 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
 |
|
 |
|
 |
|
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|
|
 |
|
|
|
 |
|
|
|
|
 |
|
|
 |
|
|
|
|
Kitaplar |
|
|
|
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
|
|
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam'da değişen bir dünyada, çöken bir dinsel - geleneksel imparatorluktan ve Sevr'i imzalamış olan bir kalıntıdan, yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunu anlatıyor. |
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
|
|
Kimdir Turgut Özal? İnsan olarak, siyaset adamı olarak... Kişiliği nasıl oluşmuştur? Ya beslendiği kültürel ortam? Bu dünyaya ve öbür dünyaya bakışı... Kendisinde, ailesinde, partisinde yaşayageldiği Doğu-Batı ikilemi nedir? Vefalı bir insan mı? Kindar mı? İnatçı mı? Politikadaki güvenilirliği ve inandırıcılığı... Özal ve ABD... Özal ve asker... Özal ve hanedan... Ekonomide ve demokraside modeli... 12 Eylülün siyasal ortamında geçerli haksız rekabetle 1983te iktidara tırmanışı... 1989daki inişi... Bu süreci çok yakından izledi Hasan Cemal. Altı yılda yükseliş ve düşüş: tarihsel süreç içinde, ancak bir an sayılabilir bu. Hasan Cemal bu anı fotoğrafladı ve ortaya Özal Hikayesi çıktı. Özgün bir yapıttır Özal Hikayesi; eksiğiyle fazlasıyla Özalın kendisidir. Çekilen fotoğraf, tarihi yakalamaya dönük bir çaba sayılabilir. Tarihi yaşarken yakalamak... Evet, belki de olanaksız. Ama bir gazeteci vazgeçemez bundan. Akıp giden zamanın gelecekteki öyküsünü bugünden ele geçirmeye çalışır. Çünkü her şeyden önce çağının tanığı olmak ister. Onun için sürekli kıpır kıpırdır gazeteci. Suyun yüzüne vuranla yetinmez. Sahnenin arkasındakini sergilemeye çalışır çoğu kez. Turgut Özal da sahnede yıllarca kaldı... İşte böyle bir çabanın ürünüdür Özal Hikayesi... (Arka Kapak) |
|
|
|
 |
|
|
|
Faruk Bildiricinin kaleminden 28 portre. Devlet Bahçeliden Osman Durmuşa, Altan Öymenden Hüsametin Özkana, Hüseyin Kıvrıkoğlundan Şenkal Atasaguna, Alaattin Çakıcıdan Korkmaz Yiğite değin uzanan geniş bir yelpaze. İlk kez gün ışığına çıkan bilgilerle hazırlanan portreler, hem Türkiyenin siluetinde yer alan bu kişilikleri farklı özellikleriyle tanıtıyor, hem de bu insanların yaşamları aracılığıyla yakın tarihimizi ve günümüzü daha net görebilmemizi sağlayan yeni pencereler açıyor. Başka bir deyişle, Siluetini Sevdiğimin Türkiyesinde, karmakarışık bir yumaktan iplikler bir bir çekiliyor, düğümler tek tek çözülüyor. Böylece skandallar, felakatler, yolsuzluklar, şoklar ve her gün apansız patlayan yeni bombalarla sarsılan gündem, yalın bir halde gözler önüne seriliyor. Sayfaları çevirdikçe siz de kahramanlarımızı tanıyacak, yazara hak vereceksiniz. Çünkü o şimdi bütün kederli ezgileri ümide kurban ediyor ve ünlü yazar Stefan Zweigin 1929 Avrupasında yaşarken yaptığı tespitin, günümüz Türkiyesi için de geçerli olduğuna inanıyor: Zamanımız, kahramanların yaşamöykülerini arıyor ve hoşlanıyor. Politika alanında yaratıcı önderlerden yana yoksun olan zamanımız, geçmişin parlak önderlerini arıyor. Ve bulacak da... (Arka Kapak) Kitap, tanıdığımızı sandığımız, her gün isimlerini duyduğumuz insanların hayat hikâyelerinin önemli satır başlarını veriyor bizlere. Pek çok kişi hakkında pek çok ilgi çekici bilgiyi bu kitapta bulmak mümkün. Mesela MİT Müsteşarı Şenkal Atasagunun Brükseldeki dış görevinden geldikten sonra İstanbul yerine Ankaraya atanınca teşkilattan istifa ettiğini ve Brüksele gıda toptancısı olarak döndüğünü başka nerede öğrenebilirsiniz ki? Ya da emekli Orgeneral Çevik Birin 12 Mart döneminde şimdinin İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önenin işkenceli sorgusuna katıldığını nereden bileceksiniz? MHP lideri Devlet Bahçeliden ödünç aldıkları bir otomobille üç ülkücünün Ankaraya silah sokmak isterken yakalandıklarını ve o üç kişiden ikisinin bugün MHP milletvekili olduklarını hangi gazete haberi size söyleyecek? Kısacası Faruk Bildiricinin kitabı hepimiz için büyük bir kazanç. İsmet Berkan; Radikal; 31.07.2000 |
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
|
|
Konumuz rakı içmek ve de meze ile içmek olunca her rakıseverin kişliğini ortaya koyan bir demlenme, sofra donatma ve tabii ki rakı içmenin olmazsa olmaz eşlikçisi olan sohbet tazında farklılıklar ortaya çıkmaktadır. İşte bu nedenle rakı içme eyleminin (töreninin) nasıl, ne miktar, ne zaman, nerede, ne ile ve kimlerle yapılacağının kesin kuralları olmamasına rağmen biz burada hem daha önce yaşamış hem halen hayatta olan işret ustaları nın görüşlerinin yanı sıra naçizane kendi gözlem ve deneyimlerimizi de aktaracağız. 200e yakın meze tarifi ise Akdeniz tarzı beslenme kurallarına uygun, mevsimler ile uyum içinde, sebze, beyaz et, zeytinyağı ağırlıklı, hazırlanması kolay mezelerdir. (Arka Kapak) |
|
|
|
|
 |
|
|
|
Moğol Kurdu (Le Loup Mongol, 1998) Homeric
Temuçin'in kazandığı başarıların yankısı bozkırda dörtnala yayılıyor ve dün onu terk edenler bugün atlılarının ve okçularının arasına katılıyordu. Zeki ve sabırlı Temuçin'in içgüdüleri bir kurdunki gibidir. Yanında, her türlü güçlük karşısında dimdik ayakta kalmayı başaran sadık dostu Borçu, tüm dünyanın tanıdığı ve önünde korkuyla diz çöktüğü Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın, yani Temuçin'in büyüklüğünün en yakın tanığı olacaktır. Temuçin'in Moğol boylarını kendi sancağı altında toplaması yirmi yılını aldı; daha sonra fetihlere çıktı ve tutulmaz atlılarıyla, Çin ve İran gibi İmparatorluklara diz çöktürdü, kendi ordusundan on kat daha kalabalık orduları bozguna uğrattı ve alınmaz denilen kaleleri alarak, görkemli uygarlıklara son verdi. Borçu'nun anlattığı bu öykü bize, "Gog ve Magog topraklarından çıkan felaketin", yani bütün halkları tek bir kağanın egemenliği altında toplayarak aralarındaki anlaşmazlıklara son vermeyi başaran Cengiz Han'ın ruhu ve dehası konusunda fikir veriyor. Aynı zamanda Kağan'ın kan kardeşi olan saf ve sadık Borçu, bu destandan bir de aşk romanı çıkarıyor. Temuçin'in kadınlarını ve atlarını başkalarından, hatta en sadık dostundan nasıl kıskandığını yaşayarak öğrenecektir. Homeric adını kullanan yazarın diğer eserleri Ourasi le roi faineant, I' Aventure da Mazeppa ve 1992'de yayımlanan Oedipe de cheval'dir. (Arka Kapak) |
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
|
|
Öbür Türkler "Büyük Oyun"un Milliyetçi Süvarileri Enis Berberoğlu
Bizim kuşağın solcuları için "Öbür Türkler" zaten bir tabuydu. Bu satırların yazarı gibi sosyal demokrat inanca sahip olanlar, "Yurtta sulh, cihanda sulh" felsefesine yürekten bağlıydı. Ne var ki bu tablo, kafamızdaki duvarlar Berlin'dekiyle birlikte yıkıldığında da nedense pek değişmedi. Türkiye ve dünya sosyal demokratları üstündeki sol ipotek kalktı. Ama "Öbür Türkler" yine MHP kadrolarının ilgi tekelinde kaldı. Çeçen'i İnguş'tan ayırmak, Özbekistan-Rusya tarihini bilmek diğer aydınlara zor ve yabancı geldi. (Arka Kapak'tan) |
|
|
|
|
 |
|
|
|
Reis Gladio'nun Türk Tetikçisi Soner Yalçın , Doğan Yurdakul
Adı Abdullah mı, Emrullah mı olsun? Dedesi Şıh Hacı Mehmet şapkasının içinden kura çekti: Abdullah! Ölümle ilk kez Kızılırmak Nehri'nde burun buruna geldi... Ortaokul son sınıfta komşu kızı Meral Aydoğan'a aşık oldu. Lise 1'de imam nikahı, lise 3'te resmi nikah kıydı. Lise 3'te güreş takımındaydı. Onu ülkücülükle tanıştıran güreş sporu oldu... Ülkücü camiada hızla yükselmesini hangi hemşehrisine borçluydu. İki reis: Bir yanda kızları ve eşini hediyelere boğan aile reisi; öte yanda Bahçelievler, Balgat katliamlarının emrini veren örgüt reisi... Aranırken İstanbul'da nasıl saklandı? Meral Çatlı, Mehmet Ali Ağca'nın evlerinde saklanışını anlatıyor. Bulgaristan günleri: MİT, CIA, yeraltı dünyası, ülkücüler iç içe... Ülkücüleri Avrupa'da hangi ülkelerin istihbarat örgütleri kullandı? Papa suikastı nasıl planlandı? Nerelerde hangi toplantılar yapıldı? Gladyonun gücü, Çatlı'nın rolü... Zürih polisinden Abdullah Çatlı'ya kendi adıyla özel kimlik! Abdullah Çatlı'nın Paris'teki evinden çıkanlar... Roma Mahkemesi'nde ülkücü kavgası... Başyargıç Çatlı'yı azarladı: "Mafya gibi konuşma!" Cezaevi arkadaşları anlatıyor: Çatlı'nın kaleminden Paris'te yakalanışının öyküsü... Çatlıyı cezaevinden kaçıran akrabası kim? Sedat Edip Bucak, Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Hüseyin Kocadağ, Korkut Eken birbirlerini nasıl tanıdılar? İkinci MİT raporunu kim yazdı? Çetedeki köstebek kim? Çete ne zaman bölündü? Kim kime karşıydı? Çetenin yurtdışı ilişkileri ve operasyonları... (Arka Kapak) |
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|
|
 |
|
|
Bilinmeyen Yönleri ve Sırlarıyla Son Üç Peygamber Ergun Candan
2000 yıldır saklanan "Sırlar Bilgisi" 2000 yıl sonra açılıyor... Şimdiye kadar hiç bir yerde yayınlanmamış çok özel bilgilerin ele alındığı bu kitap; "Dinler Tarihi'nin gizli kalmış önemli bir bölümüne ışık tutacak nitelikte hazırlanmıştır. Son üç dinin bilinmeyen gizli tarihi içinde yolculuk yaparken, o yılları yeniden yaşayacaksınız... Böylelikle; "Niçin dinler devri artık kapanmıştır? "Dinleri içinde geçen 'cennet - cehemmem' gibi temel sembol ve kavramlar aslında ne anlama gelir?" gibi sorularınız da kitabın satırları içinde cevaplanacaktır. Keyifli bir yolculuğa hazır mısınız?... Dinlerin en temel kavramlarının bile yanlış anlaşıldığı bir dönemde, bu kitabın çıkartılmış cesaret isteyen bir işti... Ancak birilerinin bunları aktarması gerekiyordu... 2000'li yılların dünyasında, bu bilgileri "Sınır Ötesi Okurları" ile paylaşıyoruz... Umarız zamanı gelmiştir... (Arka Kapak) |
|
|
|
 |
|
|
 |
|
|
Şahitler ve Belgelerle Türkiye'de Yaşanmış Esrarengiz Olaylar Ergun Candan , Yasemin Candan
Bu kitapta aktarılanların tümü, şahitler ve belgelere dayalı 19 yıllık bir araştırmanın ürünüdür. Türkiye'de bu kapsamda yapılan ilk ve tek araştırmadır. Türkiye genelinde meydana gelen ve normal yollarla açaklanamayan olayların Parapsikoloji ile olan bağlantıları da açıklamalı olarak aktarılmıştır.
Kitabın tamamı bir belge niteliğindedir. Meydana gelen tüm olaylar, Sınır Ötesi Araştırma Ekibi''nce yerinde incelenmiş ve kayıtlara geçirilmiştir. Olayların tüm görüntüleri Beta-Cam kameralarla tespit edilmiş olup, halen bünyemizde saklanmaktadır. (Arka Kapak) |
|
|
|
 |
|
|
 |
|
|
Bay Pipo Bir MİT Görevlisinin Sıradışı Yaşamı: Hiram Abas Soner Yalçın , Doğan Yurdakul
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Türkiye'nin son elli yıllık tarihinin bir bölümünü deyim yerindeyse "büyüteç altına almaya" çalışmaktadır. Reis kitabında, devletin kullandığı bir tetikçinin yaşamöyküsünü anlatırken, bir yandan da ona ve onun gibilere ihtiyaç gösteren tarihsel ortamı ortaya koymaya çalışmıştık. Şimdi de, aynı olayların başrollerinde yer almış bir istihbaratçının yaşamöyküsüyle bir adım daha ilerliyoruz ve biraz daha merkeze, perde arkasındaki kişilere ve olaylara ulaşmaya çalışıyoruz. Bu anlamda Bay Pipo'ya, Reis'in bir devamı veya ikinci bölümü de denebilir. Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndaki istihbarat çalışmaları, ülkeyi zapt etmek isteyen emperyalist düşmanlardan ve onlara teslim olmuş olan padişah çevresinden bilgi toplamak temelinde kurulmuştu. Milliydi ve genellikle dış istihbarata yönelikti. Bu sayede halkın hem saygısını hem de fiili desteğini yanına almıştı. (Önsöz'den) |
|
|
|
 |
|
|
|
İlk romanı Yağmur Hüznüyle edebiyat çevrelerinin dikkatini çeken ve 1998 Orhan Kemal Roman Ödülünü alan Ahmet Karcılılar, Gülden Kale Düştü adlı romanıyla ikinci kez okurların karşısına çıkıyor. Gülden Kale Düştü, küçüldükçe daha da karmaşık hale gelen dünyaya bir Anadolu kentinden bakıyor. Roman, modern hayatın karmaşasından sıkılıp kendi kozasına çekilerek yalnızlığı tercih eden bir yazarın, kimi zaman yaşama bakışını, kimi zaman da anlattığı metinlerliyle desteklenen polisiye bir kurgu içeriyor. Ayrıldığı eşinin intihar mı, cinayet mi olduğu belirsiz ölümüyle başlayan ve yazarın sorgulanmasıyla devam eden olay örgüsünün yanı sıra aşk, cinsellik, sadakat ve ihanetin değişen anlamları sorgulanıyor. Gülden Kale Düştüde Ahmet Karcılılar, yalın bir dil ve anlatımla okuru, beklemediği şaşırtıcı bir -sona ya da başlangıca- götürüyor. (Arka Kapak) Gülden Kale Düştü kavgası, Madam Bovary üstüne yaşananları hatırlattı bana. 19. yüzyılda Madam Bovary romanın yayımlanmasıyla, bir taşra kentinde bulanan ve yasak aşka yönelen kadının kimliği merak konusu olmuştu. Romanın yazarı G. Flaubert, ünlü yanıtıyla edebiyatın son kertede otobiyografik olduğunu da, hayatla birebir eşleşemeyeceğini, gerçeğin roman gerçeği olduğunu da yeni kuram ve tekniklerden çok çok önce ortaya koymuştur: Emma Bovary benim!Şimdi ise yazar değil, yazılan söylüyor bunu: O kadın benim diyor. Edebiyat tarihi bir yanıyla da skandallar tarihidir. Alıntılar, çalıntılar, etkilenmeler, hayatı-hayatları yeniden kurmalar, yargılamalar, yargılanmalar... Her türden yargılanma: Yazarak birilerini, bir şeyleri yargılarsınız, yazdıklarınızdan dolayı yargılanırsınız: Ahlâksal, yazınsal, ideolojik, düşünsel, başta hesaplamadığınız bir dizi yargı ve yorum çıkar önünüze. Bütün bunlar aslında tek bir şey içindir: Hayatla ödeşmek için. Ama hesap hep açık kalır. Ve her oyun dram içinde saklar, bütün şenliğine karşın. (Zeki Coşkun, Gülden Kale Düştü, Peki Ne Oldu, Radikal İki, 13 Ağustos 2000) |
|
 |
|
|
|
|