29- M.Emin Yurdakul Yüksekova Tabur Komutanı Binbaşı 18.02.1997 tarihli ifadesinde;
Kendisinin 18 yıllık meslek hayatının 10 yılının Diyarbakır, Siirt ve Hakkari illerinde geçtiğini, Yüksekova'da da 1985 ve 1994-1996 yıllarında komando birliklerinde görev yaptığını,
İtirafçı olarak bilinen Kahraman Bilgiç'le ilgili olarak; bu şahsın PKK saflarında bölük komutanı görevindeyken kaçıp teslim olduğunu, bölgeyi, terör unsurlarının harekat tarzını ve barınma yerlerini bilmesi nedeniyle Tabur Komutanlağınca organize edilen operasyonlarda klavuz olarak kullanılmak üzere verildiğini, bu şahsın, kendi ismini kullanarak bazı yasal olmayan eylemlere giriştiği iddiasının ise kendi bilgisi dışında olduğunu, haraç alma ve infaz işlemlerinin de kendi taburunun görev sahasında olmasının mümkün olmadığını, zaten böyle birşey yapacak olsa üst komutanlarınca bilineceğini ve hakkında işlem yapılacağını buna rağmen mesleki hayatında ihtar dahi almadığını, Kahraman Bilgiç'i bağımsız herhangi bir görevde kullanmadığını kendisi as birlik komutanı olduğundan Tugay komutanının emri olmadan zaten kullanmasının da mümkün olmadığını, normalde de silahlı kuvvetlerin böyle bir şeye ihtiyacının olmadığını, Ancak Kahraman Bilgiç'in başlangıçta faydalı olmakla birlikte, Taburun mıntıkası dışında iyi niyeti suistimal eden kişisel davranışlara girdiğini duyduğunu, bunu öğrenince de taburuna almadığını, ancak detayı konusunda bilgi sahibi olmadığını, olumsuzluklarını tugay karargahına ve ilgili arkadaşlarına da söyleyerek uzaklaştırdığını,
Tabur olarak yapılan operasyonların 1-2 gün, tugay olarak yapılan operasyonların da hava şartlarına göre 3-4 gün veya daha fazla sürdüğünü, bu operasyonlarda hangi birlik komutanı arazideki operasyondaki hedef durumuna göre riskli sayılabilecek yerdeyse Kahraman Bilgiç'in o birlik emrinde çalıştırıldığı, yani Tugay'a bağlı bütün taburların Kahraman Bilgiçten yararlandığını, Tabur da kaldığı süre içerisinde kendisinden habersiz yemek yemeye dahi gitmediğini,
Kahraman Bilgiç'in cezaevinde yatıp yatmadığını hangi statüyle maaş aldığını, itirafçıların da çalıştırılma ve istihdam şekillerini tam olarak bilmediğini,
Tabur Komutanlığının çalışması ve halkla ilişkiler bakımından da; Jandarma ve Polis gibi vatandaşla içiçe olmayıp Tugay tarafından kendilerine verilen operasyon görevlerini icra edip döndükleri,, ferden ve tabur olarak operasyon planlama yetkilerinin dahi olmadığını, uyuşturucu, toz ve kaçakçılık gibi konulara yönelik görevlerinin bulunmayıp sadece teröre yönelik görev ifa ettiklerini,
Karadağ operasyonundaki toz ve silah iddialarına gelince; özel harekat timleri tarafından kendilerine intikal eden duyumu Tugay'a bilgi vererek köye gittiği halde birşey bulunamadığını ancak dönüşte askerlerin bir torba toz eroini çıkardıkları ve bunun özel harekat timine teslim edildiğini, tutanaklarının da Cumhuriyet Savcılığında mevcut olduğunu, tozla kendisinin kesinlikle alakasının olmadığını, Yüksekova Belediye Başkanının karısına da silah vermediğini, zaten onların silaha da ihtiyaçlarının olmadığını,
İzmirde yakalanan Ali isimli levazım Astsubayının iddialarının da doğru olmayıp, o'nun gençliği nedeniyle kandırıldığını zannettiğini, O'nun iddia ettiği uyuşturucu kayıtlarının savcılıkta mevcut olduğu, çünkü kendilerinin operasyonda ferden çalışmayıp bölük komutanı, S-3 subayı ve bütün askerlerin orada bulunduğunu, Ali İhsan Zeydan'ın gösterdiği kişilerin yakalanıp kendisi tarafından para karşılığı bırakıldığı ve 5 milyar karşılığı seçimlerde kazandırma garantisi ile ilgili iddiaların da asılsız olduğunu, bunların silahlı kuvvetleri yıpratmak için söylendiğini,
Milletvekillerince hazırlanan rapor ve Abdullah Canan'ın kaçırılıp öldürülmesi ile ilgili olarak; bölgede aşiretler arası bir kargaşa olduğunu, zaten o adamın çıkma saatinde askerlerinden hiçbirisinin dışarıda olmadığını, bölgenin özelliği nedenyile bu tip olayların zaman-zaman ortaya çıktığını, Kahraman Bilgiç'in kendisinin adını vererek cananlarla kişisel ilişkiye girdiğini ve bir miktar para aldığını duyduğunu ancak detayını bilmediğini,
Abdullah Canan'ın aşiretine bağlı Karlı ve yanındaki Çatma köyünde sığınak olduğu şeklinde duyum gelince Emniyet ve MİT ile çalışmalar yapıldığını, özel harekatla birlikte amirlerinin ve komutanlarının bilgisi dahilinde yapılan operasyonda 4 teröristin öldürüldüğünü, sığınaklar tesbit edilerek bir miktar malzeme ve erzak temin edildiğini, o operasyon sonunda kapalı bir evin asker tarafından kurcalandığını ancak iddia edildiği gibi fazla miktarda tahribat yapılmadığını, bununla ilgili şikayet konusuna gelince: Mehmet Yüzbaşı'nın kendisine, şikayetten vazgeçeceklerini ve konuşma talepleri olduğunu söyleyince, kendisinin de bu konuda tedirginliklerini olmadığını, istedikleri kadar şikayette bulunabileceklerini söylediğini, köyde arama yapan komutanları da çağırarak aramayı yapanların onlar olduğunu belirtip tokalaşıp ayrıldıklarını, herhangi bir tehdit olayı olmadığını, Abdullah Canan'ın kendisiyle ilgili şikayette Yüoksekovada olmadığını ve Abdullah Canan namına başkası tarafından yazıldığını öğrendiğini, bu hususta Savcı Ayhan Kocabaş'ı da tehdit etmediğini o savcının bazı hareketleri nedeniyle ilçeden tayinen ayrıldığını, Abdullah Canan olayında işi tezgahlayan ve parayı alanın Kahraman Bilgiç olduğunu tahmin ettiğini, bunu Tugay Komutanının da söylediğini, Abdullah Canan'ın öldürüldükten 7 gün sonra bulunduğu halde cesedinin bozulmamasını da kış şartlarına bağladığını,
Tabur Komutanı olarak kendisinin Yüksekovada görev yaptığı sürece okul aile birliği toplantılarına katıldığını, ihtiyaç sahibi olan kişilere Belediye Başkanı ve Kaymakam tarafından tesbit edilenlerle birlikte Tugay'ın da bilgisi dahilinde her türlü yardım yaptığını, okul açılışlarında birçok çocuğu giydirdiğini, Yüksekova'da kendisine fahrihemşerilik beratı verildiğini, şaibeli kişilerle konuşmadığı gibi tabura da aldırmadığını,
Tabur'un seçim döneminde şehir merkezinde herhangi bir görev üstlenmeyip sadece Mustafa Zeydan'ın köylerinin bölgesinde seçim güvenliğini sağladığı,
Kahraman Bilgiç dışında, Tugay'ın bilgisi dahilinde kullanılan herhangi bir itirafçıyı da Yeşil'i de tanımadığını, ancak sınırötesi operasyonda iki tane itirafçıdan yararlandıktan sonra onların da operasyon sonunda helikopterle ayrıldıklarını, Kahraman Bilgiç'in, Canan'lar la ilişkiye girdiği dönemde Van'da otelde kaldığını ve çok fazla da para harcadığını komando taburunca kendisine söylendiğini,
Ağaçlı köyünde yapılan operasyonda 73 yaşındaki Şemsettin Yurtsever ile o anda köyde ağaç toplayan 18 yaşındaki Modat Özeken ve 13 yaşındaki Münir Sarıtaş'ın alınmasıyla ilgili kendi birliğinin herhangi bir girişimi olmadığını, o dönemde kendisinin sorumluluk sahası dışında sıfır noktasında olan o köyde operasyonu olmadığını,
Kurmay Başkanı Albay Hamdi Poyraz ile emir komuta bağlantısının olmadığını, JİTEM hakkında da bilgisinin olmadığını,
Bölgedeki sıkıntılardan kurtulmak için öncelikle ayrı-ayrı görev yapan ünitelerin tek bir noktada, bir koordinasyon merkeziyle yönlendirilmeleri, sınır güvenliğiyle birlikte ekonomik kalkınmanın da gerekli olduğu, Yüksekovadaki terör, kaçakçılık ve esrar olayı bitirildiği takdirde Türkiye'deki terörün biteceğini belirtmiştir.(Ek:202)