Benden yazmami istiyorsun. Gunlerdir, sana yeniden yazmami istiyorsun benden. Tek kanatli, solgun duslerimi, yuzunde kanayan o kutsal isikla aydinlatan sonsuzluk melegim... sana neyi anlatayim? Ruhumu yaktiktan sonra simdi de damarlarimda dolasan sensizligin , etimi yakan acisini mi? O aciyi uyutsun diye sigindigim, ama sevgini orada da hep ama hep kaybettigim soguk ruyalarimi mi? Odamin tavanindaki, yoksullugumu ve kimsesizligimi harç yapip içine doldurdugum o derin, o sonsuz çatlaklarin altinda, sen diye her gece koynuna girdigim o zamansiz olumlerimi mi? Gozlerinden ozgurluge akan siyah nehirlerde boguldugum, canim sevgili, soyle... sana neyi anlatayim?

simdi burada degilsin. Ama beni duyuyorsun, biliyorum. Kapat gozlerini benim için ve dinle ne olur: Bak, yoksun... Bunun anlamini biliyor musun? Yoklugun, yuregimdeki bu yildizsiz, bu dipsiz, karanlik gece... Yoklugun odamin duvarlarina astigim suretlerine bakarken, gozlerinde unuttugum dalgin gozlerim... Yoklugun, yastigimda biraktigin bu kimsesiz saç tellerin... Yoklugun, gonul bahçenden kopartip verdigin içini soldurmayip, kuruttugum ve tipki sevdam gibi sonsuzluga mahkum ettigim bu kirmizi gullerin... sirf kalemini degdirdigin için atmaya kiyamadigim bu kagitlar... Her an gozumun onunde sakladigim mektuplarin, peçetelere yazdigin siirlerin, hediyelerini sardigin paket kagitlarin... sen gidince, hala sen kokuyordur diye uzerime giydigim ve derin derin soludugum giysilerin...

Yoklugun, elimin, kokunun, solugunun degdigi her seyi dunyanin en degerli hazinesi gibi saklayan, bu yari deli, bu hayattan kopuk ruhum... Kapat gozlerini ve bana bak: Ben diye ne varsa gordugun, iste o senin yokluğun...

simdi burada degilsin. Ama beni duyabiliyorsun, biliyorum. Kapat gozlerini benim için ve dinle ne olur. Çunku sana ancak bir kez soylemeye cesaretim var: Ask hala yuzunde taşidigin, o derin, o bir turlu iyilesmeyen yara izi degildir sevgili... O iz hirstir. O iz bencilliktir. O iz, sana degil, kendine tapan bir ihtirastir. O iz, senin o sonsuz ve hep kendini kanatan merhametin gibi degil. O iz sen gibi degil sevgili...

Firtinalarinla suruklendi askimiz. Korkularinin, yarali geçmisinin, savruk benliginin dalgalarinda, beni kaybedip kaybedip yeniden buldun. seni hep uzaklara çagiran o yalnizlik ruzgarinin alabora ettigi parçalanmis duslerimi, ben sessizce yeniden toplandim sensizlik surgunlerinde. Kanayan sevdami, vurgunu oldugum yuzundeki o kutsal isikla sardim. sigindigim bu huzurun bedelini hayatimla odedim hep. Bilmedigim yollardan geçtim, kanatarak kendimi. Ve simdi sorular cevaplarini buldu. sukunetinin ve guveninin o bilge dinginliginde suzuluyor artik askim. Artik biliyorsun ki, sevgimin inadi hiç kirilmayacak... Uyurken yuzumde gordugun, o bu dunyaya ait olmayan iyilik ve o “yasadisi gulumseyis” bir kez olsun solmayacak... Benim sonsuzluk melegim, affet ama, bedeli ebedi sensizlik olsa da, sana hayattan daha kotu davranmayacagim...

Gunlerdir sana yeniden yazmami istiyorsun benden...

“ (...) sana neyi anlatayim...

Her sarniç kuflu bir yagmuru,

her sevda bir ayriligi iasar...”

          Digerine