ENDÜLÜS... İSTİKBÂL İSLÂMINDIR!..

ÜMİT FURKAN

 

"Şanghay’dan Chıcago’ya, Cakarta’dan Timbuktu’ya kadar günde beş vakit göğe yükselen ezanın nağmeleri, dünyanın her köşesinde müminleri ibadete çağırır. İster metal hoparlörlerden çıkıp şehrin kalabalık caddelerinin üzerine yayılsın, ister kumun üzerine diz çökmüş devecilerin mırıldandıkları bir terennüm olarak göğe yükselsin, bu nağmeler Müslümanlar’ın yaklaşık 1400 yıldır kullandıkları aynı Arapça ifadeyle, Yaradan’a methiyeyle başlar: “Allah u ekber” yani “Tanrı uludur!”

Günümüzün dünyasında her beş kişiden biri, yaklaşık 1,3 milyar insan İslam’ın sesine kulak veriyor. İnananların yüzde 80’i Arap dünyasının dışında olan İslam’ı kabul edenlerin oranı, onu yeryüzünün en hızlı büyüyen dini haline getiriyor.” (1)

*

"Fransa son günlerde kamu alanlarında türbanın yasaklanması ve laiklik tartışmalarına kilitlendi. Okullarda hemen her gün türbanla ilgili bir kriz çıkıyor. Ancak türbanın kamu alanlarında takılmasını yasaklayan bir kanun yok. Örneğin okullarda kız öğrencilerin türbanla derslere girip girememesi öğretmenin inisiyatifine bırakılmış durumda. Hemen hergün bir türban olayı yaşanması üzerine Cumhurbaşkanı Jacques Chirac duruma el koydu ve 18 kişilik bir türban komisyonu atadı. Akademisyen, sosyolog ve uzmanlardan oluşan komisyon Aralık ayına kadar bir rapor hazırlayarak Chirac'a sunacak. Chirac bu rapora göre Fransa'nın türbana bakışını belirleyecek. Chirac'a tavsiyede bulunacak bu komisyonda Gaye Petek adlı bir Türk de var. Petek, Fransa'daki Müslümanlar ve türbanla ilgili görüşlerini şöyle anlattı:
Türbanla Haç Bir Değil
Okullarda türbanın yasaklanmasını istiyorum. Türban ile bir Katolik öğrencinin boynuna taktığı haç sembolünü bir tutuluyor. Bu doğru değil. Türbanda sosyal bir mesaj var. Böyle simgeler, bir takım anlayışları da beraberinde getiriyor. Mesela "Doğru yolda giden kız, başım örten kızdır" düşüncesini kuvvetlendiriyor. Fransız Cumhuriyeti'nin temel ilkelerini sarsıyorlar...

Helal Et İsteniyor
Fransa'nın temel ilkeleri sarsılmaya başladı. Devleti bir imtihana sokuyorlar. Artık okulların kantininde helal et isteniyor. Paris'teki Doğu Dilleri Üniversitesi, çarşaflı gençlerin mekanı oldu. Aşırı dinciler, oruç tutmayan öğrencilere, 'boğazını keseriz' şeklinde işaret yapıyorlar.” (2)

*

"Yıllarca pekçok ülkeyi peşinde koşturan, sonunda Sudan'da yakalanan 'Çakal Carlos' lakaplı İllich Ramirez Sanchez, "Devrimci İslâm" adında bir kitap yayımladı. Amerika'nın küresel hegemonyasına karşı tek alternatifin ve çözümün İslâm olduğunu vurgulayan Carlos, kitabında el-Kaide lideri Usame bin Ladin'e övgüler yağdırdı.

Carlos, 11 Eylül saldırılarının ABD hegemonyasına karşı yapılmış bir eylem olduğunu belirttiği 274 sayfalık kitabında, Usame bin Ladin'i dünyayı aydınlatan bir insan olarak tanımlıyor. Sudan'ın teslim etmesinden bu yana Fransa'da hapiste bulunan Çakal Carlos'un kitabı önceki gün "Roshir" Yayınevi tarafında piyasaya sürüldü. Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a 11 Eylül'de düzenlenen saldırıları "Kapitalist ABD hegemonyasına karşı yapılmış en büyük silahlı mücadele" olarak yorumlayan Carlos, bunun Kudüs dahil İslâm'ın birçok mukaddes bölgelerini işgal eden Amerika'ya bir cevap olduğunu kaydetti. Kitabı için "Devrimci İslam" başlığını seçmekte zorlandığını belirten Carlos, dünya genelinde küresel adaleti ancak İslam'ın sağlayacağını söyledi. Carlos, ABD hegemonyasına karşı olan herkesin Müslüman veya gayri müslim "Devrimci İslâm"a destek vermeleri gerektiğini vurguladı.

Carlos, Ladin'in cezbedici özelliği ile çağdaş tarihde ender rastlanan bir kişiliğe sahip olduğunu iddia etti. 11 Eylül olaylarının küresel hegemonyası ve savaşları için kitle imha silahlarını kullanmaya yeltenen Amerika'ya fırsat verdiğini de belirten Carlos, Devrimci İslâm'dan başka hiçbir gücün Amerikan hegemonyasını değiştiremeyeceğini bildirdi. Carlos, geçtiğimiz yıllarda avukatı İzabel Bayer ile hapiste İslâmi usullere göre evlenmişti. Carlos, 1975 yılında hapiste bulunduğu yıllarda Müslüman fedaiyinlerle birlikte kaldığı hücrede, bu fedaiyinlerin İslâm'a olan bağlılıklarından etkilenmiş ve daha sonra İslâm'ı seçtiğini açıklamıştı. Paris'te bir cezaevinin tecrit hücresinde hapis cezasını çeken Carlos, 1994'ün ağustos ayında, Sudan'da yakalanarak, Fransa'ya getirilmişti. Paris mahkemesi, Carlos'u Fransa'da işlediği cinayetler yüzünden ömür boyu hapse mahkûm etmişti.” (3)

*

"ABD’nin eski Merkez Kuvvetler Komutanı Tommy Franks, Irak’ta Amerikan askerlerine günde yaklaşık 25 saldırı düzenlendiğini belirtti.

Franks, Temsilciler Meclisi Silahlı Güçler Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, ‘’Irak’ta Amerikan askerlerine günde 10 ila 25 arasında saldırı olmaktadır’ dedi. ABD Başkanı George Bush’un Irak’ta esas çarpışmaların sona erdiğini açıkladığı 1 Mayıs’tan bu yana karşı ateşte 31 Amerikan askeri öldü.

Irak’ta, işgal birliklerine düzenlenen saldırı haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Times gazetesi Amerikan askerlerine düzenlenen saldırıların şeklinin değiştiğini belirtip Iraklı grupların saldırı taktiklerini değerlendirdi.

Times, "Amerikan askerlerine daha cüretkar taktiklerle saldıran Iraklılar son günlerde bu saldırıları daha düzenli gerçekleştirmeye başladıklarını gösterdiler. Amerikalı komutanlar ise ‘direnişçi Iraklılar’ olarak adlandırdıkları bu grupların, bir gerilla ordusu olarak örgütlendiklerini reddediyor ancak vur-kaç olaylarında daha ağır silah ve cephane kullanıldığını kabul ediyor” dedi.

Amerikalıların nisan ayında Irak’ı işgal ettiği ilk günlerde karşılaştıkları direnişin sadece rastgele açılan makineli tüfek ateşi ve çoğu patlamayan bubi tuzakları olduğunu belirten Times, ordu yetkililerine göre şimdi günde bir düzine saldırı olduğunu yazdı. Kullanılan taktikler ise farklılık gösterdi.

Gazete, "Bu hafta, yol kenarlarına yerleştirilen bombalarla düzenlenen saldırılarda artış gözlendi. Bu saldırılarda, uzaktan kumandayla patlatılan mayınlar, top ve havan topu mermileri kullanılıyor. Bir diğer taktik ise Amerikan askerlerini araçlarından dışarıya çıkartarak yüksek apartman blokları içinde pusuya düşürmek. Kullanılan bir başka yöntem, Bağdat’ın çevresindeki yollar üzerindeki köprülerde bekleyerek geçen konvoylara ‘ev yapımı’ denilebilecek bombalar atmak” diye devam etti.

Times, Amerikalı komutanlara kullandıkları taktikleri ve güzergahları değiştirme talimatı verildiğini belirtti ve yazısını, Iraklıların henüz kullanmadıkları bir saldırı taktiğinin ortaya çıkardığı kaygıyla noktaladı.

Gazete, "Şimdiye kadar intihar saldırılarına başvurulmadı. Tek olay, Amerikalılar Bağdat’a girdiğinde bir kişinin, üzerine sarılı bombalarla bir Amerikan askerine saldırmasıydı. Patlamada ikisi de öldü. Ancak Amerikalı komutanlar, bundan böyle daha fazla intihar saldırısı beklediklerini bildiriyorlar” dedi.” (4)

*

"... Alman muharriri Grün:

– "İslâmiyet karşısında hiçbir nizâm galebe çalamaz ve insanlığı ancak İslâmiyet bugünkü buhrandan çıkarır!"

Bu söz, "nizâm" bahsinde hiçbir tecrit teri dökmemiş ve "ruhî muvazene" diye bir meselesi olmadan insan ve toplum meselelerini çözmeye çıkanlara ne der?..

·

Harword Üniversitesi Profesörlerinden Hocking:

– "Hayatın hakikatine intibak bakımından İslâm kanunlarından üstünü yoktur. Hakikati itiraf etmek lâzım gelirse, İslâm bizim yükselmemiz için gereken bütün maddelere sahiptir!"

Bu söz, "ahlâkın hakikatı ve zaman ölçüsü" diye bir meselesi olmadan insan ve toplum meselelerini çözmeye çıkanlara ne der?

·

Fikir adamı Spencer:

– "İslâm şeriatı, hayret verici öyle kurallar koymuştur ki, ona tercih edilecek daha üstün hükümler mevcut değildir. Batı medeniyeti ancak İslâm'la ilerler!"

Bu söz, "bilgi nedir?", "aklın mahiyeti, rolü ve sınırı nedir?", "hüküm ve hükmün hakikati nedir?" sorularının çilesini çekmemiş olanlara ne der?

·

Alman devlet adamı ve ünlü kanun koyucu Prens Bismark:

– "Bu kanunlar, değil bir toplumun, bir hâne halkının bile saadetini temin edecek mahiyette değildir. Buna karşılık müslümanların tâbi olduğu Kur'an bu kayıttan azadedir. Ben, Kur'ân'ı her yönden tetkik ettim ve her kelimesinde büyük hikmetler gördüm!"

Bu söz, ihtiyaçların ruha bağlı bir zaruret olduğunu bilmeden, "ihtiyaçların giderilmesi, refah ve mutluluk" tekerlemesiyle vakit geçirenlere ne der? Ve, o hikmetleri şahsında pırıldatması gerekenlerin "hikmet gözü" diye bir davadan haberi olmayan "hafif idrak" soyuna ne söyler?

·

Rus müsteşriklerinden Profesör Barthold'un kanaatince, yeryüzünde yegâne cihanşümûl din İslâmiyet'tir. Bu meşhur âlimin, Fransızca nüshası Paris Üniversitesi "İslâmî Tetkikler Enstitüsü" tarafından yayınlanan ve Türklerin İslâmı kabulüyle ilgili olan eserinden:

– "İslâm propagandasının Türkler arasındaki başarısında İslâmiyetin diğer cihanşümûl dinlerden daha yüksek bir nisbette haiz göründüğü başka bir meziyet daha belirmiştir. İslâmiyet'in hakiki mânâsıyla cihanşümûl bir din olduğu da inkâr edilemez. Bundan maksadım, yayılma kabiliyetinin, aynı bir kök ve aynı bir kültüre mensup milletler arasına münhasır olmayan bir din olduğunu söylemektir."

Bu kadar!.." (5)

*

Endülüs’te 511 yıl sonra tekrar ezan okundu!

Haçlılar tarafından yıkılan Endülüs devletinin sonra Gırnata’da ilk cami açıldı. 300 bin nüfuslu Gırnata’da yaşayan yaklaşık 15 bin Müslüman, cami açılışını coşkuyla kutladı. Yapılan Ulucami, Gırnata ve Elhamra Sarayı alanında 511 yıl sonra açılan ilk cami olması bakımından önemli bir simge özelliği taşıyor...

Evet, 511 yıl sonra:

"Allah-u Ekber! Allah-u Ekber! Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!

Eşhedü en lâ ilâhe illallah

Eşhedü en lâ ilâhe illallah

Eşhedü enne Muhammeden Resûllallah

Eşhedü enne Muhammeden Resûllallah

Hayye ale’salâh

Hayye ale’salâh

Hayye alel-felâh

Hayye alel-felâh

Allah-u Ekber! Allah-u Ekber!

Lâ ilâhe illallah"

KAYNAKLAR:

1- Natıonal Geographıc (Türkiye), Don Belt, Ocak 2002

2- Vatan Gazetesi, 07 Temmuz 2003.

3- Yeni Şafak Gazetesi, 28 Haziran 2003.

4- Millî Gazete, 12 Temmuz 2003.

5- İstikbâl İslâmındır, Salih Mirzabeyoğlu, İBDA Yayınları, Sh: 95-96-97

 www.umitelonu.up.to