan almayı tercih ettiğini göstermektedir. İncelemede %90 dan fazla bir oranda radyolojik sonuçların  normal veya patolojik olmasına bakılmaksızın direk radyologtan bilgi istenmektedir.

           

DOKTOR HASTA İLİŞKİSİ      

 

         Tıbbi bir ihmalkarlık sonucu ortaya çıkan  durumları doktor makul ve doğal bir şekilde yeteneğini ve dikkatini kullanarak hastasıyla ilişkisini düzenlemelidir. Bu noktadan hareketle hem doktor hasta ilişkisi hemde radyoloğun radyolojik incelemenin sonuçlarını bildirmesi tartışması net olarak ortaya konmuştur. Fakat bu makaledeki olguda etkenler oldukça farklıdır.

Burda Batı Virginia federal mahkemesi doktor hasta ilişkisinin kurulmadığını ve böylece radyoloğun makul ve olağan yeteneğini ve özenini radyogramları yorumlarken kullanmasının hastaya karşı yasal görevi olmadığına karar vermiştir.

         Arizona temyiz mahkemesi 1995 yılında  bir doktorla üçüncü bir sahıs arasında geçen olayda benzer karar almıştır. Bunun gibi bir tıbbi hata vakası sadece hastanın yararına olacak bir doktor hekim ilişkisi varlığında söz konusu olabilir. Biz bütün durumlarda herkese makul ilgi gösterilmesi gerektiren yasayı anlayamıyoruz. Henüz bu konuda kanunlar esnek değil. Çoğu  yerde doktorlar burada olduğu gibi çalışırlar. İncelemeyi yaparken gösterdiği özen ve raporların hazırlanmasındaki profosyonel standart görevi onun talebine bağlıdır. Doktorun davranışı standart ilginin altında olsa bile bu doktorun görevi açısından bir sorundur, hastanın açısından değil.

 Bu makalede radyolog Arizonadaki davada olduğu gibi haklı çıktığında diğer radyologlar mahkeme kararına göre hastalarına benzer durumlarda uygun davranmayabilirler. Daha evvel belirttiğimiz gibi kamuoyu politikaları nedeniyle mahkemeler tıbbi hatalardan kaynaklanan olaylarda hekim hasta ilişkisini yerleştirmek amacıyla tıbbi hatalardan zarar görenlere yüksek meblağlarda ödeme yapmaktadır. Pek çok nedenden ötürü radyologlar incelemelerini üçüncü sahıslara söylemelerine rağmen hastalara yada onların doktorlarına söylemeyi tercih etmezler. Üçüncü şahıslarda kendilerine yarayan radyogramları iş verene bildirirler. Sigorta şirketleri için radyogramların belirlenmesi sigortalanacak potansiyelin belirlenmesi için gerekebilir. Devlet  büroları maluliyet durumunu belirlemek, sosyal güvenlik veya iş başvurusu  için radyogramlara başvurabilirler. Örneğin buradaki hukuk bürosu potansiyel tazminat davaları için radyogramlardan yararlanmıştır. Tüm bütün bu durumlarda radyolog üçüncü sahıslar için radyogram değerlendirip seçer. Burada hasta yada onun doktoruna bilgi verilmemiştir.

Tüm bu olayların ışığında doktor hasta ilişkisi radyogram bulgularına göre mi kurulmalıdır? Bu soru ikinci en önemli sorudur. Makalede bunlardan biri vurgulanmıştır. Radyolog radyogramda bulduğu anormal durumları üçüncü sahıslara iletirken durumu hastaya da bildirmeli midir, yoksa sadece üçüncü şahısları mı memnun etmelidir? Batı Virginia ve Arizona mahkemeleri radyoloğun bulguları hasta ile paylaşmayınca doktor hasta ilişkisinin tanımlanamayacağına karar vermiştir. Diğer mahkeme kararları gözden geçirildiğinde radyologların hastalarıyla iletişim kurmaları doktor  hasta arasındaki ilişkinin parçası olmalıdır.

 1974 yılı Colombia federal temyiz mahkemesinin kararına göre bu belirtilmiştir. Bu karardan önce 20 yaşında bir adamın Amerikan ordusunun muayene merkezinde fizik muayene ve göğüs radyogramları alındı. Radyolog bu adamın radyogramlarını asker seçme servisine yorumladı. Buna göre mediasten genişti ve lemfoma olabileceğini söylendi. Askeri servis adamın başvurusunu reddetti ve nedenini açıklamadı. Adam reddedilme sebebini dizindeki eskiden kalma ize bağladı. 6 ay sonra adama hodgkin hastalığı tanısı kondu ancak  tedaviye rağmen öldü. Adamın ailesi federal hükümete dava açtı. Onlara göre askere alma servisinin radyoloğu askere alınmama sebebi olan radyogram bulgularını açıklamamıştı. Radyoloğun avukatı ve federal hükümet  mahkemeden davayı reddetmesini istedi çünkü doktor hasta ilişkisi kurulmamıştı. Buna rağmen mahkeme isteği reddetti ve radyoloğu bu durumdan sorumlu tuttu.

         Maryland kanunlarına göre hastayı muayene eden doktorun onlara en iyi tıbbi ihtimam ve saygıyı göstermesi ve gereken her türlü uygulamanın yapılmasını belirtmiştir. Doktorları zor durumda bırakan bir çok radikal kanun vardır. Bu kanunlardan biride doktorun görevini dikkatli yapmaları gerektiğini bildirir. Asker seçme servisinin doktoru sadece kendisine verilen görevi yapmıştır gerisine karışmamıştır. Doktorun sessiz kalması muayeneyi hatalı kılıyordu. Bir doktor fizik muayeneyi tamamlayınca bir şey söylemezse bu hasta tarafından iyi olarak algılanır ve ortada ciddi bir durum olmadığı anlamına gelir. Burada da aynısı oldu.

        

 

 

 

 

Maryland kanunlarına göre doktor hasta ilişkisinde doktor muayenesinde dikkatini, yeteneğini ve özenini kullanmalıdır. Doktor fizik muayeneyi yaparak hastayı uyarmakla, bulduğu tehlikeli bulguları bildirmek ve sonuçlarını, tedavi şeklini anlatmakla yükümlüdür. Bu  zor bir görevdir. Doktor hastanın bunu bilmediği takdirde tehlikeli bir durumda kalacağını bilmelidir.

         Mahkeme davacının delillerinin üstünlüğüne göre tutuklama yapacağından dikkatli olunmalıdır. Burada radyogramdaki anormal durum bildirilmediği için hata yapılmıştır.Bu nedenle hasta bir süre sonra ölmüştür.

         1990 yılında Mississipi yüksek mahkemesinde benzer bir dava görülmüştür. Davacı olan adam sosyal güvenlik araştırmasında maluliyetinin belirlenmesi için Mississipi yetkililerine başvurmuştur. Göğüs radyogramı alındıktan sonra doktorla görüşülmüş.akciğer kanseri olabileceği belirtmiştir. Doktor bunu yetkililere bildirmiş ve hastaya sosyal güvenlik servisinin doktoru ile görüşmesini söylemiştir. Bununla birlikte  hasta radyolojik bulgular hakkında bilgilendirilmemiş sonuç olarak teşhis ve tedavinin ertelenmesine sebeb olunmuştur.

 Hasta radyogramlarını inceleyen doktoru dava etmiştir. Davalı doktorun avukatı davanın radyologla davacı arasında herhangi bir doktor-hasta ilişkisinin olmaması sebebiyle iptalini istemiştir. Mahkeme bunu reddetmiş ve sonuçları hastaya bildirmediği için hastanın uğradığı zarardan doktoru sorumlu tutmuştur. Mississipi yüksek mahkemesi bir alt mahkemenin  doktorla ilgili bu kararını doktor-hasta ilişkisi mevcut olmadığından bozmuştur. Karara göre doktor hasta ilişkisinin olmadığı bir ortamda hastanın bilgilendirilmesi olamaz.

          Alt mahkeme buna rağmen bu konudaki kararını değiştirmemiştir. Buna göre doktor hasta ilişkisinin kurulması zorunlu idi ve tıbbi hata yapıldığı düşünüldü. Davacıya göre radyolog kurmak zorunda olduğu doktor hasta ilişkisinin dışına çıkmıştır. Mahkeme buna izin vermeyeceğini söylemiştir. Doktor hasta ilişkisinin olmaması muayenenin tamam olduğu manasına gelmez.

         Geleneksel doktor hasta ilişkisinin olmadığı üçüncü sahısların istediği üzerine yapılan muayenelerde ve diğerlerinde doktor ilişki kurmazsa görevini tam yapmaz. Bu olgudan doktor hasta ilişkisinde herşeye rağmen varolan makul bir dikkati hastaya vermesi gerektiğini buluyoruz. Doktor hastasını muayene ettiğinde aralarındaki diyaloğa göre hasta doğal olarak doktordan kendisi hakkında acil bir durum olsaydı söylemesi gerektiğini bekliyordu.

Doktor maluliyet belirleme servisinde hastayı muayene ediyordu. Doktor göğüs radyogramlarını alıp akciğerdeki malin tümörü belirledi, üzücüdürki servis bunu hastaya bildirmedi. Bu onlardan biriydi ,üzerinde düşünülmesi gereken  servisin yapması gereken sorumluluk nedeniyle fiziksel zarar gören diğer insanlar.

2 yıl sonra Mississipi yüksek mahkemesine geleneksel doktor hasta ilişkisi olmamasına rağmen doktorun tazminat ödemesi gerekip gerekmediği hakkında başvurulduğunda bu farklı fikri benimsedi. Mahkeme kararına göre doktor olmayan doktor hasta ilişkisinde bile ihmalinden sorumlu olabilir. Mahkeme doktorun görevini tam yapmadığına karar verdi. Şimdiki davada olmayan doktor hasta ilişkisindeki sorumluluk açıkça çürütülemiyor. Bu karar eski karara 180 derece terstir. Bugün için bize göre doktor yada sağlık personelinin sorumluluğu yaptıkları işin ciddiyeti ve sonuçlarına göredir. Doktor hasta ilişkisinin kurulmaması telafisi mümkün olmayan sonuçlara sebeb olabilir.

Washington eyaleti federal temyiz mahkemesinin 1991 de benzer bir kararında

Hastane yönetiminde çalışan radyolog işvereni için bir adamı göğüs radyogramını yorumluyordu. Radyolog incelediği radyogramlarda  anormallik olduğunu farketti bu incelemeler sonrasında sarkoidoz olduğu ortaya çıktı. Her nasılsa hastaya bu iletilmedi. 4 yıl sonra teshis kondu.hasta teshisin gecikmesiyle kendisinde kalıcı hasar meydana geldiğini iddia ederek doktorunu ve işverenini dava etti. Tazminat davası devam ederken temyize gönderildi. Federal temyiz mahkemesi tazminat ödenmesine karar verdi. Karara göre radyolog hastayla iletişim kurmadığı için hatalı idi. İşe almak için yapılan muayene ortamında doktor hasta ilişkisi ya henüz kurulmamıştı yada çok azdı. Radyolog anormal durumu hastaya  bildirmeliydi. Personelin belirlenmesi için çalışan yetenekli sağlık personeli işverenlerinin istekleri ile zor bir durum da kalabilir, haklı olarak makul bir şekilde uzmanın kendi  alanında istisnai tehlikeli durumları uygun bir şekilde haberdar edecek. Hastaya kendisiyle ilgili bu anormal durum iletilmediğinden radyolog hastalığın erken evrede durdurulmasını önlemiştir.

         5 yıl sonra New Jersey temyiz mahkemesine  ulaşan benzer bir davada sosyal güvenlik   için çalışan oftalmoloğa maluliyet belirlenmesi için  göz muaynesi olan hastada sonradan optik siniri tutan tümörü atlamış. Hasta doktoru ihmali olduğu gerekçesi ile mahkemeye vermiş ama mahkeme davayı reddetmiş çünkü doktor ile hasta arasında ilişki olmadığı saptanmış. Temyiz mahkemesi tam ters karar vermiş.

         Doktorun savunmasına göre yetkili kurumun belirlediği kişileri bu kurum için muayene ediyordu ve sonuçları bu kuruma bildiriyordu. Bu durumda asla bir doktor hasta ilişkisi olmamıştır. Genel manadaki medikal standartlar oluşmamıştır. Muayenenin sonucunda konan teşhisten doğan zararlardan doktor kendini savunması mesleki sorumluluğu açısından kabul edilemez ki bu muayene üçüncü kişilerin istegiyle ve ek masrafa yol açsada. Kontratın kapsamı içinde olsada üçüncü sahıslar için yapılan muayene doktor hasta ilişkisi yaratmaz.

Biz inanıyoruzki doktorun uygulaması profosyonelcedir. Hasta işverenin kendisine uygun bir bakımı borçlu olduğunu düşünüp bunu istemiştir.

          Doktorla muayene edilen arasında bir ilişki vardır. Doktorun muayenedeki görevleri talep edilen testler, teshis ve sonuçlarla ilgilenmesidir. Hastanın iyiliği için doktor mevcut tehlikeleri ve bulguları anlatmak üzere muayeneye makül bir zaman ayırmalıdır. İnanıyoruzki  bir doktorun profosyonel ve etik sorumlulukları diplomayla beraber istemeksizin empoze edilmelidir.

Bazı mahkemeler  hastaların radyogramlarını okuyup sonuçları bildiren radyologları üçüncü kişiler tutsa bile  sorumlu tutarlar. Bu durumları onları sağlık dışı sebebler için çalışsada kurtarmaz. Örneğin sigorta şirkerketleri. Bu tutum 1996 Mississipi temyiz mahkemesin kararında açıkça belirtiliyor. Hasta hayat sigortası için yaptığı başvurusu reddediliyor çünkü kan testlerine göre hiv pozitifti. Şirket red sebebini hastaya söylemedi. Hastaya göre bu durum ona söylenmediği için tedavisi tehlikeye atılmıştı. Sonra hasta öldü.

Şirket mahkemeye verildi. Mahkeme de dava reddedildi. Kararda sigorta şirketinin insanları  sigortalayabilmek için isteği test ve uygulamaların sonuçlarını bildirmek zorunda olmadığını belirtildi. Temyiz mahkemesinde davacı kendini savundu. Federal temyiz mahkemeside önceki  mahkeme kararını onayladı.

          Doktor burada hatalı bulunabilir, doktor hasta ilişkisi olmamasına rağmen ama bu davada durum farklı çünkü  davalı olan doktor değil sigorta şirketidir. Doktorlardan hastaları ile diyaloğu olup olmadığına bakılmaksızın onların sağlıkları ile ilgili önemli bulguları açıklamaları beklenir. Doğruyu söylemek gerekirse hastaya bulguları söylemek tedaviyi belirleyip hastalığı veya diger durumlar geriletilebilir. Ama mahkeme ikna olmadı. Sigorta şirketleri doktorlardan bu sorumluluğu kaldırmak için muayene sonuçlarını açıklamalıdır.

Doktorlar ve sigorta şirketleri topluma iki farklı şekilde hizmet ederler. Doktorlar insan sağlığını korumak ve saygılı olmak için yeminlidirler. Öte yandan sigorta şirketleri bireyleri sigortalayıp onları doğal veya yapay felaketlerden korurlar. Örneğin ölüm, yangın, sel.

 Mahkemenin kararı çok net değildir. Bu durumda bir inşaat işçisi iş başvurusunun bir parçası olarak göğüs filminin de dahil olduğu bir muayeneye tabii tutulmuştur. Muayene bir aile hekimi tarafından yapılmıştır ama filmleri radyolog okumuştur. Radyolog lemfoma ile ilgili abnormal durumları kaydedip CT önermiştir. Radyolog aile doktoruna yazılı bir rapor vermiş ancak doktor bu raporu hastaya iletmemiştir. 6 ay sonra hastaya Hodgkin’s hastalığı teşhisi konmuştur ve teşhisten 8 ay sonra hasta ölmüştür. Bu meslek hatası davası doktora ve radyoloğa  karşı açılmıştır. Juri davacının haklılığına karar vermiştir. Davalı doktorlar temyize gitmiş ancak temyiz mahkemesi jürinin kararını onaylamış hatta bir üst mahkemede aynı kararı onaylamıştır.

         Doktor hasta ilişkisinin bulunmadığı durumlarda klasik görevi kötüye kullanma davalarına sadık kalınır ve doktor muayene sonucundaki anormal durumları açıklamak zorunluluğu yoktur. Ancak bir kişi işe alınmadan önce muayene için doktora gönderildiği zaman bir hasta doktor ilişkisi meydana gelir en azından muayene boyutunda. Doktor üçüncü bir şahıs için bir kontrat sonucu iş öncesi fizik muayene yapar. Bu durumda doktor muayene süresince hasta ile ilgili bulduğu önemli anormal durumları hastaya bildirmekle sorumludur. Hasta doktorun kendisiyle ilgili bu fiziksel muayene sonucunda bulunan herne olursa  öğrenme hakkına kesinlikle sahiptir. Doktor ve üçüncü şahıslar arasında yapılan kontrat bu durumu değiştirmez.

         New Jersey Yüksek Mahkemesi doktorun hastayla ilgili bulguları açıklamak konusundaki sorumluluğu hakkında oldukça açık olmasına rağmen, mahkeme hiçbir açıklama göstermeksizin okuduğu film hakkında aşağıdaki dipnotu ekleyen radyolog hakkındaki cezayı reddetmiştir.

         “Bu konudaki hiçbir görüş kendisine muayene veya teşhis amacıyla hasta gönderilen bir doktorun (örneğin radyolog veya patolog gibi)görüşü  kadar gerekli olmamalıdır. Bu görüşler hastaya direk olarak bildirilmelidir.”

 

ÖZET VE RİSK YÖNETİMİ

Bir radyoloğun yapılan kontrat sonucu işveren, sigorta şirketleri veya hükümet acentaları gibi üçüncü şahıslar için çalışması normaldir .Bu yasal hasta doktor ilişkisi yaratmaz. Verilen örneklerde radyologtan beklenen elde ettiği bulguları bu üçüncü şahıslara bildirmesidir hastalara değil. Normal şartlarda eğer radyolog bu filmlerden birinde kayda değer bir anormal durum tanımlarsa ve bunları üçüncü şahıslara iletirse üçüncü şahıslar bu durumu hastaya bildirir. Bununla birlikte radoloğun bulduğu anormal bulguları üçüncü şahıslar hastaya yanlış bildirir ve bunun sonucunda hasta zarara uğrarsa bu iletişim hatasından radyolog mu sorumludur. Tartışıldığı gibi mahkemeler bu sorunun cevabı konusunda fikirbirliği içinde değildirler. Bu verilere rağmen hukuki eğilim radyologların anormal bulgular karşısında hastalarla direk temasa geçmeleri yönündedir. ACR iletişim standartlarına göre radyoloğun mühim bir radyografik anormallik veya acil bir tedavi gerektiren herhangi bir anormal bulgu elde etmesi halinde hastayı sevkeden doktorla veya hastanın kendisiyle direk iletişim kurması gerekmektedir. Mahkemeler radyoloğun görevinin hasta-doktor ilişkisi varken ve yokken olmak üzere ayırmaktadır, ACR bu ayrımı yapmamaktadır. Bu önemli fark mesleki ihmal davalarında temel bir tartışmaya yol açmaktadır.Bu tartışma eğer jüriden önce yapıldıysa üçüncü şahıslar için çalışıyorsa bile davalı doktor hastayı sevkeden bir doktorun olmaması durumunda hastanın kendisiyle iletişim kurmasından sorumlu tutulur. Radyoloji uygulamalarındaki risk yönetimi bu tür davalara maruz kalma olasılığını azaltır ve savumada maximum  başarı şansı olur. Eğer dava kaybedilirse çok iyi bir bakım sunulur.

         Üçüncü şahıslarla kontrat yapmış olan radyolog  elde ettiği bulguları bu şahıslara bununla birlikte hastayada bildirmekle hükümlüdür.

         Üçüncü şahıslarla kontrat yapmış olan radyolog  eyalette kanunların belirlemiş olduğu avukatlara danışmalıdır. Hangi şartlar altında olursa olsun hasta doktor ilişkisinin kurulduğu durumlarda  radyoloğun görevi anormal bulguları doğrudan hastaya bildirmektir.

         Eyalet kanunları radyologların radyografik uygulamaları anlaşma yaptıkları üçüncü şahıslar tarafından hastalara bildirilmesi istenmese bile radyologları bu durumdan sorumlu tutar. Ahlaki olabilir eğer kanuni değilse radyografik anormallikleri olan ve kendisine bildirilen kendini garanti altına almak isteyen hastalar tarafından radyologlar bu mekanizmayı geliştirmeye zorlanıyor. 

 

Çeviren :Dr. Tuncay Şen