D) MEHMET HADİ ÖZCAN ÇETESİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME
Mehmet Hadi ÖZCAN Çetesiyle ilgili olarak konunun inceleme bölümünde sanıklar, işledikleri suçlar ile sanıklar hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca hazırlanan iddianamenin tarih ve numarası belirtilmiş olup, Mehmet Hadi ÖZCAN Çetesiyle ilgili olarak Komisyonumuza intikal eden bilgi ve belgelerin incelenmesi ve konuyla ilgili bazı kişilerin beyanlarına başvurulmasından sonra yapılan değerlendirmede;
Mehmet Hadi ÖZCAN'ın ülkücü görüşe sahip olduğu, 1980 öncesinde Sapanca Kırkpınar Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptığı, uyuşturucu olarak eroin kullandığı Komisyonumuza verdiği 1.3.1997 tarihli ifadesinden anlaşılmaktadır.
Mehmet Hadi ÖZCAN, 1993 yılında, kendi yönetiminde Hadi ÖZCAN Mafyası (Kocaeli Çetesi) adı altında cürüm işlemek için bir çete oluşturduğu İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu 4.9.1996 tarihli 1996/1734 Esas ve 1996/158 iddianame 199/1078 sayılı iddianamede Mehmet Hadi ÖZCAN ile birlikte Metin Ali BAĞDAT, Savaş UZUN, İsmail HALİL, Muzaffer OSMANLI, Yılmaz KAYA, Seyfettin AYDIN, Metin ÇEPNİ, Hacer AĞCAN, Alaattin KESKİN, Mehmet KUTLUFAN, Selim GÖKKAYA, Mehmet İlker KAYIŞ, Şahin TEKDEMİR, Ramazan ÖZTÜRK, Tuncay ÇORA, Sahit SEKANLI, Servet SAVAŞ ve Sabahattin YAVAŞ adlı şahısların da sanık oldukları ve Mehmet Hadi Özcan ile birlikte onbir sanığın tutuklanmış olduğu,
Çete mensuplarının halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla kasten adam öldürmek, yağma, adam kaldırmak gibi suçları işledikleri, adı geçen çete mensuplarının hesap vermek üzere yargı önüne çıkartılmış oldukları,
Bu çete ile ilişkileri bulunan emniyet mensuplarından Kocaeli Emniyet Eski Müdürü Nihat Camadan hakkında soruşturma izni istenildiği, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Personelinden Şube Müdürü Cemal ŞENCAN, Emniyet Amiri Sezai Konuklar, Başkomiser Oktay Durmuş ve Polis Memuru Kemal Kara ile Emniyet Genel Müdürlüğü özel Harekat Daire Başkanlığı Personelinden Polis Memuru Alper Tekdimer ve Ankara Emniyet Müdürlüğü Personelinden Polis Memuru Latif Özdemir haklarında görevi suiistimal suçundan Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesinde 7.8.1996 gün ve 1996/5304 sayılı savcılık iddianamesine dayalı olarak dava açılmış olduğu, ayrıca haklarında disiplin soruşturması yapıldığı,
Mehmet Hadi Özcan'ın, Abdullah Çatlı'yı, Abdullah Çatlı ismiyle tanıdığı, Abdullah Çatlı'ya kendisini tanıştıranın da, çete içerisinde bulunan Şahin Tekdemir olduğu, Meclis Araştırma Komisyonuna 1.3.1997 tarihinde bilgi veren Şahin Tekdemir'i, Mehmet Hadi Özcan'ı, Abdullah Çatlı ile kendisinin tanıştırdığını ifade ettiği, Şahin Tekdimer'in büyük kardeşi Alper Tekdimer'in polis olduğu ve Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in korumalığını yaptığı,
Mehmet Hadi Özcan'ın, Abdullah Çatlı ile iş ilişkisinin olduğu,
İskenderun Demir Çelik Fabrikasına Abdullah Çatlı ile birlikte 1500 ton petrol sattıkları, parasını almak için Çatlı ile birlikte Ankara'da buluştukları, bu buluşmada Sedat Bucak'ın ve Haluk Kırcı'nın da yanlarında bulunduğu, bu buluşmada paylaşılacak 12 milyar Tl'den sadece 500 milyon TL'nin Hadi Özcan'a verilmek istemesi üzerine bunu kabul etmeyerek aralarının açıldığı,
BOTAŞ'a Abdullah Çatlı'yı Mehmet Hadi Özcan'ın götürdüğü, BOTAŞ'tan aldıkları işi BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Kaya'nın verdiğini, İskenderun Demir Çelik sitelerinde oturan ve ismi Abdullah Yılmaz ile Mehmet Hadi Özcan'ın tanışmalarının Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Veli Aktaş'ın sağladığını,
Abdullah Yılmaz'ın bir iş meselesini Hadi Özcan'ın araya girerek halletiğini, Abdullah Yılmaz'ın da BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Kaya ile konuşarak BOTAŞ'ın sılaş (çamurlu petrol) işinin Hadi Özcan'a verilmesinin sağlandığı ve tonu 10 dolardan sılaşı aldıkları, ancak şimdi bu işlerin durduğunu, Abdullah Çatlı ile ters düşmemiş olsalardı Yumurtalık Petrol Boru Hattı açıldığında 110 bin tona yakın petrolü sılaş olarak alıp bunu fabrikalara fuel oil olarak satacaklarını ve bundan 1,5 trilyona yakın para kazanacaklarını ancak Çatlı ile aralarının açılması yüzünden bu düşüncelerinin gerçekleşmediğini, Çatlı'nın da Baysa Şirketi adına BOTAŞ'tan iş aldığını ve petrol işinden Çatlı'nın en az 70 - 75 milyar Tl. para aldığı
Mehmet Hadi Özcan'ın çek – senet tahsilatı işlerinde rol aldığı, aracılık yaptığı hatta cezaevinde iken bile gönderdiği bir haberle bir devlet adamının işini hallettiği, hatta paralarını alamayan bazı emniyet mensuplarının dahi alacaklarını tahsil ettiği,
Çatlı'nın, Kürşat Yılmaz ile ilgisi olduğu, Mehmet Hadi Özcan'a karşı Abdullah Çatlı'nın Kürşat Yılmaz'ı kullanmak istediği,
Hadi Özcan'ın Musavvat Dervişoğlu ile birlikte Yeşil'i, Kürşat Yılmaz'ı ve Abdullah Çatlı'yı öldürmek ve Türkiye'yi temizlemek için karar aldıkları, Ancak Yeşil'e, Hadi Özcan'ın karışmak istemediği ve Yeşil'le müşterek başka bir arkadaşlığının olduğunu, Yeşil'in de Çatlı'yı öldürmek istediğini,
Mehmet Hadi Özcan'ın Tarik Ümit'i tanıdığı, ancak Tarık Ümit'i sevilmeyen bir adam olarak nitelediği,
İzmit'te 3 yıl önce kaçak petrol hadisesi olduğu, PKK'nın bu işten büyük paralar kazandığı Kocaeli Emniyet Müdürü Nihat Camadan'ın bu işe göz yumduğu yolunda dedikodular olduğu,
Vefa Küçük'ün İzmit'te Belsa Plaza isimli bir yer yaptırdığı, karşısında yedi katlı eski bir tekel binasının bulunduğu, Tekel binasının Belsa Plaza'nın görüntüsünü bozduğu nedeniyle Tekelde bulunan malların TIR'larla Ali Şen'in Maga Deri Fabrikasına taşındığı, olayı Alaattin Keskin ve Emniyet Müdür Yardımcısı Ayhan Toptaş'ın bildiğini, daha sonra da Tekel binasının yakıldığını,
Hadi Özcan'ın bulunduğu cezaevinden başka cezaevlerine nakledilmek istendiği bunun da Hadi Özcan'ın susturulması ya da öldürülmesi için yapılmak istendiği,
Hadi Özcan'ın Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük'ü tanımadığı ancak bir kez telefonla görüştüğü, iddia ve beyanlarının Mehmet Hadi Özcan'ın 1.3.1997 tarihinde Komisyonumuza verdiği ifadesinde yer aldığı,
4.2.1997 tarihinde Komisyonumuzca bilgisine başvurulan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı ise "Kocaeli Çetesi" olarak basına yansıyan Hadi Özcan'ın sürekli olarak MİT ile görüştüğünü, Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük'ün mafya ile sıkı diyaloğunun olduğunu, iddia ve beyan ettiği
18.2.1997 tarihinde Komisyonumuzca bilgisine başvurulan Jandarma Assubay Hüseyin Oğuz, Veli Küçük'ün Yeşil'i tanıdığını, Yeşil'in Veli Küçük'ün sözünden çıkmadığını, Yeşil'in önce polisle daha sonra JİTEM'le çalışmaya başladığını ve Kürtçe bildiğini, Veli Küçük'ün Kocaeli'ne tayin olmasından sonra Yeşil'in İstanbul tarafına kaydığını ve bu tarafta infazların başladığını ve faili meçhul olayların arttığını iddia ve beyan etmiştir.