RKP(B) XI. PARTİ KONGRESİ'NE
MERKEZ KOMİTESİ'NİN
SİYASİ RAPORU [94]
27 Mart 1922
V.İ.Lenin
Yoldaşlar!
İzninizle MK Siyasi Raporu'na yılın başından değil sonundan başlıyorum. Bugün
politikada en güncel sorun Cenova'dır. Fakat basınımızda
bu konuya ilişkin çok fazla şey söylendiği ve ben de yayınlanmış bulunan 6
Mart'taki konuşmamda bu sorun hakkında önemli olan hususları ifade etme fırsatı
bulduğum için, eğer sizden sorunun ayrıntılarını açıklamam yönünde herhangi
özel bir talep gelmezse, sorunun ayrıntılarına girmemek için izninizi
istiyorum.
Cenova
meselesini genel olarak hepiniz biliyorsunuz, çünkü basın bu soruna epeyce yer
vermiştir, hatta bana göre, genelde inşa çalışmamızın, özelde ekonomik inşa
çalışmamızın gerçek, pratik ve acil sıkıntılarının zararına aşırı çok yer
vermiştir. Avrupa'da, bütün burjuva ülkelerde, kolayca anlaşılabileceği gibi,
kafaları Cenova üzerine olası her türlü ıvır zıvırla meşgul etmeyi ya da doldurmayı pek seviyorlar. Ve
bu kez (aslında sadece bu kez değil) biz de onlara öykündük, hem de
çok fazla öykündük.
MK'da en
iyi diplomatlarımızdan bir delegasyon oluşturmak için en titiz önlemleri
aldığımızı söylemeliyim (artık gayet önemli sayıda Soyvet
diplomatımız var, işler Sovyet Cumhuriyeti'nin başlarında olduğu gibi değil
artık). MK'da Cenova'daki
diplomatlarımız için yeterince ayrıntılı direktifler kaleme aldık, bunun için
çok zaman harcadık, bunları birçok kez görüştük ve tekrar tekrar
yeniden görüştük. Burada sorunun —savaş sorunu demek istemiyorum, çünkü bu
sözcük yanlış anlamaya yol açabilir, fakat her halükârda— rekabet sorunu olduğu
açıktır. Burjuva kampta diğer eğilimlerden çok daha güçlü olan ve Cenova Konferansı'nı boşa çıkarmaya eğilimli olağanüstü
güçlü bir akım var. Bu konferansın ne pahasına olursa olsun yapılmasını
isteyen, konferansın toplanmasına çabalayan başka akımlar var. Sözünü
ettiğimiz bu son akımlar şu an üstünlük kazanmıştır. Son olarak bütün burjuva
ülkelerin kampında pasifıst olarak nitelenebilecek ve
tüm İkinci ve İki buçukuncu Enternasyonal'in de
içinde sayılması gereken bir akım var. Bu, burjuvazinin bir dizi pasifist
öneriyi uygulatmaya ve pasifıst politikaya benzer
bir politika çizmeye çalışan kampıdır. Komünistler olarak bizim bu pasifizm hakkında burada anlatılması tamamen gereksiz olan
kesin görüşlerimiz var. Bizim Cenova'ya komünistler
olarak değil, tüccarlar olarak gittiğimiz açıktır. Biz ticaret yapmak
zorundayız, onlar ticaret yapmak zorunda. Biz bu ticaretin bizim yararımıza
olmasına çabalıyoruz, onlar da kendi yararlarına olmasına çabalıyorlar. Mücadelenin
nasıl gelişeceği, çok büyük ölçüde olmasa da diplomatlarımızın becerisine
bağlı olacaktır.
Cenova'ya
tüccar olarak gittiğimize göre, burjuva kampın sorunu savaşla çözmeye eğilimli
temsilcileriyle mi, yoksa burjuva kampın en kötüsü de olsa pasifızme
eğilimli ve komünizm açısından değerlendirildiğinde en küçük eleştiriye bile
dayanamayacak olan temsilcileriyle mi ilişkide olacağımız bizim için önemsiz
değildir. Bu farkı kavramayan ve pratik hedeflerine ulaşmak için taktiğini buna
uydurmayı bilmeyen bir tüccar kötü bir tüccardır.
Cenova'ya
ticareti genişletme ve ticaretin en fazla ve başarıyla gelişebileceği koşulları
yaratma pratik hedefiyle gidiyoruz. Ne var ki Cenova Konferansı'nın başarısı için güvence veremeyiz. Buna güvence
vermek istemek gülünç ve saçma olurdu. Cenova'nın şu
dönemde sunduğu olanakları son derece soğukkanlı ve dikkatli değerlendirdiğimde,
bu hedefimize ulaşacağımızı söylemenin yine de abartılı olmayacağına
inanıyorum.
Eğer oradaki
muhataplarımız yeterince akıllı olup fazla dikkafalı
davranmazlarsa Cenova yoluyla; eğer dikkafalı olmak isterlerse Cenova'sız.
Fakat hedefimize ulaşacağız!
Bütün
kapitalist güçlerin ertelenemez, acil, son yıllarda iyice ortaya çıkan pratik
çıkarları, Rusya'yla ticaretin gelişmesi, düzenlenmesi ve genişlemesini
gerektirmektedir. Bu tür çıkarlar bir kez mevcutsa, kavga edilebilir,
dalaşılabilir, hatta çeşitli kombinezonlarda ayrılabilir de —hatta böyle bir
ayrılma olasıdır da —, fakat sonunda bu temel ekonomik gereklilik kendi yolunu
açacaktır. Ben bu bakımdan sakin olabileceğimizi sanıyorum. Tarih için güvence
vermiyorum, başarıyla sonuçlanacağına güvence vermiyorum, fakat tam da bu
toplantıda, Sovyet Cumhuriyeti'yle diğer kapitalist dünya arasında normal
ticari ilişkilerin gelişmesinin kaçınılmaz olarak devam edeceği oldukça kesin
bir şekilde söylenebilir. Bu süreçte hangi kesintilerin ortaya çıkabileceği
konusunda raporumun ilgili bölümünde konuşacağım ve Cenova
sorunu hakkında kendimi bununla sınırlayabileceğimi düşünüyorum.
Sorunu daha
ayrıntılı öğrenmek isteyebilecek ve gazetelerde yayınlanan delegasyon
üyelerinin listesinden memnun olmayabilecek yoldaşların bir komisyon ya da seksiyon seçerek bütün MK belgelerini, yazışmaları,
talimatları öğrenebilecekleri açıktır. Elbette ayrıntıları sınırlı saptadık,
çünkü şimdiye kadar Cenova'da kimin masaya oturacağı
ve hangi koşulları ya da önkoşulları veya ihtiraz kayıtlarını ileri sürecekleri
tam olarak bilinmiyor. Bütün bunları burada analiz etmek son derece yararsız,
hatta inanıyorum ki pratikte olanaksız olacaktır. Tekrar ediyorum, Parti
Kongresi bir seksiyon ya da komisyon aracılığıyla
sorunla ilgili bütün belgeleri, yayınlanmış olanları ve MK'nın
elindekileri elde etme tam imkânına sahiptir.
Söylenenlerle
yetinmek istiyorum, çünkü en büyük zorluklarımızın bu sorunda olmadığından
eminim. Tüm Parti'nin esas dikkatini yöneltmesi gereken şey bu değildir.
Avrupa'nın burjuva basını, emekçi kitleleri aldatmak için bu konferansın
önemini yapay ve kasıtlı olarak şişiriyor ve abartıyor (bu demokratik ülkelerin
ve cumhuriyetlerin tümünde bütün burjuva basının onda dokuzu böyle yapıyor).
Bu basından bir parça etkilendik. Her zaman olduğu gibi gazetelerimiz hâlâ eski
burjuva geleneklerden etkileniyorlar, yeni sosyalist yola geçmek istemiyorlar
ve konunun hakettiğinden çok daha fazla yaygara kopardık.
Aslında Cenova komünistler için, özellikle 1917'den
bu yana son derece ciddi yıllar görüp geçirmiş, o zamandan bu yana politikanın
son derece ciddi kombinezonlarını yaşamış bizler için özel bir zorluk oluşturmamaktadır.
Bu sorunda sadece MK'da değil, bir bütün olarak Partimiz
içinde de herhangi bir görüş ayrılığı ya da kavga çıktığını anımsamıyorum. Bu
çok doğal, çünkü burada komünistler açısından, aralarındaki çeşitli eğilimler
göz önüne alındığında bile tartışılacak bir şey yoktur. Tekrar ediyorum, Cenova'ya tüccarlar olarak, başlamış bulunan, devam eden
ve kimileri şu ya da bu süre için bunu zorla kesintiye uğratmayı başarsalar
bile, sonra kaçınılmaz olarak yeniden gelişecek olan ticaretin gelişmesi için
en avantajlı biçimleri bulmak amacıyla gidiyoruz.
O nedenle Cenova hakkında bu kısa açıklamalarla yetiniyor ve bana
göre, geçtiğimiz yılda ve önümüzdeki yılda politikanın esas sorunlarını
oluşturan sorunlara geçiyorum. Bana öyle geliyor ki (daha
doğrusu en azından böyle bir alışkanlığım var), MK Siyasi Raporu'nda sadece
rapor yılında neler olduğu hakkında değil, aynı zamanda rapor yılında ortaya çıkan en önemli, en temel
politik dersler hakkında da konuşmalıyız ki bir sonraki yıl için bir şeyler
öğrenelim, o yıl için politikamızı doğru saptayalım.
Esas sorun
elbette Yeni Ekonomik Politika'dır. Tüm rapor yılına damgasını vuran sorun
buydu. Bu yıl herhangi bir büyük, ciddi ve geri döndürülemez kazanım elde
ettiysek (bu benim için henüz kesin değildir), bu kazanım sadece, bu Yeni
Ekonomik Politika'nın esasları hakkında bir şeyler öğrenmiş olmamızdır.
Gerçekten de bu yıl Yeni Ekonomik Politika alanında olağanüstü çok şey
öğrendik. Gerçekten bir şeyler öğrenip öğrenmediğimizin ve ne ölçüde
öğrendiğimizin sınanmasının sonuçlarını büyük ihtimalle ancak olayların daha
sonraki gelişmesi, bizim irademize çok az bağlı olan eli kulağındaki mali kriz
gibi olaylar gösterecektir. Bütün düşüncelerin, bu yılda edinilen deneyimin
değerlendirilmesinin ve gelecek yıl için pratik dersler çıkarılmasının esası
olarak Yeni Ekonomik Politikamız açısından gözönüne
alın • ması gereken en önemli şeyin şu üç nokta
olduğunu düşünüyorum.
Birincisi,
bizim için Yeni Ekonomik Politika herşeyden önce köylü
ekonomisiyle Smiçka'yı (birleşme) gerçekten başarıp
başarmadığı mızı kontrol etme aracı olarak önemlidir. Bütün dikkatlerin ve
bütün güçlerin esas olarak istilaya karşı savunma görevine yöneldiği ya da onun
tarafından massedildiği devrimimizin bir önceki döneminde bu birleşme üzerinde
doğru dürüst düşünmemiz olanaksızdı — yapmamız gereken başka işler vardı. Dünya
emperyalizminin dev güçleri tarafından hemen ezilme tehlikesini püskürtme
göreviyle, bu kesinlikle ertelenemez ve doğrudan görevle karşı karşıya
bulunurken, bu birleşme bir dereceye kadar ihmal edilebilirdi ve edilmesi
zorunluydu.
Son Parti
Kongresi'nde Yeni Ekonomik Politika'ya geçiş olağanüstü bir görüş birliğiyle,
hatta (genelde büyük bir görüş birliği içinde olmasıyla sivrilen) Partimiz
içindeki diğer sorunlardan çok daha büyük bir ittifakla kararlaştırılmıştı. Bu
birlik, sosyalist ekonomiye geçişin yeni bir biçiminin kesinlikle zorunlu hale
geldiğini gösterdi. Birçok sorunda görüş birliğinde olmayan, durum hakkında
farklı bakış açılarından tavır takınan insanlar, görüş birliği içinde, hızla ve
yalpalamadan, aslında sosyalist ekonomiye, sosyalist ekonominin temellerinin
kurulmasına hiç de yaklaşmadığımız ve işe koyulmanın tek yolunun Yeni Ekonomik
Politika olduğu görüşünde birleştiler. Savaş olaylarının gelişmesi sonucunda,
politik olayların gelişmesi sonucunda, eski uygar Batı'da kapitalizmin gelişimi
ve sömürgelerde sosyal ve politik ilişkilerin gelişmesi sonucunda eski burjuva
dünyada, ülkemizin ekonomik olarak en geri olmasa da en geri ülkelerden biri
olduğu bir anda, ilk gediği açmak zorunda kaldık. Ülkemiz köylülüğünün ezici
çoğunluğu küçük bireysel iktisat yapmaktadır. Hedeflediğimiz komünist toplum
programından derhal gerçekleştirebildiğimiz hususların inşası belli bir
dereceye kadar, savaşın bu hususta hiçbir yalpalamaya izin vermediğiyle
gerekçelendirerek son derece ağır vergiler koyduğumuz en geniş köylü kitleler
içinde olup bitenin dışında cereyan etmekteydi. Ve bu gerekçe kaçıramadığımız
hatalara rağmen köylülük tarafından genel olarak kabul edildi. Köylü kitlesi,
sırtına yüklenen ağır yükün, çiftlik beylerine karşı işçi köylü iktidarını
koruyabilmek, devrimin bütün kazanımlarını elimizden almakla tehdit eden
kapitalist istila tarafından ezilmemek için zorunlu olduğunu genelde görüyor
ve kavrıyordu. Ne var ki ulusallaştırılmış, toplumsallaştırılmış fabrikalarda,
tesislerde, Sovyet çiftliklerinde kurulan iktisatla köylü iktisadı arasında
bir birleşme yoktu.
Bunu
geçtiğimiz Parti Kongresi'nde açıkça gördük. Bunu öylesine net biçimde gördük
ki, Yeni Ekonomik Politika'nın kaçınılmaz olup olmadığı sorununda Parti içinde
hiçbir yalpalama olmadı.
Bu
kararımızın yurtdışındaki her türden Rus partilerinin olağanüstü çok sayıdaki
yayın organlarında nasıl değerlendirildiğini izlemek eğlendiricidir. Bu
değerlendirmeler arasındaki fark çok küçüktür: Bunlar, geçmişte yaşamaya devam
ederek, Sol Komünistlerin hâlâ Yeni Ekonomik Politika'ya karşı olduklarını
iddia ediyorlar. Bu kişiler 1921 yılında 1918 yılında olanları ve ülkemizde Sol
Komünistlerin bile çoktan unuttuğu şeyleri anımsıyor, bunları tekrar tekrar geviş getiriyor ve Bolşeviklerin bilindiği gibi hilebaz ve
yalancı olduklarını, bu konuda aralarında görüş ayrılıkları bulunduğunu
Avrupa'dan gizlediklerini iddia ediyorlar. İnsan bunları okuduğunda şöyle
düşünüyor: Yanılgılarının esiri olmaya devam etsinler. Ülkemizde olup bitenler
hakkında bu fikirlere sahip olduklarına göre, şimdi yurtdışına kaçmış bulunan
geçmişteki sözümona bu çok kültürlü insanların bilgi
derecesini ölçebilir insan. Bizde hiçbir görüş ayrılığının olmadığını
biliyoruz, çünkü sosyalist ekonominin temellerini kurmak için başka bir
uygulamanın zorunluluğu herkes için açıktı.
Köylü
iktisadının oluşturmaya çalıştığımız bu yeni iktisatla birliği yoktu. Şimdi var
mı? Henüz değil. Bunu yeni oluşturmaya başlıyoruz. Yeni Ekonomik Politika'nın
basınımızda hâlâ aranması gereken yer dışında heryerde
arandığı tüm anlamı sadece ve sadece şurada yatmaktadır: Çok büyük çabalarla
yaratmakta olduğumuz bu yeni ekonomiyle birleşmeyi sağlamak. Ve başarımız da
bundan ibarettir, aksi halde komünist ve devrimci olmazdık.
Yeni
ekonomiyi, eski herhangi bir şeyi dikkate almadan tamamen yeni biçimde kurmaya
başladık. Ve bu işe başlamamış olsaydık, daha ilk aylarda, daha ilk yılda
yenilgiye uğrardık. Fakat bu, tam bir cesaretle başladığımız yeni ekonomiyi,
değiştirmeksizin aynı biçimde sürdürme konusunda ısrarlı olduğumuz anlamına
gelmez. Bu nerden çıkıyor? Hiçbir yerden.
Ta baştan
itibaren, yepyeni bir eser yaratacağımızı ve daha gelişmiş kapitalist
ülkelerdeki işçi yoldaşlar hızla yardımımıza gelmezlerse eserimizin olağanüstü
zor olacağını ve hiç kuşkusuz bir dizi yanlış yapılacağını söyledik. Esas
mesele, böyle yanlışların nerelerde yapıldığını soğukkanlılıkla görmeyi bilmek
ve her şeyi temelden değiştirmektir. Her şeye iki kez değil defalarca yeniden
başlamak zorunda kalındığında dünyanın şimdiye kadar görmediği kadar büyük bu
göreve, önyargısız, soğukkanlılıkla yaklaştığımız görülecektir.
Bugün Yeni
Ekonomik Politika'da temel şey, geçtiğimiz yılın deneyimini doğru biçimde
özümsemektir. Bunu yapmak gerekir ve bunu yapmak istiyoruz. Ve
buna ne pahasına olursa olsun ulaşmak istiyorsak (istiyoruz ve ulaşacağız!)
şunu bilmek zorundayız : Yeni Ekonomik Politika'nın temel, tayin edici ve her
şeyin üzerindeki görevi, kurmaya başladığımız (çok kötü, çok beceriksizce de
olsa tamamen yeni sosyalist bir ekonomi, yeni bir üretim, yeni bir paylaşım
temelinde yine de kurmaya başladığımız) yeni ekonomiyle milyonlarca köylünün
ekonomisi olan köylü ekonomisi arasında birliğin oluşturulmasıdır.
Bu birlik
yoktu ve öncelikle bu birliği kurmak zorundayız. Her şey bu düşünceye tabi
kılınmalıdır. Yeni Ekonomik Politika'nın, beceriksizce kurmaya başladığımız şeyi
yıkmayıp bu birliği sağlamayı ne ölçüde başardığını aydınlatmamız gerekiyor.
Ekonomimizi
köylülükle birlikte kuruyoruz. Ekonomimizi tekrar tekrar
değiştirmek ve onu büyük sanayi ve tarımda yaptığımız sosyalist çalışmayla,
her köylünün uğraştığı ve filozofluk yapmadan (açlıktan ölme tehlikesinden
çıkmak ve kurtulmak isterken nasıl filozofluk yapsın ki) yokluktan kurtulmak
için elinden geldiğince çaba sarfettiği çalışma
arasında birlik olabilecek şekilde biçimlendirmeliyiz.
Bu birliği
açığa çıkarmalıyız ki açıkça görebilelim, tüm halk görebilsin, tüm köylü
kitlesi, bugünkü ağır, inanılmaz biçimde harabolmuş,
korkunç yoksul, acı dolu yaşamıyla, uzaktaki sosyalist idealler adına yapılan
çalışma arasında bir bağ olduğunu görebilsin. Sade emekçi insanın,
kendi durumunda belli bir iyileşme elde ettiğini anlamasını sağlamalıyız; hem
de bu iyileştirmenin çiftlik sahipleri egemenliği ve kapitalizm döneminde
olduğu gibi küçük bir köylü kesimi için olmadığı, iyileşme yönündeki her adımın
(tartışmasız iyileştirmeler, hem de büyük iyileştirmeler olmuştur), hiçbir
köylünün unutmadığı ve Rusya'da onlarca yıl unutmayacağı dalga geçme, hakaret,
alayla, kitlenin şiddete maruz kalmasıyla birlikte görüldüğü iyileştirmelerden
olmadığı gösterilmelidir. Hedefimiz bir birlik oluşturmak, köylüye,
köylü açısından bakıldığında uzak, hayali şeylerle değil, kendisinin
anlayabileceği, bildiği ve bugün bütün yoksulluğuna rağmen ulaşılabilir olan
şeylerle başladığımızı
eylemlerle kanıtlamak; ona yardım etmeyi bildiğimizi, komünistlerin, bugün zor
bir durumda bulunan yoksul düşmüş, sefalet içinde açlık eziyeti çeken küçük
köylüye derhal yardım ettiklerini kanıtlamaktır. Ya bunu kanıtlayacağız, ya da
o bizi mahvedecek. Bu tamamen kaçınılmazdır.
Demek ki
Yeni Ekonomik Politika'nın önemi buradadır, tüm politikamızın temeli budur.
Bizim için Yeni Ekonomik Politika'nın uygulandığı geçtiğimiz yıldan
çıkarılacak başlıca ders, ve gelecek yıl için deyim
yerindeyse başlıca politik düsturumuz budur. Köylü bize kredi açıyor ve
yaşadıklarından sonra elbette kredi açmadan edemez. Çoğunluk olarak köylü
onaylıyor: "Şimdi beceremiyorsanız biz de bekleriz, belki daha
öğrenirsiniz." Fakat bu kredi sonsuza kadar süremez.
Bunu bilmek
ve krediyi aldıktan sonra hiç olmazsa biraz acele etmek gerekir. Köylü
ülkesinin, ticari bir kavram kullanacak olursak peşin ödeme talep ederek artık
kredi vermeyeceği anın yaklaştığını bilmek gerekir. "Bunca ay, bunca yıl
ertelemenin ardından, yoksulluktan, sefaletten, açlıktan, yıkımdan kurtulmamız
için bize yardım edecek en doğru, en güvenilir çareyi buldunuz artık, sayın
hükümet adamları. Bu işten anlıyorsunuz, bunu kanıtladınız." Yaklaşmakta
olduğumuz kaçınılmaz sınav budur ve son tahlilde bu sınav her şeyi
belirleyecektir: Hem Yeni Ekonomik Politika'nın, hem de Rusya'da komünist
iktidarın kaderini.
Bu doğrudan
eserimizi bitirebilecek durumda olacak mıyız, olmayacak mıyız? Bu Yeni
Ekonomik Politika işe yarıyor mu, yaramıyor mu? Geri çekilmenin doğru olduğu görülürse,
geri çekilmenin ardından köylü kitlesiyle bütünleşmek ve onunla birlikte —yüz
kez daha yavaş fakat daha sağlam ve şaşmaz biçimde— ilerlememiz gerekir ki,
yine de ilerlediğimizi görebilsin. O zaman davamız kesinlikle yenilmez olacak
ve dünyanın hiçbir gücü bizi yenemeyecektir. Şimdiye kadar, ilk yılda, henüz
buna ulaşamadık. Bunu açıkça söylemek gerekir. Eğer Yeni Ekonomik Polıtika'da içerili büyük tehlikeyi bilir ve bütün
güçlerimizi zayıf noktalara yöneltirsek bu görevi yerine getireceğimize çok eminim (ve Yeni
Ekonomik Politikamız net ve kesin biçimde bu sonucu çıkarmamıza olanak
sağlıyor).
Köylü
kitlesiyle, sade, emekçi köylülükle sımsıkı birleşmek ve düşlediğimizle
kıyaslanmayacak kadar, sonsuz ölçüde yavaş, fakat bizimle birlikte bütün kitlenin
gerçekten ilerleyeceği şekilde ilerlemeye başlamamız gerekir. O zaman, zamanı
geldiğinde bu hareket bugün düşünü bile göremediğimiz bir hız kazanacaktır[95].
Görüşümce Yeni Ekonomik Politika'nın ilk temel politik dersi budur.
İkinci,
daha özgül ders, devlet girişimleriyle kapitalist girişimlerin yarışma yoluyla
sınanmasıdır. Şimdi ülkemizde bütün devlet ticaretimiz ve Yeni Ekonomik
Politikamız gibi, ticaret yöntemlerinin, kapitalist yöntemlerin biz
komünistler tarafından uygulanmasını ifade eden karma şirketler1961
oluşturulmaktadır — bunlara ilişkin daha sonra bir kaç söz söyleyeceğim.
Bunların bir önemi de burada kapitalist yöntemlerle bizim yöntemlerimiz
arasında pratik bir yarışmanın oluşmasıdır. Pratik olarak kıyaslayın. Biz
şimdiye kadar programlar kaleme aldık ve vaatlerde bulunduk. Bir program ve
vaatler olmadan bir dünya devrimine başlanamaz. Zamanında bu kesinlikle
gerekliydi. Menşevik lerin de aralarında bulunduğu
Beyaz Muhafızların bunun için bize kızmaları, sadece İkinci ve İkibuçukuncu Enternasyonal'in Menşevik ve Sosyalistlerinin
bir devrimin gelişiminin nasıl seyrettiğinden haberdar olmadıklarını gösterir.
Bundan başka bir şeyle başlayamazdık.
Bugün ise
durum çalışmamızı ciddi bir denetimden geçirmemizi gerektiriyor; ama aynı komünistler
tarafından kurulmuş denetim kurumları tarafından yapılan denetimden değil — bu
denetim kurumlan ne kadar mükemmel olsalar da, Sovyet ve Parti kurumlan sistemi
içinde neredeyse ideal denetim kurumları olsalar da. İhtiyacımız olan böyle
bir denetim değil, ekonomi açısından kitlesel çapta bir denetim oluşturan
denetimdir.
Kapitalist
tedarik etmeyi biliyordu. Bunu kötü yapıyor, haydutça yapıyor, bizi tahkir
ediyor, soyuyordu. Komünizmin nasıl bir şey olduğunu bilmedikleri için hakkında
bir şey söylemeyen sade işçiler ve köylüler bunu biliyorlar.
"Fakat
kapitalistler hiç olmazsa tedarik etmeyi biliyorlardı, siz biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz." Geçen yıl ilkbaharda duyulabilen sesler bunlardı —her
zaman net değildi bu sesler— ve geçen yılın ilkbahar krizinin temelini
oluşturuyorlardı. "Mükemmel insanlarsınız, fakat elinize aldığınız şeyi,
ekonomiyi bilmiyorsunuz." Geçen yıl köylülüğün —ve köylülük üzerinden bir
dizi işçi katmanının— Komünist Partisi'ne yönelttiği son derece basit ve ezici
eleştiri buydu. Ve Yeni Ekonomik Politika sorununda bu noktanın, bu eski
noktanın böyle önem kazanmasının nedeni budur.
Gerçek bir
denetime ihtiyacımız var. Yanı başımızda kapitalistler faaliyet gösteriyor.
Haydut gibi davranıyorlar, büyük kârlar götürüyorlar, fakat işi biliyorlar.
Siz ise bu işi yeni bir tarzda yapmaya çalışıyorsunuz: Sizde kâr yok,
ilkeleriniz komünist, idealleriniz iyi —tek sözcükle azizler gibisiniz,
yaşarken cennet olmalı yeriniz— fakat iş yapmayı biliyor musunuz? Bir denetime
ihtiyaç var, hem de gerçek bir denetime — Merkezi Kontrol Komisyonu'nün
inceleme yapıp bir kusur bulması ve Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi'nin bir
ceza vermesi şeklinde değil, tüm ekonomi açısından bir denetime ihtiyaç var.
Komünistlere
her türlü süre tanındı, başka hiçbir hükümete açılmadığı kadar kredi açıldı.
Elbette komünistler kapitalistlerden, çiftlik beylerinden kurtulmaya yardım
ettiler, köylülük bunu takdir ediyor ve komünistlere kredi verdi, süre tanıdı;
fakat belli bir zamana kadar... Sonra ise sınav gelecek: ekonomiyi
diğerlerinden daha kötü işletme meyi biliyor musunuz? Eski kapitalist bunu
biliyor, siz ise bilmiyorsunuz.
MK siyasi
raporundan çıkan ilk ders, raporun ilk ana bölümü budur. Ekonomiyi işletmeyi
bilmiyoruz. Bir yıl içinde bu kanıtlanmıştır. Örnek olarak bazı "Gostrusf'lardan* (Turgenyev'in pek övdüğü bu "Gosudarstvenni
Trest" — Devlet
tröstü. Lenin burada bu tür kısaltma sözcüklerin arttığını ima ediyor. —Alnı.
Red. güzel Rusçayla
ifade edersem) sözetmek ve ekonomiyi nasıl işlettiğimizi
göstermek istiyorum...
Ne yazık ki
birçok nedenden dolayı, önemli ölçüde de hastalığımdan ötürü, raporumun bu
bölümünü hazırlayamadım ve sadece olup bitenlerin gözlemine dayanan
düşüncelerimi ifade etmekle yetinmek zorundayım. Bu yıl, ekonomiyi işletmeyi
bilmediğimizi tam bir açıklıkla kanıtladık. Başlıca ders budur. Ya önümüzdeki
yıl bunun tersini kanıtlayacağız, ya da Sovyet iktidarı varlığını
sürdüremeyecektir. En büyük tehlike de herkesin bunun bilincinde olmamasıdır.
Bütün komünistler, sorumlu fonksiyonerler açıkça
şunun bilincinde olsalardı: Bu işten anlamıyoruz, bu işin esaslarını öğrenmek
istiyoruz; o zaman oyunu biz kazanırdık — çıkarılacak esas, temel sonuç
görüşümce bu olurdu. Ne var ki insanlar bunun bilincinde değiller ve şundan da
eminler: Eğer biri böyle düşünüyorsa, o gelişmemiş biridir, komünizmi
incelememiştir — belki daha komünizmi kavrar, öğrenir. Hayır, kusura bakmayın,
mesele köylünün, partisiz işçinin komünizmi öğrenmemiş olmasında değildir,
mesele programın geliştirildiği ve halka bu büyük programı hayata geçirme
çağrısının yapıldığı zamanların geçmiş olmasındadır. Bu zaman geçmiştir, bugün,
bu zor durumda işçinin ve köylünün ekonomisine pratik olarak yardım etmeyi bildiğinizi
kanıtlamak gerekmektedir ki yarışmadan başarıyla çıktığınızı görebilsinler.
Kurmaya başladığımız, gerek özel kapitalistlerin —Rus ve yabancı—,
gerekse de komünistlerin katıldığı karma şirketler, yarışmanın doğru bir zemine
oturtulabileceği biçimlerden biridir; köylü ekonomisiyle birleşmeyi
kapitalistlerden daha kötü gerçekleştirmediğimizi, köylülüğün ihtiyaçlarını
karşıladığımızı, köylülüğe şimdi olduğu haliyle, tüm cehaletine rağmen —zira
köylülüğü kısa süre içinde değiştirmek olanaksızdır— ilerlemesine yardım
edebileceğimizi gösterebileceğimiz ve bunları yapmayı öğrenebileceğimiz
biçimlerden biridir.
Önümüzde
mutlak, ertelenemez bir görev olarak duran yarışma budur. Yeni Ekonomik
Politika'nın belkemiği ve bana göre Parti politikasının özü budur.
İstemediğiniz kadar çok katıksız politik sorunlarımız ve zorluklarımız var.
Bunları biliyorsunuz: Cenova ve müdahale tehlikesi.
Zorluklar büyük, fakat bu ekonomik zorluğun yanında bunların hepsi bir hiç.
Siyasi alanda işlerin nasıl yapıldığını gördük, oldukça deneyim edindik,
burjuva diplomasisi hakkında çok şey öğrendik. Bu, Menşeviklerin bize onbeş yıl boyunca öğrettikleri ve bu arada bize bazı
faydalar sağladıkları bir iş. Yeni bir şey değil.
Fakat burada ekonomide yapmak zorunda olduğumuz bir iş söz konusu:
Şimdi gereken, köylülere gelip komünizm üzerinde tartışmayacak —düşünün:
komünizm üzerinde tartışmayacak bile—, tersine şöyle bir tartışmaya girişecek
basit satıcıyla, basit kapitalistle, tüccarla yarışmadan başarıyla çıkmaktır:
Eğer bir şey temin etmek, doğru dürüst ticaret yapmak, bir şeyler kurmak
gerekiyorsa ben biraz pahalıya yaparım, fakat komünistler belki daha pahalıya
yapacaklar, hatta belki de on misli pahalıya. Meselenin püf noktası bugün bu ajitasyondur, ekonominin kökü burada yatmaktadır.
Tekrar
ediyorum: Doğru politikamız sayesinde halktan süre ve kredi sağladık ve bunlar
NEP diliyle ifade edilecek olursa poliçelerdir; fakat bu poliçelerde süre
verilmemiştir ve poliçe metni bunların ödeme için ne zaman ibraz edileceği
hakkında bilgi vermemektedir. Tehlike buradadır, politik poliçeleri basit
ticari poliçelerden ayıran özellik buradadır. Bütün dikkatimizi buraya
yöneltmeliyiz, devlet tröstlerinde ve karma şirketlerde her yerde sorumlu ve
çok iyi komünistlerin bulunmasıyla kendimizi avutmamalıyız — bunun hiçbir
yararı yok, çünkü onlar ekonomiyi işletmekten anlamıyorlar ve büyük fabrika,
büyük şirket okulundan geçmiş sıradan bir kapitalist satıcıdan daha kötü
çalışıyorlar. Bunun bilincinde değiliz, bu hususta hâlâ komünist kibir, "Komçvanstvo" ["Komçvanstvo", Rusça "komünist kibir"
sözcüklerinin kısaltılmışıdır. —Alm. Red.]
var, yine o mükemmel Rusçayla ifade edilecek olursa. Mesele sorumlu komünistin
—en iyi, en dürüst, en özverili, zindanlarda yatmış ve ölümden korkmamış komünistin
de— ticaretten anla mamasıdır, çünkü o işadamı değildir, bunu öğrenmemiştir,
öğrenmek istemez
ve Abc'den başlaması gerektiğini kavramaz. Dünyanın
en büyük devrimini yapmış, kırk piramidin değilse de kırk Avrupa ülkesinin
kendisine kapitalizmden kurtuluş umuduyla baktığı bu komünist, bu devrimci — bu
sorumlu komünist ve özverili devrimci, bu işten anlamamakla kalmayıp, bu işten
anlamadığını bile anlamazken, on yıl boyunca tozlu dükkânda dolaşıp durmuş, bu
işi bilen basit satıcıdan ders almak zorundadır.
Ve,
yoldaşlar, sırf bu ilk bilgisizliği bile düzeltirsek bu büyük bir zafer
olacaktır. Bu Parti Kongresi'nden bu işi bilmediğimiz inancıyla geri dönmek
zorundayız ve ta baştan öğrenmeye başlayacağız. Bütün bunlara
rağmen devrimci olmaktan henüz vazgeçmedik (birçok insanın biraz da haklı
olarak bürokratlaştığımızı söylemesine rağmen) ve olağanüstü zor yeni bir işi
gerçekleştirirken birçok kez baştan başlamanın zorunlu olduğu basit gerçeğini
kavramayı bileceğiz: başladın da çıkmaza mı girdin — o zaman yeniden başla ve
işi on kez böyle yeniden yap, ama amacına ulaş, gösteriş yapma, herhangi bir
partisizin, belki de, hatta kesinlikle Beyaz Muhafız bir satıcının, ekonomik
açıdan ne pahasına olursa olsun yapılması gereken bir işi bildiği, senin ise
bu işten hiçbir şey anlamadığın bir durumda komünist olmakla övünme. Yüzlerce
rütbe ve unvan sahibi, komünist ve Sovyet "şövalyesi" nişanı taşıyan
siz sorumlu komünistler bunu kavrarsanız, hedefinize ulaşacaksınız, çünkü bu
öğrenilebilir bir şeydir.
Bu yıl çok
küçük de olsa bazı başarılar kaydettik, ne var ki bunlar çok önemsiz. Asıl
mesele, sorumlu ve en özverili Rus komünistinin bugün bu işten herhangi bir
eski satıcıdan daha az anladığının bütün komünistler arasında kavranmaması ya
da bu yönde yaygın bir inancın yokluğudur. Tekrar ediyorum: ta baştan öğrenmeye
başlamak zorundayız. Bu konuda açık olursak sınavı veririz ve bu sınav, tabi
olduğumuz, bağlı bulunduğumuz, kopmamızın olanaksız olduğu Rus ve uluslararası
pazarın, yaklaşan mali krizin yapacağı ciddi bir sınavdır... Bu sınav ciddi
niteliktedir, çünkü burada ekonomik ve politik olarak yenilgiye uğrayabiliriz.
Sorun
böyledir ve başka türlü olamaz, çünkü yarışma çok ciddi olacaktır,
ve tayin edici olacaktır. Politik ve ekonomik zorluklarımızdan çıkmaya olanak
tanıyan birçok yol ve çare olmuştu. Şimdiye kadar bütün bu yollar ve çarelerden
çeşitli kombinezonlarla, çeşitli koşullara uygun olarak yararlanmış olmayı
bilmekle gururlanabiliriz, fakat şimdi başka çaremiz yok. Bunu size hiç
abartmaksızın söylememe izin verin, çünkü bu, bu anlamda, uluslararası
kapitalizme karşı değil —orada daha birçok "son ve tayin edici
savaşlar" olacaktır — ama Rus kapitalizmine karşı, küçük köylü
ekonomisinden doğan ve onun tarafından ayakta tutulan kapitalizme karşı gerçekten
"son ve tayin edici savaştır. Burada yakın gelecekte, zamanı tam olarak
belirlenemeyen bir savaş var önümüzde. Burada "son ve tayin edici
savaş"la karşı karşı yayız, burada artık ne politik, ne de başka bir
dolambaçlı yol olabilir, çünkü bu, özel sermayeyle yarışma sınavıdır. Ya bu
özel sermayeyle yarışma sınavını kazanacağız, ya da tam bir fiyasko olacak. Bu
sınavı kazanabilmek için elimizde siyasi iktidar ve bir dizi ekonomik ve diğer
yardımcı kaynaklar, yani ne isterseniz var, sadece işin bilgisine sahip
değiliz. İşin bilgisi yok. Geçtiğimiz yılın deneyiminden bu basit dersi
çıkarırsak ve bunu bütün 1922 yılı için düstur haline getirirsek, içimizde
olduğu için daha önceki zorluklardan çok daha büyük olmasına rağmen bu zorluğu
da aşarız. Bu herhangi bir dış düşmandan farklı bir şeydir. Bu zorluk, bize
dayatılan cansıkıcı gerçeği görmek istemememiz,
zorunlu olarak şu can sıkıcı duruma düşmek istemememizde yatmaktadır: Ta
baştan öğrenmeye başla. Bana göre Yeni Ekonomik Politika'dan çıkan ikinci ders
budur.
Üçüncü,
tamamlayıcı ders devlet kapitalizmi sorunuyla ilgilidir. Buharin
yoldaşın Parti Kongresi'ne katılmamış olması çok yazık, onunla biraz tartışmak
isterdim, ne ki bunu bir sonraki Parti kongresine erteliyorum97.
Görüşümce genelde basınımız ve Partimiz devlet kapitalizmi sorununda
entelektüelliğe, liberalizme düşme, devlet kapitalizmini nasıl anlamak
gerektiği konusunda düşünüp taşınma ve eski kitaplara başvurma hatasına
düşüyor. Oysa oralarda çok farklı bir şeyden söz edilmektedir: oralarda
kapitalizm altında var olan devlet kapitalizmine ilişkin bir şeyler
bulunabilir, fakat komünizm altında görülen devlet kapitalizminden söz eden tek
bir kitap yoktur. Marx bile bu konu üzerine tek sözcük yazmayı düşünmemiş ve
sağlıklı tek bir alıntı ve çürütülemeyecek talimatlar bırakmadan ölmüştür. Yani
şimdi kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız. Ve basınımızın devlet kapitalizmi
üzerine söylemiş olduklarına, benim bu raporu hazırlarken yapmaya çalıştığım
gibi geniş kapsamlı bir biçimde bakıldığında, hedefin tamamen şaşırıldığı, çok
farklı bir yöne bakıldığı inancını edinir insan. Devlet kapitalizmi tüm
ekonomik literatüre göre, kapitalist düzende olduğu
gibi, devlet iktidarının şu ya da bu kapitalist şirketleri doğrudan kendine
tabi kıldığı kapitalizmdir. Oysa bizim devletimiz proleter bir devlettir,
proletaryaya dayanır, bütün politik imtiyazları proletaryaya tanır ve
proletarya sayesinde köylülüğün alt katmanlarını yanına çeker (bu çalışmaya
Yoksul Köylü Komiteleriyle başladığımızı anımsarsınız). O nedenle devlet
kapitalizmi çok, pekçok kişinin kafasını
karıştırıyor. Bundan kaçınmak için, şu temel şeyi akılda tutmak gerekir: bizde
olduğu biçimiyle devlet kapitalizmi, hiçbir teoride, hiçbir literatürde
incelenmemiştir, çünkü bu sözcükle ilişkili olağan kavramların tümü kapitalist
toplumdaki burjuva devlet iktidarına uydurulmuştur. Bizim ise kapitalist
raydan çıkmış fakat henüz yeni raya oturmamış bir devletimiz var, ve bu devlette burjuvazi değil, proletarya egemen.
"Devlet" dediğimizde bu devletin biz olduğumuzu, proletarya olduğunu,
işçi sınıfının öncüsü olduğunu kavramak istemiyoruz. Devlet kapitalizmi, bizim
sınırlayabileceğimiz, sınırlarını bizim tespit edebileceğimiz kapitalizmdir;
bu devlet kapitalizmi devlete bağlıdır, devlet ise işçilerdir, işçi sınıfının
ileri kesimidir, öncüsüdür, biziz.
Devlet
kapitalizmi, belli sınırlar koymak zorunda olduğumuz kapitalizmdir, fakat
şimdiye kadar bu sınırları koymayı beceremedik. Püf noktası budur. Ve bu devlet
kapitalizminin nasıl olacağı bize bağlıdır. Elimizde yeterli, tamamen yeterli
siyasi iktidar var; hizmetimizde yeterli ekonomik araç da var, ancak doğrudan
yönetmek, sınırları saptamak, ayrım çizgilerini çekmek, başkasına tabi olmak
değil kendisine tabi
kılmak için başa geçirilen işçi sınıfının öncüsünün yapacağı işle ilgili
bilgisi yetersizdir. Bunun için sadece bilgiye ihtiyaç var ve bizde olmayan şey
de bu.
Proletaryanın,
devrimci öncünün elinde tamamen yeterli siyasi iktidar olduğu fakat aynı
zamanda devlet kapitalizminin var olduğu, tarihte eşi görülmedik bir durumdur
bu. Meselenin özü, bunun izin verebileceğimiz ve vermek zorunda olduğumuz,
belli sınırlar içinde tutabileceğimiz ve tutmak zorunda olduğumuz kapitalizm
olduğunu kavramamızdır, çünkü bu kapitalizm geniş köylülük için ve köylülerin
ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ticaret yapması gereken özel sermaye için
zorunludur. Mesele öyle düzenlenmelidir ki kapitalist ekonominin ve kapitalist
değiş tokuşun olağan seyri mümkün olabilsin, çünkü halkın buna ihtiyacı vardır,
bu olmadan yaşayamaz. Onlar için, bu kamp için bunun dışında her şey çok
gerekli değildir, başka her şeyle uzlaşabilirler. Siz komünistler, siz
işçiler, siz devleti yönetmeyi üstlenen proletaryanın sınıf bilinçli kesimi,
meseleyi öyle düzenleyebilmelisiniz ki elinize aldığınız devlet sizin
istediğiniz gibi işlesin. Artık bir yılı geride bıraktık, devlet elimizde —
peki ama Yeni Ekonomik Politika altında bu yıl bizim isteğimiz gibi mi işledi?
Hayır. Bunu kabullenmek istemiyoruz: Bizim istediğimiz gibi işlemedi. Peki nasıl işledi? Araba elimizden kayıyor: görünürde
arabanın içinde arabayı kullanan bir adam var, fakat araba onun direksiyonu
kırdığı yöne değil, başka birinin kırdığı yöne gidiyor —illegal, yasaya
aykırı, tanrı bilir nereden gelen birilerinin, spekülatörlerin,
özel kapitalistlerin ya da hepsi birlikte— ama pek, hatta çoğu kez hiç bu
arabanın direksiyonunda oturan kişinin zannettiği gibi gitmiyor. Devlet
kapitalizmi sorununda akılda tutulması gereken temel şey budur. Bu esas alanda
öğrenmeye baştan başlamak gerekir ve ancak bunu tamamen benimsersek ve bu
bilincimize işlerse, öğreneceğimizin güvencesini verebiliriz.
Şimdi,
Metal İşçileri Birliği Kongresi'nde yaptığım konuşma da[98] söz etme
fırsatı bulduğum geri çekilmenin durdurulması sorununa geliyorum. O zamandan
bu yana ne Parti basınında, ne yoldaşların
özel mektuplarında, ne de Merkez Komitesi'nde
itirazla karşılaştım. Merkez Komitesi planımı onayladı; bu plan, şimdiki Parti
Kongresinde Merkez Komitesi Raporu'nda geri çekilmenin durdurulmasını ısrarla
vurgulamak ve Parti Kongresi'nden tüm Parti adına, artık bağlayıcı talimatlar
olarak gerekli talimatları vermesini istemekten oluşuyordu. Bir yıl boyunca
geri çekilme içindeydik. Şimdi Parti adına şunu söylemeliyiz: Yeter! Geri çekilmeyle
amaçlanan hedefe ulaşılmıştır. Bu dönem sona eriyor, ya da sona erdi. Şimdi
önümüze koyduğumuz hedef farklı bir hedeftir: Güçlerimizi yeniden
gruplandırmak. Yeni bir noktaya ulaştık, geri çekilmeyi genel olarak nispeten
düzenli bir biçimde uyguladık. Ne var ki bu geri çekilmeyi paniğe dönüştürmek
isteyen çeşitli yönlerden sesler de eksik değildi. Bazıları geri çekilmeyi şu
ya da bu bölümde doğru uygulamadığımız yönünden geliyordu; örneğin "İşçi
Muhalefeti" denilen grubun bazı temsilcileri. (Ben bunların bu adı haksız
yere taşıdıklarına inanıyorum.) Gayretkeşliklerinden kendilerini yanlış kapıda
buldular ve şimdi bunu açıkça anladılar. O zamanlar faaliyetlerinin
hareketimizi düzeltmeye yönelik olmadığını, tersine bu faaliyetin sadece bir
anlamı olduğunu, sadece panik yarattığını, geri çekilmeyi disiplinli biçimde
uygulamayı engellediğini görmüyorlardı.
Geri
çekilme, özellikle saldırmaya alışmış devrimciler için, özellikle uzun yıllar
boyunca büyük başarıyla saldırmaya alışkın olduklarında, özellikle
etraflarında saldırıyı başlatmaktan başka bir şey düşlemeyen başka ülkelerin
devrimcileri olduğunda çok zor bir iştir. Hatta bunlardan bazıları geri
çekildiğimizi gördüklerinde, Komünist Enternasyonal Genişletilmiş
Yürütmesi'nin son toplantısında olduğu gibi uygunsuz ve çocukça bir biçimde
gözyaşlarına boğuldular. Bazı yoldaşlar en iyi komünist duygular ve eğilimler
içinde gözyaşlarını tutamadılar, çünkü iyi Rus komünistleri, düşünebiliyor
musunuz, geri çekiliyorlardı. Uzun yıllar bu güzel demokratik ülkelerde göçmen
olarak yaşamış olmama rağmen, artık bu Batı Avrupalı psikolojisini anlamakta
güçlük çekiyor olabilirim. Fakat belki de onlar açısından bu durumu kavramak o
kadar zor ki gözyaşlarına boğuluyorlar. Her halükârda bizim duygusallıklarla
yitirecek zamanımız yok. Bizim için, tam da uzun yıllar boyunca böyle başarıyla saldırdığımız
ve olağanüstü zaferler kazandığımız için (hem de bütün bunlar inanılmaz ölçüde
yıkılmış ve maddi önkoşullardan yoksun kılınmış bir ülkede!), çok fazla şey elde
etliğimiz için bu ileri hareketi pekiştirmek üzere geri çekilmenin kesinlikle
zorunlu olduğu açıktı. Bir baskınla ele geçirdiğimiz tüm bu mevzileri
koruyamazdık, öte yandan ise yalnızca, işçilerin ve köylülerin coşku
dalgasıyla desteklendiğimiz bir baskınla öyle çok şey elde etmiştik, öyle çok
alanımız vardı ki, esas ve temel olanı bir nebze bile yitirmeden çok daha fazla
geriye çekilebilirdik, bugün de çekilebiliriz. Aralarında "İşçi
Muhalefeti"ninkinin de bulunduğu panik sesleri (ki "İşçi
Muhalefeti"nin büyük zararı buradadır) saflarımızda kayıplara, disiplinin
gevşemesine ve düzenli geri çekilmenin bozulmasına yol açmasına rağmen, yine
de geri çekilme genelde düzenli gerçekleşmişti. Geri çekilmede en tehlikeli şey
paniktir. Bütün ordu (mecazi anlamda sözediyorum) geri çekiliyorsa, herkes sanki ileri yürüyüş
içindeymiş gibi bir hava olamaz. Orada adım başında belli ölçüde bezgin bir
hava görülecektir. Hatta Moskova'da açlık ve soğuğun hüküm sürdüğünü;
"eskiden temiz ve güzelken şimdi ticaret ve spekülasyon"
olduğunu yazan şairlerimiz bile oldu. Bu türden bir dizi şairane yapıta
sahibiz.
Ve bütün
bunların geri çekilme sonucu olduğu açıktır. Ve muazzam tehlike buradadır:
Muzaffer, mükemmel bir saldırıdan sonra geri çekilme korkunç zordur; burada koşullar
çok farklıdır; orada herkes, disiplini korumaya çalışan olmasa da kendiliğinden
öne atılır ve saldırır. Buna karşılık burada disiplin daha bilinçli olmak
zorundadır, burada o yüz kez daha gereklidir, çünkü tüm bir ordu geri
çekiliyorsa, nerede duracağı onun için açık değildir, bunu görmez, daha çok
sadece geri çekilmeyi görür — bu durumda bazen bazı panik sesleri herkesi
kaçırtmaya yeter. Böyle bir geri çekilme gerçek bir orduda görüldüğünde,
makineli tüfekler kurulur ve geri çekilme düzensiz bir kaçışa dönüştüğünde emir
verilir: "Ateş!" Haklı olarak.
Eğer en iyi
niyetlerle de olsa herhangi biri, olağanüstü zor bir geri çekilme
gerçekleştirirken ve herşeyin düzenin sağlanmasına
bağlı olduğu bir anda panik yaratıyorsa, böyle bir anda en ufak disiplin ihlali
sert, katı ve acımasızca cezalandırılmak zorundadır ve buna sadece bazı parti
içi meselelerimizde değil, daha çok Menşevikler ve İkibuçukuncu
Enternasyonal'deki baylara karşı dikkat edilmelidir.
Bugünlerde
"Komünist Enternasyonal'in 20. fasikülünde Rakosi
yoldaşın[99] Otto Bauer'in
(zamanında hepimiz Otto Bauer'den
bir şeyler öğrenmiştik, fakat savaştan sonra, aynı Kautsky
gibi zavallı bir dar kafalı haline geldi) yeni broşürü üzerine makalesini
okudum. Şimdi şöyle yazıyor: "Demek ki kapitalizme geri çekiliyorlar, biz
her zaman bunun bir burjuva devrimi olduğunu söylemiştik."
Hepsi de
böyle şeyler vaaz eden gerek Menşevikler, gerekse de Sosyal Devrimciler, bunun
için kurşuna dizeceğimizi söylediğimizde şaşırıyorlar. Şaşırıyorlar fakat sorun
son derece açık: Eğer bir ordu geri çekiliyorsa, burada saldırı anında gerekli
olandan yüz kez daha büyük disipline gerek vardır, çünkü saldırıda herkes
ileri atılır. Fakat şimdi herkes geriye atılmaya başlayacak olursa, bu
kaçınılmaz ve hızlı çöküş olacaktır.
Tam da
böyle bir anda geri çekilmeyi düzenli yürütmek, geri çekilmenin sınırını tam
olarak saptamak ve paniğe kapılmamak en önemli şeydir. Ve bir Menşevik:
"Şimdi geri çekiliyorsunuz, oysa ben hep geri çekilmekten yanaydım,
sizinle aynı fikirdeyim, ben sizdenim, gelin birlikte geri çekilelim"
derse, ona vereceğimiz yanıt şudur: "Menşevizmin
açık beyanını devrimci mahkemelerimiz kurşuna dizmeyle cezalandırmak
zorundadır, aksi halde bu mahkemeler bizim mahkemelerimiz değil, tanrı bilir ne
olurlardı."
Bunu
kavramaları kesinlikle mümkün değil ve şöyle diyorlar: "Bu insanlar ne
kadar diktatörce davranıyorlar!" Hâlâ Menşevikleri Cenevre'de bizimle
dalaştıkları için kovuşturduğumuzu sanıyorlar. Eğer bu yolu izleseydik iki ay
bile iktidarda kalamazdık. Gerçekten de, Otto Bauer'in, İkinci ve İkibuçukuncu Enternasyonal'liderlerinin, Menşe viklerin
ve Sosyal Devrimcilerin bu vaazı onların niteliğini gözler önüne seriyor: "Devrim
fazla ileri gitti. Senin bugün söylediğini biz hep söyledik. Bunu bir daha
tekrarlamamıza izin ver." Bizim yanıtımız ise şu: "Bunun için sizi
kurşuna dizmemize izin verin. Ya görüşlerinizi dile getirmekten vazgeçmeye
çalışırsınız, ya da beyazların doğrudan istilasından daha zor koşullar altında
bulunduğumuz bir durumda politik görüşlerinizi ifade etmek isterseniz,
kusurumuza bakmayın, size Beyaz Muhafızların en kötü ve zararlı unsurlarına
davrandığımız gibi davranacağız." Bunu unutmamalıyız.
Geri
çekilmeyi durdurmaktan sözederken, bununla ticareti
öğrendiğimizi söylemek istemiyorum kesinlikle. Bilakis ben tam tersi düşüncedeyim, ve konuşmam böyle bir izlenim yaratırsa,
doğru anlaşılmamış olurum ve düşüncelerimi doğru anlatmayı becerememiş olduğum
kanıtlanır.
Ancak söz
konusu olan, Yeni Ekonomik Politika'nın neden olduğu bizdeki asabiyete,
işgüzar davranışa, her şeyi yeni tarzda yapma, Yeni Ekonomik Politika'ya
uydurma çabasına son vermektir. Bugün belli sayıda karma şirketimiz var. Ne var
ki bunların sayısı çok az. Ülkemizde yabancı kapitalistlerin katılımıyla Dış
Ticaret Komiserliği tarafından onaylanan dokuz şirket kuruldu, Sokolnikov Komisyonu altısını onayladı ve Kuzey Bölgesi
Ormancılık İdaresi iki şirket kurdu. Yani bugün milyonlarca tutarında sermayeye
sahip, çeşitli resmi makamlar tarafından onaylanmış onyedi
şirket mevcut. (Elbette resmi makamlarda da çok karışıklık var, öyle ki
buralarda bir şeylerin gözden kaçmış olması mümkündür). Her halükârda şimdi
ülkemizde Rus ve yabancı kapitalistlerin katılımıyla şirketler kurulmuş
durumda. Sayıları çok değil. Bu küçük ve pratik başlangıç, komünistlerin
yaptıklarıyla değerlendirildiklerini göstermektedir. Onlar Merkezi Kontrol Komisyonu
ve Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi gibi yüksek kurullar tarafından
değerlendirilmemişlerdir. Merkezi Kontrol Komisyonu çok iyi bir kurumdur
elbette ye biz ona şimdi daha fazla yetki vereceğiz. Buna rağmen, bu kurumlar
komünistleri denetlediklerinde... düşünün ki otoriteleri uluslararası pazarda
tanınmamaktadır. Fakat sıradan Rus ve yabancı kapitalistler komünistlerle
birlikte karma bir şirket kurduklarında şöyle diyoruz: "Yine de birşeyler beceriyoruz, kötü de olsa, son derece küçük de
olsa, başlangıç olarak yine de elimizde bir şey var." Elbette bu çok fazla
değil; unutmayın, bütün enerjimizi (ve enerjimizin fazla olduğu söyleniyor) bu
meseleye yönelteceğimizi açıklayalı tam bir yıl oldu ve bir yıl sonra ancak onyedi şirket kurabildik!
Bu bizim ne
kadar beceriksiz, ne kadar hantal olduğumuzu ve içimizde Oblomov
ruhunun ne büyük ölçüde bulunduğunu gösteriyor; ve
bunun için kaçınılmaz olarak daha çok kötek yiyeceğiz. Fakat yine de, bir kez
daha söylüyorum, bir başlangıç yapılmış, arazi keşfedilmiştir. Operasyonları
için en temel koşullar mevcut bulunmasaydı kapitalistler ülkemize gelmezlerdi.
Fakat küçük de olsa bir kesimi gelmişse, bu kısmi bir zafer elde ettiğimizi
gösterir.
Bu
şirketler içinde de bizi dolandıracaklar elbette, hem de öyle dolandıracaklar
ki ardından uzun yıllar boyunca bununla uğraşmak zorunda kalacağız. Fakat
önemli değil. Ben bunun bir zafer olduğunu söylemiyorum, bu bir keşiftir — bir
operasyon sahasına sahip olduğumuzu, bir parça arazimiz olduğunu ve artık geri
çekilmemizi durdurabileceğimizi gösteren bir keşiftir.
Keşif,
beraberinde kapitalistlerle çok az sayıda anlaşmayı getirdi, ama yine de bunlar
imzalanmıştır. Bundan öğrenmek ve faaliyeti sürdürmek gereklidir. Bu anlamda
asabiyete, yaygaraya, telaşlı işgüzarlığa son vermenin zamanıdır. Peşpeşe yazılar, telefonogramlar
geliyor: "Yeni Ekonomik Politikamız olduğuna göre biz de yeniden örgütlendi rilemez miyiz?" Herkeste bir telaş,
herkeste bir işgüzarlık, ortaya çıkan ise tam bir karışıklık; kimse pratik
çalışma yapmıyor, herkes daha çok Yeni Ekonomik Politika'ya nasıl uyum
sağlanacağını tartışıyor ve ortaya çıkan hiçbir şey de yok.
Fakat
işadamları komünistlere gülüyor ve büyük ihtimalle şöyle diyorlar:
"Eskiden baş animatörler vardı, şimdi baş
lafazanlar var.[100] Kapitalistlerin geciktiğimiz, uyuyakaldığımız
konusunda bizimle alay ettiklerine hiç kuşku yok ve bu anlamda Parti Kongresi
adına da bu talimatın onaylanması gerektiğini düşünüyorum.
Geri
çekilme son bulmuştur. Kapitalistlerle çalışmanın esas faaliyet yöntemleri
saptanmıştır. Çok az sayıda da olsa örnekler mevcuttur.
Düşünüp taşınmayı,
Yeni Ekonomik Politika üzerine ince eleyip sık dokumayı bırakın. Bırakın
şairler mısra kursunlar, onlar bunun için şairler. Fakat siz ekonomistler Yeni
Ekonomik Politika üzerine düşüncelere dalacağınıza bu şirketlerin sayısını
artırın, kapitalistlerle başarıyla yarışmayı örgütleyebilen komünistlerin
sayısının kaç olduğuna bakın.
Geri
çekilme son bulmuştur, şimdi mesele güçlerin yeniden gruplandırılmasıdır. Parti
Kongresi'nin vermesi gereken, karışıklığa, oradan oraya koşuşturmaya son
verecek talimat budur. Sakinlesin, ukalalık etmeyin, bu hanenize eksi puan
olarak yazılacaktır. Kapitalistten daha kötü çalışmadığını pratikte
kanıtlamalısın. Kapitalistler kârlarına kâr katmak için köylülükle ekonomik
birlik kuruyorlar; sen ise proleter devletimizin ekonomik gücünü
sağlamlaştırmak için köylü ekonomisiyle birlik kurmalısın. Kapitaliste göre
senin bir üstünlüğün var, çünkü devlet iktidarı senin elinde, çünkü elinde bir
sürü ekonomik araç var, ancak bunlardan yararlanmayı bilmiyorsun; meseleleri biraz
daha soğukkanlı düşün, nişanlarını, resmi komünist cübbeni çıkar, şu basit işi
öğren, o zaman özel kapitalistleri yeneceğiz. Elimizde devlet iktidarı, bir
dizi ekonomik araç var; eğer kapitalizmi yener ve köylü ekonomisiyle birliği
kurarsak kesinlikle yenilmez bir güç olacağız. Ve o zaman sosyalizmin inşası,
kendisine Komünist Parti diyen denizdeki damlanın meselesi değil, bütün emekçi
kitlenin meselesi olacaktır; o zaman sade köylü kendisine yardım ettiğimizi
görecek ve bizi izleyecektir, öyle ki bu ilerleyiş yüz kat yavaş da olsa
milyon kat güvenli ve sağlam olacaktır.
Demek ki
geri çekilmenin durdurulmasından bu anlamda söz edilmelidir ve bu şiarı —şu ya
da bu biçimde— bir Parti Kongresi kararına dönüştürmek önemlidir.
Bununla bağıntılı olarak, Bolşeviklerin Yeni Ekonomik
Politika’sının ne olduğuna değinmek istiyorum — evrim mi, taktik mi? Bildiğiniz
gibi, mülteci Rusyası'nda taban bulmuş olan bir
akımı, başında Kadetlerin en önemli
politikacılarının, eski Kolçak hükümetinin bazı bakanlarının bulunduğu, Sovyet
iktidarının Rus devletini inşa ettiği ve o nedenle ondan yana olmak gerektiği
düşüncesine varmış insanların bulunduğu bir toplumsal politik akımı temsil eden
"Smena Vek"çilerin[101]
tarafından sorun böyle konmuştur. "Peki, Sovyet iktidarı nasıl bir devlet inşa ediyor?
Komünistler bunun komünist bir devlet olduğunu söylüyorlar ve bunun bir taktik
olduğunu temin ediyorlar: Bolşevikler zor bir anda özel kapitalistleri
aldatacak ve kendi istediklerini yapacaklarmış. Bolşevikler istediklerini söyleyebilirler,
fakat gerçekte bu bir taktik değil, bir evrimdir, bir iç değişikliktir,
vardıkları yer bildiğimiz burjuva devleti olacaktır ve onları desteklememiz
gerekir. Tarih değişik yollardan geçer" — "Smena Vek"çilerin düşünce silsilesi budur.
Aralarından
bazıları komünistmiş gibi yapıyorlar, fakat Ustryalov
gibi açık kalpli insanlar da var. Ustryalov Kolçak
hükümetinde bakandı zannediyorum. Arkadaşlarıyla hemfikir değil ve şöyle
diyor: "Komünizm hakkında ne düşünürseniz düşünün, fakat ben onlarda
bunun bir taktik değil, evrim olduğunu iddia ediyorum." Ben, bu Ustryalov'un samimi açıklamasıyla bize büyük bir yararı
olduğuna inanıyorum. Bizim —görevim gereği özellikle benim— her gün yapmacık
komünist uydurmasyonlar duyma fırsatımız var, bazen bunlardan insanın midesi
bulanıyor. Ve şimdi bu uydurmasyonlar yerine "Smena Vek"in bir sayısı çıkıyor ve açık açık
şöyle diyor: "Mesele hiç de öyle zannettiğiniz gibi değil, gerçekte ise
her tarafta komünist bayraklar üzerinde bir sürü lafın dalgalandığı bilinen
burjuva bataklığına kaymaktasınız." Bu çok yararlıdır, çünkü bu
etrafımızda sürekli duyduğumuz şeylerin tekrarı değil, sınıf düşmanının
sınıfsal gerçeğidir. Böyle bir şeyi okumak, komünist devlette böyle yazıldığı
için, başka türlü yazmak yasak olduğu için değil de, sınıf düşmanı tarafından
açık ve kaba biçimde ifade edilen gerçekten bir sınıf gerçeği olduğu için
yazılan böyle bir şeyi okumak çok yararlıdır. "Ben Rusya'da Sovyet
iktidarını desteklemekten yanayım —diyor Ustryalov,
bir Kadet, bir burjuva olmasına ve müdahaleyi
desteklemiş bulunmasına rağmen—, Sovyet iktidarını desteklemekten yanayım,
çünkü o bildiğimiz burjuva devlet iktidarına yuvarlanacağı yola girmiş
bulunmaktadır."
Bu, bana
göre, gözönüne alınması gereken çok yararlı bir
şeydir; bizim için "Smena Vek"çilerin
böyle yazması, aralarından bazılarının sanki neredeyse komünistmiş gibi
davranmasından, böylece uzaktan bunların tanrıya mı yoksa devrime mi
inandıklarının kesin olarak anla şılamamasından çok
daha iyidir. Böyle samimi düşmanlar yararlıdır, bunu açıkça söylemek gerekir. Ustryalov'un sözünü ettiği şeyler olanaklıdır, bunu açıkça
ifade etmek gerekir. Tarih çok çeşitli türlerden metamorfozlar
bilir; inanç bağlılığına, özveriye ve daha başka mükemmel manevi niteliklere
güvenmek politikada hiçbir şekilde ciddiye alınamayacak bir şeydir. Mükemmel
manevi nitelikler az sayıda insanda vardır, buna karşılık tarihsel sonuç,
işlerine gelmediğinde bazen bu az sayıda insana pek kibar davranmayan dev
kitleler tarafından belirlenir. Bunun birçok örneği vardır, o nedenle "Smena Vek"çilerin bu samimi
açıklaması memnuniyetle karşılanmalıdır. Düşman sınıfsal gerçeği ifade ediyor
ve önümüzde duran ve kaçınılmaz hale gelmesi için uğraştığı tehlikeye işaret
ediyor. Bu "Smena Vek"çi,
Yeni Ekonomik Politikamıza katılan binlerce, onbinlerce
her türden burjuvanın ve Sovyet memurunun ruh halini dile getiriyor. Temel ve
gerçek tehlike budur. Ve bu nedenle dikkatler esas olarak bu soruna
yöneltilmelidir: Gerçekten de kim üstünlük kazanacak? Yarışmadan söz ettim.
Bize karşı doğrudan bir saldırı yok, boğazımıza sarılan yok. Yarın ne olacağını
göreceğiz, fakat bugün bize silah elde saldıran yok,
ve yine de kapitalist topluma karşı mücadele yüz kat daha acımasız ve
tehlikeli hale gelmiştir, çünkü nerede düşmanla karşı karşıya bulunduğumuzu ve
dostumuzun kim olduğunu her zaman açıkça göremiyoruz...
Ben,
komünist sempatiler açısından değil, ekonominin ve toplumsal düzenin
biçimlerinin gelişimi açısından komünist yarışmadan söz ettim. Bu bir yarışma
değil, kapitalizmle komünizm arasında umutsuz, çılgın, son değilse de sona
yaklaşan bir ölüm kalım mücadelesidir.
Ve burada
sorun çok açık konmalıdır: Gücümüz nerededir, eksiğimiz nerededir? Elimizde
tamamen yeterli politik iktidar var. Komünistlerin, Komünist Partisi'nin, şu
ya da bu pratik sorunda, şu ya da bu ticari kurumda yeterince güce sahip
olmadığını iddia etmek isteyen birini bulmak zor olacaktır. Esas ekonomik güç
elimizdedir. Yaşamsal öneme sahip bütün büyük işletmeler, demiryolları vs.
hepsi elimizdedir. Kiraya verilmiş işletmeler yer yer
ne kadar gelişmiş de olsa genelde önemsiz bir rol oynar, genelde yok denecek
kadar az bir kısımdır. Rusya'nın proleter devletinin elinde tuttuğu ekonomik
güç, komünizme geçişi güvence altına almak için tamamen yeterlidir. Eksik olan
nedir? Neyin eksik olduğu çok açıktır: Yöneten komünist kesimin kültürel
eksikliği. Sorumlu mevkilerdeki 4700 komünistiyle Moskova'yı ve dev bürokratik
aygıtı, dev yığını aldığımızda — burada kim yönetiyor ve kim yönetiliyor? Bu
yığını komünistlerin yönettiğinin söylenebileceğinden çok kuşkuluyum. Gerçeği
söylemek gerekirse: yönetenler onlar değil, onlar yönetiliyor. Burada, çocukken
bize tarihten anlattıklarına benzer bir şey ortaya çıkmıştır. Bize
öğrettikleri şuydu: Bir halkın bir başka halkı fethettiği durumda, fetheden
halk fetheden, fethedilen halk ise yenilen halktır. Bu çok basittir ve herkes
tarafından anlaşılabilir. Peki bu halkların
kültürlerine ne oluyor? Burada iş o kadar basit değildir. Eğer fetheden halk
yenilen halktan kültürel olarak daha gelişmişse, bu halka kendi kültürünü
dayatır, fakat tersi bir durum söz konusuysa, yenilen halkın fetheden halka
kendi kültürünü dayatması söz konusudur. RSSFC'nin
başkentinde de benzer bir durum ortaya çıkmadı mı ve burada 4700 komünist
(neredeyse bir tümen, hepsi de en iyileri) yabancı bir kültür tarafından
boyunduruk altına alınmadı mı? Fakat burada görünürde yenilenlerin yüksek bir
kültüre sahip oldukları izlenimi doğabilir. Hiç de öyle değil. Sahip oldukları
kültür zavallı, önemsiz bir kültürdür, fakat yine de bizimkinden yüksektir. Ne
kadar zavallı, ne kadar açması da olsa yine de bizim sorumlu fonksiyonerlerimizinkinden yüksektir, çünkü bizim
fonksiyonellerimiz yönetim konusunda bilgiye sahip değiller. Kurumların başına geçen
komünistler —bazen onları bir kalkan olarak kullanmak isteyen sabotörler tarafından kasıtlı olarak ustaca öne itilirler—
sık sık kafese konuyorlar. Bu çok
nahoş bir itiraf. Ya da en azından pek hoş bir itiraf değil, fakat öyle
inanıyorum ki bunu yapmak gerekir, çünkü sorunun püf noktası burada
yatmaktadır. Bu yıldan çıkarılacak politik ders bana göre budur ve 1922 yılında
mücadele bunun işareti altında geçecektir.
RSSFC'nin
ve KP'nin sorumlu komünistleri yönetmeyi bilmediklerini
kavrayabilecekler mi? Yönettiklerini zannettiklerini, ama aslında
yönetildiklerini kavrayabilecekler mi? Bunu kavrayabilirlerse, işi elbette
öğrenecekler, çünkü bu iş öğrenilebilir, fakat bunun için öğrenmek gerekir ve
bizde öğrenilmiyor. Bizde sağa sola emirler ve kararnameler gönderiliyor ve
sonuç hiç de istendiği gibi olmuyor.
Yeni
Ekonomik Politika'yı ilan ettiğimizde gündeme aldığımız yarışma ve rekabet
ciddi bir iştir. Bütün devlet kurumlarında cereyan ediyormuş gibi görünüyor,
fakat gerçekte o birbiriyle uzlaşmaz düşmanlık içinde bulunan iki sınıfın
mücadelesinin bir başka biçimidir. Bu, burjuvaziyle proletarya arasındaki,
henüz sonuçlanmamış ve kültürel olarak Moskova'nın merkezi kurumlarında bile
henüz miadı dolmamış mücadelenin bir başka biçimidir. Çünkü çoğu kez burjuva
uzmanlar bütün iktidar ellerinde olan, bütün olanaklara sahip ve bütün haklan
ve güçlerine rağmen bir şey yapamayan bizim en iyi komünistlerimizden daha iyi
biliyorlar işi.
Aleksander
Todorski'nin bir broşüründen bir alıntı yapmak istiyorum.
Broşür Vesyegonsk'ta (Tver
ilinde bu adla bir kaza merkezi var) Rusya'da Sovyet devriminin ilk yıldönümü
olan 7 Kasım 1918'de, yani çoktan geride kalan günlerde yayınlandı. Bu Vesyegonsklu yoldaş besbelli Parti üyesi. Bu broşürü
okuduğum çok oldu, bu nedenle yanlış yapmayacağıma güvence veremem. Todorski iki Sovyet işletmesini kurma işine nasıl
koyulduğunu, iki burjuvayı bu işe nasıl çektiğini ve bunu o zamanki biçimde,
yani hapis cezası ve tüm servetine el koyma tehdidiyle yaptığını anlatıyor.
Bu/burjuvalardan işletmeyi yeniden faaliyete geçirmek için yararlanmıştı.
1918'de burjuvaziden nasıl yararlanıldığını biliyoruz, onun için bunun
üzerinde daha fazla durmaya değmez: şimdi onlardan başka şekillerde
yararlanıyoruz. Şimdi Todorski'nin çıkardığı sonuç:
"Bu daha işin yansıdır — burjuvaziyi yenmek, işini bitirmek yetmez, onu
bizim için çalışmaya zorlamak gerekir."
Bunlar
mükemmel sözler. Vesyegonsk kentinde bile, 1918
yılında bile muzaffer proletaryayla yenik burjuvazi arasındaki ilişkiler konusunda
doğru bir anlayışın varlığını gösteren mükemmel sözler.
Sömürücülere
hadlerini bildirmemiz, onları zararsız hale getirmemiz, işlerini bitirmemiz
daha işin yansıdır. Fakat Moskova'da sorumlu fonksiyonerlerin
yaklaşık yüzde doksanı bununla, yani onların işini bitirmek, zararsız hale
getirmek ve hadlerini bildirmekle her şeyin bittiğini sanıyorlar. Menşevikler,
Sosyal Devrimciler, Beyaz Muhafızlar hakkında söylediklerimin tümü çoğu kez
onları zararsız hale getirmeyi, hadlerini bildirmeyi (belki sadece hadlerini
değil başka şeyleri de bildirmeyi), işlerini bitirmeyi sağlar. Fakat bu daha
işin yarısıdır. Hatta 1918 yılında Vesyegonsklu
yoldaşın söylediği zaman bile işin yarısıydı, bugün ise işin çeyreği bile
değildir. Onları, sorumlu komünarların işin başında bulunduğu,
görev ve unvana sahip olduğu, fakat burjuvazinin dümen suyunda yol aldığı
biçimde değil, bizim için kendi elleriyle iş görecek biçimde çalışmaya
zorlamak ve işleri böyle ayarlamak gerekir. Esas nokta budur.
Komünist toplumu
komünistlerin eliyle inşa etmek istemek çocukça, çok çocukça bir düşüncedir.
Komünistler denizde bir damladır, halk denizinde bir damladır. Komünistler
halkı ancak, yolu sadece, dünya tarihinin yönü anlamında doğru belirlemekle
kalmadıklarında, kendi yollarına çekebileceklerdir. Bu anlamda yolumuzu
kesinlikle doğru belirledik ve her ülkedeki durum bu yolu doğru belirlediğimizi
onaylıyor, ve biz bu yolu yurdumuzda, ülkemizde de
doğru belirlemek zorundayız. Fakat yolu belirleyecek olan sadece bu değildir,
aynı zamanda müdahale olmaması, köylülere tahıl karşılığı mal temin etmeyi
bilmemiz de belirleyecektir. Köylü şöyle diyecektir: "Mükemmel birisin,
ülkemizi savundun; bu yüzden seni dinledik, fakat ekonomiyi işletmeyi
bilmiyorsan çek git!" Evet, köylü bunu diyecektir.
Ekonomiyi
ancak, komünistler bu ekonomiyi başkalarının elleriyle kurmayı bildiklerinde,
kendileri bu burjuvaziden öğrendiklerinde ve onları komünistlerin istediği yola
yönlendirdiklerinde yönetebileceğiz. Fakat komünist herşeyi
bildiğini zannederse, sorumlu komünist olduğu için, herhangi bir satıcıdan çok
farklı ihsanları yendiği için, cephelerde düşmanı, hem de nasıl bir düşmanı
yendiğimiz için herşeyi bildiğini zannederse —
böylesine bir ruh hali egemen olursa, bu bizim mahvımız demektir.
Sömürücüleri
zararsız hale getirmemiz, onlara haddini bildirmemiz ve sert davranmamız işin
en önemsiz kısmıdır. Bunu yapmak gerekir. Ve Devlet Siyasi İdaremiz ve
mahkemelerimiz bunu şimdiye kadarki gibi gevşek tutmamalı, düşmanlar dünyası
tarafından kuşatılmış proleter mahkemeler olduklarını unutmamalıdırlar. Bu zor
değil, bunu esas itibariyle öğrendik. Burada belli bir baskı uygulanmalıdır, bu
ise kolaydır.
Zaferin ikinci kısmı ise komünist olmayan ellerle komünizmi inşa
etmek, iktisaden yapılması gereken şeyi, yani köylü ekonomisiyle birleşmeyi,
köylüleri hoşnut kılmayı pratikte yapmayı bilmekten ibarettir ki köylü şöyle
diyebilsin: "Açlık ne kadar zor, ne kadar sıkıntılı, ne kadar eziyet
verici de olsa, görüyorum ki devlet iktidarı gerçi alışılmadık bir iktidar,
fakat pratik, reel hissedilebilir bir yarar sağlıyor." Birlikte çalıştığımız, bizden kat kat üstün çok sayıda unsurun çalışmalarını
gözlemleyebileceğimiz, bu çalışmayı kavrayabileceğimiz, onların elleriyle
komünizm için yararlı bir şeyler yapılabilecek şekilde çalışması sağlanmalıdır.
Şu anın püf noktası budur, çünkü bazı komünistler bunu anlamış ve görmüş
olsalar da Partimizin geniş kitlesi içinde partisizleri çalışmaya çekmenin
zorunluluğu bilinci yoktur. Bu konuda ne çok genelge yazıldı, ne kadar çok
konuşuldu, fakat yıl boyunca herhangi bir şey yapıldı mı? Hiçbir şey.
Partimizin yüz komitesinden beşi bile pratik sonuçlar gösteremez. Bugün
gündemde olan talebin böyle gerisinde kaldık, böyle çok 1918 ve 1919 yıllarının geleneklerinde
yaşıyoruz. Bu yıllar önemli yıllardı, dünya tarihi açısından muazzam bir iş gerçekleştirildi.
Fakat gözümüzü bu yıllara çevirip, şimdi gündemde hangi görevin durduğunu
görmezsek, bu çöküş olur, kesin, mutlak çöküş olur, ve
asıl mesele de bunun bilincine varmak istemeyişimizdir.
Nasıl
yönettiğimizi göstermek için iki pratik örnek vermek istiyorum. Daha önce
bunun için devlet tröstlerimizden birini almanın doğru olacağını söylemiştim.
Bu doğru işlemi yapamayacağım için özür diliyorum, çünkü bunun için en azından
bir devlet tröstü üzerine belgeleri en somut biçimde incelemek gerekirdi, ne
var ki ben böyle bir inceleme için ne yazık ki olanak bulamadım. O nedenle
daha küçük iki örneği alıyorum. Birinci örnek Moskova Tüketim Kooperatifi'nin
Dış Ticaret Halk Komiserliği'ni bürokratizmle
suçlamasıdır; ikinci örnek Donets Havzası'ndandır.
Birinci
örnek, pek uygun değil, fakat daha iyi bir örnek verme olanağım yok. Ana
düşünceyi bu örnekte de gösterebilirim. Gazetelerden bildiğiniz gibi, son
aylarda meselelerle doğrudan ilgilenme olanağım olmadı, Halk Komiserleri
Konseyi'nde çalışmadım, Merkez Komitesi'nde de bulunmadım. Moskova'ya yaptığım
geçici ve seyrek ziyaretlerde Dış Ticaret Komiserliği'ne karşı umutsuz,
korkunç şikâyetler dikkatimi çekti. Dış Ticaret Komiserliği'nin kötü olduğundan,
orada ihmalciliğin hüküm sürdüğünden bir an bile kuşku duymadım. Fakat
şikâyetler özellikle şiddetlenince meseleyi araştırmaya, somut bir olayı ele
almaya, hiç olmazsa bir kez meselenin temeline inmeye, mekanizmanın neden
çalışmadığını, bunun nasıl olduğunu açıklamaya çalıştım.
Moskova
Tüketim Kooperatifi'nin konserve alması gerekiyordu. Bu amaçla bir Fransız
yurttaşı ortaya çıkmıştı. Bu adamın bunu uluslararası politikanın çıkarına,
Antant liderlerinin bilgisi dahilinde mi, yoksa Poincare ve Sovyet iktidarının diğer düşmanlarının onayıyla
mı yaptığını bilmiyorum (tarihçilerimiz bu konuyu Cenova
Konferansı'ndan sonra, öyle inanıyorum ki açıklığa kavuşturacaklardır), fakat olgu şu ki, Fransız burjuvazisi
sadece teorik olarak değil, pratik olarak da bu işin içindeydi, çünkü Fransız
burjuvazisinin bir temsilcisi Moskova'da ortaya çıkarak konserve satıyordu.
Moskova aç, yazın daha da çok açlık çekecek, et tedarik edilmedi —ve Ulaşım
Komiserliğimizin herkesçe bilinen nitelikleri sayesinde— tedarik de
edilemeyecektir.
Et
konserveleri (eğer tamamen bozulmamışlarsa — bunu ancak daha sonraki araştırma
gösterecek) Sovyet kâğıt parası karşılığında satılacaktır. Bundan daha kolay
ne olabilir? Fakat bunun, Sovyet tarzında ve tam olarak düşünüldüğünde
kesinlikle kolay olmadığı ortaya çıkar. Meseleyi doğrudan izleme olanağım
yoktu, fakat incelettirdim ve şimdi elimde küçük bir dosya var, bu ünlü
hikâyenin nasıl geliştiğini gösteren. Bu hikâye 11 Şubat'ta, Kamenev yoldaşın bir raporu temelinde RKP MK Politbürosu'nun, yurtdışından gıda maddesi satın alınmasını
temenni edilir birşey olarak niteleyen bir karar
almasıyla başlar. Elbette Rus yurttaşları RKP MK Politbürosu'nun
kararı olmadan böyle bir sorun üzerine nasıl karar verebilirlerdi! Bir düşünün:
MK Politbürosu'nun kararı olmadan 4700 sorumlu fonksiyonerimiz (ki bunlar sadece kayıtlı olanlar)
yurtdışından gıda madddesi satın almaya nasıl karar
verebilirlerdi? Elbette bu doğaüstü bir düşünce. Belli
ki Kamenev yoldaş politikamızı ve gerçeği çok iyi
biliyor, o nedenle çok sayıdaki sorumlu fonksiyönerlere
pek fazla güvenmemiş ve boğayı, boğayı değilse de Politbüroyu
boynuzundan yakalamakla başlamış işe ve hemen (konuya ilişkin tartışma
olduğunu duymadım) kararı çıkartmış: "Dış Ticaret Halk Komiserliği'nin,
yurtdışından gıda maddesi temin etmenin temenni edildiği konusunda dikkati çekilir, ki gümrükler" vs... Demek ki Dış Ticaret Halk
Komiserliği'nin dikkati çekilmiştir. İş yürümeye başlar. Tarih 11 Şubat'tır.
Şubat'ın son günlerinde, ya da yaklaşık bu
tarihlerde Moskova'da bulunduğumu
ve hemen şikâyetlerle, Moskovalı
yoldaşların umutsuz şikayetleriyle karşılaştığımı anımsıyorum. Ne oluyor? Bir
türlü gıda maddesi satın alamıyoruz. Peki neden? Dış Dicaret
Komiserliği'nin ihmali nedeniyle. Uzun süre işlerle ilgilenememiştim ve o
zamanlar Politbüro'nun bu konuya ilişkin bir kararı
olduğunu bilmiyordum; sadece sekretere şunu söyledim:
İnceleyin,
yazılı bir şeyler bulun ve bana gösterin. Ve mesele Krasin
geldikten sonra Kamenev'in Krasin'le
konuşup meselenin halledilmesiyle son buldu. Konserveleri aldık. İşin sonuna
bak.
Kamenev'le
Krasin'in birbiriyle anlaşıp RKP MK Politbürosu tarafından talep edilen politik çizgiyi
saptayabileceklerine hiç kuşkum yok. Kamenev ve Krasin ticaret sorunlarında da politik çizgiyi saptayacak
olsalardı dünyanın en iyi Sovyet Cumhuriyeti olurduk, fakat her işi
sonuçlandırmak için Politbüro üyesi Kamenev ve Krasin'i çekip getirmek
—Krasin Cenova öncesi
diplomasi işleriyle uğraşıyordu, ki bu işler büyük,
çok büyük çalışma gerektirmekteydi—, bir Fransız yurttaşından konserve
alsınlar diye çekip getirmek olmaz. Böyle çalışmak olanaksızdır. Bu ne yenidir,
ne ekonomiktir, politika ise hiç değildir, düpedüz alaydır. Şimdi önümde bu
meseleyle ilgili bir incelemenin sonuçları duruyor. Hatta elimde iki
incelemenin sonuçlan var: Birinci inceleme Halk Komiserleri Konseyi Sekreteri Gorbunov ve yardımcısı Miroşnikov
tarafından, diğeri Devlet Politik İdaresi tarafından yapılmıştır. Devlet
Politik İdaresi'nin bu işle neden uğraştığını bilmiyorum ve bunun doğru olduğu
konusunda tam emin değilim, fakat bunun üzerinde daha fazla durmak
istemiyorum, çünkü korkarım ki yeni bir inceleme daha gerekli olabilir. Önemli
olan, belgeler toplanmış ve şimdi benim elimde bulunuyor olmasıdır.
Nasıl oldu
da Şubat sonlarında Moskova'ya gittiğimde, gemi Libau'da
demirlemiş ve konserveler de oradayken, hatta gerçek konserveler için Sovyet
parası bile alacaklarken "konserve satın alamıyoruz"
yönünde gerçek şikâyetler ulaşmıştır bana! Eğer bu konserveler bozul mamışsa (şimdi "eğer" diyorum, çünkü bu durumda
ikinci bir soruşturma yaptırıp yaptırmayacağımdan emin değilim,
ki bu soruşturmanın sonuçları üzerine bir başka Parti Kongresi'nde
konuşulacaktır), eğer bu konserveler bozulmamışsa — onları satın almış
bulunuyoruz — şimdi soruyorum: Böyle bir işin Kamenev
ve Krasin olmadan ilerleye memesi nedendir?
Soruşturma belgelerinden, sorumlu bir komünistin bir diğer sorumlu komünisti
kovduğunu görüyorum. Yine aynı belgelerden, sorumlu bir komünistin bir başka
sorumlu komüniste şunu dediğini görüyorum: "Bundan sonra sizinle
yanımızda bir noter olmadan hiç konuşmayacağım." Bu hikâyeyi okuduğumda 25
yıl önce Sibirya'da sürgündeyken avukatlık yapmak zorunda kalışımı anımsadım.
Ben illegal bir avukattım, çünkü idare tarafından sürgün edilmiştim ve böyle
bir şey yapmak yasaktı; fakat başkası olmadığı için, insanlar bana gelir ve
bazı şeyler anlatırlardı. Ancak işin en zor yanı meselenin ne olduğunu
anlamaktı. Bir kadın gelir ve elbette önce akrabalarından anlatmaya başlardı
ve meselenin ne olduğunu anlamak gerçekten çok zordu. Kadın beyaz bir inekten sözeder. Ona "bir kopya getir" dersin. Gider ve
şöyle der: "Adam beyaz ineğin kopyası olmadan bir şey dinlemek istemiyor."
Kolonimiz içinde bu kopya meselesine çok gülmüştük. Fakat küçük bir ilerleme
sağlayabildim: bana gelirken beraberlerinde bir kopya getiriyorlardı ve
meselenin ne olduğunu, neden şikâyet ettiklerini, dertlerinin ne olduğunu
anlamak mümkün olurdu. Bu 25 yıl önce Sibirya'daydı (en yakın tren istasyonunun
yüzlerce verst ötede bulunduğu bir yer).
Peki
devrimden üç yıl sonra Sovyet Cumhuriyeti'nin başkentinde konserve satın almak
için neden iki soruşturmaya, Kamenev ve Krassin'in müdahalesine ve Politbüro
talimatlarına ihtiyaç duyulmuştu? Eksik olan neydi? Politik güç mü? Hayır. Para
vardı, böylece hem ekonomik, hem de politik güç vardı. Bütün kurumlar yerli
yerindeydi. Eksik olan nedir? Eksik olan hiçbir şekilde karşı olmadığım ve mükemmel
komünistler olarak değerlendirdiğim Moskova Tüketim Kooperatifi ve Dış Ticaret
Komiserliği çalışanlarının yüzde doksan dokuzunda kültür yokluğudur — meseleyi
kültürel olarak ele alamadılar.
Bu meseleyi
ilk kez duyduğumda MK'ya yazılı bir teklif verdim:
Bildiğiniz gibi dokunulmazlıkları olan Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi
üyeleri dışında Moskova'daki kurumların bütün çalışanları 6 saat, Dış Ticaret
Komiserliği'ndekiler de 36 saat en kötü Moskova hapishanesine atılmalıdır. Ve
şimdi de suçlunun bulunamadığı ortaya çıktı. Gerçekten de anlattıklarımdan
suçlunun bulunamayacağı açıkça ortaya çıkmaktadır. Suçlu, meseleleri pratik olarak
halletme yönündeki bilinen Rus aydın yeteneksizliğidir — karışıklık ve
düzensizlik. Önce iş yapmaya girişilir, bir şeyler yapılır, sonra düşünülür ve
bundan bir iş çıkmazsa, Kamenev'e koşup şikâyet
edilir ve mesele Politbüro önüne getirilir. Elbette
bütün zor devlet sorunları Politbüro'ya
getirilmelidir —daha sonra bu konuya değineceğim— fakat insan önce düşünür,
sonra iş yapar. Eğer Politbüro karşısına çıkıyorsan
hiç olmazsa belgelerle çıkmaya çalış. Önce bir telgraf çek, Moskova'da telefon
da var, ilgili kuruma bir telefonogram yolla, Tsyurupa'ya bir kopyasını ver ve de ki: Bu işin acil
olduğunu düşünüyorum ve onları ihmalcilik nedeniyle dava edeceğim. Bu en temel
kültür üzerine bir parça düşünmeli, meseleye düşünerek yaklaşmalı; eğer mesele
iki dakika içinde bir telefon görüşmesiyle halledilemiyorsa, belgeleri al,
kendini belgelerle donat ve de ki: "İhmal edecek olursan seni hapse
tıktıracağım." Fakat burada düşüncenin izi bile yok, hiçbir hazırlık yok;
hep bilinen gösteriş, sayısız komisyon, hepsi yorgun, hepsi bitkin düşmüş,
hepsi hasta ve iş ancak Kamenevle Krasin'in
teması sağlanarak yapılabiliyor. Bu tipik. Ve bunu sadece başkent Moskova'da
değil, tüm diğer başkentlerde, tüm diğer bağımsız cumhuriyetlerin ve tek tek bölgelerin başkentlerinde de gözlemliyoruz ve
başkentlerin dışında bu tür şeyler sürekli oluyor, hem de yüz kez daha kötü.
Mücadelemizde
komünistlerin düşünmeye ihtiyaç duyduklarını unutmamalıyız. Komünistler size
mücadele üzerine, devrimci mücadelenin bütün dünyadaki durumu üzerine mükemmel
bilgiler vereceklerdir. Ne var ki umutsuz yoksulluk ve sefaletten kurtulmak
için düşünebilmek, kültürlü ve düzenli olmak gerekir — bunu yapamıyorlar. Sorumlu
komünistlere meseleye sorumlulukla yaklaşmadıkları suçlamasını yapmak yanlış
olacaktır. Komünistlerin büyük çoğunluğu —yüzde doksan dokuzu— sadece sorumlu
değil, aynı zamanda devrime bağlılıklarını gerek Çarlığın yıkılmasından önceki
en zor koşullarda gerekse devrimden sonra kanıtlamış, kelimenin tam anlamıyla
bu işe hayatlarını koymuş insanlardır. Nedenleri burada aramak temelden yanlış
olacaktır. Gerekli olan, en basit devlet işine uygar bir yaklaşımdır, bunun bir
devlet meselesi, bir ticari mesele olduğunu
kavramaktır; eğer engeller varsa kaldırmayı bilmek ve suçluları ihmal
nedeniyle mahkemeye çıkarmak gerekir. Ben proleter mahkemenin bunları
cezalandırmayı bileceğine inanıyorum. Fakat cezalandırabilmek için suçluları
bulmak gerekir, ama size garanti ederim ki suçlular bulunamayacak. İsterseniz
her biriniz meseleye bir daha bakın — suçlu yoktur, görülecek olan kaos, karışıklık ve saçmalıktır... Kimse işe başlamayı
bilmiyor, kimse devlet işlerine böyle değil de şöyle yaklaşılması gerektiğini
kavramıyor. Ve tüm Beyaz Muhafızlar çetesi, sabotörler
bundan yararlanıyorlar. Ülkemizde sabotörlere karşı
amansız bir mücadele yürütüldüğü bir dönem olmuştur, bu mücadele bugün de
gündemdedir; sabotörlerin var olduğu elbette doğrudur
ve bunlarla mücadele etmek gerekir. Fakat durum söylediğim gibi olursa onlara
karşı mücadele edilebilir mi? Bu durum her türlü sabotajdan daha tehlikelidir, sabotör iki komünistin, gıda maddesi alımı amacıyla ilkesel
bir talimat için Politbüro'ya ne zaman başvurmak
gerektiği konusunda kavga edişlerini seyretmekten ve bu aralığa sızmaktan başka
ne isteyebilir? Nispeten akıllı bir sabotör şu ya da
bu komünistten yana tavır aldığında, ya da sırayla her ikisinden de yana
olduğunda bu iş bitmiştir. O zaman dava tamamen yitirilmiştir. Peki suç kimde? Hiç kimsede. Çünkü bu iki komünist, sorumlu,
özverili iki devrimci, olmayacak bir şey için, gıda maddesi alımı üzerine
ilkesel bir talimat almak amacıyla Politbüro'ya ne
zaman başvurmak gerektiği konusunda kavga ediyorlar.
İşte sorun
budur, zorluk buradadır. Kapitalist büyük girişim okulundan geçmiş her satıcı
bunu becerebilir, fakat sorumlu komünistlerin yüzde doksandokuzu
bunu yapamaz ve yapamadıklarını, önce bu işin ABC'sini
öğrenmeleri gerektiğini kabul etmek istemez. Bunu kavramazsak, yeniden
hazırlık sınıfından başlayarak öğrenmeye koyulmazsak, bugün tüm politikanın
temelini oluşturan ekonomik görevi asla çözemeyeceğiz.
Aktarmak
istediğim diğer örnek Donets Havzası'dır. Donets Havzası'nın bütün ekonomimizin merkezi, gerçek
temeli olduğunu bilirsiniz. Donetz Havzası'nı yeniden
inşa etmezsek, layık olduğu seviyeye getirmezsek, Rusya'da büyük sanayinin
yeniden inşasından, sosyali/, min herhangi bir gerçek
inşasından söz edilemez, çünkü sosyalizm bu yük sanayi dışında başka bir yolla
kurulamaz. MK oradaki gelişmeleri yakından gözlemliyor.
Bu bölgeyle
ilgili olarak Politbüro önüne getirilen sorunlar haksız,
gülünç ve saçma bir biçimde getirilen küçük sorunlar değildi, bilakis
kesinlikle ertelenemeyecek olan gerçek bir meseleydi.
MK, tüm
ekonomimizin bu tür gerçek merkezlerinde, üslerinde ve temellerinde gerçekten
doğru dürüst çalışılmasına dikkat etmelidir. Orada Taşkömürü Merkez
Yönetimi'nin başında sadece tartışmasız sadık değil, aynı zamanda gerçekten
kültürlü, son derece ehliyetli insanlar vardı, sanırım yetenekli dersem
yanılmış olmam, bu nedenle MK dikkatini buraya yöneltti. Ukrayna bağımsız bir
cumhuriyettir, çok iyi, fakat Parti söz konusu olduğunda, bazen —nazikçe nasıl
ifade edebilirim— hile taktiğine başvuruyor. Günün birinde onları sıkıştırmak
zorunda kalacağız herhalde, çünkü orada akıllı adamlar var ve onların MK'sı, bizi aldatıyor demek istemiyorum ama bizden biraz
uzaklaşıyor. Tüm meseleyi aydınlatmak için buradaki MK'da
inceledik ve sürtüşmeler ve görüş ayrılıkları olduğunu saptadık. Orada "Kimka", yani Küçük Ocakları İşletme Komisyonu
bulunuyor. Elbette "Kimka"yla Taşkömürü Sanayii Merkez Yönetimi arasında şiddetli sürtüşmeler var.
Yine de biz MK'nın belli tecrübeleri var ve önde
gelen kişileri uzaklaştırmama yönünde oybirliğiyle karar aldık; sürtüşmeler
olursa bütün ayrıntılarıyla bize bildirilecekti, çünkü o bölgede sadece sadık
değil, aynı zamanda yetenekli insanlar varsa, bunları desteklemeye çalışmak
gerekir ki, eğer henüz herşeyi öğrenmedikleri kabul
edilirse, eğitimlerini tamamlayabilsinler. Hikâyenin sonu Ukrayna'da bir Parti
kongresinin yapılması oldu. Orada ne olup bittiğini bilmiyorum, her şey vardı.
Ukraynalı yoldaşlardan bilgi almaya çalıştım. Orkonikidze
yoldaştan özel olarak oraya gitmesini ve neler olduğunu belirlemesini rica
ettim, MK da ona bu görevi verdi. Görüldüğü kadarıyla bir entrika ve karışıklık vardı ve
"ispart" [Parti
Tarihini İnceleme Komisyonu. —Alm. Red.]
bu meseleyi ele alacak olursa on yılda bile
çözemeyecektir. Fiilen ise bu grup, MK'nın
oybirliğiyle verdiği talimatlara rağmen görevden alınıp yerine başka bir grup
getirilmişti. Ne olmuştu? Aslında bu grubun bir kesimi, bütün yüksek
niteliklerine rağmen belli bir yanlış yapmıştı. İdare yöntemlerinde aşırı
gayretkeşlik göstermişti. Orada işimiz işçilerle. "İşçiler"den
söz edildiğinde çoğu kez bunun fabrika proletaryası olduğu düşünülüyor.
Kesinlikle değil. Savaştan bu yana ülkemizde, proleter olmayan, aksine savaştan
kaçmak isteyen insanlar fabrikalara girmişlerdir; peki bugün ülkemizde
toplumsal ve ekonomik koşullar, gerçek proleterlerin fabrika ve tesislere
girmesini sağlayacak gibi midir? Bu doğru değil. Bu Marx'a
göre doğrudur, fakat Marx Rusya üzerine değil, 15. yüzyıldan başlayarak bir
bütün olarak kapitalizm üzerine yazmıştır. Altı yüz yıllık bir zaman dilimi
için bu doğrudur, fakat bugünkü Rusya için geçerli değildir. Fabrikalara
girenler çoklukla proleter değil, her türlü tesadüfî unsurlardır.
Çalışmayı
doğru örgütlemeyi, geri kalmayacak, ortaya çıkacak sürtüşmeleri zamanında
giderecek ve yönetmeyi politikadan ayırmayacak biçimde örgütlemeyi bilmek —
görev budur. Çünkü politikamız ve idaremiz, bütün öncünün, bütün proleter
kitleyle, bütün köylü kitlesiyle birleşmiş olmasına dayanır. Bu çarklar gözden
kaçırılıp, sadece yönetmenin büyüsüne kapılınırsa bu
felaket getirecektir. Donets Havzası önder
yöneticilerinin yaptıkları hatalar, diğer hatalarımızla kıyaslandığında yok
denecek kadar azdır, fakat bu tipik bir örnektir. MK'da
oy birliğiyle şu talep ileri sürüldü: "Bu grubu görevinde bırakın; en
küçük anlaşmazlığı bile bize, MK'ya devredin, çünkü Donets Havzası herhangi bir bölge değil, olmazsa sosyalist
inşanın sadece bir dilek olarak kalacağı bir bölgedir" — fakat bütün
politik gücümüzün, MK'nın bütün otoritesinin yetersiz
kaldığı görüldü.
Bu kez hata
yönetirken yapılmıştı; elbette bunun dışında da bir sürü başka hata vardı. İşte size tüm meselenin
politik güçte değil, idare etmeyi bilmekte, insanları doğru mevkilere getirmeyi
bilmekte, devletin ekonomik çalışmasının kesintiye uğramaması için küçük
çatışmalardan kaçınmayı bilmekte yattığına bir örnek. Bizde eksik olan budur —
hata işte buradadır.
Öyle
inanıyorum ki devrimimizden söz eder ve perspektiflerini tartışırken, devrimin
tamamen çözülmüş ve geri döndürülemez biçimde, dünya tarihinde çığır açan
kapitalizmden kopuş tarihine malolmuş görevlerini
sımsıkı ayırmalıyız. Devrimimiz bu tür başarılar göstermiştir. Elbette
Menşevikler ve Otto Bauer —İkibuçukuncu Enternasyonal temsilcisi— istedikleri kadar
"Yaptığınız devrim burjuva devrimidir" diye bağırabilirler, fakat biz
şunu söylüyoruz: burjuva devrimi sonuna kadar götürmek görevimizdir. Beyaz
Muhafızların bir yayınının ifade ettiği gibi: 400 yıl boyunca devlet kurumlarımızda
pislik birikti ve biz bu pisliği dört yıl içinde kaldırdık — büyük kazanımımız
budur. Peki, ya Menşevikler ve Sosyal Devrimciler ne yaptılar? Hiçbir şey.
Bizim ülkemizde de, hatta ileri, aydınlanmış Almanya'da da, orada bile ortaçağ
pisliğini kaldıramadılar. Büyük kazanımımızı suç olarak önümüze sürüyorlar.
Devrim davasını sonuna kadar götürmemiz bizim silinemeyecek kazanımımızdır.
Şimdi
havada savaş kokusu var. İşçi birlikleri, örneğin reformist birlikler, savaş
karşıtı kararlar kabul ediyorlar ve savaşa karşı grev tehdidinde bulunuyorlar.
Eğer yanılmıyorsam, kısa süre önce, Fransız Temsilciler Meclisi'nde mükemmel
bir komünistin savaş karşıtı bir konuşma yaptığını ve işçi sınıfının
ayaklanmayı savaşa tercih edeceğini açıkladığını bildiren bir gazete haberi
okudum. Sorun, 1912 yılında Basel Manifestosu
yayınlandığında[102] bizim koyduğumuz gibi konamaz. Savaştan nasıl
çıkılacağını, gerici bir savaştan devrimci bir yolla çıkmanın ne büyük uğraşlar
gerektirdiğini, ne anlama geldiğini sadece Rus devrimi göstermiştir. Gerici
emperyalist savaşlar dünyanın her yerinde kaçınılmazdır. İnsanlık bu tür
sorunları karara bağlarken, o zaman on milyonlarca insanın öldürüldüğünü ve
şimdi yine öldürüleceğini unutamaz ve unutmayacaktır. 20. yüzyılda yaşıyoruz; ve gerici bir savaştan devrimci yolla vazgeçen,
şu ya da bu hükümetin yararı ve selameti için değil, hükümeti devirerek
vazgeçen tek halk Rus halkıdır ve onu savaştan çıkaran Rus devrimi olmuştur. Ve
Rus devrimiyle kazanılmış olan şey bir daha geri alınamayacaktır. Hiçbir güç
bunu geri alamaz, tıpkı Sovyet devletinin yaratılmış olduğunu dünyanın hiçbir
gücünün yeryüzünden silemeyeceği gibi. Bu tarihi bir zaferdir. Yüzyıllar
boyunca devletler burjuva tipine göre kuruldular ve ilk kez burjuva olmayan bir
devlet biçimi bulunmuştur. Belki aygıtımız kötü, fakat ilk icat edildiğinde
buhar makinesinin de kötü olduğu söyleniyor ve çalışıp çalışmadığı bile
bilinmiyor. Önemli olan bu değil, önemli olan buluşun yapılmış olmasıdır. İlk
buhar makinesi biçimi itibariyle hiçbir işe yaramamış olabilir, ama şimdi
lokomotif var. Devlet aygıtımız kötü olabilir, ama
yaratılmıştır, dev bir tarihsel buluş yapılmış ve proleter tipte bir devlet
kurulmuştur — ve o nedenle tüm Avrupa, bütün burjuva gazeteler, istedikleri kadar
ülkemizde ne kadar korkunç durumların, ne kadar büyük bir sefaletin hüküm
sürdüğünü, emekçi halkın sadece eziyet çektiğini anlatsınlar, yine de tüm
dünyada bütün işçiler Sovyet devletine gönül veriyorlar. Bunlar elde
ettiğimiz ve geri alınamaz büyük kazanımlardır. Ne var ki bizim için, Komünist
Partisi'nin temsilcileri için bu sadece kapının açılması demektir. Şimdi
önümüzde sosyalist ekonominin temelini kurma görevi var. Bu yapıldı mı? Hayır,
yapılmadı. Henüz sosyalist temelimiz yok. Temelin kurulduğunu sanan
komünistler büyük bir hata yapıyorlar. Esas mesele, ülkemizde Rus devriminin
tarihi kazanımını oluşturan şeyi, son derece kötü uyguladığımız, henüz
yapılmamış ve daha birçok kez değiştirmemiz gereken şeylerden kesin, berrak ve
soğukkanlı biçimde ayırmaktır.
Politik
olaylar her zaman çok karışık ve karmaşıktır. Bunu bir zincirle
kıyaslayabiliriz. Eğer tüm zinciri sımsıkı elde tutmak istiyorsanız, sadece
bir tek halkadan tutamazsınız. Tutmak istediğiniz halkayı yapay olarak
seçemezsiniz. 1917'de esas mesele neydi? Tüm halkın talep ettiği şeydi, savaşı
bırakmaktı, bu her şeyi gölgede bırakmıştı. Devrimci Rusya savaştan ayrılmayı
başardı. Çok büyük çabalar harcandı, fakat buna karşılık halkın baş ihtiyacı
dikkate alındı ve bu bize uzun yıllar için zafer getirdi... Sovyet iktidarıyla
daha demokratik, emekçilere daha yakın bir devlet iktidarına sahip olduğunu
halk hissediyor, köylü görüyor ve cepheden dönen asker mükemmel biçimde
kavrıyordu. Diğer alanlarda ne kadar aptallıklar ve saçmalıklar yapsak da, bu
ana görevi dikkate aldığımız için, her şey yolundaydı.
1919 ve
1920 yılında esas mesele neydi? Askeri savunma. Dünyayı kapsayan güçlü Antant
bize karşı saldırıya geçmiş, boğazımızı sıkıyordu, propagandaya gerek kalmadan
her partisiz köylü ne olduğunu kavramıştı. Çiftlik beyi geliyor. Komünistler
ona karşı savaşmayı biliyorlar. Köylülerin kitle olarak komünistlerden yana
olmasının, bizim zafer kazanmamızın nedeni buydu.
1921
yılında esas mesele düzenli geri çekilmeydi. O nedenle disiplin iki misli
gerekliydi. "İşçi Muhalefeti" şöyle diyordu: "İşçileri
küçümsüyorsunuz, işçiler daha fazla inisiyatif
kullanmalılar." İnisiyatif, geri çekilmeyi düzenli uygulamak ve özellikle
de disiplini korumaktı. Panik ya da disiplinsizlik ruhu yayan biri devrimi
çökertirdi, çünkü fethetmeye alışmış, devrimci görüş ve ideallerle dolu ve
aslında ruhları her türlü geri çekilmeyi bir tür kötülük olarak gören
insanlarla geri çekilmekten daha zor bir şey yoktur. En büyük tehlike düzenin
bozulmasıydı ve en büyük görev de düzenin korunması.
Peki
bugün esas mesele nedir? Bugün esas mesele —raporumu bu yönde geliştirmek ve
özetlemek istiyordum— bir yön değişikliği anlamında politikada değildir; Yeni
Ekonomik Politika'yla bağıntı içinde bundan inanılmayacak kadar çok konuşulmaktadır.
Uluorta konuşulmaktadır. Bu son derece tehlikeli bir lafazanlıktır. Ülkemizde
Yeni Ekonomik Politika'yla bağıntı içinde işgüzarca davranışlara, kurumları
değiştirmeye, yenilerini kurmaya başlanmıştır. Bu son derece zararlı bir
saçmalıktır. Esas olarak insanların, insanların seçiminin Önemli olduğu bir
noktaya ulaştık. Ivır zıvır işlere karşı, kurumların değiştirilmesi yerine
kişilerin rolünü önplana çıkaran kültür
taşıyıcılığına karşı mücadele etmeye alışmış bir devrimci için bunu kavramak güçtür.
Ne var ki biz,
politik anlamda soğukkanlılıkla değerlendirilmedi gereken bir durumda
bulunuyoruz — öylesine ilerledik ki bütün mevzileri koruyamayız ve korumaya
çalışmamalıyız.
Uluslararası
bakımdan durumumuz son yıllarda muazzam iyileşti. Sovyet tipi devleti mücadele
ederek kazandık, bu bütün insanlığın ilerlemesidir ve Komünist Enternasyonal'in
bütün ülkelerden geçtiği haberlerle her gün onaylanmaktadır. Bundan hiç
kimsenin en ufak kuşkusu yok. Fakat pratik çalışma anlamında mesele şöyle:
komünistler köylü kitlesine pratik yardımda bulunmayı başaramayacak
olurlarsa köylülük onları desteklemeyecektir. Dikkatin merkezinde bulunan
yasalar yapmak, daha iyi kararnameler çıkarmak vs. değildir. Ülkemizde
kararnamelerin bir propaganda biçimi olarak hizmet ettikleri bir dönem
olmuştur. Bizimle alay ediliyor, Bolşeviklerin çıkardıkları kararnamelerin
uygulanmadığını anlamadıkları söyleniyordu; bütün Beyaz Muhafız
basın bu tür alaylarla doluydu, fakat Bolşeviklerin iktidarı ele geçirdikleri
ve sade köylüye, sade işçiye şunu açıkladıkları dönemde bu haklıydı: devletin
böyle yönetilmesini istiyoruz, işte bir kararname, deneyin. Sade işçiye ve
köylüye politik görüşlerimizi hemen kararnameler biçiminde iletiyorduk. Sonuç,
halk kitleleri arasında sahip bulunduğumuz ve hâlâ sahip olduğumuz muazzam
güveni kazanmak oldu. Bu, devrimin başlarında zorunlu olan bir zamandı, bir
dönemdi, yoksa devrimci dalganın başında değil geride kalırdık. Yoksa yeni temeller
üzerinde bir hayat kurmak isteyen bütün işçilerin ve köylülerin güvenini
kazanamazdık. Fakat bu dönem geçmiştir ve biz bunu kavramak istemiyoruz.
Bugün, eğer şu ya da bu kurumu kurmak ya da değiştirmek için talimat verilirse
köylüler ve işçiler buna gülecektir. Bugün sade işçi ve köylü bununla ilgilenmeyecektir, ve ilgilenmemekte haklıdırlar da, çünkü
ağırlık noktası bu değildir. Sen, komünist bugün halkın karşısına bununla
çıkmamalısın. Devlet kurumlarındaki bizler sürekli bu tür ıvır zıvırla dolu olmamıza rağmen, kavranması gereken halka bu
değildir, esas mesele bu değildir; esas mesele, insanlım doğru yere
yerleştirilmemden, bütün devrime parlak biçimde katılmış olan sorumlu bir
komünistin hiç anlamadığı bir ticari ve sınai göreve getirilmesi ve gerçeğin
görülmesini engellemesidir, çünkü vurguncular ve dolandırıcılar onun arkasına
gizlenmeyi çok iyi başarıyorlar. Mesele bizde nelerin uygulandığı konusunda
pratik bir denetimin olmamasıdır. Bu sıradan, küçük bir görevdir, küçük iştir,
ama en büyük siyasi devrimden sonraki dönemde, bir süre kapitalist bir ekonomik
biçimin ta ortasında varlığımızı sürdürmek zorunda olduğumuz koşullar altında yaşıyoruz; ve tüm durumun esas noktası, kelimenin dar
anlamında politikada değil (gazetelerde konuşulanlar siyasi laf kalabalığıdır
ve bunlarda sosyalist olan hiçbir şey yoktur), bütün durumun esas noktası
kararlarda değil, kurumlarda değil, yeniden örgütlemede değildir. Bu şeyler
bizim için zorunlu olduğu sürece bunları yapacağız, fakat halkın karşısına
bunlarla çıkmayın, gerekli insanları bulun, pratik uygulamayı denetleyin; halk
bunu takdir edecektir.
Biz halk
kitlesi içinde, herşeye rağmen denizde bir damlayız
ve ancak halkın gördüğünü doğru biçimde ifade edersek yönetebiliriz. Aksi
takdirde Komünist Partisi proletaryayı, proletarya da kitleyi yönetemeyecek ve bütün
aygıt çökecektir. Bugün halk ve bütün emekçi kitlelerin istediği en önemli şey
sadece, içinde bulundukları umutsuz durumda ve açlıkta kendilerine yardım
elinin uzatılması ve köylünün ihtiyaç duyduğu iyileşmenin alışık olduğu biçimde
gerçekleştiğini görmesidir. Köylü pazarı biliyor, ticareti biliyor. Doğrudan
komünist paylaşımı uygulamaya koyamadık. Bunun için fabrikalar ve fabrika donatımları
yeterli değildi. Şimdi ticaret sayesinde köylülere bunları temin etmek
zorundayız, fakat bunu kapitalistin yaptığından daha kötü yapmamalıyız, yoksa
halk böyle bir yönetime katlanamaz. Durumun özü budur. Ve beklenmedik bir şey
ortaya çıkmazsa bütün 1922 yılı için çalışmamızın esası bu olmak zorundadır —
üç koşulla.
Birinci
koşul bir müdahalenin olmamasıdır. Bundan kaçınmak için diplomatik alanda
elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. Yine de o her gün
olabilir. Gerçekten dikkatli olmalı ve Kızıl Ordu'nun lehine belli ağır
özverilerde bulunmalıyız, elbette bu özverilerin kapsamını iyice belirleyerek.
Karşımızda, bizi boğmak için sadece bir biçim arayan tüm dünya burjuvazisi var.
Menşeviklerimiz ve Sosyal Devrimcilerimiz bu burjuvazinin ajanlarından başka
bir şey değil. Onların politik konumu budur.
İkinci
koşul: mali krizin çok şiddetli olmamasıdır.103 Mali kriz
yaklaşıyor. Buna mali politika konusu ele alınırken değinilecek. Mali kriz çok
şiddetli ve ağır olursa, yine birçok şeyi değiştirmek ve güçlerimizi bir
noktada toplamak zorunda kalacağız. Kriz çok ağır olmazsa, faydalı bile
olabilir: Bütün devlet tröstlerindeki komünistler arasında biraz temizlik
yapılmasını sağlayabilir. Ne var ki bunu yapmayı unutmamak gerekir. Mali kriz
kurumları ve girişimleri adamakıllı sarsacak ve ilk planda bunlar arasında işe
yaramaz olanlar çatırdayacaktır. Ne var ki, sorumlu komünistler cephelerde
savaşmış ve her zaman iyi çalışmış çok iyi insanlar olarak övülürken, bütün
suçun uzmanlara yıkıl mamasına dikkat edilmelidir. Yani mali kriz aşın ağır
olmazsa bu krizden bir yarar sağlanabilecek ve bir parça temizlik
yapılabilecektir; Merkezi Kontrol Komisyonu ya da Merkezi Temizlik
Komisyonu'nun yaptığı gibi değil, ekonomi kurumlarındaki bütün sorumlu
komünistler adamakıllı temizlenecektir.
Ve üçüncü
koşul, bu süre içinde hiç politik hata yapmamaktır. Elbette politik hatalar
yaparsak bütün ekonomik inşa sarsılacaktır ve düzeltmeler ve izlenecek yol
üzerine tartışmalarla uğraşmak zorunda kalacağız. Fakat böyle üzücü hatalar
yapmazsak, yakın gelecekte esas noktayı kararnameler, kelimenin dar anlamıyla
politik kurumlar ve bunların örgütlenmesi oluşturmayacaktır —bunlarla
gerektiğinde sorumlu komünist çevreler ve Sovyet kurumları uğraşacaklardır—,
tüm çalışmanın esası daha çok insanların seçimi ve uygulamanın denetiminde
yatacaktır. Bu bakımdan pratik bir şeyler öğrenirsek, pratikte yararlı birşeyler yaparsak, o zaman yeniden bütün zorlukları
aşacağız.
Son olarak,
en yüksek kurumlarımız ve Parti'nin bunlarla ilişkisi sorununun pratik yanına
değinmek zorundayım. Bizde Parti'yle Sovyet kurumları arasında doğru olmayan
bir ilişki gelişti ve bu konuda tam görüş birliği içindeyiz. Ufacık meselelerin
nasıl Politbüro önüne çekildiğini bir örnekle gösterdim. Bundan
resmen kurtulmak çok zordur, çünkü bizde dümende tek bir hükümet partisi
vardır ve bir Parti üyesinin şikâyette bulunması yasaklanamaz. O nedenle Halk
Komiserleri Konseyi'ndeki bütün sorunlar Politbüro'ya
taşınmaktadır. Burada suçun büyük bölümü bana da aittir, çünkü Halk Komiserleri
Konseyi'yle Politbüro arasındaki bağı büyük ölçüde
ben kuruyordum. Ve işlerden elimi çekmek zorunda kaldığımda, iki çarkın aynı
zamanda işlemediği anlaşıldı ve Kamenev bu bağı
ayakta tutmak için üç kat iş yüklenmek zorunda kaldı. Yakın zamanda çalışmaya
geri dönemeyeceğim için, bütün umutlar şimdi iki vekilin daha burada olmasına
bağlanıyor: Almanlar tarafından eski haline getirilen Tsyurupa
yoldaş ve yine Almanların mükemmel biçimde eski haline getirdikleri Rikov yoldaş. [Tsyurupa
ve Rikov kısa süre önce Almanya'da ameliyat
olmuşlardı. —Alm. Red.]
Alman imparatoru Vilhelm'in bile bize faydası oldu,
bunu beklemiyordum. Vilhelm'in bir operatörü vardı,
bu doktor Rikov'a bakmış, Rikov'un kötü kısımlarını kesip Almanya'da alıkoymuş, iyi
kısımlarını bırakmış, Rikov yoldaşın bu kısmını
yeniden eski haline getirerek bize yollamıştır. Bu usul uygulanmaya devam
ederse çok iyi olacak.
Şaka bir
yana — şimdi esas talimatlara geliyorum. Bu konuda MK'da
tam görüş birliği var ve ben Parti Kongresi'nin bu soruna ilişkin büyük bir
dikkatle tavır alacağını ve bu anlamda Politbüro ve MK'yı ıvır zıvır işlerden kurtaracak ve sorumlu fonksiyonerleri daha yüksek bir basamağa çıkaracak
talimatları onaylayacağını umuyorum. Halk Komiserlerinin, çalışmalarının
sorumluluğunu taşıması gerekir, önce Halk Komiserleri Konseyi'ne, sonra da Politbüro'ya koşmaları değil. MK'ya
şikâyette bulunma hakkını resmen kaldıramayız, çünkü Partimiz tek hükümet
partisidir. Burada ıvır zıvır işler için başvuruyu engellemek gerekir, ancak
Halk Komiserleri Konseyi’nin otoritesini yükseltmek zorunludur, faaliyetlerine
yardımcılar değil, daha çok Halk Komiserleri katılmalıdır; Halk Komiserleri
Konseyi'nin çalışmasının niteliğini, geçen yıl yapamadığım şu biçimde
değiştirmek gereklidir: Uygulamanın denetlenmesine çok daha fazla dikkat göstermek,
iki vekilimiz daha olacak: Rikov ve Tsyurupa. Rikov Savunma
Konseyi'nde Kızıl Ordu ve Donanma İaşesi için Olağanüstü Yetkili olarak
faaliyet yürütürken işleri disipline sokmayı bilmiş ve işler ilerlemişti. Tsyurupa en iyi Halk Komiserliklerinden birini örgütledi.
Bu ikisi Halk Komiserliklerini uygulamaya ve sorumluluğa teşvik etme konusunda
büyük dikkat gösterirlerse, burada bir adım, küçük de olsa bir adım ilerlemiş
olacağız. 18 Halk Komiserliğimiz var, bunlardan en az 15'i tamamen işe yaramaz
— her yerde iyi Halk Komiseri bulmak olanaksız; insanlar buna daha büyük dikkat
gösterirlerse seviniriz! Rikov yoldaş MK Bürosu ve
Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi Prezidyumu üyesi olmalıdır, çünkü bu iki
kurum arasında bir bağ olmalıdır, çünkü bu bağ olmazsa bazen ana çarklar boşa
çalışır.
Bununla
bağıntılı olarak Halk Komiserleri Konseyi'nin, Çalışma ve Savunma Konseyi'nin [Çalışma ve Savunma Konseyi VIII. Sovyet Kongresinin kararıyla Halk
Komiserleri Konseyi bünyesinde kurulmuştur. Görevi ekonomiyle ilgili halk
komiserliklerinin faaliyetini birleştirmek ve düzenlemektir. —Alm. Red.]
komisyonlarının sınırlandırılmasına, bunların kendi meselelerini bilip
kararlaştırmalarına ve güçlerini sayısız komisyonlara dağıtmamalarına dikkat
etmek gerekir. Bu günlerde komisyonların temizlenmesine girişildi. 120
komisyon sayıldı. Peki bunlardan kaçı gereklidir? Onaltısı. Ve bu ilk temizlik değil. Kendi işi için
sorumluluk taşımak, Halk Komiserliği Konseyi'nde bir karar almak ve bundan
sorumlu olduğunu bilmek yerine, komisyonların arkasına gizleniliyor.
Komisyonlarda şeytan bile yolunu bulamaz, hiç kimse kimin sorumlu olduğunu
bilmiyor; herşey birbirine karışmış durumda ve sonunda
herkesin sorumlu olduğu bir karar alınıyor.
Bununla
bağıntılı olarak Bölge Ekonomi Müsteşarlıklarının [Sovyet Yürütme Komiteleri
bünyesinde kuruluşlar. —Alm. Red.] özerklik
ve faaliyetlerinin genişletilmesi, geliştirilmesi gerektiğine dikkat
çekilmelidir. Rusya'nın bölgelere ve reyonlara ayrılması şimdi ekonomi ve iklim koşulları,
halkın yaşam biçimi, yakıt üretim koşulları, yerel sanayi koşulları vs. dikkate
alınarak bilimsel ilkelere göre yapılmıştır.[104] Bu ayırma
temelinde Reyon ve Bölge Ekonomi Müşavirlikleri kurulmuştur. Elbette kısmi
düzeltmeler olacaktır, fakat bu ekonomi müşavirliklerinin otoritesini
yükseltmek gerekir.
Ayrıca
Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi'nin daha gayretli biçimde çalışması ve
düzenli olarak uzun süreli toplantılar yapması sağlanmalıdır. Toplantılar,
mutlaka gerekli olmadan bazen alelacele Halk Komiserleri Konseyi'ne getirilen
yasa tasarılarını müzakere etmelidir. Böylesi tasarılar ertelenmeli ve yerel fonksiyonerlere bunları iyice inceleme olanağı tanınmalı,
ayrıca yasa tasarılarını kaleme alanlardan daha sıkı taleplerde bulunulmalıdır
— bu bizde yapılmamaktadır.
Tüm Rusya
Merkez Yürütme Komitesi'nin toplantıları daha uzun sürecek olursa, seksiyonlara ve altkomisyonlara
ayrılarak çalışmayı daha sıkı denetleyebilir ve bana göre şu anki politik
durumun anahtarını, özünü oluşturan, ağırlığı insanların seçimine ve gerçek
uygulamanın denetlenmesine vermek üzerinde çalışabilir.
Sorumlu
komünistlerin yüzde doksan dokuzunun şu anda işe yarayacakları yerde
olmadığını, işine vakıf olmadığını ve şimdi oturup öğrenmek zorunda olduklarını
kabul etmeliyiz ve bunu kabul etmekten korkmamalıyız. Buriu
kabul edersek ve öğrenme fırsatımız olduğu için —genel uluslararası duruma göre
yargılayacak olursak, bunu öğrenmek için zamanımız var—, bunu ne pahasına
olursa olsun yapmalıyız.