22- DENİZ GÖKÇETİN 2.03.1997 tarihli ifadesinde;
1995 yılı Kasım ayında asayişten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğünde göreve başladığını ve başarılı bir çalışma sürdürdüklerini,
Ahmet Çetinsaya’nın yeğeni Ömer Çetinsayan’ın Don Petro Disco’daki hisselerini tehdit etmek suretiyle Söylemezler’in aldığını, Ömer Çetinsaya’nın göstereceği adreslerde sanık araması yaparken Kızıltoprak’taki büroyu tespit ettiklerini ve buraya tesadüfen komiser muavini ile Ömer Çetinsaya’nın gittiklerini, büroya önce komiser muavininin girdiğini, içerdeki şahısların komiser muavininin silahını alıp yere yatırarak etkisiz hale getirdiklerini, içeriden gelen sesleri duyan Ömer Çetinsaya’nın içeriye girip bu durumu görmesi üzerine silahını çekip çatışmaya girdiği ve bu sırada SÖYLEMEZLER’in adamı olup daha önce Ankara’da Rumork Disco önünde Sedat Bucak’ın yeğenlerini öldüren sanıklardan Sait Aydın’ın öldüğünü, olayın tahkikatını yaparak ele geçen sanıkları adliyeye gönderdiklerini ve firarda olan aralarında Faysal Söylemez ve Sena Söylemez’in de bulunduğu sanıkları yakalamak için ekipler oluşturduklarını, ancak, bu sırada İl Emniyet Müdürlüğüne getirilen Kemal Yazıcıoğlu’nun kendisinin görev yerini değiştirdiğini, bunun üzerine yıllık izne ayrıldığını, izinde iken de kendi görevlendirdiği ekiplerin Adana otoyolunda Söylemez Kardeşleri yakaladıkları, bunlardan Faysal Söylemez’in ifadesinde, Başkomiser Halim Apaydın aracılığı ile kendisine para verdiğini söylediğini, bunun yalan olduğunu ve Faysal Söylemez ile Halim Apaydın’ın Mahkemede “ biz polisteki ifademizi işkence sonucunda verdik, böyle birşey söylemedik” diyerek yalanladıklarını, rüşvetin oluşabilmesi için bir işin yapılmış olması gerektiğini, halbuki Söylemezler tahkikatında yaptıkları bir usulsüzlüğün bulunmadığını, işkenceden suçlandıklarını, hem işkence yapmanın hem de rüşvet almanın mümkün olamayacağını,
Suçsuz olduğu ve cezaevinde can güvenliğini düşündüğü için teslim olmadığını, ağır ceza mahkemesinin delil toplama safhasının uzun olmasının da bunda etkili olduğunu, birinci duruşmada teslim olunduğu takdirde altı duruşma süresince cezaevinde yatılacağını,
Çok başarılı bir meslek hayatı olduğunu, 40 takdirname aldığını, medyanın iddia ettiği gibi Söylemezler Çetesinin üyesi olmadığını, hiçbir endişesi olmadığını ve gerçeğin çıkacağını, kaçmasının sebebinin de bu olduğunu belirtmiştir. (Ek:195)