KEDÌ KÖPRÜSÜ
KEDİ KÖPRÜSÜ (1998) |
Haluk Levent başarılı müzik yaşamında, hemen hemen her sene bir albüm çıkarıp sayısını kendisinin de bilmediği verdiği konserlerinin arasına bi de kitap sıkıştırmıştır; Kedi köprüsü. Aslında öteden beri kafasında olan kitap yazma fikrini hayata geçirme şansını hapishane günlerinde bulmuştur. Kitap fazla kalın sayılmayacağı gibi Haluk Levent'in bu kitabıyla herhangi bir edebi idiası da yoktur. Kitabında çocukluğuyla ilgili anılarından, memleket ile ilgili düşüncelerine kadar çeşitli konuları bulabilirsiniz. Bu açıdan kitabın türüne deneme demek yanlış olmaz. Zevkle yorulmadan okunacak bir kitap. Hayranları için ise kaçırılmaması gereken, değişik bir paylaşım aracı. |
ARKA KAPAK; Neden yardım konserleri? Çocukken öğretmenlerimiz bize "piyangodan ikramiye kazansanız ne yaparsınız?" diye sorduğunda, sınıf dolusu çocuktan bir-ikisi dışında hepsi, bu parayı fakirlere, kimsesiz çocuklara ve hastanelere dağıtacağını söylerdi. Ülke için hayaller hep çocukken kurulurdu. Meksikalı büyük şair Octavio Paz "Kurduğunuz düşe yaraşmaya çalışın" der. İnsanlara, hele çocuklara yardım etmek için başarı istemek, insana yakışan bir düştür. Ben yeni halk müziği yapmak istiyordum, ama kültürel - sosyolojik boyutu ne olacaktı, müzikal boyutu ne olacaktı? Yapacağım müzikte sözler Aysel Gürel, beste Garo Mafyan olup; imaj da Neslihan Yargıcı'dan mı gelecekti?! Bunları hiç istemedim. Kendi tarzımı nasıl belirginleştirmeliydim...? Çocukluğumdan beri dinlediğim rock müzik, söylemek istediğim türküler ve üzerinde düşündüğüm politik tavır vardı kafamda. |
KEDİ KÖPRÜSÜ
Drama Köprüsü bre Hasan, dardır geçilmez,
Sobalarında kuru meşe,yanıyor efem
soğuktur suları Hasan, bir tas içikmez. Memet efem de orta yerde
Anadan geçilir Hasan, yardan geçilmez. Oturmuşta donuyor.
TELEVİZYON ÇEKİMLERİ
Gitarım belimde çekime gittim.O kadar heyecanlıyım ki Türkiye'de Televizyona çıkacağım diye haber uçurulmadık kimse kalmadı nerdeyse.Çekimler yapılacak ve iki gün sonra bayram programında yayınlanacaktı.Evet gittim dediğim gibi o sıralar Yollarda Bulurum Seni " dillerden düşmüyordu radyolarda her gün çalıyordu.artık yönetmenlerin bunu görmesi gekiyordu.Ben çekime girttiğimde beni çok iyi karşılayacaklarını sanıyordum.Çekim zamanı gelmişti Onlarca sanatçı hepsi makyaj odasında sonra Asistanlardan biri buyrun Haluk Bey demişti sizide makyaja alalım . beni tanımıştı. çok heyecanlıydım çekimler başlamıştı. Fondotenler,pudralar ilk kez kendimi garip hissetmiştim.Daha sonra yönetmen çağırmaya başladı sanatçı arkadaşlar sırayla gidiyordu.Ben hala makyaj odasındaydım Yönetmenin beni çağıracağı anı bekliyordum.sanatçılar girip çıkıyordu içeriye bense Gitarımla başbaşa bekliyordum.Birazcık daha bekledim daha sonra bir asistanın sesini duydum çekiml6er bitti diye kanım donmuştu ne oluyordu ben çekilmemiştimki ve çevrem,annem,insanlar hepsine söylemiştim yerimden fırladım asistanın yanına gittim ne yapabilirim Haluk Bey dedi.Erşan bey böyle istiyor dedi.Erşan beyin yanına gittim çok ilginç bir andı.Bir kez daha karşılaşmıştık Daha önce benim türkümü beğenmemişti Gözlerine baktım ve ilk kez o gün ağladım, o an ağladığım için hala kendimden utanıyorum. Belkide kendim için ağlamamıştım çevreye nederdim hesabını veremeyeceğimden ağlamıştım. Erşan Başbuğa " bir ben kaldım beni çekmeyecekmisiniz " Erşan bey döndü elindeki listeye baktı sanrada bana: " Benim listemde sen yoksun " nasıl olur dedim.Bunu yapamazsınız konuşmamışmıydık.Yoo diye cevap verdi. Boynu bükük olara oraya çökmüşüm ve ağlamaya devam etmişim . kendimi o an çok aciz hissettim.Benden başka orada çekimde bulunan birçok sanatçı gelecekte,geçmişte çekim yapmalarını yada televizyona çıkmanın sanatçı olmak için yeterli olmadığını anlıyorlardı zaten .....
İLGİNÇ MEKTUPLAR
cCezaevinde kaldığım sürece içerisinde yaklaşık 55 bine yakın mektup aldım.Aralarında çok ilginç olanlarda vardı.Örneğin Haluk Levent Karataş Cezaevi diyeceğine, Levent Yüksel Karataş Cezaevi diyenler,zarfın üzerine sadece Haluk Levent yazıp gerisini posta idaresinin iyi niyetine bırakanlar.Bunların arasında beni en çok güldüren olay ise Ankaradan gelen mektup idi adı Mehmet Ali bana bir mektup yazmıştı.Bende gelen bütün mektuplara en azından 2 satırlık bir cevap yazmaya çalışıyordum ki o insanlar mutlu olsun. Mehmet Ali yazdığım mektubu almış tabii. Mektup yazıldıktan sonra cezaevi idaresi okuyup görüldü damgasından sonra postaneye geçiyor. Mehmet Ali mektubu okumuş arkadaşlarına göstermiş arkadaşlarıda bazı arkadaşların sana şaka yapmışlar diye dalga geçmişler. Mehmet Ali bana tekrar mektup yazdı.Mektupta şöyle diyor." Sevgili Haluk Abi bana gönderdiğin mektubu aldım.Teşekkür ederim ama arkadaşlarım bana inanmıyor.Hatta mektubun üzerindeki görüldü damgasını bile bazı arkadaşların bana yaptıkları oyun diye niteliyorlar. ne olursun bana bir mektup daha yaz. Ne yapayım derken Mehmet Alinin üzülmemesi için bir mektup daha yazdım. Bu kez beyaz kağıdın üzerine ricamla Cezaevi Müdürlüğün de ne kadar mühür varsa hepsinden bastırmak istedim. Sağolsun amirlerimiz isteğimi kırmadılar bastılar.çocuk üzülmesin diye işte.Aradan 15 gün geçti Mehmet Aliden yeni bir mektup aldım." Haluk Abi bir mektup daha geldi ama arkadaşlarım bir cezaevinde bu kadar imzalı mektup olmaz diye tam anlamıyla bir aldatmaca olduğunu söylüyorlar.on beş gündür ağlıyorum ne yapıcam Gülsemmi Ağlasammı yine sırada mektuplar var ne yapsam ne yapsamda Mehmet Ali' yi bu dertten kurtarsam Hadi dedim ben ona en iyisi cezaevinden çekilmiş bir resim gönderim.En son cezaevinden çekilmiş resmimi imzaladım vegönderdim. Aradan 15 gün geçti Bizimkinden yine cevap " Haluk Abi arkadaşlarım gönderdiğin fotoğrafa inanmadılar çünkü o fotoğrafta saçın yok, halbukı sen uzun saçlı biriydin bak seni başkası kandırıyor dediler." O günden sonra Mehmet Aliye bir daha mektup yazmdım umarım bu yazdıklarımı okurda arkadaşlarına bir şeyler ispat etmenin gereksiz olduğunu hisseder. İşte ilginç mektuplardan biriyde buydu.
GÖREVİMİZ
Benim görevimde bu ülkede çevre savaşçısı olan binlerce insandan biri olmak ve bu binlerce insan gibi çabalayıp çabalayıp küçücük çocuklarımıza bir atasözünü, bir kızılderili atasözünün anlamını anlatabilmek. Atasözü şudur.
Bir Gün Nehirler Kuruduğunda, Bir Gün Balıklar Öldüğünde Paranın Yetmediğini Öğreneceksiniz.
HALUK LEVENT
KEDİ KÖPRÜSÜ
www.gaziantep.ch www.antepspor.cjb.net www.antepliali.cjb.net