Kronoji
1963
- 1964 ve 1965 yılları arasında Dil - Tarih
Coğrafya Fakültesi Prehistorya (Diptarih)
Kürsüsü Profesörü İ. Kılıç KÖKTEN yönetimindeki
arkeolojik kazılar, Ünye tarihinin M.Ö. XV. bin
yılına kadar uzandığını kesin olarak ortaya
koymuştur.
Özellikle Kabataş ve Yontmataş Çağları Yüceler
Köyü ile Cevizdere yöresinin içlere uzanan tabii
mağaralarında yaşanmıştır.
İklim şartlarının değişmesi üzerine Orta
Asya'dan doğuya göç eden kavimler Doğu
Anadolu'nun Çoruh, Kızılırmak ve Yeşilırmak
vadilerini izleyerek sahilin tabii
mağaralarından ve güneşli plajlarından
ziyadesiyle yararlanmışlardır. Sondaj
mahiyetindeki arkeolojik kazılarda ele geçen
buluntular yukarıdaki teoriyi desteklemektedir.
Gerek Cevizderesi ve gerekse Tilki
Mağaraları'ndaki kazılarda ele geçen ilkel
endüstri verileri, tahminlerin çok daha üstünde
olmuştur. Bu kesimlerde yerleşen insanlar M.Ö. X
-XV. bin yılları arasında uygarlıklar kurmuşlar
ve daha sonraları birkaç kol halinde Cevizderesi
yöresine kadar sokulmuşlardır.
Çevrenin ormanlık olması insanların burada uzun
sürelerle kalmasına yol açmıştır. Cevizdere
yöresinde Tozkoparan Mağaraları'nda yapılan
sondaj mahiyetindeki kazılarda diptarih
insanlarının deniz ürünlerinden
yararlandıklarını göstermiştir. Kül yığınları
arasında çeşitli hayvan kemiklerine, midye
kabuklarına ve çanak - çömlek endüstrilerine
rastlanmıştır.
Tabii mağaraları yapıt olarak kullanan diptarih
insanlarının başlıca araç ve gereçlerini çakmak
taşından yapılmış âletler ve tipik çömlek
buluntuları teşkil etmektedir. Özellikle, toprak
altından çıkan işlenmiş çakmak taşlarının
mevcudiyeti diptarih uygarlığı hakkında bizlere
uyarıcı bilgiler vermiştir. Cevizderesi
yöresinde yapılan kazılarda ise, diptarih
insanlarının uzun yıllar sıtma hastalığından
muzdarip olduklarını göstermiştir.
Derenin durgun kesimlerinde çoğalan
sivrisinekler insanlara aman vermemiş ve onların
başlıca düşmanları olmuştur. Sıtma hastalığının
yaygın bir hale gelmesi sonucu insanlar
çevredeki 200 - 300 metre yüceltisindeki
tepelere taşınarak timülüsleri kurmuşlar, bu
timülüsler kazı yapılan yerden rahatça
görülmektedir. Kendilerini bu nedenle emniyette
gören insanlar zamanla çoğalarak sahile kadar
inmişler ve denizlerden son derece
yararlanmışlardır.
Bu oluşum insanların M.Ö. XV bin yıl
önce deniz hayvanlarından
yararlandıklarını açıkça göstermiştir.
Zaten, yapılan sondajlar bu konuyu da
desteklemektedir. Deniz ürünlerinden ve
çevre hayvanlarından yararlanan
insanların kemikleri süs araçları olarak
kullandıklarına dair kesin işaretlere
rastlanmıştır. Uzun yılların yaşantısı
ve uygarlığın gelişimi sonucu,
insanların killi toprakları işleyerek
bugünkü mutfak eşyalarının yapımına
özendiklerini göstermiştir.
Kazılarımız sırasında ele geçen çanak,
çömlek parçaları Ünye tarihine ışık
tutması yönünden küçümsenmeyecek bir
olaydır. Kül kalıntıları ve fosiller
arasından çıkan endüstriler insanı
hayrete sevk edecek kadar bol ve o
nispette de orijinalite arz etmektedir.
Anılan çağın insanları en çok 45 - 50
yıl boyunca hayat sürerlermiş. Nitekim,
kazılarda ele geçirdiğimiz bir
kafatasının incelenmesi profesörü bu
olumlu sonuca ulaştırmıştır. Yıllar
geçtikçe ve uygarlık ilerledikçe
insanlar arasında toprağa bağlılık da o
derece artmıştır. Toprağın cömert ve
verimli oluşu insanları toprağa daha
fazla bağlamaya sebep olmuştur.
Yeşil çayırlar, büyük ormanlar ve bol
güneşli plajlar onları bir hayli
oyalamıştır. Cevizderesi'nin Ünye'ye
uzanan tarlaları ise Klâsik Çağ'a ait
şehir kalıntılarını halâ sinesinde
saklamaktadır.
Suni mağaralar ve mağara üzerindeki
çeşitli resimler anılan şehirlerin
varlıklarını çözümlemektedir. Şehirlere
hâkim olan kral ve kraliçeler
öldüklerinde mağaralara yerleştirilir ve
uzun zaman da kutsallıklarını devam
ettirirlermiş. Bu çeşit mağaralara Kale,
Tozkoparan, Sırma, Karlıtepe ve Dizdar
Okulu'nun doğu yönündeki yamaçlarda
rastlanmaktadır.
Mağaralar genellikle oyularak yapılmış
ve kapılarının her iki yanına hayvan
resimleri konulmuştur. Özellikle Ünye,
Roma yönetimine girdiği Klâsik Çağlar'da
bu şekildeki uygarlık eserlerine
kavuşmuştur. Yukarıda da açıklandığı
üzere, Ünye diptarih M.Ö. XV. bin yılına
dek uzanmaktadır.
Tarih Tarih Kronoji
MÖ 15. Binyıl:
Ünye civarında ilk yerleşik hayat
MÖ 2000: Kaşkalar ve Hititler
MÖ 1200: Kaşkalar ve Hititlerin sonu
MÖ 12.-9. yüzyıllar: Hitit bakiyeleri ile Asya kaynaklı
kavimlerin bir devlet yapısı olmadan yaşaması
MÖ 9.-8. yüzyıl: İskit hakimiyeti
MÖ 8. yüzyıl: Khalibler
MÖ 750 civarı: Milet'li denizciler tarafından Ünye
şehrinin kuruluşu
MÖ 550: Pers İmparatorluğunun bütün Anadolu ile beraber
Ünye civarına da hakim oluşu
MÖ 331: İskender İmparatorluğu
MÖ: 280: Pontus devleti
MÖ 63: Roma hakimiyeti
MS 395: Bizans hakimiyeti
1080: Büyük Selçuklu Devletinin tüm Anadolu'ya hakim
olması
1100: Danişmendliler
1178: Anadolu Selçukluları
1243: Moğol İstilası
1290: Canik beyliklerinin ortaya çıkması
1346: Ünye'nin Hacı Emir Bey tarafından nihâî olarak
alınması
1380: Canik beyliklerinin Kadı Burhaneddin'e tâbî
olması
1398: Canik beyliklerinin Osmanlılara tâbî olması
1461: Hacıemir Beyliğinin sonu, Ünye ve çevresinn
doğrudan Osmanlı hakimiyetine girmesi 16. yüzyılın ikinci
yarısı: Canik bölgesinde suhte hareketleri
1640:
Evliya Çelebi'nin Ünye ziyareti 17. ve 18. yüzyıllar: Ünye'nin
Anadolu'nun Karadeniz sahilindeki en önemli limanı oluşu
1762-1809: Canik bölgesinde âyanların nüfuz kazanması
1877: Doksanüç Harbi ve Ruslardan kaçan Müslüman
muhacirlerin Ünye'ye yerleşmesi
1893: Ünye çevresinde kolera salgını
1900: Ünye çevresinde eşkıyalık hareketleri
1914: Seferberlik (Birinci Dünya Savaşı)
1914-1922: Canik bölgesinde Rum ve Ermeni çetelerinin
faaliyetleri
1916: Rus savaş gemilerinin Ünye'yi bombalaması
1918: Ünye ve çevresinde sıtma salgını
1920: Ordu'nun il yapılarak Ünye ve Fatsa'nın bu ile
bağlanması
1923: Cumhuriyetin ilanı
1954: Karakuş nahiyesinin Ünye'den ayrılarak Akkuş
adıyla ilçe olması
1990: İkizce ve Çaybaşı'nın Ünye'den ayrılarak ilçe
olması
2003: Bugün...
|