|
Kanunname-i Osmani veya Kanun-ı Kadim olarak da
bilinmektedir. Osmanlı Devleti'nde cezalandırma, yönetim ve maliye alanlarında şer'i
hukuka uygun olmak koşuluyla padişahın koyduğu yasadır.
Kanunları geniş bir şekilde inceleyen Osmanlı hukukçuları, kavanin-i şeriyeyle
(dinsel yasalar) kavanin-i örfiyeyi (töresel yasalar) birbirinden ayırmışlardır.
Kamu ve özel hukuku ilgilendiren töresel kaynaklı yasaların en önemli örnekleri
Fatih Kanunamesi ve Sultan Süleyman Kanunnamesi'dir. Bu düzenlemeler hükümdarın
mutlak töresel yetkilerinden kaynaklanan hükümleri içerdikleri için, yasayı çıkaran
hükümdarın adıyla anılmıştır.
Fatih Kanunnamesi'nden sonra Sultan II. Bayezid döneminde (1481-1512) şer-i
vergilendirme ilkeleri ile tımar işlemlerinin yasallaştırıldığı Kanunname-i
Sultani Ber Muceb-i Örf-i Osmani adlı kapsamlı bir yasa derlemeleri yapıldı. Kanuni
Sultan Süleyman döneminde ise kanunname çalışmaları kapsamlı ve sistemli bir hale
getirildi. Böylece Divan-ı Hümayun'un ve eyaletlerin yürürlükte olan sistemlerinde
ayrıntılı düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeler, Tımarlı sipahilerin hak ve
sorumluluklarından pazar düzenine, kılık kıyafet zorunluluklarına kadar bir çok
alandaki değişiklikleri kapsıyordu. Yeni fethedilen ülkeler ve bölgeler için de o bölgeye
ait yeni kanunnameler hazırlanıyordu. Bölge kanunnameleri birbirinde oldukça farklıydı.
Bu nedenle ükle içinde yer değiştiren yükümlü, yerleştiği yerin kanunnamesinin yükümlülüğüne
girer, eski yükümlülüğünden kurtulurdu. Ayrıca Müslümanlar ve gayri müslimler için
de kanunnamelerde farklı düzenlemeler vardı.
17. yüzyılda Osmanlı Kanunnameleriyle ilgili ilk önemli çalışma
Hazerfen Hüseyin Efendi tarafından hazırlanan Osmanlı kanunnamelerinin özet ve
yorumlarının yer aldığı Telhisü'l-Beyan fi Kananin-i Al-i Osman'dır. |
|