SUSURLUK'LA İLGİLİ GELİŞMELER

Giriş bölümünde arz ve izah edildiği üzere Susurluk Olayı bir

bütündür ve olaylar zincirinden ibarettir.

İstanbul'da Özgür Gündem Gazetesi'nin bombalanması, Behçet

 

 

Cantürk'ün öldürülmesi, Diyarbakır'da yazar Musa Anter'in

öldürülmesi; İstanbul'da Tarık Ümit olayı ile Azerbaycan'da

ihtilâl denemesi; Bodrum'da Hikmet Babataş cinayeti,

Gaziantep'te Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılması, Bankaların

trilyonluk kredileri gerçekte Ankara'da cereyan eden olayın

muhtelif veçheleridir.

Halen Milletvekili Sn. Hayri Kozakçıoğlu'nun "Ben Olağanüstü

Hal Bölge Valisi iken Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı bölge

sınırları dışına çıkarmıştım" dediği olay her ne ise, bizim

de Susurluk olayından anladığımız aynı şeydir. Sn.

Kozakçıoğlu işaret etmektedir ki Yeşil adlı kişi Olağanüstü

Hal Valilik çalışmaları için yararlı değil zararlıdır. Ama

yanı kişi Jandarma için, MİT için zararlı değil yararlı bir

kişidir. Hatta o kadar yararlıdır ki, Kocaeli Emniyet Müdürü,

Hadi Özcan isimli çete reisinin teslim olması için Yeşil'in

aracılığına başvurmaktadır.

Bu kişi o kadar yararlıdır ki polis tarafından yanlışlıkla

(veya MİT'e gözdağı vermek için) karakola götürülüp

sorgulandıktan sonra -gelip adamınızı alın-denmekte ve

serbest bırakılmakta, MİT'te kırılan kaburga kemiklerini

tedavi ettirmektedir.

Susurluk Olayı nedir? Kasım 1996'dan itibaren faili meçhul

olaylar adeta bıçakla kesilir gibi durmuştur. Susurluk işte

budur.

Bir üst görevli Eylül 1997'de; "...yurtdışından geldi ve

başımıza bela oldu. Ortadan kaldırılması gerekiyor ama ortam

müsait değil" diyordu. Susurluk olayı bu değilse hangisidir?

Susurluk olayının başlangıcı belki de zamanın Başbakanı

Çiller'in bir cümlesinde gizlidir. "PKK'ya yardım eden

işadamlarının listesi elimizde" diyordu. Sonra da infazlar

başladı. İnfazların kararını kim veriyordu? Bozulmanın

başlaması ve vatan - millet hesaplarının yerini kişisel

hesapların alması kaçınılmazdı ve öyle oldu. Bu rapor,

Susurluk olayını işte böyle algılamaktadır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da zemin çok daha kaygandı.

İtirafçılar, korucular, aşiret reisleri zaten karmaşık bir

yapı oluşturuyorlardı. PKK'lı teröristle sade vatandaşı

ayırdedecek açık bir ölçü bulmanın güçlüğü ilave edilince, o

bölgede vatanı için canını riske sokan polis - asker

gençlerimizin yaşadığı zorluğu anlamak kolaylaşacaktır.

Ancak kişisel hesapların gündeme gelişi ve uygulanışı çok

sonralarıdır.

Bölgede yıllardır devam eden mücadele ve PKK saldırıları batı

bölgelerinde dahi genişleyen bir tepki yaratırken, olağanüstü

hal bölgesinde yaşayanların ve PKK ile mücadele eden devlet

güçlerinin tepkisini, öfkesini ve bazı şedit davranışlarını

anlamak ve mazur görmek mümkündür. Hatta zaruridir. Ancak bu

olağan fakat karmaşık görünüm içinde yer alan kurumları ve bu

karmaşık yapıda gelişen bazı olayları detaye etmek

gereklidir. Böylece ülkenin PKK ile mücadelesinden, Ankara'ya

- İstanbul'a ve parasal ilişkilere uzanan bir güzergâhı

görmek mümkün olacaktır.