İNTERNETİN İLK TÜRK GAZETESİ
02.10.2003
Perşembe
  For English
  Ana Sayfa
  Haberler
  Ekonomi
  Dış Haberler
  Politika
  Kadın-Aile
  Kültür Sanat
  Televizyon
  Spor
  Yazarlar
  Yorumlar
  Çizgi-Yorum
 
  Akademi
  Bilişim
  Eğitim
  Otomobil
  Röportaj
  Tüketici Masası
  Okur Hattı
 
  Bölge Haberleri

  Dünyada Zaman

 
  Arşiv Arama
  Abone Formu
  About Us
  Reklam
  Künye / İletisim

  Hava Durumu
  Namaz Vakitleri
  E - Kart
  Sanat Galerisi

ZAMAN KiTAP

YAZARLAR


ŞAHİN ALPAY s.alpay@zaman.com.tr
 
 

“Uygulama” ne zaman?

İnsan Hakları Başkanı Doç. Dr. Vahit Bıçak, toplumda insan hakları ve demokrasi ilkeleri konusunda bilinçlenmeye katkıda bulunmak amacıyla (AB ve Avrupa Konseyi desteğiyle) başlattıkları “Herkese İnsan Hakları, Hemen!” kampanyasını tanıtmak üzere İstanbul’da basın mensuplarıyla bir toplantı yaptı. Toplantıya ben de katıldım ve çok şey öğrendim.


“İnsan hakları ihlali iddiaları ile ilgili başvuruları incelemek ve araştırmak, sonuçlarını değerlendirmek”le de görevli, Başbakanlık’a bağlı bir İnsan Hakları Başkanlığı’nın Nisan 2001’de kurulduğunu, itiraf edeyim ki, bilmiyordum. Başkanlığa kısa süre önce çok yetkin bir uzmanın, Sayın Bıçak’ın atandığını da bu toplantıya davet edildiğim zaman öğrendim. Şimdilik 25 personelli başkanlığın, “inceleme ve araştırma görevini” şimdilik 3 müfettişle yerine getirmeye çalıştığından da toplantı sayesinde bilgim oldu.

İnsan Hakları Başkanlığı’nın kurulmasından çok önce, Kasım 2000’de çıkan bir kanunla “İhlal iddiaları hakkında gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve bunların sonuçlarını yetkili mercilere bildirmek”le de görevli il ve ilçe kurulları oluşturulduğunu hiç duymamıştım. Bu kurulların vali, kaymakam, belediye başkanı, üniversite rektörleri (ya da temsilcileri), emniyet müdürü, jandarma komutanı ve diğerlerinden oluştuğunu bilmiyordum. İnsan hakları ihlallerinden sorumlu görülenlerin genellikle kamu görevlileri olduğu dikkate alınırsa, kamu görevlilerinden kendi kendilerini denetlemeleri beklenen bu kurulların ne işe yaradığını anlamak mümkün değil. Zaten bir işe yaramadıkları da ortada.

Bizim İnsan Hakları Başkanlığı (artı il ve ilçe kurulları) ile karşılamak istediğimiz ihtiyacın Batı demokrasilerinin birçoğunda sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşan, devletten bağımsız “İnsan Hakları Üst Kurulları” tarafından karşılandığını; BM Genel Kurulu’nun 1993’te kabul ettiği “Paris İlkeleri” uyarınca bütün üye ülkelerde, insan hakları ihlallerini takiple görevli bu tür üst kurullar kurulmasının öngörüldüğünü bilmiyordum. Bundan böyle, elimden geldiğince bu fikrin takipçisi olmaya karar verdim.

Toplantı sayesinde edindiğim öteki dikkate değer bilgileri şöyle sıralayabilirim: Batı demokrasilerinde sanıkların ifadelerinin tümünün banda kaydedilmesi zorunlu; kayıtlı ve mühürlü olmayan ifadeler mahkemelerce dikkate alınmıyor. Bizde ise ifadelerin ancak yargıcın gerekli görmesi halinde banda kaydediliyor. Batı demokrasilerinde gözaltına alma anında kaydediliyor ve süre o andan itibaren geçerli. Bizde ise, süre gözaltına alma ne zaman kaydedilirse o zaman başlıyor, dolayısıyla (24 saatlik) kanunî süreye uyulup uyulmadığını denetleme imkanı bulunmuyor.

Türkiye’de yılda 950 bin kişi hakkında dava açılıyor, buna karşılık en çok 50 bini mahkum oluyor. Avrupa’da mahkemeye sevk edilen 10 sanıktan 7’si, bizde ise 100 sanıktan 5’i mahkum oluyor. Türkiye’de yargının etkinlikten uzaklığının bir ölçüsü de bu olmalı.

İnsan hakları konusunda bilinçlenme ihtiyacımızın ne kadar derin olduğuna dair çarpıcı bir örnek, bir araştırmanın sonuçları: Eğitim fakülteleri öğrencilerinin % 17’si, öğretim üyelerinin de % 7’si eğitimde dayağın gerekli olduğu kanısında.

AB’ye uyum kanunları farklı dil ve lehçelerde (bu arada Kürtçe) yayın ve eğitim yapılmasını serbest bıraktı. Bu arada 7. Uyum Paketi, daha önce çıkarılan yayın ve eğitim yönetmeliklerinin yenilenmesini zorunlu hale getirdi. Peki, yönetmelikler ne zaman çıkarılacak? Kanuna göre RTÜK, yayın yönetmeliğini 19 Kasım’a kadar çıkarmak mecburiyetinde. Eğitim yönetmeliğini ise Milli Eğitim Bakanlığı ne zaman isterse o zaman çıkarabilir.

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Verheugen, Dışişleri Bakanı Gül’e “Şu Kürtçe yayın ve eğitimin yapıldığını bir görsek” demiş. Ama anlaşılan, “uygulama” biraz bekleyecek; reform yapıyormuş gibi yapmaya devam edeceğiz.


02.10.2003


Yazıcıya uyarla      Arkadaşıma gönder



Önceki Yazıları

> (30.09.2003) - Edward Said ve entelektüelin sorumluluğu

> (27.09.2003) - Nasıl bir üniversite istiyoruz?

> (25.09.2003) - Bush’a nasihat yağıyor

> (23.09.2003) - Irak batağı ve demokrasimiz

> (20.09.2003) - İsrail’in seçimi: Irkçılık ya da demokrasi

> (18.09.2003) - Almanya ve Türkiye

> (16.09.2003) - “Milli güvenlik sendromu”nun neresindeyiz?

> (13.09.2003) - Anna Lindh anısına

> (11.09.2003) - Hint–İsrail yakınlaşması ve Türkiye

> (09.09.2003) - “Terörle savaş” bahane mi?




GAZETE SAYFALARI


 

   BÜTÜN YAZARLAR


Bütün yazılar



YAZARLAR

A. TURAN ALKAN

ABDULLAH AYMAZ

AHMED ŞAHİN

AHMET SELİM

ALİ BULAÇ

ALİ ÇOLAK

ALİ H. ASLAN

ALİ ÜNAL

BÜLENT KORUCU

EKREM DUMANLI

ERHAN BAŞYURT

ETYEN MAHÇUPYAN

EYÜP CAN

FİKRET ERTAN

FİKRİ TÜRKEL

GÜNTAY ŞİMŞEK

HASAN ÜNAL

HEKİMOĞLU İSMAİL

HİLMİ YAVUZ

HÜSEYİN GÜLERCE

İBRAHİM KIBRIZLI

İSKENDER PALA

KADİR DİKBAŞ

KERİM BALCI

M. ALİ YILDIRIMTÜRK

M. NEDİM HAZAR

MEHMED NİYAZİ

MELİH ARAT

MİRZA ÇETİNKAYA

MUSTAFA ARMAĞAN

MUSTAFA ÜNAL

NEVVAL SEVİNDİ

REHBER ABİ

SELÇUK GÜLTAŞLI

SELİM IŞIKLAR

ŞAHİN ALPAY

TAMER KORKMAZ

ZİYA PERVER




 

   
   
   
   

 

 

Copyright© 1995-2003 Feza Gazetecilik A.S. / Çobançesme Mh. Kalender Sk. No: 21 34530 Yenibosna / İstanbul
Tel:+90 (212) 639, 34 50 (pbx) Fax: +90 (212) 652 24 23 e-posta: okurhatti@zaman.com.tr
Bu site Zaman Gazetesi Bilgi İşlem ve İnternet Servisi tarafindan hazırlanmaktadır.