Anasayfa
|
Materyalist Psikolojinin Yanlış Yolları, Çıkmaz
Sokakları ve Perspektifleri Üzerine: Bir Tartışma Zemini
Thomas Teo
Eleştirel bir psikolojinin1
ortaklıkları ve farklılıkları hakkındaki bir kongrede gSovyetler
Birliğifnde Psikolojih başlıklı bir seminer düzenlemek tuhaf görünüyor. Bu
kongre düzenleyicilerinden hangisinin aklına gİrlandafda Psikolojih
semineri düzenlemek gelir ki. Bu şaşkınlık eleştirel psikolojilerle Sovyet
psikolojisinin Marksizmfi bu bilim için üretken hale getirmeyi temel
almakta yatan ortaklıkları netleştirilirse ortadan kalkar. Marksizmfin
bayrağı altında her şeyin karmakarışık olduğu düşünülürse, bu temel aslında
bir hayli gevşektir (örneğin Sovyetler Birliğifnde bilimin dışarıdan
[yanlış]-yönlendirilmesi ve sözde bilimin gelişmesi hatırlanmalı.)
Ama sadece geçmişin Marksist kuram
kuruluşu değil, aynı zamanda politik sol, zaten yıkılmış olan isimde-sosyalizm
ve yeni kurumsal dışlanmalara hazırlanan eleştirel psikolojiler gibi
günümüz Marksist açıklama modeli de bir bunalımda bulunduğundan, sadece
Sovyet psikolojisiyle değil, topluca Marksist kuram oluşumunun
fragmanlarıyla ilgileneceğim. Materyalist psikoloji gibi Marksist geçmişin
de bilimsel bir incelemesi eleştirel ve sistematik bir toplumsal tarihin
görevi olacağından, sadece Marksist psikoloji kuramı inşasının problem
alanlarını tartışılabilir hale getirecek birkaç noktaya değiniyorum.
Marksist kuram kuruluşunun
içeriği ve biçimleri ile gdoğruluk memurlarıh (Foucault)
hakkındaki sistematik olmayan bir durum değerlendirmesi için hareket noktam
bu. Bu durum değerlendirmesi, düşünürken ayağımı sağlam bir zemine
basabilmemi mümkün kılacak. Kişisel olarak benim için böylesi bir plan
benim belli bir orandaki çaresizliğimle ve solcu güncel (yanlış)
tahminlerin arka planında (örneğin Körfez Savaşında) belirginlik kazanan
solun kriziyle bir arada duruyor. Bu yüzden gpostmodernh
bir yönteme, materyalist kuram kuruluşunun 10 enstantanesine, 10 durağına
başvuruyorum. Bunların yarısı psikoloji, özellikle Eleştirel Psikoloji
açısından yoğunlaştığım bakış açılarına ayrıldı.
1. Şu sıralar Sokrates öncesi felsefeyle meşgul olan varsayımsal bir psikoloğun kurgusal günlük notu. Ya
da marksist otoriteler ciddiye alındığında ne
olur?
Yakın zaman içinde Sokrates öncesi
felsefeyle meşgul olmaya karar verdim. Bu karar Marksist otoritelerimize
dayanıyor. Bu otoritelerden biri olarak kabul edilen Profesör Holzkamp Eleştirel Psikolojifyi kuran gDuyusal Bilgih (Holzkamp, 1973) eserinin 390. sayfasında: gfPolitik
ekonominin eleştirisifnin hazır kazanılmış olan bilimsel bilgisine sahip
olunmadan hiç bir türden günlük gerçeğin anlaşılması mümkün değildir [Vurgu devamında da olduğu gibi T.T.fnin]h ve kağıda döktüğü sunumu gPsikolojik Araştırmanın
Bilimselleştirilmesinin Temeli Olarak Marxfın
eKapitalifhnin (Holzkamp,
1978) 245. sayfasında g eKapitalfin kavranması, içselleştirme ve
benimsemede olsun, araştırmacı gelişimde olsun, günümüz bilgi olasılıkları
bakımından psikolojiyle ilgili her bilimsel çalışmanın koşuludurh diye yazıyor. Böylece psikolojiyi bilimsel olarak ele
almak için, gKapitalhi okumak zorunda olduğumu anladım. gKapitalhi daha iyi
anlayabilmek için bir sahaftan Leninfin kitaplarını satın aldım ve bu
Marksist otoritenin gFelsefe Defterlerihnde şu yorumu buldum: gMarxfın eKapitalfi, özellikle de onun birinci bölümü Hegelfin bütün Mantıkfı incelenmeden ve anlaşılmadan
tümüyle kavranamaz.h (LW 38, S. 170) Böylece Hegelfe sarıldım ama kısa süre içinde anladım ki, Hegelfin gMantıkhını kavrayabilmek için bütün Batı
felsefesini incelemek zorundayım. Böylece işe Sokrates öncesi felsefeyle, Miletlilerle, Pythagorasfla, Xenophanesfle, Herakleitosfla,
Parmenidesfle ve diğerleriyle başladım. Hesabıma
göre 5 yıl içinde gMantık Bilimihne başlayacağım. Onun incelenmesine 3 yıl ayırsam, 8 yıl içinde gKapitalhe başlarım. Onun
üzerinde de yine 3 yıl çalışsam toplam 11 yıl sonra psikolojinin bilimsel
bir incelemesine başlamaya hazır olacağım.
2. Stalin bizimle
1953 yılında gHalka Ait Halk ve
Bilgi Yayınlarındanh çıkan B. M. Teplowfun
„Psikolojig kitabının Peter G. Klemm tarafından yazılmış olan önsözüne göre, şu üç
olayın „psikoloji üzerinde özellikle kuvvetli etkisig olmuş: 1. Morgan, Weismann ve Mendelfin
kalıtımın doğasıyla ilgili gerici bakış
açılarının maskelerinin düşürüldüğü
ve alt edildikleri ve Miçurin ve Lyssenkofnun doğru diyalektik materyalist
öğretileri tarafından aşıldıkları
Lyssenko tartışması; 2. Psikoloji araştırma ve
öğretisine gerçekten ilerici bir psikolojinin gelişimine giden tümüyle yeni
yolu gösteren I. P. Pavlovfun öğretileri
hakkındaki tartışma, ve 3. Psikolojiye düşünme ve dilin araştırılması için
tümüyle yeni dayanaklar ve perspektifler sunan Stalinfin Marksizm ve
dilbilimin sorunları hakkındaki dahiyane
çalışmasıh (Teplow, 1953, S. 5). Biçim düzleminde
doğal olarak dil dikkat çekiyor. gGericih, gmaskesini düşürmekh, galt etmekh,
ggerçekh, gaşmakh, ggerçekten ilericih, gtümüyle yeni dayanaklar ve
perspektiflerh ve Stalin için gdahiyaneh sözcükleri gözde Marksist
kavramlar arasındadır. Bu yemin sözcükleri tekrarlanmak suretiyle içerik
için meşruiyet sağlıyorlarmış gibi görünüyor. İçerik düzleminde, neolamarkçı bir biçimde, yeni kalıtsal özelliklerin çevre
tarafından üretilişini açıkladığını iddia etmiş ve böylece sahte sosyalbilimsel açıdan insanın ortam tarafından
etkilenmiş bulunan komünist özelliklerini kalıtsal olarak değerlendirmiş
olan Lyssenkofnun, Miçurinfin
çalışmaları üzerine temellenen kalıtım öğretisi hatırlanmalı.
3. Psikoloji köpeğin maskarası oldu2
Amacım Pavlovfa
hakkını vermek olmadığından, ne onun fizyoloji ve biyoloji için anlamına,
ne refleks paradigmasının etolojik paradigma
tarafından ne oranda geçersiz kılındığı sorusuna, ne onun psikoloji
içindeki eylem teorisi iddialarının kuşatmasına ve gyüksek sinir eylemleri
fizyolojisih metafiziğine (bk. Schurig, 1988), ne
de Pavlovfun psikolojide de niçin bu kadar uzun
süre hüküm sürebildiğini anlaşılır kılacak (sindirim fizyolojisi
araştırmaları için 1904fte Nobel ödülü verilmesi ve Pavlovfun
kendi araştırma merkezini kurmasını güvenceye alan 1921 Lenin kararnamesi
gibi) teori dışı faktörlere değineceğim. Sadece onun kişilik
psikolojisiyle ilgili sonuçlarıyla ilgileniyorum. İnsanlarda sinyal
sistemleri üzerinde geliştirilmiş olan yüksek sinir sistemleri tipolojisi bu sonuçlara aittir. Bu tipolojiye
göre iki tip insan ayırt edilebilir: gYaşam açıkça iki insan kategorisi
gösterir: Sanatçılar ve Düşünürler. Aralarında katı bir fark
vardır. (c) Biri gerçekliği bütün, genel ve tamamlanmış olarak, yaşayan
gerçekliği hiçbir şekilde parçalamadan, hiçbir şekilde ayırmadan
ele alır. Diğerleri, düşünürler, onu parçalarlar, sanki onu böylece
köreltirler (age. s. 148). g(c) Hayvanlar da dış
dünyayı izlenimler biçiminde, dolaysız olarak reseptörlerle algıladıkları
için, hayvanlarla benzer olan,
onlara yakın duran sanatçı tipi; ikinci sinyal sistemiyle çalışan da
düşünür tipidirh (age. s. 172). İkinci bir tipoloji köpekler üzerinde çalışılmıştır: gÇok sayıda
köpek üzerindeki koşullu tepki araştırması giderek tekil hayvanların farklı
sinir sistemleri olduğu sorusunu ortaya koymaktadır. Sonuçta ana
niteliklerine göre sinir sistemlerinin sistematik bir ayrımı için gereken
temel ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak sinir sistemlerinin sistematik bir
bölümlemesinin temelleri bu sistemlerin temel ilkelerine göre kabuklarından
sıyrılmıştır. Bu temellerin adı anılması gereken üç tanesi (Uyarılma ve ketlemenin) temel sinir süreçlerinin gücü, bunların kendi
aralarındaki dengeleri ve bu süreçlerin hareketliliğidir.h (Pavlov, 1972, s. 212) Hipokratfın tipolojisini
devralırken Pavlov dört tip belirler: zayıflar
(Melankolikler), güçlü, dengesizler (Kolerikler),
güçlü, dengeli ve hareketliler (Sanguinikler) ve
güçlü, dengeli, ama hareketsizler (Phlegmatikler).
Yani sorun ginsan mizaçlarının eski sınıflandırılmasına tıpa tıp uyan ana tiplerhle (age., s. 197)
ilgilidir. Pavlov Hipokrat sistemini devralarak
köpeklerinin mizacını insanbiçimlileştirir
(antropomorfizm) ve bunu tekrar insana taşır: gEğer hayvanlarda sinir
sistemi tiplerinin sınıflandırılmasında fizyolojik temellerin esaslılığına
dayanılırsa, aynı tipler insanda da kabul edilmek zorundadır.h (age., s. 197)
4. Doğu cephesinde yeni bir şey yok
Alman eleştirel psikolojileri,
öznelliği devre dışı bırakan ve koşullanmış bir insan tasarımını (yeniden)
üreten, deneysel istatistiksel araştırmanın değişken modellerinin
eleştirisiyle gelişti. Deneyin eski, isimde sosyalist ülkelerin materyalist
psikologlarını heyecanlandırması anlaşılmaz kaldı. Önde gelen Sovyet
psikolog Boris Lomow
şöyle yazıyor: gDeney uzun zamandır psikolojinin en önemli araştırma
yöntemleri arasında kabul ediliyor. (c) Özellikle yoğun olarak psikolojide
laboratuar deneyleri geliştiriliyor. Laboratuar deneyinde, sürecin deneğin
çalışmasının karakterini belirleyen koşullarının ve faktörlerinin
yönlendirilmesine yönelik en iyi olanaklar sağlandığı için bu anlaşılır bir
şeydir. Bunun yanı sıra laboratuar deneyinde deneğin davranışlarının kayıt
edilmesi, ölçülmesi, bunlar üzerlerinde matematiksel olarak çalışılması en
yüksek derecede olanaklıdırh (Lomow, 1987, s.
67). Sprung (1985, s. 186) psikoloji sözlüğünde
şöyle yazar: gPsikolojide deneyin sınırları diğer bilimlerde olduğundan
farklı değildir.h Boris Lomowfun
deneysel metodolojinin bilgi sınırlarına yönelik mütevazi
eleştirisinin ilerici de bir etkisi vardır: gPsikolojinin bütün problemleri
hiçbir zaman laboratuar koşulları altında incelenemez. Diğer yöntemlerin ve
araçların çoklu bir kullanımı gereklidir.h (Lomow,
1987, s. 71)
5. İman Yemini
Marksist kökenli psikologların çok
tuhaf bir davranışı, aslında kimi dini tarikatları çağrıştıran imanları ve Marxfla bütün sorunların çözülebileceğine olan
inançlarıdır. Bir Sovyet redaksiyon grubu (1967, s. XI)
şöyle yazar: gMarx, Engels
ve Leninfin öğretisinin benimsenmesiyle Sovyet psikologları temel, ilkesel
sorulara doğru bir çözüm bulmaya çalıştılar, giderek daha güvenli adımlarla
gerçek bilimsel psikolojiye doğru ilerlediler ve Sovyet psikoloji bilimini
tüm yabancılıklardan temizlediler.h Eleştirel Psikolojifde de gPsikolojinin
Temellerihnde (Holzkamp, 1983, s. 33) şunlar
okunabilir: gEleştirel Psikolojifnin Marx, Engels ve Leninfin kurduğu şekliyle materyalist
diyalektik ve tarihsel materyalizme dayandığı söylendiğinde, bu,
Marksizmfin farklı bileşenlerinin içsel birliği ve uzlaşabilirliği ve
karşılıklı geçişliliğinden hareket ettiğimiz
anlamına gelmektedir. Böylece biz kendimizi günümüzde Marksistler arasında
yayılan, Leninfin Marksist teorinin genişlemesine yaptığı katkıyı yadsıyan,
ayrıca Marx ve Engelsfin
pozisyonlarının uzlaşmaz karşıtlığını ileri süren ve sonuç olarak sadece Marxfı, özel olarak eKapitalfdeki politik ekonominin
eleştirisinin Marxfını meşru zemin olarak kabul
eden anlayışlardan açıkça ayırıyoruz.h
6. Back to the future: Engels ve Marx
Şimdi bakış açıları sunmaya
başlıyorum ve klasiklerin bize söyleyecek nelerinin olduğuna göz atmak
istiyorum. Doktrin, tarikat, tevhit, iman yemini, dogma vb. kavramları Engelsfin kendisinin, kendini Marksist olarak gören
grupları tanımlarken kullanmış olmasını şaşırtıcı buluyorum: gAma Marxfın bütün düşünce biçimi bir doktrin değil, bir yöntemdir.
Tamamlanmış dogmalar değil, sonraki araştırma için tutamak noktaları, ve bu
araştırma için gerekli olan yöntemi sunar.h (MEW
39, s. 428). gAlmanlar (c) büyük oranda teorinin kendisini anlamazlar ve
ona doktriner ve dogmatik bir şekilde,
ezberlenmek zorunda olunan, sonrasında bütün ihtiyaçlara yeten bir şey gibi
davranırlar. Harekete yönelmeme onlar için bir iman yeminidir.h (MEW 36, s. 578)
gBizim teorimiz gelişmekte olan bir teoridir, ezberlenmesi ve mekanik
olarak tekrarlanması gereken bir dogma
değildir.h (MEW 36, s. 597) gSocial
Democratic Federation
tam da bir tarikattır. Marksizmfi
bir dogma halinde kemikleştirdi ve ortodoks
Marksist olmayan (ve hatta bir çok yanlış anlamayla birlikte Marksist olan)
bütün işçi hareketlerini kendinden uzaklaştırarak (c) bir tarikattan başka
bir şey haline gelmeyi imkansız hale getirdi.h (MEW
38, s.422vd.) g[c] Marxfın
gelişme teorisini, işçilerin kendi sınıf duygularından hareketle ulaşmaları
yerine, bir tevhit olarak
hemencecik ve gelişme olmadan yuttukları donuk bir ortdoksluğa
indirgemeyi başardılarh (MEW 39, s. 245).
7. Marxçılık oynuyoruz: Foucault
Bir gazetecinin gSize daha
fBilginin Arkeolojisifnden sonra yöneltilen bir suçlama Marxfa
ve Marksizme karşı belli bir mesafede duruyor
gibi gözüktüğünüz yolundah sorusuna Foucault
(1976, s. 45vd.) yanıt veriyor: gKesinlikle. Ama
burada benim için oyun gibi bir
şey de söz konusu. Kendimi dipnotta kaynak göstermek ya
da alıntıya olumlayan bir düşünce eklemek zorunda hissetmeden sıklıkla Marxfın kavramlarını, cümlelerini, metinlerini
alıntılıyorum. İnsan yalnızca bunları yaptığında Marxfı
bilen ya da Marxfa
saygı gösteren olarak görülüyor ve sözde Marksist dergiler tarafından saygı
görüyor. Ama ben söylemeden, tırnak işareti koymadan Marxfı
alıntılıyorum. Marksistler Marx metinlerini
tanıyacak yetkinlikte olmadıkları için, Marxfı
alıntılamayan birisi olarak biliniyorum. Bir fizikçi Newton ya da Einsteinfı açıkça alıntılama ihtiyacı duyar mı?
Onları sadece kullanır ve tırnak işaretlerine, dipnotlara, ustanın
düşüncesine olan bağlılığını ispatlayacak övgülere ihtiyaç duymaz.h Bu
Marksist teorilerin kullanımında bir olasılık olabilir mi?
8. Gevşek Düğümler: Vygotsky
Kültür-tarihsel okulun
kurucularından biri olmasıyla tanınan, 30flu yıllardan 50fli yıllara kadar
burjuva teorisyeni olarak saf dışı bırakılmış (krş. Thielen, 1987), ABDfde
de büyük teorisyen olarak kutlanan (krş. Kozulin, 1984) Sovyet
psikologu, L. S. Vygotsky (1896-1934) 1982fde rusça orijinali ve ilk defa 1985fte Almanca çevirisi
yayınlanan (krş ayrıca Keiler,
1988) „Yöntemsel Araştırmag alt başlıklı „Tarihsel Anlamı İçinde
Psikolojinin Krizig (Wygotski, 1985) denemesini
1926/1927fde bitirdi. Denemede psikolojinin birleştirilmesine yönelik,
psikolojinin çözümlenmemiş anomalileri, çelişkileri ve açmazları açısından,
geleneksel psikolojinin krizi açısından hala daha önemli olan materyalist
bir bakış açısı geliştirildi. Şimdi onun psikolojinin krizi fenomeni,
krizin itici güçleri ve çıkış yolları üzerine tartışması yerine daha çok
onun Marksizmfin verimli bir kullanımına yönelik programatik
düşünceleriyle ilgilenmek istiyorum: „Psişikfin başkalarının eserlerinde
sonuçlanmış bir formülünü bulmak istemek gerçek bilimden bir bilim talep
etmek anlamına gelir. [c] Alıntılar, en iyi şekilde düzenlenseler bile,
asla bir sistem ortaya çıkartmazlar (Wygotski,
1985, s. 216) [c] Düşünme otoriter bir ilkeye bağlıdır; yöntemler
araştırılmaz, dogmalar araştırılır. İki formülün mantıksal açıklama
eşitliğini sağlayan yöntemden kurtulunmaz; (age., s. 218) [c] Diyalektik yöntem - biyolojide,
tarihte, psikolojide- kesinlikle tekdüzen değildir. Bir metodolojiye
ihtiyaç vardır, yani aracılık eden, somut ilgili bilimin ölçüsüne uygun
kavramların bir sistemine. (age., s. 250) [c] Marksizmin psikolojiye tek uygun uygulanması bir genel
psikoloji yaratmakta yatar. (age., s. 251).
[c] Psikolojinin kendi ‚Kapitalfine, içlerinde kendi nesnesini dile
getireceği, tanımlayacağı ve araştıracağı kendi sınıf, altyapı, değer vb.
kavramlarına, ihtiyacı vardır.
(age., s. 252) [c] Psişiğin ne olduğunu bir kaç
alıntı arayarak başkalarının sırtından öğrenmek istemiyorum, Marxfın bütün yönteminden bir bilimin nasıl
kurulduğunu, psişiğin nasıl araştırılacağını öğrenmek istiyorum. (age., s.252) [c] Henüz Marksist bir psikoloji yok (age. S. 272). [c] Hiç bir bilimde bizimkinde olduğu
gibi böyle farklı yöntemsel sorunların bolluğu, böyle gevşek düğümler,
böyle çözümsüz çelişkiler yoktur.g (age., s. 248)
9. Kuru Ekmek: „Psikolojinin Temellerig Üzerine
Psikolojinin bu materyalist temellendirilmesi, Vygotskyfnin
bahsettiği bir „Genel
Psikolojig programı Eleştirel Psikoloji, özellikle de Holzkampfın
„Psikolojinin Temellerig (Holzkamp, 1983)
monografisinde kapsamlı bir şekilde gerçekleştirildi (krş.
Ayrıca Keiler, 1987 ve Maiers,
1988). Eleştirel Psikolojifnin daha önceki çalışmalarına dayanarak ampirik
bir materyal üzerine oturan bir kategori analizi üzerinde aracılıklarıyla
araştırma nesnesinin ifade edileceği ve araştırılabileceği, ayrıca bilimsel
ilerlemenin sınanıp değerlendirilebileceği bilimsel temel kavramların ve yöntemsel
saptamaların bir sistemi üretildi, geliştirildi ve kuruldu. Şüphesiz
psikolojinin sürekli krizine bir yanıt olarak düşünülebilecek olan
„Psikolojinin Temellerignin içselleştirilmesi yüksek
bir bedele bağlıdır ve bir çok kez anlaşılırlığın sınırlarına toslanılır.
Ama önsözünde „okumalarına katkıda bulunduğugndan
(age. S. 21) bahseden Holzkampfa
katılıyorum. Böylece, örneğin bir kategori analizi aracılığıyla, öznebilimsel „edim yeteneğig kategorisinin
„kısıtlayıcıg ve „genelleştiricig biçiminde, bu toplum içindeki varoluşla
başa çıkmamın analizinin temel kavramları olarak ayırt edilmesi
aracılığıyla, benim kendi dünya ve kendilik algım olgusal olarak değişti.
10. Özne öldü – yaşasın özne
Tam da felsefe özneyi mezarına
taşırken özneyi ne monadsal bir varoluşa ne de
sosyolojik bir unsura indirgemeyen materyalist bir öznebilimi
geliştirildi. Öznenin bakış açısından bir bilim, objektif toplumsal, özne
olarak tabi olduğum ve benim öznel edim olasılıklarımın bağımlı olduğu,
insan tarafından üretilmiş ve onunla değiştirilebilecek olan koşulları
dikkate almayı kapsar. „Öznelerarasılık spesifik
olarak insani ilişki düzeyi olduğu içing, birincisi araştırmacıların
öznelliği psikolojinin görgüllüğüne aittir
ve ikincisi bu öznebilimsel yöntemler, teoriler insanların üzerinde
değil, onlar içindir ve bunlar aracılığıyla ilgililer araştırmaya
katılanlar olarak (verili durumda) kendi yaşam etkinliklerini açıklayabilir
ve değiştirebilirler anlamına gelir. Psikolojinin nesnesi tekil özne değil,
„objektif toplumsal edim olasılıklarının ve sınırlılıklarının öznel deneyimlenme biçimidirg (Holzkamp,
1988, s. 315). Eleştirel Psikoloji bana göre anılan problem alanlarına
karşın, psikolojideki materyalist psikologlar tarafından ne yok
sayılabilecek, ne kısaca göz atılabilecek, ne de ikincil kaynaklar
üzerinden aradan çıkartılabilecek en ilginç ve verimli teorik gelişmelerden
biridir.
Kaynakça
Budilowa, J. A. (1975): Philosophische
Probleme in der sowjetischen Psychologie.
Berlin
Foucault, M. (1976): Mikrophysik
der Macht. Über Strafjustiz, Psychiatrie und Medizin. Berlin
Holzkamp, K. (1973): Sinnliche
Erkenntnis. Historischer
Ursprung und gesellschaftliche Funktion
der Wahrnehmung. Frankfurt a. Main
Holzkamp, K. (1978): Das
Marxsche "Kapital" als
Grundlage der Verwissenschaftlichung
psychologischer Forschung.
In: K. Holzkamp: Gesellschaftlichkeit des Individuums. Aufsätze
1974-1977. Köln, S.245-255
Holzkamp, K. (1983): Grundlegung
der Psychologie. Frankfurt a. Main
Holzkamp, K. (1988): Die
Entwicklung der Kritischen
Psychologie zur Subjektwissenschaft. In: G. Rexilius (Hg.): Psychologie als Gesellschaftswissenschaft. Opladen,
S.298-317
Keiler, P. (1987): Bevor
die Kritische Psychologie da war, war die Kritische
Psychologie da. In: W. Maiers u. M. Markard (Hg.): Kritische Psychologie als Subjektwissenschaft. Klaus Holzkamp zum 60. Geburtstag.
Frankfurt a. Main, S.120-127
Keiler, P. (1988): Die
Anfangsetappe der sowjetischen
Psychologie und der kulturhistorische Ansatz der Wygotski-Schule (mit einer synchronoptischen Übersicht zur Geschichte der sowjetischen Psychologie als Anhang). In: N. Kruse u. M. Ramme (Hg.): Hamburger Ringvorlesung
Kritische Psychologie.
Wissenschaftskritik, Kategorien,
Anwendungsgebiete. Hamburg, S.37-81
Kozulin, A. (1984): Psychology
in Utopia. Toward a Social History of Soviet Psychology. Cambridge,
Mass.
Lenin, W. I. (1981): W.I. Lenin Werke (LW), Band 38. Philosophische Hefte. Berlin
Lomow, B. (1987): Methodologische
und theoretische
Probleme der Psychologie. Berlin
Maiers, W. (1988): Sechzig
Jahre Krise der Psychologie. Forum Kritische Psychologie, 21, S.23-82.
Marx, K. u. Engels,
F.: Werke (MEW). Berlin
Pawlow, I. P. (1972): Die
bedingten Reflexe. Eine Auswahl aus dem Gesamt-werk, besorgt von Gerhard Baader und Ursula Schnapper. München
Redaktionskollegium (1967): Vorwort.
In: H. Hiebsch (Hg.): Ergebnisse der sowjetischen Psychologie.
Berlin, S.IX-XV
Schurig, V. (1988): Reflextheorie
versus Tätigkeitstheorie.
Pawlows Blockade eines Paradigmenwechsels in
der sowjetischen Psychologie.
In: N. Kruse u. M. Ramme (Hg.): Hamburger Ringvorlesung Kritische Psychologie. Wissenschaftskritik,
Kategorien, Anwendungsgebiete.
Hamburg, S.82-114
Sprung, L. (1985): Experiment.
In G. Clauß, H. Kulka, H.-D. Rösler, K.-P. Timpe u. G. Vorwerg (Hg.): Wörterbuch der Psychologie.. Leipzig, S.185-186 (4. durchgesehene Auflage)
Teplow, B. M. (1953): Psychologie.
Berlin
Thielen, M. (1987): Kulturhistorische
Schule. In: S.Grubitzsch u. G. Rexilius (Hg.): Psychologische Grundbegriffe. Reinbek bei Hamburg, S600-610 (Revidierte und aktualisierte Neuausgabe)
Wygotski, L. (1985): Die
Krise der Psychologie
in ihrer historischen Bedeutung. Methodologische Untersuchung. In: ders.: Ausgewählte Schriften. Band 1: Arbeiten zu theoretischen und methodologischen Problemen der Psychologie. Berlin,
S.57-278
Kaynak: Benetka, G., Brandl,
G., Fürnkranz, W., Lobnig,
H., & Nowak, C. (Hg.)
(1992): Gegen-Teile: Gemeinsamkeit und Differenzen einer kritischen Psychologie. München; Wien: Profil. S. 320-328.
Notlar:
|
|