Her
ay telefon, elektrik, su gibi harcamalarımız ödemek için postaneye,
banka şubelerine gideriz. Vatandaşlık vazifemizi yapmak, borcumuzu ödemek,
arkasından gecikme zammından kurtulmak için.
Geçenlerde
bir arkadaşımız başından geçen olayı anlattı. "Ben borcumu günü
gününe ödeyen biriyim. Telefon, elektrik, su faturaları geldiği zaman
hemen o gün gider, öderim. Geçen ay telefon faturasını ödemek için
postaneye gittim. 1 milyon 75 bin liralık fatura geldi. Gişedeki memureye
1 milyon 100 bin lira verdim. Geriye bana 20 bin lira verdi. Ben "Beş
bin lira eksik verdiğini" söyleyince. "Beyefendi, beş bin lira
yok, gidebilirsiniz" dedi. Be de düşündüm ki "Acaba bu numara
günde kaç kişiye yapılıyor?"
Beş bin
lira büyük bir para değil. Ama benim hakkım olan, bana verilmesi gereken
beş bin lirayı niçin oraya bırakayım. Günde benim gibi 100 kişiden böyle
beş bin lira alınsa, 500 bin lira yapar. 200 kişiden alınsa, 1 milyon
lira yapar, değil mi?
Niçin böyle yapılıyor?
Yurt içi bir mektup 5 bin lira, küçük jeton, büyük jeton gibi para
eden şeyler gişede bulundurulsa, ödenmeyen para üstleri bu şekilde ödenebilir.
Yahutta vatandaşlarımız ödeyeceği parayı hesaplar, bozukluğunu hazırlar
öyle gelirse, böyle bir problem de olmaz.
Şimdi
olayın bir de diğer yüzüne bakalım: Bize gelen telefon faturası 1
milyon 75 bin lira olsa, biz de parasını öderken 1 milyon 70 bin lira ödesek.
Yani 1 milyon, artı 20 bin lira olacak. 5 bin liramız olmasa ve gişedeki
memureye "Afedersiniz, beş bin liram yok, Hakkınızı helal
edin" diyerek ayrılsak, tavrı ne olabilir"
İşte
o zaman "kendisinin" bir memur olduğunu, faturanın tamamının
ödenmesi gerektiğini, amirlerine karşı hesap vereceğini söyler.
Elbette haklıdır. Peki vatandaş ne yapsın?
Ödenmeyen
beş bin liraların, 2 bin 500 liraların hesabını kim verecek? Telefon müdürlüğü
acaba bu konuda bir şey yapmayı düşünmüyor mu?