Bir aksam vakti sirtimi yine sensizlige yasladigimda ...Bu sensiz kaçinci yaslanisim safaklara bilirmisin? >Sensiz aksamlardan yildizlari sayar gibi >Kaç yumak sardigimi,nekadar isyan ettigimi çözebilirmisin ve isyanim kime anlatirmisin bana? >Ben niye üzgünüm,neden sitemkarim ben kimim? >Beni bana anlatirmisin lütfen? >Bir safak vaktinde,tan zamaninda ve bir ikindi melankolisinde neden sitem ederim sana. >Bütün türkülerim neden agit verirki safaga? >Bütün safaklarim niye sönerki? >Neden durup durup safak sayarim sensizligimde? >Beni bana anlatirmisin gözyaslarima teselli olurmusun? >Beni anlarmisin anlatirmisin çeliskilerimi bana? >Sen, sen benim türküm olurmusun? >Benim yerime günlerimi sayarmisin,bana gülermisin? >Gülmeyi ögretirmisin bana? >Gözlerinden kurtarip bakislarini bana tebessüm edermisin?benimle ben olurmusun? ... En az gökkusagi kadar renkli yüregine siyahlarimi bularmisin? ... Sevgimi ellerinle tutarmisin? ... Suratindaki gamze çukurlarindan çikartip mutluluklarini gamzelerime eklermisin? ... Sensizken dolastigim bos sokaklara ugrayip ara sirada olsa beni ararmisin? Beni unuttugun zaman lanet edip kendine benim için aglarmisin? ... Sonuma ramak kala benim ilkim olurmusun? ... Ve ilk kez de olsa benim sonum olurmusun ? ... Yoksa, yoksa beni benimle birakip çekip gidermisin . Elini çekermisin yüregimden. ... Yoksa anlattiklarima gülermisin ? ne yaparsin bilmem ama yinede beni benimle tanistirirmisin?

 

 

Su Olduğunu Düşün

Her şey yerinde zamanında ve dozunda olmalı...

Şimdi sen "su" olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez... İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma; daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin... Gürültünün parçası olursun sadece!.. Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; "Su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler... Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol... Ama rahmet ol; afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana "felaket" denmesin! Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..
Su; yüce Tanrı'nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Ve suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma...
Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken yayılabileceğin; küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe... Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi... Tercih elindeydi hep ve hep de "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken şu değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın... Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin !.. Demeyeceksin; "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.."
Demeyeceksin; "Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.."
Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil... Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç?..Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi "su olduğunu" düşün, ve kendini "su gibi" hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla... Ama yine su gibi "bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini; girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver... Vazgeçilmez ol !..

Unutma!!!

Senden bir tane daha yok bu dünyada...

Unutma. Senden bir tane daha yok bu dünyada.
Gülümsemeyi asla unutma.
Gözlerinin içi gülsün gülerken, bakışların pırıl pırıl olsun ve her zaman nemli kalsın göz pınarların.
Unutma kendini sevilebilecek bir insan haline getirmeyi ve ondan
sonra da kendini sevip kendine sarılmayı.
Zamana güven ve onun senin en büyük dostlarından biri olduğuna.
Acılarının ve felaketlerinin ancak onun koynunda uyuyabileceğini
unutma.
Unutma. Başına gelenlerin günün birinde kişisel tarihinin ayrıntılarından biri olmaya mahkum olacağını unutma.
Her çiçek sevgilin olsun, her sevgilin ise bir çiçek. Açık tut gönlünü tüm
güzelliklere.

Yasalar, günahlar, yasaklar sen olduğun vardır. Ve sen bir tane olduğun
için şu koca dünyada, gir günaha çekinmeden, çiğne yasayı.
Aydedenin sihrini gönderdiği gecelerde uyuyarak çalma hayatından saatlerini.
Gecenin içinde yolculuğa çıkmayı unutma.
İçinde hiç ölmeyecek bir gençlik virüsü yarat ve kaç yaşında olursan ol, her
zaman yirmibeş yaşında kalman gerektiğini unutma. Asla taviz verme seni sen yapan yanlarından. Onurlu bir yasam sürebilmen için, sartlar ne
olursa olsun direnmeyi sakın unutma.
İçindeki seni katletmeye kalkma sakın.
Kendine vuracağın her darbenin seni senden biraz daha uzaklaştıracağını
unutma.

Korkma mahallenin delisi olmaktan.
Doğrucu Davutlar ne kadar çoğalırsa mahallende, hayat mutlaka daha iyiye
gidecektir, unutma.
Hatanın affedilmeyecek olanından kaç, ama hata yapmayayım diye de yakıp
geçme yıllarını.
Unutma ki, hiç hata yapmayan bir insan yapabileceklerinin en iyisini yapamamış demektir hayatta.
Korkma insanca korkularından.
Ve korkunun kendisinden çok, onun beklentisinin daha korkutucu olduğunu
unutma.

Bir anlamı olsun kendinle yaptığın kavgaların.
Ve hep ileriye taşısın seni kavgada attığın her adım. Açık bırak pencereni
ve sabah güneşinin rüzgarı önüne katarak perdelerle yapacağı raksa dönük
olsun bakışların.
Küçücük mutlulukların görkemine inandır kendini ve gülümse. Umutların bitmesin asla ve umutların bittiği yerin, hayatın da bittiği yer olacağını
asla unutma.
Ve taire kulak ver:
" Senden bir tane daha yok bu dünyada.


Digerine