Dostunuz hiç var mı? Şeklindeki bir suali içimize
sindirmemiz mümkün olmaz. Sual, sanki gizli bir kasıt
taşımaktadır; öyle anlar ve ismi konmamış bu kasıttan
dolayı onu reddetme ihtiyacı duyarız. Cevap "elbette" veya
daha soğuk kanlı bir karşılıkla "çok!" tur.
Bir refleks
halinde ister "elbette" diyelim ister "çok" bunlar bir cevap olmakla
birlikte ondan da öte muhatap olunan suale reddiyedir. Elde olmadan sual,
küçümseyici bulunur ve savunma mekanizmaları harekete geçer. Dost azlığı,
dosttan yana fukaralık işimize gelmez. Bunu içimize sindiremeyiz.
İnsan
başkasının aldatmasına tahammül edemese de doğruyu kendinden sakladığı
zamanlar vardır ki kendine bile itiraf edemez...Oysa dostlar "çok"
değildir. Bir dost gibi görünenler var bir de dostlar; dostlar gayet
narindir.
Sizi hiçbir
menfaat beklemeden sevebilenler, zor zamanınızda dar gününüzde koşanlar o
kadar azdır ki; onlar belki bir elin parmaklarını dahi bulmaz. Bu gerçek
herkes için böyledir. Zebun günlerinde veya mevkiini kaybedince yahut bir
makama yükselmek için arayanlar dostluk cetvelinin kaçıncı sırasına
yazılmalı?
Hakiki dostlar
için sıfatınızın ne olduğu hiç de mühim değildir; onlara göre isminiz ve
sevginiz her nev'i makamın üstündedir. Bir de sizi arkadan arkaya sevenler
vardır; hatta bunların içinde öyleleri olur ki hayatta bir kerecik dahi
yüz yüze gelmemişsinizdir. Buna rağmen size dua ederler.
En zengin
insan dostu çok olan insandır.
Dost,
sırdaştır, fedakardır, arkadaştır; yük, kahır ve zahmet çekendir.
Kalbinizi açabildiğiniz emin insandır. Dostluğun hak edilmişliği yüksek
liyakatlere bağlıdır. Bir arkadaş veya tanıdıktan, aleyhimizde bir söz
sarf ettiğine dair haber geldiğinde hiçbir kalp burukluğuna düşmeden
anında böyle bir ihtimali kabul etmez; yani, müşterek dostluğa gölge
düşürmezsek işte o kimse için biz şeksiz-şüphesiz dostuz. Aksi de varit;
"dost" dediğimiz kimse melek değildir; mücerred bir mahluk hiç değil.
hataları ve faziletleri ile her insan gibi bir insandır; lakin her insan
gibi değildir. O sizin dostunuzdur. Siz diğer insanlardan farklısınız.
Hayır, üstün değilsiniz; farklısınız. Fark apayrı değerlerdir, teferruatın
cümbüşü farkları doğurur, bir leylak rengidir.
Dost kusurları
ile güzeldir. Baba dostlar vardır asırlık çınarlar gibidir. Çocukluk
günlerinden gelen dostluklar vardır; saf,temiz ve devamlı. Temeli okul
yıllarına dayanan dostluklarda duru mu durudur. Hayatın kazandırdığı
dostluklar vardır şüphesiz.
Dost, alan
değil veren insandır. Hayat şayet güzelse, öyle deniyor, öyle biliniyor ve
öyle inanılıyorsa dostlarla güzeldir. Kusurlar, dostlukların harcıdır;
dostluk merhamettir.
Tüketim
toplumunda merhametinizi kullananlar; hem de menfaati için onu üç kuruşa
harcamaya kalkışanlar zinhar dost olamaz. Dostluk leke kabul etmez.
Bugün insanlar
neden yana fakirdir ki? En düşkün insan bile dünün "ağa"'sı seviyesinde...
Bazıları masal kahramanları kadar zengin.
Ya dostluk;
candan insanlar ?
Nerede?
İnsanın servetine,imkanına bir de kendisine dost olanlar var. Dost bu
sonuncular işte. Dostluk dövize endeksli değildir; dostluğun ne reytingi
vardır ne de borsası.
Kötü olan şu
ki dalkavuklar gerçek dostları sağa sola savurup kendilerine yol ve yer
açarak iyi gün dostları olurlar. Mühim olan kötü gün dostu olmak. O pahalı
bir tecrübedir. Dost o kadar az ki...Eğer şurada verilen ölçülere uygun
çok sayıda dostunuz varsa siz zengin bir insansınız. Dostları çoğaltmalı.
Her şehirde her devlette dostlar olmalı. Hayat dostlarla güzel. "Bir dost
bulamadım gün akşam oldu." diye gam dağlarının altında kalanlar haklı
olabilir mi? Dert söylettiğine göre mümkün.
Hacı Bayram
Veli'nin on binleri bulan dostları var sanılırken en nihayet bir erkekle
bir kadından ibaret olduğu anlaşılmamış mı?
Bunun
hikmetlerinden biri de anahtar kelimeleri kaybetmiş olmamızdan.
Sadık,
sadakat, vefa, vefalı, sohbet.... benzeri yüzlerce kelime eskidi, gündelik
hayattan çıktı ve sadece sözlüklerde kaldı. Biz kelimelere dost olmayınca
o kelimelerin hayat bulduğu mefhumlar da sosyal hayatı terk ediyorlar.
Buna
kelimelerin intikamı denebilir.
Cumanız
mübarek olsun.