“OKUNACAK!..”

“41- Şüphesiz Firavun’un kavmine de uyarıcılar gelmişti.

42- Lâkin onlar bütün âyetlerimizi yalandılar. Biz de onları güç ve kudretimize lâyık bir şekilde yakaladık.

43- Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan daha mı iyidirler (güçlüdürler)? Yoksa kitaplarda sizin için bir berât mı var?

44- Yoksa «Biz, intikam almağa gücü yeten bir topluluğuz» mu diyorlar?

46- Bilakis kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha acıdır.” (1)

“Allah Teâlâ burada; Allah elçisi Mûsâ ve kardeşi Hârun’un imân etmeleri halinde müjde, küfretmeleri halinde de uyarı ile Firavun ve kavmine geldiklerini haber veriyor. O ikisini büyük mucizeler ve müteaddid âyetlerle desteklemişti. Ama bütün bunları yalanladılar da sonunda Allah Teâlâ onları kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladı. Yani Allah onların kökünü kazıdı, onlardan haber verecek birisini, canlı bir gözü ve izi bırakmadı. Allah Teâlâ sonra şöyle buyuruyor: «Ey müşrik Kureyş kâfirleri; sizin kâfirleriniz bunlardan; rasûllerini yalanlamaları ve kitapları inkâr etmeleri sebebiyle helâk olundukları zikredilenlerden daha mı iyidir? Siz mi daha hayırlısınız, yoksa onlar mı? Yoksa kitablarda sizin için bir berâet mi vadır?» Allah’ın azâb ve intikamının size ulaşmayacağına dâir yanınızda Allah’tan bir berâet mi var? «Yoksa onlar: Biz, intikâm almaya muktedir bir topluluğuz mu diyorlar?» Birbirlerine yardımcı olacaklarına, topluluklarının kendilerine kötülük bulaştırmak isteyenlere engel olacağına ve bu topluluklarının kendilerine bir fayda vereceğine mi inanıyorlar? «Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarına dönüp kaçacaklar (işleri darmadağınık ve onlar arkalarına dönüp kaçacaklar (işleri darmadağınık olacak ve mağlûb olacaklar.)»

Buhârî der ki: Bize İshâk’ın... İbn Abbâs’tan rivâyetine göre Hz. Peygamber (s.a.) Bedir günü kendisi için kurulan çadırda iken: Ahdin ve va’din adına, Allah’ım, şâyet dilersen bugünden sonra artık ebediyyen Sana ibâdet olunmaz, diye dûa etmekteydi. Hz. Ebu Bekir (r.a.) elini tuttu ve «Ey Allah’ın elçisi yeter, Rabbına çok ısrar ettin» dedi. Hz. Peygamber çadırdan çıktı. Zırhı içinde sıçrıyor ve: «Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklar. Daha doğrusu onlara vad’olunan asıl saattir. O saat ne belâlı, ne acıdır.» buyurdu. Hadîsi Buhârî ve Neseî bir çok yerde Hâlid –ki bu zât Mihrân el-Hazzâ’dır- kanalıyla rivâyet etmişleridir. İbn Ebu Hâtim der ki: Bize babamın... İkrime’den rivâyetine göre o, şöyle demiştir: «Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklar.» âyeti nâzil olduğunda Hz. Ömer, «Hangi topluluk dağıtılacak, hangi topluluk mağlub olacak?» demişti.

Hz. Ömer şöyle anlatır: Bedir günü olduğunda Allah Rasûlü (s.a.)nü zırhı içinde sıçrarken ve «Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklar.» derken işittim ve bu âyetin te’vîlini işte o gün anladım....” (2)

“... Taraflar arasında ferdî cenk bitince saflar birbirine yaklaşmaya başladı. O ân, meydana çıkan manzara; Putlar içinde, birbirine sıkı sıkıya yapışmış yürüyen bin kişi... Ellerde kılıç, suratlar çatık, geliyorlar! Karşılarında sadece üç yüz mümin... Belki her biri bir orduya bedel amma, sayıda üçte bir...

Bir ân, uykuya dalar gibi oldular ve hemen gözlerini açtılar:

Ve bir âyet okuyarak karargâhlarından çıktılar:

«- Yakında kâfirlerin askerleri siner ve arkalarını dönerler.» (3)

“Sağa sola, öne, daima ileriye kılıç sallayan müslümanlar... Yanlarında, tanımadıkları, görmedikleri, beyazlar giyinmiş, başları beyaz sargılı insanlar...

Ve dövüşen insanların kulaklarında duymadıkları, bilmedikleri sesler:

«Dayanın! Düşman zayıf! Allah sizinledir!»” (4)

“İbn-i Abbas:

«- Gıfar oğullarından biri anlattı: Bedr Cengi gününde, amcamın oğluyla, yüksek bir tepeden muharebeyi seyrediyorduk. Maksadımız hangi taraf bozulursa o tarafın öteberisini yağma etmekti. Böylece dağın tepesinden bakarken, yakınlardan bir bulut gelip önümüzden geçti. Buluttan at kişnemeleri geliyordu. Amca oğlunun korkusundan ödü patladı. Aynı hâl, az kaldı benim de başıma geliyordu. Bulutun içinden bir ses işittim; Yürü!»

Müslümanların kılıcı kendilerine değer değmez düşen başlar...

Allah Resûlünün yerden alıp attıkları bir avuç kumun değmediği kâfir kalmamıştır.

«- Onu sen atmadın. Allah attı.»

Kureyş büyüklerinin birçoğu kılıçtan geçti, birçoğu esir oldu. Bir kısmı da, tabana kuvvet kaçtı.” (5)

“Kum fırtınası ABD ordusunu zorluyor

Irak’a düzenlenecek operasyonda, saldırının ağırlık merkezini oluşturacak Kuveyt sınırında çıkan şiddetli kum fırtınası ABD ordusunun hareket kabiliyetini büyük ölçüde kısıtladı.

Kuveyt sınırında maksimum görüş mesafesinin 200 metreye kadar düştüğü bildiriliyor. Fırtınanın, askerlerin hareketini etkileyecek boyuta da ulaştığı kaydediliyor. ABD’li askeri uzmanlar kum fırtınasının yüksek teknolojiye sahip araçlara zarar vermesi nedeniyle, kara harekatının kısa bir süre için ertelenebileceğini belirtiyorlar

Kuveyt çölü üzerinde gökyüzünün kum dalgaları nedeniyle tamamen kapalı olduğu da ifade ediliyor. Kum fırtınalarının özellikle uydu haberleşme sisteminde yarattığı sorunlar, hava operasyonlarının sağlıklı yürütülmesini ve birlikler arasındaki koordinasyonu da etkiliyor.” (6)

Enes (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.) buyurdu ki, Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

- Ben, kulumun bana karşı olan zannının yanındayım (beni nasıl zannederse öyle bulur) ve o bana dua ettiğinde, ben onunla beraberim.” (7)

“Müslümanların zaferi için, günde 1000 kere Kamer Sûresi’nin 45. âyet-i kerîmesi okunacak!..”

2- Hadislerle Kur’an-ı Kerîm Tefsiri, C: 14, S: 7604, İbn Kesir, Çağrı Yayınları

3- Çöle İnen Nur, S: 300, Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Yayınları

www.umitelonu.up.to