ROPORTAJ
9. DAN
SHIAN T.OKAZAKI
Oss., sensei nasılsınız
Oss., teşekkürler
Sensei sanıyorum bu gün sizinle birazda zamanda yolculuk yapacağız izniniz olursa hiç zaman kaybetmeden röportaja gecelim... Oss
S1 : Başlangıçta neden mücadele sanatlarını seçtiniz?
C1 : O günlerin Japonya'sın da mücadele sanatları hem moral değerler , hem de ahlaki eğitim acısından tercih edilmekteydi. Bu yola giren bir kişi Japon ananelerinin esas alındığı sıkı bir disiplin içersinde eğitiliyordu. Aileler arasında büyük itibar gören mücadele sanatları eğitimine neredeyse tüm yaşıtlarım katılıyordu. işte ben böyle bir ortamda Judo'ya başladım. Daha sonra babamın samurai kökenli olması beni Kendo ile Judo arasında bir secim yapmaya zorladı ve Kendo'yu seçmek zorunluluğu hissettim.
S2 : O günlerde Karate tanınan,popüler bir hareket değilmiydi?
C2 : Doğrusu Karate bir Judo,Aikido, Kendo veya Sumo gibi japon merkezli bir sanat değildi, Ryu Kyu 'dan Japonya ' ya henüz yeni yeni aktarılmaktaydı ve kamu oyunda tehlikeli olduğu kanısı çok yaygındı.
S3 : Tam olarak Karate'ye nerede ve ne zaman başladınız?
C3 : 2. Dünya savaşının sonlarında koleje başladığım ilk günlerde Aikido çok ilgimi çekmiş ve bu disiplinin çalışmalarına katılmaya başlamıştım. Bu çalışmalarım 16 yaşına kadar aralıksız devam etti Bu arada Karate'de gün be gün Japon insanının gündemine girmekte adından övgüyle söz edilen bir disiplin olarak popülaritesi artmaktaydı. Piyasa bol maço adam tiplemeleriyle şişirilmiş , şiddet içerikli filmlerle doluydu. Ben ustad F.GIGHIN ' in Tokushoku ünüversitesi Karate kulübünde ders verdiğini duymuş ve ilgimi o yöne çevirmiştim. çok geçmeden filmlerdeki fantezilerle gerçek Karate'yi birbirinden ayırabilecek gözlemlerim oluştu. Karate'nin çok ciddi felsefi bir alt yapı üzerine inşa edilmiş mücadele disiplini olduğu kanaatiyle Tokushoku'da Karate-DO çalışmalarına başladım.
S4 :Nakayama sensei o dönem neredeydi?
C4 : : 2. Dünya savaşına kadar Cin'de idi. Sonra Japonya ya geldi ve ustad Funokoshi'nin asistanlığını yapmaya başladı. Haftanın 6 günü Nakayama sensei, bir gün de ustad derslerimize girmekte idi. Bu iki büyük ustadın öğrencisi olmayı kendim için büyük şans olarak addediyorum. Zira onlar benim gelişimim açısından her zaman iki bulunmaz örnek oldular. Ve bu gün onlar kadar iyi olmasam bile onların çizdiği yolda yürümekteyim..!
S5 : Ustad Funokoshi'nin evini hiç ziyaret ettiniz mi?
C5 : Karate antrenmanlarına katılanlar yurtta kalmak zorunda idi.Ustadın evinin kaldığımız bu yurda çok yakın olması bana onu sık sık ziyaret etme şansını sağlayacaktı. Nitekim kulübün takım kaptanıydım bir gün ustad kalioğrafi çalışması yaptığı kağıtlarını evine getirmemi istedi. Bu onu evinde ilk ziyaretim olacaktı. Gittim kapıyı karısı açti. Doğrusu içimi heyecanla karışık korkulu duygular kaplamıştı. O bizim gözümüzde Karate'nin tanrısıydı ve o güne kadar onunla yalnızca Nakayama sensei aracılığıyla temas kurabiliyorduk. Bu ilk ziyaretten sonra ustadın evine çeşit vesilelerle defalarca gittim. Onunla konuşmak çok etkileyiciydi. Dojo'da çok kuralcı ve kati iken evinde hemen yanına oturuluverilen sıcacık bir kişiliği vardı. Konuşurken üzerimde şevkatli bir baba izlenimi bırakıyordu.
S6 : Ustad Funakoshi'nin Karate nın orjinal formunda bulunmadığı gerekçesiyle dışladığı,metodunda yer vermediği teknikler var mi?
C6 : Ustadın Karate DO Kyohan isimli kitabini inceleyecek olursanız onun ne kadar yenilikçi olduğunu görürsünüz. Örneğin: Mawashi Geri tekniği Okinawa orijinli hiç bir kata da yer almazken usta metodunda bu tekniğe yer vermektedir. Bir başka örnek; ustad Ohtsuka güçsüz ve pratik değeri olmayan bir teknik olarak değerlendirdiği Yoko Geri'ye kendi metodunda yer vermezken Ustad Funakoshi Bu tekniği de kurduğu ekolünde en iyi şekilde değerlendirmiştir. Funokoshi GIGHIN iste bu özelliklerinden ötürü Karate Dünyasında yenilikçi ve erdemli bir isim olarak tanınır. O gerçekten de hayatını Karate nın gelişimine adamış bir otoriter. Yayınladığı kitaplarında metodize ettiği tekniklerin farklı biçimlerde uygulana bilmesine ilişkin yolları açık tutmuş ve genç çalıştırıcılara yeni teknikler geliştirmeleri yönünde tavsiyelerde bulunmuştur. Kısaca toparlamam gerekirse ustad bu özelliklerinden ötürü yenilikçi,saygın ve modern Karate nin yaratıcısı olarak Dünya insanlarınca benimsenmiştir.
S7 : Ustad Funakoshi ile ilk karşılasan birinin düşünceleri ne olabilir sizce?
C7 : İlk bakışta son derece kibar, mütevazı ve alçak gönüllü bir insandır. Onun ait olduğu mevki ve dereceyi anlamak mümkün değildir. Ancak Karate_Gi'lerini giyip dojo'ya, sınıfın önüne çıktığında durum değişir ve bu kez farklı şeyler hissedilir.
S8 : Ustad ile beraberken ona ne çeşit sorular sorardınız?
C8 : Şimdi bana aptalca gelen ne kadar teknik soru varsa her fırsatta hepsini sorardım. Burada yeri gelmişken bir anımı aktarayım; Yurtta kalırken sho dan imtihanlarına hazırlanmaktaydım. Her gün Ortalama 6 saat çalışıyordum, hırsım , azmim,motivasyonum inanılmaz yüksekti. Kendime çok güveniyordum, bir gün ustada gidip ne yapmalıyım , en iyisini uygulamak için nasıl bir eğitimden geçmeliyim diye sordum. O da bana "yalnızca çalış" dedi. Ne yanı hepsi bu kadar mi diye düşündüm… Ama şimdi bu önerinin doğruluğuna bütünüyle inanıyorum. Siyah kuşağı aldığım o günlerde beni ilk tebrik eden kışının de ustad olduğunu belirtmeliyim.
S9: Peki sensei hemen yeriyken ustadın size verdiği diğer büyük dersler desem,anıları biraz zorlamış mi oluruz?
C9: O günlerin bilinmesi bence de yararlı olacaktır. Bir gün Nakayama sensei kendisine yardımcı olmamı istedi , ancak ben henüz bir eğitmen Sabrına sahip değildim, derste öğrencinin birine hatalı davranışından öturu aptal dedim , o sıra yakınımda olup beni duyan ustad Funokoshi tateminin ortasına ilerleyerek beni yanına çağırdı ve siyah kuşağı ne zaman aldığımı sordu. Madem siyah kuşak sin o bilgi ve güçle hareket et beni bir vuruşta yere yık dedi. şaşkındım ,yaşlı bir ustadın bu isteğini kavrayamıyordum, o an beni alt üst eden bu duygularla dönüp Nakayama sensei ye doğru baktım. O da bakışlarıyla devam et,vur mesajını veriyordu, çünkü gelişmelerin ne olacağını biliyordu, panikte olan yalnızca bendim. çaresiz ustada doğru döndüm yavaş ,yumuşak bir yumruk attım. Funokoshi gülümseyerek siyah kuşağa sahip birinin yumruğu böyle etkisiz olamaz dedi. Artık kafam darmadağanıktı,yarım saat öncesine kadar kendimi ustalaşmış biri olarak görürken şimdi çok acizdim. çok güçlü bir vuruşla ustadı yere yıkmalı kendime olan güveni yeniden kazanmalıyım diye duşundum. Ustada doğru toparlanarak süratli bir atak yaptım. Ancak nasıl olduğunu hala anlayamadığım bir çeviklikle ustad arkama dolanıvermiş atağım boşlukta kalmıştı. Ustad gördün mu daha çok çalışman lazım dedi. O an içinde olduğum mahcubiyeti anlatamam. Funokoshi gerçekten 20.yy'in az miktarda yetişen ustalarının en iyisiydi. Nasıl ki Aikido,da Ueshiba, Kendo'da Mochiba varsa Karate de de Funokoshi GIGHIN vardır. Ben başımdan geçen o olaydan su dersi çıkartarak yoluma devam ettim. " Her hangi bir fiziksel teknik yapmadan doğusu kontrol edebilenler yalnızca ustalardır " artık siyah kuşağımı çıkartmış, Karate-DO eğitimime yeniden beyaz kuşaktan devam etmeye karar vermiştim. Eksiklerimin üzerinde daha titiz olmalı ruhsal eğitimime daha çok önem vermeliydim
S10:Ustad Funokoshi'nin kendi öğretisine bir isim vermemesine rağmen onun metodu SHOTOKAN olarak isimlendirildi bunu biraz açarmısınız?
C10 : Funokoshi GIGHIN Okinawa 'nın iki büyük " Shorin " ve" Shorei " ustası olan ITOSU ve AZATO sensei'lerın eğitiminden geçtikten sonra bu iki ekolun sentezi olarak geliştirdiği metodunu ortaya koymuştur. Ve her zaman kendi pratiğini KARATE olarak tanımlamıştır. Ustada göre KARATE her hangi birinin fikri,kim senin mali değildir. Ancak onu sevenler , ustadın lakabı olan"SHOTO" sözcüğünden yola çıkarak, dojo ya SHOTOKAN yani Shoto'nun evi adını vermişlerdir. Bu isim zamanla ustadın geliştirdiği metodun ismi olarak yerleşmiş ve öyle kalmıştır.
S11: Ustad Funokoshi'nin ekoller arası daha ustun falan gibi bir tespiti olurmuydu, ustadlar arası ilişkiler nasıldı?
C11
: Ustad her fırsatta her hangi bir Karate sitilinin diğerinden daha iyi olduğu söylenemez, söylenmemelidir de derdi. Ona göre doğru olan tüm sentezlerin değerlendirilmesi ve onların içersinde birer uygulayıcı olarak yer alınmasıydı. Diğer ekol ustadlarından da her fırsatta övgüyle söz eder , her fırsatta onları yüceltici sözler söylerdi. Onun açık fikirliğinin , erdemli, samimi yapısının bir başka örneği ise Nakayama sensei'yi Kenwa MABUNI sensei'nin yanına çalışmalara göndermesiydi. Bu gelenek ustadın ölümünden sonra Nakayama shian tarafından da devam ettirildi. K.MABUNI, YAMAGUCHI ve OHTSUKA senseiler JKA'lılara ders vermeleri için zaman zaman JKA'ya davet edilirdiler.
S12:: Shorin ve Shorei bu iki ekolu biraz açabilirmisiniz?
C12: Tarihsel açıdan Karate'nin mekanı Hindistan'dır. Oradan Güney Cin, sonra Kuzey Cin oradan da Ryu Kyu ve Japonya ya geçmiştir. Bu gün hala Güney Cin'le, Kuzey Cin arasında iletişim güçlügü yaşandığı bir gerçektir. Hatta bu iki bölgenin insanları bir biriyle anlaşamayacak kadar güçlü şive farklılıklarına sahiptirler.Tabi ki bu olgu kültürel alanda olduğu kadar mücadele sitillerinde de çok ciddi farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur.Güneyde SHORIN Kuzeyde ise SHOREI ekolunun yapılanması altında yatan temel espri budur.
S13 : Yine ustad Funokoshi'ye gelecek olursak , ustad Shotokan metodunu yapılandırırken bu iki ekolden hangi kata lara yöneldi,yani temel aldığı kriter neydi?
C13 :Başlangıçta SHOREI ekolünden 15 kata'yı metoduna uygun bulmuş. Sonra bu listeye 11 geleneksel Kata daha eklendi. Birde Yoshitaka sensei tarafından yeni başlayanlara KIHON özellikli üç TAIKYOKU kata daha geliştirilince Shotokan metodunun kata cetveli 29'a çıkmış oldu. Simdi kriterleri ve metodu biraz tanımlayacak olursak., geleneksel kalıpların içersinde sahsı çalışmalar söz konusu olduğunda bir Shorin Kata yi Shorei ruhuna dönüştürerek uygulamak mümkündür. Or., bir Shorin katası olan Hangetsu yu Shorei özelliklerine indirgeyerek icra etmek gibi. Yani Shorin veya Shorei bunlardan biri diğerini asla tamamen dışlayamaz. şahsi çalışmalar söz konusu olduğunda tarihsel ve geleneksel düşünüşün dışında kalınır. Usta dın bize aktardığı kriter budur. Ancak bu doğru anlaşıldığında ,Karate, Shorin ve Shorei kalıplarının bir bütün olarak ele alındığı zenginlik haline gelir.Oss sensei, bize ayırdığınız zaman ve Dünya Karate'si ne katkılarınızdan ötürü size teşekkür ediyoruz.
Oss, bende Karate_DO'yu doğru tanıtma çabalarınızdan ötürü sizleri kutlarım.