PEKİ AKILLI OLALIM!

Ümit Furkan

 

«Amerikalıların Irak halkıyla hiçbir alıp veremediği yok. Ama hayat tarzımız günde 20 milyon varil petrole bağlı ve bunun yarısını ithal etmek zorundayız. Biz, petrol diyaliz makinesine bağlı bir hasta gibiyiz. Bu bir ölüm-kalım meselesi.»*

Amerikan işgaline çanak tutacak tezkereye karşı olan AKP milletvekillerine, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ve 58. TC hükümetinin Başbakanı Abdullah Gül şu telkinde bulunuyor: “Duygusal davranmayın. Aklınızı kullanın.”

Mâdem ‘büyüklerimiz’, duygularımızı bir tarafa bırakıp aklımızı kullanmamızı istiyorlar, biz de öyle yaparız! Ve başlıyoruz aklımızı çalıştırmaya:

“Her Hayırda Hayır Yok”

AKP’nin TBMM’deki grup toplantısı için meclise gelen Recep Tayip Erdoğan’ın önünü eski bir milletvekili keserek, işgal tezkeresine Erdoğan’dan “hayır” demesini ister. Erdoğan’ın karşılığı ise şu olur:

- Her hayırda hayır yoktur!

Eski milletvekili üsteleyince de, “Biliyor musunuz, bu yıl tam 73 milyar dolar ödeyeceğiz.” der.

Şimdi duygularımızı bir kenara bırakmasaydık şöyle düşünürdük: “Yahu görüyor musun, adamlar bunca sıkıntıya ülkenin borçlarını ödemek için katlanıyormuş.”

Ama asla duygulara yer yok! Hemen ‘büyüklerimizin’ tavsiyesine uyuyor ve aklımızı çalıştırıyoruz: “Ya bu işin adı başka bir şey olsa gerek... Bu aynı, mahalle bakkalına borcu olan adamın, borcuna karşılık karısını bakkala peşkeş çekmeye benziyor... Bu adamlar da ülkeyi peşkeş çekiyor!...”

Akıl bu; düşünür mü, düşünür... Sorar mı, sorar...

“Füze Düştüğünde 6 Milyar Dolar Cebimizde”

İşgal tezkeresine karşı çıkan AKP milletvekillerini ikna toplantılarında konuşan Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, “Füzeler Irak’ı vurduğu anda 6 milyar dolar cebimizde. Bu paranın gelmesiyle ekonomi rahatlayacak... ” demiş (26.02.03).

Şimdi duygularımızı bir kenara bırakmasaydık şöyle düşünürdük: “Vay anasını!.. Helâl olsun! Dünyanın tek süper gücüyle amma pazarlık yapmışlar. Koparmışlar parayı...”

Dedik ama, duygulara asla yer yok. Ve başlıyoruz aklımızı çalıştırmaya: “Bakan böyle diyor ama, bir gazete de bu paranın hesabını yapmış. Hiç de bakanın dediği gibi değil. Gazetede şöyle yazıyor: «ABD ile sürdürülen Irak pazarlığında gündeme gelen ekonomik yardımların, Türkiye’nin kayıplarını karşılamaktan uzak olduğu belirtiliyor. Seyahat Acenteleri Birliği’nin hazırladığı son araştırmaya göre, savaş çıkması halinde Türk turizmi en az 6 milyar dolar zarar edecek. Bu rakam ABD’nin vaad ettiği 6 milyar dolarlık hibeye denk geliyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine’ne göre ise, Türkiye’nin bu harekâttan yıllık zararı en az 16.6 milyar dolar olacak... (27.02.03 Zaman)» Eee, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!..”

Akıl, düşünmeye devam ediyor: “Amerika Afganistan’a da para verecekti. Ne oldu? Geçenlerde Haçlı kuklası Karzai’nin uluslararası bir toplantıda, «Bize vaad edilen paralar gelmedi. Yalnız kaldık.» diyordu. Demek ki Amerika sözünde durmuyor... Bu konuda, Herald Tribune gazetesinde Paul Krugman (23.02.03) ilginç bilgiler veriyor. O da Amerika’nın sözünde durmadığından dem vuruyor: «... ABD’nin Afganistan’da yaptığına bakmanız yeterli. İlk başta para sorun değildi; Taliban’a karşı zafer, özel kuvvetler ve akıllı bombalarla olduğu kadar, bölgedeki diktatörlere yedirilen rüşvetlerle de kazanılmıştı. Bush, ABD’nin ilgisinin savaş kazanılır kazanılmaz bitmeyeceğine söz vermişti; Afganistan’ı unutmayacak, ülkeyi yeniden inşa etmek ve barışı güvence altına almak için kalacaktı. Yönetim, 2004 bütçesinde Afganistan’ın yeniden inşaasına ne kadar para ayırdı dersiniz?

SIFIR. BUSH EKİBİ BUNU UNUTTU! Hatayı örtbas etmek için Kongre’de çalışan görevlilerin utana sıkıla 300 milyon dolar yazması gerekti... Irak’a da aynı biçimde davranılacak. Uzmanların, Irak’taki petrol alanlarından verim alınmasının yıllar süreceğini açıklamalarına rağmen, Bush’un sözcüsü Ari Fleischer, Salı günü, Irak’ın yeniden yapılanma masraflarını kendi başına karşılayabileceğini yineledi. Hatta bazı yetkililer yazılmaması kaydıyla, Irak petrollerini ‘savaş ganimeti’ olarak nitelendirdi.» (Radikal 26.02.03)»

Akıl, düşünmeye devam ediyor: “Ya bize de aynısını yaparlarsa... Sahi, geçen savaşta vaad edilenler verildi mi?..”

Akıl bu; düşünür mü, düşünür... Sorar mı, sorar...

Aklımızı çalıştırmaya şimdilik mola veriyoruz...

Onlar akıllarını ‘çalıştırdıkça’, bizim de aklımızı çalıştırmakta imtina etmeyeceğimizi bilsinler!..

*Fadıl Gheit. Eski bir Mobil çalışanı, halihazırda New York’ta bir borsa firmasında görevli.

(Amerika’nın en büyük emekli fonlarının ve mali yatırımcılarının katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmadan, Aralık 2002)

 

www.umitelonu.up.to