TARİHSEL
DURUM
ilçede ilk yerleşimin başlaması île ilgili kesin bir bilgi yoktur. Konu
île dolaylı bağıntısı bulunan yazılı kaynaklar. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde,
Orta Asya'dan göç eden Türk boylarının yerleştiğini belirtiyorlar. Daha sonra bu
bölgenin, değişik uygarlıkların etkisi altında kaldığı yine bu tür kaynakların
incelenmesinden anlaşılmaktadır. Diyarbakırlı Sait Paşa,
"Miratül—İbar" adlı yapıtında Trabzon ve dolayına sekizinci yüzyılda
Yunanlıların göç ettiklerini yazar.
Tonya'da İlk yerleşimin onuncu yüzyıl ya da daha Önceden
başladığı söylenebilirse de bununla ilgili kesin bir kanıt ortaya
konulamamaktadır. Ancak, gerek Yunanlıların Trabzon ve dolayında yerleşmeleri,
gerekse Orta—Asya'dan gelen Türk boylarının yöreyi yurt edinmeleri oldukça
eskiye dayanır.
Haçka (Düzköy) Medresesi Müderrislerinden merhum Lermioğlu
Hüseyin Efendi'nin özel notları arasında, el yazması bir kitaptan aldığını
belirttiği şöyle bir bölüm yer almaktadır :
"Vaktaki Romalılar, dest-İ taarruz ve tecavüzlerim Trabzon
ve havalisinde temdit edip bu havaliyi nüfuzlarına alarak Din-i İseviyeti
neşr-i tamime başladılar. Trabzon dahilindeki dağlık bulunan Tonya ve civarında
bu tarihlerden mukaddem gelip tavattun etmiş olan Türkmen kabileleri arasına
sokulan Rum papazlarının telkinatı fasideleri ile hem din-i kadimlerim ve hem
de kendi lisanlarını gitgide terk ederek Rum lisanında konuşmağa başladılar.
Bunlar bir ara dava-i istiklale kıyam etmişlerse de Trabzon Rum tekfurlarının
idaresinde muhtar kalabilmişlerdir."
Şevket Şakir, Trabzon Tarihi adlı kitabında Of ilçesi ile
ilgili bilgi verirken Tonya'dan da söz ederek şöyle demektedir :
"Türk dili, Fatih'in gelişinden sonra burada taammüm
etmiş değildir. Türkçe, burada yaşayan halkın çoğunluğunun ana dili idi. Yalnız
kilise dili, Türkçe İle karışık Rumca idi. Doğu Roma İmparatorluğunun
tesirinden beri Hıristiyanlığın ruhani merkezi haline gelmiş olan bilfarz
Vakfıkebir'in Tonya bucağının Kumyatak dolayındaki birkaç köy halkı ile Of
ilçesinin halkı, yakın maziye kadar öztürkçe ile Rumca’nın karışımından doğan
bir Rumca ile konuşurlardı. Bunlar da bilindiği gibi Orta—Asya'dan Milattan
Önce gelmiş ve buraya yerleşmiş olan Türklerdi.
Bu durumda Tonya ve dolayında ilk yerleşenlerin Türk
boyları olduğu ortaya çıkmaktadır. Roma ve Bizans egemenliğinin yöreyi de
etkisi altına alabilmesi için başlatılan çalışmalar, büyük ölçüde başarıya
ulaşmıştır. Trabzon'dan gelen bazı Rum misyonerler, hem Hıristiyan dininin
yayılması hem de Rumca’nın öğretilmesi için çalışmalarda bulunmuşlardır. Bu
misyonerler, önce Ağırköy (Büyükmahalle)'de yerleşmiş, daha sonra Kumyatak
semtine kadar uzanmışlardır. Adından da anlaşılacağı gibi "Kumyatak"
Türkçe bir addır. Çamlık deresinin vadisinde bulunan kumların yatak gibi düzgün
ve temiz oluşu nedeniyle bu ad verilmiştir.
Ruhani Önderlerin ardından gelen diğer Rumlar da yörede
yerleşince, yerli halkla daha kolay kaynaşabilmiş ve kültürlerini
yayabilmişlerdir. Bu kültürün etkisi ile Tonya dolayındaki "Istron,
İspendamoto, Savalas, Raşı, Ağreliyaz, Asanara, Aspuryanlı, Livalobo..."
gibi birçok semt adları şimdi bile Rumca olarak söylenmektedir.
Roma ve Bizans'ın etkisi Pontus Rum İmparatorluğu
döneminde de devam etmiştir. Yaklaşık beşyüz yıl kadar devam eden Rum
egemenliği döneminden kalma tarihsel bir kalıntı yoktur. Yüzyıllarca Roma
kültürünün egemenliği altında kalan yörede, toprak altından çıkarılan eserlerin
çoğunun o döneme ait olduğu kanısı yaygındır. Bu tür eski bir esere
rastlandığında, halk buna "C e n e v i z d e n kalma" diyerek
eskiliğim vurgulamaktadır.
26 Ekim 1461 tarihinde Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet
tarafından alınması île Rum egemenliğine son verilmiştir. Trabzon'un fethinden
sonra, Tonya'da yaşayan Rumlar ilk günlerde Türk egemenliğim kabul etmediler.
Osmanlı kuvvetleri de Tonya bölgesinde bir baskı uygulamadılar. Bir köy
niteliğindeki Tonya, sonradan kendiliğinden Türk egemenliğin"! kabul
etmiştir.
Trabzon ve dolayında Türk egemenliğinin kurulması ile
çeşitli Türk boyları göç ederek buraları yurt edinmeye başladılar. Zaten
Anadolu'da, Anadolu Selçuklu Devletinin parlak dönemleri sırasında, Trabzon
çevresine Oğuz boylarının bir kolu olan Çepniler yerleşmişti. Çepniler, Oğuz
boyuna bağlı Üçok kolunun Sungurlu aşiretindendir.
Osmanlı Türk döneminde başlayan bu yerleşim, ikinci
yerleşim olarak anılabilir. Bu dönemde Tonya'ya yerleşenler, güney yönden
gelerek önce Fol ve Balahor yörelerin) kendilerine yurt tutmuşsa da buralara
kışın fazla kar yağması nedeniyle kuzeye doğru ilerlemişlerdir. Torul,
Gümüşhane ve Bayburt'tan gelen bu kişiler, Tonya'da Hıristiyan Rum kültürü ile
yaşayan yerli halkla kaynaşmış, onlar m kültürlerim ve inanışlarım etkileyerek
değişmelerim sağlamışlardır.
"1869 Trabzon Vilayet Salnamesi" nde Trabzon
merkez sancağında erkek nüfusun etnik ve dinsel dağılımı gösterilirken, 5.858
erkek .nüfusu Tonya'da, 3978 kişinin Müslüman olduğu belirtilmektedir.
Tonya'ya ilk yerleşen ailelerden biri
Hacısalihoğulları’dır. ilk ataları Tonya'nın Ağır-köyünde yerleşen Hacı Salih
Ağadır.
Mahmut Goloğlu, "Trabzon Tarihi-Fetihten Kurtuluşa Kadar" adlı
kitabında Trabzon ağalarım anlatırken Tonya’lı Ali Ağa'dan söz etmektedir. Ali
Ağa, Hacısalihoğulları ailesinin atası olan Hacı Salih Ağa'nın
torunlarındandır. Hacı Salih'in oğlu Mustafa, torunu Abdurrahman ve onun oğlu
da Hasan Ağa'dır. Hasan Ağa'nın üç oğlunun biri olan Mustafa Ağa'nın oğlu
yoktur. Diğer oğullarından Mehmet Ağa'nın tek oğlu Küçük Ali Ağa'dır. Ömer
Ağa'nın ise Genç Osman, Tufan, Pir Ali ve Büyük Ali adında dört oğlu olmuştur.
Tonya'da derebeylik yapan Ali Ağa, 1776 da Ağırköy'de doğan Ömer Ağa'nın oğlu
Ali Ağa'dır. Ali Ağa, yaşadığı dönemde adım duyuran bir kişidir. Adı, Ahmet
Rasim'in yazdığı Osmanlı Tarihinde (sayfa 1690) asi olarak geçmektedir. Ancak,
Muzaffer Lermioğlu tarafından yazılan Akçaabat Tarihi'nde, bu görüşün kesin olamayacağı
belirtilerek dönemin yönetimindeki zayıflığın doğurduğu sorunlar olarak ele
alınmaktadır.
Ondokuzuncu yüzyıl başlarında Trabzon ağa ve
derebeylerinin tutumu hükümeti uğraştıracak bir önem kazanmış ve bölgenin
asayişi bozulmuştu. Yöre ağalarının güvenliği bozan hareketlerim bastırmak için
Trabzon valiliğine verilen Hazinedar zade Süleyman Paşa, Canik'teki yardımcısı
Çeçen zade Hasan Ağa'yı baş kaldıran Trabzon ağalarının üzerine gönderdi. Çeçen
zade Hasan Ağa, Trabzon'a gelir gelmez Hacısalihoğlu Ali Ağa üzerine kuvvet
göndermişse de Ali Ağa Of'a kaçtı. Sıranın kendilerine geldiğim anlayan ağalar
doğrudan Süleyman Paşaya başvurarak gereken vergi ve salmaları ödeyeceklerim,
emrinde bulunmaya hazır olduklarım belirterek bağlılıklarım bildirirler. Birkaç
yıl uyum içinde geçtikten sonra, Rize Ayanı Tuzcuoğlu Memiş Ağa ile Vali
Süleyman Paşa'nın aralarının açılması üzerine huzur yeniden bozuldu. 1816
yılında Trabzon üzerine yürüyen Tuzcuoğlu Memiş ağa, Trabzon çevresi ağaları
ile birleşti. 18.8.1816'da Trabzon'u kalesi ayaklanan ağaların eline geçti.
Memiş Ağa bir tür Devlet Başkanı oldu. Trabzon kalesi muhafızlığı görevin! de
Hacısalihoğlu Ali Ağa'ya verdi.
Yeniden toparlanan hükümet kuvvetleri, Trabzon kalesini
geri aldıktan sonra Ali Ağa, Süleyman Paşa'ya mektup yazarak bağışlanmasını
istedi, iki yıl sonra 1817 de yeniden ayaklanan Ali Ağa ve arkadaşları başarılı
olamadılar. 1825 de Trabzon Valiliğine getirilen Çeçen zade Hasan Paşa'nın
sert huyunu bilen Trabzon ağaları, boyun eğmekten başka çare bulamadılar.
Hacısalihoğlu Ali Ağa, gelip Vali Paşa'ya sığındı. Durum İstanbul'a bildirildi.
Bir daha zorbalığa kalkarsa idam edilmek üzere bağışlandı. 1827 yılında da
Tonya'dan Akçaabat'a göç etmeğe zorunlu tutuldu.
Büyük Ali Ağa ile Genç Osman Ağa Kalanima'da, Küçük Ali
Ağa, Sera deresinde, Mehmet Ağa Kaleğra'da, Tufan Ağa Mula ve Sidiksa'da, Pir
Ali Ağa Mucura ve Maçka'da yerleştiler. Buraların yetkili "o n b a ş
ı"ları oldular.
Ali Ağa, derebeyi olarak asker besler, çevrenin
güvenliğin! sağlardı. Halkın devlete ödeyeceği vergiyi toptan öder, ürün zamanı
borçlulardan kendi adına vergi toplardı. Derebeyin askerleri olan "K ı r s
e r d a r l a r ı" çevrede güvenliği sağladıkları gibi, hükümet istediği
zamanlarda ordu ile birlikte sefere çıkarlardı. Kırserdarları Vamenli (Kaleönü)
mahallesinin güneyindeki "Kale Taş ı"nı bir barınak olarak
kullanmışlardır. Kale taşındaki çeşitli mevziler ve su sarnıçları doğal etkiler
sonucu bozulmuşsa da kimi özelliklerini korumaktadır.
1856 yılma kadar köy olan Tonya, bu tarihte bucak merkezi
olarak teşkilatlandı. önce Trabzon merkeze bağlı bir bucak iken daha sonra
Vakfıkebir'in bucağı haline geldi.
455 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Tonya, 16 Temmuz 1916
tarihinde Rus işgali ile karşılaşır.
Birinci Dünya Savaşından sonra Osmanlı Devletinin
toprakları, çeşitli devletler tarafından işgal edilmeye başlanınca Trabzon ve
yöresi Ruslar tarafından işgal edilir. Denizden ve karadan başlayan saldırıya
karşı, yöre halkı silahlanarak karşı koyar. Akçaabat sahillerine çıkartma
yapmaya çalışan Rus kuvvetlerine, Akçaabatlıların karşılık vermesi üzerine
çevre ilçelerden olduğu gibi Tonya’lılarda birlik yaparak yardıma koşarlar. Ancak,
çıkartmanın başarısızlıkla sonuçlandığım öğrenince Visera (Işıklar) dan geriye
dönerler.
Birkaç ay sonra karadan yoğunlaşan düşman saldırısına
karşı, Tonya köylerinden toplanan milisler, cephe oluşturmak için harekete
geçerler. Tonya’lı milislerin bu mücadelesi, milislerden Kadioğlu Muhammet
Hafızın daha sonra işgal sırasında öldürülmesi üzerine yazılan destanda şiirsel
bir dille anlatılmaktadır.
Tonya’lı
dedik edelim şirket
Gidelim harbe yerelim kuvvet
Umulur
Halik eyleye nusret
Kavalım
Rus'u gitsin geriye...
Üçüncü Orduya bağlı 37. Tümeni yönettiği için "Paşa" olarak
anılan Trabzonlu Albay Hacı Hamdi Bey komutasındaki askeri birliklerle birleşen
Tonya’lı milisler Karadağ, Risafa ve Beypınarı yaylalarında, keşif saldırılan
yapan Rus kuvvetlerine karşı yiğitçe direnirler. Akçaabat ilçesi sınırları
içinde bulunan "Eşek meydanı"nda şiddetli çarpışmalar olur. Öldürülen
düşman askerlerinden alınan silahlar Tonya'ya bağlı Karasu köyünde kimi
değişiklikler yapılarak dolma mermilerle kullanılır. Bu direnişe katılan milis
kuvvetlerinin basında çarpışan Bozahmetoğlu Mustafa Çavuş, Kalyoncuoğlu Kerim
Çavuş, Mollabektaşoğlu Porosot Mehmet Çavuş, Latifoğlu Ali Hafız, Hacısalihoğlu
Pirağa, Kadioğlu Muhammet Hafız, Mollaoğlu Sefer Çavuş, Karbetoğlu Ahmet Çavuş
ve Katipoğlu Mehmet Onbaşı önemli başarılar elde ederler.
Tonya milislerden Porosof Mehmet Çavuş ve Yakupoglu Şevket Onbaşı
Bayburt cephesinin bozulması üzerine ilerlemeye başlayan
düşman kuvvetleri, denizden de harekete geçerek Akçaabat ve Vakfıkebir'i işgal
ederler. Milis kuvvetlerinin direnişi birkaç ay daha devam ederse de başarı
sağlanamayacağı anlaşılınca geri çekilmeye başlarlar. İlçeye bağlı köylere
haber verilerek yörenin boşaltılmasına başlanır.
Verdiler emir bildi her yere Dediler gidin Vamenli deyi
Dediler asker cehilsin geri Geçmeyin dedi şahın o köyü
Düşman Bayburt'u sürdü ileri Dedim gidelim Koçkur'dur iyi
Kalmayın esir haçın buyana... Yakındır görünür o bizim hane...
O günleri yaşayanların anlatımlarına göre, Tonya halkı taşıyabileceği
eşyasını alarak batıya doğru yola çıkar. Toksar tepesini, Şıh Kıranım aşarak
Alaca dağına kadar varırlarsa da Harşit deresi yönünden gelen düşman kuvvetleri
tarafından önleri kesilir. Geriye dönmek zorunda kalırlar.
"M u h a c i r l i k" diye anılan bu dönemde
Tonya'yı işgal eden düşman kuvvetleri, çocuk—yaşlı demeden herkesi öldürüyor,
evleri yakıp yıkıyor ve yağmalıyordu. Söylentiye göre Tonya’lıların yürüttüğü
zorlu direnişe kızan düşman kuvvetleri komutanı, yöre-ye girdiğinde üç gün süreyle
"Kırım" emri verir, ancak, komutanın eşi, üç günü üç saate indirerek
"s o y k ı r ı m"ı bir ölçüde önler. Bu soykırım sırasında kurşuna
dizilen bir gurubun toplu mezarları Karşular Mahallesi'ndedir.
İşgal hareketi tamamlandıktan sonra yöreyi terk edenler
evlerine geriye dönerler. Birçok köyde karakollar kuran Rus kuvvetlerinin
yönetimi altında yaşarlar.
Tonya’lı gazilerin bir bölümü
toplu halde
Bu sırada yöreye yerleşmeye çalışan Rumlar ve Ermeniler de
Tonya'ya gelmeye başlar.
1917 yılı Rusya'da iç karışıklıkların en yoğun hale
geldiği dönemdir. Ekim 1917 de gerçekleşen Bolşevik ihtilalinden sonra 18
Aralık 1917 de Ruslarla Erzincan mütarekesi yapılır. Ruslar Doğu Anadolu'daki
birliklerim geri çekmeyi resmen kabul ederler. 37. Tümen birlikleri Giresun'daki
123. Alay ile güçlendirilerek Trabzon üzerine yola çıkar. Vakfıkebir geriye
alınır. Üç gün sonra da Tonya’da ki düşman kuvvetleri geri çekilirler. 17 Şubat
1918 de bir yıl yedi ay süren düşman işgali sona erer.
Tonya, 1954 yılma kadar Vakfıkebir ilçesinin bir bucağı
olarak kalır. 4 Mart 1954 tarihinde TBMM'nin kabul ettiği ve 10 Mart 1954 gün
ve 8654 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6324 sayılı yasa ile ilçe haline
gelir. 3 Haziran 1954 ‘te ilçe teşkilatı kurulur. 1 Kasım 1955'te de Belediye
kurularak çalışmalarına başlar.
Tonya Adı Nereden Gelmektedir?
Tonya adının nereden geldiği ile ilgili kesin belge yoktur. Araştırmalar
sonucu değişik söylentiler saptanabilmiştir. Bu söylentiler şöyle
sıralanabilir:
"D ö n d ü y a" sözünden : Fatih Sultan Mehmet Trabzon'u
fethettiği zaman Tonya'-da yaşayan Rumlar, Türk egemenliğini kabul etmemişler,
bir süre direnmişlerdi. Ancak üzerlerine kuvvet gönderilmemiş, daha sonra
kendiliklerinden dönmüşler. Bu haber Fatih'e iletildiği zaman "DÖNDÜ
YA" demiş. Bu söz zamanla değişerek Tonya haline gelmiş.
"T o n y a" adındaki Rum kızından : Yörede yerleşen Rumlardan
Toniro adındaki Rum beyi, kızma düğün hediyesi olarak Tonya ve çevresini
vermiş. Kızın adından dolayı yöreye Tonya denmiş.
"T o n a r" sözcüğünden : Yörede şimdi bile
yaygın olarak kullanılan bu sözcük Rumca olup Türkçe karşılığı "a ç m
a" dır. Rumların çevreye ilk yerleştikleri yıllarda her taraf ormanlarla
kaplı olduğundan, tarıma elverişli topraklar, ormanların açılması ile elde
edilmiştir. "AÇMA" anlamındaki "TONAR" sözcüğü ağızdan
ağıza değişerek Tonya haline gelmiştir.
Daha önce de değinildiği gibi, Ali Ağa Tonya'da uzun
yıllar egemenliğini sürdürmüştür. Ali Ağa özel mülkü olan konağında yönetimim
sürdürmekte idi. Ağanın konağından esinlenerek yöre halkı, ilçe merkezinin
bulunduğu yere "KONAK" ya da "KONAK YANI" adım vermektedir.