Vehbi AKŞİT
Vehbi AKŞİT
, hayatı, eserleri, resimleri ve ilgileri...


Ana Sayfa

Sayfanın Amacı

Çalışmalarım

Makaleler

Merhaba Gazetesi

Kütahya Ekspres

Konferanslar

Vaazlar

Hutbeler

Hazırladığım İnternet Siteleri


E-Posta

Ziyaretçi Defteri

 

 

 

 
 

 

VEHBİ AKŞİT KİŞİSEL WEB SİTESİ

Biliyorsunuz

MAKALELER

   
 

ASKIDA KAHVE 

İtalya'da Venedik’in kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Barda, espressolarımızı içiyorduk.  İçeri giren müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) dedi. İki kahve parası verdi, bir kahve içip gitti.  Barmen de duvar üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt astı.

Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “trio caffee, uno sospeso"  (üç kahve, biri askıda) dediler. Üç kahve parası verdiler ve iki kahve içtikten sonra gittiler. Barmen "askı“ ya yine bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyordu.

Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski-püskü, belli ki yoksul bir kişi girdi ve barmen’e  "uno caffee sospeso” "askıdan bir kahve” dedi. Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin önüne koydu. Yoksul kişi kahvesini içtikten sonra para ödemeden çıktı, gitti. Barmen ise duvardaki askıya taktığı kâğıtlardan birini kopardı,  parçalayıp çöp kutusuna attı.

Bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yaşartan,  fakat kesinlikle örnek almamız gereken bir  "İtalyan toplumsal terbiyesi" öğrendik:

 Yardım etmek için insanların gereksinimlerini belirlerken, yalnızca yaşamsal gereksinimlerle  sınırlı kalmak zorunda değiliz.  Bir Venedikli için, yaşamsal olmasa da kahve,  günlük yaşamda önemli bir yer tutmaktadır.

Kahve içebilecek kadar parası olmayan kişilere yardim edebilecek düzeydeki kişiler, kendileri bir kahve parası daha ödüyorlar.  Yardım ettiği kişiyi görmedikleri için bu kişiler de daha mutlu oluyorlar. Kimden geldiğini bilmedikleri bu ikramı kabul eden kişiler ise huzurlu oluyor.

 Yardım eden ile alan arasında, bu caffe-bar'daki garson gibi, köprü görevi yapan kişilerin ise güler yüzlü ve sevgi dolu olmaları gerekiyor. İçeri giren yoksul bir kişinin  "Bana askıda kahve var mı?" diye sormasına gerek bırakmamak için "askıda kahve olduğunu" belirten kâğıt parçalarını kolaylıkla görünebilen bir yere asmak ise bu olgunun çok zarif bir bölümünü oluşturmaktadır.

 

PEKİ SİZİN DE ASKIDA BİR KAHVENİZ OLSUN İSTER MİSİNİZ?

İnternet ile ilgilenenler bilirler, şu sıralar bir Microsoft PowerPoint gösterisi şeklinde hazırlanan yukarıdaki mesaj birçok kişiye ulaşmıştır. Ancak internet ile ilgilenmeyenlerin mahrum kalmaması için bu yazıyı önemine binaen sizlerle paylaşmak istedim.

Ben de belki en az 10 kez okumuşumdur bu yazıyı… Genç, yaşlı, meslektaşlarımla, sevdiğim, saydığım büyüklerimle tekrar tekrar okumuşumdur. Ve her seferinde beğenerek, düşünerek, muhasebe  yaparak okudum..

 Önce çook uzaklara – kim bilir bazılarınca en yakınlara- Asr-ı Saadete, sonra Osmanlıya; muhteşem ecdadımıza sonra günümüze ve en son da içime doğru uzanan uzun bir yolculuğa çıktım kendimce..  

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisini hayatına düstur yapan nice Hakk erleri geçti içimden..

Osmanlıyı kendisi yapan, asırlara mührünü vurdurtan rikkati, inceliği, gönülleri ummanlar kadar geniş aydınlık insanları geçti..

Ve; Sadaka taşlarını hatırladım..

Hani şehrin muhtelif yerlerine konulan, içi bir el girecek kadar oyuk ve zenginlerin kimse görmeden, sessizce uğrayıp yüreklerince koyduğu paraları, ihtiyacı olanların yine sessizce gelip, ihtiyacı kadarını aldığı; böylece ne alanın ne de verenin belli olduğu; VERENİN YALNIZ O OLDUĞUNU vurgulayan, kimseyi minnete de gurura da düşürmeyen; ve böylece toplumda ekonomik bir denge kurulmasını sağlayan SADAKA TAŞLARINI...  

Günümüzde yok mu böyleleri?.. Olmaz mı.. Ben çok şahit oldum. Kendine veya evine herhangi bir şey alırken ya aynısından ya da biraz değişiğinden ama mutlaka bir muhtaca da alan, yediren, giydiren ve ancak böyle olduğunda mutlu olabilen insanlar... Evet çok şükür ki varlar..  

İsterim ki hepimiz içimize dönelim ve sorgulayalım kendimizi;

Askıda nelerimiz var bizim?..

Nelerimiz var askıda?..

Askıda bir tas çorba!..

Askıda bir ayakkabı!..

Askıda bir bayramlık elbise!..

Askıda bir talebenin aylık-yıllık masrafı!

Askıda bir ailenin yakacak giderleri!.....................

 

Veren sensen, alan bensem;

Aslında veren de alan da O dur..

Değil mi ki sen ve her şeyin O’nun.. O’ndan..

Ve; Hayy dan gelen Hû ya gider..

Ve;

Neticede kazanan sensindir;

Verebilmek erdeminden ötürü..

Dünyada da ahirette de

Misliyle sana döner verdiklerin..

  

 

   

 


 

 

 

 

 

 

 

 


2001-2004©  Adres: İl Müftülüğü 43020 KÜTAHYA E-Posta: vehbiaksit@hotmail.com