Cenab-ı Allah,
mekanlar içinde
mukaddes mekanlar,
zamanlar içinde de
mukaddes zamanlar
yaratmıştır.
İçinde
bulunduğumuz zaman
bakımından, Allahü
Teala’nın rahmet
ve mağfiretinin
bol bol tecelli
ettiği mübarek
geceleri teker
teker idrak
ederek, büyük bir
geceyi inşaallah
idrak edeceğiz.
Recep ayının ilk
Cuma gecesi olan
Regaib
gecesinde en
değerli armağan
paketlerine
kavuştuk.
Peygamberimizin,
göklere seyahat
mucizesinin
gerçekleştiği
Mi’rac
gecesini bol bol
namazla, bol bol
ibadet ve dua ile,
günahlarımızdan
arınarak, çok çok
sevap kazanmaya
çalıştık.
Kader’deki
“yıllık program”ın
yürürlüğe girdiği
gece olan Berat
gecesinde,
inşaallah
beratımızı almaya
çalışacağız.
Rabbimizin lütuf
ve ihsanının bol
bol aktığı;
gönüllere nur
kattığı bir geceyi
yaşayacağız. İşte
bu ulvi gece Berat
gecemizdir.
Berat
lügatte; borçtan,
suç ve cezadan
kurtulmak
manalarına gelir.
Terim olarak nişan
ve ferman
demektir.
Bu
gece sonsuz
inayetiyle,
gönüllere refah ve
huzur bahşeden
hidayetiyle
Allahımız bizleri
sıkıntılardan
kurtaracaktır.
Asrımızın sıkıcı
ve ezici
engellerini yok
ederek alnımıza
“Teslim olma”
beratını
verecektir. Bu,
bir müslüman için
en güzel nişan ve
en geçerli
madalyadır.
İnandığımız,
güvendiğimiz,
yoluna baş
koyduğumuz
Allahımızın af ve
merhamet ilanıdır.
O öyle bir
Allahtır ki,
“Var mı tövbe ve
istiğfar eden,
mağfiret edeyim”
diyen Allah’tır.
“Kulum bana bir
karış yaklaşırsa
ben ona bir adım
yaklaşırım”
diye ferman
buyuran Allah’tır.
Biz günahkar
kullarına rahmet
kapılarını açan
Allah’tır.
Kulu olmakla şeref
duyduğumuz
Allahımız, bu
gecenin hürmetine,
günahlarımızı af
edeceğini
müjdelemektedir.
Berat gecesinin
kudsiyetiyle
yepyeni bir güne,
taze bir hayata
başlıyoruz.
Günahlarla kararan
ömür dosyamızın
yerine Berat’ın
af ve merhametiyle
başlayan yepyeni
bir sayfa
açılıyor. Bu
bembeyaz sayfaları
iyi
değerlendirelim.
Bu
gece camilerimiz
ışıklandırılacak,
mü’minler de
camilerin arka
bölümlerine
varıncaya kadar,
kadın-erkek,
genç-ihtiyar,
fakir-zengin
herkes camilerin
her yerinde diz
çökecek, namazdan
önce veya sonra
yapılacak olan
gecenin önemini
içeren konuşmayı
dinleyeceklerdir.
Herkes huşu içinde
ruhunu yücelere
yükseltmiş, bir
nevi yaratılış
sırrındaki espriyi
yakalamaya
çalışmaktadır.
Her
mü’min, kendini
denetlemeye,
değerlendirmeye
çalışmaktadır. Bir
kere daha
geçmişimizin
muhasebesini
yapıp, geleceğe
hazırlıklı olmanın
tedbirlerini
almalı ve
sormalıyız:
1.
Ey
Allah’ı seviyorum
diyen müslüman!
Borçlu olduğun
kulluk vazifeni
yapabiliyor musun?
2.
Peygamberimi
seviyorum diyen
Müslüman! Onun
sünnetini,
ahlakını
yaşayabiliyor
musun?
3.
Şeytanın düşman
olduğunu Kur’an
söylüyor, sen de
biliyorsun. İman
gücün ile karşı
koyabiliyor musun?
4.
Cennet haktır
dediğin, inandığın
ve onu arzuladığın
halde ona layık
neyin var?
5.
Cehennnem de
haktır diyorsun,
-haklı olarak-
korkuyorsun, ama
cehenneme sokacak
kötülüklerden uzak
durabiliyor musun?
6.
Ölümün hak
olduğunda şüphe
yok. Şu anda ölüme
hazır mısın?
7.
Kendi suçlarını
düzeltip tövbe
etmek varken, onun
bunun ayıbıyla
neden
uğraşıyorsun?
8.
Geçen yılın bu
mübarek günlerinde
beraber olduğun
halde, şu anda
göremediğin eşin,
dostun, akraba ve
arkadaşlarını
düşünüp kendine
çeki-düzen
verebiliyor musun?
9.
Hep
kendin için
çalıştın, durdun.
Bugüne kadar
İslam’ın
yaşamasına katkıda
bulunacak bir
hizmetin var mı?
Kaç kişiyi
müslüman yaptın?
Kaç yetimin başını
okşadın, karnını
doyurdun, üstünü
giydirdin? Senden
sonra insanlığa
hizmet edecek,
malından,
ilminden,
neslinden ve örnek
ahlakından bir
evlat kazanabildin
mi?
Evet, bütün
bunları kendimize
sorup bir durum
değerlendirmesi
yapmak, bu mübarek
gün ve gecelerin
şuuruna varmak
demektir. Her an
günah lekeleriyle
kirlenen dudakları
duaya, gönülleri
dergaha yöneltmek
için verilmiş olan
büyük bir
fırsattır.
İnsanların hayat
defterine
hayırların
kaydedilmesine,
hataların
affedilmesine,
sevapların
verilmesine vesile
teşkil eden bir
nimettir.
Yalvaran elleri
boş çevirmeyen
Allah’ın kuluyuz.
O’nun huzurundaki
duygularımızla
hareket edelim.
Gidişimize bir yön
verelim. Yaratılış
gayemiz olan
ibadetimizi ihmal
etmeyelim. Toplum
ilişkilerimize de
önem verelim.
Büyük mahkemeye
kul hakkı ile
düşmeyelim.
Herkesi sevelim.
Fikirlere hürmet
edelim. Kimseden
korkmamak için,
kimseyi
korkutmayalım.
İncinmemek için
kimseyi
incitmeyelim.
Gönüllere taht
kuralım. Hakkın
rızasına giden
yola varalım.
Berat gecesinde
Beratımızı almaya
çalışalım.
Berat gecesinde,
tövbe, dua, niyaz
ve
istiğfarlarımızla
Allah’a yaklaşmaya
ve kendimizi
affettirmeye
çalışmalıyız.
Ayrıca bol bol
düşünerek Kur’an
okumalı, kaza
namazı kılmalı,
kendimiz için,
ailemiz için,
milletimiz için ve
bütün insanlık
için ellerimizi
Yüce Rabbimize
açıp dualar
etmeliyiz. Bu
gecelerde
yapılacak
ibadetlerin,
verilecek
sadakaların daha
çok kabul
edileceği
inancımızı
hatırlayarak
Allah’ın türlü
nimetleri ile bizi
sevindirdiği gibi
bizler de birer
yoksul aile bulup
ihsan ve ikramla
sevindirmeliyiz.
Hastaları ziyaret
etmeli,
kimsesizlerin
gönlünü almalı,
büyüklerimize
saygımızı,
küçüklerimize
sevgimizi en uygun
usul ve yolla
mutlaka göstermeli
ve “Yüce İslam’ın
size ikramıdır”
demeliyiz. Bu
gecede, tövbe ve
niyazlarımızla
kurtulacağımız her
türlü
davranışımızı bir
kenara bırakmalı
ve geleceğimizi de
hiçbir kötü
davranışımızı bir
kenara bırakmalı
ve geleceğimizi de
hiçbir kötü
davranışın
gölgelenmesine
müsaade
etmemeliyiz.
Bütün mü’minlerin
mübarek Berat
gecelerini tebrik
ediyor, bu mübarek
gecede Allah’a kul
olmada üstün
gayretler
göstereceğinize
inanıyor ve
beratımızı bu
gecede alanlardan
olmamızı Cenab-ı
Allah’tan niyaz
ediyorum.