***

Görülen Lüzum Üzerine Divan-ı Hikmet ile İlgili Zorunlu Bir Açıklama

Websitemizde yayınlanan Hoca Ahmed Yesevi hakkındaki inceleme ve Ahmed Yesevi’ye ait Divan-ı Hikmet’teki şiirlerin özgün metni ve Türkiye Türkçesi’ne aktarım metinleri eser sahibi Dr. Hayati Bice’nin özel izni ile sitemize konmuştur. Bu yazılı materyallerin her türlü telif hakkı yayınlanmak üzere Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’na devredilmiş olup bilimsel araştırmalar dışında kısmen ve hiçbir şekilde tamamen kopyalanması-yayını yasaktır. Özellikle bu metinlerin  kitap şeklinde yayınlanması halinde her türlü hukuki takip yapılacaktır.

Websitelerinde bu materyallere yer vermek isteyen webmasterların hayatibice@yahoo.com adresinden izin istemeleri ve yaptıkları her alıntıda websitemizi referans olarak göstermeleri önemle rica olunur.

HOCA AHMED YESEVİ

DİVAN-I    HİKMET

[ TÜRKİYE     TÜRKÇESİNDE     TERCÜMESİ ]

[ 1-10.Hikmetler ]

 

HİKMET-1

Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip

Taleb edenlere inci, cevher saçtım ben işte.

Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup

"İkinci defter" sözlerini açtım ben işte.

Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip

Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,

Garip, yetim, fakirlerin gönlünû okşayıp

Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.

Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol

Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol

Mahşer günü dergahına yakın ol

Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.

Garip, fakir, yetimleri Rasul sordu

O gece Mirac'a çıkıp Hakk cemalini gördü

Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu

Gariplerin izini arayıp indim ben işte.

Ümmet olsan, gariplere uyar ol

Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol

Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol

Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.

Medine’ye Rasul varıp oldu garip

Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili

Cefa çekip Yaradan'a oldu yakın

Garip olup menzillerden geçtim ben işte.

Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla

Mustafa gibi ili gezip yetim ara

Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir

Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.

Aşk kapısını Mevlâm açınca bana değdi

Toprak eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdi

Yağmur gibi melâmetin oku değdi

Ok saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte.

Gönlûm katı, dilim acı, özüm zalim

Kur'an okuyup amel kılmıyor sahte alim

Garip canımı harcayayım, yoktur malım;

Haktan korkup ateşe düşmeden piştim ben işte.

Altmış üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil;

Hakk emrini sıkı tutmadım, kendim cahil;

Oruç, namaz kazaya bırakıp oldum ergin;

Kötüyû izleyip iyilerden geçtim ben işte.

Vah ne yazık, sevgi kadehini içmeden,

Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçmeden

Suç ve isyan dûğümünü burada çözmeden

Şeytan galip, can verirkende şaştım ben işte.

İmanıma çengel vurup kıldı gamlı,

Mürşid-i kamil Hazır ol!" deyip saçtı koku

Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti kirli

Allah'a hamd olsun, iman nuru açtım ben işte.

Mürşid-i kamil hizmetinde gidip yürüdüm;

Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum;

Yardım etti, Şeytanı kovalayıp sûrdüm;

Ondan sonra kanat çırpıp uçtum ben işte.

Garip, fakir, yetimleri sevindiresin;

Parçalayıp aziz canını eyle kurban;

Yiyecek bulsan, canın ile misafir

Hak'tan işitip bu sözleri dedim ben işte.

Garip, fakir, yetimleri her kim sorar,

Râzı olur o kulundan Allah.

Ey habersiz, sen bir sebep, kendisi saklar;

Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim ben işte.

Yedi yaşta Arslan Baba ya verdim selâm;

"Hak Mustafa emanetini eyleyin armağan"

İşte o zamanda binbir zikrini eyledim tamam

Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim ben işte.

Hurma verip, başımı okşayıp nazar eyledi

Bir fırsatta âhirete doğru sefer eyledi

"Elveda" deyip bu âlemden göç eyledi

Medreseye varıp, kaynayıp coşup taştım ben işte.

Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar

Gönlü katı, gönül inciticiden Allah şikayetçi ;

Allah şahid, öyle kula "Siccin" hazır

Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.

Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum:

Yer altına yalnız girip nura doldum;

Hakk'a tapanlar makamına mahrem oldum,

Bâtın mızrağı ile nefsi deştim ben işte.

Nefsim beni yoldan çıkarıp hakir eyledi

Çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi

Zikr söyletmeyip şeytan ile dost eyledi;

Hazırsın deyip nefs başını deldim ben işte.

Kul Hoca Ahmed, gaflet ile ömrün geçti;

Vah ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti;

Vah ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti;

Amel kılmadan kervan olup göçtüm ben işte.

 

HİKMET-2

Ey dostlar, kulak verin söylediğime,

Ne sebepten altmış üçte girdim yere?

Mirâc sırasında Hakk Mustafa ruhumu gördü,

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Hakk Mustafa Cebrâil'den eyledi sual

"Bu nasıl ruh, bedene girmeden buldu kemal?"

Gözü yaşlı, halkın başçısı, bedeni hilal;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Cebrail dedi: "Ümmet işi size tam hak

Göğe çıkıp meleklerden alır ders

Feryadına feryad eder yedi kat gök... "

O sebepten altmış üçte girdim yere

Önce "Elestû birabbikum?" dedi bil Hakk

"Kalu bela" dedi ruhum, aldı ders

Hakk Mustafa oğul" dedi bilin mutlak

O sebepten altmış üçte girdim yere

"Evladım" deyip Hakk Mustafa eyledi kelam

Ondan sonra bütün ruhlar eyledi selâm

Rahmet denizi dolup taş, diye yetişti haber

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Rahim içinde belirdim, ses geldi;

"Zikir söyle!" dedi, organlarım titreyiverdi

Ruhum girdi, kemiklerim Allah" dedi;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Dört yüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak

Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek

On dört bin alimler hizmet eyleyecek

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Dokuz ay ve dokuz günde yere düştüm;

Dokuz saat duramadım, göğe uçtum;

Arş ve Kürsü derecesini varıp kucakladım;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

"İnna fetehna... "yı okuyup anlam sordum;

Işık saldı, kendimden geçip cemal gördüm;

Hocam vurup "Sus'" dedi, bakıp durdum;

Yaşımı saçıp, çâresiz olup durdum ben işte.

"Ey cahil, gerçek bu!" diye söyledi, bildim;

Ondan sonra çöller gezip Hakk'ı sordum;

Nasip etti, şeytanı tutup bindim;

Kararlı olup, belini basıp ezdim ben işte.

Zikrini tamam eyleyip döndüm divaneye;

Hakk'tan başka birşey demeyip bilmeyene

Mumunu arayıp çırak girdim pervaneye;

Kor ateş olup, kavrulup yanıp söndüm ben işte.

Nam ve nişan hiç kalmadı, "Lâ... -La..." oldum;

Allah zikrini diye diye "...illâ..." oldum;

Halis olup, muhlis olup "...lillah" oldum;

"Fena-fillah" makamına geçtim ben işte.

 

Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;

Dileğimi deyip, Hakkâ bakıp yaşımı döktüm;

Yalancı âşık, sahte sufi gördüm, kötüledim

O sebepten altmış ûçte girdim yere.

Candan geçmeden "Hû Hû" demenin hepsi yalan;

Bu arsızdan sormayın sual, yolda kalan;

Hakk'ı bulanın özü gizli, sözü gizli

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Bir yaşımda ruhlar bana pay verdi;

İki yaşta peygamberler gelip gördü;

Üç yaşımda Kırklar gelip halimi sordu;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Dört yaşımda Hakk Mustafa verdi hurma.

Yol gösterdim, yola girdi, nice günahkar

Nereye varsam Hızır Baba'm bana yoldaş

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Beş yaşımda belimi bağlayıp ibadet eyledim

Nafile oruç tutup âdet eyledim

Gece gundüz zikrini deyip rahat eyledim

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Altı yaşta durmadan kaçtım insanlardan

Göğe çıkıp ders öğrendim meleklerden;

İlgimi kesip bütün tanıdık bağlardan;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Yedi yaşta Arslan Baba'm arayıp buldu;

Her sırrı görüp perde ile sarıp kapadı

Allah'a hamd olsun, gördüm" dedi, izimi öptü;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Azrail gelip Arslan Baba'mın canını aldı;

Huriler gelip ipek kumaştan kefen eyledi

Yetmişbin melekler toplanıp geldi;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Namazını kılıp yerden kaldırdılar

Bir anda cennet içine ulaştırdılar,

Ruhunu alıp "İlliyyin" cennetine girdirdiler

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Allah, Allah yer altında vatan eyledi

Münker-Nekir "Men rabbük?" deyip soru sordu;

Arslan Baba'm İslâm'ından beyan eyledi

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Akıllı isen, erenlere hizmet eyle

Emr-i mâruf kılanları aziz eyle

Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Sekizimde sekiz yandan yol açıldı;

"Hikmet söyle!" diye, başlarıma nur saçıldı;

Allah'a hamd olsun, Pir-i kamil mey içirdi;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Pir-i kamil Hakk Mustafa, şüphesiz bilin;

Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin

Salât-selâm deyip Mustafa ya ümmet olun;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

Dokuzumda dolanmadım doğru yola;

Teberrük deyip alıp yürüdü elden ele;

Sevinmedim bu sözlere kaçtım çöle;

O sebepten altmış üçte girdim yere.

On yaşında delikanlı oldun Kul Hoca Ahmed;

Hocalığa bina koyup, eylemeden ibadet;

Hocayım, deyip yolda kalsan, vay ne hasret

O sebepten altmış üçte girdim yere.

 

HİKMET-3

Her sabah vakti ses geldi kulağıma

Zikr söyle!" dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte.

Aşıksızları gördüm ise, yolda kaldı;

O sebepten aşk dükkanını kurdum ben işte.

Onbirimde rahmet deryası dolup taştı;

"Allah!" dedim, şeytan benden uzak kaçtı;

Hay u heves, ben-bencillik durmayıp göçtü;

On ikide bu sırları gördüm ben işte.

Onüçümde nefsani arzuları ele aldım

Nefs başına yüz bin bela sarıp saldım;

Kibirlenmeyi ayak altında basıp aldım;

Ondördümde toprak gibi oldum ben işte.

On beşimde huri ve gılman karşı geldi;

Başını eğip, el bağlayıp saygı gösterdi

Firdevs adlı cennetinden haberci geldi;

Cemali için hepsini terkettim ben işte.

Onaltımda bütün ruhlar pay verdi;

"Hay hay size müberek olsun"deyip Adem geldi;

"Evladım!" deyip, boynuma sarılıp gönlümü aldı;

On yedimde Türkistan da durdum ben işte.

Onsekizde Kırklar ile şarap içtim;

Zikrini söyleyip, hazır durup göğsümü deştim;

Nasip kıldı, cennet gezip huriler kucakladım;

Hakk Mustafa cemallerini gördüm ben işte.

Ondokuzda yetmiş makam açığa çıkarıldı

Zikrini söyleyip, iç ve dışım temizlendi;

Nereye varsam, Hızır Baba'm hazır oldu;

Gavslargavsı mey içirdi, doydum ben işte.

Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam

Allah'a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam

Dünyadaki kurt ve kuşlar eyledi selâm

O sebepten Hakk'a yakın oldum ben işte.

Mümin değil, hikmet işitip ağlamıyor;

Erenlerin söylediği sözü dinlemiyor

Ayet hâdis, Kur'ân'ı anlamıyor

Bu rivayeti Arş üstünde gördüm ben işte.

Rivayeti görüp Hakk'la söyleştim ben;

Yüz bin türlü meleklere yüzleştim ben;

O sebepten Hakk'ı söyleyip izleştim ben

Can ve gönlümü O'na feda kıldım ben işte.

Kul Hoca Ahmed yaşın ulaştı yirmi bire

Neyleyeceksin, günahların dağdan ağır;

Kıyamet günü gazap eylese, Rabbim Kadir;

Ey dostlar, nasıl cevap söyleyim ben işte.

 

 

HİKMET-4

Hoş gâipten kulağıma ilham geldi;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Bütün ulular toplanıp gelip armağan verdi;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmiiki yaşta fâni oldum;

Merhem olup gerçek dertliye deva oldum;

Sahte âşık-gerçek aşığa tanık oldum;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ey dostlar, yaşım yetti yirmiüçe

Yalan dava, ibadetlerim tamamı boş

Kıyamet günü neyleyim çıplak, şaşı

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmidörde girdim, Hakk'tan uzak

Ahirete varır olsam, hani hazırlık

Öldüğümde toplanıp vurun yüz bin sopa

O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.

Cenazemin arkasından taşlar atın;

Ayağımdan tufup sürüyerek kabre götürün

"Hakk'a kulluk kılmadın"deyip çekiştirip tepin

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Günah ile yaşım yetti yirmi beşe

Sübhan Rabbim, zikr öğretip göğsümü deş;

Göğsümdeki düğümleri sen kendin çöz;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmialtı yaşta sevda eyledim

Mansur gibi cemal için kavga eyledim

Pirsiz yürüyüp dert ve sıkıntı peyda eyledim

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmiyedi yaşta Pir'i buldum;

Her ne gördüm perde ile sırrı örttüm

Eşiğine yaslanarak izini öptüm;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Ben yirmisekiz yaşta âşık oldum

Gece yatmayıp, mihnet çekip sâdık oldum;

Ondan sonra dergâhına lâyık oldum;

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Yirmidokuz yaşa girdim, halim harab

Aşk yolunda olamadım misali toprak

Halim harab bağrım kebab, gözüm dolu yaş

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Otuz yaşta odun eyleyip yandırdılar

Bütün ulular toplanıp dünyayı bıraktırdılar

Vurup, çekiştirip dünya derdini bıraktırdılar

O sebepten Hakk'a sığınıp geldim ben işte.

Kul Hoca Ahmed dünyayı bıraksan, işin biter

Göğsündeki çıkan âhın Arş'a yeter;

Can verirken Hakk Mustafa elini tutar

O sebepten Hakk’a sığınıp geldim ben işte.

 

 

KMET-5

Birdenbire durduğum yerde bütün ulular

Hakk aşkını gönlüm içine saldı dostlar

Hızır Babam hazır olup lutfederek

Yardım edip, elim tutup aldı dostlar

Otuz birde Hızır Baba'm mey içirdi;

Vücudumdan şeytanı temiz kaçırdı;

Sevdalandım, günahlarımı Hakk affetti

Ondan sonra Hakk yoluna saldı dostlar.

Otuziki yaşda ulaştı Hakk’tan ferman:

Kulluğa kabul eyledim, olma mahzun

Can verirken vereyim sana iman nuru"

Garip canım mutlu olup güldü dostlar.

Hâlıkımdan haber erişti, şükreden oldum;

Her kim çekiştirdi, belki tepdi, sabreden oldum;

Bu âlemde hiç uyumayıp hazır oldum;

Hayuheves, ben-bencillik gitti dostlar.

Otuzüçte saki olup mey paylaştırdım

Şarap kadehini ele alıp doyasıya içtim;

Ordu hazırlayıp şeytan ile ben vuruştum

Allah'a hamd olsun, iki nefsim öldü dostlar.

Otuzdörtte âlim olup bilge oldum;

Hikmet söyle!" dedi Rabbim, söyler oldum;

Kırklar ile şarap içtim, yoldaş oldum;

İç ve dışım Hakk nuruna doldu dostlar.

Otuzbeşte mescide girip devran sürdüm

İsteklilere aşk dükkanını dopdolu kurdum;

Eğri yola her kim girdi, çekiştirdim, vurdum;

Aşıklara Hakk'tan müjde ulaştı dostlar.

Otuzaltı yaşta oldum kemal sahibi

Hakk Mustafa gösterdiler bana cemal;

O sebepten göıüm yaşlı, bedenim bükük

Aşk hançeri yürek-bağrımı dildi dostlar.

Otuzyedi yaşa girdim, uyanmadım;

İnsaf kılıp Allah'â doğru yola koyulmadım

Seher vakti ağlayarak inlemedim;

Tevbe ettim, Rabbim kabul eyledi dostlar.

Otuzsekiz yaşa girdim, ömrüm geçti;

Ağlamayım mı, öleceğim vaktim yakınlaştı;

Ecel gelip kadehini bana tuttu;

Bilmeden kaldım, ömrüm sonu oldu dostlaı.

Otuzdokuz yaşa girdim, kıldım hasret;

Vah ne yazık, geçti ömrüm, hani ibadet

İbadet edenler Hakk karşısında hoş mutlulukta

Kızıl yüzüm ibadet eylemeyip soldu dostlar.

Saç sakalım hep ağardı, gönlüm kara

Mahşer günü rahmet etmesen, halim perişan

Sana açıktır, amelsizim, çoktur günah;

Bütün melekler günahlarımı bildi dostlar.

Pir-i kamil içkisinden damla tattım;

Yol bulayım deyip başım ile geceleri dondum

Allah'a hamd olsun, lutf eyledi, nura battım;

Gönül kuşu Lâmekan'a ulaştı dostlar.

Kıyametin şiddetinden aklım şaşkın

Gönlüm korkmuş, canım yorgun, evim yıkık

Sırat adlı köprüsünden gönlüm paramparça

Aklım gidip, deli olup kaldım dostlar.

Kul Hoca Ahmed, kırka girdin nefsini kır;

Burada ağlayıp âhirette ol tertemiz

İman postu şeriattir, aslı tarikat

Tarikata giren Hakk'tan pay aldı dostlar.

 

HİKMET-6

Yâ İlahım, hamdın ile hikmet söyledim;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Tevbe kılıp günahımdan korkup döndüm;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkbirimde ihlas eyledim, yol bulayım deyip

Erenlerden gördüğüm her sırrı ben örteyim deyip

Pir-i kamil izini alıp ben öpeyim deyip

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkikimde istekli olup yola girdim;

İhlas eyleyip yalnız Hakk'a gönül verdim;

Arş, Kürsü, Levh'ten geçip Kalem'i gezdim;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırküçümde Hakk'ı arayıp feryad eyledim

Gözyaşımı akıtarak pınar eyledim

Kırlarda gezip kendimi divane eyledim;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkdördümde muhabbetni pazarında,

Yakamı tutup, ağlayıp yürüdüm gül bahçesinde

Mansur gibi başımı verip aşk dârağacında;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkbeşimde Sen'den hâcet dileyip geldim;

Tevbe eyledim her iş yaptım hata eyledim

Yâ İlâhım, rahmetini ulu bildim;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkaltımda zevk ve şevkim dolup taştı;

Rahmetinden damla damladı, Şeytan kaçtı

Hakk'tan ilham arkadaş olup, kapısını açtı;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkyedimde yedi yönden ilham ulaştı

Sâki olup şarap kadehini Rabbim tuttu

Şeytan gelip nefs ve hevayı kendisi yuttu

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırksekizde aziz candan,sikayetçi oldum;

Günah derdi sakat kıldı hasta oldum

O sebepten Hakk'tan korkup uyumaz oldum

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kırkdokuzda aşkın düştü, tutuşup yandım

Mansur gibi eş ve dosttan kaçıp kayboldum

Türlü türlü cefa değdi, boyun eğdim

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Elli yaşta "Erim"dedim, amelim zayıf;

Kan dökmedim gözlerimden, bağrımı ezip;

Nefsim için yürür idim, it gibi gezip;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

Kul Hoca Ahmed, er olmasan, ölmek iyi;

Kızıl yüzünün kara yerde solması iyi;

Toprak gibi yer altında olman iyi;

Zâtı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana.

 

 

HİKMET-7

"Kul Hüvallâh, sübhânallâh"ı vird eylesem

Bir ve Var'ım cemalini görür müyûm?

Baştan ayağa hasretinde feryad eylesem,

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

Ellibirde çöller gezip otlar yedim;

Dağlara çıkıp, tâat kılıp gözümü oydum;

Cemalini göremedim, candan doydum;

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

Elliiki yaşta geçtim ev-barktan;

Ev-barkım ne görüne belki candan;

Baştan geçtim, candan geçtim, hem imandan;

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

Elliüçte vahdet şarabından nasip eyledi;

Yoldan azan günahkar idim, yola saldı;

"Allah" dedim, "Lebbeyk!" diyerek elimi aldı

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

Ellidörtte bedenlerimi ağlar eyledim

Mârifetin meydanında dolandım

İsmâil gibi aziz canımı kurban eyledim

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Ellibeşte cemal için dilenci oldum

Kavruldum, yandım, gül gibi ta ki yok oldum

Allah'â hamdolsun cemal arayıp eda oldum

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Ellialtı yaşa ulaştı dertli başım

Tevbe eyledim, akar mı ki gözden yaşım;

Erenlerden nasip almadan taş gönülüm

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Elliyedi yaşta ömrüm yel gibi geçti

Ey dostlar, amelsizim, başım kurudu

Allah â hamd olsun, pir-i kamil elimi tuttu

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Ellisekiz yaşa girdim, ben habersiz

Kahhar Malik'im nefsimi eyle zir ü zeber

Himmet versen, kötü nefsime vursam teber

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Ellidokuz yaşa ulaştım, feryad ve figan

Can verirken cananımı akla, getirmedim

Ne yüz ile sana söyleyeyim, eyle azâd;

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Gözümü yumup tâ açınca erişti altmış

Bel bağlayıp ben eylemedim bir iyi iş;

Gece gündüz gamsız yürüdüm ben, yaz ve kış;

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Altmışbirde pişmanım günahımdan

Ey dostlar, çok korkuyorum İlah'ımdan;

Candan geçip kurtuluş dileyim Allah'ımdan

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Altmışiki yaşta Allah ışık saldı;

Baştan ayağa gafletlerim yok eyledi

Canım, gönlüm, aklım, şuurum "Allah!" dedi

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm?

Altmışüçte çağrı geldi; "Kul yere gir!.."

Hem canınım, cananınım, canını ver

‘Hu’ kılıcını ele alıp nefsini kır

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim;

Ondan sonra cananımı arayıp buldum;

Ölmeden önce can vermenin derdini çektim

Bir ve Var'ım, cemalini görür müyüm ?

 

HİKMET-8

Sabah erken pazartesi günü yere girdim

Mustafa ya matem tutup girdim ben işte

Altmışüçte sünnet dedi işitip bildim

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Yer üstünde dostlarım matem tuttu

Bütün alem "Sultanım"deyip nara çekti

Hakk'ı bulan gerçek sufiler kanlar yuttu

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

“Elveda” deyip yer altına adım koydum

Aydın dünyayı haram kılıp Hakkı sevdim

Zikrini söyleyip yalnız olup yalnız yandım

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

"Taha" okuyup akşam ve geceler kaim oldum

Gece namaz gündüzleri oruçlu oldum

Bu hal ile yer altında daim oldum

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Altmış gece altmış gündüz bir kez yemek

Tan atana kadar namaz kılıp bir kez selam

Altmışüçte oldu ömrüm sonunda tamam

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Hakk Mustafa ruhu gelip oldu imam

Bütün varlık yer altında oldu köle

Çok ağladım Hakk Mustafa verdi müjde

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Mirac gecesi "Gözümün nuru evlad... "dedi

Elimi tutup "Ümmetimsin ümmet" dedi

"Sünnetimi sıkı tutasın gönüldaşım"dedi

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

"Kıyamette yol kaybedersen yola salayım

‘Muhammed’ deyip susamış olsan elini tutayım

Evladım deyip elini tutup cennete girdireyim..."

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Ey dostlar bu sözü işitip şevkim arttı

"Ümmet" dedi, iç ve dışım nura battı

Nurunu salıp cemalini Hakk gösterdi

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Cemalini görüp ruhum uçup arşa kondu

Musa gibi varlığım tutuştu yandı

Mecnun gibi eş ve dosttan kaçıp saklandı

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Yer altında eziyet çektim çok zorluk

Döşek yastık taştan yapıp çektim sıkıntı

Ey dostlar bu dünyada yok dinlenmek

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Ta zorluk çekmedikçe vuslatı nerede?..

Hizmet kılmadan hal derdi olmaz peyda

Can ve gönlünü kılmadıkça Hakk'a tutkulu

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Yer altına girdim ise kendimden geçtim

Gözümü açınca Mustafa'yı hazır gördüm

İsyan ve cefa eden ümmetlerin halini sordum

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

"Ey evlad benden sorsan hani ümmet,"

"Ümmet" dedi göğsüm dolarak hasret yarası

"Ümmet için çok çekiyorum Hak'dan külfet"

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Ümmetlerimin günahlarını her Cum'â affet

Alıp geleyim ya Muhammed sen bunu ayır

Ta ki ağlayıp secde eyleyim Tanrı ya affet

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Her Cum'a affet ümmetlerin günahını

Alıp geleyim ya Muhammed gör bunu

Ümmetlerin neler kılar Ahmed senin

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Ben melekten utanç duyarım ey ümmetim

Yaratan'dan korkmaz mısın düşük himmetim

Gece yatmadan ibadet etsen hoş devletim

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Yer altına girdim dostlar iradesiz

"Amin" deyiniz âl, ashab ve çehar-yar

Ümmetlerin suçunu bağışla Allah'ım

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

Kul Hoca Ahmed ben ikinci defteri söyledim

İki alem eğlencelerini meye sattım

Ölmeden önce can acısının zehrini tattım

Mustafa'ya matem tutup girdim ben işte

 

HİKMET-9

Ey dostlar hasb-i halimi söyleyeyim

Ne sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Gerçek dertliye bu sözümü bildireyim

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Kabir içinde gece-gündüz ibadet eyledim

Nafile namaz kılıp adet eyledim

Her ne cefa gelse ona dayandım

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Kabir içinde Mustafa'yı hazır gördüm

Selam verip edep ile şaşırıp kaldım

Asi-cafi ümmetlerinin halini sordum

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Kabre girmek Rasulullah sünnetleri

İbadet eylemek Hakk Rasulû'nün adetleri

Gariplere rahmet eylemek şefkatleri

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Ümmet olsan gece-gündüz dinmeden ağla

Bağrın pişip ciğerini deşip yürek dağla

Ecel gelse mertler gibi belini bağla

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Bir gün senin ömrünün yaprağı sararınca

Ecel gelmeden tevbe eyle ey cahil

Meğer sana rahmet eyleye Azim Yezdan

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Gerçek dertlinin işidir söz ve icraat

Gözyaşıdır Hakk karşısında niyaz armağanı

Gece-gündüz dinmeden oruç, namaz kıl

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Ey evlad ümmetlerin derdi örter

Yanlış, noksan günahları dağdan artar

Dini bırakıp dünya malını kendine çeker

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

Kul Hoca Ahmed tekbir deyip sohbete başla

Hay u heves, ben-benliği uzağa gönder

Seherlerde dört dövünüp dinmeden çalış

O sebepten Hakk'tan korkup kabre girdim

 

HİKMET-10

Hakk Teala fazlı ile ferman eyledi

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Altmış üç yaşta sünnetlerini sıkı tutup

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Yer üstünde ölmeden önce diri öldüm

Altmış üç yaşta sünnet dedi işitip bildim

Yer altında canım ile kulluk eyledim

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Erenlerden feyz ve fetih alamadım

Yüzyirmibeş yaşa girdim bilemedim

Hakk Teala'ya ibadelerini kılamadım

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Olur muyum Muhammed'in has ümmeti

Ümmet dese asilerin hoş devleti

Baldan tatlıdır bana bu mihneti

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Bizler için canlar çekti o Muhammed

Ümmet olsan gam yemezsin sahte ümmet

Gece gündüz elde ettikleri yeme-içme ve işret

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Elli yaşda ses geldi ölmek kolay

Şartı odur sende olsan iman nuru

Sabahla gitsen cemaline eyler konuk

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Ey müminler bu dünyanın sonu yok

Doğru bilirsen asla bunun yalanı yok

Kim bilmese vallahi onun imanı yok

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Aslım toprak, neslim toprak, herşeyden aciz

Basıp geçsen kirli cismin kılacağı ar

Kim ar etse şeytan kavmi havası var

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Gerçek zakire Allah kendi eyledi rahmet

Sabahla varsa cennet içinde verir hilat

Mahşer günü cemal görüp sorunca devlet

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Kul olsan sıkıntı çek gafil insan

Akıllı isen ganimetdir sana şu dem

Emanetdir aziz canın yürüme gamsız

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Altmışüç yaşta sünnet oldu yere girmek

Resul için iki alem berbat edivermek

Aşıkların sünnetidir diri ölmek

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Ümmet olsan işitip canını vermez misin?

Mustafa'ya canını kurban eylemez misin?

Can ne olacak, imanını vermez misin?

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

Kul Hoca Ahmed altmışüç yaşta gaib oldu

Edebi koruyup Mustafa'ya naib oldu

Sultan oldu, sıkıntı çekip tayyib oldu

İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmed

DEVAMI :

[ 11-20.Hikmetler]

 

intro.jpg (1964 bytes)

Anasayfaya  Dönüş