C) SÖYLEMEZ KARDEŞLER ÇETESİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME:
Söylemez Kardeşler Çetesi ile ilgili olarak konunun inceleme bölümünde sanıklar, sanıkların işledikleri suçlar, mağdur olanlar ve suç tarihleri ile sanıklar hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca hazırlanan iddianamenin tarih ve sayısı belirtilmiş olup,
- Söylemez Kardeşler Çetesi ile ilgili olarak Meclis Araştırma Komisyonumuza intikal eden bilgi ve belgelerin incelenilmesi ve konu ile ilgili bazı kişilerin beyanlarına başvurulmasından sonra yapılan değerlendirmede:
- Söylemez Kardeşler Çetesinin, Mehmet SENA, Mehmet FAYSAL ve Mustafa SÖYLEMEZ kardeşler tarafından oluşturulduğu ve bunların çetenin yöneticileri durumunda oldukları,
- Sanıklardan Can KÖKSAL, Mehmet Sıddık BAKIR, Nazif YAVUZ, Fevzi ŞAHİN, Nihat KOÇ, Ümit ATAY’ın cürüm işlemek için çete kurdukları, Zeki ATAY, Davut ŞAHİN, Halim APAYDIN, Cevdet KOÇAK, Kamil TÜRK, Numan OKMAN, Oktay SAĞLAM, Muhsin ÇAYAN, Cafer ENGİN, Mehmet Şükrü ENGİN, Şevki ANLAR, Metin SAVCI, Fehmi UZAL, Çerkes GEBOLOĞLU, Abdullah ALACA ve Süleyman ŞAHİN adlı şahısların da yardım ve yataklık ettikleri,
- Sanıklardan Can KÖKSAL’ın Jandarma Üstteğmen, Mehmet Sıddık BAKIR ile Nazif YAVUZ’un Emniyet teşkilatında komiser yardımcısı ve Halim APAYDIN’ın da Emniyet Teşkilatında Başkomiser olduğu, Numan OKMAN, Oktay SAĞLAM, Kamil TÜRK, Cevdet KOÇAK, Muhsin ÇAYAN’ın astsubay oldukları ve bu şahısların “Söylemez Çetesine” yardım ve yataklık ettiklerinin İstanbul D.G.M Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanmış olan 27.12.1996 tarih ve 1996/1321 Esas ve 1996/1711 iddia, 1996/1584 sayılı iddianamede de belirtmiş olduğu,
- Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına aykırı hareket eden çete mensupları ile yardım ve yataklık eden şahıslar hakkında Devletin yetkili makamlarının üzerine düşen görevi yaptıkları ve çetenin bütün mensuplarının ortaya çıkarılarak İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesine sevk edildikleri ve halen yargılamalarının devam ettiği,
- İdarî yönden de Devletin resmi makamlarının bu çeteye katılan, yardım ve yataklık ettikleri belirlenen resmi kişilerin kurumları ile ilişiklerini keserek görevlerini yapmış oldukları,
- Söylemez Kardeşler ile Sedat BUCAK’lar arasında bir kan davası olduğu ve bunun, 1994 yılı Ocak ayında Ankara’da Söylemez Kardeşlerin ortak olduğu Rumors Disko Bar önünde meydana gelen ve Bucak Aşiretinden Memduh Sultan BUCAK ile arkadaşları Ahmet OYNAK ve Vahap AKPINAR’ın, Söylemez Kardeşlerden Mustafa SÖYLEMEZ ile barda çalışan Sait AYDIN tarafından silahla vurularak öldürülmelerinden sonra başladığı,
- SÖYLEMEZ Kardeşlerin, Mersin’de oturan ve BUCAK aşiretinden olan Osman BUCAK’ı öldürmeye karar verdikleri, Osman BUCAK’ın evine yakın Soli sitesinte ev kiraladıkları ve cinayet amacıyla Mersin’e hareket ettikleri, 11.6.1996 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Bürosu görevlilerince Pozantı İlçesi girişinde Adana ve Pozantı Emniyet Müdürlükleri görevlileri ile birlikte 06 VVS 45 plakalı otonun turnikeler girişinde durdurulduğunda çıkan silahlı çatışmada Mehmet Sena SÖYLEMEZ’in yaralı, Faysal SÖYLEMEZ, Can KÖKSAL ve Fevzi ŞAHİN’in de birlikte yakalandıkları, diğer sanıkların da daha sonra yakalandıkları ve SÖYLEMEZ ÇETESİ’nin polisin başarılı bir operasyonu sonucu bütün mensuplarının yakalanacak çökertilmiş olduğu,
- Söylemez Kardeşlerin, Ömer ÇETİNSAYA ve Selçuk HÜRYAŞAR adlı kişileri silah ile tehdit ederek alıkoydukları Ömer ÇETİNSAYA’nın (Etiler’de Don Petro Bar) işyerindeki hissesini tehdit ile Ümit ATAY (çete mensubu) adına Kadıköy 12. Noterliğinde devir işlemi yaptırdıkları,
- ÇETİNSAYA’ların, Söylemez Kardeşlerin Kadıköy İlçesi Kızıltoprak’ta bulunan işyerine Komiser Yardımcısı M.Hakan FINDIK ile polis memuru Ragıp LALE ile birlikte baskın yaptıkları ve çıkan çatışmada SÖYLEMEZ’lerin adamı Sait AYDIN’ın öldüğü,
SÖYLEMEZ Kardeşlerin Sait AYDIN’ın öldürülmesinden Ömer ÇETİNSAYA’yı sorumlu tuttukları ve bu sebeple 4.4.1996 tarihinde öldürülen adamları Sait AYDIN’ın intikamını almak için ÇETİNSAYA ailesine karşı eylem yapmaya karar verdikleri ve Eminönü Belediye Başkanı Dr.Ahmet ÇETİNSAYA’yı vurmak üzere hazırlık yaptıkları ve bu teşebbüse de Komiser Yardımcısı Mehmet Sıddık BAKIR ile Komiser Yardımcısı Nazif YAVUZ’un katıldıklarının belirlenmiş olduğu, ancak suikasti gerçekleştiremedikleri,
20.4.1996 tarihinde Söylemez Kardeşlerin, Çetinsaya ailesinden intikam almak amacıyla Hakan ÇETİNSAYA ve Halit PİŞKİNBAŞ’ı öldürdükleri, SÖYLEMEZ kardeşler ile Çetinsaya’lar arasındaki davanın bu şekilde başlayıp devam ettiği,
- İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi eski Müdürü Sedat DEMİR’in, Ankara-Çankaya Emniyet Müdürlüğü yaptığı sırada bu çete tarafından işletilen Rumors Disko Bar’ı süresiz olarak kapattığı, ancak Sedat DEMİR’in makam odasına mobilya alınması karşılığında Rumors Disko Bar’ı Sedat DEMİR’in tekrar açtığı ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle hakkında fezleke düzenlenerek Ankara İl İdare Kuruluna sunulduğu ve buradan da dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiş olduğu,
Sedat DEMİR’in bunun dışında Söylemez Çetesi ile bir ilişkisinin bulunmadığı, Mehmet Sena SÖYLEMEZ’in Komisyonca alınan 2 Mart 1997 tarihli ifadesinde de belirttiği gibi Sedat DEMİR ve Deniz GÖKÇETİN’in kendi taraftarları olmadığı,
SÖYLEMEZ Çetesine katılan emniyet mensupları hakkında idari yönden soruşturma yapılması sırasında, Sedat DEMİR’in 1990 yılından sonra mal varlığında izahını yapamadığı önemli artışlar görülmesi üzerine, soruşturmayı yürüten müfettişlerce hakkında düzenlenen raporun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirildiği ve şahsın halen tutuklu bulunduğu ve yargılamasının devam ettiği,
Haluk KIRCI’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğünden kaçmasında Sedat DEMİR’in ihmali olduğu gerekçesiyle Adalet Bakanının emri ile hakkında yeniden soruşturma başlatıldığı,
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Deniz GÖKÇETİN’in de İstanbul Kumkapı Otelinin kapatılması işinde 10.000 Mark rüşvet almaktan tutuklandığı ve halen yargılanmasının devam ettiği,
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Bürosu eski Amiri Erdal DURMAZ’ın da, Söylemez Kardeşlerden rüşvet almak suçundan tutuklu olduğu ve yargılamasının devam ettiği,
Meclis Araştırma Komisyonumuzca 2.3.1997 tarihinde bilgisine başvurulan Sedat DEMİR, Söylemezler ile ilgili olarak polis, Savcılık ve Mahkeme aşamasında kendisine herhangi bir suçlamanın bulunmadığını, bir arkadaşına sattığı ev nedeniyle tutuklandığını, İstanbul Emniyetine gelen yeni yöneticilerin kendisinin Söylemezler’i koruduğu şeklinde yanlış bilgilendirildiklerini, Söylemezler’i korumadığını, Söylemezler’le ilgili çalışmayı kendilerinin başlattıklarını, bir komploya kurban gittiklerini” iddia ve beyan etmişlerdir.
2.3.197 günü bilgisine başvurulan Deniz GÖKÇETİN ise SÖYLEMEZ KARDEŞLER’den rüşvet aldığı ve işkence iddiası ile suçlandığını, bunun mümkün olmadığını,
Suçsuz olduğunu, cezaevinde can güvenliğinin bulunmaması ve Ağır Ceza Mahkemesinin delil toplama safhasının uzun olması nedeniyle hemen teslim olmayıp kaçtığını, iddia ve beyan etmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan sanıklar Sedat DEMİR, Deniz GÖKÇETİN ve Erdal DURMAZ, haklarında gıyabı tutuklama kararı verilmesinden sonra firar etmişler ve 4 ay sonra İstanbul’da kaldıkları evlerde yakalanarak cezaevine konulmuşlardır.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut YILMAZ’ın 24.12.1996 tarihinde Meclis Araştırma Komisyonumuza verdiği bilgide, Söylemez Çetesi ile ilgili soruşturmayı kendilerinin başlatmış olduğunu, şayet iktidarda 10-15 gün kadar daha kalmış olsalardı, Söylemez Çetesi’nin bütün bağlantılarını ortaya çıkartmış olacaklarını ifade ettiği,
Meclis Araştırma Komisyonumuzca 2 Mart 1997 tarihinde bilgisine başvurulan Söylemez Çetesi mensuplarından Mehmet Sena SÖYLEMEZ, Mehmet AĞAR ve Sedat BUCAK’la ilgili olarak birtakım iddialarda bulunduğu; “Sedat BUCAK’ın Mehmet AĞAR ile birlikte karanlık işlere girip çıktığını, polisleri üzerlerine saldırttığını, Söylemez Kardeşler üzerine saldıranların daima polisler olduğunu, bir olaydan dolayı Bilkent Üniversitesinde okuyan yeğeninin tutuklandığını, işkence gördüğünü ve zamanın Adalet Bakanı Mehmet AĞAR’ın emri ile Eskişehir Ceza ve Tutukevine gönderildiğini, yeğenine elbise, çamaşır, para vs. ihtiyaçlarını götüren ağabeyisi Resul SÖYLEMEZ ile yeğeni Nasır SÖYLEMEZ’in 13 Mart 1996 günü Eskişehir ziyareti dönüşünde ülkücü mafyadan bazı kişilerce pusu kurularak öldürüldüklerini ve ateş edenlerin polis olduğunu, olayın maddi delillerinin araştırılmadığını, olay mahallindeki Mersedes otunun içinde Fatih BUCAK adına kayıtlı cep telefonu bulunduğu, bu telefondan kimlerle konuşulduğunun tesbiti mümkün olduğu halde böyle bir araştırma yapılmadığını,
11.6.1996 günü Adana-Pozantı’da yakalandıktan sonra tutuklandığını ve memur olduğu için memurlar koğuşuna konulması gerektiği halde, Adalet Bakanı Mehmet AĞAR’ın imzasıyla Kütahya Cezaevine gönderildiğini, burada ağabeyi Resul SÖYLEMEZ’i öldürmekten zanlı insanların bulunduğunu, ayrıca 50 kadar Urfa’lı bulunduğunu, Sedat BUCAK’la yakın ilişkisi olan Müslüm BAKAN adlı bir şahsın kardeşinin de Kütahya Cezaevinde bulunduğunu, bu cezaevine konulursa mutlaka öldürüleceğini, bunu da Mehmet AĞAR’ın Adalet Bakanı sıfatıyla yetkisini kullanarak bilerek yaptığını, ancak Kütahya’da bir Savcının durumu farkederek kendisini Kütahya Cezaevine koymadığını ve buradan sevkinin Kırklareli Cezaevine çıktığını,” iddia ve beyan etmiştir.