6- Dündar Kılıç 1.3.1997 tarihli ifadesinde;

1935 Trabzon Sürmene Başdamar Köyünde doğduğunu, 1942 yılında Ankara’ya geldiklerini, 1964 yılında kan davası nedeniyle ailece İstanbul’a yerleştiklerini, halen de İstanbul’da ikamet ettiğini,

1970 yılından itibaren kömür, kum, reklam ve filim şirketleri ve orta halli 7-8 şirketi bulunduğunu, ortaokul mezunu olduğunu,

1980 yılında ihtilal ile birlikte Polis Müdürü Atilla Aytek Kaçakçılık Daire Başkanı, Kaçakçılık Dairesi MİT görevlisi Mehmet Eymür ve yıllar öncesinde kendisinin yanında katiplik yapan Tarık Ümit’in Ankara’da generalleri yalan yanlış bilgilendirerek göreve geldiklerini, yılların insanların düşmanlarımızla anlaşarak, bazı insanlardan menfaat temin ederek, örneğin Çelik Döküm Fabrikasını gaspederek, faaliyet gösterdiklerini,

Tarık Ümit’in Kurtuluş’ta beyaz eşya satan dükkanda müdürlük yaparken iki öğretim görevlisini Dündar Kılıç ismiyle tehdit ettiğini, bunu tespit ettiğini ve ona bunu nasıl yaptığını sorduğunu, ancak onun da gidip bu konuyu Mehmet Eymür ve Atilla Aytek’e anlattığını ve kendisini imha etmek için senaryo hazırladıklarını,

Senaryo olarak; İsviçre’den bir mektup atıldığını, bunun Kaçakçılık Dairesine geldiğini, mektupta “Dündar Kılıç Ermenilerle anlaşmış, konsey üyelerine suikast yapma hazırlığında” şeklinde iddia bulunduğunu, bu iddia üzerine gözaltına alındıklarını, 82 gün gözetim ve işkence altında kaldığını, daha sonra Mamak’a gönderdiklerini ve sonuçta 5 yıl 1 ay 1 gün hapis yatmasını sağladıklarını, ondan 1,5 yıl önce yine bir senaryo hazırladıklarını, “bir gemi silah ve mühimmat geldiğini Türkiye’de bunun alıcısının ve satıcısının kendisi olduğunu ve Apo için getirtildiğini” iddia ediyorlar, ancak bir polis şefinin telefon ederek Dündar Kılıç’a söyleyin Eymür ve Jitemde bir Binbaşının bunu düzenlediğini belirtti ve Avukat Burhan Apaydın’ın işe el koyduğunu, Şişli Savcılığına şikayette bulunduklarını ve konu hakkında basın ve medyada yaygara yapınca, senaryonun ellerinde kaldığını,

Bunların kaçakçılardan, “seni öldürecekler 500 bin dolar, 1 milyon dolar verirsen, senin katlini, infazını durdururum” şeklinde para aldıklarını, paraları paylaşamayınca da birbirlerini öldürdüklerini,

Abisinin kadınlar kulübünde hissesi olduğunu, 50 milyon lira sermayesi olduğunu, o parayı istemeye gittiğinde abisine silah çekildiğini, sonunda kardeşi İbrahim’in bir okulun gecesinde Tarık Ümit ile karşılaştığını, masalarına şişe atınca yeğeninin onu ağır yaraladığını, Mehmet Eymür’ün o gece yeğeni Zekeriya Ülkücü’yü öldürdüğünü, kendisinin de onları öldürmesi gerekirken (devlet memuru olmalarından dolayı) bunu yapamadığını, bunların devletin içine sızmış devlet düşmanları olduğunu,

Necdet Üruğ’un oğluna kömür ocağı vermesinin söz konusu olmadığını,

Nuri Gündeş’i tanıdığını, son yedi yıl içinde kızının cenazesinde gördüğünü,

35 yıl kumarhanecilik yaptığını,

Bir gün kızının geldiğini, Ahmet Özal’ın Engin Civandan bir alacağı olduğunu, onun Kıyıkent’te yazlığı olduğunu kendisinin de iki sokak arkada, bunların Engin Civan’ın evine geldiğini, Engin Civan’ın Ahmet Bey’e parasını ödediğini, Selim Edes’e son kuruşuna kadar iade ettiğini, diğerinin ödemediğini söylediğini, 5 milyon dolar olayı olduğunu, senaryo hazırladıklarını ve amaçlarının kendisinin evi önünde Engin Civan’ı öldürtmek istediklerini, kendisinin buna müdahale ettiğini, eğer böyle bir şey yapılırsa kendisinin tepki göstereceğini belirttiğini, 45 dakika sonra adamı hastahanenin önünde vurduklarını duyduğunu, 80-100 milyon dolar için bunların yapıldığını söylüyor. Daha sonra kızının yanına iki yeğenini de alarak kanal 6’yı bastığını, orada onlara ateş ettiğini ve polis geldiğini ve polise bu işi örtbas ettirdiklerini, ama bu uygulama ile de onun ölüm fermanını hazırladıklarını,

Alaattin’i Mehmet Eymür’ün koruduğunu yönlendirdiğini, her türlü resmi belgeyi MİT’in verdiğini, bunlaın masum insanları öldürdüğünü para için herşeyi yaptıklarını, kendisini mafya yada gangster olarak kabul etmediğini, kendilerine yakıştırılan şeyin kabadayı olması gerektiğini, onu koruduğunu, sevdiğini ve bunlar için yaşadığını başka bir iddiası bulunmadığın,

Behçet Cantürk, Sarı Avni, Kam Durmuş’un kaçakçı olduğunu, Fahrettin Aslan’ı sevmediğini ancak kaçakçı olmadığını,

Tarık Ümit’i suç ortaklarının öldürdüğü kanısında olduğunu, topladığı paraları suç ortaklarının götürmediğini duyduğunu,

Kendisinin Diyarbakır’da hapiste yatarken 5.5 sene 56 celse süren mahkeme dolayısıyla Başbakan’dan dosyaların incelenmesi için hukukçu görevlendirmesini istediğini, Özer beyin kulağına parmak tıkadığını, yoksa özel ile bir düşmanlığı bulunmadığını,

Ankara’da Kürt Cemali olayında, Mehmet kabadayısının onu öldürmesine karşılık abisinin cinayet masası şefi olması sebebiyle cinayeti kendisinin üzerine yıktıklarını ve bu sebeple 3 yıl hapiste yattığını,

Atilla Aytek’in Cemalinin kahvesinde garsonluk yaptığını, sonra Komiser ve Müdür olduğunu ondan sonra da piç hüseyinin intikamı için kendisini adliye içinde iki defa öldürmek istediklerini,

Hüseyin Kirli isminde bir kiralık katilin İstanbul’da iki kişi olarak sokakta kendisini sıkıştırdıklarını iki mermi yarası aldığını, onların olay yerinde öldüğünü, meşru müdafaa olduğu için 8 ay sonra serbest bırakıldığını,

Kamu para aklama konusunda Özal’ın bu şeyleri serbest bırakmasının etkili olduğunu, valizlerle paraların geldiğini ve gittiğini Ömer Lütfü Topal’ın öyle masum bir insan olmadığını 40-50 adam öldürdüğünü,

Ömer Lütfi Topal’ın içeriden satıldığını Tilki gibi bir adamı bu şekilde öldürülmesinin mümkün olmadığını, kendi adamlarının ölüm fermanına imza attıklarını, gittiği yeri kendisinin veya bir yada iki yakını dışında kimsenin bilemiyeceğini,

Kendisine kumarhane için yetki vermediklerini, tefecilik yapan Sudi isimli kişiye 20 tane yer verdiklerini, Özalla aralarında bu nedenden dolayı bir husumet bulunduğunu,

Sedat Semerci Paşayı tanımadığını, Şükrü Balcı’yı tanıdığını, fena adam olduğunu, birçok olayı önlediğini, Fahrettin Aslan’ın onunla çok geniş kapsamlı ilişkileri olduğunu,

Kendisinin Almanya’ya tedavi için gitmek istemesine karşılık 5 yıl pasaport vermediklerini,

Semra Özal’ı tanımadığını,Abdullah Çatlı’yı tanımadığını,MehmetÖzbay’ı tanımadığını,Korkut Eken’i tanımadığını,İbrahim Şahin’i Kurtuluşta beş sene önce Müdür Muavini iken yapılan bir bakımdan tanıdığını,Haluk Aktar’ı tanımadığını Cengiz Abaoğlunu tanıdığını, işçisi olarak çalıştığını, bilahare öldüğünü,Hacı Ali Aslan’ı tanıdığını, onunda rahmetlik olduğunu, Atilla Aytek’in Hacı Ali Aslanı, Nuri Gündeş’in kayınbiraderi diye boğmak istediğini,İstihbarat teşkilatını hem operasyon hem de infaz yaptığını, işkence yapıp, adam öldürebildiklerini,Kızı Uğur Kılıç’ın cenazesine bile gitmediğini, sadece çocuklarını bağrına bastığını, kızının ailesini dinlemediğini, bu işi de Mehmet Eymür’ün hazırladığını,

MİT’in infaz timi içinde Çakıcı’nın olduğunu, Sivaslı 3-4 çocuk bulunduğunu, bunlardan iki tanesinin polis tarafından arandığını, ancak yakalanmadıklarını, Mehmet Eymür’ün bazı solcuları, hatta Nihat Evim’i öldürenleri Burca’da bir mahkemede 8-10 kişiyi beraat ettirdiğini ve onları dışarıdan kullanacaklarını, bunları Nasrullah Ayan vasıtasıyla yaptığını belirtmiştir.(Ek:179)