Çanakkale Zaferi, tarihimizi taçlandıran olaylar
içerisinde muhteşem bir yere sahiptir. Milletimizin tarih
boyunca karşılaştığı en büyük ve en zorlu sınavlardan
biridir. Bu zorlu sınavda, Çanakkale’de yaşanmış bir olayı
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birinci Cihan Harbi patlak verip yedi düvelle savaşa
girildiğinde Anadolu coğrafyasının bütün eli silah tutan
gökçek yüzlü yiğitleri askere çağrılır. Bu daveti alanlar
arasında bıyığı henüz terlemiş Murat isminde bir delikanlı
da vardır. Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden
olan bu yiğidi, anacağızı uğurlamadan önce başını kınalar
öyle selametler. Murat, 3. taburda yerini aldığında
komutanı Sabri Bey’in dikkatini çeker. Başı kınalı bu
Anadolu çocuğunu çağırır ve kınanın sebebini sorar. Murat,
mahcup mahcup boynunu büker, cevap veremez. Ve hemen
bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü’ye bir mektup
yazdırır:
“Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başına kına
koyma... Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.
Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.”
Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabî mektup yetişir.
Ama ne mektup!... Dupduru bir ana gönlünden dökülmüş, şuur
dolu ifadeler:
“Ey oğlum, gözümün nuru Murat’ım! Zabit efendiye selam
söyle... Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.
Sen dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail’sin
(a.s.) Sen orada şehit olacaksın inşallah. Kurbanlık
koçlar nasıl kınalanırsa, ben de onun için senin saçını
kınalayıp gönderdim.”
Ve mektup Çanakkale’de Murat’a ulaştığında, Murat’ın
kınalı başı çoktan Allah’ına kurban gitmiştir bile...
Şu husus iyi bilinmelidir ki, milletimizin bekası,
şehitlik ve gazilik ruhu kazanmış bir kalbe sahip olan
nesiller yetiştirmekle mümkündür. Bunun için çocuklarımıza
Çanakkale destanını ve ardındaki ruhu anlatmalı, aziz
vatanımızın kıymetini öğretmeliyiz. Bu vesileyle aziz
şehitlerimizi ve gazilerimizi ve kınalı kuzu Murat’ı
rahmet ve minnetle yad ediyorum.
Cumanız Mübarek Olsun