B-ÖMER LÜTFİ TOPAL CİNAYETİ İLE İLGİLİ İNCELEME

1- Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’in, 13 Kasım 1996 tarihinde Başbakan Necmettin ERBAKAN’a yazdığı mektupta;

12 Kasım 1996 tarihinde ziyaretime gelen Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut YILMAZ bana özetle aşağıdaki hususları intikal ettirmiştir:

“Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi vardır.Aldığımız duyumlara göre bu dairenin bazı elemanları; “uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürülmesi” gibi işlere karışmaktadır.Son olay bunun vehim olmadığını, hatta sanıldığından da kötü olduğunu göstermiştir.Ömer Lütfü TOPAL’ı öldürenlerin itirafları fevkalade enteresandır.Bu kişiler suçu itiraf ettikleri halde Ankara’ya celbedilmişler, halen serbest gezmektedirler.İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde her türlü döküman hazırdır.Aşiret reisi, devleti kullanmaktadır.Devlette görevli olan bazı kişilerin Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim ŞAHİN’den talimat aldıkları ve bunun -İçişleri Bakanı dahil- birtakım yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğu söylenmektedir.Suça karışan asgari 100-120 kişi vardır.Bunlar, devlet emrinde çalışan katillerdir.Bu işin devlet çapında soruşturulması lazımdır.Buna seyirci kalınırsa, demokrasinin işleyebileceğinden şüphe ederim.Bunların meydana çıkarılması halinde, devletin zarar göreceğinden de endişe ederim.Normal devlet mekanizmasına güvenim yoktur.Devlet Denetleme Kurulu böyle bir şeyi üstlenebilir.”

Bu sözler üzerine ben kendisine; “Devlet Denetleme Kurulu’nun bu çeşit iddiaları araştıracak bir yapıya ve kadroya sahip olmadığını, bunları hükümete intikal ettireceğimi, bir ülkede birden fazla hükümet varmış gibi bir durum olmaması icap ettiğini, benim devlet anlayışımın gereğinin bu olduğunu, -varsa- birtakım kötülüklerin ortaya çıkması gerekeceğini bunun, Devlete zarar vermeyeceğini, aksine Devleti güçlendireceğini” söyledim.Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı tarafından ortaya atılan bu iddiaların çok ciddi olduğu kanaatindeyim.Bunların tetkik ve tahkik ettirilerek gereğinin ifasını rica ederim.” şeklinde talimat verildiği incelenmiştir.(Ek:44)

2- Komisyonumuzun Başbakanlığa yazdığı 29.11.1996 tarih ve A.01.1.GEÇ/1 sayılı yazısına cevaben, Başbakanlığın 06.12.1996 tarih ve Müs.1902/01333 sayılı yazısında;

Cumhurbaşkanının önceki maddede sözü edilen mektubu da ilgi tutularak; konu hakkında, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, MİT Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından soruşturmaların devam ettiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:85)

3- Komisyonumuzun Başbakanlığa yazdığı 10.01.1997 gün ve 10/89-118 sayılı yazısı ile Başbakanlık talimatı Susurluk Olayına ilişkin Soruşturma Raporu istenmiş,

Başbakanlık bu yazıya cevaben 6.3.1997 gün TKB. 1258 sayılı yazısı ekinde gönderdiği, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 10.01.1997 tarih ve M:001 sayılı Raporunda, Ömer Lütfi TOPAL Cinayeti ile ilgili olarak özetle;

“ İstanbul İli Sarıyer İlçesi Yeniköy Tazeceviz sokak üzerinde 28.07.1996 günü saat 23.00-23.30 arasında Ömer Lütfü TOPAL 34 BTG 96 plakalı otosu içinde kimliği bilinmeyen kişilerce öldürülmüştür. Savcılık iddianamesinden olay, gerekli tespit çalışmaları yapıldıktan sonra Sarıyer Emniyet Müdürlüğünce Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiştir. Savcılık da 1996/3514 sayılı hazırlık numarası vererek soruşturmaya başlamıştır.

25.8.1996 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine Ömer Lütfü TOPAL’ın öldürülmesi olayını Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları Ayhan ÇARKIN, Ercan ERSOY, Oğuz YORULMAZ, Ataköy Galeriada Natural ayakkabı mağazası sahibi Sami HOŞTAN, Sheraton Oteli gazinosu sahibi Ali Fevzi BİR adlı şahısların gerçekleştirdiğini bildiren isimsiz telefon ihbarı üzerine, adı geçenler İstanbul Emniyet Müdürlüğünce 27.8.1996 tarihinde gözlem altına alınmışlardır. 28.8.1996 günü Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen ekibe saat 23.00 da teslim edilmişlerdir. Adı geçen bu zanlılar öldürme olayının meydana geldiği tarihte, bulundukları yerleri mekan tanıkları ile delillendirme yoluna giderek ve kendilerinin de beyanları alındıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikal ettirilmeden salıverilmişlerdir.

3 Polis Memuru ve 2 sivil şahsın dönemin İçişleri Bakanı Mehmet AĞAR’ın talimatı, Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL’in bilgisi dışında, Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ’un Bakanın talimatını Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN’e iletmesi ve talimatın ayrıca Bakan tarafından İbrahim ŞAHİN’e de verilmesi üzerine İbrahim ŞAHİN ve beraberinde Özel Harekat Dairesinden 3 görevlinin İstanbul’a giderek Ankara’ya getirildiği, konu hakkında İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU ve Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL’ın mutabakatının bulunduğu, Sayın Bakan ile Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ’un 28.08.1996 günü İstanbul’da oldukları ve konu hakkında İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU ile görüşme yaptıkları anlaşılmıştır.

Diğer taraftan, Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğünde sorgulanan 3 özel harekat memurundan Oğuz YORULMAZ’ın, Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN’in İstanbul’da Asayiş Şube Müdür Yardımcısı olduğu dönemdeki koruması olması, daha sonra Hüseyin KOCADAĞ’ın koruması olması, bilahare yine Ankara’da İbrahim ŞAHİN’in koruması olması, daha sonra da Şanlıurfa Milletvekili E.Sedat Edip BUCAK’ın koruması olması, bu dönemlerde Ömer Lütfi TOPAL’ın ortağı oldukları söylenen Ali Fevzi BİR (Aliço) ile Sami HOŞTAN’ı (Arnavut Sami), Sedat Edip BUCAK ile İbrahim ŞAHİN’in yanına gidip gelirlerken tanıdığını açıkça beyan etmesi düşündürücüdür.

Ayrıca Tevfik AĞANSOY’un öldürüldüğü gün, özel harekatçı 3 polis memurunun İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Ömer Lütfü TOPAL cinayeti ile ilgili olarak gözetim altında tutulduğu 28.08.1996 günüdür. Dolayısıyla, Tevfik AĞANSOY’un öldürülmesini de bu kişileri ihbar etmiş olabileceği veya karşılıklı hesaplaşma şüphesi doğmakta olup, araştırılması gerekmektedir.

Buna göre; Öldürme olayının soruşturulması görev ve yetkisi Sarıyer C.Başsavcılığına aittir.Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek yönü ile olayın soruşturulması görev ve yetkisi İstanbul DGM.C.Başsavcılığına aittir.Öldürme olayının zanlıları 3 polis memuru ve 2 sivil şahsın İstanbul emniyet Müdürlüğünden Sarıyer C.Başsavcılığının bilgisi dışında alınarak Emniyet Genel Müdürlüğüne getirilerek C.Başsavcılıklarına haber verilmeden serbest bırakanlar, bu talimatı verenler dönemin İçişleri Bakanı Mehmet AĞAR, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ, Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU ve Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL haklarında adli görevi ihmal suçundan yetkili C.Başsavcılığınca soruşturma yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.İdari yönden Emniyet Genel Müdürlüğünce soruşturma yapılmıştır. İçişleri Bakanlığınca Mülkiye Başmüfettişleri marifetiyle soruşturma sürdürülmektedir. Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın korunması için 22.6.1996 tarihli İl Koruma Kurulu sadece bir polis görevlendirmesini uygun gördüğü ve bu kararın İçişleri Bakanlığı Merkez Koruma Kurulunca 25.7.1996 tarihinde benimsediği ve bu durumun İçişleri eski Bakanı Mehmet AĞAR tarafından 06.08.1996 günü Bakan olarak onaylandığı görülmesine rağmen 06.08.1996 günü Sedat Edip BUCAK’a 4’ü İstanbul’da 2’si İzmir’de görev yapan 6 kişinin tahsis edilerek tayinlerinin yapılması, bu kişilerin ise derhal koruma görevine başlamayıp 3 aylık bir dönem içinde ayrı ayrı göreve başlamalarının ise korumada aciliyet olmadığını ortaya koyması, Sedat Edip BUCAK’ın yazılı talebinin tayinlerden bir gün sonrası olan 07.08.1996 günü yapılması, bu korumalardan 3’ünün Ömer Lütfü TOPAL cinayeti ile ilgili olarak gözaltına alınan kişiler olması birinin de bu kişiler lehine tanıklık yapan kişi olması dikkat çekmektedir. Koruma görevlileri verilmesi konusunun ayrıca İçişleri Bakanlığınca incelenmesi ve gerekirse soruşturulmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.Abdullah ÇATLI’nın -kullandığı diğer isimler de dikkate alınarak- ve Ömer Lütfi TOPAL’ın ortak olduğu şirketlerin Maliye Bakanlığınca araştırılarak hesaplarının incelenmesinin Başsavcılıklarca yapılmakta olan soruşturmalara yardımcı olacağı düşünülmektedir.DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın korumalarının tayin konusu ise şöyle gelişmiştir:Televizyon ve basında günlerce tefrika edilen “Söylemezler” çetesi ile ilgili operasyon sonrasında Söylemez kardeşlerin vermiş olduğu ifadelerde bahse konu olan milletvekilini öldüreceklerini söylemişlerdir.Bu hususla ilgili olarak Sedat Edip BUCAK çeşitli gazetelere beyanatlar vermiştir.İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ali BİLİR imzası ile 11.07.1996 tarih ve 1200/37 sayı ile adı geçen milletvekilinin korumalarının isim listesine havi yazı Personel dairesine intikal ettirilmiştir.22.06.1996 tarihli İl Koruma Komisyon kararı ile bahse konu Milletvekilinin 1 polis memuru ile korunmasına.25.07.1996 tarihinde de Merkez Koruma Komisyon kararı ile yakın korumaya alınmasına karar verilmiştir.Tekrar 07.08.1996 tarihinde Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK İçişleri Bakanlığına müracaatta bulunarak 11.07.1996 tarihindeki müracaatında istediği korumalarının isim listesini İçişleri Bakanlığına göndermiş aynı gün evrak dairemize intikal ettirilmiştir.

Konunun aciliyeti bakımından bize iletilen dilekçelerde ismi geçen polis memurlarının atamaları 06.08.1996 Ankara Emniyet Müdürlüğü kadrosuna yapılmıştır.

Bize yapılan ilk müracaat 11.07.1996 tarihindedir. Atamalar ise bu talepten 25 gün sonra yapılmıştır.

Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunda Ömer Lütfi TOPAL’a verilen diplomatik pasaportla ilgili olarak da;

28.07.1996 günü İstanbul’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Ömer Lütfü TOPAL’a ait 34 BTG 96 plaka sayılı oto içerisinde yapılan aramada maktül adına düzenlenmiş 01 NO: 0041672 seri numaralı CCCP Diplomatik Pasaport bulunduğu, elde edilen eşya ve belgelerin Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca mirascı Serdar Murat TOPAL vekili Avukat Nilüfer YARGICI’ya 19.08.1996 tarihinde teslim edildiği ifade edilerek, Başbakanlık Makamının 18.11.1996 gün ve M:127 sayılı onayları gereğince yürütülmekte olan inceleme ve soruşturmaya esas olmak üzere sözkonusu Diplomatik Pasaportun temin edilerek anılan pasaport ile ülkemize giriş çıkış yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise buna ilişkin ayrıntılı bilgi ve belgelerin gönderilmesi ile temin edildiği takdirde anılan pasaportun gerçekliğinin araştırılarak bilgi verilmesinin, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 12.12.1996 tarih ve 1303 sayılı yazıları ile istenilmesi üzerine; Diplomatik pasaportun halen soruşturmayı yürüten Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu anlaşılmıştır.Ömer Lütfü TOPAL’a ait 01 NO: 0041672 seri numaralı CCCP Diplomatik Pasaporta ilişkin ilgili ülke makamlarından bilgi temin edildiğinde ayrıca bilgi verileceği İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiş, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığına da bilgi verilmiştir.”

Ömer Lütfü TOPAL’ın üzerinde bulunan, Savcılıkça ailesine teslim edilen SSCB’ne ait Diplomatik Pasaportun Türkmenistan Cumhurbaşkanı tarafından verildiği, bu pasaportun Türkmenistan, Azerbeycan ve Amerika seyahatlerinde adı geçen kişi tarafından yurtiçi giriş ve çıkışlarda kullanıldığı belirlenmiştir. Dışişleri Bakanlığı kanalı ile yapılan araştırmada, Ömer Lütfü TOPAL’ın Türkmenistan’da 2 tane 5 yıldızlı otel işlettiği, bir iş merkezi bulunduğu, petrol araştırmaları ile sağlık konularında çalıştığına dair duyumlar alındığı, Türkmenistan tarafından diplomatik pasaport verilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısının 40 rakamının çok üzerinde olduğunun tahmin edildiği, diplomatik pasaport alanlar arasında Erdal İNÖNÜ, Ayvaz GÖKDEMİR ile Veysel ATASOY’un da bulunduğu bildirilmiştir.

Diplomatik pasaport sahiplerinin yurtiçi giriş ve çıkışlarda (ihbar olmadıkça) kendilerinin ve eşyalarının aranmaması gerçeğinden hareketle yurtiçine giriş ve çıkışlarda kara para, silah ve uyuşturucu gibi hususlarda aranmama imkânından Ömer Lütfü TOPAL’ın da istifade etmiş olabileceği düşünülmektedir.

Ayrıca Ömer Lütfü TOPAL ile ilgili olarak yapılan arşiv araştırması neticesinde;

Kullandığı sahte kimliklerin:

1- Mehmet ve Hatice oğlu 1946 Kilis doğumlu, Sadık Sami ONAR,

2- 1948 Gaziantep doğumlu, Serdon Cevat SERDAR olduğu,

Adı geçen şahsa İçişleri Bakanlığınca Hususi Damgalı Pasaport tanzim edildiğine dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığı belirlenmiştir.

Yine yapılan dosya tetkikinde; Ömer Lütfü TOPAL’ın, 03.08.1975 tarihinde Ankara Valiliğinden tanzim edilen TR C 403186 seri numaralı Umuma Mahsus Pasaport aldığı, yine aynı şahsın 22.04.1977 tarihinde Gaziantep Valiliğinden Sadık Sami ONAR sahte kimliği ile TR D 256258 seri numaralı Umuma Mahsus Pasaport aldığı,

Ayrıca; Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış bilgisayar kayıtlarında yapılan araştırmada, Mevlüt oğlu 1942 doğumlu Ömer Lütfü TOPAL’ın TR H 918035 seri numaralı Umuma Mahsus Pasaportla giriş-çıkış yaptığı ve bu pasaportun İstanbul Emniyet Müdürlüğünce tanzim edildiği belirlenmiştir.” şeklinde bilgi verildiği incelenmiştir.(Ek:82)

4- Komisyonumuzun 14.3.1997 tarih ve 282 sayılı yazısına cevaben İçişleri Bakanlığının 17.3.1997 gün ve 34-2/619-3 sayılı yazısı ekinde gönderilen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerince hazırlanan 06.01.1997 gün ve 76/1, 114/1 sayılı inceleme ve soruşturma raporunda da özetle;

1) Ömer Lütfü TOPAL’ın öldürülmesi olayını Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli 3 polis memuru ile 2 sivil şahsın gerçekleştirdiği iddiasına ilişkin olarak yapılan incelemeler sonucu elde edilen verilere göre:

28.07.1996 günü saat 23.00 sıralarında Sarıyer İlçesi Yeniköy Bölgesinde vukubulmakla, yazılı ve görsel basında TOPAL CİNAYETİ diye adlandırılan olayla ilgili olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine bağlı Cinayet Büro Amirliğinin 214 40 33 nolu telefonuna, 25.08.1996 günü saat 14.00 sıralarında telefon eden bir erkeğin:

- Ömer Lütfü TOPAL’ın öldürülmesi olayını, Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ, Ercan ERSOY, Ataköy Galeria’da Natural Ayakkabı Mağazası sahibi Sami HOŞTAN ve Sheraton Oteli Gazinosu sahibi Ali Fevzi BİR adlı şahısların gerçekleştirdiğini -ihbar etmesi üzerine,anılan Emniyet birimi tarafından tanzim edilen, “Yakalama ve Üst Arama Tutanağı” belgelerine göre polis memurlarından;Ayhan ÇARKIN’ın 27.08.1996 günü saat 17.00’de,Oğuz YORULMAZ’ın 27.08.1996 günü saat 15.50’de,Ercan ERSOY’un, 27.08.1996 günü saat 11.00’de gözaltına alınarak, olayla ilgilerinin araştırıldığı,yapılan sorgularına ilişkin olarak, daktilo edilmiş birer ifadeleri bulunmayan adı geçenlerin;

- Mekan şahitleri de göstermek suretiyle suçlamaları reddettikleri,

- Kendilerinden alınan parmak izlerinin, olay yerindeki silahta bulunan parmak izleriyle karşılaştırılmalarında mutabakat görülmediği,

İstanbul Polisi tarafından düzenlenen (Yakalama ve Üst Arama tutanakları)nda, yakalanma tarih ve saatleri belirtilmediği gibi, ifadeleri de alınmayan sivil şahıslar Sami HOŞTAN ile Ali Fevzi BİR’in de; Ömer Lütfü TOPAL’ın ortaklarından olduklarını belirtmekle birlikte, adı geçenin öldürüldüğü saatlerde başka yerde ve kişilerle olduklarını ifade ettikleri anlaşılmış.Polis Başmüfettişleri Ş.ERTEN ve H.AKDENİZ tarafından düzenlenen 15.12.1996 tarih ve 1996/820 sayılı (Soruşturma Raporu)nda da;

- ......anılan Polis memurları ile Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülme olayı arasında bir bağ kurulamadığı gibi öldürme olayına karıştıkları hususunda da herhangi bir delil elde edilemediğinden, haklarında yapılacak bir işlem bulunmadığı....- belirtilmiş ise de,

C.M.U.K.nun 153, 160. 163 ve 164 ncü maddeleri hükümlerince;Suç ve suçlananlarla ilgili delillerin toplanılarak; kamu davasının açılmasına yeterli olup olmadığına;Toplanan deliller kamu davası açılmasına yeterli ise, Mahkemeye bir iddianame vermek suretiyle kamu davası açmaya,yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, kamu davasının açılması için yeterli delil bulunmaması veya keyfiyetin takibe değer görülmemesi halinde - Takibata Yer Olmadığına- karar vermek yetkisi Cumhuriyet Savcılarına ait olduğundan,

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliğinin 214 40 33 nolu telefonuna vaki:

28.07.1996 günü saat 23.15 sıralarında sarıyer İlçesi Yeniköy Semtinde meydana gelen, Ömer Lütfi TOPAL adlı şahsın öldürülmesi olayını; Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ ve Ercan ERSOY ile Ataköy Galleria’da Natural Ayakkabı Mağazası sahibi Sami HOŞTAN ve Sheraton Oteli Gazinosu sahibi Ali Fevzi BİR’in gerçekleştirdiklerine dair ihbarın,doğru olup olmadığı, suçlananların bu fiili işleyip işlemediklerine dair bir değerlendirmeye gidilmeksizin, konuya ilişkin olarak toplanılan bilgi ve belgelerin, olay yeri itibariyle yetkili, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiinin gerektiği,

- 2- Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayını gerçekleştirdiklerine dair bir ihbar üzerine gözaltına alınan 3 polis memuru ile 2 sivil şahsın; yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmeden, 30 saatten fazla gözaltında tutulduktan sonra Ankara’ya gönderilmeleri ve Ankara’ya nakledilen bu kişilerin ifadeleri alındıktan sonra salıverildikleri- Konunun incelenmesi sonucu elde edilen verilere göre:

28.07.1996 günü saat 23.00 sıralarında Sarıyer İlçesi Yeniköy Bölgesinde vukubulmakla, yazılı ve görsel basında TOPAL CİNAYETİ diye adlandırılan olayla ilgili olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine bağlı Cinayet Büro Amirliğinin 214 40 33 nolu telefonuna, 25.08.1996 günü saat 14.00 sıralarında telefon eden bir erkeğin:

- Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayını, Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli Polis memurları Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ, Ercan ERSOY, Ataköy Galeria’da Natural Ayakkabı Mağazası sahibi Sami HOŞTAN ve Sheraton oteli Gazinosu sahibi Ali Fevzi BİR adlı şahısların gerçekleştirdiğini” ihbar etmesi üzerine, anılan Emniyet Birimi tarafından tanzim edilen, “Yakalama ve Üst Arama Tutanağı” belgelerine göre polis memurlarından;Ayhan ÇARKIN’ın 27.08.1996 günü saat 17.00’de, Oğuz YORULMAZ’ın 17.08.1996 günü saat 15.50’de İstanbul’da,Ercan ERSOY’un ise; İstanbul’dan İzmir’e gönderilen ekipler marifetiyle 27.08.1996 günü saat 11.00 de yakalanarak, getirildikleri Asayiş Şube Müdürlüğü nezarethanelerine konuldukları, parmak izleri de alınmak suretiyle sorgulamalardan geçirildikleri,

Yakalama ve Üst Arama tutanaklarında, yakalama tarih ve saatleri gösterilmeyen öteki sivil şahıslar Sami HOŞTAN ile Ali Fevzi BİR’in; nezarethaneye konulmadıkları gibi, yalnızca Ali Fevzi BİR’e Başkomiser Şentürk DEMİRAL tarafından bazı sorular sorulup, ifadesinde belirttiği üzere Sami HOŞTAN’a herhangi bir sorunun yöneltilmediği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun (Adli Görevler) başlıklı 154 ncü maddesinin, 18.11.1996 tarih ve 3842 sayılı Kanunla değişik 2 nci fıkrasındaki:

- Bütün zabıta makam ve memurları, el koydukları olaylar, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri Cumhuriyet Savcılarına derhal bildirmek ve Cumhuriyet Savcılığının adliyeye ilişkin işlerde bütün emirlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.-Hükmüne rağmen, el konulan olay, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirlerle ilgili olarak, yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmediği,üç polis memurunun; yakalandıkları 27.08.1996 günü Asayiş Şube Müdür Vekili Ahmet Duran ALP ve ertesi 28.08.1996 günü izinden dönmesi üzerine de Asayiş Şube Müdürü sorumluluğunda sorgulandıkları halde;Anılan kanunun, “İfade ve Sorgunun Tarzı”nı belirleyen, 18.11.1992 tarih ve 3842 sayılı Kanunla değişik 135 nci maddesindeki:

- Zabıta amir ve memurları....tarafından ifade almada....aşağıdaki hususlara uyulur:

--1- İfade verenin veya sorguya çekilenin kimliği tespit edilir. İfade veren veya sorguya çekilen kimliğe ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmak zorundadır.

2- Kendisine isnad edilen suç anlatılır.

3- Müdafi tayin hakkının bulunduğu, müdafi tayin edebilecek durumda değilse baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep edebileceği ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafinin soruşturmayı geciktirmemek kaydı ile ve vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır bulunacağı bildirilir, yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği söylenir.

4- İsnad edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir.

5- Şüpheden kurtulması için somut delillerinin toplanmasını talep edebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine varolan şüphe sebeplerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek imkânı verilir.

6- İfade verenin veya sorguya çekilenin şahsi halleri hakkında bilgi alınır.

7- İfade ve sorgu bir tutanakla tespit edilir. Bu tutanakta;

a) İfade verme veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,

b) İfade verme veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,

c) İfade vermenin veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise sebepleri;

d) Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı,

e) İmzadan imtina halinde bunun nedenleri yer alır.-- hükmüne hiç uyulmayıp; böylesine ciddi bir ihbarla gözaltına alınan kişilerle ilgili ifade ve sorgunun bir tutanakla tespit edilmediği.Anılan Kanunun “Yakalanan Kimsenin Sorguya Çekilmesi” başlıklı değişik 128 nci maddesindeki:-Yakalanan şahıs bırakılmazsa, yakalama yerine en yakın sulh hakimine gönderilmesi için gerekli süre hariç yirmidört saat içinde Sulh Hakimi önüne çıkarılır ve sorguya çekilir. Yakalananın talebi halinde müdafi de sorguda hazır bulunabilir.Üç veya daha fazla kişinin bir suça iştirak suretiyle toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle Cumhuriyet Savcısı bu sürenin dört güne kadar uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Soruşturma bu sürede sonuçlandırılamazsa Cumhuriyet Savcısının talebi ve sulh hakiminin kararı ile sekiz güne kadar uzatılabilir. Sulh hakimi yakalamayı gerektiren bir hal görmez veya yakalama sebepleri ortadan kalkmış bulunursa yakalanan şahsın bırakılmasına karar verir.-Hükmüne rağmen, cinayet ihbarıyla yakalanarak 30 saatten fazla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesinde tutulan 3 polis memuru ile 2 sivil şahsın,

- Mekan şahitleri de göstermek suretiyle suçlamaları reddetmeleri,

- Kendilerinden alınan parmak izlerinin, olay yerindeki silahta bulunan parmak izleriyle karşılaştırılmalarında mutabakat görülememiş olması,

- Olayla ilgilerinin bulunduğuna dair maddi bir delil bulunamamış olması,

- Bir kere de bu görevlilerin bağlı oldukları üst kuruluş ve “Emniyet Genel Müdürlüğü ilgili daire ve şubelerinin imkânlarından faydalanılarak incelenmesinin uygun olacağı” gibi gerekçelerle, 28.08.1996 günü saat 23.00 de Çamlıca Turnikeleri’nde, Ankara’dan gelen Emniyet Genel Müdürlüğü ekibine teslim edildikleri, Ankara’da ifadelerine başvurulan bu görevlilerin, birlikte götürüldükleri öteki iki sivil şahıs ile birlikte serbest bırakıldıkları,

Silahla adam öldürdükleri ihbarı üzerine yakalanan ve 30 saatten fazla gözaltında tutulan üçü polis memuru beş kişinin Ankara’dan gelen ekibe teslimi sırasında düzenlenen tutanağa konulan, “tetkik ve gereği yapılmak üzere” ibaresinin;

İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU, Asayişten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL, Asayiş Şube Müdürü Fatih ÖZKAN ile Asayiş Şube Müdür Yardımcısı (27.08.1996 günü Asayiş Şube Müdür vekili) Ahmet Duran ALP’in CMUK’un 125, 135 ve 154 ncü maddesinden doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmadığı gibi, aynı sorumlulukların;

-Anılan öldürme olayı ile ilgili soruşturma neticesinde tetkik edilmek ve araştırılmak üzere alınan ... şahıslarla illiyet sağlanamamışsa da olayın önemi bakımından, Emniyet Genel Müdürlüğünün ilgili daire ve şubelerinin imkânlarından da faydalanılarak incelenmesinin uygun olacağı değerlendirildiğinden tutanakta ismi geçen şahıslar (ı), üzerlerinden çıkan silah ve zati eşyalar (ile birlikte),

Kanundaki, “bütün zabıta makam ve memurları” genellemesi kapsamında, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN için de başlamış olmakla,Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 ncü maddesinin 3 ncü fıkrasındaki:

“Kanun tarafından kendilerine verilen... adliyeye müteallik görev veya işlerde suistimal veyahut ihmal ve terahileri görülen Devlet Memurları..... hakkında Savcılıkça doğrudan doğruya takibatta bulunulur.Ancak Zabıta Amirleri hakkında hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları muhakeme usulü tatbik olunur. - hükmü doğrultusunda, bu konudaki tahkikatın Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılması gerekeceği, kanaat ve sonucuna varıldığı “ şeklinde değerlendirme yapıldığı incelenmiştir.(Ek:86)

5- Komisyonumuzun 29.11.1996 gün ve 3 sayılı yazılarına cevaben Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen 13.12.1996 gün ve 031114 sayılı yazısı ekinde İstanbul DGM Başsavcılığının 1996/2303 Hazırlık ve Sarıyer C.Başsavcılığının 1996/3514 hazırlık sayılı dosyalarının onaylı fotokopileri gönderilmiştir.

Aynı dosyaların Komisyonumuzun 10.1.1997 gün ve 125 ve 126 sayılı yazıları ile de Komisyonumuza gönderildiği anlaşılmıştır.(Ek: 74; 81; 87)

6- İstanbul DGM Başsavcılığının 1996/2303 Haz. 1997/294 Esas ve 1997/261 numaralı iddianemesinde özetle;

“ Emperyal Kumarhameleri işletmecisi olan ve kamuoyunda işletmelerden çok yüksek gelir sağladığı kanatı bulunan Ömer Lütfi Topal 28.7.1996 tarihinde saat 23.30 sıralarında İstanbul Sarıyer ilçesi, Tazeceviz Sokakta, içerisinde bulunduğu 34 BTG 96 plakalı otomobili içerisinde otomatik silahlarla taranarak öldürülmüştür.

Olay mahallinde suçta kullanılan 2 adet Kalaşhnikov marka otomatik tüfek, bu tüfeklere ait şarjörler, 47 adet dolu 9 adet boş kovan bulunmuştur. Aynı gün polise telefonla yapılan bir ihbarda olayı gerçekleştiren kişilerin 34 KN 288 plaka sayılı araç ile kaçtıkları bildirilmiş ve bu araç İstinye Polis Karakolu idaresinde terkedilmiş olarak bulunmuş ve araç içerisinde 9 mm. çapında UZİ marka makinalı tabancalara ait 1 adet şarjör (UZİ marka makinalı tabancalar Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesinde kullanılmaktadır). 9 mm. çapında MKE yapısı UZİ marka 9 adet mermi, 7.62x39 mm. çapında Kalashinkov marka tüfeklere ait 2 adet şarjör ve 7.62x39 mm. çapında 27 adet fişek bulunmuştur. Ancak, UZİ marka şarjörlerin ait olduğu silah bulunamamış ve muhtemelen olay faillerinin kaçarken yanlarında götürdükleri kanaatine varılmıştır. Bu otomobil hakkında yapılan araştırmada 24.04.1995 tarihinde Ankara İlinde çalınmış olduğu ve gerçek plakasının 06 V 7550 olduğu tesbit edilmiştir.

Bu olayın İstanbul Emniyet Müdürlüğünce tahkikatının yapıldığı sırada 25.08.1996 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine ismini bildirmeyen bir kişi tarafından yapılan ihbarda, Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayının faillerinin Ayhan ÇARKIN, Ercan ERSOY, Oğuz YORULMAZ isimli Özel Harekat Dairesi polis memurları ile Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR isimli kişiler olduklarını bildirilmiştir. Bu ihbar üzerine adı geçenler 28.08.1996 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde gözaltına alınmışlardır. Bu kişilerin gözaltına alınmalarını müteakip Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK tarafından İstanbul Emniyet Müdürü KEMAL yazıcıoğlu’na defalarca telefon ederek gözaltına alınanların serbest bırakılmalarını kolaylaştırmak maksadıyla ona etkide bulunmaya tevessül edilmiştir. (Kemal YAZICIOĞLU’nun ifadeleri) Bu kişiler hakkında İstanbul Emniyet Müdürlüğünce araştırma devam ettiği sırada olaya müdahale edilerek, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ aracılığı ile Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN görevlendirilerek, gözaltındaki bu kişiler Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülmüşler ve orada yüzeysel bir araştırma yapılarak serbest bırakılmışlar ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına da bu olay intikal ettirilmemiştir.

Adı geçen kişiler bu şekilde serbest bırakıldıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelen İstihbari bilgiler üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından araştırmalar sürdürülmüş ve bu kişilerin bu olaya iştirak ettikleri hususunda emareler elde edildiği bildirilerek bu durum bizzat İstanbul Emniyet Müdürü tarafından Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Sayın Başbakan’a şifahi olarak arzedilmiştir. (Kemal YAZICIOĞLU’nun ifadeleri).

Nitekim, 22 Aralık 1996 tarihinde Çankaya Köşkünde liderler zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderlerle yaptığı konuşmanın bir bölümünde İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU’nun kendisine arzettiğini beyan ederek, özetle ...Biz Ömer Lütfi TOPAL’ı öldürenleri bulduk... Ankara merkez geldi, bizim elimizden aldı... İsterlerse merkez alır. Emniyetin usul ve kaidesidir... Bunlar Ömer Lütfi TOPAL’ı öldürdüklerini itiraf ettiler, siz sorsanız size de söylerler... sorunca söylüyorlar... ifadeleri henüz zapta almadım... dediğini bildirmişlerdir.

Bu olayla ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğünde sürdürülen araştırmalar sırasında Ö.Lütfi TOPAL’ın öldürülmesinde kullanılan ve olay yerinde terkedilen Kalashinkov marka tüfeklerden birinde, bu tüfeğin iki şarjörünü birbirine monte etmekte kullanılan koli bantının iç yüzeyinde bulunan 1 adet parmak izinin mukayese çalışmalarında, bu parmak izinin 26.02.1992 tarihinde sahte pasaport ile Atatürk Hava Limanından çıkış yapmak istediği sırada yakalanan Şahin EKLİ isimli kişiye ait olduğu tesbit edilmiştir. ŞAHİN EKLİ ile ilgili kayıtların araştırılmasında, bu kimliği kullanarak sahte pasaportla yurtdışına çıkmak isteyen kişinin gerçek kimliğinin Abdullah ÇATLI olduğu saptanmıştır. Bunun üzerine Abdullah ÇATLI’nın kayıtlarda gerek kendi adına gerek Mehmet ÖZBAY adına mevcut bulunan parmak izleri ile ölümünü müteakip Nevşehir Devlet Hastanesi morgunda alınan parmak izlerinin mukayesesi yapılmış ve sonuç olarak suç aleti tüfeğin şarjörlerini monte eden koli bantı üzerindeki parmak izinin Abdullah ÇATLI’ya ait olduğunu kesin olarak anlaşılmıştır. Bu durumda Abdullah ÇATLI’nın Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayına iştirak ettiğini bu somut delille tesbit edilmiştir.

Bu şekilde, Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesine iştirak ettiği tesbit edilen Abdullah ÇATLI’nın bu olay sebebiyle gözaltına alınan kişilerle ve İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikatı yapılan (Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçuna ilişkin) olaylarda adı geçen kişilerle ilişkileri şöyledir;

Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR, Ömer Lütfi TOPAL’ın İstanbul İntercontinental Otelindeki kumarhanesinin % 50 oranında ortaklarıdır. Abdullah ÇATLI’nın sık sık bu kumarhaneye geldiğini, Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR ile idare odasında oturup, uzun görüşmeler yaptıkları, keza Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR’in de Ankara İline gittiklerinde Sedat Edip BUCAK’ın yazıhanesinde Abdullah ÇATLI ile buluştukları ve görüştükleri ve bu kişiler arasında uzun süredir yakın ilişkiler olduğu bizzat Sami HOŞTAN’ın kardeşi Sedat HOŞTAN’ın ifadesi ve diğer ifade ve delillerden ve telefon tesbit tutanaklarındaki görüşme detaylarından anlaşılmıştır.

Dosya içerisinde mübrez bulunan ve yukarı bölümlerde izahı yapılan ve Siverek İlçesinde Sedat BUCAK’ın ikametgahında çekildiği tesbit edilen ve Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürüldüğü tarihlere yakın zamanlara tekabül eden günlerde çekilmiş olduğu tesbit edilen fotoğraflarda bu kişiler arasındaki yoğun ve gizli ilişkileri teyit etmektedir. (Abdullah ÇATLI, Sami HOŞTAN ve Ercan ERSOY’un yanyana çekilmiş muhtelif fotoğrafları.)

Ö.Lütfi TOPAL olayı sebebiyle gözaltına alındıktan sonra Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülerek orada kısaca ifadesi alınan Sami HOŞTAN bu ifadesinde Ö.L.TOPAL’ın öldürüldüğü tarihlerde Marmaris Grand Azur Otelinde konakladığını belirterek, otelin faturalarını ibraz etmiştir. Ancak, dosyada mübrez bu fotoğrafların incelenmesinde, konaklayan kişilerin Sami HOŞTAN ve aile efradı oldukları görülmekle beraber gerek rezervasyonunun gerekse faturaların Mehmet ÖZBAY (Abdullah ÇATLI) adına düzenlenmiş olduğu görülmüş ve bu husus Sami HOŞTAN ve Abdullah ÇATLI arasındaki ilişkilerin başka bir göstergesi olmuştur. Yine Sami HOŞTAN’ın kardeşi Sedat HOŞTAN’ın ifadesine göre 03.11.1996 tarihinde Susurluk İlçesi civarında meydana gelen kazada Abdullah ÇATLI’nın ölümü ilk kez kendisine duyurulan kişilerden biri de Sami HOŞTAN’dır. Bu haber üzerine Sami HOŞTAN derhal olay yerine gitmek için harekete geçmiş ve durumu ortağı Ali Fevzi BİR’e de bildirmiş ve Susurluk’a gitmek üzere İstanbul Boğaz Köprüsü çıkışında buluşmuşlar ve orada karşılaştıklarında “Abdullah’ı kaybettik” diye birbirlerine sarılmışlar ve oradan hareketle Susurluk Devlet Hastanesine gitmişlerdir. Abdullah ÇATLI’nın Susurluk Devlet Hastanesindeki cenazesini, Abdullah ÇATLI’nın diğer yakınları ile birlikte Nevşehir İline götürmüşler ve orada defnedilmesinde hazır bulunmuşlardır.

Aşağıda Tarık ÜMİT olayında anlatılacağı üzere Abdullah ÇATLI’nın birçok eyleminde Sami HOŞTAN onun yanında bulunan kişilerden birisidir.

Abdullah ÇATLI ile bu şekilde çok yakın ve karmaşık ilişkilerde bulunan Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR, Sedat BUCAK ve onun yanında koruma polisi olarak görevlendirilen ve iddianamede sanık olarak adı geçen polis memurları ile de yakın derecede ilişkileri bulunmaktadır. (Mehmet EYMÜR’ün ifadeleri)

Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR ile birlikte gözaltına alınan polis memurları Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ ve Ercan ERSOY ile birlikte diğer polis memurları Enver ULU ve Mustafa ALTINOK, bu olayın vuku bulduğu döneme tekabül eden zamanda, alelacele Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın koruması olarak onun yanına verilmişlerdir.

Başbakanlık Teftiş Kurulunun 09.01.1997 tarihli raporuna esas teşkil eden belgeler ve İstanbul DGM C.Başsavcılığınca Emniyet Genel Müdürlüğünden celbedilip, cevabi yazı ve belgelere göre; Sedat Edip BUCAK’ın korunması için İl Koruma Kurulu sadece bir polis memuru görevlendirilmesini uygun görmüş ve bu karar, merkez koruma kurulunca da yeterli görülerek onaylandığı halde 06.08.1996 günü Sedat Edip BUCAK’a dördü İstanbul’da, ikisi İzmir’de görev yapan 6 polis memurunu (Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ, Ercan ERSOY, Mustafa ALTINOK, Enver ULU, Ö.KAPLAN) tahsis edilerek tayinlerinin yapılması, bu kişilerin derhal koruma görevlerine başlamayıp üç aylık bir dönem içerisinde ayrı ayrı göreve başlamalarının KORUMADA ACİLİYET OLMADIĞINI ortaya koyması, Sedat Edip BUCAK’ın yazılı talebinin bir gün sonrası olan 07.08.1996 günü yapılması, bu korumalardan üçünün Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi ile ilgili olarak gözaltına alınan kişiler olması ve birinin de (Ö.KAPLAN) bu kişiler lehine tanıklık yapan kişi olması, ayrıca bu memurlardan Oğuz YORULMAZ’ın Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN’in İstanbul Asayiş Şube Müdürü Yardımcısı olduğu dönemde koruması olması, daha sonra Hüseyin KOCADAĞ’ın koruması olması, bilahare yine Ankara’da İbrahim ŞAHİN’in koruması olması, daha sonra da Sedat Edip BUCAK’ın koruması olması ve bu dönemlerde gerek Oğuz YORULMAZ’ın gerekse diğer polis memurlarının Ömer Lütfi TOPAL’ın ortakları olan Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR ile, Sedat Edip BUCAK ile İbrahim ŞAHİN’in yanına gidip gelirken tanıdıklarını açıkça beyan etmeleri bir bütün olarak nazara alındığında, bu korumaların özel olarak Sedat Edip BUCAK’ın yanında toplandıklarını göstermektedir. Sedat Edip BUCAK’ın yanında koruma görevlisi adı altında bu şekilde toplanan polis memurlarının, İstanbul DGM C.Başsavcılığında Susurluk olayı ile ilgili olarak verdikleri ilk ifadelerinde Abdullah ÇATLI’yı Mehmet ÖZBAY kimliği ile ve Sedat Edip BUCAK’ın koruma görevine başladıktan sonra tanıdıklarını söylemiş iseler de, İstanbul DGM C.Başsavcılığında yapılan araştırmada yapılan telefon tesbitlerinde, Abdullah ÇATLI’nın kullanımında olan çok sayıda cep telefonları ile çok uzun süreden beri yoğun telefon görüşmeleri yaptıkları tesbit edilmiştir. Bunun üzerine adı geçenlerin sanık sıfatı ile alınan ifadelerinde Abdullah ÇATLI’yı birkaç yıldan beri tanıdıklarını ve onunla sık sık görüştüklerini ifade ettikleri görülmüştür.

Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak yapılan hazırlık tahkikatının Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 1996/3514 Hazırlık numaralı evrakında halen sürdürülmekte olduğu ve yukarıda izah edilen tesbitlerin Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca da yapıldığı bildirilmiştir. (Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.1997 tarih ve 1996/3514 Hz. sayılı yazısı).” şeklinde değerlendirme yapıldığı incelenmiştir.(Ek:81)

7- Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi ile ilgili Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan 1996/3514 sayılı Hazırlık numaralı dosya, anılan Savcılığın 20.1.1997 tarihli yazısı ekinde Komisyonumuza iletilmiş, bilahare aynı Savcılığın 17.3.1997 tarihli yazısı ile de aynı dosyaya sonradan intikal eden belge ve ifadeler gönderilmiştir.Buna göre;

“ Cinayetle ilgili soruşturma henüz tamamlanamadığından, iddianamenin hazırlanmadığı, ancak dosyada olayla ilgili, yer tesbit tutanakları ekspertiz ve laboratuvar raporları, birkısım ifadeler ve yazışmaların yeraldığı anlaşılmıştır.

a) Dosyada yer alan önemli ifadelerden Ömer Lütfi TOPAL’la 7 yıldır gayri resmi evliyim diyen Hilal ALTINTAŞ ifadesinde özetle; Ömer beyin son bir yılda müthiş bir stres altında olduğunu, ölümünden 10 gün önce de üzerinde artan bir tedirginlik olduğunu, bir gün önce ise çok sinirli olduğunu, sabaha kadar sürekli telefonla konuştuğunu, sert tartışmalar yaptığını, ama gizli konuştuğu için ne konuştuğunu duyamadığını, ancak duyabildiği kadarı ile Mehmet AĞAR isminin çok geçtiğini, önce çelik yelek ısmarladığını, ancak bunu hiç giymediğini,

Ömer Beyin ortakları Sami HOŞTAN ve Aliço’yu hiç sevmediğini, ÇİLLER’den de hoşlanmadığını,

b) İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU ise Savcılıktaki ifadesinde özetle;

Ömer Lütfi TOPAL’ın ölümünden bir ay kadar sonra bu olayın İstanbul Emniyet Müdürlüğünce tahkikatının yapıldığı sırada 25.08.1996 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine ismini bildirmeyen bir kişi tarafından yapılan ihbarda, Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayının faillerinin Ayhan ÇARKIN, Ercan ERSOY, Oğuz YORULMAZ isimli Özel Harekat Dairesi polis memurları ile Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR isimli kişiler olduklarını bildirmiştir. Bu ihbar üzerine adı geçenler 28.08.1996 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde gözaltına alınmışlardır. Bu kişilerin gözaltına alınmalarını müteakip Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK tarafından İstanbul Emniyet Müdürü KEMAL yazıcıoğlu’na defalarca telefon ederek gözaltına alınanların serbest bırakılmalarını kolaylaştırmak maksadıyla ona etkide bulunmaya tevessül edilmiştir. (Kemal YAZICIOĞLU’nun ifadeleri) Bu kişiler hakkında İstanbul Emniyet Müdürlüğünce araştırma devam ettiği sırada olaya müdahale edilerek, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ aracılığı ile Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN görevlendirilerek, gözaltındaki bu kişiler Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülmüşler ve orada yüzeysel bir araştırma yapılarak serbest bırakılmışlar ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına da bu olay intikal ettirilmemiştir.

Adı geçen kişiler bu şekilde serbest bırakıldıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelen İstihbari bilgiler üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından araştırmalar sürdürülmüş ve bu kişilerin bu olaya iştirak ettikleri hususunda emareler elde edildiği bu emarelerin daha çok cep telefonlarından yola çıkarak ulaşılabilecek bir takım sonuçlar olduğunu,

c) Ömer Lütfi TOPAL’ın avukatı Ekrem MARAKOĞLU Savcılıkta verdiği 25.12.1996 tarihli ifadesinde;

Bodrum’daki otele ortak olan Hikmet BABACAN’ın öldürülmesinden azmettirici olarak Ömer Lütfi TOPAL’ın sorumlu tutulduğunu,

Emperyal’den ekmekleri kesilen bazı kişilerin bu olaya yardımcı olabileceğini,

Kuşadası’ndaki bir cinayetten de Emper Gazinosunun Müdürü Sami ŞAHİN’in sorumlu tutulduğunun,Polis memuru Ercan ERSOY’un kendilerinin korumalığını yaptığı gibi gittiği yerlerde de Emniyet Müdürlükleri ile temas kurarak onlardan destek ve yardım aldığını, devamlı telefonla birbirleriyle görüştüklerini,Sami HOŞTAN’ın Ömer Lütfi TOPAL’ın Abdullah ÇATLI’yı tanımadığını söylediğini, Sami HOŞTAN’la Ömer Lütfi TOPAL arasında bir ihtilaf olmadığını, Ömer Lütfi TOPAL’ın Rize Milletvekili Nihat METE’ye yardım ettiğini, Devletteki işlerini ona gördürdüğünü, Ömer Lütfi TOPAL’ın Mehmet AĞAR’ın İçişleri Bakanı olmasından tedirgin olduğunu,

d) Emperyal Şirketinin Genel Müdürü Ahmet KARA 23.1.1997 tarihli ifadesinde;

Sami HOŞTAN’ın, Ömer Lütfi TOPAL’ın ölümünden 15 gün önce şirket kazancından yeteri kadar pay almadığını, parasının çoğunu Ömer Lütfi TOPAL’ın aldığını söylediğini, ancak Ömer Lütfi TOPAL’ın ortakları ile herhangi bir kavgasına ve tartışmasına şahit olmadığını, Sami HOŞTAN’ın emniyet görevlileri ile arasının iyi olduğunu,

e) Ömer Lütfi TOPAL’a ait Shereton Otelin Gazino Müdürü Orhan ÖZTÜRK, Mehmet ÖZBAY olarak tanıdığı Abdullah ÇATLI’nın sık sık gazinoya geldiğini, Ömer Lütfi TOPAL, Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR’le oturduğunu, daha çok Ali Fevzi BİR’le oturduğunu, patronları arasında herhangi bir sürtüşme ve anlaşmazlık olmadığını,

f) Ömer Lütfi TOPAL’ın Emperyal Gazinolarının Halkla İlişkiler Müdürü Arzu TOK, patronları Ömer Lütfi TOPAL, Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR’in aralarının çok iyi olduğunu, aralarında bir kavga ve husumete şahit olmadığını, Mehmet ÖZBAY olarak Abdullah ÇATLI’nın patronlarının misafiri olarak Shereton Casinosuna sık sık yalnız olarak geldiğini, sanık olarak adları geçen polis memurlarını hiç görmediğini söylemiştir.

g) Sarıyer C.Savcılığının gönderdiği dosyada cinayet tanığı olarak ifadesi alınan Atike KILIÇ, “28.7.1996 günü saat 23.00 sıralarında balkonda bulunduğu bir sırada, evine yakın yolun kenarı ile beyaz renkli bir aracın park halinde olduğunu, aracın tamamen 20-30 m. yakınından da 3 erkek şahsın aşağıya doğru yürüdüğünü gördüğünü, şahısların bu otodan inip inmediklerini görmediğini, şahıslardan birinin elinde cep telefonu olduğunu farkettiğini, şahısların oldukları yere sokak lambası uzak olduğu için şahısların yüzlerini göremediğini, üzerlerine ne giydiklerini de farkedemediğini, şahısların eşkali hakkında herhangi bir bilgi veremeyeceğini” beyan etmiştir. “ şeklinde kayıtlamaların bulunduğu incelenmiştir.(Ek:88)

8- Komisyonumuzun 10.01.1997 gün ve A.1.01.GEÇ.10/89-135 sayılı yazısı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğünden Ömer Lütfi TOPAL adlı şahsın öldürülmesi olayı sebebiyle gözetim altına alınan şahısların olay tanıkları ile yüzleştirme yapılıp, yapılmadığının bildirilmesi istenmiş,

İstanbul Emniyet Müdürlüğü de 17.01.1997 gün ve 8971 sayılı yazısı ile “ Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayı sebebiyle tanık olarak ifadeleri tespit edilen şahısların olay anını görmediklerini eylemin karanlıkta yapılmasından dolayı sağlıklı bir eşkal veremedikleri, teşhis yapamayacakları anlaşıldığından olay sebebiyle gözetim altına alınan şahıslar ve tanıklar arasında herhangi bir teşhis ve yüzleştirme işlemi yapılmadığı dosya tetkikinden anlaşılmıştır, şeklinde cevap vermiştir. (Ek:90)

9-Komisyonumuzun Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayında gözaltına alınan 3 polis memuru ve 2 sivil şahsı Savcılığa bildirmeden Ankara’ya gönderilmeleri ve buradan salıverilmeleri konularında yapılan işlemlere ilişkin olarak Sarıyer C.Başsavcılığına yazdığı 18.3.1997 gün ve 10/89-299 sayılı yazısına cevaben, Sarıyer C.Başsavcılığının 19.3.1997 gün ve 1996/3514 Haz.Sayılı cevabından;

a) İçişleri Bakanı Mehmet AĞAR, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN, Özel Harekat Daire Başkanlığı Komiseri Yusuf YÜKSEK, Özel Harekat Daire Başkanlığı polis memurları Şahin ASLAN ve Uğur ŞAHİN haklarında 10.1.1997 tarih ve 1997/9 sayılı Adli Görevi Kötüye Kullanmak suçunun Ankara’da işlenmesi nedeniyle Yetkisizlik Kararı verilerek, dosyanın Ankara C.Başsavcılığına gönderilmesine,

b) İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL, Asayiş Müdürü Fatih ÖZKAN, Başkomiser Refik BAŞTÜRK, Başkomiser Şentürk DEMİREL ve Polis Memuru Ziyaettin FERMAN haklarında, suç yerinin Gayrettepe’deki Emniyet Müdürlüğü olması nedeniyle 06.01.1997 gün ve 11977/1 sayılı kararla Sarıyer C.Başsavcılığının Yetkisizliğine karar verilerek evrakın İstanbul C.Başsavcılığına gönderilmesine,

Aynı nedenle polis memuru Ahmet DURAN hakkında 21.1.1997 gün ve aynı sayılı Ek Yetkisizlik Kararı ile evrakın İstanbul C.Başsavcılığına gönderilmesine,

c) Sarıyer C.Başsavcılığının Adalet Bakanlığına yazdığı 5.1.1997 gün ve 14 sayılı yazı ile, “CMUK’nun 154/2. maddesi gereğince, Ömer Lütfi TOPAL cinayeti nedeni ile yakalanan kişikelir yakalanma, sorgulanma ve bırakılmalarından Savcılığa bilgi verilmeden 36 saat gözaltında tutulmaları ve Savcılığa bilgi verilmeden Genel Müdürlüğe gönderilmeleri nedeniyle görevi kötüye kullanan İstanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU Zabıt Amiri olmasından dolayı 2802 sayılı yasanın 82. maddesine göre soruşturma izninin istendiği,” incelenmiştir.(Ek:89)

10- İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 27.1.1997 gün ve 8988 sayılı yazısı ile Komisyonumuzun 10.01.1997 gün ve A.1.01.GEÇ.10/89-134 sayılı “Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülünceye kadar hakkında çıkartılan yakalama ve gıyabi tevkif müzekkerelerinin şubemiz infaz bürosunda bulunan müzekkerelerinin tastikli suretinin çok acele Komisyonumuza gönderilmesine” ilişkin yazısında;

“ Adı geçen şahıs hakkında Asayiş Şubesi İnfaz Büro Amirliğinde Yakalama ve Gıyabi Tevkif müzekkeresi bulunmadığı, ilimizde bulunan İstanbul ve bağlı İlçe C.Başsavcılıkları ile bu konuda yapılan yazışmada, Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 1993/10781 Hazırlık sayılı ile Gıyabi tevkif Müzekkeresi çıkartıldığı ve bu olay İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesine intikal ederek 1996/155 esas sayısını aldığı, ancak Gıyabi Tevkif Müzekkeresi İstanbul C.Başsavcılığının 26.06.1996 gün ve 1996/155 sayılı yazısı ile düşümü yapılarak evrak İstanbul C.Başsavcılığına iade edildiği, ayrıca İstanbul C.Başsavcılığından alınan cevabi yazıda şahsın Çorlu 5. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 1986/10321, 1986/321 sayılı kararı ile Askeri Ceza Kanununun 66/1-A maddesine muhalefetten 5 ay hapis cezası bulunduğu, ancak evrakın 06.03.1991 tarih ve 1991/15-66 sayı ile infaz mahalline gönderildiği bildirilmiş, yine İstanbul C.Başsavcılığınca Hazırlık Bürosu bilgisayar kayıtlarında 1995/5780 Hz. ve 1996/28590 Hz. sayılı iki adet dosyası bulunduğu bildirilmiş olup, ilimizde bulunan diğer Adli merciilerce hakkında yakalama ve gıyabi tevkif müzekkeresinin bulunmadığı cevabi yazılarında bildirilmiştir.” şeklinde cevap verildiği incelenmiştir. (Ek:91)

11- Komisyonumuzun 19.3.1997 gün ve 10/89-302 sayılı yazısına cevaben Ankara C.Başsavcılığının 25.03.1997 gün ve Hz.3521 sayılı yazısında;

“ a) Ömer Lütfi TOPAL Cinayeti ile ilgili olarak gözaltına alınan 3 polis memuru ve 2 sivil şahsın ilgili savcılığa bilgi vermeden Emniyet Genel Müdürlüğüne aldırılma emrini veren İçişleri Eski Bakanı Mehmet AĞAR hakkında, Ankara C.Başsavcılığı, Anayasanın 100. maddesine göre TBMM’nce karar verilmesi gerektiğinden 14.02.1997 tarihinde verdiği TAKİPSİZLİK KARARI’nı,

b) Aynı konuda sözkonusu sanıkların Ankara’ya getirilmesini sağlayan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil TUĞ, Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN, Komiser Yusuf YÜKSEK, polis memurları Uğur ŞAHİN ve Şahin ARSLAN haklarında,

Adı geçen kişilerin Özel Harekat Daire Başkanlığı elemanları olmaları ve Özel Harekat Dairesinin adli görevi olmaması ve 657 sayılı Kanuna tabi olmaları nedeniyle haklarında Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden 14.2.1997 tarihinde Ankara C.Başsavcılığının Görevsizliğine ve evrakın gereği için İçişleri Bakanlığına gönderilmek üzere Adalet Bakanlığına sunulmasına karar verilmiştir.” şeklinde cevap verdiği incelenmiştir.(Ek:92)

12-Komisyonumuz, 06.12.1996 tarih ve 58 sayılı yazısı ile İçişleri Bakanlığından, “Özel Harekat Dairesi” hakkında bilgi istemiş, İçişleri Bakanlığının 12.12.1996 tarih ve 275427 sayılı yazısında cevaben;

a) Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde bugüne kadar Özel Harekat Dairesi ismiyle veya özel faaliyet göstermek üzere başka bir isimle herhangi bir teşkilat kurulmadığını,

b) 26.7.1993 günlü Bakanlır Kurulu Kararı ile İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi Başkanlığının kurulduğu ve kuruluş amacı Yönetmeliğin 1 nci maddesinde belirtildiği gibi; “Devletin ekonomik, sosyal, siyasî ve hukuki temel anayasal düzenin yıkılmasına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmaya ve Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmeye yönelik baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerini kullanan terör örgütlerini meskun veya kırsal kesimde etkisiz hale getirmek, rehin aldıkları kişi, uçak, araç ve benzeri yerleri kurtarmak için ani müdahale, pusu, keşif, baskın ve operasyon yapmaktır.”

Bakanlık yazısına ek olarak Ö.H.D.Başkanlığı Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğini de eklemiştir. (Ek:93)

13- Komisyonumuzun 31.01.1997 gün ve 194 sayılı yazısına cevaben İstanbul C.Başsavcılığı, 03.02.1997 gün ve 82 Büro sayılı yazısı ekinde İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/167 Esas ve 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/40 Esas sayılı Dosyaları gönderilmiştir.

a) İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/167 ve 1996/67 Karar sayılı kararında Necdet Elmas ve 3 arkadaşının dövülmesine ilişkin yeterli delil bulunamadığından sanıklara Ömer Lütfi Topal ve 4 arkadaşının beraatine,

b) İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/40 Esas ve 1996/292 karar sayılı kararında; Mehmet Fırat’ın öldürülmesi ile ilgili olarak sanık Ö.Lütfi Topal öldüğünden TCK’nun 96. maddesi gereğince davanın düşürülmesine, diğer 5 sanığın beraatine karar verilmiştir. (Ek:94)

14- Komisyonumuzun 31.1.1997 gün ve 10/89-198 sayılı yazısına cevaben, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 03.02.1997 gün ve 86 sayılı faks yazısıyla;

“ Akgün Otelinin yanında bulunan otoparkta Bülent FIRAT isimli şahsın öldürülmesi ile alakalı olarak, Akgün Oteli Casinosunda yapılan aramada ele geçen suç delillerine tutanak ve ekspertiz raporları gönderilmiş, bu raporlardan, olay yerinde bulunan mermi kovanlarının inceleme konusu olarak gönderilen silahlardan atılmadığının tesbit edildiği anlaşıldığının bildirildiği” incelenmiştir.(Ek:95)

15- Komisyonumuzun 31.01.1997 gün ve 10/89-199 sayılı yazısı ile sorulan Bodrum Regeta Otelde öldürülen Hikmet BABATAŞ’ın sanık zanlıları ile ilgili olarak açılan dava dosyasını istemesi üzerine,

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, 03.02.1997 gün ve 280 sayılı yazı ekinde gönderilen dosyada yer alan 1996/2503 Haz. 1996/1014 E ve 1996/338 sayılı Savcılık İddianamesinde özetle;

“Olay tarihinde Hikmet BABATAŞ’ın Turmen Otelinden çıkıp, aynı otelin otoparkında iken sanıklar Metin AYDOĞMUŞ ve Ergün MÜJDE tarafından tabanca ile ateş edilmesi sonucu vurularak öldüğü, olay yerine yakın bir yerde 34 YIK 63 plakalı araçla bekleyen sanık Çetin AYDOĞMUŞ’un sanıkları olay yerinden kaçırdığı, ölüme maktülün vücuduna isabet eden mermi çekirdeklerinin neden olduğu, karaciğer, sol böbrek ve ince bağırsak harabiyeti ile kanama sonucu meydana geldiği, olay yerinde elde edilen kovanların iki ayrı silaha ait olduğu iddia, sözler otopsi tutanakları ekspertiz raporu ve tüm soruşturma kapsamından anlaşıldığı,

Maktülün 1989 yılında Bodrum Regal Otelinin inşaatına başladığı, inşaatın devamı sırasında mali yönden sıkıntıya düşmesi nedeniyle otelin alt kısmını Ömer Lütfi TOPAL’a ait olan Emperyal Şirketler Grubuna kiraya verdiği, daha sonra da otelin % 50 hissesini aynı şirkete satarak Ömer Lütfi TOPAL ile iş ortağı olduğu, Kurban Bayramından iki gün önce başbaşa görüşme yaptıkları, görüşme sonunda maktül Hikmet’in sinirli ve suratı asık olarak ayrıldığı, 28.4.1996 tarihinde saat 17.00 sıralarında maktülün otel hesapları ile ilgili olarak toplantı yaptığı, toplantıya sanık İhsan’ın da katıldığı toplantıda otel giderleri ve teknik masrafların fazlalığı ile ilgili olarak anlaşmazlık çıktığı ortaya çıktığı,

Her ne kadar sanık Metin AYDOĞMUŞ gezmek amacıyla dayısı Yusuf KAYAPINAR’dan aldıkları arabayı Çetin AYDOĞMUŞ’un kullandığını bir süre yanlarında Ergün MÜJGE’de olduğu halde gezdiklerini ancak işsiz oldukları için iş aramak amacıyla sahil boyunca çeşitli il ve ilçelere gittikleri, en sonunda da Bodrum’a uğradıkları, bir gün Bodrum’da iş aradıklarını bulamadıklarını, sonra Senar Oteline gitmeye karar verdiklerini, bu sırada yandaki otelin otoparkında daha önce yanında işçilik yaptığı maktülü görüp onun yanına Ergün ile birlikte gittiklerini, alkollü olan maktülden daha önce önceye dayalı iki aylık alacağını istediğini, maktülün yine kendilerini terslediğini, birara elini beline attığını, bunun üzerine kendilerinin de ellerini bellerine attıklarını, maktülün arabasına doğru gitmesi üzerine ateş edeceğini düşündüklerinde Ergün ile birlikte maktüle ateş edip, ileride bekleyen Çetin’in kullandığı arabaya binip kaçtıklarını savundukları, diğer sanıklar Ergün MÜJGE ve Çetin AYDOĞMUŞ’un aynı beyanda bulundukları,

Bu savunmaya rağmen, sanıklar Çetin, Metin ve Ergün’ün gezmek amacıyla aldıklarını söyledikleri arabayla Mersin’den Bodrum’a kadar gitmeleri üstelik aracın olayda iki gün önce sanık Yusuf KAYAPINAR’a sanık Ahmet KARA’nın kabulü ile verilmesi ve yukarıda belirtilen Ömer Lütfi TOPAL ile maktül arasındaki görüşme sonucunda maktülün haleti ruhiyesi, otelin masrafları konusunda anlaşmazlık çıkmış olması karşısında eylemin taammüden adam öldürmek şeklinde gerçekleştiğini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca olayı fiilen gerçekleştiren Çetin AYDOĞMUŞ ve Ergün MÜJGE ve olay yerinin yakınında araçta bekleyen Çetin AYDOĞMUŞ ile maktül arasında önceye dayalı bir husumetin bulunduğu yolunda evrak içerisinde bir kanıt olmadığı, sanık Metin’in maktül ile tesadüfen karşılaştığı, onun alacağını vermeye yanaşmadığı, ayrıca maktülün ateş edeceğini düşünerek ona ateş ettikleri yolundaki savunması olay saati ve mahal itibariyle de düşünüldüğünde hayatın olağan akışına uymadığı,

Maktülün yukarıda belirtildiği gibi sonradan öldüğü anlaşılan Ömer Lütfi TOPAL ile iş ortağı olması aralarında menfaat ilişkisinin bulunması ayrıca sanıklar Ahmet KARA, İhsan KARAKAYALI ve Arif BALKAN’ın dosya kapsamına göre Ömer Lütfi TOPAL ile iş yakınlıklarının bulunduğunun anlaşılması karşısında atılı suça azmettirmek suretiyle sanıkların haklarında kamu davası açıldığı,Bu sanıkların her ne kadar savunmaları alınamamış ise de sanıklar Metin, Çetin ve Ergün’ün 17.5.1996 tarihinden bu yana tutuklu olmaları nedeniyle evrakın iddianameye bağlanması gereği düğduğu,Bu nedenlerle sanıkların yargılamalarının yapılarak eylemlerine uyan;

Sanıklar Metin AYDOĞMUŞ, Ergün MÜJGE’nin TCK’nun 450/4, 31, 33, 40, 6136 Sayılı Yasanın 13/1. Maddeleri, sanıklar Ahmet KARA, Çetin AYDOĞMUŞ, Yusuf KAYAPINAR, İhsan KARAKAYALI, Arif BALKAN’ın TCK’nun 64. Maddesi delaletiyle TCK’nun 450/4, 31, 33. maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, sanıklar Çetin AYDOĞMUŞ ve Yusuf KAYAPINAR hakkında TCK’nun 40. Maddesinin uygulanmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunduğu incelenmiştir. (Ek:96)

16-Muğla C.Başsavcılığı, 17.2.1997 gün ve 353 sayılı yazısında da: Komisyonumuzun 17.2.1997 gün ve 10/89-240 sayılı yazısına cevaben;

a) Hikmet BABATAŞ’ın öldürülmesiyle ilgili olarak Ömer Lütfi TOPAL hakkında tevkif kararı ve yakalama müzekkeresinin bulunmadığı,

b) Ömer Lütfi TOPAL’ın Bodrum’da bulunmaması nedeniyle 7.6.1996 tarihinde savunmasının alınması için İstanbul C.Başsavcılığına yazılmak suretiyle bu tarihten itibaren aranmaya başlandığının belirtildiği incelenmiştir. (Ek:97)

17- Ömer Lütfi TOPAL’ın avukatı Ekrem MARAKOĞLU’nun Komisyonumuzdaki 30.1.1997 tarihli ifadesin de;

“Ömer Lütfi TOPAL Cinayetinde Emperyal Şirketler Grubunu çok büyük zarara sokacak bir maddi ihtilafın olması gerektiği, örneğin ölmeden bir gün önce İspanya’dan arayan İsmail TANK adlı birisiyle adeti hilafına uzun ve sert bir tartışma yaptığı, geçmişte uyuşturucu kaçakçılığından hapiste yatmış bulunan Giresun’lu bu adamın, Ömer Lütfi TOPAL ile geçmişe dayalı çok özel bir hukuklarının bulunduğunu, ama ailenin bu konuları saklamaya çalıştığını söylediği “ incelenmiştir.(Ek:186)

18-Adı geçen hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen 12.3.1997 tarihli bir bilgi notunda;

“a) 21.11.1987 tarihinde İspanya’nın Marbella şehrinde ele geçirilen 5 gr. eroin maddesi olayı ile ilgili olarak yakalandığı,

b) Eşi, Hasibe kızı, 1959 doğumlu Ayhan TANK’ın 22.07.1988 tarihinde Bolu İli Caydurt Nahiyesi Becikoğlu Tesislerinde, Hamza ve Emine oğlu, 20.02.1957 Adapazarı doğumlu Ömer DURAN isimli şahıs tarafından ateşli silahla öldürülmesi olayına adı karıştığı,

Hollanda interpolünden alınan 10.08.1988 tarihli teleks yazıda; Ayhan TANK’ın kocası İsmail TANK tarafından öldürtülmüş olabileceğinin bildirildiği,

Sözkonusu cinayet olayı ile ilgili olarak, Bolu C.Başsavcısı tarafından hazırlanan 16.08.1988 tarih ve 1988/1198 Hz. sayılı iddianamede, sanıklar arasında İsmail TANK’ın adı geçmediği,

c) 12.01.1989 tarihinde Belçika’nın Brüksel kentinde ele geçirilen 43 kg. eroin maddesi olayının firari sanığı olarak aranmakta iken, Belçika’ya iade edilmek üzere 29.03.1989 İspanya’nın Toledo Kentinde 1 kg 570 gr eroin maddesiyle yakalandığı,

d) Yurtdışına eroin ihraç etmek suçundan hakkında İstanbul 1. Nolu DGM nezdinde, 991/433 esas sayıya kayden dava açıldığı,Mahkeme neticesi henüz bilinmediği,

e) Adına konulmuş herhangi bir tahdit mevcut olmadığı belirtilmiştir.

Komisyonumuzun 12.3.1997 tarih ve 10/89-274 sayılı yazısı ile İsmail TANK’ın nüfus kaydı istenmiş, gönderilen kayda göre, adı geçenin Giresun İli, Görele İlçesi Çiftlik Köyü 19 hanede kayıtlı Mustafa oğlu, Meşkure Mücella oğlu 26.5.1956 doğumlu olduğu 13.9.1995 tarihinde evlendiğinin bildirildiği “ incelenmiştir.(Ek:98)

19- Türk Hava Yolları A.O., Komisyonumuzun 16.12.1996 gün ve 68 sayılı yazısına cevaben. 23.12.1996 gün ve 133 sayılı yazısında;

“ Ortaklığımıza (THY) ait Courtesy Card, Yönetim Kurulumuzca, Kamu Kuruluşları ve özel şirketlerin üst düzey yöneticilerine ve seçkin kişilere verilmektedir.

Ömer Lütfi TOPAL’a ait Courtesy Card 30.11.1995 tarihinde, Emperyal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı olması sıfatıyla verilmiş olup, kartın özellikleri bu kartın sağladığı hizmet ve imkânlar şu şekilde sıralanmaktadır :

- Rezervasyon Önceliği, Ayrı bankoda check-in, Kısaltılmış check-in süresi, Fazla bagaj hakkı,Erken bagaj teslimi,Uçuş öncesi özel salonlarda ağırlama, Uçak içinde tercihli koltuk, Uçuş sınıfını yükseltme (upgrade),Çeşitli otellerde ve araba kiralama şirketlerinde indirim,Uçuş milleri toplamına göre ücretsiz bilet kazanma hakkı verdiğinin” bildirildiği incelenmiştir. (Ek:99)

20- T.H.Y.A.O. Komisyonumuzun 10.1.1997 gün ve 127 sayılı yazısına T.H.Y.O.’nun 27.1.1997 tarih ve 19 sayı ile verdiği cevabi yazısında;

“Courtesy Card üyemiz ömer Lütfi TOPAL’ın üyeliği 30.11.1995 tarihinde başlamış olup, üyelik kaydında sadece 19.12.1995 tarihinde TK602 sayılı İstanbul-Ashkabat seferimizle yaptığı Business Class uçuş yer almaktadır.” şeklinde cevap verildiği incelenmiştir. (Ek:100)

21- Turizm Bakanlığı, Komisyonumuzun 15.1.1997 gün ve 10/89-151 sayılı yazısına cevaben gönderdiği 28.1.1997 gün ve 120-2802 sayılı yazısı ekinde gönderilen, Ömer Lütfi TOPAL’ın ortağı bulunduğu şirketlerin almış olduğu Talih Oyunları Salonları İşletmeciliği ile Turizm Bakanlığında bulunan tüm dosyaların incelenmesinde düzenlenen raporda;

“Ömer Lütfi TOPAL’ın sahibi olduğu Emperyal Otelcilik Turizm ve Ticaret A.Ş’nin aşağıda turizm işletme belgeli 13 turizm kompleksi bünyesinde bulunan talih oyunları salonlarına, Turizm Bakanlığından Talih Oyunları İşletme İzni alarak çalıştırdığı mevcut belgelerden görüldüğü,Mersin Hilton Oteli ,Antalya Grand Oteli,İstanbul Ceylan İnter Continantel Oteli,Antalya Seven Seas Oteli ,Antalya Lara Ofo Oteli,İstanbul Akgün Oteli,İstanbul Polat Rönessance Oteli ,İstanbul Topkapı Eresin Oteli,Bodrum Park Resort Oteli,Aydın Kuşadası Onura Oteli,Antalya Saray Regency Oteli ,İstanbul Hyatt Oteli ,Adana Seyhan Oteli 6.9.1993 tarih 93/4811 sayılı Turizm Yatırım ve işletmeleri Nitelikleri Yönetmeliği’nin 136’ncı maddesine göre, Turizm Bakanlığının izni ile belgeli turizm işletmelerinin talih oyunu oynanacak mahalleri başkasına kiraya verebilmeleri mümkün bulunmaktadır. Bu nedenle, sözkonusu otellere ait oyun salonlarının Emperyal Otelcilik Turizm ve Ticaret A.Ş. tarafından kiralanma işlemlerinde yasal bir engel görülmediği, Kiralama işlemlerinden sonra, Emperyal şirketinin, her bir otelin talih oyun salonu için Turizm Bakanlığından ayrı ayrı “Talih Oyunları İşletme İzni” aldığı anlaşılmaktadır. Emperyal şirketinin bu konudaki müracaatlarının özellikle 1994 yılından sonra yoğunlaştığı görülmüştür.

Turizm Bakanlığınca 8.1.1983 tarihli Talih Oyunları Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 10.3.1994 tarih 21873 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Yönetmeliğin 5 nci maddesinde, talih oyunu salonlarına işletme izni vermek için , tüzel kişilerin yönetim kurulu ile denetim kurulu üyeleri için ilgili adli mercilerden iyi hal kağıdı istenildiği, Emperyal şirketinin bu kapsamda “Talih Oyunları İşletme izni” almak için Turizm Bakanlığı’na yaptığı müracaatlarda Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Lütfi TOPAL ve diğer Yönetim Kurulu Üyelerinin sabıka kaydının bulunmadığına dair ilgili Cumhuriyet Savcılıklarından alınan yazılar sunduğu, ancak, Ömer Lütfi TOPAL’ın daha önce uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan yurtdışında 1977 yılında Belçika’da uyuşturucu madde kaçakçılığından 5 yıl hapis cezasına mahkum edildiği, 1981 yılında Belçika’dan ABD’ne iade edilerek, burada da eroin kaçakçılığı suçundan dolayı 5 yıl hapis cezası verildiği, adıgeçenin Cumhuriyet Savcılıklarından aldığı sabıka kaydının olmadığına dair yazılarda bilgisayarca kontrolü yapılan kimlik bilgilerinde harf ve rakam değişiklikleri yapıldığı, Örneğin, 4.1.1995 tarihinde İstanbul Sicil Müdürlüğüne yazılan dilekçede isim Ömer Lütfi yerine Ömer Lütfü yazıldığı, diğer taraftan, adıgeçen tarafından 25.3.1994 tarihinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne yazılan dilekçede, baba adı Mevlüt olmasına karşın, Mevlut yazıldığı, Malatya Cumhuriyet Savcılığına yazılan 5.7.1994 tarihli dilekçede doğum tarihi 1942 olmasına rağmen 1994, aynı şekilde doğum yeri Akçadağ olmasına karşın Malatya yazıldığı,

Ömer Lütfi TOPAL’ın sahibi olduğu Emperyal A.Ş’nin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca satışa çıkarılan HAVAŞ’ın ihalesine katılmak üzere teklif vermesi üzerine, ABD’nin Ankara’daki Büyükelçiliğince Dış İşleri Bakanlığı’na 23.2.1995 tarihinde, HAVAŞ’ı satın almaya talip olan adıgeçenin, 1977 yılından bugüne kadar Avrupa ve ABD’ne yönelik teşekkül halinde uyuşturucu madde kaçakçılığına dair kayıtlar bulunduğu, yukarıda belirtilen mahkumiyetlerinin olduğu belirtilerek, teklifinin değerlendirilmesinde bu hususların dikkate alınması yönünde bir Nota verildiği, ABD’nin Türkiye’de takip ettiği bu kişinin sahibi olduğu Emperyal Şirketine, Türkiyede yaptığı işlemlerde Ülkemizdeki Yetkili Mercilerce gereken incelemeler yapılmadan, “Talih Oyunu Salonları İşletme İzni” verilmesi düşündürücüdür.

Turizm Bakanlığı tarafından 30.12.1994 tarih 22157 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Talih Oyunları Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelik” ile talih oyunu işletme izni için istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç, kaçakçılık suçlarından mahkumiyet bulunmama şartı aranıldığı,

Belirtilen nedenden dolayı, Talih Oyunları Yönetmeliğine göre Emperyal Otelcilik Turizm ve Ticaret A.Ş.’ye Talih Oyunları İşletme İzinleri verilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Emperyal A.Ş’nin Turizm Bakanlığındaki işlemlerinin incelemesi sonucunda, anılan şirketin kiraladığı talih oyunu salonlarındaki oyun araç ve gereçleri yerine, sanki bu araç ve gereçler yokmuş gibi Turizm Bakanlığı’na müracaat ettiği, bu durum Turizm Bakanlığı yetkililerince bilinmesine rağmen çok sayıda talih oyunu araç ve gereçlerinin bu şekilde ithaline Turizm Bakanlığınca izin verildiği, Emperyal Şirketinin bu konuda yaptığı işlemler hakkında Turizm Bakanlığı’na bilgi verilmesi istenilmesine karşılık, istenilen bilgileri genelde vermediği ve sonuçta; önemli miktarda kayıtdışı talih oyunu araç ve gerecinin yurtiçine girişine izin verildiği,

Her yıl Talih Oyunu İşletmecileri kayıtlı her oyun masası için 15.000 $, oyun makinaları için 400-800 $’ı Turizm Bakanlığı’na ödemeleri gerektiği, sözkonusu oyun masası ve makinalarının kayıtdışı tutulduğu, anılan şirketin Devlete ödemesi gereken katkı paylarını ödemediği, buna örnek olmak üzere, Mersin Hilton Oteli İşletmesi ile ilgili işlemlerde, bu işletmenin 21.1.1994 tarihinde Turizm Bakanlığı’na yazdığı yazıda 11 adet oyun masası ve 54 adet oyun makinası olduğunu bildirmiştir. Mersin Giriş Gümrük Müdürlüğünün 28.2.1994 tarih 3426 sayılı yazısında anılan şirketin 120 adet oyun makinası ithal ettiğinin belirtildiği,

Nitekim Turizm Kontrolörlerince Mersin Hilton Oteli İşletmesinde yapılan 20.12.1995 tarihli denetimde, tesiste 11 adet oyun masası ve 54 adet oyun makinası olması gerekiriken, uygulamada 19 adet oyun masası ve 154 adet oyun makinasının olduğu, 22.3 1996 tarihli denetimde, 18 adet oyun masası, 154 oyun makinası bulunduğu, 1.6.1996 tarihli denetimde ise 20 adet oyun masası, 1 adet at yarışları makinası(23 kişilik) , 154 adet oyun makinası buluntuğu saptanmış, Bu usulsüzlükten dolayı anılan şirkete yalnızca, 3.150.000 Tl ceza kesilmesi önerilmiştir.

Bu tespitlere göre anılan talih oyunu işletmesinin Turizm Bakanlığı’na 1995 yılında ödemesi gereken ücret (6 adet oyun masası için 100.000 $ + 15.000 X 13 = 295.000 $ Oyun makinaları için ise 15 adet için 15.000$ geriye kalan 139 X 800= 131.200 $ Genel Toplam :421.200 $ olmasına karşılık, Turizm Bakanlığınca 1995 yılında 221.200 $, 1996 yılında 250.000 $ alındığı dosyasından görülmektedir. Buna karşılık bazı dosyalarda fiili durum esas alınarak sözkonusu hesaplamalar yapılmıştır. (Örneğin, Antalya Lara Ofo Oteline ait dosya. )

Görüldüğü gibi Emperyal A.Ş’nin Devlete olan borç yükümlülükleri her bir oyun salonunda yıllık 500.000 $’ geçtiği, buna rağmen, 10.3.1994 tarihli Talih Oyunları Yönetmeliğinde Yapılan değişiklik ile Emperyal A.Ş’nin vermek zorunda olduğu her bir işletme için 600.000 $ teminat toplam 13 oyun salonu için 7.800.000 $ teminat, her bir işletme için 200.000 $ teminata indirilmiştir. Böylece, Emperyal A.Ş’nin bütün oyun salonları için vermesi gereken teminat mektubu 2.600.000 $ indirilmiştir. Bu işlemde dikkat çekici bulunmuştur.

Mevcut tespitimize göre, Turizm Bakanlığınca Talih Oyunu İşletme İzni verilen bütün işletmelerin talih oyunları işletme izinlerinin ve fiilen kullandıkları oyun masaları ve oyun makinalarına göre ödemeleri gerekli ücretleri Turizm Bakanlığına yatırıp yatırmadıklarının incelenmesi, varsa sorumluların cezai ve hukuki sorumluluklarının Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu ile Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunca müştereken tespiti, bu konudaki devlet zararlarının belirlenerek öncelikle ilgili şirketlerden süratle tahsiline gidilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde meydana gelen zararların sorumlularına müteselsilen tazmin ettirilmesinin yararlı olacağı mütalaa edilmektedir. Ayrıca kayıtdışı kalan oyun masaları ve oyun makinalarının süratle kayıt altına alınması gerekmektedir.

Talih Oyunu İşletmelerinin fiilen sahip oldukları oyun masaları ve oyun makinalarına rağmen, işletmelerin fiilen sahip oldukları oyun masaları ve oyun makinalarının da yerine ithal izni vererek kayıtdışı oyun masaları ve oyun makinalarının oluşmasına yol açan Turizm Bakanlığı Yetkilileri hakkında soruşturma açılması gerekmektedir.(Ek:101)

22- Komisyonumuzun 15.1.1997 gün ve 10/89-152 sayılı yazısına cevaben Başbakanlık Özelleştirme İdaresinin gönderdiği 27.01.1997 tarih ve 0599 sayılı yazısında;

“Adı geçen şahsa ait olan Emperyal Otelcilik ve Turizm Ticaret A.Ş., 23.01.1995 tarihinde açılan HAVAŞ’ın satışına ilişkin ihalede teklif verdiği, ancak sözkonusu Şirketin iştigal mevzuu ve yapısı itibariyle 4046 sayılı Özelleştirme Kanununun genel ilkelerine uygun olmadığı gözönüne alınarak adı geçen Şirket ihale dışı bırakılmıştır.

İdarenin ekte gönderdiği, Dışişleri Bakanlığının 01.03.1996 gün ve 1849-2242 sayılı yazıdan anlaşıldığına göre, Emperyal Otelcilik ve Turizm Ticaret A.Ş.’nin bu ihaleye alınmamasının asıl sebebinin, ABD Büyükelçiliğinin verdiği 23.02.1995 tarihli nota’da, HAVAŞ’ı satın almaya talip şirket sahibi Ömer Lütfi TOPAL’ın,

Bakanlığının kayıtlarına göre, 1977 yılından bugüne kadar Avrupa ve ABD’ne yönelik, teşekkül halinde uyuşturucu madde kaçakçılığına karıştığına dair kayıtlar bulunduğu, 1979 yılında Belçika’da uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edildiği, 1981 yılında Belçika’dan ABD’ne iade edilerek, burada da eroin kaçakçılığı suçundan dolayı 5 yıl hapis cezasına mahkum edildiği ve 1986 yılında anılan ülkeden sınırdışı edildiği kaydedilmekte ve bu bilgilerin HAVAŞ’ın özelleştirilmesi amacıyla verilen teklifler değerlendirilirken dikkate alınabileceği düşüncesiyle ilgili Türk makamlarının dikkatine getirilmesinde yarar görüldüğü belirtilmesi olduğu, anlaşıldığının “ bildirildiği incelenmiştir.(Ek:102)