A-SUSURLUKTA MEYDANA GELEN KAZA OLAYI VE ARKASINDAKİ İLİŞKİLERİN AÇIĞA KAVUŞTURULMASI İLE İLGİLİ İNCELEME
1- Komisyon Başkanlığının 7.2.1997 tarih ve 217 sayılı yazısı ile Abdullah ÇATLI (Mehmet ÖZBAY)’ın kazadan sonra evinin aranıp aranmadığı, arandı ise tutanak örneklerinin gönderilmesinin istenildiği,
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 24.2.1997 tarih ve 2509-Br-142 sayılı yazısı ile 14.1.1997 tarihinde Abdullah ÇATLI’nın evinde 6.no.lu DGM’nin 13.1.1997 tarih ve müteferrik 1997/14 Hz:1996/2303 sayılı arama kararına dayalı olarak arama yapıldığı, herhangi bir suç deliline rastlanamadığının tespit edildiğinin 15.1.1997 tarih ve 36 sayılı İstanbul Emniyet Müdürlüğü yazısında, belirtildiği incelenmiştir.(Ek:55)
2- Komisyon Başkanlığının 17.2.1997 tarih ve 238 sayılı yazısıyla;
Emniyet Genel Müdürlüğüne İsrail tarafından hibe edilen silahlardan depoda bulunmayan ve kaybolanların listesi ile konu hakkında varsa tahkikat evraklarının istenildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 13.3.1997 tarih ve 058885 sayılı yazısıyla,
Konu hakkında İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince soruşturma yürütüldüğü, tahkikat sonucuna göre düzenlenecek evrakın bilahare gönderileceğinin bildirildiği incelenmiştir. (Ek:56)
3- Komisyon Başkanlığının 18.3.1997 tarih ve 298 sayılı yazısıyla;
Susurluk yakınlarında meydana gelen trafik kazasında ölen Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI (Mehmet ÖZBAY, Mehmet ÖZBEY ve Şahin EKLİ isimleri de dahil olmak üzere) ve Gonca US gibi olaya karışanların mal varlıklarıyla ilgili olarak herhangi bir soruşturma yaptırılıp, yaptırılmadığının bildirilmesi istenilmiş,
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığının 20.3.1997 tarih ve 132 sayılı, 25.3.1997 tarih ve 143 sayılı yazılarında;
Sorulan kişiler hakkında araştırmaların yapılmakta olduğu, gerektiği taktirde hesaplar üzerinde inceleme yapılacağını, halen sonuçlanmış herhangi bir araştırma yada inceleme bulunmadığının bildirildiği incelenmiştir.(Ek:57)
4- Komisyon Başkanlığının 31.1.1997 tarih ve 195 sayılı yazısıyla;
İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığından İstanbul İl’i Beşiktaş İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından Mehmet ÖZBAY (Abdullah ÇATLI)’ya verilen Z 01-150837 seri numaralı sahte nüfus cüzdanı verenler ile ilgili olarak yapılan soruşturmaya ilişkin raporun örneği ile ilgili bilgi ve belgenin talep edildiği,
İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının 4.2.1997 tarih ve 241-2-11/257-1 sayılı yazısında;İnceleme ve soruşturmanın devam ettiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:58)
5- Komisyon Başkanlığının 29.1.1997 tarih ve 187 sayılı yazısıyla;
Emniyet Genel Müdürlüğünden, Susurluk kazası neticesinde ele geçen tüm silahlar hakkında 26.1.1997 tarih ve 026292 sayılı yazı ile bilgi ve belgelerin gönderildiğinin belirtildiği ve 11.11.1996 gün ve 3531 sayılı Daire Başkanı imzalı yazıda da A92571 V seri nolu 22 cal. Baretta Marka tüfeğin teşkilatın demirbaşına kayıtlı olmadığının künye kayıtlarının incelenmesinden anlaşıldığı belirtilmekte, 19.12.1996 gün ve 4016 sayılı yazıda ise bu silahın bir İsrail Şirketi tarafından Türk Polis Teşkilatına hibe olarak gönderilecek malzemeler içerisinde olduğu, gönderilen kısımların Özel Harekat Daire Başkanlığına teslim edildiği, o daireden sorulduğunda ise bu silahın kayıtlarında mevcut olmadığının bildirildiğinin görüldüğünü,buna göre, son kullanma belgesine istinaden İsrail Şirketi tarafından Türk Polis Teşkilatına gönderilen hibe malzemeler içerisinde yer almamakta, yada teslim edilen mezkur silahın hibe malzemeler listesinde yer almasına rağmen, nedeni bilinmeyen bir şekilde teşkilat kayıtlarında ve demirbaşında bulunmadığı gibi sonuç ortaya çıktığını, ilgili şirket ile temasa geçilerek konu hakkında alınacak sağlıklı bilginin bildirilmesinin istenildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 5.2.1997 tarih ve 034255 sayılı yazısıyla;
Konu hakkında İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından soruşturma yürütüldüğü, soruşturmanın konusunun silahların gümrüğe girişi ve gümrükten sonraki akıbeti hususunda olduğunu, sorulan hususların soruşturma sonuçlandığında belirleneceğinin düşünüldüğünün bildirildiği incelenmiştir.(Ek:59)
6- Komisyon Başkanlığının 7.2.1997 tarih ve 216 sayılı yazısıyla Abdullah ÇATLI’nın hangi tarihte, hangi suçtan, hangi mahkeme tarafından tutuklandığı, İsviçre’de hangi suçtan tutuklu bulunduğu, hangi tarihte cezaevinden firar ettiği ve varsa hükümlülüklerine dair mahkeme karar örneklerinin Emniyet Genel Müdürlüğünden istenildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 28.2.1997 tarih ve 51123-7693/990011 sayılı yazısında;
Adıgeçenin, 23.02.1982 günü İsviçre’nin Zürih kentinde Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İPEKÇİ’nin öldürülmesinde bu suçu azmettirmek, suçta kullanılan silahı temin etmek, 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarından “KIRMIZI BÜLTEN” ile aranan Mehmet ŞENER isimli şahısla birlikte; Zürih Savcılığınca çıkartılan tevkif müzekkeresine istinaden 03.02.1954 doğumlu Mehmet SARAL adına tanzim edilmiş “Sahte Pasaport Kullanmak” suçundan yakalandığı ve ÇATLI’nın 24.02.1982 tarihinde aynı Savcılıkça saat 14.00’de serbest bırakıldığı;Adı geçenin, Fuat KOÇAL ve Nevzat BİLECAN isimli şahısların da aralarında bulunduğu ve 1984 yılının Nisan ayı ortalarında İsviçre’ye yaklaşık 3 kg. eroin maddesinin sokulması olayının organizatörleri olarak Oral ÇELİK ile birlikte hakkında 06.09.1984 günü Bale Kantonu Savcısı Sayın Schıld tarafından çıkartılan gıyabi tevkif müzekkeresine istinaden İsviçre’ye iadeleri amacıyla Uluslararası düzeyde tutuklattırılmak üzere aranmalarına başlandığı,
“Uyuşturucu Madde Kaçakçılığı” suçundan 24.10.1984 günü Fransa/Paris’de 01.01.1954 Reyhanlı doğumlu Hasan KURTOĞLU sahte kimliği ile yakalandığı, yedi (7) yıl hapis cezasına mahkum edilerek 27.10.1984 tarihinde Sante Cezaevine konulduğu,
Şahsın Türkiye’de işlemiş olduğu suça idam cezası verildiği cihetiyle, Fransa’dan ülkemize iadesi için yapılan talebimizin 27.05.1985 tarihinde kabul edilmediği,
25.11.1988 tarihinde Fransa’dan İsviçre’ye iade edildiği, İsviçre İnterpolünden alınan 13.01.1989 tarihli mesajda; uyuşturucu suçundan dolayı davasının anılan ülkede Bale Asliye Ceza Mahkemesince görüleceği, ÇATLI’nın ülkemize iade edilebilmesi için Fransa’nın rızasının alınmasının zorunlu olduğunu bildirdiği,
19.05.1989 tarihli mesajlarında da; Fransız Makamlarının daha önceden idam cezasına çarptırılan şahsın Türkiye’ye iade edilmesini reddetmesinden bahisle ülkemize iadesinin imkansız olduğunu ifade ettiği,
27.04.1990 tarihinde İsviçre İnterpol’ünden alınan mesajda ise; ÇATLI’nın 20.03.1990 tarihinde Zug Kantonundaki Bostadel Hapishanesinden beş (5) kişi ile birlikte kaçtığının belirtildiği,
Bu mesajdan önce Dışişleri Bakanlığının 10.04.1990 tarihli yazılarında da; Abdullah ÇATLI’nın sözkonusu hapishaneden iki (2) Yugoslav, iki (2) İtalyan ve 1963 Sandıklı doğumlu Mehmet ve Hanım oğlu Ahmet TANRIKULU isimli Türk uyruklu şahısla birlikte kaçtığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, ÇATLI’nın sözkonusu hükümlülüklerine dair mahkeme kararları elde mevcut olmayıp, Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları kanalıyla temin edilebileceği hususunun bildirildiği incelenmiştir.(Ek:60)
7- Komisyon Başkanlığının 10.01.1997 tarih ve 130 sayılı yazısında,
Emniyet Genel Müdürlüğünden Mehmet Özbey’e ait pasaportlar ile kaç defa yurt dışına giriş-çıkış yapıldığının, bu giriş-çıktılarının hangi seri no’lu pasaportlar ile yapıldığının bunlardan hangisinin Abdullah Çatlı tarafından kullanıldığının bildirilmesini ve Abdullah Çatlı tarafından kullanılan yeşil pasaportla ilgili tahkikat dosyasının istenildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 27.01.1997 tarih ve 028038 sayılı yazısında;
Mehmet Özbay’a ait pasaportlar ile kaç defa yurtdışına giriş-çıkış yapıldığının, bu giriş-çıkışların hangi seri numaralı pasaportlar ile yapıldığının, bunlardan hangisinin Abdullah Çatlı tarafından kullanıldığının bildirilmesi ve Abdullah Çatlı tarafından kullanılan yeşil pasaportla ilgili yapılan tahkikata dair dosyanın suretinin gönderilmesi ilgi yazınız ile istenmiştir.
03.11.1996 günü Susurluk İlçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazasında ölen ve üzerinde Şanlıurfa Birecik Meydan mahallesi nüfusuna kayıtlı, mevlüt-Fatma oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbay adına düzenlenmiş sahte kimlik bulunan, bilahare gerçek kimliğinin Ahmet ve Remziye oğlu, 1956 Nevşehir doğumlu Abdullah Çatlı olduğu anlaşılan şahıs hakkında yapılan araştırma ve incelemede;
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbay’ın TR A 245202 seri numaralı hususi pasaport ile 8 giriş-çıkış,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbey’in TR A 776305 seri numaralı umuma mahsus pasaport ile 2 giriş-çıkış,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbey’in TR E 740374 seri numaralı umuma mahsus pasapot ile 13 giriş-çıkış,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbay’ın TR E 271320 seri numaralı umuma mahsus pasaport ile 7 giriş-çıkış,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbey’in TR G 873170 seri numaralı umuma mahsus pasaport ile 29 giriş-çıkış,
1961 doğumlu, Mehmet Özbay’ın İngiliz makamlarınca tanzim edilen B-441537 seri numaralı İngiliz pasaportu ile 23 giriş-çıkış,
1961 doğumlu Mehmet Özbay’ın 500120981 seri numaralı İngiliz pasaportu ile 27 giriş-çıkış,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbay’ın Z-01-150837 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanı ile 4 giriş-çıkış,
Haydar oğlu, 1957 doğumlu Şahin Ekli’nin TR F 282820 seri numaralı umuma mahsus pasaport ile 9 giriş-çıkış olmak üzere toplam 122 giriş-çıkış yapıldığı bilgisayar kayıtlarının sorgulamasından anlaşılmış olup, kronolojik dökümü ekte sunulmuştur.
Bilgisayar kayıtlarından elde edilen ve yukarıda seri numaraları belirtilen pasaportlarla ilgili olarak yapılan arşiv araştırmasında ise;
TR A 245202 seri numaralı hususi pasaportun, Maliye Bakanlığının 03.08.1994 gün ve 94/3212 sayılı, Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çetin Kıvcı imzalı pasaport talep formuna istinaden (1) kadro dereceli Maliye Müfettişi sıfatıyla Mevlüt Fatma oğlu, Şanlıurfa Birecik Meydan Mahallesi, Cilt No:004/13, Sahife No: 631, Kütük No:91 üzerine kayıtlı 16.10.1961 doğumlu Mehmet Özbay adına Bakanlığımız tarafından tanzim edildiği,
TR a 776305, TR B 469147, TR E 271320 ve TR E 740374 seri numaralı umuma mahsus pasaportların, Mevlüt-Fatma oğlu 16.01.1961 Suruç doğumlu, Şanlıurfa-Birecik Meydan Mahallesi Cilt No: 004/13, Sayfa No: 91, Kütük No: 631 üzerine kayıtlı Mehmet Özbay/Özbey adına;
TR A 776305 seri numaralı umuma mahsus pasaportun, 05.06.1986 tarihinde,
TR B 469147 seri numaralı umuma mahsus pasaportun, 08.04.1988 tarihinde,
TR E 271320 seri numaralı umuma mahsus pasaportun 24.07.1990 tarihinde,
TR E 740374 seri numaralı umuma mahsus pasaportun 07.05.1992 tarihinde Londra Başkonsolosluğu tarafından tanzim edildiği,
Adı geçen ile ilgili yazışmalarda soyadının Özbey veya Özbay olarak geçtiği ancak, her ikisinin de aynı şahıs olduğu Dışişleri Bakanlığından alınan 20.01.1993 gün ve 302 sayılı yazıları ile 24.01.1997 gün ve 239-1024 sayılı yazılarından anlaşıldığı,
TR G 873170 seri numaralı umuma mahsus pasaportun İstanbul Valiliğince Mevlüt ve Fatma oğlu, Şanlıurfa Birecik Meydan Mahallesi Cilt No: 004/13, Sayfa No: 631, Kütük No: 91 üzerine kayıtlı 16.10.1961 Suruç doğumlu Mehmet Özbey isimli bir şahsın Londra Başkonsolosluğunca tanzim edilen TR E 740374 seri numaralı umuma mahsus pasaportunun 59. sayfasında “İngiltere’ye giremez” kaşesi bulunduğundan bahisle pasaportunun süresi kadar yenilenmesi talebi üzerine tanzim edildiği,
Dışişleri Bakanlığından alınan 20.12.1996 gün ve 7784-14421 sayılı yazıda ise Ankaradaki İngiltere Büyükelçiliğinden alınan notadan bahisle, anılan notada yer almamakla beraber İngiltere Büyükelçiliğinden şifaen alınan bilgilere göre 16.01.1961 Suruç Şanlıurfa doğumlu Mehmet Özbay’ın bir İngiliz vatandaşıyla evli olup, İngiltere’de 3 yıl ikamet ettikten sonra 04.05.1991 tarihinde İngiliz vatandaşlığını kazandığı, adı geçene İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğunca 25.07.1991 tarihinden 2001 yılına kadar geçerli B-441537 seri numaralı İngiliz pasaportu düzenlendiği,
Bilgisayar giriş-çıkış kayıtlarında 1961 doğumlu Mehmet Özbay Adına görülen 500120981 seri numaralı İngiliz Pasaportunun ise zayiinden anılan kişi adına İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğunca verildiği, Dışişleri Bakanlığı tarafından ilgili Başkonsolosluktan temin edilen şifai bilgilerden anlaşıldığı,
Mevlüt oğlu, 1961 doğumlu Mehmet Özbay adına tanzim edilen Z-01-150837 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanının 25.04.1994 tarihinde Beşiktaş Nüfus Müdürlüğünce verildiği,
TR F 282820 seri numaralı umuma mahsus pasaportun, Haydar ve Fahriye oğlu, Malatya İl’i, Merkez İlçe, Çavuşoğlu köyü, Cilt no. 016/01, Sayfa No: 05, Kütük No: 08 üzerine kayıtlı Malatya 03.11.1957 doğumlu Şahin Ekli adına İstanbul Valiliğince 16.11.1990 tarihinde 5 yıl süreyle geçerli olarak tanzim edildiği, tespit edildiği,
Yukarıda arzedilen bilgi ve belgelerden de anlaşılacağı üzere, kimlik bilgileri aynı olan Mehmet Özbay ile Mehmet Özbey’in aynı kişiler olup olmadıklarının tesbiti konusunda yapılan çalışmalar sonucunda;
Mehmet Özbay adına tanzim edilen TR A 245202 seri numaralı hususi pasaport ile Şahin ekli adına tanzim edilen TR F 282820 seri numaralı umuma mahsus pasaportun tanziminde ibraz edilen fotoğrafların aynı kişiye ait olduğu alınan ekspertiz raporundan anlaşıldığı, anılan fotoğrafın Abdullah Çatlı’ya ait olduğu,
Ayrıca giriş-çıkış kayıtlarında Mehmet Özbay adına kayıtlı görülen Z-01-150837 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanı bilgilerinin, Mehmet Özbay adına tanzim edilen TR A 245202 seri numaralı hususi pasaport talep formunda beyan edildiği anlaşıldığından, anılan Z-01-150837 seri numaralı nüfus hüviyet cüzdanı ile yapılan giriş-çıkışlarında Abdullah Çatlı’ya ait olduğu değerlendirilmekte olduğu,
Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen TR A 245202 seri numaralı hususi pasaportla ilgili olarak 06.11.1996 günü başlatılan idari soruşturmayla ilgili tamamlanan tahkikat dosyasının tasdikli bir sureti ekte gönderildiğinin bildirildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğü Müfettişlerine yapılan 16.12.1996 tarih ve 170 sayılı Fezlekenin sonuç bölümünde;
Tahlil bölümünde de ayrıntılı bir şekilde ifade edildiği üzere, Mehmet Özbay’a (Abdullah Çatlı) Hususi Pasaport verilmesine ilişkin işlemlerde;
Adli Yönden:
a) Olayda kusurlulukları bulunmadığı belirlenen Polis Memuru Ali İhsan Aslanoğlu, Polis Memuru Semra Çam ve Genel İdari Hizmetli Selma Yılmaz hakkında “Men-i Muhakeme” kararı alınması,
b) Şube Müdürü Mehmet Koca, olay tarihinde Başkomiser olan halen emekli bulunan Ömer Karaahmetoğlu ve Polis Memuru Efrayim Aksakal’ın Pasaport Talep Formu ile kadro derecesini gösteren yazıdaki mühürün ve imzaların incelenmesi, imza sirkülerindeki imzalarla karşılaştırılmasının yapılması, bu işlemlerin kurala bağlanması ve denetimi görevlerini yerine getirmedikleri sabit görüldüğünden, haklarında eylemlerine uyan TCK’nun 230’ncu maddesine göre “Görevi İhmal” fiilinden “Lüzum-u Muhakeme” kararı verilmesi,
Disiplin Yönünden:
a) Polis Memuru Ali İhsan Aslanoğlu, Polis Memuru Semra Çam ve GİH Selma Yılmaz hakkında kusurlulukları bulunmadığından ve ayrıca ceza verme yetkisi de zaman aşımına uğradığından “Ceza Tayinine Yer Olmadığı” na karar verilmesi,
b) Şube Müdürü Mehmet Koca, Emekli Başkomiser Ömer Karaahmetoğlu ve Polis Memuru Efrayim Aksakal hakkında görevlerini ihmalden dolayı Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 5-A/6 maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekmekte ise de, fiilin işleniş tarihi itibariyle (03.08.1994) Devlet Memurları Kanunu’nun 127. maddesine göre ceza verme yetkisi zaman aşımına uğradığından, ceza tertibine yer olmadığı,
İdari Yönden:
Şube içerisinde pasaport başvurusunun alınmasından pasaportun ilgiliye teslimine kadar yapılacak hizmetlerin ve göreevlerin tanımının yazılı kurallara dayalı yapılmasının, personelin görev ve sorumluluklarını gösteren iç düzenlemelerin yapılmasının uyğun olacağının teklif edildiği incelenmiştir.(Ek:61)
8-Yabancılar hudut İltica Dairesinin 5.11.1996 tarih ve 41824-45268/ 45407 sayılı bilgi notunda;
Nevşehir nüfusuna kayıtlı ahmet ve Remziyeoğlu 1956 doğumlu Abdullah Çatlı adına;Ankara Sıkıyönetim Askeri Savcılığının 12.01.1981 gün ve 807040 sayılı yurtdışına çıkma yasağı (A),Ankara Cumhuriyet Savcılığının 26.6.1986 günü ve 86-6517 sayılı yurtdışına çıkma yasağı (A),Ankara Cumhuriyet Savcılığının 18.6.1986 gün ve 86-21617 sayılı yurtdışına çıkma yasağı (A),Nevşehir Askerlik Şubesinin 18.8.1993 gün ve 3626 sayılı yakalama kaydı (J),Interpol Daire Başkanlığının 7.2.1991 tarih ve 5648 sayılı arama kayıtları (H),Ankara Emniyet Müdürlüğünün 1.8.1996 gün ve 154792 sayılı yakalama kaydı (P) bulunduğu incelenmiştir.(Ek:62)
9-Komisyon Başkanlığının 23.1.1997 tarih ve 179 sayılı yazısında;İstanbul Emniyet Müdürlüğünden;
22.1.1997 tarihinde komisyonda dinlenilen Meral Çatlı’nın ifadesinde, eşi Abdullah Çatlı’nın yıllarca devletin himayesi ile arandığı halde özellikle İstanbul da yaşadığı, hatta Ataköy de büro açtığını, burada faaliyet gösterdiğinin Emniyet güçlerine ihbar edilmesi üzerine, Emniyetin kocasını bu ihbardan haberdar edip, büroya usulen gidilip tutanak tutulduğunu belirtmiş olduğundan, bu işlemlere dair tahkikat evraklarının talep edildiği,
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 3.03.1997 tarih ve 67 sayılı yazısıyla,
Sorulan hususlarda İstanbul Emniyet Müdürlüğüne herhangibir bilginin intikal etmediği ve işlem yapılamadığının kayıtların tetkikinden anlaşıldığının bildirildiği incelenmiştir.(Ek:63)
10- Komisyon Başkanlığının 23.1.1997 tarih ve 178 sayılı yazısında;
Merat Çatlı’nın komisyonca alınan ifadesinde 3.11.1996 tarihinden 15 gün önce evlerinin önündeki otomobillerinin altına bomba konulduğu ve Emniyetçe gereken işlemin yapıldığını belirtmiştir. Bu işlemlere ilişkin bilgi ve belgenin gönderilmesi istenilmiştir.
Emniyet Müdürlüğünün .. Ocak 1997 tarih ve 2073/009048 sayılı yazısıyla, 22.10.1996 günü saat 7.40 civarında Bakırköy İlçesi Şenlikköy Mahallesi Füze Sokak No:23 sayılı yerin önü kaldırım üzerine kimliği meçhul kişi veya kişilerce bir adet MKE yapısı savunma tipi el bombasının pimi çekilerek bırakıldığı ancak patlamayan bombanın daha sonra bomba uzmanlarınca imha edildiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:64)
11-Resmi Gazetenin 25.3.1985 tarih ve 18703 sayılı nüshasında,
Devlet Bakanı Ahmet Karaevlinin 26-27 Mart 1985 tarihlerinde yapılacak olan “Tehlikeli atıkların Sınırlarötesi Hareketlerini” konulu Uluslararası İşbirliği Konferansına katılmak üzere İsviçre’ye gideceğini, onun dönüşüne kadar devlet Bakanlığının Abdullah Tenekecinin vekillik etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin kararın yayınlandığı incelenmiştir.(Ek:65)
12-Komisyon Başkanlığının Maliye Bakanlığı’ndan telefon ile vaki talebi ile pasaport konusunda yapılan inceleme ve soruşturma olup olmadığının sorulduğu ;
Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının 17.02.1997 tarih ve 9 sayılı yazısı eki Abdullah Çatlı isimli şahsın Mehmet Özbay adıyla ve Maliye Müfettişi ünvanı ile hususi pasaport verilmesinin Maliye Bakanlığı Müfettişlerince düzenlenen 7.02.1997 tarihli inceleme raporunun sonuç bölümünde;
3.11.1996 tarihinde Balıkesir-Susurluk karayolunda meydana gelen trafik kazasında ölen abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay adıyla ve Maliye Müfettişi unvanı ile hususi pasaport verilmesi olayının Maliye Bakanlığı boyutunun incelenmesi sonucunda;
a. Bakanlığımız Teftiş Kurulunda görevli Müfettişlerin hususi pasaport taleplerinin, Emniyet Genel Müdürlüğüne önceden gönderilen imza sirkülerinde yer alan personelin imzası ile Teftiş Kurulu Başkanlığı aracılığı ile yapıldığı,
b. Mehmet Özbay adında bir Maliye Müfettişi bulunmadığı,
c. Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı dışında kalan Bakanlığımız birimlerinin hususi pasaport taleplerinin Emniyet Genel Müdürlüğüne Personel Genel Müdürlüğü aracılığı ile intikal ettirildiği,
d. Emniyet Genel Müdürlüğünce konuya ilişkin yaptırılan soruşturma sonucunda; Şube Müdürü Mehmet Koca ile emekli Başkomiser Ömer Karaahmetoğlu ve Polis Memuru Efrayim Aksakal’ın Pasaport Talep Formu ile kadro derecesini gösteren yazıdaki mühürün ve imzaların incelenmesi, imza sirkülerindeki imzalarla karşılaştırılmasının yapılması, bu işlemlerin kurala bağlanması ve denetimi görevlerini yerine getirmedikleri sabit görüldüğünden, haklarında eylemlerine uyan TCK’nun 230 uncu maddesine göre “görevi ihmal” fiilinden “Lüzum-u Muhakeme” kararı verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı tespit edilmiş olup,
e. 1.01.1994 - 3.11.1996 tarihleri arasında Bakanlığımız personelinden kimlere hususi pasaport verildiği, başka olayların olup olmadığının tespiti açısından Emniyet Genel Müdürlüğünden istenilmiş olmasına rağmen, bu konuda bilgi alınamamıştır.
f. Öte yandan, Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay adı ve Maliye Müfettişi unvanı ile hususi pasaport verilmesine esas teşkil eden “Pasaport Talep Formu” ve eki “Belge” deki Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çetin Kıvcı yerine atılan imzaların bu kişiye ait olmadığı ve bu belgelerdeki tarih ve sayı numaratörlerinin Bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğü ve Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünde kullanılanlara uymadığı, ayrıca, Raporun 2.7. bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bu belgelerin hiç bir şekilde iğfal kabiliyetinin de bulunmadığı,
g. Raporun bir örneğinin TBMM.’nin 12.11.1996 tarih ve 472 sayılı kararı ile; yurtdışı örgütlerin Devletle olan bağlantıları ile Susurluk’ta meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna gönderilmesi gerektiği,sonuç ve kanaatine varıldığı incelenmiştir.(Ek:66)
13-Komisyon Başkanlığının 10.01.1997 tarih ve 113 sayılı yazısıyla,
Mehmet Özbay (Abdullah Çatlı’ya) verilen silah ruhsatının tahkikatını yapan polis memuru Dinçer Sarıboğa ve Başkomiser Doğan Şimşek Hakkında yapmış olduğunu idari tahkikata ilişkin dosyanın bir örneğinin talep edildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 12.2.1997 tarih ve 96/272-500485 sayılı, 28.01.1997 tarih ve 500340, 261-331/97 sayılı eki, Polis Müfettişlerince düzenlenen 15.1.1997 tarih ve 1996/812 sayılı yazıları Ek’i gönderilen soruşturma raporunun sonuç bölümünde yapılan inceleme ve soruşturma neticesinde elde edilen bilgi ve belgelere, sanıkların beyanlarına göre;
1) Sanık 39485 sicil sayılı Başkomiser Doğan Şimşek’in Mecidiye Polis Karakolunun bulunduğu adresi Mehmet Özbay (Abdullah Çatlı) adındaki şahsın ikametgahı olarak gösterdiği ve kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek suretiyle görevini kötüye kullandığı sübuta erdiğinden,
a) İdari Yönden: Eylemine uyan E.Ö.D.T. Madde 8/12 ye göre Meslekten Çıkarma Cezası ile tecziye edilmesi gerekmekte ise de bu suçu 05.11.1993 tarihinde işlediğinden 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu 127. maddesine göre disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğradığı,
b) Adli Yönden: Eylemine uyan TCK. 240. maddesine göre görevi kötüye kullanmaktan hakkında Lüzum-u Muhakeme kararı verilmesi gerektiği,
2) Sanık 120600 sicil sayılı Polis Memuru Dinçer Sarıboğa’nın görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğine tanık olduğu halde ilgili makama bildirmediği sübuta erdiğinden,
a) İdari Yönden: Eylemine uyan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün Madde 8/14’e göre Meslekten Çıkarma Cezası ile tecziye edilmesi gerekmekte ise de bu suçu 05.11.1993 tarihinde işlediğinden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 127. maddesine göre disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı,
b) Adli Yönden: Eylemine uyan TCK. 235 maddesine göre görevini yaptığı sırada görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerektiren bir suç işlendiğini öğrenip de ilgili daireye bildirmediğinden hakkında Lüzum-u Muhakeme kararı verilmesi gerektiği,
3) Fatih Uzunyusuf Mahallesi Muhtarı Burhan Kocapehlivan’ın TCK. Madde 341 (f.2)’ye göre resmi evrak münderecatının sıhhatini tasdik suretiyle sahtekarlık yapmak suçundan inceleme yapmak üzere Fatih Kaymakamlığınca hakkında idari soruşturma açılması gerektiği, kanaat ve sonucuna varıldığının bildirildiği incelenmiştir.(Ek:67)
14- Komisyon Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve 115 sayılı yazısıyla;
Mehmet Özbay (Abdullah Çatlı) isimli şahsa verilen nüfus cüzdan sureti ile ilgili olarak, sahte nüfus cüzdanı veren Beşiktaş Nüfus İdaresinin bu konudaki işlem dosyasının talep edildiği, İstanbul Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünün 29.1.1997 tarih ve 945/43 sayılı yazısıyla,Beşiktaş Kaymakamlığı Nüfus Müdürlüğünün 24.1.1997 tarih ve 945-466-557 sayılı yazıları ile 25.4.1990 tarihinde verilen 201-150837 seri no’lu nüfus cüzdanının tanzimine esas dayanak teşkil eden belgenin bulunamadığı, o tarihte kullanılan erkeklere ait nüfus cüzdanı kayıt defterinin İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerince yürütülen soruşturma nedeniyle incelenmek üzere alındığından, kayda ilişkin belge gönderilemediğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:68)
15- Komisyon Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve 119 sayılı yazısıyla;
Abdullah ÇATLI üzerinde çıkan uzman kimliği ile ilgili olarak yapılan tahkikat evrakının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından talep edildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 27.1.1997 gün ve Hz.1996/79643 sayılı yazısıyla, uzman kimliği ile ilgili hazırlık tahkikatına ilişkin evrakın tümü bilirkişi tetkikatı yapılmak üzere Adli Tıp Kurumuna gönderildiğinden talep gereğinin yerine getirilemediğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:69)
16- Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 2.10.1992 tarih ve 3127 sayılı nüshasında,
Baysa Ticaret ve Gıda Sanayii, Anonim Şirketinin kuruluşu ile ilgili ilanın yer aldığı, buna göre, İstanbul I. Ticaret Mahkemesinin 24.9.1992 tarih ve E:1992/3924 K:1992/3674 sayılı kararı ile şirket kuruluşunun onandığı, kurucuların Ant Güven Sazak, Ahmet Baydar, Silva Sazak, Mine Baydar ve Alper Baydar olduğu, şirket amacının ithalat, ihracaat, pazarlama ve imalat işleri olduğu incelenmiştir.(Ek:70)
17- Komisyon Başkanlığının 17.1.1997 tarihli ve 161 sayılı Botaş Genel Müdürlüğüne yazdığı yazı ile, Ahmet Baydar ve Mehmet Özbay (Abdullah Çatlı)’nın ortak olduğu BAYSA A.Ş.’nin, İskenderun’da yapılan ihale ile ilgili bilgi ve belgenin talep edildiği,Botaş Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketinin bila tarih ve bila sayılı yazısında,Irak-Türkiye Hampetrol Boru Hattı’nın 1990 yılında Körfez Savaşı sebebiyle BM Kararıyla kapatılmasından sonra BOTAŞ Ceyhan Bölge Müdürlüğünde bulunan Petrol Depolama Tankları bir program dahilinde bakıma alındığı, bu kapsamda 1993 yılında yapılan bir ihale ile sisteme dahil depolama tankları hem bakım-onarımlarını yaptırmak hem de tank tabanlarında oluşan petrol çamurunu (sludge) temizletmek maksadıyla GÜNEY MAKİNA SANAYİ ve TİCARET LTD. Şirketi isimli firmaya ihale edildiği, adı geçen firma tarafından yapılan uzun süreli çalışmalar sonucunda, tank tabanlarında oluşan yaklaşık 20.000 ton petrol çamuru (Sludge) tanklardan temizlenerek açık toprak havuzlara ve sisteme ait olan ve boş durumda bulunan ballast tankına taşındığı, tank tabanlarından çıkarılan ve Sludge (Petrol çamuru) olarak isimlendirilen bu tortulaşmış maddenin ekonomik açıdan pek fazla bir değer ifade etmediği, anılan malzemenin petrol sektöründe çoğu zaman bedelsiz olarak ya da çok düşük fiyatlarla elden çıkarılan bir konuma sahip olduğu, bu konuda sektörün diğer kuruluşları olan TÜPRAŞ ve ATAŞ Rafinerilerinin de benzer uygulamaları yaptığı, bu noktadan hareketle kurumda petrol çamuru temizliği yapan GÜNEY MAKİNA firması adı geçen bu atık maddeyi ton başına 150-200 TL gibi düşük bir bedelle satın alarak tesislerinden tahliye etmek istediği, BOTAŞ Genel Müdürlüğü olarak, hem açık toprak havuzlarda depolanan petrol artığı malzemenin yangın ve benzeri tehlikelerini bertaraf etmek, hem de Irak-Türkiye Boru Hattı’nın açılması durumunda ihtiyaç olunacak ballast tankının boşaltılmasını sağlamak gayesiyle yukarıda tarif edilen bu atık maddeden kurtulma yollarının arandığı, bu maksatla Gümrükler Genel Müdürlüğü, Çevre Bakanlığı ve ilgili diğer kuruluşlar ile temasa geçildiği, başlangıçta anılan malzemenin Gümrük Müsteşarlığı Tasfiye İşleri Genel Müdürlüğünce tasfiye edilmesinin gündeme geldiği, daha sonra gerekli çevresel tedbirler alınmak ve lüzumlu gümrük işlemlerini tamamlatmak şartıyla sözkonusu atık maddenin BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından elden çıkarılmasının uygun bulunduğu, bu gelişmeler üzerinde Kuruluşun adı geçen maddeyi satın alabilecek firmaları bulma arayışına girdiği, bu kapsamda ABAK isimli ikinci bir firmanın daha adı geçen atık maddeyi ton başına 200 ile 500 TL arasında bir fiyatla satınalmaya talip olduğu, aynı dönemde BAYSA A.Ş. isimli firmanın da 07 Mart 1995 tarihli müracaatıyla anılan artık malzemeyi ton başına 10 ABD Doları bir fiyatla satın almaya talip olduğu,
BAYSA A.Ş. firmasınca teklif edilen 10 Dolar/Ton fiyatın adı geçen tarihlerde sözkonusu atık maddeye verilen en yüksek fiyat ve BOTAŞ için en uygun teklif olduğu hususları gözönüne alınarak 09.03.1995 tarihinde BAYSA A.Ş. firmasıyla Sludge (Petrol Çamuru) satış sözleşmesi imzalandığı, yapılan sözleşmede her türlü gümrük işlemleri, vergiler ve gerekebilecek her türlü yasal yükümlülüklerin anılan firmaca yerine getirileceğinin hükme bağlandığı, yapılan bu işlemin akabinde, daha önce çok düşük fiyat teklifleri veren GÜNEY MAKİNA SANAYİ ve ABAK isimli firmaların anılan atık madde için daha yüksek fiyatlar verebileceklerini BOTAŞ’a yazılı olarak bildirdikleri, bu gelişmeler üzerine BOTAŞ Genel Müdürlüğünün hem sözkonusu atık maddeden daha fazla gelir elde etmek hem de sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturmak gayesiyle, BAYSA A.Ş. firmasıyla daha önceden yapılmış Sludge satış sözleşmesini iptal ettiği, bu işlemlerin ardından Genel Müdürlüğün 29.03.1995 tarih ve 387 sayılı OLUR’u ile kurum üst düzey yetkililerinden oluşan 7 kişilik bir açık artırma ihale komisyonu oluşturulduğu, kurulan bu komisyonun sözkonusu atık maddeyi o tarihe kadar almaya talip olan her üç firmayı da 29.3.1995 tarihli yazısıyla yapılacak açık artırma ihalesine davet ettiği, 04.04.1995 tarihinde BOTAŞ Genel Müdürlüğünde yapılan açık arttırma ihalesi sonucunda BAYSA A.Ş. firmasının sözkonusu atık petrol çamurunu ton başına 10 ABD Doları fiyatla almaya hak kazandığı, iki tur halinde devam eden açık artırma ihalesinde GÜNEY MAKİNA SANAYİ LTD. firması ton başına 8 ABD Doları, ABAK firması ise ton başına 7 ABD Doları fiyatları teklif ettikleri, daha önceden yüksek fiyat vereceklerini beyan eden her iki firmanın da ihale komisyonuna adı geçen atık maddenin bulunduğu tankın içindeki suyun tahliyesi hususu ile BOTAŞ tarafından talep edilen teknik emniyet konularının ağırlığından bahisle daha yüksek fiyatlar veremeyeceklerini beyan ettikleri,
İlgi yazıda bahsi geçen diğer Mehmet ÖZBAY ya da Abdullah ÇATLI isminde bir şahsın adı geçen ihale ile herhangi bir ilgisi bulunmadığı, ayrıca gerek ihale öncesi gerekse de ihale safhasında adı geçen şahsın BOTAŞ Genel Müdürlüğü ile herhangi bir münasebeti veya teması da olmadığı, Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası sonrasında adı geçen şahsın BOTAŞ’tan ihale aldığı yolunda bazı haberlerin birtakım basın organlarında yer alması üzerine Genel Müdürlüğümüzce adı geçen konuda ciddi tetkikler yapıldığı, bu incelemeler sonucunda Mehmet ÖZBAY isimli şahsın; BOTAŞ’da yapılan ihaleden 5-6 ay sonra sözkonusu BAYSA A.Ş. Firmasına Yönetim Kurulu üyesi olarak katıldığının öğrenildiği, ancak adı geçen Mehmet ÖZBAY’ın BAYSA A.Ş. firması Yönetim Kurulu üyesi olduktan sonra dahi BOTAŞ ile herhangi bir temasına veya ilişkisine rastlanmadığı,
Yukarıda geniş olarak tarif edilen petrol çamuru (Sludge) tahliye işlemlerinin BAYSA A.Ş. firmasınca halen yürütülmekte olup, işin son kısımlarına gelindiği, ihale kapsamında günümüze kadar BAYSA firmasınca yaklaşık olarak 11.000 Ton Sludge tahliyesi gerçekleştirildiği, bu sonuca göre işin toplam mali hacminin de yaklaşık olarak 110.000 (yüzonbin) ABD Doları olduğunun bildirildiği incelenmiştir.(Ek:71)
18- Komisyon Başkanlığının 6.1.1997 tarih ve 103 sayılı yazısıyla;
960 303 044 453-7, 950 901 023 601-9, 950 117 009 033-6 simkart nolu telefonların kimin adına kayıtlı olduğu, bu telefonlarla 1.1.1996 tarihinden itibaren yapılan görüşmelere ait komputür listesi ile İstanbul Emniyet Amirliğine ait 2144033 nolu telefonu 25.8.1996 günü saat 12-16 arasında hangi telefonların aradığı hususunda bilgi talep edildiği,
Türk Telekom Firmasının 14.1.1997 tarih ve 2101/84 sayılı yazısıyla;
Anayasanın 22. maddesi, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 20. maddesi, Meclis İçtüzüğünün 105. maddesi 3-5 fıkraları hükümleri gereğince bir sakınca bulun-madığından simkart numaralarının sırasıyla Hatay İli Payas İlçesinde ikamet eden Ali AKTEKİN adına, Ankara’nın Topraklık’ta ikamet eden Osman TOSUN adına, İstanbul Üsküdar’da ikamet eden Hüseyin KOCADAĞ adına kayıtlı bulunduğu,
2144033 numaralı telefona ait görüşmelerin ve cep telefonlarının hangi telefonlarla arandığına ilişkin hususun teknik imkansızlıklar nedeniyle mümkün olamadığının bildirildiği incelenmiştir.(Ek:37)
19- Komisyon Başkanlığının İçişleri Bakanlığına gönderdiği 29.11.1996 tarih ve 4 sayılı yazısıyla,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Mafya-Yasadışı örgütler ile Devlet ilişkileri ve bağlantıları, ayrıca Susurluk’ta meydana gelen kaza olayı ve arkasındaki ilişkiler konusunda rapor hazırlanmışsa da bunların ve varsa belgelerinin incelenmek üzere Komisyona gönderilmesinin talep edildiği,
Jandarma Genel Komutanlığının 6.12.1996 tarih ve 217053 sayılı yazısıyla,
Balıkesir-Susurluk İlçesi Bursa karayolunun 13 ncü Km.de, 03 Kasım 1996 günü saat 17.00 sıralarında, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin KOCADAĞ’ın kullandığı 06 AC 600 plakalı mercedes otomobilin bir kamyona arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada; Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI, Gonca US öldüğü, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK yaralandığı, kaza yapan otomobilde; (2) adet MP-5 Mk. tabanca, (5) adet tabanca, (2) adet susturucu, (281) adet muhtelif tabanca fişeği, (3) adet sahte kimlik belgesi, çok az miktarda kahverenkli toz madde ve naylon poşet parçasında toz bulaşığı madde bulunduğu, olaya başlangıçta Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığınca el konulmuş olup, dosya bilahare İstanbul DGM. Başsavcılığına devredildiği, İstanbul DGM Başsavcılığınca araçta bulunan silah ve iki maddenin J.Gn.K.lığı Kriminal laboratuvarında incelenmesi istendiği, elde edilen sonuçlar ilgili Savcılığa gönderildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Mehmet ÖZBAY adına düzenlenmiş silah taşıma belgesinin incelenmesi J.Gn.K.lığı Kriminal Laboratuvarından talep edildiği, elde edilecek sonuçların ilgili Savcılığa gönderileceği,Yukarıda belirtilen hususlardan başka J.Gn.K.lığında bilgi bulunmadığının bildirildiği,Emniyet Genel Müdürlüğünün 9.12.1996 tarih ve 2694-96 sayılı yazısıyla;
Emniyet Genel Müdürlüğünce 6.11.1996 tarih ve 96/272 sayılı talimat yazısıyla Susurluk İlçesinde meydana gelen kaza olayında, Emniyet Müdürü Hüseyin KOCADAĞ’ın olayın tümü üzerinde değerlendirilerek, gereken inceleme, araştırma ve soruşturmanın yapılmasının istenildiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:72)
20- Komisyon Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve 112 sayılı yazısında,
Emniyet Genel Müdürlüğünden Susurluk Kazasında bulunan ruhsatsız silahlarla ilgili menşei tespitinin yapılıp yapılmadığının, yapıldı ise sonucunun, ayrıca bu silahlardan hariç İsrail’den hangi cins silahların hibe olarak alındığının bildirilmesinin istenildiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 26.1.1997 tarih ve 026292 sayılı yazısı ve eklerinde,
Susurluk İlçesinde kaza yapan araçta ele geçen tüm silahlar ile ilgili bilgiler ve İsrail’den hibe olarak alınan silahlara ait ilgili Daire tarafından hazırlanan dökümanların liste halinde gönderildiği,
Bunlardan A 92571 U seri numaralı 22 kalibre İtalyan yapımı Baretta Marka tabancanın Ocak 1994 tarihinde yapılan bir anlaşmayla bir İsrail Şirketi tarafından Türk Polis Teşkilatına satıldığının İsrail İnterpolünce bildirildiği, ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü silah kuvve kayıtlarında mevcut olmadığı,
Irak yapımı, Tarıq marka 9 mm çaplı 930647 seri numaralı tabancanın seri fabrikasyon numarası silinip tek tek bu seri numarası vurulmuş olduğu için üretici fabrikadan satım yeri hakkında cevap almanın mümkün görülmediği.,
MP-5 marka 9 mm çaplı 21995 ve C 48952 seri numaralı yarı makinalı tabancaların ise menşeilerinin tespitine ilişkin olarak konu, 14.2.1997 tarih ve 038646 sayılı yazı ile aynen bildirildiği,
Buna göre; MP-5 marka silahların İngiltere’de üretildiği, bunlardan C 49952 seri numaralı silahın 1985 yılında Kuveyt’e satıldığı, MP-5 marka 21995 seri nolu silahın ise 1980 yılında Yugoslavya’ya satıldığının, İngiliz İnterpolünden alınan yazılardan anlaşıldığı, bu bilgilerin ilgili ülkeler nezdinde de alınarak detaylı bilgilerle takviye edileceğinin bildirildiği,
İsrail’den bugüne kadar 8.12.1993 tarih ve 31862 sayılı yazıda belirtilen; 10 Adet Ruger kısa tüfek 0.22 LR, 10 Adet Baretta tabanca cal:22, 8 Adet Remington Model 870 Av tüfeği,5000 Adet“oo” Buchshot kovan, 5000 Adet Lock-Buster av tüfeği kovanı, 100 Adet UZİ Yarı Mak.tab.7 (şarjörü),100 Adet 9 mm tabanca, 4 Adet Magnum 300 Mac Millan tüfeği,10000 Adet Magnum 300 fişeği, 5000 Adet Cal. 50 fişeği alındığı, bunlarla ilgili olarak 19.2.1996 tarih ve 4016 sayılı yazıda açıklandığı üzere son kullanıcı belgesindeki 10 ayrı kalem malzemeden bir kısmının gönderildiği ve kullanıcı olan Özel Harekat Daire Başkanlığına orijinal ambalajlı olarak teslim edildiği, kurulan muayene ve kabul komisyonunca kabulünün yapıldığı ve ayniyatının kesilerek 15.11.1994 tarihinde kuvve kayıtlarının alındığı,
23.12.1993-15.6.1994 tarihleri arasında da,
100 Adet 5,56 mm Galli Tüfek, 20 Adet 7,62 mm Galli Tüfek, 100 Adet 9 mm Jeriko 028 Otomatik Tabanca, 60 Adet 9 mm Jeriko 94/15 Otomatik Tabanca, 100 Adet 9 mm Mini Uzi Otomatik Tabanca, 90 Adet 9 mm Mikro Uzi Otomatik Tabanca, 40 Adet 9 mm Uzi Seyyar Dipçikli Tabanca, 50 Adet 9 mm Uzi Sabit Dipçikli Tabancanın İsrail Hospro Firması tarafından hibe ve bedelsiz olarak Emniyet Teşkilatına gönderildiği, tamamının Özel Harekat Daire Başkanlığının taleplerine dayalı olarak tesellüm belgesi ile bu daireye zimmetle teslim edildiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:73)
21- Komisyon Başkanlığının 29.11.1996 tarih ve 3 sayılı yazısında;
Adalet Bakanlığından, Susurluk Cumhuriyet Savcılığındaki tahkikat dosyası ile dava açılmış ise dava dosyasının, Ömer Lütfi TOPAL Cinayeti ile ilgili dosyanın, Söylemezler Çetesi ile ilgili dosyanın, 1978 yılındaki Bahçelievler Katliamı dosyasının, Abdi İPEKÇİ’nin öldürülmesi ile ilgili dava dosyalarının ilgili Cumhuriyet Savcılıkları ve Mahkemelerden,
Ayrıca Susurluk’ta meydana gelen kaza üzerine, İstanbul DGM ve Cumhuriyet Savcılığındaki soruşturma dosyasının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki tahkikat dosyalarının Komisyona gönderilmesinin talep edildiği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.12.1996 tarih ve 031114 sayılı yazısı ekinde gönderilen dosyalarda;
Susurluk Cumhuriyet Savcılığının 12.11.1996 tarih ve Hz:1996/949 E:1996/407 İddianame: 1996/145 sayılı iddianamesinde;
Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI (Mehmet ÖZBAY) ve Gonca US isimli kişilerin ölü, Sedat Edip BUCAK’ın yaralı, Hasan GÖKÇE isimli şahsın sanık olduğu, suçun 3.11.1996 tarihinde işlendiği,
Olay tarihinde sürücü Hüseyin KOCADAĞ yönetimindeki Sedat BUCAK’a ait 06 AC 600 plakalı Mercedes marka otomobil ile İzmir İlinden, İstanbul İline doğru seyir halinde iken; İlçenin uçakyolu mevkii 53. Km.ye geldiğinde sol taraftaki benzinlikten çıkış yaparak Bursa istikametine (aynı istikamete) gitmek isteyen Hasan GÖKÇE yönetimindeki 20 RC 721 plakalı ford kamyona sağ arka yan taraftan çarparak ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiği,
Kaza neticesinde 06 AC 600 plakalı Mercedes otomobilin sürücüsü Hüseyin KOCADAĞ, aynı araçta bulunan Abdullah ÇATLI ve Gonca US isimli şahıslar öldüğü, otomobilin sağ ön koltuğunda bulunan Milletvekili Sedat BUCAK hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı,
Sanığın yargılanmasının yapılarak eylemine uyan; TCK.nun 455/2, son, 40,2918 sayılı yasanın 119. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunduğu,
Şahıslarda ve araçta elde edilen silah ve kimliklere ilişkin olarak evrakın tefrik edileceği ve fezleke ile yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderileceğinin kararlaştırıldığı,
Susurluk Cumhuriyet Savcılığının Hz. 1996/961,963,964 Fezleke: 1996/ sayılı İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen fezlekede;
3.11.1996 tarihinde sorumluluk bölgesi içinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak, olay yerine giden jandarma yetkililerine, kazaya karışan Mercedes otomobilde iki adet MP-5 otomatik tabanca, beş adet çeşitli marka veçapta tabanca ile bunlara ait iki adet susturucu, toplam onüç adet jarşör ve mermilerin ele geçirildiğini, olay yerinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporu ve olay yeri krokisi ile kaza yapan araçların durumlarının fotoğrafla tespit edildiği, ölenlerin üzerlerinde yapılan incelemede, ölen Hüseyin KOCADAĞ üzerinde Emniyet Genel Müdürlüğüne ait polis kimliği, banka kartları, sigorta kartı ile gazete kağıdına sarılı olarak 0,33 cm. kahverengi renkli niteliği belirsiz toz madde, 19.050 bin lira para, nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi, ölen Abdullah ÇATLI’nın (Mehmet ÖZBAY) üzerinde, Mehmet ÖZBAY adına düzenlenmiş sürücü belgesi, silah taşıma ruhsatı, silah taşıma izin belgesi, kartvizit, Baysa Ticaret adına düzenlenmiş fatura bilgi kartı, Viza kartı, Yapı Kredi Kartı, Barclay Kart, bir adet telefon kartı, İstanbul Ticaret Odası üyelik kartı, bir adet üzerinde beyaz toz taneciği bulunan naylon poşet, 44 milyon 500 bin lira, 29 adet 100’lük ABD doları, yüzelli dolar, 305 Alman Markı, ölen Gonca US’un üzerinde, sürücü belgesi, çeşitli fotoğraflar, gözlük çerçevesi, sol ayağında 24 cm. uzunlukta altın zincir çıktığı,
Basın yayın organlarının yayınları ile otomobilde ele geçen silahlar, mermiler ve eşyalar ile ölen şahıslar üzerindeki eşya ve belgelerin değerlendirilmesinde, ayrıca Mehmet ÖZBAY kimlikli şahsın gerçekte Abdullah ÇATLI isimli şahıs olduğu ve 18 yıldır arandığından,
Şahısların birarada bulunması, çeşitli silahlar ve sahte belgelerin mevcudiyeti ile TCK.nun 313. maddesine muhalefet suçunu oluşturacağı, bu suçun da Devlet Güvenlik Mahkemesi yetkisi ve görevi içinde olduğunun anlaşılması nedeniyle fezleke düzenlenerek, hazırlık evrakı ve diğer malzemelerin İstanbul DGM. Başsavcılığına gönderildiği,
Trafik kazası ile ilgili olarak Hz/1996/949 sayılı soruşturmanın devam etmekte olduğu, hususlarının fezlekede yer aldığı incelenmiştir. (Ek:74)
22- Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığının 7.11.1996 tarih ve Hz: 1996/962 , E: 1996/20 sayılı yetkisizlik kararında;
3.11.1996 tarihinde meydana gelen kaza olayında Abdullah ÇATLI olarak yakınlarınca da teşhis edilen şahsın üzerinde Mehmet ÖZBAY adına düzenlenmiş sürücü belgesi, çeşitli bankalara ait kredi kartları, Ticaret Odası üye kartı, silah taşıma ruhsatı ve silah taşıma izin belgesi çıktığı, silah taşıma izin belgesinin Emniyet Genel Müdürlüğünce düzenlendiğinin anlaşılması üzerine, suç yeri itibariyle Savcılığın yetkisizliğine ve gereği için yetkili ve görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği,
Susurluk Cumhuriyet Savcılığının 7.11.1996 tarih ve Hz: 1996/949 sayılı Tefrik Kararında;
3.11.1996 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
Trafik kazası olayı, diğer olaylar da aynı olmakla, 1996/949 sayısı üzerinden yürütülmesine, Abdullah ÇATLI üzerinde çıkan ehliyetname, silah taşıma ruhsatı ve banka kayıtlarının düzenlenme yerleri İstanbul İli olmakla, diğer evraklardan ayrılarak, tefrik edilerek hazırlığın Hz: 1996/961 sayısı üzerinden yürütülmesine,
Abdullah ÇATLI üzerinden çıkan silah taşıma izin belgesinin düzenleniş itibarı ile farklı olması nedeniyle tefrik edilerek Hz: 1996/962 sayılı üzerinden yürütülmesine,
Araçta bulunan çeşitli evsaftaki silah, mermi ve jarşörler hakkındaki soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için tefrik edilerek Hz. 1996/963 no. üzerinden yürütülmesine,
Ölen Abdullah ÇATLI (Mehmet ÖZBAY) üzerinde çıkan küçük naylon poşetteki beyaz toz bulaşığı ve ölen Hüseyin KOCADAĞ’ın cüzdanı içinden çıkan 0,33 cm. kahverengi toz hakkındaki evrakın tefrik edilerek Hz: 1996/964 no. üzerinden yürütülmesine, karar verildiği incelenmiştir.(Ek:75)
23-Komisyon Başkanlığının 29.11.1996 tarih ve 3 sayılı yazısında;
Adalet Bakanlığından, susurluk Cumhuriyet Savcılığındaki tahkikat dosyası ile dava açılmış ise dava dosyasının, Ömer Lütfü Topal cinayeti ile ilgili dosyanın, Söylemezler Çetesi ile ilgili dosyanın, 1978 yılındaki Bahçelievler Katliamı dosyasının, Abdi İpekçinin öldürülmesi ile ilgili dava dosyalarının ilgili Cumhuriyet Savcılıkları ve Mahkemelerden,
Ayrıca Susurlukta meydana gelen kaza üzerine, İstanbul DGM ve Cumhuhuriyet Savcılığındaki soruşturma dosyasının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki tahkikat dosyalarının komisyona gönderilmesinin talep edildiği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.12.1996 tarih ve 031114 sayılı yazısı eki dosyalardan Mehmet Özbay’a ait 1996/1136 sayılı Silah Taşıma dosyasında;Mehmet Çakır vekili Nihat Yanık’ın 28.3.1995 tarihli dilekçe ile 9 mm. Baretta marka L 53461 Z seri nolu silahın Mehmet Özbay’a hibe etmek için dilekçe ile İstanbul Valiliğine müracaat edildiği,
Mehmet Özbay’ın 28.03.1995 tarihli dilekçesi ile Mehmet Çakır’a ait silah hibe yoluyla almak istediğini, bir dilekçe ile İstaanbul Valiliğine müracaat ettiği,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 14.11.1991 tarih ve 62159/69 sayılı makam onayında;Emniyet Genel Müdürü’nün teklifinde, Mehmet Çakır’ın talebi üzerine yaptırılan tahkikatta, hayatının harici ve ciddi tehlikeye maruz kaldığına dair herhangibir belge ve bilginin mevcut olmadığını, silah satın aldırılarak taşıma ruhsatı verilip verilmeyeceği hususunun Bakanlık makamının taktirine bırakıldığı, taşıma ruhsatı verilip verilmeyeceği makamının tensiplerine arz edildiği, İçişleri Bakanlığı tarafından da taşınan ruhsata verilmesi için onay verildiği, Ankara Valiliğinin 5.11.1991 tarih ve 285525 sayılı yazısı ile tabancan ve mermi alabilmesi için düzenleme yapıldığı, Ankara Valiliğinin 4.2.1994 tarih ve 147762 sayılı onayı ile, 31.12.1995 tarihine kadar Taşıma ruhsatı verilmesinin Valilikçe onaylandığı,
İstanbul Valiliğinin 14.6.1994 tarih ve 11782 sayılı yazısı ile Mehmet Özbaya isimli şahsın can güvenliğinden bahisle MKE’den silah satın aldırılarak tabancanın ruhsatı verilmesini talep ettiğinden bahisle taşıma ruhsatı verilip verilmemesi hususunun sorulduğu, Emniyet Genel Müdürlüğünün teklifinde İstanbul İl’inden 1961 doğumlu Mehmet Özbay isimli şahısların hayatları harici ve ciddi tehlikeye maruz kaldığından bahisle silah taşıma izni verilmesinin istenmesi üzerine yaptırılan tahkikatta hayatlarının tehlikede olduğuna dair herhangibir belge ve bilgi bulunmadığını, yönetmeliğin 7/a maddesine göre silah taşıma izni verilip verilmeyeceği hususunu onaya arz ettiği 4.7.1994 tarihli Bakan Onayı ile taşıma ruhsatı verilmesinin uygun görüldüğü,
İstanbul Valiliğinin 25.3.1996 tarih ve 11782 sayılı Valilik onayı ile de 4.7.1999 tarihine kadar taşıma ruhsatının verilmesi için onay verildiği incelenmiştir. (Ek:76)
24-Komisyon Başkanlığının 29.11.1996 tarih ve 3 sayılı yazısında;
Adalet Bakanlığından, susurluk Cumhuriyet Savcılığındaki tahkikat dosyası ile dava açılmış ise dava dosyasının, Ömer Lütfü Topal cinayeti ile ilgili dosyanın, Söylemezler Çetesi ile ilgili dosyanın, 1978 yılındaki Bahçelievler Katliamı dosyasının, Abdi İpekçinin öldürülmesi ile ilgili dava dosyalarının ilgili Cumhuriyet Savcılıkları ve Mahkemelerden,ayrıca Susurlukta meydana gelen kaza üzerine, İstanbul DGM ve Cumhuhuriyet Savcılığındaki soruşturma dosyasının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki tahkikat dosyalarının komisyona gönderilmesinin talep edildiği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.12.1996 tarih ve 031114 sayılı yazısı eki “ideolojik amaçla 7 kişiyi öldürmek” suçu ile ilgili dosyada;
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.1996 tarih ve E: 1990/44 K: 1995/278 Savcılık:1986/6517 sayılı gerekçeli kararında;
İddia, savunma, Ankara 4. Kolordu Komutanlığı Nezdinde Kurulan Sıkıyönetim I Numaralı Askeri Mahkemesinin 1984/55 Esas numaralı dava dosyası içeriği, yeminli tanık ve katılanların anlatımları ile dosyadaki diğer tüm kanıtların objektif ve kül halinde değerlendirilmesinden Bahçelievler 15. Sokak No:56/2’deki evde oturan maktüller Serdar Alten, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Osman Nuri Uzunlar, Latif Can, Salih Gevenci, Faruk Ersan’ın olay günü evlerine baskın yapılarak ellerinin arkadan bağlandığı ve eter koklatılmak suretiyle bayıltıkları maktüllerden Salih Gevenci ile Faruk Ersan’ın bir abrabaya konularak Eskişehir Yoluna götürülüp orada başlaarına kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldükleri, daha sonra evde kalan maktüllerden Osman Nuri Uzunlar’ın boğularaka, Hürcan Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can ve Serdar alten’inde baş ve göğüs kısımlarına tabanca ile ateş edilerek maktüller Hürcan Gürses, Latif Can ve Efraim Ezgin’in evlerinde öldürüldükleri, Serdar Alten’in ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmasını müteakip 17.10.1978 tarihinde hastanede ölmesi suretiyle 7 kişinin katledilmiş oldukları Semiha Üstündağ adındaki tanığın yolda tesadüfen gördüğü iki genç arasındaki konuşmalarında birinin diğerine “tamam mı” diye soru sorması üzerine ötekinin “5-6-2 tamam reis” şeklinde cevap vermesi ve bu gördüklerini bir aile toplantısında polis memuru Recep Okay’a anlatması, katliam olayının gerçekleştiği ev numarasının 56/2 olması nedeniyle Recep Okay’ın öldürülme hadisesi ile ilgili o gençlerin aralarındaki konuşmaları irtibatlandırarak durumu mesai arkadaşı Selami Ünal’a bildirdiği, Selami Ünal’ında Recep Okay’dan aldığı bilgileri Ankara Emniyeti 2.Şubesinde katliam olayını soruşturmakla görevli komiser dürüst Oktay’a anlatmasını müteakip Semiha Üstündağ’a fotoğraflar göstermek suretiyle o konuşan şahıslardan birinin Duran demirkıran olduğunu saptaması, Duram Demirkıran’ın ise bahçelievler bölgesinde ülkücü görüşün ileri gelenlerinden olması nedeniyle gözaltına alınarak yapılan sorgulamasında olayda adres tesbiti ve gözcülük yaptığını, yakında Ömer Özcan’ın olduğunu söyledikden sonra soruşturma derinleştirilmiş sanıklar Haluk Kırcı, Ahmet Ercüment Gedikli, Ömer Özcan, Duran Demirkıran, ibrahim Çiftçi, Ömer Yavuz Hacıömeroğlu, Abidin Şahiner, Mehmet Kundakcı ve Kadir Temir haklarında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının 30.7.1979 gün 1979/597 Esas, 1979/1061 iddianame sayılı iddianemesi ile kamu davası açılmıştır.
Adı geçen mahkemece yapılan yargılama sonucunda 19 Aralık 1985 gün 1984/55 Esas ve 1985/311 karar numaralı ilamla “ İbrahim Çiftçi, Ömer Yavuz Hacıömeroğlu, Abidin Şahiner, Mehmet Kundakçı ve Kadir Temir’in beraatlerine, sanıklar Duran Demirkıran ile Ömer Özcan’ın TCY,’sının 149/2, 65/3 ve 59. maddeleri gereğince 12’şer yıl 6’şar ay ağır hapis cezası ile sanık Ahmet ercüment Gedikli’nin ömür boyu ağır para cezası ile ve sanık Haluk Kırcı’nın ise idam cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş ve karar temyiz edildikten sonra Yargıtay’dan geçip Sıkıyönetim Mahkemesince yeni baştanhüküm kurularak enson Ankara 1 Numaralı Askeri Mahkemesinin 17.06.1988 gün 1987/44 Esas 1988/101 karar numaralı ilamı ile kesinleşmiştir.
Sanıklar Mahmut Korkmaz, Bünyamin Adanalı, Abdullah Çatlı, Ünal Osmanağaoğlu, Kadri Kürşat Poyrak ve Mahmut Korkmaz haklarında gıyabi tutuklu olmaları nedeniyle dosyanın tefrik edildiği daha sonra bu sanıklar hakkında kamu davası açılarak sanıklar Abdullah Çatlı, Ünal Osmanağaoğlu Bünyamin Adanalı, Kadri Kürşat Poyrat ve Mahmut Korkmaz ile ilgili davanın mahkememizin 1990/44 esas numaralı dosyasında görüldüğü,
Bir kısım tanıklar ve mahkum olan sanıkların olaya Bünyamin Adanalı’nında katıldığı yolunda hazırlıkda anlatımda bulunmalarına rağmen mahkememizde dinlenilen bu sanıklar ve tanıklar Bünyamin Adanalı’nın olaya katıldığını görmediklerini ve duymadıklarını hazırlıkda yapılan sorgulama sırasında baskı ve işkence altında kaldıklarını ve yazılan tutanakların kendilerine okutulmadan imzalatılmış olduğunu beyan etmişlerdir,
Sanıklar Abdullah Çatlı, Ünal Osman Ağaoğlu, Kadri Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz gıyaben tutuklanmalarına rağmen bugüne kadar yakalanamadıkları için bunlar hakkındaki yargılama ile ilgili işlemler tefrik edilmek suretiyle başka bir dosyada esas açılıp oraya kaydı yapıldıktan sonra o dosyada yürütülmesine karar verilmiştir.
Yukarıda anlatıldığı üzere, sanık Bünyamin Adanalı üzerine atılan suçu işlemediğini olay yerine uğramadığını, olay tarihinde Erzurum’da olduğunu savunmuş ve bu savunmaları mahkememizce dinlenen tanıklar Mesut Nabi Adanalı ve Hasan Fehmi Adanalı tarafından doğrulandığı gibi olayda yargılanıp cezalandırılan ve cezasını çektikden sonra çıkan Duran Demirkıran’da sanık Bünyamin Adanalı’nın olaya katılmadığını, Bünyamin Adanalı’yı birkez gördüğünü ve kendisininde olaya katılmamasına rağmen baskı ve işkence sonucunda hazırlıkda suçu üzerine aldığını söylemiştir.
Sanık hakkında cezalandırılma yoluna gidilebilmek için kesin, inanadırıcı ve yeterli kanıtın elde edilmiş olması gerekmektedir.
Olayda sanık Bünyamin Adanalı hakkında üzerine atılan suçtan hükümlülüğünü gerektirir derecede yeterli, inandırıcı ve kesin kanıt elde edilemediği gibi mahkememizce şüpheye varılmış ve şüphe sanık lehine uygulanır genel kuralıda gözönüne alınmak suretiyle sanık Bünyamin Adanalı’nın 7 kişiyi katletmek suçundan beraatine karar verilmesi yoluna gidilmiştir.
Mahkeme üyesi Kerim Talu ise sanık Bünyamin Adanalı’nın cezalandırılması yolunda dosyada yeterli kanıt bulunduğunu ileri sürerek çoğunluk görüşüne karşı çıkmış ve karşı oy kullanmıştır.Gerekçesi yukarıda anlatıldığı üzere:
H ü k ü m:
1- Suçu işlediğine dair dosyada hükümlülüğünü gerektirir derecede yeterli, inandırıcı ve kesin kanıt elde edilemediğinden şüphe sanık lehine uygulanır genel kuralıda gözönüne alınarak sanık Bünyamin Adanalının ideolojik amaçla 7 kişiyi öldürmek suçundan Beraatine, Üye Kerim Talu’nun bu sanığın mahkumiyeti gerekir yolundaki karşı oyuyla
2- Sanıklar abdullah Çatlı Ünal Osman Ağaoğlu, Kadri Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz’ın yargılanmaları ile ilgili evrakların bu dosyadan ayrılarak başka bir dosyaya konulup yeni verilecek esas üzerinden adı geçen sanıklar hakkındaki yargılamaya devam etmesine,
3- Sanıklar Abdullah Çatlı, Ünal Osman Ağaoğlu, Kadri Kürşat Poyraaz ve Mahmut Korkmaz’ın gıyabi tutukluluk durumlarının devamına,
4- Sanık Bünyamin Adanalı’nın Serbest bırakılmasına, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değil ise derhal salıverilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına,
Katılanlar ve katılanlar vekilleri ile sanıklar Abdullah Çatlı, Ünal Osman Ağaoğlu, Kadri Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz’ın yokluklarında sanık Bünyamin Adanalı ile bu sanık vekili Av, Yalçın Kasaroğlunun yüzlerine karşı isteme aykırı ve yargıtay yolu açık olmak üzere 26.12.1995 günü açık ve oyçokluğuyla verilen karar yöntemine uygun bir şekilde okundu ve anlatıldı “şeklinde karar verildiği incelenmiştir.(Ek:77)
25- Komisyon Başkanlığının 29.11.1996 tarih ve 3 sayılı yazısında;
Adalet Bakanlığından, susurluk Cumhuriyet Savcılığındaki tahkikat dosyası ile dava açılmış ise dava dosyasının, Ömer Lütfü Topal cinayeti ile ilgili dosyanın, Söylemezler Çetesi ile ilgili dosyanın, 1978 yılındaki Bahçelievler Katliamı dosyasının, Abdi İpekçinin öldürülmesi ile ilgili dava dosyalarının ilgili Cumhuriyet Savcılıkları ve Mahkemelerden,
Ayrıca Susurlukta meydana gelen kaza üzerine, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Cumhuriyet Savcılığındaki soruşturma dosyasının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki tahkikat dosyalarının komisyona gönderilmesinin talep edildiği,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.12.1996 tarih ve 031114 sayılı yazısı eki dosyada;
Mehmet Özbay ile ilgili sürücü belgesi ve ilişkin işlemlerde; İlkokul diplomasının 21.5.1973 tarih ve 829 no’lu olduğu iyi derece ile Meydan Köyü İlkokulundan mezun olduğunu gösterdiği, 18.05.1990 tarihinde Motorlu Taşıt sürücü kursuna müracaat ederek kayıt defterinin 979 numaraasına kaydedildiği, 18.12.1990 tarihinde Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müracaat ederek ve Motorlu Taşıt Sürücü sertifikasını ibraz ederek sürücü belgesi talep edildiği, 18.12.1990 tarihinde 63241 sayılı belge düzenlenerek, ilgisine verildiği incelenmiştir.(Ek:78)
26- Komisyon Başkanlığının 10.01.1997 tarih ve 121 sayılı yazısıyla;
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 14.1.1997 tarih ve Muh: 1997/43 sayılı yazısı ve eki belgelerde,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 20.4.1992 tarih ve Hzr.1992/8718 E:1992/5177 İd: 1992/2596 sayılı iddianamesi ile 26.2.1992 tarihinde Atatürk Hava Limanından yurt dışına çıkarken görevliler tarafından yapılan kontrollarda Şahin Ekli isimli şahsın Belçika makamlarınca düzenlenmiş pasaportun tamamen sahte olduğunun ekspertiz raporunda da belirtildiği gibi iğfal kaabiliyetini haiz olduğu, sanığın üzerine atılan suçu işlediği sanık itirafı ve tüm evrak kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı,davanın 26.12.1996 tarihi itibarıyla 1992-405 sayılı davanın devam ettiği incelenmiştir.(Ek:79)
27- Komisyon Başkanlığının 3.2.1997 tarih ve 202 sayılı yazısıyla;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 6.1.1997 tarih ve 103 sayılı Komisyon Başkanlığı yazısı ile Türk Telekom Genel Müdürlüğünden istenen bilgilerin verilmediğinden bahisle kanuna aykırı davranışa giren ve bu suretle komisyonun görev yapmasını engellemekten bahisle gereken cezai kovuşturmanın açılmasının talep edildiği,
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 25.2.1997 tarih ve Hz: 1997/10691 sayılı kararı ile Genel Müdürlük sorumluları hakkında mahkemeye sevklerine yeter delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği incelenmiştir.(Ek:37)
28- Komisyon Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve 116 sayılı yazısıyla;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından Haluk KIRCI isimli şahsın İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğünden gözaltında iken kaçma olayı ile ilgili olarak yapılan tahkikat ve yargılamalara ilişkin belgelerin talep edildiği,İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 8.4.1996 tarih ve Hz: 1996/11011 Büro: 1996/171 sayılı ek takipsizlik kararında;
“Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 1995/1054 sayılı ilamı ile aranan ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 1986/68 Esas, 1987/19 sayılı kararı ile 7 kez idam cezasına hükümlü Şükrü oğlu, 1958 doğumlu Haluk KIRCI isimli şahsın emniyetçe yakalandığı, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 1.2.1996 tarih ve 105 sayılı yazıları ile hükümlünün ilamlar gelene kadar emniyet nezarethanesinde tutulması istenilmesine rağmen, yukarıda açık hüviyeti yazılı Asayiş şubesi eski Müdürü Sedat DEMİR’in suç tarihinde infaz bürosundaki görevlilere baskı yaparak hükümlü Haluk KIRCI’nın kaçmasını kolaylaştırdığı iddia edilmekle,
Delillerin değerlendirilmesi üst görevli mahkemeye ait olmak üzere sanık hakkında müsnet suçtan kamu davası ikame olundu” karar verildiği incelenmiştir.(Ek:80)
29- İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 8.4.1996 tarih ve Hz: 1996/11011 Büro: 1996/171 İddia: 1996/63 E: 1996/3525 sayılı iddianameyle;
Sanık Emniyet Asayiş Şube Müdürlüğü İnfaz Bürosunda görevli Komiser Servet ATAN, Polis Memurları Cevat YANAR ve Nihat DEMİRAY haklarında kamu davası açılmasının talep edildiği İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 9.7.1996 tarih ve E: 1996/347 K: 1996/830 C.Savcısı: 1996/5617 sayılı kararı ile;
“Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına nazaran sanıkların müsnet suçu işledikleri hususunda kusurlarının bulunmadığını, çalıştıkları Asayiş Şube Müdürlüğüne dört kontrollü dış kapıdan geçilmek suretiyle girildiği, etrafta ayrıca tel örgülerinin de bulunduğu, giren ve çıkan her şahsın kontrol edildiği, ayrıca çıkan şahısların hangi birimden çıktıı tesbit edildikten sonra telefonla o kısımdan teyit aldıktan sonra bırakıldıkları, bu durum muvacehesinde komiser Servet ATAN’ın vve Polis Memuru Nihat DEMİRAY’ın firar sırasında olay yerinde bulunmamaları nedeniyle kendilerine hiçbir kusur izafe edilemeyeceği hususunun dışında o sırada kalabalık odada tek başına bulunan aynı zamanda devamlı gelen telefona bakan sanık Cevat YANAR’ın da olayın meydana gelişinde bir kusur veya kastının bulunamayacağı, zira firar eden şahıs odadan çıksa bile bu kadar önemle korunan bir binadan dış kapıya çıkıncaya kadar bir yerde takılmasının gerektiği, dılayısı ile sanığın bir an dikkatsizliği ile bu olayın husule gelemeyeceği neticesine varıldığından sanıkların müsnet suçtan beraatlerine karar verilmesi hak ve nesafet kaidelerine uygun görülmüştür.”sanıkların müsnet suçtan beraatlerine, şeklinde karar verildiği incelenmiştir.(Ek:80)
30- İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 23.12.1996 tarih ve 1996/877 sayılı yazısında;
Hürriyet Gazetesinde çıkan haberin yeni delil ihtiva ettiğinden bahisle 8.4.1996 tarih ve Hz. 1996/11011 Büro: 1996/171 sayılı ek takipsizlik kararının kaldırılarak, yeni hazırlık numarası verilmesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından talep edildiği,
İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 23.12.1996 tarih ve Hz: 1996/57583 Büro: 1996/877 İddia: 1996/224 E: 1996/1466 sayılı iddianame ile İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına Asayiş eski Şube Müdürü Sedat DEMİR hakkında;
“Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinden verilen 1996/68 Esas, 1987/198 Esas Sayılı kararı ile 7 kez idam cezasına hükümlü Haluk KIRCI isimli şahsın firarına sebebeyit vermek suçundan haklarında İstanbul Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılan sanıklar Cevat YANAR, Servet ATAN ve Nihat DEMİRAY’a hükümlüyü nezarete koymamaları hususunda talimat verdiğine dair hakkında dava açılmasını gerektirir delil ve emareye rastlanmadığından müsnet suçtan sanık hakkında takibat icrasına yer olmadığına,” kamu davası açılmasının talep edildiği, davanın halen İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde 1997/8 sayı ile davanın devam ettiği, incelenmiştir.(Ek: 80)
31- Komisyon başkanlığının 18.3.1997 tarih ve 293 sayılı yazısında;
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığından İbrahim Şahin ve 3 Özel Harekat Şube Müdürlüğü mensubu hakkında düzenlenen iddianamenin talep edildiği,
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 18.3.1997 tarih ve 1997/561 sayılı yazısı, eki iddianamede;
Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi eski Başkanı İbrahim Şahin, Polis Memurları Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altınok, Abdülgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu Ayhan Akça, Mehmet Korkut Eken’in sanık olduğu, suç tarihinin 1993-1996 yıllarını kapsadığı, suçun “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak, hakkında tevkif ve yakalama müzekkeresi bulunan kişileri yetkili merciilere haber vermemek” olduğu,
03.11.1996 tarihinde Susurluk İlçesi civarında meydana gelen trafik kazasında, aynı otomobil içerisinde Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadağ’ın birlikte bulunmaları, o tarihten itibaren, Türkiye gündeminde baş sırayı alarak bugüne kadar süregelen tartışmaların en önemli konusunu teşkil etmiştir.
12.11.1996 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme yapan, Anavatan Partisi Sayın Genel Başkanının ... bazı devlet görevlilerinin uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi eylemlere karıştıklarını, devlet tarafından aranan bazı silahlı eylemcilerinde bu devlet görevlileri tarafından kullanıldığını ... ifade etmesi sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanı 13 Kasım 1996 tarihli mektupla bu bilgileri Sayın Başbakana intikal ettirmişlerdir. Bu mektupta özetle “.. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi vardır... bu dairenin bazı elemanları uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi işlere karışmaktadır. Ö.Lütfü Topal’ı öldürenlerin itirafları fevkalade enteresandır. Aşiret reisi devleti kullanmaktadır. Devlette görevli bazı kişilerin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’den talimat aldıkları ve bunun İçİşleri Bakanı dahil bir takım yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğu söylenmektedir.” şeklinde iddia edilen hususlara yer vermişlerdir. Bu iddialar nazara alınarak Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulları tarafından araştırmalar yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde’de bu konularla ilgili bir araştırma komisyonu teşkil edilerek araştırmalar sürdürülmüştür. Bu bilgilerin ve araştırmaların yanında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca da hazırlık tahkikatı yapılarak yukarıda izah edilen olaylar ayrı ayrı tahkik edilmiş ve toplanan deliller ve delillere istinaden oluşan kanaat iddianamenin muhtelif bölümlerinde ayrıntılı olarak izah ve ifade edilmiştir.
Türkiye’de katliam sanığı olarak gıyabi tutuklama kararı ile, yurtdışında uyuşturucu kaçakçılığı ve cezaevi firarisi olarak İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranan bir silahlı eylemci ile, bu kişiyi yakalamak veya bulunduğu yeri derhal güvenlik birimlerine bildirmekle görevli ve yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun ve bir milletvekilinin aynı ortamlarda birlikte olmaları ve bu birlikteliği, Abdullah Çatlı’nın gerçek kimliği bilinerek, uzun süreli yakın ilişkiler içerisinde sürdürülmüş olması,
Bu kişilerin her üçününde üzerinde ruhsatlı tabancaları, yanlarındaki korumaların ayrı ayrı zati silahlarının bulunmasına rağmen ayrıca saldırı, suikast ve gizlice cinayet işlemekte kullanılabilecek vahim nitelikte ve sayıda silahları ve mermilerle,
34 NUL 63 numaralı sahte plakaları (koruma amaçlı olmadığı İst.Emn.Müd. yazı ve araştırması ile saptanmıştır.) ve birçok sahte belgeleri yanlarında bulundurdukları nazara alındığında, bu kişilerin son olaydaki beraberliğinin basit bir tatil gezisi veya başsağlığı ziyareti ile izah edilmesi inandırıcı görülmemiştir. Kaldıki, yukarıdaki tesbitlere göre bu beraberlik tesadüf değil önceden tesbit edilmiş bir buluşma olduğu, İstanbul’da bulundukları ilk günde Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadağ’ın gizlenen buluşmaları ve görüşmelerinden anlaşılmaktadır.
Bu durum adı geçen kişilerin, yanlarında koruma olarak bulundurdukları kişilerle birlikte, yasalara aykırı silahlı bir eylem hazırlığında bulundukları kanaatini oluşturmuştur.
Bu silahlardan ve mermilerden bir bölümünün özel Harekat Daire Başkanlığı kaynaklı oldukları ve 1993-1994 yılları itibariyle Emniyet Genel Müdürlüğünde kuvve kayıtlarında bulunmaları gerektiği tesbit edilmiştir. Buna rağmen bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kişiler elinde ne maksatla bulundukları ve onlara nasıl intikal ettirildikleri, Emniyet Genel Müdürlüğünün cevabi yazılarında izah edilememiştir. Ancak, belirtilen tarihlerde Özel Harekat Daire Başkan Vekili olan İbrahim Şahin’in talimatları ve bilgileri dahilinde adı geçenlere intikal ettirildiği kanaati oluşmuştur.
Abdullah Çatlı’nın üzerinde bulunan ve yukarıda ayrıntıları izah edilen sahte belgeler ve özellikle silah taşıma izin belgeleri ve hususi yeşil pasaportlar düzenlenerek, bu belgelerle Devlet tarafından aranan ve birçok yasadışı eyleme katılmış oldukları saptanan bu kişilerin kolaylıkla silah taşımaları ve kolaylıkla yurtdışına çıkış ve dönüşleri sağlanarak çeşitli imtiyazlarla donatılmış oldukları anlaşılmıştır.
Ömer Lütfi Topal isimli kişinin öldürülmesinde (Olay yukarıda ayrıntılı olarak izah edilmiştir) kullanılan silahın şarjöründe Abdullah Çatlı’nın parmak izi bulunmuş ve Abdullah Çatlı’nın bu olaya iştirak etmiş olduğu bu somut delil ile tesbit edilmiştir. Öldürülen Ömer Lütfi Topal İstanbul’da ve Türkiye’nin muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren birçok kumarhanenin işletmecisidir. Bu işletmelerden çok büyük miktarlarda paralar kazanılmaktadır. Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir isimli şahıslarda Ömer Lütfi Topal’ın İstanbuldaki bir kumarhanesinin ortaklarıdır. Bu kişiler bir ihbar üzerine üç polis memuru ile (Ayhan Çarkın, Ercan .Ersoy, Oğuz Yorulmaz) birlikte Ömer Lütfi Topal’ın cinayet zanlıları olarak gözaltına alınmışlardır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde gözaltında bulundukları sırada daha ilk saatlerden itibaren Sedat Edip Bucak İstanbul İl Emniyet Müdürüne defalarca telefon açarak bu kişileri gözaltından kurtarmaya ve araştırmanın genişletilmesini engellemeye yönelik girişimlerde bulunmuştur, araştırmanın 1. günü henüz tamamlandığında ise, İbrahim Şahin’in bizzat İstanbul’a gelmesi henüz tamamlandığında ise, İbrahim Şahin’in bizzat İstanbul’a gelmesi ile bu kişiler apar topar İstanbul Emniyet Müdürlüğünden Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülmüş ve orada kısaca ifadeleri alınıp yüzeysel bir inceleme ile yasal olmayan bir uygulama ile serbest bırakılmışlardır.
Bu kişilerin acele olarak Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülmeleri, özel timler hakkında kamuoyunda olumsuz kanaat oluşmasını önlemek olarak izah edilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu kişilerden ikisi sivil şahıstır, özel timlerle ilişkileri yoktur. Diğer polis memurlarının ise önceki tarihlerde Özel Harekat Dairesi ile ilişkileri zaten kesilmiştir. Kaldıki, bu tür uygulamanın mutad olmadığı bizzat İstanbul İl Emniyet Müdürünün ifadesinde belirtilmiştir. Şöyleki; Emniyet Amiri, Başkomiser ve Komiser rütbelerinde birçok Emniyet mensubu muhtelif suçlardan muhtelif tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alınarak sorgulamaları yapıldığı halde (hatta bir bölümü orada suimuameleye maruz kaldıklarını iddia etmişlerdir.) Emniyet Genel Müdürlüğü veya İçişleri Bakanlığının bu kişiler hakkında yapılan işlemler ile herhangi bir şekilde ilgilenmedikleri ve ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde de herhangi bir araştırmaya kalkışmadıkları, zaten bu olayda Emniyet Genel Müdürü’nün de devre dışı bırakıldığı ve kendisine herhangi bir bilgi verilmediği anlaşılmıştır. Bunların dışında, Ö.Lütfi Topal’ın öldürülmesi olayı sebebiyle gözaltına alınan bu üç polis memuru (Mustafa Altınok, Enver Ulu ve Ömer Kaplan isimli polis memurları ile birlikte) Ö.Lütfü Topal’ın öldürülmesine tekabül eden zaman diliminde, Sedat Etip Bucak’a koruma görevlisi olarak tayin edilerek orada toplanmaları sağlanmıştır. (Koruma tayininde aciliyet unsurunun bulunmadığı ve bir kısım işlemlerdeki usulsüzlükler Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunda ve yukarıdaki ilgili bölümlerde izah edilmiştir.) Ö.Lütfü Topal’ın öldürülmesine iştirak ettiği somut delillerle saptanan Abdullah Çatlı ile bu olayın zanlıları olarak gözaltına alınan ve aynı zamanda ortakları olan Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir ile, Sedat Edip Bucak ve onun yukarıda isimleri yazılı korumaları, uzun süreden beri tanışmaktadırlar ve sık sık biraraya gelmektedir. Keza, bu kişilerin hepsi İbrahim Şahin ile de tanışmakta ve onlarla da ilişkili bulunmaktadırlar. Ö.L.Topal’ın öldürüldüğü günlere tekabül eden zaman diliminde ve ayrıca bu olaydan önceki ve sonraki günlerde, Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak, Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir ve Sedat Edip Bucak’ın korumaları arasında yoğun ve dikkat çekici şekilde telefon görüşmeleri yapıldığı tesbit edilmiştir. (Telefon görüşmelerinin detayları yukarıda ayrıntılı olarak izal edilmiştir.) Yine, olayın vukuu bulduğu tarihe yakın zamanlarda Abdullah Çatlı, Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir ve S.Edip Bucak’ın korumaları, Siverek’te S.E.Bucak’ın ikametgahında toplanmışlardır. (Fotoğraflarla ilgili bölümde izah edilmiştir.)
Adı geçen bu kişilerin böyle bir olay etrafında yoğun görüşme, beraberlik ve dayanışma içerisinde bulunmaları, özel kasıtla hareket ettikleri kanaatini oluşturmaktadır.
Tarık Ümit’in kaybolması olayı ile ilgili bölümde izah edildiği üzere; Tarık Ümit’in kaybolduğu gün, en son görüştüğü kişiler İbrahim Şahin’in uzun süredir yanında bulunan ve görev ilişkilerinin dışında daha ileri özel ilişkiler içerisinde oldukları anlaşılan polis memurları Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’dur. Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun Tarık Ümit’in kaybolması olayı ile ilgilerini tesbit eden ve bu istikamette araştırma yapan Jan.Astsubay Ahmet Altuntaş’a İbrahim Şahin yasal olmayan bir şekilde müdahale ederek araştırmanın sürdürülmesini önlemiştir. Bu olayda yine Abdullah Çatlı, Sami Hoştan, Haluk Kırcı, İbrahim Şahin, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Çarkın’ın isimleri geçmektedir. Tarık Ümit’in kaybolması olayında bu kişilerle ilişkiyi tesbit eden MİT Konturterör Merkez Yöneticisi Mehmet Eymür, Tarık Ümit’in Abdullah Çatlı ve adamları tarafından kaçırıldığını ve sorgulandığını ifade ederek durumu Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin’e intikal ettirmiştir. Bu isimler ve bildirim karşısında İbrahim Şahin’in davranışları, bu olayda Abdullah Çatlı’nın varlığı ve adı geçen diğer kişilerle birlikte eylemleri hususunda bilgi sahibi olduğunu göstermiştir.
Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun çocuklarının İstanbul’da bir gazinoda 03.09.1995 tarihinde yapılan sünnet düğününde, dosyada mübrez davetiye ve fotoğraflarda da görüleceği üzere, Abdullah Çatlı, İbrahim Şahin ve iddianamede adı geçen polis memurları sanıkların birlikte oldukları görülmektedir. Ayrıca, bizzat Ziya Bandırmalıoğlu’nun İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi.. Cumhuriyet Başsavcılığında sanık olarak alınan ifadesinde, Haluk Kırcı’nın da orada bulunduğu ve onlarla birlikte oldukları anlaşılmıştır. Bu düğünün kirveliğini Abdullah Çatlı (Mehmet Özbay sahte kimliği ile) ve İbrahim Şahin birlikte üstlenmişlerdir. Yine Ziya Bandırmalıoğlu’nun ifadesine göre kirvelik görevi Ankara’da Sedat Edip Bucak’ın yazıhanesinde kararlaştırılmıştır. Sünnet düğününde bulunan sanatçının basına yansıyan beyanlarına göre bu düğün için kendisine 400 milyon lira ücret ödenmiştir, ayrıca salon masrafları olarak da 300 milyon lira üzerinde para ödenmiştir. Ziya Bandırmalıoğlu’nun ifade ettiği üzere, yaklaşık 700-800 milyon lira tutarındaki düğün masraflarının tamamı Abdullah Çatlı tarafından karşılanmıştır. 1995 tarihi itibariyle, 700-800 milyon TL. tutarındaki düğün masraflarının Abdullah Çatlı tarafından karşılanmış olması ve en üst düzeyde bir Emniyet görevlisinin bu şahıs ile aynı düğünde kirveliği üstlenmiş bulunmaları, bu kişiler arasındaki mutad arkadaşlık ilişkileri ile izah ve kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. Aksine, bu kişiler arasındaki büyük menfaat ilişkileri bulunduğunu göstermektedir.
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığında sanık olarak ifadesi alınan Ziya Bandırmalıoğlu, müsnet suçlardan tutuklanması üzerine henüz cezaevine gönderilmeden, sevk işlemleri yapıldığı sırada 27.01.1997 tarihinde İstanbul DGM. binasından firar etmiştir.
Ayrıca, İbrahim Şahin’in koruma görevlisi olan Ayhan Akça’nın, yurtdışında uyuşturucudan elde edilen parayı ülkeye getirdiği sırada yakalanan Dilek Örnek hakkında İst.DGM.’ne açılan davada da sanık bulunduğu yukarıda ayrıca izah edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Vekili olarak görevli bulunan Hanefi Avcı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kontrterör Merkez Yöneticisi Mehmet Eymür’ün İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadeleri ile teyid ettikleri (bu ifadelerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Susurluk Araştırma Komisyonunda verdikleri ifadeleri de aynen tekrar etmişlerdir) ve dosyada mevcut bilgi, belge ve delillere göre:
Yasadışı bölücü terör örgütlerine destek veren kişilerle hukuki yollarla mücadele edebilmek imkanı bulunmadığını düşünen bir kısım görevliler tarafından başka yöntemler aranmaya başlanmıştır. Bu düşünce ile Emniyet, MİT ve Jandarma Teşkilatlarında bazı görevliler tarafından bu istikamette çalışmalar başlatılmıştır. (MİT ve Jandarma hakkındaki iddialara ilişkin ifadeler Ankara DGM. Cumhuriyet Başsavcılığına, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki olaylara ilişkin ifadeler Diyarbakır DGM.Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.). Emniyet Genel Müdürlüğü ve Özel Harekat dairesinde bazı üstdüzey görevliler ve yine Özel Harekat Dairesinde görev yapmış birkısım polis memurları ile, bu görevliler tarafından önceki tarihlerden beri bilinen ve tanınan ancak, muhtelif suçları sebebiyle gıyabi tutuklu olarak aranan bir kısım sivil kişilerden oluşan teşekkül meydana getirilerek terör örgütlerine destek sağlandığını düşündükleri kişilere yönelik eylem ve faaliyetlerde bulunulmuştur.
Bir süre sonra, bu teşekkülün eylem yapacakları hedef veya eylemlerini haklı gösterecekleri sebep bulunmadığı görülmekle beraber, oluşturulan bu guruplar dağılmamış aksine, bir kısım siyasetçi ve kumarhane işletmecisinin de katılımı ile, kişisel çıkarlar sağlamaya yönelik eylemler yaptıkları ifade edilmiştir. Nitekim, Susurluk İlçesi civarında meydana gelen malum trafik kazasında birarada bulunan kişiler, bunların yanlarında taşıdıkları silahlar ve belgeler ile bu kişilerin, iddianamede isimleri zikredilen diğer kişilerle ilişkilerinin boyutları ve yine yukarıda izah ve ifade edilen bir kısım olaylar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Susurluk kazasında birarada bulunan kişilerin yukarıda ifade edilen şekilde, yasadışı eylemlerinden birinin daha hazırlık hareketlerine başladıklarını göstermektedir.
Bu teşekkülde yer alan şahısların kişilikleri, görev alanları ve ülkedeki etkinlikleri nazara alındığında (sanıklardan Korkut Eken’in beyanında da belirttiği üzere) teşekkülün eylemlerinin yetkili ve görevli merciiler tarafından artık kontrol edilemez boyutlara ulaştığı görülmüştür. Ancak, Susurluk kazası ile, bu teşekkül ve bir kısım mensupları meydana çıkmıştır.
Tüm bu delille ve belgeler birlikte nazara alındığında, haklarında iddianame ile dava açılan bu kişilerin birçok olayda isimlerinin birlikte geçtikleri görülmektedir.
Bu birlik ve beraberliğin tesadüflerden ibaret olmadığı, Polis Memurları sanıkların sadece koruma görev yapmak maksadıyla tayin ve tahsis edilmedikleri, bunların Özel Kasıt altında biraraya toplandıkları ve bu suretle: Devlet tarafından muhtelif suçlardan aranan kişiler, kumarhane işletmecileri, bir kısım yönetici ve siyasetçiler ile Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli bazı polis memurlarının cürüm işlemek için teşekkül oluşturdukları veya bu teşekküle katıldıkları anlaşılmıştır.
Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçu: TCK.’nun 313. maddesinde düzenlenen bir tehlike suçudur. Bu madde ile Türk Ceza Hukuku’ndaki genel ilkeye bir istisna getirilmek sureti ile toplum yararına hazırlık hareketleri de cezalandırılmaktadır. Amaç, müstakbel suçları önlemektir. Suçun oluşumu için, iki veya daha çok kişinin aynı gaye doğrultusunda yani, suç işlemek için irade mütabakatı içinde bulunmaları yeterlidir. Şu halde, anlaşma ile suç oluşacağından, herhangi bir cürüm işlenmesine gerek te bulunmayacaktır, başka bir deyişle, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek suçunun oluşabilmesi için, bu teşekkülün herhangi bir suç işlemiş ve tamamlamış olması da gerekli bulunmamaktadır. Yukarıda ifade edildiği gibi suçun oluşumu için hazırlık hareketleri yeterlidir. Ayrıca, teşekkül üyelerinin aynı derecede görev almaları da gerekli değildir. Bir kısmı koruma, kollama, bir kısmı ikmal, bir kısmı talimat ve direktif, bir kısmı icracı, bir kısmı da suçtan menfaat temin etmiş olması suçun oluşumu için yeterlidir.
Bu eylemle birlikte tüm sanıkların ayrıca, haklarında yakalama ve tevkif müzekkereleri bulunan (Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı) kişilerin saklı bulundukları yeri bildikleri halde yetkili merciilere de haber vermedikleri ve bu şekilde bu suçu da işledikleri anlaşılmıştır.
Susurluk kazası olarak Türkiye’nin gündeminde yer alan olayların, ülke genelinde tüm yönleriyle aydınlığa kavuşması ve olaylarda iştiraki olan başka kişilerin de varlığının belirlenmesi için, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatı sürdürülen Ö.Lütfi Topal’ın öldürülmesi olayı, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatları sürdürülen Tarık Ümit’in kaybolması ve İran Uyruklu Asker Smitko-Lasem Ecmaili’nin öldürülmesi olayları, Sapanca Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatı sürdürülen Behçet Cantürk ve arkadaşlarının öldürülmesi olayı, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatı sürdülen Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması olayı, İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Diyarbakır ve Ankara DGM. Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen evraklarla ilgili tahkikatların ikmal edilmesi, olay faillerinin somut delilleri ile ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu tahkikatların sonuçlanması halinde, olaylara iştirak ettikleri tesbit edilen sanıklar hakkında, görevli Cumhuriyet Savcılıklarınca yapılacak yasal işlemlere ek olarak, İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığının görev alanına ilişkin olarak, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek suçundan da ayrıca, ek mukteza tayin olunacaktır.
Zaten, iddianame münderecatında isimleri geçen ve halen firarda bulunan ve yakalama ve Gıyabi Tevkif müzekkereleri ile aranan ancak, ifadeleri alınamadığı için haklarında dava açılmayan birkısım sanıklar hakkında hazırlık evrakı tefrik edilmiş olup, tahkikat İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığınca sürdürülmektedir.
Sanıkların yargılamalarının 2845 Sayılı Kanunun 20.maddesine göre Mahkemenizde yapılarak; tüm sanıkların eylemlerine uyan ve yukarıda zikredilen Kanun maddeleri gereğince ayrı ayrı Cezalandırılmalarına karar verilmesi kamu adına iddia olunur.
1- Sedat Edip Bucak ve Mehmet Kemal Ağar’ın Milletvekili olmaları sebebiyle hazırlık evrakları tefrik edilmiş ve İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.1997 tarih ve 1997/221-1 sayılı Fezleke’si ekinde Adalet Bakanlığı’na gönderilmiştir.
2- Müsnet suçlardan sanıklar (Gıyabi Tutuklu) Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir, Yaşar Öz ve Haluk Kırcı haklarındaki evrak tefrik edilmiş olup, adı geçen sanıklar aranmaktadır. Yakalandıklarında haklarında ek iddianame ile dava açılacaktır. (Hazırlık No: 1997/478).
3- Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us’un ölmüş olmaları sebebiyle, sanıklar Sedat Hoştan ve Ömer Kaplan hakkındaki delil durumu nazara alınarak bu kişiler hakkında Ek Takipsizlik kararı verilmiştir.
4- Diyarbakır, Ankara ve İzmir Yargı çevresine ilişkin iddialarla ilgili evraklar Diyarbakır, Ankara ve İzmir DGM. Cumhuriyet Başsavcılıklarına tefriken gönderilmiştir. (26.02.1997 tarih ve 1996/2303 Hz.)
5- Tuğgeneral Veli Küçük hakkındaki iddia ve ifadelere ilişkin evrak, Genel Kurmay Başkanlığına gönderilmiştir. (24.02.1997 tarih ve 1996/2303 Hz).
6- Yaşar Öz isimli kişi hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünde Teknik Danışmanlık Hizmeti yürüttüğünden bahisle düzenlenen evrakta sahteçilik bulunduğu nazara alınarak, Mehmet Ağar hakkındaki evrak tefrik edilmiş ve 1997/9-1 sayılı Görevsizlik Kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
7- Yaşar Öz isimli şahısta yakalanan silahlar, sahte belgeler ve pasaportlarla ilgili evrak tefrik edilerek Yaşar Öz hakkında evrakta sahtecilik, 6136 sayılı kanuna muhalefet ve olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli olanlar hakkında evrak tefrik edilerek 1997/10-2 sayılı Görevsizlik kararı ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.)
8- Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay sahte kimliği ile nüfus cüzdanı veren görevliler hakkında evrak tefrik edilerek Görevsizlik Kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. (Hazırlık No: 1997/23).
9- Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay sahte kimliği ile sürücü belgesi veren görevliler hakkında evrak tefrik edilerek Görevsizlik Kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. (Hazırlık No: 1997/25).
10- Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay sahte kimliği ile umumi ve hususi (Yeşil) pasaport verenler hakkında evrak tefrik edilerek Görevsizlik Kararı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. (Hazırlık No: 1997/24).
11- Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay sahte kimliği ile İstanbul’da Silah Taşıma Ruhsatı verilmesinde suistimali görülenler hakkında evrak tefrik edilerek Görevsizlik Kararı ile İstanbul İl İdare Kuruluna gönderilmiştir.
12- Ayrıca, İstanbul DGM. Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık tahkikatı sırasında toplanan delillerden;
a) Tarık Ümit’in kaybolması ile ilgili olanlar bu olay hakkında hazırlık tahkikatı yapan Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
b) Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi ile ilgili olarak alınan ifadeler ve yapılan telefon tesbitlerine dair müfredat listeleri bu olay hakkında hazırlık tahkikatı yapan Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. 05.03.1997 ”şeklinde yapılan düzenleme incelenmiştir.(Ek:81)
32- Komisyon Başkanlığının 10.01.1997 tarih ve 118 sayılı yazısıyla,
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığından Susurluk olayına ilişkin soruşturma raporu ve eklerinin talep edildiği,
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 6.03.1997 tarih ve 0258 sayılı yazısı ekinde 11 klasörden oluşan soruşturma raporunun birer örneğinin gönderildiği, raporun konumuza ilişkin olarak, (B) bölümünde Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası ile ilgili genel açıklamaların Mülkiye Müfettişlerince, Polis Müfettişlerince yürütülen soruşturmaların açıklanmış, Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütülen çalışmalar irdelenmiştir. Bu bölüme ilişkin değerlendirme olarak ta;
“ 03.11.1996 tarihinde Susurluk ilçesinde, sürücülüğünü İstanbul Kemalettin Erörge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın yaptığı 06 AC 600 plakalı otonun 20 RC 721 plakalı kamyona arkadan çarpması neticesinde uzun süredir aranmakta olan Abdullah Çatlı ile Gonca Us’un ölümüne; Milletvekili Sedat Edip Bucak’ın da ağır yaralanması ile sonuçlanan kazanın sonucunda:
İdari soruşturmaların sonuçlandığı, ek bir soruşturma yapılmasına gerek bulunmadığı düşünülmektedir.
Mehmet Özbay adına düzenlenmiş olan hususi pasaport ile ilgili işlemlerde ihmali görülenler hakkında fezleke düzenlenmiştir.
Mehmet Özbay adına düzenlenmiş olan silah taşıma ruhsatı ile ilgili işlemde kusuru görülenler hakkında rapor düzenlenmiş olup, cezai bakımdan polis müfettişlerince fezleke düzenlenmektedir.
Adı geçen şahıs adına düzenlenmiş olan sürücü belgesi işlemlerinde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmıştır.
Beşiktaş İlçe Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen nüfus hüviyet cüzdanı verilmesinde kusuru görülenler hakkında Mülkiye Başmüfettişlerince soruşturma yapılmakta olup, fezleke düzenlenecektir.
Hüseyin Kocadağ’ın ölmesi nedeniyle adli ve idari yönden hakkında herhangi bir işlem yapılmasına gerek kalmamıştır.
Adli soruşturmalar devam etmekte olup, trafik kazası ile ilgili dava Susurluk Asliye Ceza Mahkemesinde derdesttir. Mehmet Özbay adına mevzuata aykırı silah taşıma belgesi düzenlediği isnad edilen Emniyet Eski Genel Müdürü Mehmet Ağar ile hakkında gıyabi tevkif kararı bulunan ve emniyetçe aranan kişiyi sakladığı isnad edilen ve aracında bulunan ruhsatsız silahlar nedeniyle 6136 sayılı Kanuna muhalefet ettiği düşünülen Sedat Edip Bucak halen Milletvekili olduklarından konulara ilişkin savunmaları, ilgili yer C.Başsavcılıklarının fezleke düzenleyerek ilgili Bakanlık kanalıyla TBMM Başkanlığından yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep etmesi ve Anayasanın ilgili maddesi gereğince talep uygun görüldüğü takdirde mümkün olabilecektir.
Konuların yukarıda belirtilen idari soruşturmalar sonucu düzenlenecek fezleke konuları dışında tamamı C.Başsavcılıklarınca soruşturma konusu edilmiş bulunmaktadır.
Cürüm işlemek amacıyla teşekkül meydana getirilip getirilmediği hususu İstanbul DGM C.Başsavcılığınca soruşturulmaktadır.
Raporunun (G) bölümünde Şahin Ekli ile ilgili pasaport düzenleme ve Mehmet Özbay adına düzenlenen silah taşıma belgelerinin irdelemesi yapılmıştır.
G/3 maddesinde; “03.11.1996 günü trafik kazasında ölen Ahmet-Remziye oğlu, 1956 Nevşehir doğumlu Abdullah çatlı ile ilgili olarak sürdürülen arşiv ve bilgisayar kayıtlarının incelenmesinde, anılan şahsın ayrıca Haydar ve Fahriye oğlu, Malatya İli Merkez İlçesi Çavuşoğlu nüfusuna kayıtlı, Malatya 1957 doğumlu Şahin Ekli adına İstanbul Valiliğinden 16.11.1990 tarihinde verilme TR 282820 seri numaralı 5 yıl süre ile geçerli umuma mahsus pasaport aldığı anlaşılmış ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünden temin edilen Şahin Ekli adına tanzim edilen pasaporta ilişkin evrak ve belgeler 04.1.1997 gün ve 012032 sayılı yazımız ile İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.”Raporun sonuç kısmında;
A bölümünde; 3.11.1996 tarihinde Susurluk İlçesinde, sürücülüğünü İstanbul Kemalettin Erörge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın yaptığı 06 AC 600 Plakalı otonun, 20 RC 721 plakalı kamyona arkadan çarpması neticesinde uzun süredir aranmakta olan Abdullah Çatlı ve Gonca Us’un ölümü, Milletvekili Sedat Edip Bucak’ın ağır yaralanması ile sonuçlanan kazanın sonucunda;
İdari soruşturmaların sonuçlandığı ek bir soruşturma yapılmasına gerek bulunmadığı düşünülmektedir.
Mehmet Özbay adına düzenlenmiş olan hususi pasaport ile ilgili işlemlerde ihmali görülenler hakkında fezleke düzenlenmiştir.
Mehmet Özbay adına düzenlenmiş olan silah taşıma ruhsatı ile ilgili işlemde kusuru görülenler hakkında rapor düzenlenmişo lup, cezai bakımdan polis müfettişlerince fezleke düzenlenmektedir.
Adı geçen şahıs adına düzenlenmiş olan sürücü belgesi işlemlerinde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmıştır.
Beşiktaş İlçe Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen nüfus hüviyet cüzdanı verilmesinde kusuru görülenler hakkında mülkiye başmüfettişlerince soruşturma yapılmakta olup, fezleke düzenlenecektir.
Hüseyin Kocadağ’ın ölmesi nedeniyle adli ve idari yönden hakkında herhangi bir işlem yapılmasına gerek kalmamıştır.
Adli soruşturmalar devam etmekte olup trafik kazası ile ilgili dava Susurluk Asliye Ceza Mahkemesinde derdesttir. Mehmet Özbay adına mevzuata aykırı silah taşıma belgesi düzenlediği isnad edilen emniyet Eski Genel Müdürü Mehmet Ağar ile hakkında gıyabi tevkif kararı bulunan ve emniyetçe aranan kişiyi sakladığı isnad edilen ve aracında bulunan ruhsatsız silahlar nedeniyle 6136 sayılı Kanuna muhalefet ettiği düşünülen Sedat Edip Bucak halen Milletvekili olduklarından konulara ilişkin savunmaları, ilgili yer C.Başsavcılıklarının fezleke düzenleyerek ilgili bakanlık kanalıyla TBMM Başkanlığından yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep etmesi ve Anayasanın ilgili maddesi gereğince talep uygun görüldüğü takdirde mümkün olabilecektir.
Konuların yukarıda belirtilen idari soruşturmalar sonucu düzenlenecek fezleke konuları dışında tamamı C.Başsavcılıklarınca soruşturma konusu edilmiş bulunmaktadır.
Cürüm işlemek amacıyla teşekkül meydana getirilip getirilmediği hususu İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturulmaktadır.
F bölümünde; Mehmet Özbay adına Abdullah Çatlı üzerinde.. bulunan adı geçenin Emniyet Genel Müdürlüğü mensubu olduğu, silah taşıyabileceği, kendilerine yardımcı olunmasına dair Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar imzalı, mühürlü ve fotoğraflı belgeler konusunda yürürlükteki yönetmeliğe göre böyle bir belge düzenlenemeyeceği, Mehmet Özbay adına düzenlenmişo lan belgenin usulüne uygun düzenlenmiş bir ruhsat olmadığı, Genel Müdürlük bütçesinden aylık almayan birisine bu şekilde belge düzenlenemeyeceğini, Emniyet Genel müdürlüğü yazısında anlaşıldığının belirtildiği “ incelenmiştir.(Ek:82)
33- Komisyon Başkanlığının 28.3.1997 tarih ve 327 sayılı yazısıyla,
Fatih Kaymakamlığından Fatih Uzun Yusuf Mahallesi Muhtarı Burhan Kocapehlivan hakkında idari soruşturma açılıp açılmadığının sorulduğu,
Fatih Kaymakamlığının 5.3.1997 tarih ve 56 sayılı yazısıyla,
Uzun Yusuf Mahalle Muhtarı Burhan Kocapehlivanın, Abdullah Çatlı isimli şahsa Mehmet Özbay adına Mecidiye karakoluna ikametgah olarak gösterilmesi sebebiyle idari soruşturma açılmak üzere Özel İdare Müdürü Cengiz Hepmumcuların muhakkik olarak görevlendirildiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:83)
34-Komisyon Başkanlığının 31.3.1997 tarih ve 10/89-330 sayılı yazısıyla İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 1997/221-1 sayılı fezlekesi Adalet Bakanlığından istenilmiş, Adalet Bakanlığının 1.4.1997 tarih ve 10069 sayılı yazısı eki 30.1.1997 tarih ve Hz:1997/221 fezleke:1997/1 sayılı fezlekenin genel değerlendirme bölümünde;
“ 03.11.1996 tarihinde Susurluk İlçesi civarında meydana gelen trafik kazasında, aynı otomobil içerisinde Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadağ’ın birlikte bulunmaları, o tarihten itibaren, Türkiye gündeminde baş sırayı alarak bugüne kadar süregelen tartışmaların en önemli konusunu teşkil etmiştir.
12.11.1996 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme yapan, Anavatan Partisi Genel Başkanının... bazı devlet görevlilerinin uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi eylemlere karıştıklarını, devlet tarafından aranan bazı silahlı eylemcilerinde bu devlet görevlileri tarafından kullanıldığını... ifade etmesi sebebiyle Cumhurbaşkanı 13 Kasım 1996 tarihli mektupla bu bilgileri Başbakana intikal ettirmişlerdir. Bu mektupta özetle... “Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi vardır... bu dairenin bazı elemanları uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi işlere karışmaktadır... Ö.L.Topal’ı öldürenlerin itirafları fevkalade enteresandır... aşiret reisi devleti kullanmaktadır... Devlette görevli bazı kişilerin Özel Hareket Dairesi Başkanı İbrahim Şahin’den talimat aldıkları ve bunun İçişleri Bakanı dahil bir takım yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğu söylenmektedir...” şeklinde iddia edilen hususlara yer vermişlerdir. Bu iddialar nazara alınarak Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulları tarafından araştırmalar yapılmıştır. Ayrıca TBMM’de bu konularla ilgili bir araştırma komisyonu teşkil edilerek araştırmalar sürdürülmüştür. Bu bilgilerin ve araştırmaların yanında İstanbul DGM.C.Başsavcılığınca da hazırlık tahkikatı yapılarak yukarıda izah edilen olaylar ayrı ayrı tahkik edilmiş ve toplanan deliller ve delillere istinaden oluşan kanaat fezlekenin muhtelif bölümlerinde ayrıntılı olarak izah ve ifade edilmiştir.Yukarıda izah ve ifade edildiği üzere:
Türkiye’de katliam sanığı olarak gıyabi tutuklama kararı ile, yurt dışında uyuşturucu kaçakçılığı ve cezaevi firarisi olarak İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranan bir silahlı eylemci ile, bu kişiyi yakalamak veya bulunduğu yeri derhal güvenlik birimlerine bildirmekle görevli ve yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun ve bir Milletvekilinin aynı ortamlarda birlikte olmaları ve bu birlikteliği, Abdullah Çatlı’nın gerçek kimliği bilinerek, uzun süreli yakın ilişkiler içerisinde sürdürülmüş olması,
Bu kişilerin her üçününde üzerinde ruhsatlı tabancaları, yanlarındaki korumaların ayrı ayrı zati silahlarının bulunmasına rağmen ayrıca saldırı, suikast ve gizlice cinayet işlemekte kullanılabilecek vahim nitelikte ve sayıda silahları ve mermilerle, 34 NUL 63 numaralı sahte plakaları (koruma amaçlı olmadığı İst.Emn.Md. yazı ve araştırması ile saptanmıştır.) ve birçok sahte belgeleri yanlarında bulundurdukları nazara alındığında, bu kişilerin son olaydaki beraberliğinin basit bir tatil gezisi veya başsağlığı ziyareti ile izah edilmesi inandırıcı görülmemiştir. Kaldıki, yukarıdaki tesbitlere göre bu beraberlik tesadüf değil önceden tesbit edilmiş bir buluşma olduğu, İstanbul’da bulundukları ilk günde Abdullah Çatlı, Sedat Edip Bucak ve Hüseyin Kocadağ’ın gizlenen buluşmaları ve görüşmelerinden anlaşılmaktadır.
Bu durum, adı geçen kişilerin, yanlarında koruma olarak bulundurdukları kişilerle birlikte, yasalara aykırı silahlı bir eylem hazırlığında bulundukları kanaatini oluşturmuştur.
Bu silahlardan ve mermilerden bir bölümünün Özel Harekat Daire Başkanlığı kaynaklı oldukları ve 1993-1994 yılları itibariyle Emniyet Genel Müdürlüğünde kuvve kayıtlarında bulunmaları gerektiği tesbit edilmiştir. Buna rağmen bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kişiler elinde ne maksatla bulundukları ve onlara nasıl intikal ettirildikleri, Emniyet Genel Müdürlüğünün cevabi yazılarında izah edilememiştir. Silah taşımasına yardımcı olunması hususundaki özel belgeler ve diğer ilişkilerde nazara alındığında bu silah ve belgelerin, belirtilen tarihlerde Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar ve Özel Harekat Daire Başkan vekili olan İbrahim Şahin’in talimatları ve bilgileri dahilinde adı geçen kişilere verildiği kanaati oluşmuştur.
Abdullah Çatlı’nın üzerinde bulunan ve yukarıda ayrıntıları izah edilen sahte belgeler, Abdullah Çatlı (Mehmet Özbay sahte kimliği ile) ve Yaşar Öz adına düzenlenen silah taşıma izin belgeleri ve hususi yeşil pasaportlarında yine, Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemlerde ve onun bilgisi ve talimatı doğrultusunda düzenlenerek, bu belgelerle, devlet tarafından aranan ve birçok yasadışı eyleme katılmış oldukları saptanan kişilerin kolaylıkla silah taşımaları ve kolaylıkla yurtdışına çıkış ve dönüşleri sağlanarak çeşitli imtiyazlarla donatılmış oldukları anlaşılmıştır.
Ömer Lütfi Topal isimli kişinin öldürülmesinde (olay yukarıda ayrıntılı olarak izah edilmiştir) kullanılan silahın şarjöründe Abdullah Çatlı’nın parmak izi bulunmuş ve Abdullah Çatlı’nın bu olaya iştirak etmiş olduğu bu somut delil ile tesbit edilmiştir. Öldürülen Ö.Lütfi Topal İstanbul’da ve Türkiye’nin muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren birçok kumarhanenin işletmecisidir. Bu işletmelerden çok büyük miktarlarda paralar kazanılmaktadır. Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir isimli şahıslarda Ömer Lütfi Topal’ın İstanbul’daki bir kumarhanesinin ortaklarıdır. Bu kişiler bir ihbar üzerine üç polis memuru ile (A.Çarkın, E.Ersoy, O.Yorulmaz) birlikte Ö.L.Topal’ın cinayet zanlıları olarak gözaltına alınmışlardır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünün de yetkili mercilere derhal haber vermedikleri aksine, gizlenmesine yardım ettikleri,
Sedat Edip Bucak’ın, sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah ve mermileri ruhsatsız olarak taşıdığı,
Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olarak görevli olduğu tarihte, yukarıda Yaşar Öz olayında izah edilen fiil ve hareketi ile görevini suistimal ettiği sonuç ve kanaati oluşmuştur.
DGM.C.Başsavcılığının görev alanına giren, TCK.’nun 313. maddesine münbais, cürüm işlemek maksadıyla teşekkül meydana getirmek suçu ile ilgili hazırlık tahkikatı yapılırken yukarıda zikredilen diğer suçlara ilişkin delillerde birlikte toplanmıştır. Tahkikatın bu aşamasında bu suçlarla ilgili evrakların ve delillerin tefrik edilerek ilgili C.Başsavcılıklarına gönderilmesi halinde tüm olarak tahkikatın sürüncemede kalacağı, delillerin dağılacağı ve yok olacağı ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunluluğu nazara alındığında, evrakların tefrik edilmesinde fiili ve hukuki imkansızlık olduğu görülmüş ve bu sebeplerle fezleke, yukarıda zikredilen suçlarıda kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
“Susurluk kazası” olarak Türkiye’nin gündeminde yer alan olayların, ülke genelinde tüm yönleri ile aydınlığa kavuşması ve olaylarda iştiraki olan başka kişilerinde varlığının belirlenmesi için; Sarıyer C.Başsavcılığınca tahkikatı sürdürülen Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi olayı, Silivri C.Başsavcılığınca tahkikatları sürdürülen Tarık Ümit’in kaybolması ve İran uyruklu Asker Smitko-Lasem Ecmaili’nin öldürülmesi olayları, Sapanca C.Başsavcılığıncaa tahkikatı sürdürülen Behçet Cantürk ve arkadaşlarının öldürülmesi olayı, Gaziantep C.Başsavcılığınca tahkikatı sürdürülen Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması olaylarının tahkikatlarının ikmal edilmesi, olay faillerinin somut delilleri ile ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu tahkikatların sonuçlanmaları halinde, olaylara iştirak ettikleri tesbit edilen sanıklar hakkında, görevli C.Başsavcılıklarınca yapılacak yasal işlemlere ek olarak, İstanbul DGM.C.Başsavcılığının görev alanına giren, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek suçundan da ayrıca ek mukteza tayin olunacaktır.
Zaten, bu olaylarda adı geçen ve halen firarda olup yakalama ve gıyabi tutuklama kararları ile aranan bir kısım sanıklar ile bu olaylara ilişkin bir kısım ihbar ve iddialarla ilgili tahkikat halen İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca sürdürülmektedir.
Halen 20. dönem Şanlıurfa Milletvekili olan Sedat Edip Bucak ve 20. dönem Elazıg Milletvekili olan Mehmet Kemal Ağar haklarında, müsnet suçlardan eylemlerine uyan ve yukarıda zikredilen kanun maddeleri gereğince takibat yapılabilmesi; T.C. Anayasasının 83/2 maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin, adı geçen milletvekilleri hakkında Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması kararına bağlı bulunmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine tevdii olunmak üzere fezleke düzenlenerek, hazırlık tahkikat evrakı ile ilişikte sunulmuştur.” şeklinde değerlendirme yapıldığı incelenmiştir.(Ek:84)