İSLAM'IN TEVHİD ESASI
Peygamber Efendimiz, yüce dinimizi, bir hadis-i şeriflerinde mealen şöyle
tarif buyurmuşlardır: "İslam, beş temel üzerine bina edilmiştir.
Kelime-i şehadet, namaz, zekat, oruç ve hac."
Nur içinde yatsın, büyük iman şairimiz Mehmet Akif Ersoy Bey, İstiklal
Marşımızda, bu ilahi gerçeği şu mısralarla dile getirirken, Müslümanlık
için hiçbir milletin tahammül edemeyeceği cefâlara katlanan kahraman
milletimizin, sonsuza kadar Müslüman kalmasını, Cenab-ı Hak'tan, bakınız
ne şekilde niyaz ediyor:
Ruhumun senden ilahi, şudur emeli;
Değmesin ma'bedimin göğsüne, nâmahrem eli;
Bu ezanlar -ki, şehadetleri dinin temeli,
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Bu ateşli niyâz, bana bir Müslüman büyüğünün şu sözünü hatırlattı:
"Tevhidi kurtarmak için kan döken bir milletin imanını şair Akif
Bey, Allahü Teala'ya emanet ediyor. Binaenaleyh, Allah'a tevdi edilen
herhangi bir emanet de asla zayi olmaz."
Evet, iki şehâdetten ibaret olan Kelime-i Tevhid, yüce dinimizin
mukaddes temelidir. Şehadet'in lügat manası huzur demek olup, nefsinde,
gerek huzuran ve gerekse husulen takarrur eden bir bilgiyi eda ile, bir hakkı
isbata şehadet denir.
Kelime-i Tevhid'in manası da: "Allah'tan başka hiçbir ilah-hiçbir
ma'bud ve Tanrı yoktur. Hazreti Muhammed de, Allah'ın hak Peygameberidir.
Gerçek Müslümanın, Allah'ın varlığına, birliğine, eşi ve
benzeri olmadığına ve her türlü yüceliklere sahib ve bütün noksanlıklardan
münezzeh hakiki ma'bud olduğuna imanı da o dereceye varmış oluyor ki;
şehadet ettiği bu gerçek; bütün bilgileri aşan ilme'l-yakin, ayne'l-yakin
ve hakka'l-yakin mertebesi sayılıyor.
Kur'an-ı Kerim'de zikri geçen her "iman" kelimesini, mutlaka
"amel" kelimesinin takip edildiklerine şahid oluyoruz: "Gerçek
Mü'minler, imanlarının icabını en güzel şekilde ifa eden kimselerdir.
Cenab-ı Hakk'ın kıyamette va'dettiği bütün nimetlerle, lütuf ve
ikramlara mazhar olacak bahtiyarlar da bunlardır."