38- Bilgi ÜNAL İstanbul Eski Emniyet Müdür Yardımcısı 7.01.1997 tarihli ifadesinde:

”1952 Balıkesir Manyas doğumlu olduğunu, Ömer Lütfü Topal, cinayetinde olay yerinde 2 tane kaleşnikof tüfek bırakılmış olduğunu ve bu tüfeklere ait boş kovanlar ile İstinye tarafından çalıntı olduğu anlaşılan bir arabada ameliyat eldivenleri bulunduğunu, teknik büronun yaptığı çalışma sonucu tüfeklerin bir tanesinin Şarjörü üzerinde “Taramaya müsait değil, ancak mukayese müsait yarım bir parmak izi bulunduğu” şeklinde tesbit yapıldığı, bu olayı Bodrum Torba’da Regata Oteli ortaklarının öldürülmesi olayının bir misillemesi olarak değerlendirildiğini, Ömer Lütfü Topal’ın Regata Oteline ortak olduğunu, bu otelin ortaklarından birisinin Ömer Lütfü Topal tarafından öldürüldüğü şeklinde kamuoyunda konuşmalar olduğunu, hatta konu ile ilgili olarak Muğladan bir ekibin gelerek İstanbulda 15 gün çalıştıklarını, Cinayet bürosuna gelen bir ihbarda özel harekatçı memurların isimlerinin verildiğini ve bunun değerlendirilmesi lazım geldiği yolunda oluşturulan ekipte bir kanaat uyandığını, bu durumu İl Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğluna da aktardığını, ve olumlu görüşünü aldıklarını, bunun üzerine bir memurun İstanbuldan birisinin de İzmir’den alındığını, üçüncüsü olan Ayhan’ın da arkadaşlarını sormak için Şubeye geldiğinde alındığını,

Ömer Lütfü Topal Cinayetini araştırmakla görevli bir grup oluşturduklarını, Asayiş Şubesi Müdür Yardımcısı, Cinayet Büro Amiri ve Cinayet Büro Amir Yardımcısından bu grubun oluştuğunu,

Grubun yaptığı çalışmada alınan özel harekatçı memurlardan kesinlikle bu olaya yanaşmadıklarını, bu cinayetle ilgilerinin olmadığını,olay gecesi bir memurun İstanbulda C bölgesi diye bilinen Kadıköy Bölgesinde görevli olduğu, bir tanesinin Bakırköyde arkadaşlarıyla yemekte olduğu, diğer birinin de İzmir’de olduğunu,

Alınan polis memurlarının ve eldeki diğer sivil kişilerin Ankara’dan gelecek ekibe teslim edilmesi için İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğluna talimat verdiğini, bunu Kemal Beyin kendisine aktardığını,

Ankara da Özel Harekat dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin in İstanbul’a gelerek Çamlıca turnikelerinde memurları ve sivilleri teslim alarak götürdüğünü, teslim işleminde tutanak düzenlendiğini,

Memurların teslim saati itibariyle 29 saat gözaltında kaldıkları, bu sürenin uzamış olmasının, Sayın İçişleri Bakanının talimatı üzerine Ankara’dan gelecek ekibin beklenmesinden kaynaklandığını, yoksa yasal süre içerisinde ilgililerin salıverilmiş olacaklarını, alınan şahısların sorgulanmadıklarını, isnat edilen suçla ilgili olarak kendilerine bilgi verildiği ve kağıda yazmalarının istenildiği, bunun bir uygulama olduğunu ve bu şahısların olayla ilgili olmadıklarına dair el yazılarının olduğunu, bunun ifade niteliğini taşımadığı, kendisinin bu kişilerle yapılan mülakatta bulunmadığını,

Ömer Lütfü Topal’ın olay günü akşamı casinodan evine giderken müdiresi ile ortağı Ali Fevzi Bir tarafından yolcu edildiğini, olay günü diğer ortağı Sami Hoştan’ın il dışında olduğunu,

Emniyetle ilgili ünitelerde hiçbir zaman video ile kayıt yapmadıklarını, böyle bir tesbit yapmalarının sözkonusu olmadığını, alınan polis memurları ile yapılan mülakata yabancı kişilerin girmediğini,

Memurların, mülakatta bulunan bütün görevlileri tanımalarının mümkün olmadığını, İstanbul Emniyetinde bile qekçok memurun İl Emniyet Müdürü olarak şahsen kendisini bile tanımadıklarını, ancak ismen tanıyabileceklerini,

Ömer Lütfü Topal Cinayeti soruşturması ile ilgili olarak kendilerine herhangibir telkin yada esgeçin şeklinde bir zorlama yapılmadığını,

Alınan 3 polis memuru ile ilgili olarak kendilerine resmi yada gayriresmi şahıslardan kimsenin muhatap olmadığını, ve bu konuda bir haber de duymadığını,

Ömer Lütfü Topal Cinayeti ile ilgili olarak yönlendirilmelerinin sözkonusu olmadığını, böyle bir şey hissetmediğini,

Abdullah Çatlıyı tanımadığını, ancak isim olarak tanıdığını, Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu bilmediğini, Susurluk kazasından sonra öğrendiğini,

Ömer Lütfü Topal cinayetinde kullanılan silahlardan birisinde Abdullah Çatlının Şahin ekli ismi ile 1992 yılında yurtdışına çıkışta sahte isim ve pasaportla yakalanmasında alınan parmak izi ile benzerlik gösterdiğini ve bunun da ilgili memurların kendi işlerinde dikkatli davranmış olduklarının bir sonucu olduğunu,

Asayiş Şubesinin bu konuda yaptığı çalışmalarla MİT ile direkt bir ilişkisinin olmadığını eldeki mevcut bilgilere göre Ömer Lütfü Topal cinayetinin aydınlatılmasının mümkün olmadığını,

Tevfik Ağansoy’un öldürülmeden önce de iki kez öldürmeye teşebbüs olduğunu, olayın 2 sanığını aldıklarını, olaya fiilen karışan 6 kişi olduğunu ve diğerlerinin de isimlerini belirlediklerini, ölenlerden birisinin cinayeti işlemeye gelen şahıslardan birisi olduğunu,

Arnavut Sami olarak bilinen Sami Hoştan’ın Almanyada esrarla yakalanmak ve kumar oynatmak suçlarından hakkında fiş düzenlenmiş olamsına rağmen, kendisine silah ruhsatı verilmesi ile ilgili olarak bir bilgisinin olmadığını ve bu kounda bir yorum yapamayacağını,

Haluk Kırcı hakkında bir bilgisinin olmadığını, basında yansıdığı kadarıyla bildiğini,

Topal cinayeti gibi profesyonelce işlenen cinayetlerde, suçta kullanılan tabanca, tüfek neyse, özellikle hadise yerinde bırakıldığını, çünkü bırakılmadığı takdirde başka bir hadisede kullanıldığı zaman yakalanma ihtimali olacağından o hadisenin de akabinde çözülmesini getireceğini bu nedenle silahların bırakılmış olabileceği, kanaatinde olduğunu,

Özel tim mensuplarından Oğuz’un Hüseyin Kocadağ’ın korumalığını yaptığı konusunda bir bilgisi olmadığını,

Ömer Lütfü Topal’ın daha önceleri uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı şeklinde duyumu olduğunu, bugün için uyuşturucu kaçakçılığından çok daha fazla paranın mevcut gazinolarından kazandığını, Ömer Lütfü Topal’ın gazinocular alemi içerisinde sevilmeyen bir kişi olduğunu, bu kadar çok düşmanı olan bir kişinin olay günü silahsiz ve tekbaşına olmasının dikkat çekici olduğunu,

Alınan 3 özel tim görevlisi ile Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’in ilişkileri hakkında bilgisi olmadığını, Sami Hoştan’ı hiç tanımadığını ve görmediğini, Ali Fevci Bir’i de tebligat için Ömer Lütfü Topal’ın oğluyla birlikte geldiklerinde bir defa gördüğünü,

Ayhan Akça’yı tanımadığını ve İbrahim Şahin’in özel koruması olup olmadığını bilmediğini,” belirtmiştir. (Ek:211)