P- YÜKSEKOVA ÇETESİ İLE İLGİLİ İNCELEME

1- Komisyonun 29.11.1996 gün ve A.01.1.GEÇ/4 sayılı yazısına, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce ayrı ayrı cevap verildiği,

A- Jandarma Genel Komutanlığının 6 Aralık 1996 tarih ve HRK: 2060-90-96/ASYŞ.Pl.(217053) sayılı cevabi yazıda:

Hakkari-Yüksekova’daki Necip Baskın’ın evine 22 Eylül 1996 günü saat 03.00 sıralarında terörist kıyafeti ile gelen Komiser Fatih ÖZALTAN, itirafçı Kahraman BİLGİÇ ve GKK Mehmet Emin ERGEN’in adı geçen şahsı alarak Yüksekova Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat binasına götürdükleri, tetöristler tarafından kaçırıldığı görüntüsü vererek yakınlarından 200.000 DM. fidye istedikleri sanıkların alınan ihbar üzerine Yüksekova J.Tak.Snr.A.K.lığınca suçüstü yakalandığı, olayla ilgisi görülen (1) Komiser, (1) Polis Memuru, (1) itirafçı ve (3) GKK.’nın adli makamlara sevk edilerek ilk sorgularını müteakip tutuklandığı, bu hususta adli işlemlere de devam edildiği,

B- Emniyet Genel Müdürlüğünün 9.12.1996 tarih ve B.05.1.EGM.0.60.05.03/ 2694-96 sayılı cevabi yazılarında “konuya ilişkin Emniyet birimlerince düzenlenen evrakın bir dosya içerisinde gönderildiği”, belirtilmiş,

Adı geçen dosyanın incelenmesinde;

a- Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığınca hazırlanan 23 Eylül 1996 tarihli vukuat raporunda; Olayın mahiyetinin 22 Eylül 1996 tarihli vukuat raporunda belirtildiği ve olaya adı karışan Kahraman BİLGİÇ ile GK Korucuları Mehmet Emin ERGEN, Necmettin HAZEYİ, Osman ERGEN, Abdülkerim ÖZCÜK ve Osman ÖZPAZAR’ın gözlem altına alındığı, Komiser Fatih ve 2 polis memuru hakkında da Kaymakamlıkça idari soruşturma, Cumhuriyet Savcılığınca da adli soruşturmanın yürütüleceği, olayın da; PKK terör örgütü süsü verilerek adam kaçırma, hürriyeti tahdit ve fidye isteme suçu olarak sıfat kazandığı,

b- Necip BASKIN’ın kaçırma olayına adı karışan Kahraman BİLGİÇ’in 22.9.1996 tarihli ifadesinde konuyla ilgili ve daha önce gerçekleştirdiği eylemlerle ilgili bilgi verdiği,

c- Osman ERGEN’in 22.9.1996 tarihli ifadelerinde kaçırma olayındaki rolünü anlattığı,

d- GKK Mehmet Emin ERGEN 23.9.1996 tarihli ifadesinde; kendisinin kaçırma olayı ile ilgisinin olmadığını söylediği,

e-GKK Osman ÖZPAZAR 23.9.1996 tarihli ifadesinde kaçırma olayına katıldığını söylediği,

f- GKK Abdulkerim ÖZCÜK 23.9.1996 tarihli ifadesinde kaçırma olayına katıldığını söylediği,

g- Hakkari İl Emniyet Müdürlüğünün 23.9.1996 tarihli Valilikten aldığı onayla; Necip BASKIN’ı kaçırma olayına adı karışan polis memurları Fatih ÖZHAN, Azmi AYDIN ve Abdulkadir BAYRAM’ın görevden uzaklaştırıldığı,

h- Hakkari İl Emniyet Müdürlüğünün Emniyet Genel Müdürlüğüne yazdığı 23.9.1996 tarih ve 719/96 sayılı yazısıyla, Necip BASKIN’ı kaçırma olayına karışıp Valilikçe açığa alınan polis memurları hakkındaki soruşturmanın Teftiş Kurulu Müfettişlerince yapılmasını talep ettiği,

ı- Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL imzasıyla Teftiş Kurulu Başkanlığına yazılan 24.9.1996 tarih ve 223/15728 sayılı yazı ile olayda adı geçen polis memurları hakkında soruşturma emri verdiği,

j- Hakkari İl Emniyet Müdürlüğünün, Emniyet Genel Müdürlüğüne yazdığı 13.10.1996 tarihli fax mesajı ile; Necip BASKIN’ı kaçırma olayına adı karışan polis memurlarından Abdulkadir BAYRAM ile GKK Osman ERGEN’in Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesince serbest bırakıldığı, polis memurları Fatih ÖZHAN ve Yusuf Azmi AYDIN ile GKKorucuları Osman ÖZPAZAR, Abdülkerim ÖZCÜK ve Necmettin HAZEYİ’nin Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesince tutuklandıklarının bildirildiği incelenmiştir.(Ek:160)

2- Komisyonun 10.1.1997 tarih ve 139 sayılı yazısı ile Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığından, “Yüksekova Çetesi” olarak bilinen ve birkısım güvenlik görevlilerinin karıştığı adam kaçırma ve tehdit olayına ilişkin yapılan tahkikata dair evrakın tasdikli birer suretinin gönderilmesini talep ettiği incelenmiştir.(Ek:161)

3- Komisyonun bu yazısına Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.2.1997 tarih ve 1997/1171 sayılı yazısı ile verilen cevabi yazıda; olayla ilgili soruşturma evraklarının 15.10.1996 tarih ve 1996/960 hazırlık 1996/117 sayılı görevsizlik kararı ile Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğine dair kararın gönderildiği incelenmiştir.(Ek:162)

4- Komisyonun 16.1.1997 tarih ve 159 sayılı yazısı ile Diyarbakır DGM Başsavcılığından “Yüksekova Çetesi olarak bilinen ve birkısım güvenlik görevlilerinin karıştığı adam kaçırma ve tehdit olayına” ilişkin yapılan tahkikata dair evrakın tasdikli birer suretini istediği incelenmiştir. (Ek.163)

5- Diyarbakır DGM Başsavcılığının 12.3.1997 tarih ve 1996/3885 Hz.sayılı yazısı ekinde gönderilen hazırlık soruşturmasına ait evrakta;

Kahraman BİLGİÇ, Fatih ÖZHAN, Yusuf Azmi AYDIN, Abdulkerim ÖZCÜK, Osman ÖZPAZAR, Necmettin HAZEYİ, Abdülkadir BAYRAM, Mehmet Emin ERGEN ve Osman ERGEN haklarında;

a- Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak,

b- Teşekkül halinde para almak için adam kaldırmak,

c- Teşekkül halinde birden fazla kişiyi öldürmeye eksik teşebbüs,

Suçlarından iddianame tanzim edildiği,1997/298 sayılı iddianamede;

Sanıklardan Kahraman BİLGİÇ’in 1991-1994 yıllarında PKK Terör örgütü adına faaliyetlerde bulunduğu, 1994 yılında teslim olmasına müteakip Hakkari, Yüksekova ve Çukurca Bölgelerinde yapılan operasyonlarda Güvenlik Kuvvetlerine yardımcı olduğu,

Fatih ÖZHAN, Yusuf Azmi AYDIN ve Abdulkadir BAYRAM’ın Hakkari Özel Harekat Şubesinde Polis Memuru olarak görevli oldukları, ancak zaman zaman çevre ilçelerde de geçici olarak görevlendirildikleri ve operasyonlara katıldıkları,

Diğer sanıklar Mehmet Emin ERGEN, Osman ERGEN, Necmettin HAZEYİ, Abdulkerim ÖZCÜK (Korucu Kadir olarak tanınıp biliniyor) ve Osman ÖZPAZAR’ın ise Yüksekova İlçesi yazılı kamp köyünde geçici köy korucusu olarak görev yaptıkları,

Sanıkların önce Yüksekova Vezirli Köyünden örgüt adına hayvanların kaçırılmasını kararlaştırdıkları, ancak bu eylemi gerçekleştirmedikleri,

Yukarıdaki olayın konuşulması sırasında sanıklardan geçici köy korucusu olarak Abdulkerim ÖZCÜK (Korucu Kadir) ve Necmettin HAZEYİ’nin sanık Kahraman BİLGİÇ’e, “Tahir BASKIN ve Faris BASKIN’ın çok zengin ve örgüte yardım eden kişiler olduklarını belirtip PKK adına bu kişilerden para alınmasını” teklif ettikleri,

Kahraman BİLGİÇ’in bu teklifi kabul ettiği, kaçıracakları kişiyi saklamak için yer aradıkları, ertesi gün görüşmelerinde Kadir’in yer bulamadığını söylediği, o sırada Kadir’in Özel Harekatta görevli Komiser Fatih dediği, Fatih ÖZHAN’la telefonla görüştüğü, Kadir’in konuşmasından sonra telefonu alan Kahraman BİLGİÇ’in, Fatih ÖZHAN’ı kaçırma olayına yardımcı olması için çağırdığı, kısa bir süre sonra yanında akrep şoförü ile birlikte 3 kişi (diğer polis sanıklar) oldukları halde eve geldikleri Kahraman ve diğer sanıklar tarafından kaçırma ve para isteme olayının Fatih’e açıklanarak yardımının istenmesi üzerine, teklifi kabul ederek “adam kaçırıldıktan sonra Emniyete götürülüp parayı getirene kadar bekliyeceğiz” dediği ve bu olayı bu şekilde planladığı;

Kahraman ve geçici köy koruyucusu olan sanıklar adamı aldıktan sonra Yüksekova-Yazılı Köyü arasına getirecekler, buradan Fatih alıp Emniyete götürüp 2-3 gün saklıyacak, sonra adamları havaalanı mevkiine çağıracaklar, burada Kahraman BİLGİÇ, Abdulkadir ÖZCÜK birkaç GKK ile Özel Harekattan birkaç polis bulunacak, para alındıktan sonra PKK kıyafeti giydirilmiş ve eline iğnesi kırık bir silah verilmiş kaçırılan kişi ile parayı getiren kişiler verilen işaret üzerine, PKK’lılarla çıkan bir çatışma süsü verilerek olay yerinde öldüreceklerdi.

Planın uygulanmasında, bir aksama olmaması için önceden sanık Kahraman BİLGİÇ ile Fatih ÖZHAN’ın birlikte Fatih’e ait Mazda otomobil ile olayın gerçekleştirileceği yerde keşif yaptıkları,

Bu şekilde, gerçekleştirilecek eylem için tüm plan ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 21.09.1996 günü gecesi sanık Kahraman ve geçici köy korucusu olan diğer sanıkların Mehmet Emin ERGEN’in evinde PKK Terör Örgütüne özgü kıyafetleri giydikleri, bu esnada sanık Fatih’in de yanlarında olduğu ve Kahraman’a “Çektar Engizek” adına düzenlenen PKK’lı kimliğini verdiği, Kahraman’ın ise daha önceki operasyonlarda elde edilen ERNK mühürlü bir makbuza kürtçe olarak 200.000 Mark yazarak hazırladığı, bu hazırlık bittikten sonra sanık Fatih ÖZHAN ile diğer polis memuru sanıkların köyden ayrılıp ilçeye döndükleri,

Sanıkların saat 23.00 sıralarında Mehmet Emin ERGEN’in evinden ayrılıp yaya olarak Vezirli köyüne gittikleri, köyde önce Abdullah BASKIN’ın evine giderek sorduklarında hanımı tarafından Abdullah BASKIN’ın Yüksekova’ya gittiğinin söylenmesi üzerine, Necmettin HAZEYİ’nin gösterdiği Necip BASKIN’ın evine gidildiği, evin kapısı çalınmadan köpeklerin havlaması üzerine birisinin “kim var orada, kimsiniz” diye seslendiği, sanık Kahraman’ın “Biz Hevalız” diye karşılık verdiği,

Bu cevap üzerine kapının açılmasından sonra, sanık Kahraman’ın içeri girdiği, sanık Ozman ÖZPAZAR ve Abdulkerim ÖZCÜK’ün kapıda bekledikleri, Osman ERGEN ile Necmettin HAZEYİ’nin ise emniyet için bahçede tedbir aldıkları,

İçeri giren sanık Kahraman BİLGİÇ ile içerde uyuyan ve gürültüler üzerine uyanan Necip ve İlhan BASKIN’la aralarında terör örgütünde yer alan iki teröristle ilgili geçen kısa konuşmadan sonra, sanık Kahraman tarafından önceden hazırlanan para makbuzunun İlhan BASKIN’a verildiği, Necip BASKIN’ın evin dışına çıkarılarak Yüksekova yolunu göstermesinin istenildiği, bu esnada sanık Kahraman dışında yüzleri maskeli olan diğer sanıkların yanlarına geldiği, birlikte ilçeye doğru yürümeye başladıkları, belli bir yere gelindiğinde sanık Kahraman tarafından Necip BASKIN’ın gözlerinin bir puşi ile bağlandığı üzerine kar başlığı geçirildiği, Necip’in sorması üzerine “gözlerinin buluşmaya gelecek örgütün milislerini tanımaması için” kapatıldığının söylendiği,

İlçe ile yazılı kamp köyü arasındaki buluşma noktasına gelindiğinde burada kaçırılan Necip BASKIN’ı alacak sanık Fatih ve arkadaşlarının olmadığı görülüp bir süre beklendiği gelmeyince Kahraman tarafından Abdulkerim ÖZCÜK ile Osman ERGEN’in Fatih’e telefon etmek üzere yazılı kamp köyüne gönderildiği,

Buna rağmen Fatih’in gelmemesi üzerine bu defa sanık Kahraman’ın köye gittiği bu sırada Fatih ve arkadaşlarının akrep denilen araçla köye geldikleri, yaptıkları görüşmede Necip’in bu araçla götürülmesi sakıncalı bulunduğundan, birlikte ilçeye dönerek, Fatih’e ait Mazda araç ve akrep ile tekrar buluşma noktasına gelip Necip’i mazda otoya bindirip ilçeye götürdükleri, Necip’in götürülmesinden sonra Geçici Köy Koruyucusu olan sanıkların köylerine döndükleri,

Sanıklar Kahraman, Fatih ve diğer polis memuru sanıklar tarafından Emniyet Müdürlüğüne saat 03.30 civarında götürülen Necip’in binaya ana giriş kapısından sokulmayıp Yusuf Azmi AYDIN’ın kapıdaki nöbetçi polis memurlarını oyalamasından yararlanılarak, arka taraftan ve duvardan atlatılmak suretiyle gizlice sokulduğu, binanın üst katında bulunan Özel Harekata ait bir odaya kapatıldığı,

Necip BASKIN’ın kaçırılarak hapsedilmesinden sonra Kahraman’ın polis Fatih ve arkadaşları tarafından yazılı kamp köyüne götürülerek Mehmet Emin ERGEN’in evine bırakıldığı,

Geceyi Mehmet Emin’in evinde geçiren sanığın 22.09.1996 günü komando taburunda bulunduğu sırada Fatih ÖZHAN’ın telefonla araması üzerine Emniyet Müdürlüğünde buluştukları ve bu aşamadan sonra yapılacakları yeniden gözden geçirdikten sonra ilçe merkezine gittikleri,

Sanık Fatih’in 22.09.1996 günü saat 16.00 sıralarında ilçedeki bir fotoğrafçı dükkanından, önce Hakkari Terörle Mücadele Şube Müdürünü, onu bulamayınca Emniyet Müdürünü arayarak “bir PKK’lı milis yakaladıklarını, akşam örgütün toplantı yapacağı yeri belirlediklerini, operasyon yapacaklarını ve kuvvetlerinin yeterli olduğunu” bildirerek, olaya yasal bir görünüm kazandırmaya çalıştığı, Emniyet Müdürünün de olaydan kendisine bildirilen bu şekli ile haberdar olduğu,

Daha sonra sanık Kahraman’ın bir telefon kulübesinden Baskın ailesine telefon ederek emaneti (200.000 Alman Markını) hazırlamalarını istediği, ancak bu konuşmada parayı nereye getireceklerini söylemediği,

Diğer yandan Necip BASKIN’ın açıklandığı şekilde sanıklar tarafından kaçırılmasından sonra Baskın ailesinden Tahir BASKIN tarafından olayın İlçe Jandarma Komutanlığına ve Yüksekova 21. inci Jandarma Sınır Tabur Komutanlığına ihbar edilmesi üzerine, sanık Kahraman’ın Tabur Komutanı Yarbay Hami ÇAKIR tarafından tabura çağrılarak bilgisinin olup olmadığının sorulduğu, sanığın Tabur Komutanına bilgisi olmadığını bildirdiği, ancak daha sonra Tabur Komutanı Yarbay Hami ÇAKIR’ın sanığı tekrar çağırtıp fidye makbuzu verilen İlhan BASKIN’la yüzleştirmesi üzerine sanık Kahraman’ın olayı itiraf ederek ayrıntılı olarak anlattığı ve bunun sonucu sanıklar hakkında yasal soruşturmaya başlandığı,

Bu arada sanık Kahraman’ın Tabur Komutanı Yarbay Hami ÇAKIR’la birinci görüşmesinden sonra Tabur Gazinosunda sanık Abdulkerim ÖZCÜK ile karşılaştığı Abdulkerim’e “olayın Tabur Komutanına şikayet edildiğini ve durumu Fatih ÖZHAN’a bildirmesini” söylediği, muhtemelen bu durumun Fatih’e iletilmesi üzerine Necip BASKIN’ın aynı gece saat 22.00 sıralarında serbest bırakıldığı,

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan olayda tüm sanıkların Necip BASKIN’ın fidye almak amacıyla kaçırılmasından bilgileri olduğu, alınacak paradan tüm sanıklara pay verileceği,

Bu suretle sanıkların tamamının Cürüm İşlemek İçin Teşekkül Oluşturmak ve Teşekkül Halinde Para Almak İçin Adam Kaldırmak suçlarını,

Sanıklar Kahraman BİLGİÇ, Fatih ÖZHAN, Yusuf Azmi AYDIN ve Abdulkadir BAYRAM’ın ayrıca Teşekkül Halinde Birden Fazla Adam Öldürmeye Eksik Teşebbüs suçunu işledikleri,

Sanık Kahraman BİLGİÇ’in 26.09.1996 tarihli Emniyet Müfettişlerince tespit edilen ifadesi, Yüksekova Cumhuriyet Savcılığınca tespit edilen 26.09.1996 ve 14.10.1996 tarihli ifadeleri, DGM. Başsavcılığınca tespit edilen 05.12.1996 ve 26.02.1997 tarihli ifadeleri, diğer sanıkların, Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı, Sulh Ceza Mahkemesi ve DGM. Başsavcılığınca tespit edilen ifadeleri, yüzleştirme tutanakları, mağdur, müşteki ve tanıkların beyanıyla anlaşılmıştır.

Bu nedenle sanıkların yargılanmalarının 2845 sayılı Kanun Hükümlerince yapılarak;

a- Sanıkların tamamının; Cürüm İşlemek İçin Teşekkül Oluşturmak suçundan eylemlerine uyan TCK’nun 313/1-2-4-5 madde ve fıkraları uyarınca, Teşekkül Halinde Para Almak İçin Adam Kaldırmak suçundan eylemlerine uyan TCK’nun 499. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına,

b- Sanıklar Kahraman BİLGİÇ, Fatih ÖZHAN, Yusuf Azmi AYDIN ve Abdulkadir BAYRAM’ın Teşekkül Halinde Birden Ziyade Kişiyi Öldürmeye Eksik Teşebbüs suçundan eylemlerine uyan TCK’nun 450/5-9 ve 61. Md ve Fıkraları uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına,

c- Sanık Kahraman BİLGİÇ dışındaki sanıklar TCK 279. maddesi anlamında memur olduklarından ve işledikleri cürümlerde memuriyetlerine ait kuvvet ve vasıtaları kullandıklarından haklarında hükmedilecek cezaların TCK’nun 281. maddesi uyarınca arttırılmasına,

d- Tüm sanıklar hakkında TCK’nun 31,33 ve 40. maddelerinin uygulanmasına karar verilmesinin talep edildiği incelenmiştir.(Ek:164)

6- Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca, “1991-1994 yıllarında Devlet hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik silahlı eylemde bulunmak” suçundan Kahraman BİLGİÇ hakkında ayrıca 4.3.1997 tarih ve 1997/708 hazırlık numarasıyla tanzim edilen ikinci bir iddianamede de;

Sanığın 1991 yılında Mersin’de ikamet ederken gittiği Mersin HEP İl binasında kendisine yapılan propagandalar ve arkadaşının babası Yusuf isimli şahsın propagandaları sonucu PKK terör örgütünün görüşlerini benimsediği,

Mersin’de Terörle Mücadele yasasına karşı düzenlenen açlık grevlerine katıldığı,

Daha sonra örgüte katılmaya karar veren sanığın Lokman ORAL ile birlikte Mersin’den otobüse bindirilerek Cizre ilçesine gönderildiği,

Cizre’de bir milis tarafından karşılandığı, birkaç gün milisin evinde kaldıktan sonra aynı milis tarafından Silopi ile Cudi dağına götürülerek PKK örgüt mensuplarına teslim edildiğini,

Böylece 1991 yılı 6. ayında PKK terör örgütüne katılan sanığın teslim edildiği grupla birlikte örgütün Kuzey Irak’taki Hakurk Kampına gittiği,

Hakurk Kampında askeri ve siyasî eğitim gören sanığa kaleşnikof silah ve Havar kod adı verildiği,

1991-1992 yıllarını Kuzey Irak’taki örgüt kamplarında geçiren sanığın 1993 yılında Bölük Komutanı olarak görevlendirildiği ve Bölüğü ile birlikte Çukurca kırsalına geldiği, 1993 yılı sonları ve 1994 yılı başlarında Çukurca Alan düzü mevkiinde üstlendikleri,

Çukurca’da kaldıkları sürede beyanına göre silahlı çatışmaya katılmadıkları, aşağıdaki eylemleri gerçekleştirdikleri,

Eylem 1- 1993 yılı sonları veya 1994 yılı başlarında Hakkari-Çukurca yolunun kesilerek araçların durdurulması, yolculara PKK Terör Örgütünün propagandasının yapılması,

Eylem 2- Birinci eylemden yaklaşık bir ay kadar sonra yine Hakkari-Çukurca yolunun kesilerek araçların durdurulması, yolculara örgüt propagandasının yapılması,

Bu eylemlerden birinde durdurulan araçlardaki yolculardan ikisinin teröristlerce götürüldüğü, bilahare aynı gece serbest bırakıldıkları,

1994 yılı Nisan ayında 1993 yılı değerlendirmesi, 1994 yılının planlanması amacıyla Kuzey Irak’taki örgüt kamplarında gerçekleştirilen toplantıya katılan sanığın bu toplantılarda diğer örgüt mensuplarıyla bazı konularda ihtilafa düşüp tartışmalara girmesi nedeniyle silah ve telsiziyle birlikte örgütten kaçtığı, peşmergeler vasıtasıyla Türk Güvenlik Kuvvetlerine teslim edildiği,

Silopi, Şırnak ve Hakkari’ye götürüldüğü, beyanlarının alındığı ancak alınan beyanları Devlet Güvenlik Mahkemesine iletilmediği için hakkında sanık olarak işlem yapılmadığı ve kayıtların tetkikinde de hakkında soruşturma yapılıp kamu davası açılmadığının anlaşıldığı,

Ancak sanığın teslim olduğu 1994 yılında tutuklandığı tarihe kadar Hakkari, Çukurca ve Yüksekova bölgesinde ayrıca Kuzey Irak’taki örgüt kamplarına yönelik operasyonlar da Güvenlik Kuvvetlerine örgüt kampları, sığınak, depolar, barınma noktalarını ve örgüte yardım edenlerle ilgili bilgiler vermek suretiyle yardımcı olduğu, DGM Savcılığınca alınan beyanları ile anlaşılmış olup,

Sanığın samimi beyanları ile atılı suçu işlediği anlaşıldığından 2845 sayılı Kanun Hükümlerince yargılanmasının yapılarak eylemine uyan T.C.Kanununun 125,31,33,40 maddelerince cezalandırılmasının talep edildiği incelenmiştir.(Ek:165)

7-Komisyonun 6.2.1997 tarih ve 211 sayılı yazısı ile Mardin Emniyet Müdürlüğünden Kahraman BİLGİÇ’in hangi tarihten itibaren arandığının bildirilmesinin istendiği incelenmiştir.(Ek:166)

8- Mardin İl Emniyet Müdürlüğünün 7.2.1997 tarih ve 114/97 sayılı cevabi yazısında; 31.7.1993 tarihinde yakalanarak hakkında işlem yapılan Davut GÜNDÜZ’ün ifadesinde Kahraman BİLGİÇ’in eylem ve faaliyetlerinden bahsetmesi nedeniyle bu tarihten itibaren arama kayıtlarına alındığını, 24.9.1996 tarihinde de Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca yakalanınca düşümünün yapıldığı incelenmiştir.(Ek:167)

9- Yüksekova’da ölü bulunan 3 kişi (Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ın) ile Abdullah Canan’ın kaçırılması ve ölü bulunması ile ilgili olarak 1995 yılında soruşturma açıldığı ve Yüksekova C.Başsavcılığının 27.12.1995 tarihli ve 1995/223 ve 224 sayılı Görevsizlik Kararları ile dosyanın 21.J.Sınır Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği,

Bu Savcılığın da anılan suçların askeri suç olmadığı, o askerler aleyhine ve askeri mahalde işlenmediği kanaati ile, 28 Mayıs 1996 tarih ve 1996/14 sayılı Görevsizlik Kararı ile Diyarbakır Devlet G.M. Başsavcılığına gönderildiği ve tahkikatın devam ettiği incelenmiştir.(Ek:168)

10- Komisyonun 6.2.1997 tarih ve 212 sayılı yazısı ile Diyarbakır DGM Başsavcılığından Binbaşı Mehmet Emin YURDAKUL hakkında yapılan tahkikatlara dair evrak ile Abdullah CANAN isimli şahsın Hakkari/Yüksekova’da kaçırıldıktan sonra ölü bulunması ile ilgili evrakın örneğinin istendiği incelenmiştir. (Ek:169)

11- Diyarbakır DGM Başsavcılığının 12.3.1997 tarih ve 1996/3885 Hz. sayılı yazısı ekinde gönderilen hazırlık soruşturmasına ait evrakta;

Kamuoyunda Yüksekova Çetesi olarak bilinen ve çete oluşturarak fidye almak amacıyla adam kaçırmak suçuyla ilgili polis memurları Fatih Özhan, Yusuf Azmi Aydın, Abdülkadir Bayram, itirafçı, Kahraman Bilgi, GK Korucuları Abdülkerim Özcük, Osman Özpazar, Necmettin Hanefi, Mehmet Emin Ergen, Abidin Durna ve Nusret Aslan haklarında Yüksekova C.Savcılığının 15.10.1996 gün ve Hz.no:1996/960 ve 22.10.1005 tarih ve 1996/3385 numaralı hazırlık sırasına kayıt edilerek hazırlık soruşturmasına başlanılarak;

a) Jandarma Genel Komutanlığının 12.11.1996 gün ve AD.MÜŞ:7200-145-1996 (191824) sayılı yazısının ekinde gönderilen sanıklardan itirafçı Kahraman Bilgiç’in ilk ifadesini tesbit eden Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Hüseyin Oğuz’un yazılı ifadesi üzerine, anılan kişinin Savcılığa celbedilerek 30.11.1996 tarihinde tanık sıfatı ile ifadesinin tesbit edildiği,

b) Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Hüseyin Oğuz’un ifadesinin tesbitinden sonra sanıklardan itirafçı Kahraman Bilgiç (HAVAR KOD ADLI) de 5.12.1996 tarihinde Savcılığa celbedilerek isnad edilen suçlar ve iddialar ile ilgili ifadesi alındıktan sonra 17.12.1996 tarihinde tutuklu sanıklardan polis memurları Fatih Özhan ve Yusuf Azmi Aydın ile GKK’su sanıklar Abdülkerim Özcük, Osman Özpazar ve Necmettin Haneyi’nin de ifadeleri alındığı,

c) Sanıkların ifadelerinin tesbitinden sonra yapılan değerlendirme sonucu diğer sanıklarla birlikte çete oluşturarak fidye almak amacıyla adam kaçırmak suçunu işledikleri kanaati oluşan tutuksuz sanıklar Mehmet Emin Ergen ve Osman Ergen hakkında Savcılığın 10.12.1996 gün ve 1996/3385 Hz.Ü.H.sayılı yazısı ile gıyabi tutuklama talebinde bulunulduğu, bu sanıkların Diyarbakır 3 Nolu DGM Yedek üyeliğinin 11.12.1996 gün ve 1996/464 Müt. sayılı kararı ile gıyaben tutuklandıkları, sanıklar hakkındaki gıyabi tutuklama kararları Yüksekova Sulh ceza mahkemesinin 12.12.1996 gün ve 1996/164 sayılı ve 20.12.1996 gün ve 1996/167 sayılı kararları ile vicahiye çevrildiği,

Sanıklardan Kahraman Bilgiç’in Yüksekova ilçe jandarma komutanlığında tesbit edilen ilk ifadesinin bulunduğu video kaset ile altıbuçuk sahife olduğu belirtilen ifade tutanakları savcılığın 28.11.1996 gün ve 1996/3385 hz.Ü.H. sayılı yazısı ile Yüksekova ilçe jandarma komutanlığından istendiği, bu komutanlığın 29.11.1996 gün ve HRK:7130-1795-96/4817 sayılı cevabi yazısında kaset ve ifade tutanaklarının bulunmadğı bildirildiği,Ancak, tanık Jandarma Astsubay Başçavuş Hüseyin Oğuz’un ve itirafçı sanık Kahraman Bilgiç’in Savcılıkça tesbit edilen ifadelerine göre sözü edilen video kaset ve altıbuçuk sahifelik sanık Kahraman Bilgiç’e ait ifade tutanaklarının mevcut olduğu kanaati oluştuğundan, Savcılığın 10.12.1996 gün ve 1996/3385 Hz.Ü.H. sayılı yazısı ile sözkonusu video kaset ve ifade tutanaklarının temini ile gönderilmesi için Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığından talepte bulunulduğu, aynı yazı bilgi için Jandarma Genel Komutanlığına gönderilmişse de, bu yazıya hala cevap alınamadığı,

Ayrıca, itirafçı sanık Kahraman Bilgiç’in olayın ortaya çıkmasından sonra ilk ifadesinin tesbitine katılan Yüksekova ilçe jandarma komutanlığında görevli Jandarma Teğmen Yalçın, Jandarma Astsubay Aydın, Jandarma Astsubay Atilla Aras ve Jandarma Uzman Çavuş Mustafa isimli görevlilerin ifadelerine başvurulmak üzere çağrıldıkları, ancak halen Savcılığa başvurmadıklarından ifadelerinin alınamadığı,

Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaptığı hazırlık soruşturması sonucu sanıkların üzerine atılı suçun TCK’nun 313. maddesinde anlatılan suça uyması, bu suçları kovuşturma görevinin de 2845 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince Devlet Güvenlik Mahkemesi C.Başsavcılığının görev alanına girmesi nedeniyle görevsizlik kararı vererek, Diyarbakır DGM C.Başsavcılığına gönderilmesine karar verdiği, Yüksekova Çetesi diye tabir edilen, Tabur Komutanı Binbaşı M.Emin Yurdakul başta olmak üzere bazı askeri personel ile polis memurları ve GK Korucuları hakkında adam kaçırma ve öldürme, eroin ve silah kaçakçılığı gibi suçlarla ilgili olarak Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca başlatılan tahkikatın devam ettiği incelenmiştir.(Ek:170)

12- Komisyonun 27.3.1997 tarih ve 318 sayılı yazısı üzerine; Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığının 28.3.1997 tarihinde gönderdiği 519 sayılı cevabi yazı ve eklerinin incelenmesinde de;

a- Necip Baskın isimli şahsın fidye almak amacıyla kaçırılması olayı ile ilgili (9) Sanık hakkında “Cürüm İşlemek için Teşekkül oluşturmak, Teşekkül halinde para almak için Adam kaldırmak ve Teşekkül halinde birden fazla kişiyi öldürmeye eksik teşebbüs” Suçlarından Diyarbakır (1) Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde;

Sanık Kahraman Bilgiç hakkında “Devlet Hakimiyeti altındaki Topraklardan bir kısmını Devlet İdaresinden ayırmaya yönelik silahlı eylemde bulunmak “Suçundan Diyarbakır (1) Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde, kamu davası açıldığı,

b- Bu olaylarla ilgili suçlanan iddianamede yazılı olanlar dışındaki sanıklardan,

Piyade Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Piyade Yüzbaşı, Nihat Yiğiter, Piyade Yüzbaşı Bülent Yetüt, Levz.Asb.Üst.çvş. Ali Kurtoğlu, Yüksekova Belediye Başkanı Ali ihsan zeydan, Yüksekova Et ve Balık Kurumu Müdürü Mustafa Koca, Korucu İsmet Ölmez, Korucu Kemal Ölmez, Korucu Cemal Ölmez, Korucu Hasan Öztunç, Polis Memuru Enver Çırak, Şoför Oğuz Baygüneş, İtirafçı Kahraman Bilgiç’in tutuklu oldukları, 4.3.1997 tarihinde tutuklandığı belirtilen Albay Hamdi Pozraz’ın değişen delil durumu ve ileride maduriyetine meydan verilmemesi için Diyarbakır 3. No’lu DGM Başkanlığının 27.3.1997 tarihli kararı ile tahliye edildiği; Firari sanık Oğuz Baygüneş’in de gıyabi tutuklanmasına karar verildiği,

c- Havar Kod adlı Kahraman Bilgiç’in teslim olduktan sonra verdiği ifadeler üzerine haklarında işlem yapılan sanıklarla ilgili Diyarbakır (4) Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1994/837 Esas Nolu Dava dosyasında sürdürülen yargılama sırasında Tanık olarak dinlenmesine karar verilen Kahraman Bilgiç’in 26.4.1995 tarihli Tutanakla öldüğüne ilişkin 2 Ekim 1995 tarihli Hakkari il jandarma Komutanlığı çıkışlı yazısında bahsedilen kişinin; aslen Suriye-TEBKA Köyü nüfusuna kayıtlı Fevzi oğlu, Zelve’den olma 1975 doğumlu HAVAR (KK) Şirga Sirko olduğu,

d- Bir kısım Görsel ve yazılı Basında bir takım iddialarda bulunan Murat İpek ve Murat Demir haklarında Başsavcılığımızın 1997/697 Hz. numarasında soruşturma başlatılmış olup yakalanmaları için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ile Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkereler yazılarak sonucun beklenmekte olduğu incelenmiştir.(Ek:171)

13- Komisyonun 14.2.1997 tarih ve 227 sayılı yazısı ile Jandarma Genel Komutanlığı (Hakkari İl Jandarma Komutanlığından; Mardin Ömerli Kayagöze Köyü nüfusuna kayıtlı Reşat-Gülperi oğlu 1976 doğumlu Kahraman BİLGİÇ’in hangi tarihte Komutanlıkça yakalandığının ve kendisinin hangi tarihten beri güvenlik hizmetlerinde kullanıldığının bildirilmesinin istendiği incelenmiştir. (Ek:172)

14- İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 7 Mart 1997 tarih ve 56633 sayılı cevabi yazıda Kahraman Bilgiç’in;

a- Hakkari İli Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığınca 22 Eylül 1996 tarihinde; 6136 sayılı kanuna muhalefet, adam kaçırarak fidye istemek suçlarından yakalandığı, hakkında yasal işlem yapılarak 22 Ekim 1996’da adli mercilere teslim edilerek tutuklandığı ve halen Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinde yapılan yargılanmasının devam ettiği,

b- Anılan şahsın, Jandarma tarafından yakalanmadan önceki tarihlerde, Hakkari İlinde Güvenlik Kuvvetlerine yer gösterme, kılavuzluk gibi faaliyetlerde yardımcı olduğu, daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulması halinde konunun Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinden sorulması gerektiğinin bildirildiği incelenmiştir.(Ek:173)

15- Hakkari İl Jandarma Komutanlığında, İstihbarat Subay Vekili olarak görev yapan Jandarma Astsubay Hüseyin Oğuz, 18 Ekim 1996 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığında (Hakim Albay Sadrettin Aktaş tarafından alınan) ve 18 Şubat 1997 tarihinde Komisyonu- muzda verdiği ifadelerde;

Hakkari ilinde istihbarat elemanı olarak çalışan bazı korucuların PKK ile işbirliği yaptıklarını ve güvenlik güçleri hakkında PKK örgütüne bilgi verdiklerini, bunun sonucunda bazı güvenlik güçlerinin PKK tarafından pusuya düşürüldüğünü farkettiğini, (örnek olarak; Korucubaşı Zeki KARATAŞ’ın Roşat kod adlı PKK militanına telsizle “Eval, mecburen biz de sizden yanayız” dediğini ve aynı şahsın terörist gruplarına erzak götürdüğünü duyduğu,)

Ayrıca; Hakkari’de devlet yanlısı görünen bazı kişilerin (ki bunlar itirafçı, korucu veya diğer sivil kişilerin) bu konumlarını kullanarak çeşitli şekillerde menfaat temin ettikleri, bazı kamu görevlilerinin, özellikle bazı polis ve asker kişilerin de onlarla işbirliği içinde menfaat temin ettiklerini, bu arada uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığına bulaştıkları, ayrıca masum vatandaşları kaçırarak fidye istedikleri öldürme suçları işlediklerini,

Yine Hakkari’de yetkili bazı Silahlı Kuvvetler mensuplarının “Silahlı Kuvvetlerin adı lekelenmesin” gerekçesi ile anılan suçlara bulaşan bazı görevliler hakkındaki suçlamaları örtbas eğiliminde olduklarını iddia etmekte, buna örnek olarak da bizzat yaşadığı, tanık olduğu ya da duyduğu bazı olayları anlatmaktadır.

Örnek olarak;

a-Hakkari Jandarma Komutanlığında görevlendirildiğinde, çalışacağı odada daha önce çalışmış J.Binbaşı İbrahim İŞGÜDAR’a ait çekmecede biri 14’lü Saddam, diğeri tanımadığı bir silah bulduğunu, buna ilişkin J. Astsb. Atilla ARAS ve Mehmet ismindeki bir erle tutanak tutarak imzaladıklarını, sonra tabancaları Albay Komutan Yardımcısı J.Yarb. Mesut KURU’ya, daha sonra da İl J.Al.Kom. Necati KILIÇKAYA’ya götürdüğünü, O’nun emri ile tabancaları Kd.Bçvş. Arif ÖZKAN’a teslim ettiğini, ancak Alay K.’nın Binbaşı hakkında hiçbir işlem yapmadığını, yalnızca Merkez Karakol Komutanlığı tarafından “buluntu silah” olarak tutanak tutularak öylece Savcılığa intikal ettirildiğini, 20 Eylül 1997 tarihinde uyuşturucu madde kaçakçılığı nedeniyle gözaltına alınan bazı kişileri sorgulamak üzere 10 günlüğüne Yüksekova ilçesinde görevlendirildiğini, ertesi gün Anavatan Partisi ilçe Başkanı Tahir Baskın isimli şahsın, yeğeni Necip Baskın’ın kaçırıldığını ihbar etmek üzere Jandarma Sınır Komutanlığına başvurduğunu ve olayın tanığı olan İlhan baskın’ın eşkal tarifi üzerine Dağ Komanda Tugayında barınan Kahraman Bilgiç adındaki itirafçıdan şüphelendiklerini ve sorgusuna başvurduklarını, bu konuda uzman olması nedeniyle sorguda bizzat bulunduğunu ve adı geçenin ifadelerini tutanağa geçirdiklerini,

b- Kahraman Bilgiç’in tutanağını kendisinin de imzaladığı bu sorgusunda;

b-1) (5. maddede geniş şekilde anlatılan olay hakkında) Necip Baskın’ı Korucu timbaşı Mehmet Emin ERGEN, Korucular; Abdülkerim ÖZCÜK, Necmeddin HAZEYİ, Osman ÖZPINAR, Osman ERGEN, Özel Harekat Polis Memurları Fatih ÖZHAN, Yusuf Azmi AYDIN ve Abdülkadir BAYRAM ile birlikte planlayıp kaçırdıklarını ve 200.000 mark fidye istediklerini, ayrıca fidye ödemeye gelenlerle birlikte PKK ile çatışma süsü vererek öldürmeyi planladıklarını, ancak yakınlarının jandarmaya şikayeti üzerine adı geçeni bıraktıkları, (bu şahısların önce Tahir ismindeki MHP İlçe Başkanı ile birlikte hayvan kaçırmayı planladıkları, daha sonra bundan vazgeçtikleri),

b-2) (K.BİLGİÇ) Cebinden çıkan “Ağustos ayının 15’inden sonra ara” notunun ve üzerindeki (05326154381) No’lu cep telefonunun daha önce Hakkari’de çalışan ve Ankara’ya tayin olan Çukurca Jan.Kom.Taburundan J.Ord. Astb. Yüce Karademir’e ait olduğunu, kendisi ile Çukurca’da tanıştığını, adı geçen Astsubayın Ankaraya giderken, banka araçlarını soymak amacı ile 7 adet lav, 1 bomba atar, 1 RBK, 2 Kaleş, 2 tabanca ve 1 Uzi Marka tabanca götürdüğünü, kendisi ile de irtibat kurması için bu notu ve telefonu verdiğini, (Bu ifade üzerine daha sonra bu astsubayın evinde yapılan aramada bu silahların bulunduğu ve mahkemeye verildiği, halen Van’da tutuklu olduğu)

b-3) Kemal Ölmez isimli şahıs adına Yüksekovada ikamet eden Naci Düşünmez’e telefon ettiğini, “PKK’ya yardım ettiğini, bu nedenle dostları olan Özel Timde hakkında işlem yaptırmamak için 10 bin mark istediğini, bunun 3 bin markını kendisi (K.BİLGİÇ) aldığını,

b-4) Abdullah CANAN’ın kaybolması nedeni ile Yakup EDİŞ ve Burhan ÖLMEZ vasıtası ile önce Yakup Ediş’in evinde, bilahare Hakkari Şener Otelde, Mehmet CANAN ve birkaç kişi ile görüştüğünü ve Abdullah CANAN’ın akibetini öğrenmek için Yakup EDİŞ’ten 5 bin mark aldığını, adam bulunursa 20 bin marka tamamlanacağını, paranın bin markını harcadığını, 4 bin markını koyun alması için Burhan Ölmez’e verdiğini, (K.Bilgiç, Diyarbakır DGM’de bu olayı doğrulamakta, ancak Burhan ÖLMEZ’e 3 bin mark verdiğini söylemektedir.)

(Hüseyin OĞUZ, Abdullah Canan olayı ile ilgili olarak, tutanakta olmamakla birlikte Kahraman Bilgiç’in sorgu sırasında kendisine; “M.Emin Yurdakul’un Abdullah Canan’ı tabura aldırdığını, bir hafta sorguladığını, daha sonra beraberinde getirdiği ve üsteğmen olarak tanıttığı 2 itirafçıya öldürttüğünü” söylediğini, binbaşının adı geçince bu hususun tutanaktan çıkartıldığını, daha sonra bir gece Mehmet CANAN’ı Jandarmaya gizlice çağırarak şikayetini aldığını ve K.BİLGİÇ ile yüzleştirdiğini, bu sırada da K, BİLGİÇ’in hem sözkonusu parayı aldığını söylediğini, hem de “Binbaşı M.Emin YURDAKUL’un Abdullah AYDIN’ı yol aramasında aldırdığını “ söylediğini iddia etmekte,

H.OĞUZ, Jandarma Genel Komutanlığına verdiği ifade de aynı konuda; 1996 yılı Ocak ayındaa bir operasyonda 3 çobanın öldürülmesi ile ilgili olarak, M.Emin Yurdakul’un Kahraman Bilgiç’e “Oğlum, biz Abdullah Canan’ı nasıl öldürdük, delil bırakmadık, tanık olmasın diye üçüncü çıbanı da yok etmeniz lazım” dediğini, bunun üzerine K.Bilgiç’in de M-16 silahıyla 3. çobanı da öldürdüğünü beyan etmektedir.

Ancak Kahraman Bilgiç, Diyarbakır DGM’de verdiği ifadede, “Yüksekova Jandarmada böyle bir ifade vermediğini, zaten bu tarihte M.Emin Yurdakul’un tayininin çıktığını” söylemekktedir.) (Ancak yapılan araştırmada M.Emin Yurdakul’un bu tarihte Yüksekova’da görevli olduğu, 1996 Haziran ayında ayrıldığı anlaşılmıştır.)

(Abdullah Caanan’ın kaçırılması ile ilgili olarak bazı yayın organlarında T.S.K. aleyhine çıkan yayınları incelemek üzere Tugay komutanlığınca yapılan idari soruşturmada ifade veren Binbaşı M.Emin Yurdakul 29.2.1996 tarihli ifadesinde “Tugay Komutanlığına çekilen mesaj gereği alınan bir ihbarı teyit maksadı ile sadece askeri konvoy ve askeri malzeme aranarak herhangi bir malzemeye rastlanmadığından 9.30 da kışlaya dönüldüğünü, arama faaliyetinin askeri konvoydaki askeri personelin aranmasına yönelik olup gözetim altına alınanın olmadığını” belirttiği, tanık olarak ifadesi alınan diğer askeri personel de aynı doğrultuda ifade kullanmışlarsa da;

Hakkari Yüksekova C.Savcılığınca konuyla ilgili olarak tanık sıfatıyla ifadesi alınan Ahmet Koca isimli şahista 29.1.1996 tarihli ifadesinde özetle; “Bahise konu olay günü Hakkariye giderken Keremağa Köprüsünü geçince pilank çeşmesi civarında 20-30 kadar sivil arabının hangi birliğe ait olduğunu bilmediği askeri personel tarafından saat 9-10 sıralarında aramaya tabi tutulduğunu, Yüksekova’ya döndüğünde de Abdullah Canan’ın Hakkariye gittiğini ve geriye dönmediğini duyduğunu, ancak onun aranıp aranmadığını bilmediğini” belirttiği, buradan da aramanın sadece askeri araçlarla sınırlı tutulmadığı anlaşılmakta,

İddiaların odak noktasını oluşturan Yüksekova Tabur Kamutanı M.Emin Yurdakul ise komisyona verdiği ifadede özetle; İtirafçı Kahraman Bilgiç’i operasyonlar dışında özel olarak kullanmadığını, buralarda da Tugay Komutanının emri doğrultusunda hareket ettiğini, Belediye Başkanının hanımına silah verme, toz alma ve Abdullah Canan ile Ağaçlı Köyündeki 3 şahsın kaçırılıp öldürülmesine yönelik iddiaların tamamen asılsız ve Silahlı Kuvvetleri yıpratmaya yönelik olduğunu belirtmiştir.)

(Aynı olayla ilgili olarak CHP Genel Merkezince görevlendirilen milletvekillerince hazırlanan raporda; Kahraman BİLGİÇ’i kastederek, Tugayda görevli saçları amerikan traşlı bir kişinin “Abdullah CANAN bizde, Yüksekova Tabur Komutanı bu şahsı infaz etmemiz için bize verdi. Biz de hakkkındaki istihbaratları değerlendirdik. İnfazı engelleyeceğiz, A.CANAN’ın infazını önleyebiliriz.” diyerek Mehmet CANAN’la 20 bin marka pazarlık yaptığı, bunun 12 bin markını aldığı, 8 bin markını da A.CANAN bırakılınca verilmek üzere mutabakata varıldığı, İkinci kez Esat CANAN ve Musa ANIK da yanlarında olduğu halde bu şahsın Mehmet CANAN’a aynı şeyleri söylediği, yani Abdullah CANAN’ın kendilerinde olduğu ve kurtaracağını söylediği, Esat CANAN’ın bu konuyu Tugay Komutanına ve Valiye anlattığı, Tugay Komutanının bir kaç gün sonra Esat CANAN’a “Ben o şahısla görüştüm. o sizden para almak için bunu yapmış, sizden de 5 bin mark almış” dediği belirtilmektedir.) (Aynı olayla ilgili olarak Esat CANAN da Komisyonumuza verdiği beyanda; CHP Raporunda anlatılan olayı, yani Kahraman BİLGİÇ’in Mehmet CANAN’la Abdullah CANAN’ın taburda olduğuna ilişkin konuşmasını ve para alma olayını aynen terar etmekte ve binbaşının Abdullah CANAN’ın arabasını dere yatağına ittiğini iddia etmekte ve A.AYDIN’ın cesedinin Bayramın 2. günü Jadarma tarafından bulunduğunu belirtmektidir.)

b-5) Tabur Komutanı Mehmet Emin YURDAKUL komutasında Konuklu Köyünde yapılan bir operasyonda 13 kilo eroin ve 4 tabanca bulduğunu, eroin sahiplerinin yakalandığı halde geceden bırakıldığını, tabancaların üçünü tabur komutanının götürdüğünü, bir tabancayı Yüksekova Belediye Başkanının karısına hediye ettiğini,

b-6) M.Emin YURDAKUL’un taburunda çalışan ve kendisi ile samimi olan Ali ismindeki Astsubayın İzmir’de eroin ile yakalandığını, M.Emin Yurdakul’un ismini vermemesi için bu astsubayın ailesine bir miktar para (480 veya 580 milyon TL) gönderdiğini, bu eroinin tahminen Çukurca Köyünde yakalanan eroin olduğunu,

b-7) Kurmay Başkanı Hamdi POYRAZ’ın Kemal ve İsmet ÖLMEZ ile bir Kuzey Iraklıyı ve kendisini Çığlı Köyüne gönderdiğini, yolda güvenlik güçleri aramasın diye bir de not yazdığını, kendisinin askeri koğuşta yattığını, K.Iraklının Irak’a geçip, sonra geri döndüğünü, ertesi günü Kemal ve İsmet’in elinde bir paket olduğu halde Hakkariye döndüklerini, bu paketi Hamdi POYRAZ’a teslim ettiklerini, pakette ne olduğunu bilmediğini, ama silah ve uyuşturucu olabileceğini, ancak adı geçenlerin paketi jandarmanın görmesini istemediklerini, (K.Bilgiç DGM’deki ifadesinde, bu pakette ceviz ve bal olabileceğini ifade etmektedir.)

b-8) Çolak Hasan, İsmet ve Kemal Ölmez’in Kurmay Başkanı aracılığı ile beyanname yaptırıp Irak’tan koyun getirip sattıklarını,

b-9) Yüksekova Belediye Başkanı A.İhsan Zeydan Güvenlik Güçleri tarafından arandığında M.Emin Yurdakul’un bunu kendisine haber verdiğini, O’nun da Yüksekova’dan kaçtığını, uzun süre gelmediğini,

b-10) Belediye Başkanı Ali İhsan Zeydan’ın seçimlerden önce gösterdiği adamların yakalanıp daha sonra M.Emin Yurdakul tarafından para karşılığında serbest bırakıldığını, bir seferinde M.Emin Yurdakul’un Belediye Başkanının abisine (Mustafa Zeydan’a) “Seni seçimlerde kazandıracağım, benim 5 milyarımı hazırla” dediğini,

M.Emin Yurdakul’un operasyonlar sırasında, bazı köylüleri PKK’lı oldukları gerekçesi ile gözaltına aldırdığını, bilahare Belediye Başkanı Ali İhsan Zeydan’ın araya girmesiyle bu şahısların 1000 mark karşılığı serbest bırakıldığını,

(Adı geçen Jandarmada verdiği ve tutanağa geçen ilk ifadesinde, para karşılığı serbest bırakma konusuna değinmemiş, ancak bir gün taburun bahçesinde Tabur komutanı, A.İhsan ZEYDAN, abisi ve kendisi otururken tabur komutanının A.İhsan ZEYDAN’a hitaben; “Size seçimleri kazandıracağım. Benim beş milyarımı hazırla” dediğini,

Kahraman Bilgiç, Diyarbakır DGM’de verdiği ifadede de; “1995 yılı sonlarında yapılan genel seçimler öncesi şu anda belediye başkanı olan Ali İhsan Zeydan (Doğruyol Partisinden) özellikle seçimlerde kendilerine oy verilmesini sağlamak amacıyla tabur komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’dan kendilerine muhalif olan özellikle HADEP eğilimli seçmenlerin görüşlerini değiştirmek amacıyla gözaltına alınmalarını istediğini, bu yönde bildiği kadarıyla bir köyden 4-5 kişi gözaltına alındığını, bunun üzerine bu vatandaşların yakınlarının tabur komutanı ile yakın ilişki içerisinde olduğunu bildikleri Ali İhsan Zeydan’ın yanına giderek serbest bırakılmaları için talepte bulunduklarını, bunun sonucuda bu kişilerin serbest bırakıldıklarını, ancak serbest bırakılmalarında herhangi bir şekilde para verilmesi olayı olmadığını, bu hususun doğru olmadığını, yapılan seçimde HADEP’in büyük bir çoğunluğa ulaştığını, barajı aşabilseydi, Hakkari’deki bütün milletvekillerini alacağını, ancak barajı aşamadığı için milletvekili çıkaramadığını, Ali İhsan Zeydan’ın amcası olan Mustafa Zeydan’ın milletvekili seçildiğini belirtmiştir.)

b-11) 1996 bahar aylarında M.Emin Yurdakul komutasındaki askeri timlerle özel harekatçıların Yüksekovanın bir köyünde yaptıkları bir operasyon sırasında bir sığınakta bol miktarda mark, dolar, İran dinarı (tümen) ve Türk Lirası bulunduğunu, bu olayla işlem yapılmadığını, (Kahraman Bilgiç, Diyarbakır DGM’de verdiği ifadede, bu olayı kısmen doğrulamakta, sözüedilen olayın Karlı Köyünde olduğunu, bulunan paranın 200 mark ve isabet olarak parçalanmış az bir miktar İran Tümeni bulunduğunu, dolar ve Türk Parası olmadığını, bunun tutanaklarının da tutulduğunu)

b-12) (Kahraman BİLGİÇ’in) Kemal Ölmez’in isteğiyle Yüksekova’da Vahyettin ASLAN’dan “örgüte yardım yapıyormuşsun” diye tehditle para istediğini, şahsın Kemal ile kendisine 10’ar bin mark göndereceğini bildirdiğini, ancak paranın gelmediğini,

b-13) Yüksekova sınır tabur komutanı Yarbay Kamber OĞUZ’un bir gün kendisine (K.BİLGİÇ’e ) “Sana gerekirse panzer veririm, gideceğin yere gidersin, sözde örgüt adına para toplarsın” dediğini, o zaman bu olaylara girmediği için kabul etmediğini,

c- Hüseyin Oğuz, Kahraman Bilgiç’in anlattıkları dışında kendi araştırma ve duyumlarını da şöyle sıralamaktadır:

c-1) Yüksekova’da market sahibi Fakin Mengeç’den tehdit edilerek para istendiği, kendisinin C.Başsavcılığına dilekçe verdiği, dilekçenin Emniyete havale edildiği, bundan sonra tehdit edilmediği, buradan tehditin polislerden geldiği kanaatına vardığı,

c-2) 1996 yılı Eylül ayında Tugay civarında pusuya düşürülerek 2 astsubay 4 erin şehit edilmesi hadisesinde, astsubayın telsizle yardım istemesine rağmen yardım gönderilmediğini, operasyona da 2 gün sonra başlandığını, Tugaya 1-2 km mesafedeki Otluca Köyünden 5 yaşında çocuklar dahil bir çok insanın sözkonusu pusuda teröristlere yardım ettikleri gerekçesi ile Tugaya götürüldüğünü, bunlardan 5 kişinin eline 5 kaleşnikof verilerek tutanak tutulduğu ve bunların daha sonhra öldürüldüğü, daha sonra bu köyün boşaltıldığını ve köyden 2 bin koyunun Tugaya götürülerek kesildiğini, bu olaylar üzerine daha önce devlet yanlısı olan bu köyden 24 kkişinin kırsala çıkarak örgüte katıldığını, böylece örgütün gücüne güç katıldığını,

d- Tugayın ve İl Jandarmanın koyun, odun temin etmek gibi bütün ihalelerini; Çolak Hasan, İsmet ve Kemal Ölez’lere verildiğini bunlardan İsmet Ölmez 3 yıl önceye kadar otobüs muavinliği yaparken şu anda İzmir Ödemiş’te Salça ve Konserve Fabrikası sahibi olduklarını, Çolak Hasan da hademe iken apartman inşa ettirdiğini, kısaca bu kişiler devletten yana görünerek, esrar, eroin ve silah kaçakçılığı yaptıklarını, bu işin içinde Kurmay Başkanı Hamdi Poyraz’ın da bulunduğunu,

(Kendisinin Yüksekova Jandarma’da verdiği ilk ifade tutanağında olmamakla birlikte Kahraman Bilgiç DGM’de soru üzerine verdiği ifadede bu durumu ÖLMEZ’lerle ilgili iddiayı doğrulamakta, hatta, bu kişilerin KAŞURAN aşiretinin ileri gelenlerinden olduklarını, hem askerle, hem de polisle yakın dialog içinde olduklarını, bu konumlarını da kullanarak silah ve uyuşturucu ticareti yaptıklarını herkesin bildiğini, hem askere, hem polise hem de PKK’ya kaçak silah sattığını tahmin ettiğini, şu anda bu kişilerin çok zengin olduğunu, İzmir’de fabrikalarının olduğunu ifade etmiştir.)

e- Uyuşturucu kaçakçılığında Van’ın bir merkez olduğunu, her tarafa sevkiyatın buradan yapıldığını, Van’da bir kadının uyuşturucunun THC (Tetro Hidro Karnobilen), yani kalite kontrolünü yaptığını, Yüksekova’nın da uyuşturucu imalinde ve Türkiyeye girişinde önemli bir merkez olduğunu, geçici köy korucularının gümrüklerdeki akrabaları vasıtasiyle sınırlardan geçiş yapıldığını, aşırı para kazanma hırsı bulunan bazı güvenlik gücü mensuplarının da uyuşturucu naklini kendi arabaları ile sağladığını, çünkü bunların arabalarının aranmadığını, özellikle istihbarat amacıyla Suriyeye gidip gelenlerin uyuşturucu taşıyıcılığı da yaptıklarını, en fazla asker ve polisin bulunduğu Van ve Hakkkari yöresinde uyuşturucu kaçakçılığının da en fazla olmasının nasıl açıklanacağı, bu şebekenin TBMM’de de uzantısının bulunduğunu,

f- Hüseyin Oğuz, komisyondaki beyanında; ayrıca evinde silah ve askeri malzeme bulunarak tutuklanan Yüce Karademir’i Van’a götürürken arabada kendisi ile konuştuğunu, bu konuşmada Yüce KARADEMİR’in kendisine;

f-1) Hakkari Merkezde petrol istasyonu olan ve kendisinin de samimi olduğu Çukurcalı ÇEKO ismindeki kişinin silah ticareti yaptığını, Çukurca Jand. Tabur Kom. kıdemli Binbaşı Cengiz YILDIRIM’ın (Halen Yarbay olup Jandarma Gen.Kom. Sınır Kaçakçılık Şb. Müdürü ) kendisine (Yüce Karademir’e) 2 sıfır kaleşnikof, 1 M-16, bir 9 mm. 16’lı Baretta verdiğini, kendisinin de bunlardan 2 kaleşnikofu halen Nigde Jandarma Komutanı olan Albay Bayram AKDOĞAN’a, bir M-16’yı da Hamdi Poyraz’a verdiğini, (Hamdi Poyraz’ın da bu silahı Kahraman Bilgiç’e verdiğini),

f-2) Kendisinin (Yüce Karademir’in) Ramazan ismindeki astsubaya 75.000.000 TL karşılığı verdiğini,

Hüseyin Oğuz, J.Gn.K. verdiği ve Diyarbakır DGM’de tekrar ettiği ifadesinde; kendi araştırmaları sonucunda;

g- Binbaşı M.Emin Yurdakul’un emrinde çalışan (1996 Temmuzunda Çorlu’ya tayini çıkan) Yüzbaşı Fethullah KARASU’nun İzmir çobançeşmede 5 katlı 270 m2 arsa üzerine 6 daire ve 2 dükkanı olduğu, İzmir Aşıkkentte kardeşleri ile birlikte dükkanı olduğu, Van’daki uyuşturucu kaçakçılarının kendisine (Hakkariden Avanta Hayat) anlamına gelen 35 HAH 65 plakalı kırmızı bir Toyoto araba hediye ettiklerini, ayrıca bu şahsın ve eşinin bankalarda 3-4 milyar nakit parası olduğunu, bütün bu servetini Yüksekova’da görev yaptığı sırada gayri meşru yollardan elde ettiğini, M.Emin Yurdakul’un mahiyetinde olduğundan birlikte faaliyette bulunduklarını, bu kişinin GATA’ya başvurarak malulen emekli olmak için uğraştığını, ancak henaz bunu başaramadığını,

h- (Jandarma Astsubay Ömer Koç’un ve Çukurca Jandarma Komutanlığı Taburunda ikmal subaylığına atanan astsubayın bildirdiğine göre); Astsubay Yüce Karademir’in 1995 yılında Jeneratörlerde kullanılan akaryakıtı Van’da sattığını,

ı- Halen Niğde İl J.K.’nda görevli Astsubay Kd.Üçvş. Metin Koç tarafından 10 adet G-3 piyade tüfeği ve 30-40 bin adet kalaşnikof mermisinin satıldığını, (bu konuyu Astsubay Ömer Koç ve Yüce Karademir’in bildiği),

i- Aynı kişilerin ve ismini bilmediği bir yüzbaşının silah kaçakçılığı yapan bir şahısla 750 milyon TL yüzünden anlaşmazlığa düştüğü, bu yüzden bu şahsı öldürerek helikopterden Kuzey Irak’a attıklarını,

k- Üzümlü Karakolu Baskınından sonra teslim olan biri Suriyeli, diğeri Mardin’li 2 kızın Tugay’a getirildiğini, sonra kaybolduklarını, halbuki Tugay’ın gözaltına yetkisinin bulunmadığını ifade ettiği,

Hüseyin OĞUZ, Kahraman BİLGİÇ’in ifadesi alındıktan sonra Albay Ersan ALKAN, Yarbay Hami ÇAKIR’la birlikte J. Sınır Taburunda “Olayların üzerine gidiyoruz” imajını vermek ve halkı devletin yanına çekmek için bir halk toplantısı yaptıklarını, bütün aşiret reislerini çağırdıklarını, Yüksekova Belediye Başkanı hariç bütün aşiret liderlerinin bu toplantıya katıldıklarını, bunlara kolonya ve çikolota ikram ettiklerini, halkın şikayetlerini dile getirdiğini,

H.Oğuz, K.Bilgiç’in ifadelerinin bir suretinin Başçavuş Aydın’a, bir suretinin Taktik Alay Komutanı Albay Ersin Alkan’a verildiğini, 4 suretinin de saklandığını, Hakkari İl Jandarma Komutanlığına mesaj çekildiğini, İl J.A.Komutanı Necati KILIÇKAYA’nın tepki göstererek “Ulan Silahlı Kuvvetleri mi hedef aldınız, Ne haliniz varsa görün, Ben bu işte yokum” dediğini,

Bunun üzerine Albay Ersan ALKAN’ın konuyu bilen ilgililerle bir odada toplanarak;

“Bu işin açığa çıkmasının sonuçta Silahlı Kuvvetlerin prestijini sarsacağını, yara alabileceğini” söyliyerek, ne yapılması gerektiğini sorduğunu, bu arada Abdullah Canan’ın PKK yanlısı olması nedeniyle öldürüldüğü görüşünün ileri sürülerek “PKK’lıları mı koruyacağız, devleti mi koruyacağız” şeklinde bir sorunun ortaya atıldığı,

Toplantıya katılan Yarbay Hami Çakır’ın “Bu işten devlet zarar görecekse burada olayın kesilmesi” yönünde görüş bildirdiğini, daha sonra da “Devleti düşünmeniz gerekir, böyle iş olmaz, bu saatten sonra ben de yokum” diyerek odadan çıktığını,

Kendisinin de “M.Emin Yurdakul’un devlet yararına faaliyet gösterdiği şüpheli, kendisi adam kaçırıp para istiyormuş” dediğini,

Bundan sonra albay Ersan’ın kendisini aradığını ve Kahraman’ın yeniden ifadesinin alınmasını istediğini, kendilerinin de Kahraman Bilgiç’in yeniden ifadesini alarak olayı Necip Baskın olayı ile sınırlayarak adliyeye sevkettiklerini,

24 Eylül 1996 günü Hakkari il Jandarma İsth. Şb. Müdürü Binbaşı Abdullah Kaya’nın Yüksekova’ya sorgu için geldiğini ve Yüce Karademir ile ilgili Kahraman Bilgiç’in geniş şekilde ifadesini tesbit ettiğini, kendisinin yazdığını,

Bu olaylar medyada çıktıktan sonra çok acele İl’e çağrıldığını, Hakkari İl J.K.İst.Şb.Md. Abdullah Kaya tarafından bir suçlu gibi odasının arandığını,

Bundan sonra kendisini gözaltında gibi hissettiğini ve eşini aradığını, eşinin de Milletvekili Mahmut Işık’ı aradığını M.Işık’ın da eşinden telefon alarak kendisini aradığını,

Hüseyin Oğuz’un Mahmut Işık ile itibatı sonucu Jandarma Genel komutanlığına çağrıldığı ve 18.10.1996 tarihinde ifadesinin alındığı, bu ifaadenin 16.21.1996 tarihinde Diyarbakır DGM’ne gönderildiği, bunun üzerine Diyarbakır DGM’nin 30.11.1996 tarihinde Hüseyin Oğuz’un tanık sıfatıyla ifadesinin alındığı, adı geçen bu ifadesinde de, Genel Komutanlıktaki ifadelerini aynen tekrar ettiği,

Daha sonra DGM’nin 5.12.1996 günü Kahraman Bilgiç’in ifadesini aldığı, K.Bilgiç’in bu ifadesinde, 22-24 Eylül 1996 tarihinde Yüksekova Jandarma Bl. Komutanlığında verdiği ifadelerini çoğunlukla kabul ettiğini, Yüksekova Savcılığında verdiği ifadesini Polis Memuru Fatih Özhan’ın psikolojik baskısı ve tehdidi ile verdiği ve yalan beyanda bulunduğunu ifade ettiği,

Daha önce teferruatıyla anlatıldığı gibi Kahraman Bilgiç’in ifadesinin alınmasından sonra, Necip Baskın olayının İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yargıya intikal ettirildiği, Yüksekova C.Savcılığının 15.10.1996 gün ve 1996/117 sayılı Görevsizlik Kararı üzerine, davanın Diyarbakır DGM’ne intihal ettiği,

DGM’nce Necip Baskın’ın kaçırılma olayına karışan itirafçı Kahraman Bilgiç, Korucular Abdülkerim özcük, Osman Özpınar, Necmeddin Hazeyi, Mehmet Emin Ergen, Osman Ergen ve Polis Memurları Fatih Özhan, yusuf Azmi Aydın ve Abdülkadir Bayram’ın tutuklandığı ve haklarında Diyarbakır DGM Başsavcılığının 4.3.1997 tarih ve 1997/298 sayılı iddianamesi ile dava açıldığı,

Daha sonra Hüseyin Oğuz’un ifadeleri doğrultusunda Yüksekova Çetesi olarak:

Kurmay Albay Hamdi POYRAZ, Piyade Binbaşı Mehmet Emin YURDAKUL, Piyaade Yüzbaşı Nihat YİĞİTER, Piyade Yüzbaşı Bülent YETÜT, Levz.Asb.Üst.Çvş. Ali KURTOĞLU, Yüksekova Belediye Başkanı Ali İhsan ZEYDAN, Yüksekova Et ve Balık Kurumu Müdürü Mustafa KOCA, Korucu İsmet ÖLMEZ, Korucu Kemal ÖLMEZ, Korucu Cemal ÖLMEZ, Korucu Hasan ÖZTUNÇ, Polis Memuru Enver ÇIRAK, Şoför Oğuz BAYGÜNEŞ, İtirafçı Kahraman BİLGİÇ isimli kişilerin tutuklandıkları, bunlardan 4.3.1997 günü tutuklanan Kurmay Alb. Hamdi POYRAZ’ın 27.3.1997 günü serbest bırakıldığı incelenmiştir.(Ek:225)

16- CHP Genel Merkezince görevlendirilen Milletvekilleri Ercan KARAKAŞ, Mahmut IŞIK ve Mustafa YILDIZ’ın Van ve Hakkari illerinde 7-9.3.1996 tarihleri arasında yaptıkları gezi sonucunda hazırladıkları raporda komisyonumuzu ilgilendiren konularda Özetle; Yüksekova’da vatandaşların Kaymakam, Jandarma, polis ve diğer devlet kurumları ile büyük sıkıntısının olmadığı, bütün şikayetin orada bulunan Komando Taburuna, özellikle de Komutanı M.Emin YURDAKUL’a yönelik olduğu, tüm faili mechul cinayetlerin bu şahıstan kaynaklandığı, hatta bilgisi ve emri dahilinde yapıldığının ısrarla iddia edildiği,

Aynı Raporun bir başka maddesinde; Vali, Belediye Başkanı ve Tugay Komutanının halka güven verdiği, ama Tugay Komutanının alt kkademesinde daha sert bir tutum gözlendiği,

Van-Hakkari Karayolu üzerindeki yol aramalarının halkta bıkkınlık meydana getirdiği, bu aramalarda uygun olmayan davranışların sergilendiği, istihbaratın artırılarak yalnızca şüpheli araçların halkı potansiyel suçlu görmeyen görevlilerin kontrolünde aranması,Ayrıca Köy korucularından bir hayli şikayet alındığı,

Yüksekova gibi sorunlu yerlerde ileri teknik altyapıya sahip narkotik şubeleri kurulması gerektiğinin belirtildiği incelenmiştir. (Ek:49)

17- Hakkari Eski Milletvekili Esat CANAN da konumuzla ilgili olarak 05.12.1997 tarihinde Komisyonumuza verdiği beyanında; Abdullah CANAN, Mahir ve Eyüp KARABAĞ, Hacı TEKNİK, Miktar ÖZEKEN, Şemsettin YURTSEVEN, Münir SARITAŞ, Mehmet YAŞAR ve Nezir TEKÇİ’nin Mehmet Emin YURTSEVER’in ekibi tarafından öldürüldüğünü iddia ettiği incelenmiştir. (Ek:180)

18- VAN-TUR Otobüs İşletmesinin sahibi Senar ER’in Komisyonumuza verdiği 13.01.1997 tarihli beyanında 1994 yılından buyana fidye isteme olaylarının yoğunlaştığını, Yüksekova’da herkesten para toplandığını, kendisinden de sabıka kaydı için 5 bin mark istenildiğini, en çok para alma işini korucuların yaptığı, Yüksekova’da insanların kendilerini güvenlik içinde hissetmediklerini, her an evden alınıp götürülme korkusu içinde olduklarını, insanların bu nedenle isteyen herkese para vermek zorunda olduklarını, kendisinin fidye vermediğini, buna mukabil babasının kaçırıldığını, otobüslerinin yakılıp kurşunlandığını, YEŞİL, Ahmet DEMİR, Mahmut YILDIRIM adlarıyla dolaşan şahsın askerlerin içinde olduğunu, JİTEM’ci olarak bilindiğini, fakat bu şahsın sivil olduğunu, ancak yanında birkaç kişi ve elinde telsizle dolaştığını, devamlı askerlerle birlikte olduğunu, bu şahsı herkesin sesinden tanıdığını, Yeşil’in kendisi ile de birkaç kez konuştuğunu ve bir defasında kendisini ölümle tehdit ettiğini, bugüne kadar Yüksekova’da çok fidye alındığını, örneğin Selim IŞIK adlı uyuşturucu kaçakçısından 750 bin mark fidye alındığını, kendi babasının başına gelenlerden sonra fidye istendiğinde herkesin gizlice gidip verdiklerini beyan ettiği incelenmiştir.(Ek:206)