AMEL DEFTERİ VE KARNE ÜZERİNE BİR
DENEME
Amel Defteri: İnsanların dünyada benimsedikleri inançlar ile yaptıkları
amellerin kayıtlı bulunduğu ve ahirette kendilerine
verileceği bildirilen defter (kitap) veya mahşerde
hesabın görülmesinden sonra sahibinin durumunu
açıklayan belgedir.
Karne:
Her dersten öğrencilerin aldıkları not durumlarını
gösterir belge. Lazım olduğu zaman koparılarak
kullanılan küçük belge. Memurların tedavi oldukları
zaman, yapılan işlemin kaydedildiği belge, sağlık
karnesi gibi.
Kur’an’da, kitap ve suhuf adıyla zikredilen amel
defterine kitabu’l-a’mal, sahifetu’l-a’mal da denir.
Kur’an’da insanın dünyada yaptığı amellerin kıyamet
günü açılmış bir kitapta kendisine gösterileceği ve
herkesten kendi kitabını okumasının isteneceği
belirtilmektedir.
Kiramen Katibin, hafaza, rakib, atıd adlarıyla anılan
meleklerin yazıp kaydettiği
bu kitap insanın, hak-batıl, yalan-doğru, hayır-şer,
iyi-kötü bütün inanç, düşünce, söz ve davranışlarını
kapsayacaktır.
Her yıl eğitim ve öğretime başlayan öğrencilere
birinci ve ikinci dönemin sonunda, aldıkları not
durumlarını, başarılı-başarısız olduklarını gösteren
karne verilmektedir. Öğrenci velileri, anne ve
babaları çocukların aldıkları karnelere bakarak
derslerinde başarılı olup olmadığını anlar.
Amel defterleri, okuma-yazma bilmese dahi Allah’ın
vereceği bir yetenekle herkes tarafından
okunabilecektir. Amel defterleri cennetliklere sağdan,
cehennemliklere soldan veya arkadan verilecektir.
Defteri sağdan verilenler Kur’an’da ashabu’l-yemin,
soldan ve arkadan verilenler ashabu’ş-şimal diye
anılır.
Defterin sağ taraftan verilmesi bir müjde, soldan veya
arkadan verilmesi ise bir azap işareti olacaktır.
Dünyada ise amel defteri olarak düşünebileceğimiz
karneler, öğrencilere yılda iki defa verilmektedir.
Karne verilirken sağdan, soldan veya arkadan
verilmemekle beraber, karneyi alanlar, ders notlarını
gördükleri zaman bunun iyiye veya kötüye işaret olup
olmadığı gayet iyi anlamaktadırlar.
Kur’an-ı Kerim’de, insanın dünya hayatındaki
didinmeleri sona erip Rabbine kavuştuğunda şayet
kitabı sağ eline verilenlerden ise hesabının kolay
olacağı ve mutlu bir hayatı hak edeceği, kitabı
arkadan verilenlerden ise alevli ateşe atılacağı
bildirilmiştir.
Karne verilirken kimi öğrencilerin yüzleri gülmekte,
başarılarını süsleyen teşekkür veya takdir belgesi ile
sevincini yaşarken, zayıfı olan öğrenciler ise
üzüntülü ve mahcup bir halde olmaktadırlar.
Amel defterini sağdan alan “yüzleri parlak zümre”
sevinip umduğuna kavuşacak, soldan alan “bedbaht
zümre” ise başına gelecek felaketi anlayarak yok
olmayı isteyecektir.
Evet, ahirette bizlere verilecek olan amel defterine
benzer bir belgeyi çocuklarımız bizlere yılda iki defa
getirmektedir. O karneye bakarken acaba basit bir
belge olarak mı bakıyoruz. Yoksa ahirette bizlere de
sağımızdan, solumuzdan veya arkamızdan verilecek olan
amel defteri ile bir bağlantı kurabiliyor muyuz?
Bugün derslerinde zayıf alan bir oğlumuzu, kızımızı
azarlarken, derslerine çalışmadığı, oyuna dalıp
derslerini ihmal ettiği için, ödevlerini yapmadığı
için azarlarken; karneye bakıp da kızarken acaba
aklımıza şunlar gelmiyor mu?
“Bir gün bu karne gibi bana da bir karne, amel kitabı,
defteri verilecek. Yapmış olduğum her şeyin yazılı
olduğu, kayıtlı olduğu bir amel defteri... Büyük-küçük
ne varsa, ne yaptım ise her şeyin, zerre miktarına
kadar iyilik veya kötülüğün yazılı olduğu bir amel
defteri... Ben çocuğumu zayıf aldı diye azarlarken,
derslerine çalışmadı diye kızarken, Allah Teala da
“Kulum! Sana o kadar nimet verdim. Mal, mülk, evlat,
servet verdim. Niçin bana kulluk etmedin? Ben sana beş
vakit kılmayı emrettim. Sen ise günde beş defa okunan
ezanlara kulak vermedin, derse ben ne cevap veririm?
Beni azarlayıp, cehennemine koyarsa ben ne yaparım?”
Çocuğumuzun karnesine bakarken, biraz da ahireti,
hesabı, mizanı, sırat köprüsünü, mahşeri düşünelim.
Bakın o zaman ruhen ve bedenen kendinizi nasıl daha
rahat hissedeceksiniz? Daha evvel, alelade bir belge
olarak baktığınız, iyi olduğu zaman, teşekkür aldığı,
takdir aldığı zaman sevindiğiniz, öğündüğünüz o karne
size çok şeyler anlatacaktır. Çocuğunuz kötü bir karne
getirdiği zaman bile, Allah Teala’nın eşsiz
merhametini düşünerek, acıyarak çocuğunuza güzel
tavsiyelerde bulunacaksınız. Halbuki bu tavsiyelerin
öncelikle kendinize lazım olduğunu asla
unutmayacaksınız. Böylece daha amel defteri açılmadan,
kendinize gerekli olan dersi alacak, hayatınıza bir
çeki düzen vereceksiniz.
Karneye bakarken, amel defterinizde yazılı olan
şeyleri görecek ve gayr-i ihtiyari olarak “Ben
yapmadım...” diyeceksiniz. Fussilet suresinde;
kulakların, gözlerin ve derilerin,
Yasin suresinde de kıyamet günü ağızların mühürlenip
ellerin ve ayakların insanın işlediği fiiller şahitlik
yapacağını bildirmesi
amel defteriyle ilgili olarak Allah Teala’nın kıyamet
sahnelerinden bizi haberdar ettiğini göstermektedir.
Bizleri bu dünyaya hangimizin daha iyi iş yapacağını,
hangimizin daha iyi bir kul olacağını tesbit için
ölümü ve hayatı yaratan Allah (C.C.),
bizlerin karnesini, amel defterini görevlendirdiği
melekler tarafından yazdırmaktadır.
Kur’an’da zikredilen kitap ve suhufun insan ömrünün
muhasebesinin yazılı bulunduğu defter anlamını ifade
ettiği gibi, bir çok müfessir tarafından da kişinin
hesabının görüldüğünü bildiren bir belge anlamına
gelebileceği belirtilmiştir. Ehl-i sünnet alimleri
amel defterlerinin bilinemeyeceği, bu dünyadaki
defterlere de benzetilemeyeceği görüşündedirler.
Teşbihte hata olmaz, derler. Bir nebze de olsa,
dünyadan misal getirerek, ahireti hatırlayabildiysek
ne mutlu...
Artık karnelere bir başka gözle bakarız inşaallah...