Vehbi AKŞİT
 Vehbi AKŞİT
, hayatı, eserleri, resimleri ve ilgileri...


Ana Sayfa

Sayfanın Amacı

Çalışmalarım

Makaleler

Merhaba Gazetesi

Kütahya Ekspres

Konferanslar

Vaazlar

Hutbeler

Hazırladığım İnternet Siteleri


E-Posta

Ziyaretçi Defteri

 

 

 

 
 

 

VEHBİ AKŞİT KİŞİSEL WEB SİTESİ

Güzel Sözler

 

TEFEKKÜR

 

 

DİNAR DEPREMİ - YER SARSILDIĞI ZAMAN

Afyon'un Dinar ilçesinde Pazar Akşamı saat 17.57'de meydana gelen 6 şiddetindeki deprem, bir anda ülke gündeminin ilk sırasına yerleşti. 100'e yakın vatandaş hayatını kaybederken 300'ün üzerinde kişi de yaralandı.

Depremde kamu binalarının hemen tümünün yıkılması, devletin nasıl soyulduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Deprem... Zelzele... Sarsıntı, insanın tüylerini diken diken eden bir kavram... Allah vatanımızı böyle zelzelelerden uzak tutsun.

Zelzele deyince, insanın aklına hemen Kur'an-ı Kerim'in 99. suresi olan Zilzal suresi geliyor.

Zilzal suresi Mekke'de nazil olan ve 8 ayetten ibaret bir suredir. Cenab-ı Allah bu surede şöyle buyuruyor:

"Yer sarsıldıkça sarsıldığı, Yeryüzü ağırlıklarını dışarı çıkardığı, Ve insanın "Bana ne oluyor" dediği zaman. İşte o gün insanlar ayrı ayrı gruplar halinde, ilahi divana çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür. Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür."

Bu sure gerçeklerden habersiz, gafil kalbi sarsan çok şiddetli bir depremdir. Konusunun, sahnesinin ve ifadesinin etkisinin birlikte oluşturdukları ve gafil kişiyi şiddetle sarstıkları bir depremdir... Sonra sure çığlıktır. Yeryüzünü ve üzerinde bulunanları şiddetle sarsan bir çığlıktır bu sure... Toprakta yeniden dirilişi bu insanlar kendilerini hesaba çekilme ile, amellerinin yaratılması ile ve ceza ile yüz yüze bulurlar.

Yerin o zilzali, zelzelesi...  Yerin, hareketi dediğimiz  zangır zangır sarsıntısıdır. Bu sarsıntı, sureyi dinleyenlerin ayaklarının altındaki sarsılmaz gibi duran, her şeyi kökünden sarsan ve yeryüzü ayaklarının altında sarsılıp denizin dalgaları gibi gelip giderken kendilerine sallandıklarını ve adeta salıncakta inişler gibi bir gelip bir gittiklerini zannettiren bir tablodur.

Sunulan bu tablonun karşısında "İnsan" ın durumu anlatılarak ve tablo ile karşı karşıya geldiği zaman reaksiyonları çizilerek bu etki daha da açık hale getirilmektedir.

"İnsan buna ne oluyor der."

Bu soru, alışmadığı bir şey gören, akıl erdiremediği bir şeyle karşı karşıya kalan, karşısında sabretmenin ve susmanın mümkün olmadığı bir olaya tanıklık eden kendinden geçmiş, dehşete düşmüş ve neye uğradığını şaşırmış bir kimsenin sorusudur. "Buna ne oluyor?" Onu bu şekilde kim sarsıyor?" Kim sallıyor? Ona ne oluyor? Soruyu soran insan, sanki yeryüzünde onunla birlikte yalpalıyor, etrafında neler varsa gelip giderken bir şeye tutunmayıp, ona yaslanmaya ve yerinde sabit olarak kalmaya çabalıyor.

Afyon Dinar'lılar bir deprem yaşadı. Bu kıyamet sahnesi değil, Allahü Teala imtihan ediyor ve şöyle buyuruyor:

"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! (Bakara Suresi.155)

Zelzele, deprem, sel felaketi, yangın gibi afetler bizleri Allah'a daha da yaklaştırıyor. Allah'a ısınma daha artıyor. Allah bizi korku ve açlık ile imtihan ediyor. Mallarımızdan, canlarımızdan, ürünlerimizden eksilterek, fakirlikle deniyor, imtihan ediyor.

Zerre miktarınca iyiliğin, kötülüğün hesabının karşımıza çıkacağı gün gelmeden, aklımızı başımıza alalım. İbret alalım. Ölüme hazırlıklı olalım....

 

     

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


2001-2004©  Adres: İl Müftülüğü 43020 KÜTAHYA E-Posta: vehbiaksit@hotmail.com