HAÇLI SALDIRISININ DİĞER YÜZÜ

Ümit Furkan

 

Yıllarca dünyayı sömüren ve kendi çıkarları için insanların hayatlarını hiçe sayan ABD’ye haddini bildiren “uçaklama” eyleminin üzerinden 1 yıl geçti. Kabaca bu bir yılı değerlendirilsek, karşımıza iki gurub çıkıyor:

1-İcraat yapanlar. 2- Konuşanlar.

Maalesef birinci grubu, Haçlılar ve onların kuklaları oluşturuyor. İkinci grubu ise, Müslümanların kahir ekseriyeti...

Müslümanlar; "Eylemi kim yaptı?”, “Bu eylem İslâma uygun mu?”, “Afganistan’a yapılan saldırı terörle mücadele mi, yoksa Haçlı seferi mi?” gibi gereksiz sorulara cevab (!) aramakla vakit geçilirlerken (Oysaki Müslümanların cevabını bulup, ardından eyleme geçmeleri gereken soru şu olmalıydı: “Müslüman kardeşlerime Haçlılar saldırırken ben ne yapabilirim?”), Haçlılar hemen bir araya gelip, yeni bir Haçlı seferi başlattılar. Ve gerisi malûm... İslâm dünyası karadan, havadan, denizden ve uzaydan kuşatılmış durumda... Ümmetin evladlarının üzerine Haçlı bombaları yağıyor...

İslâm dünyasındaki ataletten cesaret alan Haçlılar, sadece askerî saldırı yapmıyorlar. Askerî saldırıların yanında hem İslâm ülkelerine yönetim şekilleri belirleniyor, hem de İslâmi eğitim...

Zamanın şartlarına göre eğitim sistemini yenilemeyen, ve âdeta Elif-Ba öğretmekten öteye gidemeyen “medrese”lere ABD’de müfredat hazırlanıyor. Hazırlanan müfredat, işbirlikçi ‘âlim’ler tarafından uygulanacak. Müfredatta göre; cihad, İslâm esaslarına göre bir düzen kurmak, kötülükten men etmek gibi mefhumlar artık gündeme getirilmeyerek, unutturulacak. Tamamen dünyevîleşmiş bir Müslüman tipi ortaya çıkartılacak.

Bu program Pakistan’da tatbik edilmeye başlandı. İşi sıkı tutan Haçlılar, hazırladıkları müfredatın uygulanmama ihtimâline karşılık Pakistan’da 20 bin medrese kuruyorlar...

İslâm ülkelerine “demokrasi” ihraç etmek isteyenlerin, ve bunun eğitimden geçtiğine inananların düzenledikleri toplantıdan bahseden bir makaleden alıntılar yapacağız. Makaleyi yayımlayan gazete, Zaman Gazetesi. Yani Amerika’da, İslâm dünyasıyla ilgili hazırlanan kumpasların gönüllü taşeronluğunu yapan; TC’nin mevtâ cumhurbaşkanlarından Turgut Özalla birlikte, şerîatsız bir İslâm (Türk İslâmı) anlayışını yaymak için çalışan grubun gazetesi. O nedenle makale, yarının “hesap sorucuları” için istihbarî bilgiler verebilir!

M. Hakan Yavuz’un "Türkiye İslâmı (Turkish İslâm) Çözüm mü?” adlı makalesi, 7 Mart 2002 tarihinde yayımlandı (vurgulamalar bize ait):

"... Yaklaşık 3 gündür medyadan uzak Pacetello (Idago) kasabasında Dışişleri, Savunma ve diğer idari birimler ve akademisyenlerin katıldığı yuvarlak masa toplantısında bu yeni dönem hakkında kimi ipuçları edindim. "11 Eylül, dinî radikalizm ve Amerikan savunma hattı” toplantısında ortaya çıkan sonuç şu: Amerika’nın politikalarını fırsatlar ve umutlar değil korkular ve tehdit algılamaları belirleyecek. Daha fazla içine kapalı, daha az özgürlük ve demokrasi taraftarı bir Amerika ortaya çıkacak. Bunun Ortadoğu’ya yansıması ise daha az özgürlük ve daha kısıtlı demokrasi olacaktır. Amerika’nın güvenliğine tehdidin geldiği ana noktalardan biri Ortadoğu ve radikal İslâmcı hareketler. Toplantıda, çözüm olarak sürekli vurgulanan ise “Türk İslâm” modeli oldu...

Toplantının açılış konuşmasını Başkan Clinton’ın ulusal savunma danışmanı Prof. Anthony Lake yaptı. Lake, küreselleşmenin Amerika’ya sunduğu imkânlar kadar tehlikeleri de beraberinde getirdiği ve Amerikan güvenliğinin dünya güvenliğinden soyutlanamayacağını vurguladı. Lake, Amerika’nın temsil ettiği “yaşam felsefesine” karşı ortaya çıkan tehditler üzerinde durdu. Temel tehditlerden biri dinî terördü. Buna karşı verilecek mücadelede “ekonomik şartların düzeltilmesi, siyasi katılım kanallarının açılması ve ÖZELLİKLE DE DİNÎ EĞİTİM KURUMLARININ DÜZELTİLMESİNİN" şart olduğunu vurguladı...

Pocatello toplantısında İslâm dünyasında “Türk İslâm” modeli çözüm olarak sunuldu. Toplantıya katılan dört bilim adamından ikisi İslâm dünyasındaki dinî otoritenin parçalanmasına çözüm olarak Türkler öncülüğünde yeniden bir kurumsal yapılanmanın düşünülmesini önerdiler. Sonuç olarak, Amerika’da birçok insanın kafasında bir “Türk İslâm” modeli oluştu. Bu modelin temel özellikleri şunlar:

1- Toplumsal proje değil bireysel kimliğin inşası ve cemaatsel ahlakî dokunun korunmasını amaç edinen bir İslâm.

2- Avrupa ile yakın ilişkiler sonucu insan hakları, demokrasi ve serbest piyasa söylemleriyle çatışmayan bir İslâm.

3- Dinî söylemleri kamu alanına taşıyarak tartışmalara iştirak eden liberal bir İslâm.

4- Devlet otoritesiyle ve demokrasiyle barışık bir İslâm.

5- Batı’ya karşı kendisini tanımlamayan modernleşmeci bir iman

6- Dinler arasındaki diyalogu sürekli ön plana taşıyan girişimci özelliği.

7- Dinî otoritenin korunduğu ve dinî eğitimin en iyi şekilde verildiği bir ülke...”

Fazla söze hâcet yok! Eğer Müslümanlar hayata dair konularda plan-proje hazırlamazlarsa, birileri çıkar ve hazırlar. Ve o birileri de Hristiyan-Yahudî olur! Yukarıda görüldüğü gibi...

Zamanında kendisinden yardım isteyen Afganlılara, “Sizin battaniyeden, ıvır zıvırdan çok İdeolocya Örgüsüne ihtiyacınız var.” diyen Üstad’a rahmet!..

www.umitelonu.up.to