> > > Oyun çaginda çocugu olanlar bilir, günümüzde
> sevimli bir oyuncak
> > bulmanin
> > > imkansizligini...
> > > Oyuncakçiya girersiniz; aradiginiz, ya ufakligin
> yaraticiligini
> > > kamçilayacak bir hediyedir ya da çocuklugunuz
> boyu kucaginizda
> > > gezdirdiginiz türden sevimli bir kedi yavrusu ya
> da güzel bir bebek...
> >
> > >
> > > Oysa daha giriste, elde pompali tüfek, basta
> bandajlariyla azman
> > > anti-terör timleri karsilar sizi... Action-man,
> Süperman, Batman,
> > celik
> > > bakislarla raflarda yan yana dizilmislerdir.
> Power Rangers cetesi,
> > Ninja
> > > kaplumbagalariyla ha kapisti ha kapisacak... Her
> taraf korkunc
> > silahlar,
> > > iri kiyim kahramanlar ve onlarin cirkin
> düsmanlariyla doludur. Ufaklik
> >
> > > yaninizdaysa elini biraktiginiz anda hemen bir
> makineli tüfek kapip
> > "Güc
> > > bende artik" diye bagiracagindan emin
> olabilirsiniz. "Sadece
> > güclülerin
> > > muteber sayildigi" dünyanin ciraklik egitimi o
> > > dükkanda baslar. Bizim gibi eve ve okula
> olabildigince silah sokmayan
> > > ebeveynler için Batman'in cazibesiyle
> yarisabilecek oyuncak bulmak
> > basli
> > > basina bir sorundur.
> > >
> > > * * *
> > > "Furby", biraz da o yüzden basta cazip
> görünmüstü. Onunla hala
> > > karsilasmamis olanlar icin kisaca tanitayim: Bu,
> ABD yapimi bir "sanal
> >
> > > yaratik"... Iki avuc icinde saklanabilen,
> sevimli bir yumurcak....
> > > Bizimkinin gri-siyah tüyleri, kocaman yesil
> gözleri, beyaz uzun
> > kulaklari
> > > ve sari gagasi var. Asil önemlisi;
> konusabiliyor. Ama öyle yatirinca
> > > aglayan bebeklerden degil... Amerikali bir
> bilgisayar programcisinin
> > > dehasi sayesinde kendine özgü bir dil konusuyor,
> acikinca söylüyor,
> > > gagasini aralayip diline parmaginizla
> dokunursaniz yimmm...yimmm..."
> > > sesleri cikarip doyuyor, bazen gegirip özür
> diliyor,müzik açarsaniz
> > sarki
> > > söyleyip dans ediyor, gidiklarsaniz
> kikirdiyor,ilgilenmezseniz
> > > Boring..."("SIKILDIM") diye sikayet ediyor.
> Dokunmazsaniz horlayarak
> > > uykuya daliyor. Üstelik ögreniyor da.... Mesela
> öpücük yolladiginda
> > basini
> > > oksarsaniz, bundan hoslandiginizi fark edip daha
> çok sevgi gösteriyor.
> >
> > > Aldirmazsaniz bir daha öpmüyor.
> > > Yani huyunu suyunu siz bicimlendiriyorsunuz.
> Dünyada henüz 7-8 aylik
> > bir
> > > mazisi bulunan Furby, bizim aileye geçen ay
> katildi. Oglum artik kendi
> >
> > > beslenmesinden çok onunkiyle ilgilenmeye
> baslamisti. Ayni saatte
> > uyuyup,
> > > ayni saatte uyaniyorlar, birlikte gülüp,
> birlikte dans ediyorlardi.
> > Daha
> > > önce hiçbir oyuncagiyla kuramadigi kadar sicak
> bir iliski
> > > kurulmustu aralarinda... Kokulari birbirine
> karismisti
> > >
> > >  * * *
> > >  Sonra geçen hafta Furby birdenbire sustu.
> Kocaman mavi gözlerini
> > bosluga
> > > dikip öylece kalakaldi. En yakin "sanal
> arkadas"ini kaybetmenin oglum
> > > üzerinde ne etki yapacagini kestiremedigimden
> "Herhalde bir
> > RAhatsizligi
> > > vardir, doktora götürelim" filan diye zaman
> kazanmaya calisirken oglum
> >
> > > tokat gibi bir cümleye beni gerçekle bulusmaya
> > > çagirdi: "- Bu bozuldu baba, yenisini alalim"
> dedi. Itiraf edeyim ki,
> > > yikildim. Furby'in ömür boyu bir yastiga bas
> konacak bir arkadas
> > degil,
> > > tüyle kaplanmis bir bilgisayar programindan
> ibaret oldugunu kücücük
> > oglum
> > > hatirlatiyordu bana... "Sen hastalansan biz seni
> degistirecek miyiz"
> > filan
> > > demeye kalktim, ama nafile...Oyun bozulmustu. O
> dogdugunda, Barbi'leri
> >
> > > konu alan bir yazi yazmis ve eski bebeklerini
> getiren kizlara, düsük
> > > fiyattan yeni bebek vermeyi vaat eden
> > > firmanin, onlarin bebekleriyle kurdugu
> arkadasligi da satin aldigina
> > > dikkat cekmistim. Furby'de aynisi basima geldi.
> Bezden yapilma uyduruk
> > bir
> > > "sarman" kediyi, cocuklugunun yegane anisi
> olarak ogluna miras
> > birakmaya
> > > hazirlanan bir baba icin, pili biten
> oyuncagini,üzerine sinmis kendi
> > > kokusuyla birlikte cöpe atip yenisiyle
> degistirmeye hazir bir
> > > ogulla yüzlesmek sasirticiydi tabii... Kimbilir,
> belki de bu
> > saskinligin
> > > dehlizlerinde "ya benim pilim bitince ne olacak"
> endisesi yatiyordu.
> > >
> > >  * * *
> > >  Nesnelerle oldugu gibi insanlarla da
> "islevsellikleri" ölcüsünde
> > iliski
> > > kuran bir kusak yetisiyor. Daha cok sayida
> yaslinin
> > > huzurevlerine çekilmesinin nedeni bu bence...
> Bosanmalarin hizla
> > artmasi
> > > da ondan... "Bozulunca degistir"iyoruz artik...
> Buzdolabi için gecerli
> >
> > > olan kural, niye ailemiz için gecerli olmasin..?
> Gelinligini hayati
> > > boyunca bir sandik içinde naftalinleyip saklamis
> olanlar, nikahtan
> > sonra
> > > yirtilip atilan kagittan gelinlikleri anlamakta
> güçlük çekiyorlar.Oysa
> > bez
> > >
> > > mendiller, kagit peçetelere yenik düstügünden
> beri her seyi"kullanip
> > at"
> > > miyor muyuz? Pencerelerimizi vita kutusunda
> sardunyalar yerine,
> > plastik
> > > cicekler süslemiyor mu? Kediler tüy döküyor diye
> pilli bebekler
> > sevmiyor
> > > muyuz? Internet'teki muhabbet siteleri, bir gün
> Japonya'dan, ertesi
> > gün
> > > Meksika'dan bir arkadasla sohbet firsati
> veriyor.Gündelik, geçici ve
> > > siradan iliskiler kurup, sikilinca kesiyoruz.
> "Ey vatan gözyaslarin
> > dinsin
> > > yetistik cünkü biz" marsiyla yetisenlerin
> çocuklari, vatanin durumu
> > > "bozuldugu" için, mezun olur olmaz bir burs
> bulup ülke"degistirme"
> > > telasindalar. "Verdigi nevresim daha
> dayanikli"diye gazetesini,"lideri
> >
> > > daha babacan" diye partisini, "Avrupa'da
> kazanamiyor" diye takimini
> > > degistirebilenlerin yeni dünyasinda fanatik
> bagimliliklar son buluyor.
> >
> > > Tutkunun son duragindayiz; akil galip geliyor.
> Tüylü bir bilgisayar,
> > bize
> > > sevdanin son hallerini haber veriyor.
TUTKUNUN SON DURAĞI