Truva'dan çıkıp Bozcaada sapağından giriyoruz. 25-30 km'lik yer yer dar ve keskin virajlı bir yol, dikkatli gitmekte fayda var. Küçük yerleşim bölgelerinden geçiyoruz. 
Vapur iskelesine 17:30 gibi aracımızı bırap iskele yanındaki çay bahçelerinden birine oturduk. Gittiğimizde üçüncü araçtık. Cumartesi 19:00 çok kalabalık değil. 

Geyikli Vapur İskelesi

Vapur saatini beklerken iskele yanındaki çay bahçelerinde oturmak, hatta denize girmek mümkün.

Adaya yaklaşırken güneş batmak üzereydi.Yolculuk 45 dk kadar sürüyor. Ücreti Geyikli tarafında gidiş-dönüş peşin alıyorlar. 8 milyondu sanırım. Dönerken sadece 1 milyon park ücreti ödüyorsunuz.Bu park ücreti tüm vapur iskelelerinde var. Park etseniz de var, doğrudan vapura binseniz de. Canım Türkiyem.
Kaynak yapmaya çalışmayın, bir sonraki vapur 5 saat sonra olduğundan ciddi kavgalar çıkabiliyor. ( Nitekim adadan dönüşte birine şahit olduk ).
Kendinizi hasta veya olacak gibi hissediyorsanız da adaya hiç gitmeyin, acil bir durumda arabalı vapur haricinde bir ulaşım yok.

Vapurdan çıkar çıkmaz biraz düz gidip sağa kalenin arka tarafına doğru dönüyoruz. Yolun sonundan sola dönüp otelimize ulaşıyoruz. Sorunsuzca park ettikten sonra otele giriyoruz. Karşılama gayet güleryüzlü, fakat odamızı gürdükten sonra hayal kırıklığı geçiriyoruz. Olay şu: bir ay önceden rezervasyon yaptırıyorum ve suit oda istiyorum, ücreti ne kadarsa kabul ettiğimi söylüyorum. Bana suit odaların fiyatının farklı olmadığını söylüyorlar, ben de 'tamam öyleyse, suit oda rezerve etmek istiyorum' diyorum. Tamam diyorlar. Gittiğimizde bize verilen oda suit falan değil tabii. Durumu ilettiğimde 'maalesef başka hiç odamız yok' cevabını alıyoruz.

Otel çok yeni, tarihi bir bina. Dekorasyon nefis, fakat işletme oldukça kötü. Yani Internetteki sitelerine aldanıp tüm odalarının öyle olduğunu sanmayın. Ve suit odalarda kalabilmek için hatır veya şansa ihtiyacınız olduğunu hatırlamanızı öneririm. 

Otelin hoş dekore edilmiş kafe tarzı bir mekanı da mevcut.

Kahvaltı edilen bölümde çalan klasik müzik güne güzel bir başlangıç için hoş. Rüzgarla baş edebilirseniz dışarda da oturabilirsiniz.

Otelin sahibi bir mimar. Entellektüel bir hava hakim. Dost sıcaklığı, neredeyse şefkat dolu bakışlarla ifade edilmeye çalışılıyor. Sizden şefkat değil suit oda istemiştim oysa ki.

Kahvaltı oldukça iyi. Açık reçel ve bal oldukça lezzetli.

Sonuç olarak otel suit odaya heveslenmediğiniz
takdirde iyi,
adanın en şık otellerinden belli ki.Fakat
kendilerine, yapmış oldukları oldu bitti nedeniyle 10 üzerinden sadece 3 veriyor ve çok tavsiye etmiyorum. 3 puan da tarihi bir yapıyı, bozmadan restore ederek güzelleştirdikleri için. Ha, bu arada fiyatı oda kahvaltı kişi başı 35 milyon ( Agutos 2002 ) 

Ertesi gün adanın en güzel plajı kabul edilen Ayazma plajına gidiyoruz. Plaj adanın batı kıyısında. Dolmuşla gitmek de  mümkün.Merkezde denize girecek bir yer göremedik. En azından giren yoktu.

Plaj gerçekten nefis. Kum nefis, su inanılmaz berrak ve temiz.
Plaj düzenli, tipik halk plajı değil. Gelgelelim su, serinlemek için dolaptan alıp içtiğiniz su kadar soğuk. Girince vucut alışmıyor, aksine her dakika daha da üşüyor. Güzel tarafı, denizden çıkınca havluya sarınmak zounda değilsiniz. Çıkar çıkmaz sıcacık hava ve kumlar vucudunuzu fazlasıyla ısıtıyor. İnsan havanın sıcaklığına, denizin çarşaflığına karşın, suyun nasıl bu kadar soğuk olabileceğine akıl erdiremiyor.Merkezin aşırı rüzgarına karşın, Ayazma oldukça sakin.

Dönemsel olarak su sıcaklığının değiştiği söyleniyor. Daha serin havalarda daha sıcak olabiliyormuş.

Civarda yemek yenecek yerler bol. En iyisi Vahit'in Yeri dediler. Öğlen yemeğini orada yedik.