N) EŞREF BİTLİS İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME
17 Şubat 1993 tarihinde içinde Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in de bulunduğu askeri uçağın düşmesiyle Eşref Bitlis ile üç subay ve bir astsubayın şehit olmaları sonucunu doğuran uçağın sabotaj sonucu düşürüldüğüne yönelik iddialar Komisyonumuza ulaşan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirildiğinde;
1. Gerek İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından TBMM başkanlığına hitaben 3 Ekim 1996 tarihinde yazılıp 24.12.1996 tarihinde komisyonumuza intikal eden dosyada ve gerekse adı geçenin Komisyonumuza verdiği 24.12.1996 tarihli ifadesinde,
Çekiç Güç’ün; kürt devletinin kurulması amacıyla Kuzey Irak’a yerleştirildiğini, Irak’ın bölünmesine hizmet ettiğini, gıda yardımı ve insani yardım adı altında Kuzey Irak’a birtakım silahlar götürdüğünü, Eşref Bitlis’in de bu ve benzeri durumları tesbit ederek Genel Kurmay Başkanlığına raporlar halinde bildirdiğini, hatta ABD’nin kriz bölgelerine müdahale gücü benimsendiği takdirde Türkiyenin parçalanabileceğini belirttiğini, Eşref Bitlis’in uçağının buzlanmadan, pilot hatasından ve uçak yapım hatasından düşmediği gerçeklerinin teknik ve bilimsel açıklamalarla tesbit edildiğini, Genel Kurmay Başkanının uçağın düştüğünün ertesi günü alelacele hiçbir ciddi araştırma yapmadan ve uzman olmayan subaylardan bir heyet kurdurarak rapor tanzim ettirdiğini, Eşref Bitlis’in; Cem Ersever ve çevresindeki 20 kadar subay tarafından ortadan kaldırıldığını,
Komisyonumuzca 18.2.1997 tarihinde ifadesi alınan J.Astsubay Hüseyin Oğuz da ifadesinin konuyla ilgili bölümünde özetle;
Eşref Bitlis’in kesinlikle suikaste kurban gittiğini, C-4 bombası ile öldürüldüğünü, C-4’ün uçağa pilot elbisesi içinde sokulduğunu, Bursa’lı nöbetçi bir askerin bunu gördüğünü, Jandarma içinde de Eşref Paşa’nın suikastle öldürüldüğü kanatinde olan pek çok insan olduğunu, ancak ortaya çıkarılmasının istenmediğini,
iddia etmişlerdir.
2. İnceleme bölümünde belirtildiği üzere, Komisyonumuzca Eşref Bitlis paşanın ölümüne yol açan uçak kazası ile ilgili yapılan tahkikat dosyasının istenmesi üzerine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı ilgili evrakın 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde bulunduğunu belirtmiş, 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde bulunan Eşref Bitlis olayı ile ilgili evrak da, içerisinde dava dosyaları, kaza ile ilgili bilir kişi raporları ve mahkeme ve Savcılık kararları ile birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Komisyonumuza ulaştırılmıştır.
Öteyandan; Susurlukta meydana gelen ve Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı ve Gonca Us’un ölümü Sedat Bucak’ın yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası üzerine; Başbakanlık makamının 18.11.1996 gün ve M: 127 sayılı onaylarında belirtilen 8.11.1996 tarihli kişiye özel kayıtlı yazıları ekinde gönderilen İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından kendilerine verilen dosyada yer alan, TBMM Başkanlığına sunulduğu anlaşılan 3.10.1996 günlü yazıdaki hususların, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca yaptırılan soruşturma sonucu hazırlanan ve içerisinde “Eşref Bitlis Olayı” nın da yer aldığı inceleme ve soruşturma raporu ve eki dosyalar da Komisyonumuza intikal etmiştir.
Gerek Başbakanlıktan gelen rapor ve ekleri ve gerekse Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından gelen dosya muhteviyatının incelenmesinde;
a) Kara Kuvvetlerine ait 10011 numaralı BEECHCRAFT SUPER KING AIR B 200 uçağın Ankara Yenimahalle Posta İşletme Merkezine düşmesi sonucu Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, P.Albay Fahir Işık, Kr.Plt. Binbaşı Yaşar Erian, Kr.Plt.Tuğrul Sezginler ve Tek.Kd.Bşçvş Emin Öner’in şehit olması üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığınca soruşturma yapılmış, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kaza Kırım ve Uçuş Emniyet Kurulunca hazırlanan müşterek kanaat raporunda özetle; “Meteorolojik raporun tahlilinde buzlanmanın yerden itibaren başladığı ve uçağın kalkıştan düşüşüne kadar uçtuğu irtifalarda en yoğun olduğunun tesbit edildiği, pilotlarca meteorolojik raporun uçuştan önce detaylı olarak incelenmediği, buzlanmanın beklenildiği durumlarda buz önleyici sistemlerin önceden devreye sokulması gerekirken muhtemelen kalkışta uçakta motor buzlanmasını önleyen ancak güç düşüklüğüne neden olan buz önleyici sistemin devreye sokulmadığı, bu nedenle uçuşta motorlardaki sarsıntı başlayınca sarsıntının teşhisinde zaman kaybedip sistemleri daha sonra devreye soktukları ve uçuşun devamı süresince buzlanmanın en yoğun olduğu irtifalarda uçmaları nedeniyle buz önleyici sistemin yetersiz kaldığı, pervane, özellikle motor buzlanmasına mani olunamadığı, motorlardaki sarsıntının giterilmesinin pilotlarda paniğe yol açmış olabileceği, bu nedenle Esenboğa aletli iniş sistemi (ILS) hattına yaklaşmalarına ve vektör edilmelerine rağmen Cours’a oturamayışları ve Esenboğa’nın ısrarlı arayışlarına karşı cevap vermeyişleri pilotlarda muhtemelen his yanılgısının başladığı, ayrıca buzlanmanın beklenilenden çok daha kuvvetli olması, pilotların uçuş öncesi ve uçuşun başlangıcında kendilerini meteorolojik verilere ve IFR uçuşa tam olarak oryante edememiş olmaları, pilotların eğitimlerine, tecrübelerine ve uçağın teknik donanımına aşırı güvenerek yeterince aktif davranmamış olmaları kazayı hazırlayan önemli faktör olarak değerlendirilmiş” Soruşturma sonucunda bu rapor üzerine olayın sabotaj olmadığı kanısına varılarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
b) Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığının olayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığı şeklindeki kararı üzerine; Şehit Kara Pilot Yüzbaşı Tuğrul Sezginler’in kanuni yakınlarına vekaleten, Avukat Nusret Senem, 27 Ocak 1994 tarihli bir dilekçe ile Milli Savunma Bakanlığına başvurarak, 353 Sayılı Kanunun 111 nci Maddesi gereğince soruşturma dosyasının incelenmesini ve dilekçesinde açıkladığı gerekçelerle, soruşturmaya devam edilmesi için askeri savcıya emir verilmesini talep etmiştir.
Dilekçe ve ekinde sunulan belgeler doğrultusunda inceleme yapmak üzere dosya Askeri Savcılıktan istenilmiş, sonuçta “soruşturmanın eksik ve usulsüz yapıldığına, uçağın sabotaj sonucu düştüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, keza soruşturmanın noksansız yürütüldüğü ve verilen kararın dosya içeriğine uygun olduğu” tarzında özetlenebilecek gerekçelerle işlem reddedilmiş, 4 Şubat 1994 tarihinde de Avukat Nusret Senem’in 5 Mayıs 1993 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazı Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesince değerlendirilmiş ve soruşturmanın usulüne uygun olarak yapıldığı, uçağın sabotaj sonucu düştüğüne dair dosyada herhangi bir delil ve emarenin olmadığı, verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiştir.
c) Şehit Pilot Yüzbaşı Tuğrul Sezginler’in kanuni yakınları tarafından Ankara 13. Asliye Hukuk mahkemesinde uçak firması BEECH AIRCRAFT CORPORATION aleyhine tazminat davası açıldığı ve davayla ilgili İTÜ öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetince teknik rapor hazırlandığı ve hazırlanan raporda;
Motor arızası ve sonuç olarak uçağın düşmesinde buzlanmanın etkili olduğunu gösteren yeterli ve tatminkar delil olmadığı,
Motor arızası ve düşme olayında pilotaj ve bakım hata ve kusuru bulunduğuna dair deliller olmadığından, davacılar murisi 2. pilot Tuğrul Sezginler ile kaptan pilot Yaşar Erian’ın kusurlarının bulunmadığı,
Uçağın düşmesine yol açan motor arızasında davalı firmanın dizayn ve yapım hatasının olmadığı,
Kaza günü öncesindeki gece, hangar civarındaki bir nöbetçi tarafından bildirilen kimliği bilinmeyen kişi ile yukarıda isimleri zikredilen motor iç aksamının enkaz mahallinde bulunamaması ve sağlam ve mukavim olan motor zarfının parçalanmamış ve hatta fazla deforme olmamış görüntüsü karşısında sabotaj ihtimali gözden ırak tutulmaması gerektiği belirtilmiş dava sonucuna göre konunun M.S.B.’ca yeniden gözden geçirilebilme ihtimalinin doğabileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca; Türk Kara Kuvvetleri Havacılık Okulu Erkan Başkanı pilot Albay Erdal Özden, Beech Uçak Anonim Şirketi Uçak Kazası Teftişi John Ward ve Pratt ve Whitney Kanada Hava Güvenlik Teftişçisi Thomas A. Berthe’den oluşan heyet tarafından kaza ile ilgili düzenlenen güç kaynağı incelenmesi, raporunda motorların incelenmesi sonucu sıcak kısım tehlikesine ratlanmadığı, fakat çarpma sonucu ortaya çıkan yüksek güç gözlemlendiği, dolayısıyle çarpma anında motor hava girişinin buzla kapanması ve kompresör buz yutma durumu pek muhtemel karşılanmamakta olduğu belirtilmiştir.
3. Gerek, İTÜ öğretim üyelerinden oluşan üçkişilik bilirkişi heyetince hazırlanan teknik rapor ve gerekse K.K.10011 Numaralı Beechcraft B-200’ün Kaza Teftişine Destek Olarak Türk Kara Kuvvetleri İçin Düzenlenen Güç Kaynağı İncelemesi Raporundan hareketle;
a) Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in şehit olmasıyla sonuçlanan uçak kazasında; motor arızası ve buzlanmanın uçağın düşmesinde etkili olduğunu gösteren yeterli ve tatminkar bir delil olmadığı,
b) Motor arızası ve düşme olayında pilotaj ve bakım hata ve kusuru bulunmadığı,
c) Kaza günü öncesindeki gece, hangar civarındaki (bir nöbetçi tarafından bildirilen) kimliği bilinmeyen kişi ile teknik raporda belirtilen motor iç aksamının enkaz mahallinde bulunmaması ve sağlam, mukavim olan motor zarfının parçalanmamış ve hatta fazla deforme olmamış görüntüsü karşısında sabotaj ihtimali gözden ırak tutulmamalıdır.