ASKIDA
KAHVE
İtalya'da Venedik’in kenar mahallelerinden birinde,
bir Cafe-Barda, espressolarımızı içiyorduk.
İçeri
giren müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno
sospeso" (iki kahve, biri askıda) dedi. İki
kahve parası verdi, bir kahve içip gitti.
Barmen
de duvar üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt
astı.
Biraz sonra içeri iki kişi girdi. Onlar da “trio
caffee, uno sospeso"
(üç
kahve, biri askıda)
dediler. Üç kahve parası verdiler ve iki kahve
içtikten sonra gittiler. Barmen "askı“ ya yine
bir küçük kağıt astı. Bunun gün boyu böyle sürdüğü
anlaşılıyordu.
Bir süre sonra kahveye, üstü başı biraz eski-püskü,
belli ki yoksul bir kişi girdi ve barmen’e
"uno
caffee sospeso” "askıdan bir kahve” dedi.
Barmen hemen bir kahve hazırladı ve yeni müşterinin
önüne koydu. Yoksul kişi kahvesini içtikten sonra para
ödemeden çıktı, gitti. Barmen ise duvardaki askıya
taktığı kâğıtlardan birini kopardı,
parçalayıp
çöp kutusuna attı.
Bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yaşartan,
fakat
kesinlikle örnek almamız gereken bir
"İtalyan
toplumsal terbiyesi" öğrendik:
Yardım
etmek için insanların gereksinimlerini belirlerken,
yalnızca yaşamsal gereksinimlerle
sınırlı
kalmak zorunda değiliz.
Bir
Venedikli için, yaşamsal olmasa da kahve,
günlük
yaşamda önemli bir yer tutmaktadır.
Kahve içebilecek kadar parası olmayan kişilere yardim
edebilecek düzeydeki kişiler, kendileri bir kahve
parası daha ödüyorlar. Yardım ettiği kişiyi
görmedikleri için bu kişiler de daha mutlu oluyorlar.
Kimden geldiğini bilmedikleri bu ikramı kabul eden
kişiler ise huzurlu oluyor.
Yardım
eden ile alan arasında, bu caffe-bar'daki garson gibi,
köprü görevi yapan kişilerin ise güler yüzlü ve sevgi
dolu olmaları gerekiyor.
İçeri giren yoksul bir kişinin
"Bana
askıda kahve var mı?" diye
sormasına gerek bırakmamak için "askıda kahve
olduğunu" belirten kâğıt parçalarını kolaylıkla
görünebilen bir yere asmak ise bu olgunun
çok zarif bir bölümünü oluşturmaktadır.
PEKİ SİZİN DE ASKIDA BİR KAHVENİZ OLSUN İSTER MİSİNİZ?
İnternet ile ilgilenenler bilirler, şu sıralar bir
Microsoft PowerPoint gösterisi şeklinde hazırlanan
yukarıdaki mesaj birçok kişiye ulaşmıştır. Ancak
internet ile ilgilenmeyenlerin mahrum kalmaması için
bu yazıyı önemine binaen sizlerle paylaşmak istedim.
Ben de belki en az 10 kez okumuşumdur bu yazıyı… Genç,
yaşlı, meslektaşlarımla, sevdiğim, saydığım
büyüklerimle tekrar tekrar okumuşumdur. Ve her
seferinde beğenerek, düşünerek, muhasebe
yaparak
okudum..
Önce
çook uzaklara – kim bilir bazılarınca en yakınlara-
Asr-ı Saadete, sonra Osmanlıya; muhteşem ecdadımıza
sonra günümüze ve en son da içime doğru uzanan uzun
bir yolculuğa çıktım kendimce..
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir”
hadisini hayatına düstur yapan nice Hakk erleri geçti
içimden..
Osmanlıyı kendisi yapan, asırlara mührünü vurdurtan
rikkati, inceliği, gönülleri ummanlar kadar geniş
aydınlık insanları geçti..
Ve; Sadaka taşlarını hatırladım..
Hani şehrin muhtelif yerlerine konulan, içi bir el
girecek kadar oyuk ve zenginlerin kimse görmeden,
sessizce uğrayıp yüreklerince koyduğu paraları,
ihtiyacı olanların yine sessizce gelip, ihtiyacı
kadarını aldığı; böylece ne alanın ne de verenin belli
olduğu; VERENİN YALNIZ O OLDUĞUNU vurgulayan, kimseyi
minnete de gurura da düşürmeyen; ve böylece toplumda
ekonomik bir denge kurulmasını sağlayan SADAKA
TAŞLARINI...
Günümüzde yok mu böyleleri?.. Olmaz mı.. Ben çok şahit
oldum. Kendine veya evine herhangi bir şey alırken ya
aynısından ya da biraz değişiğinden ama mutlaka bir
muhtaca da alan, yediren, giydiren ve ancak böyle
olduğunda mutlu olabilen insanlar... Evet çok şükür ki
varlar..
İsterim ki hepimiz içimize dönelim ve sorgulayalım
kendimizi;
Askıda nelerimiz var bizim?..
Nelerimiz var askıda?..
Askıda bir tas çorba!..
Askıda bir ayakkabı!..
Askıda bir bayramlık elbise!..
Askıda bir talebenin aylık-yıllık masrafı!
Askıda bir ailenin yakacak
giderleri!.....................
Veren sensen, alan bensem;
Aslında veren de alan da O dur..
Değil mi ki sen ve her şeyin O’nun.. O’ndan..
Ve; Hayy dan gelen Hû ya gider..
Ve;
Neticede kazanan sensindir;
Verebilmek erdeminden ötürü..
Dünyada da ahirette de
Misliyle sana döner verdiklerin..