SüPeR 20+ FıKRaLaR

HANGİSİ DAHA AÇIKGÖZ

Çok akıllı geçinirdi.Kapısında "ikinci kez gelen hastalardan yarım
ücret alınır"yazılı doktora girdi.Gülerek :
-Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni?dedi.
Doktor da güldü :
Tabii, hatırlamaz olur muyum?
Eeee? Muayene etmeyecek misiniz?İlaç vermeyecek misiniz?
Hayır gerekmez...Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...
TEK ASKER

Manevra varmış.Temel elde tüfek yerde yatıyormuş.Komutan
gelip sormuş :
-Düşman önden gelirse ne yaparsın Temel?
Temel cevaplamış.Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye
tekrar sormuş komutan.Temel bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda :
-Ya düşman tepeden gelirse?deyince.
Temel dayanamamış ve :
-Habu memleketin tek askeru ben miyum komitanum daa!
AMELİYAT YERİ

İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri
arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
ROMANTİZME BAK


Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış,
dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun
kulağına fısıldadı :
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen,
ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola
kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.
BAKAN KARISI?

Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini
doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek,
bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.
Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?
ENAYİ DEĞİLİM

Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını
akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir
kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.
Arabanızda gördüğünüz gibi büyük hasar var. Olayı gören
kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış
bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı
sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim!
RESİM

Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın
elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.
ÖNEMLİ NEDEN

-Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.
HOO!!!

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi
ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama
daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura
saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa
da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı
öldün, mübarek?
ÇORAP

Ayakları çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına birlikte
tiyatroya gitmelerini teklif etti.
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir
çorap giy. Söz mü?
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.Aradan beş on dakika
geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye
başladı.
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
-Vallahi değiştirdim, dedi.
İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Nah!...
KIZAMIK

Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...
MİYAW

İki deli, akılhastahanesinden kaçmaya karar vermişler. Gecevakti hızlı bir şekilde duvardan atlayarak boşluktaki tarlaya çıkmışlar. Tellerin arasından sürünerek ilerlerken bir bekçi
bunların hışırtısını duymuş. Hemen bağırmış: "Kim var orada?" Delilerden biri hemen: "Miyaw, miyaww" diye seslenmiş. Huşırtıyı kedinin çıkardığını zanneden bekçi tam geri dönecekken
deliler yine sürünmeye başlamışlar ve yine bir hışırtılar başlamış.
Bekçi hemen dönmiş ve bağırmış: "Kim var orada?" İyice
sinirlenen deli: "Miyaw dedik ya len" demiş


SERT KOVBOY

Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir,der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan
indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!
EFENDİ MANİTU

Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta parçasının üstünde denizde yol aldıktan
sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce yamyam yerlileri görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş. Tam ağlayacağı sırada gökten " Hayır evladım, boku yemedin" diye acayip ve gür bir ses gelmiş. Şaşıran adam: "Sen kimsin ya?"
demiş. Yine aynı gür ses "Ben ulular ulusu efendi manitu' yum." demiş. İyice şaşıran adam: "Peki Efendi Manitu, ne yapmam lazım?" demiş. Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ
tarafındaki yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy olan büyük yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı kapıp şef yerliyi öldürmüş. Yine aynı ses son kez
gürlemiş " İşte şimdi boku yedin evladım!"

ELTİMGİLE GİDİYOM

Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında
bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir
çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı
yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş :
-Hanım, hanım! Nereye?
Kadın dönüp :
-Vıy! demiş. Sana ne? Eltimgile gidiyom.
RESİM


Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın
elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.

ŞEMSİYE

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş. O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir
şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini
istediğinde kim kırdı diyeyim?
ŞİKE

Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi
bir köşeye çekip :
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin...
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar
bilirmisin?
-Ne yaparlar?
-Seni parça parça ederler...
Hakem cevap verdi :
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız...
-Neden?
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!...


NE KOYSAYDIM?

Adam sünnetçi dükkanının vitrinine şemsiye koymuş, biri de
merak etmiş :
-Yahu sünnetçi vitrininde şemsiyenin işi ne be?
Sünnetçi fena fena bakmış :
-Yani vitrine ne koysaydım?


VEFAKAR AİLE

Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde
yıkanan genç ve çok güzel bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi.
SÜTÜ OLMAZMIŞ

Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole
götürür.Bebeğe bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek ;
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor
-Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...

TUVALET    

Bir Türk Amerikaya ziyarete gezmeye gitmiş.Sokakta dolaşırken tuvaleti gelir.Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur.Kendini bir an önce içeri atmak ister fakat kapıdaki adam 25 cent ister.Bizimki sıkışa sıkışa 25 cent i verir içeri dalar.Zart zurt sesli
yaparken yandan "yavaş be adam" diye ses gelir meyerse yandakide bir Türkmüş.İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra yandakiyle karşılaşır ve lafı yapıştırır."Be adam 25 cent e
mozartımı yoksa şopennimi dinleyeceğini sanıyordun" der.



Adamın biri bara girmiş. Garson, herkeze içki ver kendinede al demiş. İçkiler içilmiş garson hesap için gelince adam: Para yok
demiş. Tabi garson bunu bir güzel dövüp dışarı atmış. Diğer akşam tekrar gelmiş ve yine garson herkeze içki kendinede al demiş ve sonuçta parası olmadığı icin yine dayak yemiş ve gitmiş. Bu üç akşam böyle devametmiş. Dördüncü gün yine gelmiş ve garson herkeze içki fakat bu sefer sen içme, içince sapıtıyor,
sonrada kavga çıkarıyorsun.
Genç bir sanatçı adayı , kız doktoruna telefon açıp aldığı randevuya gelemiyeceğini söyledi. Doktor sordu: "Neden çok mu
hastasınız?"

-Yoo değilim. Yalnız bugün bir prodüktöre gidip bir
rol istedim. Sonra terzime gittim. Daha sonra ev sahibiyle kira
meselesini tartıştık. Kısacası doktor bey, bir defa daha soyunacak
halim kalmadı!
Ali okula yazılıcakmış. Ama çok fırlama bir çocuk olduğundan babası bazı önlemler almaya karar vermiş ve okuldaki öğretmenine ve diğer öğretmenlere durumu anlatmış. Sıra servis
şöförüne gelmiş servis şöförüne oğlunun ne kadar fırlama olduğunu anlatmış. Şöför hiç oralı olmamış içinden ufacık çocuk ne kadar fırlama olabilir ki demiş. Okul günü gelmiş ve Ali
alınması gereken yerden servise binmiş. Yolculuğun ilk başlarında sakin sakin oturan Ali daha sonra şöförün yanına gelerek "amca
benim annem tavuk babam horoz olsaydı ben civciv olurdum değilmi" demiş. Şöför "evet yavrum şimdi geç yerine otur "demiş.
Bİraz sonra Ali yine şöförün yanına giderek "amca benim annem inek babam boğa alsaydı ben buzağı olurdum değilmi"demiş. Şöför biraz sinirli "evet şimdi git yerine otur " demiş. Biraz sonra Ali yine şöförün yanına gelerek "amca benim annem" demeye kalmadan şöför Ali'ye "ben sana bir soru soracağım "demiş ve
ardından "senin annen orospu baban pezevenk olsaydı sen ne olurdun bakayım" demiş. Ali sırıtarak cevap vermiş "ŞÖFÖR".
Bir kürt ve Temel Amerikaya zengin olmak için gitmişler. 1 sene onra aynı yerde tekrar buluşmak üzere ayrılmışlar... Bir sene sonra Temel yine aynı şekilde beş parasız buluşma yerine gelmiş.
Daha sonra yanına bir limuzin yanaşmış ve içinden smokin giymiş bizim kürt çıkmış. Kısa bir selamlaşmadan sonra -Temel: Valla ben hiç bir baltaya sap olamadım der. Ama görüyorum ki sen oldukça iyi durumdasın. _ Kürt: Eh işte durum iyi der. Valla bu amerikalılar salak. Bir fal makinası yaptım. 5 dolara elini makineye koyuyorsun ve fala bakıyor der. Daha sonra yine bir sene sonrası için sözleşirler. Bir sene sonra yine kürt limuzini ile gelir ve beklemeye başlar. 10 dk sonra tepeden dabadabadabna
bir helikopter iner ve içinden bizim Temel çıkar. Kürt şaşırır. Ulan nasıl olduda bukadar zengin oldun? - Temel : Valla bu amarikalılar çok salak. Ben senin makineyi biraz geliştirdim der. 5$'a elini veriyorsun fala bakıyor. 10$ vermezsen elini geri
alamıyorsun.




Baba kutup ayısı ile oğlu dolaşıyorlarmış.
Yavru ayı: -Baba, benim dedem kutup ayısı mıydı? diye sormuş. Babası da: -Tabii ki oğlum diye cevaplamış. Biraz daha yürüdükten sonra
Yavru ayı: -Peki, dedemin babası kutup ayısı mıydı? Baba biraz meraklanarak: -Tabii ki yavrum, dedenin babası da kutup ayısıydı, niye merak ettin ki? Yavru ayı: -Hiiç... diye cevap vermiş. Biraz daha yürüdükten sonra
Yavru ayı yine: -Peki, dedemin annesi?
Baba, biraz da sinirlenerek: -Evet yavrum, o da kutup ayısıydı sertçe karşılık vermiş. Aradan fazla geçmeden Yavru ayı yine: -Peki baba, dedemin babasının babası, annesi,
amcası filan hepsi kutup ayısı mıydı? diye sormuş. Babası bu sefer kızarak: -Evet, hepsi kutup ayısıydı. Benim babam, annem, annenin babası, annesi, onaların babaları, annaleri,
senin bütün sülalen kutup ayısı tamam mı? diye bağırmış. Ardından da niye soruyosun bunları diye azarlamış oğlunu. Oğlu da: -Nerden bileyim. Üşüyorum, ?mına koyim. demiş.
Adamın biri bayan bevliye mütehasısına muayene için
gider.Bayan doktor hastaya derdini sorar. Hasta adam "VALLA DOKTOR HANIM YAPAMIYORUM"der. Doktor hanım hastayı muayene eder, tahliller yapar sonunda reçetesini yazar ve hastayı bir ay sonra tekrar gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra
hasta adam tekrar kontrole gelince doktor hanım sorar "NE OLDU TEDAVİM İŞE YARADIMI?". Hasta "MAALESEF DOKTOR"der. Doktor "ALLAH ALLAH" der. Tekrar aynı muayene ve tahlilleri yapar hastaya reçeteyi düzenleyip bir ay sonra gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta tekrar gelir,
sonuç aynı. Doktor aynı işlemleri tekrarlar fakat sonuç değişmez. Doktor en son kontrole gelişinde artık yaptığı tedaviden sonuç alamamanın kızgınlığıyla hastaya "GEÇ ODAYA SOYUN"der. Hasta soyunur, doktorda soyunur, bir güzel işi bitirirler. Doktor
sinirlenir ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN" der. Hasta
sırıtarak "BULUNCA YAPIYORUM DOKTOR" der.



All Rights and Lefts Reserved By EGE` ©