O- TARIK ÜMİT’İN KAYBOLMASI OLAYI İLE İLGİLİ İNCELEME

1- Komisyonumuzun 10.01.1997 tarih ve 110 sayılı yazısı ile İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığından Silivri Jandarma bölgesinde aracı bulunan ve kendisinden iki seneden beri haber alınamayan Tarık ÜMİT ile ilgili yapılan işlemler dosyasının tasdikli bir suretinin gönderilmesinin istendiği incelenmiştir.(Ek:150)

2- İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 17 Ocak 1987 tarih ve 14911 sayılı cevabi yazısı ekinde talep edilen dosyanın gönderildiği incelenmiştir. (Ek:151)

3- Komisyonumuzun 22.01.1997 tarih ve 171 sayılı yazısı ile Jandarma Genel Komutanlığından Tarık ÜMİT isimli şahsın kaybolmasından sonra İstanbul İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından yapılan istihbarat çalışmaları ile bu çalışmalar sırasında gözaltına alınan ve bilgisine başvurulan şahıslarla ilgili tutanak bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istendiği incelenmiştir. (Ek:152)

4- Jandarma Genel Komutanlığının 23 Ocak 1997 tarih ve 19164 sayılı cevabi yazısında, konuya ilişkin olarak doğrudan ve dolaylı araştırma ve soruşturmalara zaman içinde devam edilmişse de, herhangi bir ipucu olmadığından tutanak tanzim edilemediği ve gözaltına alınan da bulunmadığı bildirildiği incelenmiştir.(Ek:153)

5- Komisyonumuzun 23.01.1997 tarih ve 174 sayılı yazısı ile Sakarya Emniyet Müdürlüğünden, bilgisine başvurulmasına karar verilen Dr. Cemalettin ÜMİT’in 28.01.1997 günü saat 12.30’da Komisyonumuzda bulunması için tebligat yapılmasının istendiği incelenmiştir. (Ek:154)

6- Sakarya Emniyet Müdürlüğünün 27.01.1997 tarih ve 482 Fax sayılı cevabi yazısında, Dr. Cemalettin ÜMİT, İstanbul’da ikamet ettiğinden İstanbul telefonunun öğrenilip arandığı, kendisine ulaşılamadığından eşinin telefonla bilgilendirildiği, incelenmiştir.(Ek:155)

7- Komisyonumuzun 28.3.1997 tarih ve 324 sayılı yazısı ile Adalet Bakanlığı Adli Sicil Genel Müdürlüğünden Tarık ÜMİT’in sabıka kaydının gönderilmesinin istendiği incelenmiştir. (Ek:156)

8- Adli Sicil Genel Müdürlüğünün 28.3.1997 tarih ve bila sayılı yazısı ile Tarık ÜMİT’in sabıka kaydının gönderildiği incelenmiştir. (Ek:157)

9- İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi C.Başsavcılığınca Mehmet AĞAR ve Sedat Edip BUCAK haklarında hazırlanmış bulunan 30.1.1997 tarih ve 1997/221 Hazırlık ve 1997/1 sayılı Fezlekede: Tarık ÜMİT olayı ile ilgili olarak:

“ 04.03.1995 tarihinde Silivri İlçesi Kılıçlı Köyü yakınlarında bir otomobilin terkedilmiş olarak bulunması üzerine ilgili Karakol Komutanı ve İlçe Jandarma Komutanlığının yaptığı araştırmalar sonunda bu otomobilin Tarık ÜMİT isimli kişiye ait olduğu tesbit edilmiş ve Tarık ÜMİT’in ailesi (Kızı Hande ve amcası Cemalettin ÜMİT)nin adresleri araştırılıp bulunarak soruşturma başlatılmıştır.

Tarık ÜMİT’in kızı Hande BİRİNCİ ve amcası Cemalettin ÜMİT’in İstanbul DGM.C.Başsavcılığınca alınan ifadeleri, Kadıköy C.Başsavcılığına, Silivri C.Başsavcılığına ve idari mercilere verdikleri dilekçeler münderecaatına göre;

Tarık ÜMİT’in 3 Mart 1995 tarihinde İstanbul Erenköy Divan Pastanesinde oturduğu sırada yanına gelen Ziya ve Ayhan isimli iki polis memuru ile kısa bir süre konuştukları (o sırada Tarık ÜMİT’in yanında Baha ŞEN isimli bir şahıs ve bir bayan arkadaşı bulunmaktadır.) bu polis memurlarının, Tarık ÜMİT’e “İbrahim ağabey gelmedi. O seni evde bekliyor. Ona gideceğiz” dedikleri bu görüşmeden sonra oradan birlikte ayrıldıkları ve Tarık ÜMİT’in bir daha bulunamadığı anlaşılmıştır.

Milli İstihbarat Teşkilatında istihbarat elemanı olarak kullanıldığı belirlenen Tarık ÜMİT’in orada amiri olan Mehmet EYMÜR’ün araştırmaları ve ayrıca Ahmet ALTINTAŞ isimli Jandarma İstihbarat görevlisi astsubayın yaptığı araştırmalarda, Tarık ÜMİT’in en son yaptığı telefon görüşmesi tesbit edilmiş ve son görüşmenin Avşar KEDEROĞLU isimli kişi adına kayıtlı cep telefonu ile yapıldığı belirlenmiştir. Jandarma İstihbarat görevlisi Ahmet ALTINTAŞ tarafından Avşar KEDEROĞLU bulunmuş, Tarık ÜMİT’le görüşme sebebi araştırılmış ancak, Avşar KEDEROĞLU’nun Tarık ÜMİT’i hiç tanımadığı herhangi bir görüşme yapmadığı ve bu telefon kendi adına kayıtlı olmakla beraber, olay günlerine tekabül eden dönemde bu telefonu Özel Harekat Dairesinde görevli Ayhan AKÇA ile Ziya BANDIRMALIOĞLU’nun Avşar’dan aldıkları ve kullandıkları anlaşılmıştır.

Bunun üzerine Avşar KEDEROĞLU aracılığı ile Jandarma Astsubay Ahmet ALTINTAŞ Ayhan AKÇA ile görüşme yapmak üzere buluşmuşlardır. Ataköy civarında bir parkta Ahmet Altıntaş Ayhan AKÇA’yı beklemiş buraya Ayhan AKÇA, Ayhan ÇARKIN’la birlikte gelmişlerdir. Jn. Astsubaydan görüşme sebebini öğrenmişler ve bunun üzerine kendileri hakkında araştırma ve soruşturma yapamıyacağını ifade ederek onunla münakaşa yapmışlardır. Bu münakaşayı müteakip buluşma yerine yakın Ataköy Polis Karaakoluna gidilerek orada görüşmeye devam edilmiştir. Ataköy Karakolundaki bu görüşme sırasında ayhan AKÇA ve Ayhan ÇARKIN ile o sırada Ankara’da bulunan Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim ŞAHİN telefon görüşmesi yapmışlar ve Jn.Astsubay Ahmet ALTINTAŞ’ı orada telefonla arayan İbharim ŞAHİN “Sen kim oluyorsun, bu polisler hakkında araştırma yapıyorsun” diyerek onu ikaz etmiş ve bu olaya karışmamasını söyleyerek müdahalede bulunmuş ve araştırmanın devamını engellemiştir.

Yine Hande BİRİNCİ ve Cemalettin ÜMİT’in ifadelerine göre Jn. Astsubay Ahmet ALTINTAŞ’ın yaptığı bu araştırmalar sırasında Mit Kontrterör Merkez Yöneticisi olan Mehmet EYMÜR’ün de iki kişiyi görevlendirdiği ve Hande BİRİNCİ ile gerek telefonla gerek bizzat yaptığı görüşmelerde ona hitaben “Babanı Abdullah ÇATLI, Sami HOŞTAN ve Haluk KIRCI kaçırdılar, bu hususta hemen basına açıklama yap ve ilgili yerlere dilekçeler ver, ayrıca babanın kaçırılmasında Korkut EKEN’in de rolü var” diyerek onu uyardığı anlaşılmıştır.

Cemalettin ÜMİT’in ifadesi ve ifadesine ek olarak ibraz ettiği ve o tarihte Adalet Bakanı olan Mehmet AĞAR’a hitaben yazdığı mektup ve Mehmet EYMÜR’ün beyanlarına göre, Tarık ÜMİT’in kaybolmasından sonra Mehmet EYMÜR’ün, o tarihte Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet AĞAR ve Özel Harekat Daire Başkanvekili olan İbrahim ŞAHİN ile görüşmeler yaptıkları, bu görüşmeler de Tarık ÜMİT’in, Abdullah ÇATLI ve adamları tarafından sorgulandığını ve serbest bırakılması hususunda yardımcı olmasını istediği, adı geçenlerin de “bakarız” dedikleri ancak herhangi bir sonuç alınamadığı anlaşılmıştır.

Olayı araştıran Jn.Ast.Sb.Ahmet ALTINTAŞ’a yukarıda belirtildiği şekilde yapılan müdahaleler sebebiyle araştırmayı devam ettirememiş ve kısa bir süre sonra da başka toplumsal olaylarda da görevlendirilmiş ve bilahare İl Jandarma Alay Komutanlığına tayin edilmiştir.

Silivri C.Başsavcılığından suretleri celp edilen, bu olayla ilgili 1995/627 Hazırlık sayılı evrakın tetkikinde; hazırlık tahkikatının devam ettirildiği ve henüz olay faillerinin somut delillerle tesbit edilemediği, bulunamadığı görülmüştür.

İstanbul DGM.C.Başsavcılığınca celp edilerek 27.01.1997 tarihinde sanık sıfatı ile ifadesi alınan Ziya BANDIRMALIOĞLU isimli polis memuru (ifadesi alındıktan sonra İstanbul 2 Nolu DGM. Yedek Üyeliğinde tutuklanmış, işlemleri yapıldığı sırada firar etmiştir.) Bu olayın başlangıç bölümünü yukarıda izah edildiği şekilde teyid etmiştir. Şöyleki; Tarık ÜMİT ile eski tarihlerden beri tanıştıkları 2 Mart 1995 tarihinde kendisinin Ankara’da bulunduğu sırada Tarık ÜMİT’in onu telefonla arayarak görüşmek üzere İstanbul’a çağırdığını, 3 Mart 1995 tarihinde İstanbul’a gelen Ziya BANDIRMALIOĞLU’nun Avşar KEDEROĞLU isimli arkadaşını Halkalı Gümrük Semtinde bulunan tır garajına gittiğini ve oradan Avşar KEDEROĞLU’na ait cep telefonu ile Tarık ÜMİT’i aradığını ve aynı gün 18.00’de Erenköy Bağdat Caddesi Divan Pastanesinde buluşmayı kararlaştırdıklarını ifade etmiştir. Aynı gün saat 19.00-20.00 sıralarında Bağdat Caddesi Divan Pastanesine geldiğini söyleyen Ziya BANDIRMALIOĞLU, orada Tarık ÜMİT’in yanında bir bay ve bayan arkadaşının oturduğunu, onlarla birlikte Tarık ÜMİT’le yaklaşık yarım saat oturup hal hatır sorduklarını ve bay ve bayanın kalkmasını müteakip kendilerinin de kalktıkları, Tarık ÜMİT’in 3-4 paket çikolata yaptırarak arkadaşlara dağıtılmak üzere kendisine verdiğini ve pastahane önünde vedalaşarak ayrıldıklarını belirtmiş ve iddia edildiği gibi, Tarık ÜMİT’in yanına giderken yanında başka bir arkadaşının olmadığını, Dündar KILIÇ isimli kişi hakkında yapılacak bir operasyon ile ilgili olarak ne önceki tarihlerde ne de pastanedeki buluşmalarında herhangi bir konuşmalarının olmadığını ifade etmiştir.

Bu buluşmanın amacını, eskiden beri tanıdığı Tarık ÜMİT’e sadece hal hatır sormak maksadıyla izah etmeye çalışmış ise de; Ankara ilinden telefonla aranarak irtibat kurulması, Ziya BANDIRMALIOĞLU’nun İstanbul’a geldiğinde Tarık ÜMİT’le tekrar telefon görüşmeleri yaptıktan sonra Bağdat Caddesi Divan Pastanesinde biraraya gelmeleri, sadece hal hatır sorduk gibi basit bir sebeple izahı inandırıcı bulunmamıştır. Aksine bu buluşma safhaları (iddialara konu olan) önemli bir olay ve sebebin bulunduğu kanaatini oluşturmuştur.” denildiği incelenmiştir.(Ek:44)

10- Komisyonumuzca Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilen 2.4.1997 tarih ve 331 sayılı yazı ile, Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim ŞAHİN ve Ayhan AKÇA’nın 2.3.1995 tarihinde Diyarbakır’da görevli olduklarını belirten görev onayı, gidiş-dönüş tarihleri, bu göreve gidişleri ile ilgili uçak biletlerinin fotokopileri ile, hangi acentadan aldıkları, bilet ücretlerinin ne şekilde ödendiği, uçakla dönmüşler ise hangi şehire indiklerinin acele bildirilmesinin istenildiği incelenmiştir. (Ek:158)

11- Emniyet Genel Müdürlüğünce Meclis Araştırma Komisyonumuza gönderilen 2.4.1997 gün ve 276 sayılı cevabi yazıda:

“2.3.1995 günü İbrahim ŞAHİN ile Ayhan AKÇA’nın H.H.Y. 257 sefer sayılı uçağı ile saat 10.00’da Diyarbakır’dan Ankara’ya hareket ettikleri, İbrahim ŞAHİN’in 2352405877736 numaralı bilet, Ayhan AKÇA’nın ise 2352405877738 nolu bilet ile Ankara’ya hareket ettikleri, bu seyahatleri ile ilgili olarak adı geçenler hakkında herhangi bir geçici görev onayının bulunmadığı ve kendilerine herhangi bir ödemenin yapılmadığı incelenmiştir.(Ek:159)