KEYNES'TE PARA TALEBİ : LİKİDİTE TERCİHİ TEORİSİ

                Keynes,Para Talebi yerine Likidite Tercihi kavramını kullanmayı tercih etmiştir.

                Miktar Teorilerinin Geleneksel yorumlarında ,Para Tutmanın sebebi; Paranın mübadele için gerekli olmasıdır. Keynes Mübadele gereksinimi için talep edilen Para üzerinde durmakta ve Paranın ödeme aracı fonksiyonuna önem vermektedir.Bu nedenle kişilerin gelirleri ve harcama zamanları arasında ortaya çıkan zaman farkından para gereksinmeleri Para Talebinin bir unsuru olarak analize konu olmaktadır. Bunun ötesinde Keynes,kişilerin muntazam olmayan harcamalar için (Hastalık,kaza) bir miktar para tuttuklarını söylemekte ve bunu İhtiyat Gereksinimi olarak tanımlamaktadır. Keynes'de bu iki sebeple tutulan para miktarı ,sadece kişilerin GelirDüzeyine bağlı olarak kabul edilmektedir.

                Mübadele ve İhtiyat Gereksinimi ile Para Talebini (Ma) olarak ifade edersek ;

                Ma = La (Y) yazabiliriz.

                Keynes'in bu noktaya kadar olan yaklaşımı Miktar Teorisinden farklı değildir. Keynes'in yaklaşımı sadece daha ayrıntılıdır.

               

                                                a - Spekülasyon Sebebiyle Para Talebi :

                Keynes'in Para Talebi teorisine asıl katkısı ,Spekülasyon motifini Para Talebinin önemli sebepleri arasında belirtmesidir.

                Keynes'e göre Para,Mübadele ve ihtiyat motifi yanında Spekülasyon amacına yönelik olarak da talep edilebilir. Buna göre parasal ekonomi şartlarında kişiler bazan geleceği tam olarak değerlendirememekte,zarar edecekleri endişesine kapılmakta,tasarruflarını Tahvil gibi Finansal varlıklara yatırmaktan kaçınıp nakit olarak tutmaya yönelmektedirler.

                Paranın Değer Saklama Fonksiyonunun gözönüne alınmasıyla oluşan bu yaklaşım,Keynesde İki Aktifli Bir Portföy Teorisi çerçevesinde izah edilmektedir. Keynes'in bu yaklaşımı Portföy Teorilerinin ilk ve en basiti olarak nitelendirilmektedir.

                Keynes, Para ve Tahvilden oluşan basit bir portföyden hareket eder. Bu portföy Sıfır Opsiyonludur. Yani bireyler Finansal Servetlerini ya tümüyle para olarak tutmakta ;ya da Mübadele Gereksinimi dışında hiç para tutmamakta ,portföylerini tümüyle tahvillerden oluşturmaktadırlar. Şöyle ki hangi varlığın umulan getirisi en yüksekse, Portföy o varlıktan oluşmaktadır. Keynes'te Paranın getirisi sıfır olarak kabul edilmektedir.

                Böylece, enflasyonun sıfır olduğu ve paranın faiz getirmeyen banka cari hesaplarında veya cepte tutulduğu varsayılmaktadır. Şu halde Mübadele gereksinimi dışında para talebi ,tahvil getirisinin Negatif olması halinde sözkonusu.

                Tahvilleri alan-satanlar açısından iki türlü kar sözkonusudur. Tahvilin getireceği Faiz ve tahvilin piyasa değerinin değişmesi sonucu meydana çıkacak kar.

                Keynes,Konsol adı verilen bir Tahvil türünden hareket etmektedir. Bu tahvil üzerinde nominal değeri ve itfa tarihinde ödenmek üzere sabit bir getiri oranı belirlenmiştir. İtfa tarihi oldukça uzundur ve bu tahvil ikincil piyasalarda yoğun işlem görmekte,piyasa değeri piyasalara bağımlı olarak sürekli değişmektedir. Bu arada piyasaya sürekli yeni konsol girişleri vardır.

                Öyle ki piyasaya yeni sürülen tahvillerin faizleri daha yüksek ise ,eski tahvillerin piyasa fiyatı düşmektedir. Piyasalarda eskiye oranla daha yüksek faiz veren tahvillerin çıkması ,eski tahvil sahiplerini zarara uğratmaktadır. Yani tasarrufunu tahvile yatıranların tasarrufları erimektedir.

                Örnek :

                Elimizde nominal değeri 100 Tl ,Faizi % 4 olan bir tahvil bulunsun. Bir süre sonra piyasaya yeni tahvillerin çıktığını ve faizlerinin %5 olduğunu varsayalım. Elimizdeki tahvili satmaya kalktığımızda değerinin düştüğğünü göreceğiz. Çünkü Piyasa Faizi yeni tahvillerle birlikte % 5 e yükselmiştir. Bizim tahvilimizin %5 getiri sağlaması için fiyatının 80 Tl ye düşmesi gerekmektedir. Demek ki 100 Tl ye tahvil alıp %4 sabit faizli tahvil alan kişi ,yıl sonunda 4 tl faiz alıp tahvilini 80 tl ye sattığında eline 84 tl geçecektir. Bu durmda sermaye kaybı 16 Tl olacaktır.

                Keynes'e göre kişilerin Normal olarak tanımladıkları bir Faiz Düzeyi vardır. Piyasa Faizi sürekli bu Normal olarak kabul edilen oran etrafında dalgalanma eğilimindedir. Faizler bu Normal düzeyin altına düştüğünde ,kişilerde Faizlerin tekrar yükseleceği inancı hakim olur. Böyle bir beklenti oluştuğunda kişiler,tahvil aldıkları takdirde sermaye kaybına uğrayacaklarını düşünecekler ve tahvil almaktan kaçınacaklardır. Keynes Modelinde Tahvilin tek alternatifi Para olduğu için ,kişiler varlıklarını Para olarak tutmayı tercih edeceklerdir.

                Diğer taraftan yüksek faiz hadleri,faizlerin düşeceği,yani tahvillerin getirisinin yükseleceği beklentisini oluşturur. Bu durum ise tahvil alımını teşvik edecektir.

                Bu çerçevede Düşük faizlerin Para Talebini artırdığını,Yüksek Faizin ise Para Talebini azalttığını söyleyebiliriz.

                Bu noktada ,Paranın Dolanım Hızı ile Faizler arasında ilişki kurmak kolaylaşmaktadır. Düşük Faziler Para tutma tercihini artırmakta,tahvil alımı azalmakta; dolayısıyla paranın dolanım hızı azalmaktadır.

                Keynes yaklaşımında Para Talebi nin ağırlık noktası Beklentiler dir. Keynes Parasal analize Beklentiler boyutunu getirerek, Neo- Klasiklere göre farklı bir senaryoyu ortaya koymaktadır. Neo-Klasiklerde Para Miktarının artması veya fiyatların düşmesi, harcamaları genişletici sonuç doğurmaktadır.

                Keynes sisteminde ,Para Talebinin iki bölümü bulunmaktadır ; Mübadele ve İhtiyat için tutulan Aktif Ankes ve Spekülasyon sebebinden kaynaklanan Atıl Ankes.

                Aktif Ankes; Para Mktarı ve Fiyat Hareketleri karşısında Neo-Klasiklerin öngördüğü şekilde hareket etmektedir. Spekülasyon Motifinin oluşturduğu Atıl Ankes ise Piyasa Faizlerine göre daralıp genişlemektedir.

                Keynes'in Spekülasyon Motifi ile para tutumunu analize katması ve bu sebeple tutulan parayı ,Piyasa Faizine duyarlı olarak görmesiyle birlikte ,V ve k ile Parasal Gelir arasında (Geleneksel yaklaşımlarda öngörülen) istikrarlı ilişkiler kaybolmaktadır.

                Yani, Spekülasyon sebebiyle para talebi gözönüne alındığında ; Para Talebi ile gelir ve dolayısıyla Para İMktarı ile Fiyatlar Genel düzeyi arasındaki Nominal ilişki kopmaktadır. Çünkü Faiz mekanizması ; gereğinde finansal portföyün tümünün para şeklinde tutulmasını mümkün kılmakta ,böylece ekonomideki para imktarı ile Efektif Talep (Yani Nominal Milli Gelir) arasındaki ilişki kopmaktadır.

                Keynes'in Toplam Para Taebini şöyle ifade edebiliriz :

                Mt = Lt (y,r)

 

                Keynes'in Mübadele gereksinimi ile spekülatif Para talebini şu şekil yardımıyla görelim :

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                Dikey eksende Piyasa Faizi ,yatay eksende ise Talep Eidlen Para İMktarı M yer almakta. Ma dan çıkan doğru ,faizden etkilenmeyen ve sadece gelirin bir kısmı olarak mübadele gereksinimi için tutulan para miktarını temsil etmektedir.

                Ekonomideki parasal gelir arttığında sağa,parasal gelir düştüğünde sola kayan bu doğru ,mübadele için tutulan para miktarının faizden bağımsız olduğunu belirtmek üzere ,faiz eksenine paralel çizilmiştir.

                Mt eğrisi Toplam Para Talebini temsil etmektedir. Mt eğrisinin Ma yı kestiği noktada ,spekülasyon sebebiyle tutulan para miktarı sıfırdır. Faiz düşmeye başladıkça,spekülasyon sebebiyle tutulan para miktarı genişler.

                Mt eğrisi Toplam Para Talebini, yani Atıl ve Aktif Para Talebini temsil etmektedir. Toplam Para Talebi ,Spekülasyon sebebiyle tutulan parayı da içerdiği için faizlere duyarlıdır. Piyasada faizler düştükçe,Para tutma tercihi kuvvetlenmektedir. Faiz oranı r0 da toplam Para Talebi Mt0 dır.

                Likidite Tercihi eğrisinin bütünü ile sağa kayması ,Para Talebinin arttığı anlamına gelir. Örneğin milli gelirdeki artış,böyle bir sonuç doğurur. Aynı şekilde likidite eğrisinin bütünü ile sola kayması ,Para tutma Tercihinin azaldığını gösterir.

               

                                                Likidite Tuzağı :

                Keynes'e göre ,Piyasa Faizlerinin düşebileceği bir enalt nokta vardır. Çünkü kişilerin tahvil almak için kabul edebilecekleri bir alt limit vardır. Bu alt limitin altında kimse tahvil alımına yönelmeyecektir. Faizin çok düşmesinin sebebi,girişimcilerin kar beklentilerinin çok olumsuz olmasıdır. Dolayısıyla uç durumda girişimciler ,olabilecek en düşük faiz oranları ile borçlanma eğilimindedirler.

                Faizin düşebileceği enalt noktaya inmesiyle birlikte Keynes'e göre eknoomi Likidite Tuzağına girer. Bu noktadan itibaren ekonomiye para sürüldüğünde ,Para tümü ile atıl ankese gider.

                Likidite tuzağı halinde para talebi şu görünümü alır.Burada r0 faizin inebileceği enalt sınırı göstermekte.